GÜNDEM - 21 Aralık 2017 Perşembe 09:34

Çöl kaplanı Fahreddin Paşa

A
A
A
Çöl kaplanı Fahreddin Paşa

Osmanlı ordusu mağlup olmuş, mütareke imzalanmıştı. Şerif Hüseyin Paşa, Medine’yi muhasara altına aldı. Fahreddin Paşa, İstanbul’dan gelen emirlere kulak asmayarak şehri 2 sene 7 ay muhafaza etti.

Topkapı Sarayı, sadece asırlarca bir cihan imparatorluğunun idare edildiği yer değil. Babüssaade denilen kapıdan girilen üçüncü avlusunun bir köşesinde, dünya Müslümanları için çok kıymet arzeden bazı emanetleri misafir ediyor. Emânât-ı Mukaddese (Mukaddes Emanetler) denilen ve peygamberlerle din büyüklerine ve mukaddes yerlere ait bu hatıralar saraya ayrı bir kıymet veriyor.

Mukaddes Emanetlerin İstanbul’a gelişi çeşitli vesilelerle olmuştur. İstanbul’u kuran Bizans İmparatoru Constantinos’un annesi, 330’da ölen İmparatoriçe Helena, İsa aleyhisselâma iman etmişti. İmparatoriçe, ziyaret maksadıyla Kudüs’e gittiğinde, Hazreti İsa ve müminlerine ait olduğu iddia edilen eşyayı İstanbul’a getirdi.

Mukaddes Emanetlerin mühim bir kısmı Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinden sonrasına tarihlenir. Mısır’ın fethi üzerine, Mekke Şerifi Ebu Nümeyy Berekât, Kâbe-i muazzamanın anahtarıyla beraber kendisinde bulunan bazı mukaddes eşyayı da Sultan Selim’e gönderdi. Sonraki padişahlar zamanında da saraya gelen hatıralar vardır.

Daha sonra çeşitli yerlerde rastlanan bu gibi hatıralar devlet büyükleri tarafından satın alınmak veya sahipleri tarafından hediye edilmek suretiyle saraya geldi. Nihayet Osmanlı ordusunun bozulmasından sonra Medine Muhafızı Fahreddin Paşa, ötekiler kadar ehemmiyeti olmayan bazı mukaddes eşyaları 1917’de Hicaz’dan gelen son trenle İstanbul’a gönderdi.

ÇÖL KAPLANI

İngiliz casusu Lawrence’in “Çöl Kaplanı” diye medhettiği Fahreddin Paşa (1868-1948) aslen Rusçukludur. Suriye’de bulunan 12.kolordu kumandanı iken, 31 Mayıs 1916’da Medine-i Münevvere’ye geldi. 5 Haziran 1916’da Arap ihtilâli başladı. Medine, 1916 Temmuz’undan 1919 Ocak ayına kadar 2 sene 7 ay Şerif Hüseyin Paşa’nın kuvvetlerinin muhasarası altında kaldı. Bu arada Osmanlı ordusu mağlup olmuş; mütareke imzalanmıştı. Fahreddin Paşa, İstanbul’dan gelen emirlere kulak asmayarak şehri müdafaaya devam etti.

Şartlar giderek ağırlaşınca, teslim olmasını teklif eden yakınlarına, “Yemin ediyorum; teslim olmaktansa, Medine’yi de kendimi de askerlerimi de patlatırım” demişti. İstanbul’dan teslim olması için gönderilen Nazır Haydar Molla’ya da teslim olmayacağını açıkça beyan etti. Ordusundaki askerler kendiliklerinden teslim oldular; maiyeti de Paşa’yı zorla Yenbu İskelesi’ne götürdüler. Böylece Medine müdafaası sona erdi.

Paşa, Malta’ya sürüldü. Mustafa Kemal Paşa, İngilizlere müracaat ederek “Adını tarihe altın kalemle yazmış bir muhibbim” dediği Fahreddin Paşa’nın esaretten kurtarılmasını temin edip; Kâbil’e büyükelçi gönderdi. Burada Ankara hareketi için yardım toplayan Fahri Paşa, İstanbul’da vefat etti. Kırmızı rengi çok seven Paşa’nın bütün eşyaları kırmızı idi.

SON SEFER

Ravza-i Mutahhara’da bulunan ve asırlarca Osmanlılar tarafından gönderilip biriktirilmiş 82 parça çok kıymetli tarihî eşya ve mücevher, çinko kaplı sandıklara doldurup; heyet huzurunda 9 sayfalık bir zabıt tutulup mühürlenerek İstanbul’a gönderildi. 17 Nisan 1917’de hareket eden bu tren, Hicaz Demiryolu’nun son seferi oldu.

İçlerinde bazı Mushaf ve kitaplar, murassa kaplar ile altın şamdanlar ve kıymetli taşlarla dolu sandıklar, İstanbul’a gitmesi gerekirken, Şam’da Cemal Paşa tarafından açıldı. Bu esnada bazı kıymetli taşlar kayboldu. Cemal Paşa’nın İstanbul’a çektiği 23 Nisan 1917 tarihli telgraf ve Suriye Valisi Tahsin (Uzer) Bey’in 26 Nisan 1917 tarihli telgrafı bu hadiseyi beyan eder.

Sonradan 4 milletvekili meseleyi Meclis-i Mebusan’a getirmiş ve meclis de mevzuyu Divan-ı Harb’e intikal ettirmişse de, mütareke hengâmında bir netice alınamamıştır. Tarihçi Niyazi Ahmet Banoğlu bu meseleyi yazmıştır. Yıllar evvel Türkiye gazetesinde tanıştığımız Paşa’nın oğlu emekli general Orhan Bey, bu eşyanın 97 parça olduğunu söylemişti. Listede çeşitli kişilerden hediye edilen tam 404 kalem eşya; ayrıca 1 altın ve 27 gümüş külçe vardır. Şerif Hüseyn Paşa, bunların peşine düşmüş ve 18 Nisan 1919’da İngilizlerden eşyanın akıbetini sormuştu.

MEDİNE'DEN YOLLANAN EŞYALAR

- Ceylan derisi üzerine Hazreti Osman’dan kalma el yazısı Mushaf;
- El yazması 5 mushaf;
- Kıymetli taşlarla bezeli 5 Kur’ân kabı;
- Gümüş çerçeveli yeşil kadife üzerine pırlanta ve incilerle yazılı hilye-i saadet;
- Som altın plak üzerine kelime-i şahadet levhası;
- Pırlanta, inci, mercan ve anberden 7 tesbih;
- Gümüş kaplamalı 2 rahle;
- Sultan Aziz’in altın plak üzerine pırlantalı tuğrası;
- Tarihî 3 kılıç;
- 4 altın sancak alemi;
- Altın plak üzerine oturtulmuş ve çevresi yakutlarla bezenmiş Kevkeb-i Dürri ismiyle meşhur 100, 80, 40 ve 20 kıratlık 4 elmas;
- Pırlanta ve zümrütlerle bezenmiş 14 adet altın askı;
- Pırlanta, zümrüt, yakut ve incilerle bezenmiş 11 askı;
- Murassa bir altın kandil;
- Altın kahve askısı;
- 7 adet murassa altın gülabdan;
- 12 murassa altın buhurdan;
- 20 parçadan fazla çok pahalı mücevherat, çelenk, iğne, yüzük, gerdanlık, kemer, bilezik, küpe vs;
- Pek çok murassa kutu ve çekmece;
- 84 kırat tutarında iri Hürmüz incisi;
- 95 parça pırlanta, elmas, zümrüt, yakut;
- 2 kilo 935 gram ağırlığında 20 ayar külçe altın; 908 kilo 250 gram ağırlığında külçe. 

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci - Türkiye gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Emekli olan okul müdürünü öğrencileri alkışlarla uğurladı: Duygusal anlar yaşandı Kastamonu’da 40 yıl önce başladığı mesleğine emekli olarak veda eden okul müdürünü öğrencileri ve meslektaşları alkışlayarak uğurladı. Kastamonu’da öğretmenlik mesleğinde 40 yılını doldurarak emekli olan Darende Ortaokulu Müdürü İlhami Yılmaz (65) için öğrencileri ve meslektaşları tarafından sürpriz bir uğurlama töreni düzenlendi. Meslektaşları, okulda çalan son ders zilinin ardından Yılmaz’ı İstiklal Marşı okunması için okul bahçesine davet etti. Bu sırada merdivenlerde sıralanan çok sayıda öğrenci ve öğretmenler Yılmaz’ı alkışladı. Öğrencilerle karşılaşan Yılmaz, gözyaşlarına hakim olamadı. Yılmaz daha sonra pasta kesti. Öğrencilere ve meslektaşlarına kendisi için yaptıkları sürprizden dolayı teşekkür eden Yılmaz, "Sene 1991 yılında Darende İlköğretim Okulunda idareciliğe başladım. Allah-u Teala 30 sene sonra idareciliğe başladığım yerde emekli olmayı nasip etti. Sağlıklı bir şekilde emekliye gelebildiğim için şükrediyorum" dedi. Öğrencilere de nasihatlarda bulunan Yılmaz, "Ailenizi, öğretmenlerinizi dinleyin ve iyi insan olun. Derslerinize çalışın, başarılı olun, vatana ve millete hayırlı evlatlar olun. İnşallah bizlerin, annenizin ve babanızın arzu ettiği ölçülerde en güzel yerlere gelmenizi temenni ederim. Ama bunun tek çaresi de çalışmak. Hangi işi yaparsanız yapın çalıştıktan sonra başaramayacağınız hiçbir iş yok" diye konuştu. Yılmaz için daha sonra okul bahçesinde veda programı düzenlendi. Öğrenciler ve öğretmenler tarafından yazılan şarkı Yılmaz’a dinletildi. Daha sonra Yılmaz, öğrencileriyle vedalaşarak okuldan ayrıldı. (Vİ-MK-