POLİTİKA - 27 Şubat 2017 Pazartesi 11:37

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış: Yeni sistem bize asıl Cumhurbaşkanımızdan sonra lazım

A
A
A
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış: Yeni sistem bize asıl Cumhurbaşkanımızdan sonra lazım

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, Türkiye’nin yeni hükümet şekliyle yönetilebilir hale geleceğini belirterek, “Bu sistem asıl Cumhurbaşkanımızdan sonra lazım olan bir sistem” dedi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, Türkiye’nin uzun yıllardır siyasi hayatında yer alan hükümet sistemi probleminin Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ortadan kalkacağını söyledi.

“Çift başlılık ortadan kalkacak”

Hükümet etme sistemindeki çift başlılığın ortadan kalkacağını kaydeden Mustafa Akış, 2001 yılında yaşanan krizi ve bunun ülke ekonomisine yansımalarını hatırlattı. Akış, “Mevcut sistemin serüveni ve arkasındaki hikayeleri ortada. Türkiye için en uygun olanı kendimize ait, bizim kültürümüze uygun, hep bahsettiğimiz bin yıllık devlet geleneğimize uygun bir sistem olması gerektiğini, bunun da Türk tipi başkanlık sistemi olduğunu hep ifade ettik. Bugün de önümüzde bize ait Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Sistemi var. Bu sistemin neler getirdiğini belki mevcut sistem üzerinden okumak gerekir. Çünkü bu sistem mevcut sistemin bozuk yanlarını ortadan kaldıran bir sistem. Sistemin en sıkıntılı yönlerinden birisi çift başlılık. Bu sistem çift başlılığı ortadan kaldırıyor. Bu çift başlılık Türk siyasi hayatında bugüne kadar can yakıcı bir çok hikayenin de varlığını ortaya çıkarmış. Bunu Atatürk ve İsmet İnönü’den başlayarak 2007 yılına kadar Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasına kadar getirebiliriz. Sonraki süreç Sayın Cumhurbaşkanımızın hakim lider konumu, milletle uyumu ve kişilerin devleti öncelemeleri üzerine bir çift başlılık sorunu yaşanmadı. Cumhuriyetin kuruluşundan 2007’ye kadar bu yaşandı.

Bunun millete faturaları da gerçekten çok ağır oldu. Hepimizin hala zihinlerinde olan Ahmet Necdet Sezer ile Bülent Ecevit arasında yaşanan Anayasa kitapçığının fırlatılması meselesi. Devletin en tepesindeki iki ismin çatışmasını Türkiye’ye ve Türk milletine faturası biliniyor. Faizlerin bir gece de yüzde 7 bin 500’lere çıkması. Türkiye’nin 29 katrilyon daha fazla borçlanmış olması. Bu gibi meseleler çift başlılığı hem bir devlet ve bürokrasi olarak etkilemekte hem de ekonomiye ilişkin yansımaları var” dedi.

“Bir arabada iki direksiyon iki şoför var”

Ülkeye hükümet etmede çift başlılığın hep can yakıcı hikayeleri olduğunu belirten Mustafa Akış, mevcut sistemin ülkeyi patinajda bıraktığını vurguladı. Akış konuşmasına şöyle devam etti: 

“Bir araba var, iki tane direksiyonu var ve iki tane de şoförü var. Maalesef bu sistem bu çift başlılık üzerine kurulu. Dolayısıyla bu yönüyle de devletin zirvesindeki hem Cumhurbaşkanının mevcut sistemde hem de Başbakanının çok ciddi yetkilerin olması dünyadaki parlamenter sistem örneklerinden de bu yönüyle ayrılmasını ortaya koyuyor. Bizim mevcut sistemimiz anayasa hukuku bakımından aslında bir parlamenter sistem değil. Bir parlamenter sistem ülkelerin sınıflandırılması içerisinde geçiyor ama kendisi parlamenter sistem değil. Parlamenter sistemlerde Cumhurbaşkanının bu kadar büyük, geniş yetkileri olmaz.

Cumhuriyetin kuruluşundan beri cumhurbaşkanlara ciddi yetkiler veren sistem kurgulanmış ve bu sistem de bizi sürekli bir patinaj haline sokuyor. Son 15 yıl istisna. Son 15 yılda Türk siyasi tarihinde ender görülebilen lider millet uyumu var. O lider millet uyumuyla sorunlar aşılabilmiştir. 15 yıl da başımıza gelmeyen kalmadı. Danıştay saldırısından bugüne kadar yaşadıklarımıza bakarsak Cumhuriyet mitingleri, 337 krizi, AK Parti’ye kapatma davası, 17-25 Aralık, MİT soruşturması ve 15 Temmuz, hepsini bir arada değerlendirdiğimiz de, bir lider millet uyumuyla ancak bunlar aşılabilmiştir. Yeni sistemin en büyük özelliklerinden birisi biraz bahsetmeye çalıştığım bu çift başlılığı ortadan kaldırmak. Bu en önemli hususlardan birisi.”

“Yeni sistemde ‘İstikrarsızlık’ olmayacak”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış, Türkiye’nin yeni hükümet şekliyle yönetilebilir bir ülke olacağını, çok sihirli bir kelime olan ‘İstikrar’ın her alanda kalkınmayı sağlayacağını dile getirdi. Tamamen millete ait bir hükümetin milletin seçtiği gün göreve başlayacağını ifade eden Akış, 15 yıldır süren istikrar sayesinde Türkiye’nin kuruluşundan sonra en çok hizmet aldığı dönemi yaşadığını verdiği örneklerle anlattı. Akış, bölünmüş yolların ilk yapım aşamasında farklı bakanlıklara bağlı ekip ve ekipmanların koordinasyon içerisinde çalıştırılarak verimli kullanıldığını, koalisyon hükümetlerinde kurumlar arası böyle bir birlikteliği görme şansının olamayacağını söyledi.

“Bürokratik Oligarşinin ve vesayetin gücünü kırmak için ‘Evet’ demeliyiz”

Neden ‘Evet’ demeliyiz sorusunu, “Yönetilebilir bir Türkiye için” diyerek cevaplandıran Mustafa Akış, “Türkiye’ye bu makas değişimini yaptırmak istemiyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Akış, “Yönetilebilir bir Türkiye için evet demeliyiz. Bu güne kadar yönetilemiyor muydu? Sistemler insanın tıkandığı yerlerde insanın önünü açar. Ama bizde öyle değil, bizde sistem tıkanıyor insan unsuru bunun önünü açıyor. O yüzden 15 yıldır bu sistem çalışıyor. O yüzden biz bu sistemi 15 yıllık çalışma performansı açısından değerlendirirsek hataya düşmüş oluruz. Bu sistemin Türkiye’ye vereceği en önemli husus yönetilebilir bir Türkiye. Bu millet kimi severse, bu milletin hoşuna kim giderse onun yönetebileceği Türkiye ortaya koyacağız.

Bürokratik Oligarşinin gücünü kırmak için bu sistem gerekli. Bundan sonra millet için çalışacak bir bürokrasi olacak. Niye evet demeliyiz, millete ait bir devlet bu da çok önemli bir husus. Bugüne kadar millete ait değil miydi? Evet bugüne kadar kurgulanan yapı anayasal yapı millete ait değildi. Onu millete ait kılan son 15 yıldır Cumhurbaşkanımızın performansı. O sadece milletten gücünü aldığı için, milletin taleplerini yansıttığı için devleti millete ait kıldı. Biz asıl kazanımlarımızı gelecek kuşaklara aktarmamız için, güçlü bir Türkiye bırakmak için bizim cumhurbaşkanlığı sistemini ve yönetilebilir bir Türkiye’yi çocuklarımızı bırakmamız lazım. Bu yüzden evet demeliyiz. Hükümet sistemi değişikliği Türkiye için hedeflerine giderken çok önemli bir makas değişikliği. Bunu yaptırmamak için herkes elinden geleni yapıyor” şeklinde konuştu.

“Yargılanabilir bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz”

Mevcut sistemde vatana ihanet dışında yargılanamayan Cumhurbaşkanı’nın Anayasa değişikliği ile yargılanmasının önünün açılacağını anımsatan Başdanışman Akış, “Diktatörlük bu olabilir mi?” dedi.
Akış şöyle devam etti:
“Sistemleri değiştirirken korunması gereken değer demokratik hukuk devleti. Demokratik hukuk devleti yeni sistemde korunuyor. Bu neden kaynaklanıyor biliyor musunuz? Hani hep diyoruz ya ne kadar değiştirsek de darbe anayasasının ruhu değişmiyor diye. Darbe Anayasasının ruhu; işte bu mevcut sistemin hükümet şeklidir. Aslında çift başlığıyla, istikrarsızlığıyla, koalisyon ihtimalleriyle, bürokratik oligarşiyi ve vesayeti güçlendiren yapısıyla darbe anayasanın ruhu dediğimiz şey işte bugün üzerinde tartıştığımız ve değişmesi gerektiğini ifade ettiğimiz mevcut hükümet şekli. Şimdi bunu değiştiriyorsunuz. Türkiye’de çok önemli bir değişim yapıyorsunuz. Türkiye’yi 2023, 2053, 2071 hedeflerine götürecek. Türkiye’de devleti yeniden telakki ediyorsunuz.

Bunu yaptırmak istemeyen bu eski sistemde her halükarda iktidar ortağı olma ihtimalini bir şekilde vesayet organları nezdinde yakalamış bir grup var. O grup bu hükümet sistemi tartışmalarında milletimizin kafasını karıştırmak için dezenformasyonlar oluşturuyor. Bunlardan birisi ‘Tek adam diktatörlük’ meselesi, diğeri sistem değişince federasyon olacak, Türkiye eyaletlere bölünecek söylemi. Bu ikisi hamdolsun milletimiz nezdinde tutmadı. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra baktılar ki bunlar tutmuyor tedavülden kaldırdılar. Yeni bir bilgi kirliliği gayreti daha var. O da Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra ne olacak. Bu da yeni dezenformasyon. Mevcut sistemimizde en basit yoluyla Cumhurbaşkanımızın yetkileri var. Anayasada gayet geniş bir biçimde tanımlanmış, fakat sorumluluğu yok. Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında hiçbir şekilde yargılanamaz. Biz yeni sistemde Cumhurbaşkanının yargılanabilmesinin önünü açtık. ‘Diktatörlük bu olabilir mi?’ Cumhurbaşkanının yargıyla ilgili tasarrufları var. Bu tasarruflar bugün neyse yine aynı. Burada böyle bir kafa karışıklığı oluşturmak için çalışma yapılıyor. Bu da doğru değil. Zannedersin, bağımsız mahkemeler ortadan kalkacak, TBMM ortadan kalkacak. Oysa yasama daha güçlenecek bu sistemde. Bağımsız yargıya tarafsız ibaresini de ekledik. Tek adam dedikleri hadisenin bir yönünü yargıya atıfla söylüyorlar. 2’nci yönünde yasamayla ilgili söylüyorlar. Tek adamlık otoriterlik falan bu sistem de yok.”

“Bu sistem asıl Cumhurbaşkanımızdan sonra lazım”

Başdanışman Mustafa Akış, Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye’ye daha çok Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra lazım olacağını vurguladı. Akış, “Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra ne olacak sorusu zaman zaman önümüze çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızı sevenlerinde kafa karışıklığı yaşadığını görüyoruz.

Cumhurbaşkanımızın bir ifadesi var, ‘Ben faniyim bir sistemi bir faniyle özdeşleştirmek yanlış’ diye. Recep Tayyip Erdoğan bir kahraman hem de hikayesi olan bir kahraman. Bu tarz liderlerin özgül ağırlıkları hem makamlarının hem de siyasi hareketlerinin önüne geçer. Lider millet uyumu, sırtını millete dayama ve dik duruş. Bunlar olunca sistemin yanlışları ve hataları bu tarz liderlerin elinde erir gider. Her halükarda ülkeyi yönetir bu tarz kahramanlar. Asıl olan belli bir vasatta da sistemin işler olması, yaşamını devam ettirebilmesidir. Sistem fanilerin üzerinde bir sistem olmalı. Bundan yıllar sonra da biz bu sistemi Türkiye’nin menfaatleri için kullanabilmeliyiz ve Türkiye’nin doğru yönetilebilmesi için, doğru adımlarla doğru yöne gidebilmesi için kullanabileceğimiz bir sistem olmalı. Bu sistem asıl Cumhurbaşkanımızdan sonra lazım olan bir sistem. Biz yönetilebilir Türkiye için bu sistemi istiyoruz” şeklinde konuştu. 

H.İbrahim Parlak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Selçuk Üniversitesi ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında iş birliği Selçuk Üniversitesi ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında iş birliği protokolü imzalandı. Protokol ile Bakanlık tarafından belirlenen eğitim kurumlarında güncel yaklaşımlara uygun öğrenme mekanları tasarlanacak. ’Eğitim Kurumları Tip Projelerinde İç Mimari Proje Hazırlanmasına Yönelik İş Birliği Çalışmaları Yapılması’na yönelik protokolün imzalarını Milli Eğitim Bakanlığı adına İnşaat ve Emlak Genel Müdürü Özcan Duman, Selçuk Üniversitesi adına Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rabia Köse Doğan attı. İnşaat ve Emlak Genel Müdür Özcan Duman, eğitim ortamlarının kalitesinin iyileştirilebilmesi için kamu ve özel kurumlarla iş birliği yapmaya devam edeceklerini söyledi ve imzalanan protokolden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Protokol kapsamında bakanlığa bağlı eğitim kurumlarında “İç Mimari Proje” çerçevesinde Genel Müdürlük tarafından belirlenen 2 adet tip projede yer alan mekanların; yerleşim, esneklik, sirkülasyon, mobilya-donatı ve yardımcı ekipmanlar, renk, aydınlatma, malzeme, estetik ve benzeri unsurlara yönelik ihtiyaçlarının neler olduğu ya da olabileceği incelenerek güncel eğitim yaklaşımlarına uygun öğrenme mekanları tasarlanacak. Bakanlık Beşevler Kampüsü İnşaat ve Emlak Genel Müdürlüğünde gerçekleştirilen imza törenine Bakanlık Ar-Ge ve Projeler Daire Başkanı Ahmet Tarık Çakır, Selçuk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Noraslı ile Dr. Öğr. Üyesi Hatice Çınar katıldı.
İstanbul CANiK’ten Afrika ihracatına TTI Combat dopingi Geçen yıl Güney Afrika ihracatını önceki yıla göre 11 kat artıran CANiK, yeni başarılara imza atmak üzere en gözde ürünlerini burada vitrine çıkardı. CANiK TTI Combat ürününü HuntEX’te Güney Afrika pazarı için gözler önüne serdi. Dünyanın bir uçtan diğer ucuna en büyük savunma, avcılık ve atıcılık fuarlarında etkinliğini devam ettiren CANiK, son olarak Güney Afrika’daki HuntEX fuarında yer aldı. Geçen yıl Güney Afrika ihracatını önceki yıla göre 11 kat artıran CANiK, yeni başarılara imza atmak üzere en gözde ürünlerini burada vitrine çıkardı. HuntEX’te ABD ve Almanya’nın ardından CANiK TTI Combat’ın Güney Afrika lansmanı gerçekleşirken, Dünya şampiyonu olan Güney Afrika Cumhuriyeti Milli Rugby Takımı’na özel limitli sayıda üretilen RUGBY SFT tabancası da fuarda dikkat çeken ürünler arasında yer aldı. CANiK, ABD, Suudi Arabistan ve Almanya’nın ardından Güney Afrika’da da hafif silah pazarına yön vermeye devam ediyor. Güney Afrika Midrand’da 26-28 Nisan tarihlerinde düzenlenen Avcılık ve Atıcılık Fuarı HuntEX’e katılan CANiK, en yeni ve inovatif ürünlerini burada sergiledi. CANiK, en güçlü olduğu pazarlardan biri olan Güney Afrika’da, geçtiğimiz yıl satış rakamlarını 2022 yılına göre 11 kat artırarak önemli bir başarıya imza atmıştı. Bu sene de rakamı daha da yukarılara çıkarmak amacıyla çalışmalarına devam eden CANiK, ABD ve Avrupa lansmanlarını gerçekleştirdiği CANiK TTI Combat ürününü HuntEX’te Güney Afrika pazarı için vitrine çıkardı. Yine CANiK tarafından özel olarak Güney Afrika Milli Rugby Takımı için tasarlanan RUGBY SFT tabancası da fuarda öne çıkan ürünler arasında yer aldı. “Her yıl daha da büyüyen bir ilgi ile karşılanıyoruz” Fuarla ilgili değerlendirmelerde bulunan CANiK Yönetim Kurulu Üyesi Didem Aral, “CANiK olarak domine ettiğimiz pazarlardaki etkinliğimizi en yeni ve inovatif ürünlerimizle daha da artırıyoruz. Son bir yılda, Güney Afrika’daki sistematik pazarlama faaliyetlerimiz sayesinde, satış rakamlarında önceki yıllara göre büyük oranlarda artış kaydettik. Geçtiğimiz yıl, bunun daha bir başlangıç olduğunu, ne yapması gerektiğini çok iyi bilen bir ekibimiz olduğunu söylemiştik. Bu söylediklerimizi, elde ettiğimiz sonuçlarla kanıtlamış olduk. İş birliklerine ve yoğun tanıtım faaliyetlerine devam ediyoruz. Burada her yıl daha da büyüyen bir ilgi ile karşılanıyoruz. Bu da bizi çok gururlandırıyor. Önümüzdeki dönemde de ülkemiz ihracatına katkı sunmaya ve Türkiye’yi yurtdışında başarıyla temsil ederek gücümüzü katlamayı sürdüreceğiz” dedi. Samsun Yurt Savunma Samsun Yurt Savunma (SYS) Türkiye, ABD ve Birleşik Krallık‘ta ana üretim tesisleri bulunan ve sahipleri Türk olan global bir savunma sanayi şirketidir. SYS, devlet öncülüğünde başlatılan Doğu Karadeniz Silah Projesi’nin Samsun ayağının temsilcisi olarak 1998 yılında kuruldu. Aradan geçen yılda SYS; CANiK markasıyla silah, silah aksesuarları, silah sistem tasarımı ve üretimi konusunda Türk savunma sanayinin önemli kuruluşlarından biri haline geldi. Merkezi İstanbul’da bulunan SYS, Samsun Organize Sanayi Bölgesi’ndeki toplam 100 bin ve ABD’de 20 bin metrekare kapalı alanda kurulu dört tesisinde 950 çalışanı ile üretimini sürdürüyor,
Şanlıurfa Şanlıurfa’da 68 yıl sonra gelen mutluluk Şanlıurfa’da yaşayan ve 68 yıldır şaşı olan İsmail Çobanlı, yapılan başarılı şaşılık operasyonuyla sağlığına kavuştu. Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesinde başarılı bir ameliyat daha gerçekleştirildi. 68 yaşındaki İsmail Çobanlı adlı hasta, gözlerindeki şaşılık rahatsızlığından dolayı Harran Üniversitesi Hastanesine başvurdu. Harran Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Lokman Balyen tarafından yapılan kontrollerinin ardından 68 yaşındaki hasta şaşılık ameliyatına alındı. Yapılan başarılı operasyonun ardından hastanın gözündeki şaşılık düzeltildi. Ameliyatı gerçekleştiren Göz doktoruu Lokman Balyen, 68 yıldır dünyaya şaşı bakan hastanın başarılı bir şaşılık ameliyatı geçirdiğini söyledi. Balyen, “Hastamız bize geldiği zaman her iki gözü dışa bakıyordu. Bazen sağ bazen de sol gözü dışa bakıyordu. Hasta tek gözü ile dünyayı görüyordu. Şaşı bakıyordu. 68 yıldır böyle gezen bir hasta ve yüksek derecede kayması olan bir hastanın biz muayenelerini yaptık. Kayma ölçülerine baktık, prizmalarını ölçtük ve ameliyata karar verdik. Ameliyatımızı yaptık, Allah’a şükürler olsun ilk ameliyatta her iki gözü paralel oldu ve kayma açısı sıfır oldu. Bu açıdan çok mutluyuz 68 yıldır böyle gezen bir insan toplumda çok acı çeken, sıkıntı çeken, insanların karşısına çıkamayan bir hastamızdan bahsediyoruz. Artık ameliyat sonrası her iki gözünü beraber kullanıyor ve sosyal açıdan da hasta artık daha çok kendine güveni var. Hiçbir problemi kalmadı, hastamız mutlu olunca, biz de mutlu olduk” dedi. İsmail Çobanlı ameliyatı gerçekleştiren doktor ve ekibine minnettar olduğunu söyledi. Çobanlı “Birçok hastaneyi gezdim, tedavi oldum, bir türlü çare bulamadım. 68 yıl sonra dünyayı düz görmenin mutluluğunu yaşıyorum" ifadelerini kullandı.