DÜNYA - 24 Şubat 2025 Pazartesi 19:02 | Son Güncelleme : 24 Şubat 2025 Pazartesi 21:07

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "AB'yi içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir"

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Birliği'ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye, Türkiye'nin tam üyeliği kurtarabilir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Kabine Toplantısı'nda ekonomiden dış politikaya, sanayiden iç ve dış güvenliğe kadar birçok konuyu ele aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hizmet eden izzet bulur anlayışıyla gece gündüz demeden büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa mücadelemizi sabırla sürdürüyoruz. Son Kabine toplantımızdan bugüne bu ülküyü kendimize bayrak yaparak, aziz milletimize olan hizmet borcumuzu hakkıyla ödemeye çalıştık. Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier'in ülkemizi ziyareti bizim için anlamlıydı. Kendisiyle terörle mücadele, düzensiz göç, vatandaşlarımızın vize sorunu, savunma sanayii ve Almanya'daki Türk toplumunu ilgilendiren hususlar gibi ortak gündemimizdeki birçok konuyu detaylıca istişare ettik" diye konuştu.

Göçmen karşıtı ve İslam düşmanı aşırı sağ hareketlerin Avrupa başta olmak üzere Batılı ülkelerdeki yükselişine bir süredir dikkat çektiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son dönemde yapılan birçok seçimde maalesef endişelerimizin haklılığı ortaya çıktı. Aşırı sağ hareketler, bugün Avrupa'da siyasetin belirleyici aktörleri haline gelmiştir. Ekonomik faktörlerin yarısının Avrupa merkez siyasetinin zamanın ruhunu doğru okuyamaması da bunun temel sebeplerinden biridir" dedi.

Geçtiğimiz yüzyılın albenisi en yüksek ideolojisi olan liberal demokrasinin ciddi bir krize ve darboğaza girdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem tüm sorunların ilacı olarak gösterilen liberal demokrasinin artık eski gücünü, eski itibarını ve etkisini yitirdiğini kaydetti. Liberal demokrasinin topluma rota çizmekte, siyasete anlam kazandırmakta, insanlara umut ve güven vermekte yetersiz kalmakta olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hayat gibi siyasette boşluk kabul etmez. Batı'da bugün yaşanan durum işte budur. Avrupa demokrasilerinde ortaya çıkan boşluğu son seçimlerde görüldüğü üzere aşırı sağcı demagoglar dolduruyor. Tabii bir de buna Batı'nın 471 gün süren Gazze'deki soykırım karşısında takındığı ikircikli tavrını eklemek gerekiyor. Çoğu çocuk ve kadın 61 binden fazla sivilin katledilmesini seyreden Batılı kuruluşlar ve liderler, Gazze'deki insanlık sınavında sınıfta kalmışlardır" şeklinde konuştu.

Yıllardır dünyaya örnek gösterilen Batılı değerlerin insanlık için ortak bir fayda hedefinin olmadığının özellikle bu süreçte tekrar anlaşıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İtibar ve güven kaybının kısa sürede toparlanması da mümkün değildir. Bu tablo karşısında bizim için aslolan çıkarlarımızın korunmasıdır. Aynı şekilde 4-5 kuşaktır Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve esenliğine büyük önem veriyoruz" dedi.

Aşırı sağ gerçekliğinin Avrupalı Türkler ve Müslümanlar açısından bir tehdit oluşturmaması için gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde Avrupa Birliği ile ilişkilerin eski ritmine kavuşmakta olmasını önemsediklerini dile getirdi.

"AB'yi içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtulabilir"

Suriye'deki gelişmelerin yanı sıra Ukrayna savaşı bağlamında yürütülen tartışmaların da Avrupa'nın Türkiye'ye olan ihtiyacını tekrar teyit ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama burada şunu da açık ve net söylemek isterim. Avrupa Birliği'ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir, Türkiye'nin birliğe tam üyeliği kurtarabilir. Ekonomisi ve demografik yapısı hızla yaşlanan Avrupa'ya can suyu verecek olan da yine Türkiye'dir, Türkiye'nin tam üyeliğidir. Avrupa Birliği bu gerçeklerle ne kadar erken yüzleşirse kendileri için o derece hayırlı olacaktır. Biz hep olduğu gibi yapıcı bir anlayışla karşılıklı fayda ve saygı temelinde üyelik sürecimizi ilerletmek arzusundayız. Gerekli irade gösterilirse açıkçası kısa sürede netice de alabiliriz. Ama bunun için Avrupa Birliği'nin ve birliğe yön veren ülkelerin yanlışta ısrar etmekten vazgeçmesi gerekiyor. Sürecin nereye evrileceğini önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğiz" açıklamasını yaptı.

"Türkiye olarak 360 derecelik bakış açısıyla pergelin bir ayağını Ankara'ya sabitleyip, diğeriyle tüm dünyayı kucaklamayı sürdüreceğiz" diyen Erdoğan, "Nitekim geçen hafta gerçekleştirdiğimiz Güneydoğu Asya seyahatimiz girişimci, tarihi ve kültürel derinliğiyle barışıp, insanı ve vicdanı merkeze alan dış politikamızın başarısını bir kez daha göstermiştir. Toplamda 650 milyona yaklaşan nüfuslarıyla bölgelerinin parlayan yıldızları olan Malezya, Endonezya ve Pakistan'ı kapsayan ziyaretimiz son derece verimli geçti. İmzaladığımız toplam 48 belgeyle aramızdaki ticari, ekonomik, savunma, kültürel ve beşeri ilişkilerimizi daha da güçlendirdik. Dış ticarette yeni hedefler belirledik. Savunma sanayii işbirliğimizi ortak üretim dahil ilerletmeyi kararlaştırdık. Şahsımıza ve heyetimize yönelik teveccühe, muhabbete ve sokaklara taşan sevgi seline şahitlik edip de duygulanmamak zaten elde değil" ifadelerini kullandı.

"Ülkeye ve millete dair vizyon ortaya koyamayan ne kadar işgüzar varsa Togg'u ve Güneydoğu Asya seyahatimizi hedef aldı"

Her üç ülkede sadece resmi makamlardan değil, özellikle halktan büyük bir hüsnükabul gördüklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:
"Ellerinde al bayraklarımızla binlerce, on binlerce insan bizleri selamdı. Binalar, billboardlar bu ülkelerle kadim dostluğumuzu anlatan fotoğraflarla adeta nakış nakış süslenmişti. Türkiye'nin İslam dünyasındaki güçlenen rolüne vurgu yapan iltifatları bu milletin şerefli bir evladı olarak memnuniyete karşıladım. Milletimizle birlikte dostlarımıza güven veren, rakiplerimizin ise yüreklerine korku salan bir ziyareti daha başarıyla tamamlandık. Ziyaretimizin hafızalara kazınan yanlarından biri de her üç ülkenin liderine hediye ettiğimiz milli elektrikli otomobilimiz Togg. Togg bir hediyenin ötesinde büyüyen, güçlenen, ekonomisi hızla kabuk değiştiren yeni Türkiye'nin adeta simgesi haline dönüşmüştür. Ancak Togg'un ilk ortaya çıkış fikrinden üretimine kadar her aşamasına bir kulp takanlar, liderlere hediye edilen otomobillerden de rahatsız oldular. Öyle vahim tepkilere şahit olduk ki hıncını alamayıp G20 üyesi bir ülkeye geri kalmış diyeni mi ararsınız, Türkiye ile ilgili kurulan övgü dolu cümleleri eleştirenleri mi ararsınız. Ülkeye ve millete dair vizyon ortaya koyamayan ne kadar işgüzar varsa Togg'u ve Güneydoğu Asya seyahatimizi hedef aldı. Oysa bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan herhangi bir kimsenin bırakın rahatsız olmayı, bu ziyaretten memnun olması gerekir."
Dünyanın hiçbir yerinde muhalefetin milli gururu okşayan fotoğraflar üzerinden hükümeti eleştirmeyeceğini ifade eden Erdoğan, "Ama ülkemizde böyle bir muhalefet yok. Bizde bir türlü iflah olmayan yıkıcı bir muhalefet zihniyeti var. Ülke ve millet olarak bu bizim imtihanımız. Togg'un 52 binden fazlası yollarda, inşallah yaz aylarında Sedan modeli de piyasaya sürülecek. Çinli BYD şirketinin 1 milyar dolar yatırımla kuracağı Manisa'da tesis çalışmalarında ciddi mesafe aldı. Bir başka Çin firması da Samsun'da yatırımlarını yapıyor, hazırlıklarını tamamladı. Yine bir başka Çin firması, o da ayrıca Samsun'da yatırımını şu anda yapıyor. O da hazırlıklarını tamamladı. Çok kısa bir zaman içerisinde Samsun'da da bu markanın temelinin atıldığını göreceğiz" açıklamasını yaptı.

Türkiye'yi yüksek teknoloji yatırımlarının odağı eline getirmek için bundan sonra da kararlılıkla çalışacaklarını aktaran Erdoğan, "Reform Programımız, inşallah ileri teknoloji yatırımlarında da ülkemize farklı bir ufuk kazandıracaktır. Ekonomik dönüşüm, yeşil ve dijital dönüşüm, sosyal politikalar, yargı ve temel haklar, siyasi ve idari düzenlemeler olmak üzere 5 temel sütun üzerine inşa ettiğimiz Reform Programı ile üst orta gelir grubunda yer alan Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler ligine çıkartacağız" dedi.

Bugünkü Kabine Toplantısı'nda sanayi üretiminde ve teknolojide bağımsızlığı güçlendirecek 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'ni ele aldıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayrıca sağladığımız desteklerle mobilite, petrokimya, savunma ve güneş enerjisi teknolojileri alanlarında yakın zamanda hayata geçecek 7 milyar dolar bütçeye sahip projeleri değerlendirdik. Sanayi ve teknoloji alanında da doğru yoldayız. İnşallah burada da hedeflerimize ulaşacağız" dedi.

"Biz görüşmelere ev sahipliği yapmak dahil sürecin kalıcı barışa tahvili için her türlü desteği vermeye hazırız"

Partilerinin 12 Ekim'de başlayan kongre maratonunu dün tamamladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk demokrasisine itibar kazandıran örnek bir kongre sürecini yürüttük. Kongre sürecimizi tamama erdirmenin rahatlığıyla inşallah bundan sonra yabancı kabul ve yurtdışı temaslara daha fazla ağırlık vereceğiz. Biliyorsunuz geçen hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Sayın Zelenskiy'i ülkemizde misafir etmiştik. Bugün de Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov'u kabul ettik. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabaların yolunlaştığı bir dönemde bu ziyaretleri çok önemli buluyoruz. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı şiarıyla çatışmaların ilk gününden beri hep barışın tesisi için gayret gösterdik" açıklamasını yaptı.
Muhalefetin kendilerini çekmek istediği tuzağa düşmeden iki komşu ülkeyle de dengeli ilişkiler geliştirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hemen herkesin ateşe körükle gittiği günlerde Mart 2022'de İstanbul'da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi'ni hayata geçirdik. Toplam 33 bin ton tahılın Türk boğazları üzerinden dünya pazarlarına ulaşmasını sağladık. Böylece küresel gıda krizinin yaşanmasına engel olduk. Şimdi yeni bir denklemin kurulmakta olduğunu görüyoruz. Amerikan Başkanı Sayın Trump'ın savaşı müzakereler yoluyla bitirme iradesini prensipte olumlu karşılıyoruz. Savaşın müzakere masasında sona erdirilmesi yaklaşımı Türkiye'nin son 4 yıldır izlediği politika ile de örtüşmektedir. Ama burada şu gerçeğin ihmal edilmemesi gerekiyor" dedi.

Adil ve kalıcı barışa giden yolun ancak ilgili tüm tarafların temsil edildiği bir denklemle aşılabilir olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul Süreci hariç bugüne kadar kurulmaya çalışılan masalarda Rusya dışlanmış, bundan dolayı da arzu edilen netice alınamamıştı. Şayet yeni süreçten sonuç alınmak isteniyorsa Ukrayna mutlaka sürece dahil edilmeli ve karşılıklı müzakerelerle bu savaş sona erdirilmelidir. Bu konudaki hakkaniyetli duruşumuzu hem Sayın Zelenskiy'e hem dün telefonla konuştuğum Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron'a hem de bugün Sayın Lavrov'a ifade ettim. Biz görüşmelere ev sahipliği yapmak dahil sürecin kalıcı barışa tahvili için her türlü desteği vermeye hazırız. Bölgemiz kana, gözyaşına ve çatışmaya artık doymuştur. Yüz binlerce insanın hayatına mal olan her iki ülkeye de ağır bedeller ödeten bu savaşın artık son bulmasını istiyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dengeli tavrıyla her iki ülkenin güvenine mazhar olmuş bir devlet olarak kalıcı ve adil barış için elimizden geleni yapacağız. Yine bu süreçte Gazzeli kardeşlerimizin kendi topraklarında huzur içinde yaşaması, Lübnan'ın güvenliğie, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması gibi konularda taviz vermeyecek, buralarda da gelişmeleri takip edecek, tüm imkanlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız. Ülkemizin büyüklüğüne yaraşır şekilde dün olduğu gibi yarın da hakkı savunmaya, barış ve dayanışma için çaba sarf etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

"Ramazan öncesinde vatandaşların fırsatçılık peşinde koşanların para hırsı sebebiyle mağdur olmaması için gereken her türlü tedbiri aldık ve alacağız"

Rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan-ı Şerif'e yaklaşmanın, on bir ayın sultanına vasıl olmanın heyecanı, ümidi, mutluluğu içinde olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önümüzdeki cuma ilk teraviyi eda ederek, cumartesi günü ilk sahuru ve iftarımızı yaparak mübarek Ramazan'a başlayacağız. Ramazan ayının ülkemize, milletimize, İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini niyaz ediyorum. 85 milyonun her bir ferdinin Ramazan-ı Şerif'ini şimdiden tebrik ediyorum. Yurt dışında yaşayan 7 milyon vatandaşımıza, gönül ve kültür coğrafyamızın dört bir yanında kardeşlerimize, dünyanın farklı köşelerinde ümitlerini ülkemize bağlamış tüm dostlarımıza aynı şekilde şimdiden hayırlı Ramazanlar diliyorum" dedi.

Ramazan öncesinde vatandaşların fırsatçılık peşinde koşanların para hırsı sebebiyle mağdur olmaması için gereken her türlü tedbiri aldıklarını ve alacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ticaret, Tarım ve Maliye Bakanlıklarımız tamahkarların milletimizin Ramazan sevincine gölge düşürmemesi için yoğun çaba içindeler. Devlet olarak denetim görevimizi en iyi şekilde yapıyoruz ve yapacağız. Ancak Ramazan fırsatçılığının ekonomik bir mesele olmaktan daha ziyade ciddi bir ahlak ve vicdan sorunu olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Vatandaşlarımızın en temel şikayet konusu olan hayat pahalılığının müsebbiplerinden biri de yine bu açgözlü fırsatçılardır. Kadim Ahilik kültürümüzden nasiplenmemiş bu fırsatçılar, helalinden para kazanan şirketlerimize en büyük kötülüğü yapmaktadır. Yangın olunca yangın söndürme tüpüne, deprem olunca demire ve çimentoya, hava biraz kurak gitse hemen suya, bir iki gün kar yağdığında sebze meyveye zam yapan, mübarek günlerde vatandaşın ekmeğine kan doğrayan bu fırsatçılara milletimizin de desteğiyle nefes aldırmayacağız. Vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması önceliğimizdir. Daha önce de ifade ettim, bugün önemine binaen tekrarlamakta fayda görüyorum. Serbest piyasa demek, başıbozukluk demek asla değildir. Bakanlıklarıyla, Sermaye Piyasası Kuruluyla, Rekabet Kurumuyla, Vergi Denetim Kuruluyla serbest piyasayı kuralsızlık olarak algılayanlara karşı gereken hukuki ve idari adımları atmayı sürdüreceğiz" açıklamasında bulundu.
Bu devrin en önemli hattatlarından Üstad Hasan Çelebi'ye Allah'tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbim kabrini pür nur, makamını âli eylesin inşallah diyorum. Tüm ailesine başsağlığı dilerken, milletimizin de başı sağ olsun diyorum. Bu düşüncelerle Ramazan-ı Şerif'in bölgemiz başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Filistin'le birlikte yeryüzünün farklı köşelerinde hayat, izzet ve haysiyet mücadelesi veren tüm kardeşlerimizi Rabbim nusretiyle müşerref eylesin diyorum. Aziz milletimizden kendi ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerinden başlayarak nerede bir mazlum varsa elinden tutmalarını, destek olmalarını, mübarek Ramazan ayında onları yalnız bırakmamalarını istirham ediyorum. Şunu lütfen bir an olsun unutmayalım. Ekonomik zorluklar gelip geçer, ama dayanışmamız baki kalır. Sıkıntılar gelip geçer ama muhabbetimiz ebediyen devam eder. Dertler gelip geçer ama gözyaşını sildiğimiz mazlumların duası bizimle kalır. Dünya bir imtihan yeridir. Biz bu imtihanı alnımızın akıyla vermenin derdindeyiz. Ülkemiz ve milletimizle birlikte tüm medeniyet havzamız için kalıcı eserler üretmenin çabasındayız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif'inizi tekrar tebrik ediyorum. Kabine toplantımızda aldığımız kararların hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Milyonlarca liralık vurgun yapan şebekenin çökertildiği operasyonda 7 tutuklama Araç satmak isteyen 55 vatandaşı "senet hilesiyle" milyonlarca liralık dolandıran şahıslara yönelik Çorum merkezli 5 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 7’si tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Çorum il Emniyet Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından, internet üzerinden araçlarını satmak için ilan veren vatandaşları ağına düşüren ve satın almak istedikleri araçların ücretinin bir kısmını güvenli ödeme ya da elden ödeyip, geri kalan tutarı ise senet düzenleyip ödeme yapmayan şebekeye yönelik çalışma başlattı. Ekipler tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, şüphelilerin devri alınan araçların kaydını kendi aralarında ya da üçüncü şahıslara devrettiği, bu yöntemle elde ettikleri gelirleri kendilerine ait şirketler üzerinden akladıkları tespit edildi. Şebekenin yöntemiyle toplam 55 araç sahibini dolandırdığını belirleyen ekipler, MASAK’tan temin edilen raporlarda şüphelilerin banka hesaplarında 2025 yılı içerisinde tam 45 milyon TL’lik işlem hacmi bulunduğu ve bu paranın 15 milyon TL’lik kısmının şirketler üzerinden aklandığını belirledi. Düğmeye basan ekipler, Çorum merkezli Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat ve Ankara’da belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyon kapsamında 14 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin suçtan elde ettikleri değerlendirilen ve piyasa değeri yaklaşık 46 milyon 500 bin TL olan 58 araca ve 2 taşınmaza da el konuldu. Gözaltına alınan 14 şüpheli, emniyetteki işlemlerin ardından Çorum Adliyesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkartılan şüphelilerden 7’si tutuklanırken, 7’si ise adli kontrol adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Karabük Bakan Tunç: "Adaleti sadece köhne binalardan kurtarmadık, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük Adalet Sarayı’nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası inşa ettiklerini belirterek, adaletin sadece fiziki mekanlarla değil vesayetçi ve darbeci anlayışlardan arındırılarak milletin yargısı haline getirildiğini söyledi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük’te yapımı gerçekleştirilecek Adalet Sarayı’nın temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Tunç, AK Parti iktidarları döneminde Karabük’ün önemli yatırımlar aldığını belirtti. Bakan Tunç, Karabük’ün eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu hizmet binalarına, sanayi tesislerinden altyapı projelerine kadar birçok önemli esere kavuştuğunu ifade ederek, "AK Parti iktidarlarıyla Karabük’ümüz çok önemli yatırımlar aldı, birçok esere sahne oldu. Türkiye genelinde olduğu gibi eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu binalarına, kamu hizmet yapılarından sanayi tesislerine varıncaya kadar Karabük’ümüz çok büyük eserlere kavuştu. Bugün de bunun devamını sağlamış oluyoruz" dedi. Adalet sarayının Karabük için önemli bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tunç, göreve geldikleri ilk günden itibaren çalışmaların başlatıldığını belirterek, "Kamu hizmet binalarımızdan bir eksiğimiz vardı. Adalet binamızın bir an önce yapılması noktasında valimiz ve milletvekillerimiz, Bakanlığımızın ilk günlerinde ‘hayırlı olsun’ ziyaretine gelir gelmez, memleketimize bir adalet binası kazandıralım dediler. Biz de ilk günden itibaren hemen proje çalışmalarına başladık" ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, adalet sarayının yapım sürecine ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: "Saraylı binamızın temelini attıktan sonra, inşallah 600 gün süresi olan bu projeyi müteahhit firma 2 yıldan önce bitirerek Karabük’ümüze bu güzel eseri kazandıracak. Böylece adalet hizmetlerinin daha uygun bir mekânda, adaletin makamına yakışır bir şekilde yürütülmesini sağlamış olacağız." Türkiye genelinde adalet altyapısına yönelik yatırımlara da değinen Tunç, "Biz bugüne kadar Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası yaptık. 78 olan sayı, üç yüz doksan beşe yükseldi" dedi. Sadece bina yapmakla yetinmediklerini dile getiren Tunç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Tabii bunu söylediğimizde ‘Sadece bina mı yaptınız? Bina yapmakla adalet gerçekleşir mi?’ deniliyor. Hayır, biz sadece adalet binaları yapmakla kalmadık. Eğitimden sağlığa, üniversitelerden tünellere, limanlardan altyapı ve üstyapı projelerine kadar Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken, ekonomik ilerlemesini de destekledik. Kamu binalarımızı da yeniledik, adaleti köhne binalardan kurtardık." Adaletin vesayetçi anlayıştan kurtarıldığını vurgulayan Tunç, "Ama biz adaleti sadece köhne binalardan ya da merdiven altı duruşma salonlarından kurtarmadık. Adaleti birilerinin arka bahçesi olmaktan, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık ve milletin yargısı haline getirdik" şeklinde konuştu. Anayasal reformlara değinen Tunç, "Anayasada ‘darbeciler yargılanamaz’ anlayışı vardı. Sizin oylarınızla bunlar değişti. 30-40 yıl sonra 12 Eylül darbecileri ve 28 Şubat postmodern darbecileri yargı huzuruna çıkarıldı ve millet önünde hesap vermeleri sağlandı" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine dikkat çeken Tunç, terörle mücadele konusunda da kararlı olduklarını belirterek, "İnşallah terörsüz bir Türkiye’yi de hep birlikte inşa edeceğiz. Terörden kurtulacağız ve bu noktada kararlı bir çalışmamız var" dedi. Terörün sona erdirilmesine yönelik yürütülen sürece de değinen Tunç, "İnşallah terörün sona erdirilmesi ve terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili süreci şu anda yürütüyoruz. Terör örgütü silah bırakma kararı aldı" ifadelerini kullandı. Sürecin Meclis ve devlet kurumlarının koordinasyonu içinde sürdüğünü vurgulayan Tunç, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına da değinerek, terörün kalıcı olarak Türkiye gündeminden çıkarılması için kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Konuşmaların ardından protokol üyelerinin katılımıyla butonlara basılarak adalet sarayının temeli atıldı.
Kastamonu Kastamonu’da vatandaşlar Filistin için ses yükseltti Kastamonu’da cuma namazı çıkışında bir araya gelen vatandaşlar, Gazze’deki insanlık dramı için İsrail’i protesto etti. İnsanlık İttifakı ve Milli İrade Platformu tarafından Kastamonu’da cuma namazı çıkışında basın açıklaması düzenlendi. Nasrullah Meydanı’nda bir araya gelen grup Filistin’de devam eden İsrail saldırılarını kınadıklarını belirterek ’barışçıl şahitlik’ çağrısını yeniledi. Grup adına konuşan TÜGVA Kastamonu İl Temsilcisi Selim Önen, "Gazze’de yaşam, ‘normalleşme’ değil, hayatta kalma mücadelesi üzerinden sürmektedir. Uluslararası hukuk, güçlüye kalkan, zayıfa verilen sus payı olmamalıdır. İnsan hakları söylemi yalnızca rahat coğrafyaların dekoru olarak görülmemelidir. Bugün Gazze’de sivillerin korunması, sağlık sisteminin ayakta tutulması, gıda ve suya erişim gibi en temel başlıklar hala tartışma konusuysa burada yalnızca bir ‘kriz’ değil, aynı zamanda uluslararası düzenin ‘itibar kaybı’ yaşanmaktadır. Bugün yaşadığımız iletişim çağında, bir çocuğun soğukta can verdiği haberini ‘akış’ içinde tüketebiliyorsak, burada bir sorun vardır. Bir toplumun ihtiyaç duyduğu ‘insani yardım’ kavramı bile süslenerek tartışmalı hale getiren ‘prosedürler’ var ise burada bir sorun vardır. Bu çağrımız bir ülkeye, bir halka, bir kuruma karşı önyargı değil; insan hayatını merkeze alan evrensel bir tutarlılık talebi içermektedir. Milli İrade Platformu ve İnsanlık İttifakı çatısı altında 400’ü aşkın paydaş sivil toplum kuruluşuyla birlikte, kamu vicdanını diri tutmak ve insanlık onurunu savunmak amacıyla barışçıl ‘şahitlik’ çağrımızı yineliyoruz" dedi.