POLİTİKA - 14 Temmuz 2020 Salı 16:58

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Ayasofya, kiliseden değil müzeden camiye dönüştürülmüştür'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Ayasofya, kiliseden değil müzeden camiye dönüştürülmüştür'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizerek, “Ayasofya'yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz. Yerin altında yatan yüzlerce milyon ecdada ve üstünde yaşayan 83 milyon vatandaşımıza karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş olmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin korona virüs salgını konusunda dünyaya örnek olan başarılı bir mücadele ortaya koyduğunu belirtti.

Sağlık hizmetleri başta olmak üzere her alanda vatandaşların tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemle süreci yönettiklerinin altını çizen Erdoğan, “Ne hastanelerimizde yığılmaya ne temizlik ve gıda ürünleri tedarik zincirinde kırılmaya ne güvenlikte zafiyete ne de herhangi bir konuda mağduriyete meydan verdik. Dünyanın önemli bir bölümünde salgının hasta ve ölü sayısında rekorlar kırdığı bir dönemi biz gayet kontrollü ve sakin bir şekilde geçiriyoruz.

Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldıkları kriz konularının sağlam alt yapımız ve dikkatli organizasyonumuz sayesinde kolayca üstesinden geliyoruz. Milletimizden ricamız bu güzel tablonun sürmesi ve daha iyiye gitmesi için dikkati, hassasiyeti, kurallara riayeti elden bırakmamasıdır. Geldiğimiz noktada baş harflerinden ilhamla 'tamam' diye ifade ettiğimiz 'temizlik, maske, mesafe' ilkelerine uymanın ötesinde yapılabilecek bir iş, alınabilecek bir tedbir yoktur. Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yönlü bir eğilime girmiş olması sevindiricidir. Biraz daha gayret ve fedakarlıkla bu sayıları sıfıra yaklaştırmalıyız” diye konuştu.

“Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağını inanıyorum”

Sanayide, tarımda, ihracatta yaşanan olumlu gelişmelerden memnuniyet duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide açıklanan her verinin kayıpları telafinin ötesinde bir kıpırdanışı haber verdiğini belirtti. Erdoğan, “Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağını inanıyorum. Suriye'de, Kuzey Irak'ta ve Libya'da kendimizin ve dostlarımızın güvenliği için ortaya koyduğumuz iradenin salgın döneminde kesintisiz şekilde sürmesini sağladık. Bölgemizde ve dünyada dengelerin değişmesini sağlayacak derecede neticeler aldığımız bu faaliyetlerimizi hedeflerimize ulaşana kadar sürdüreceğiz. Artık bu bölgede Türkiye'nin içinde yer almadığı, muvafakat vermediği veya destek sağlamadığı hiçbir projenin yürüme şansı olmadığının kabul edildiğini umuyoruz.

Bölgemizde etkinlik gösteren ülkelerin hepsiyle de diyalog kanallarını açık tutma, iş birliği yollarını genişletme, yapıcı diplomasiyi işletme gayreti içerisindeyiz. Türkiye'nin dostluğunu kazanmanın değerini bilenler bu mekanizmaları etkin şekilde kullanıyor. Israrla ülkemize husumet besleyenler ise kaybetmeyi sürdürüyor. Buradan bir kez daha hiçbir ayrım yapmadan herkesi Türkiye'nin hak, hukuk, adalet ve meşruiyet temelinde uzattığı barış ve iş birliği eline karşılık vermeye davet ediyorum. Bedeli mazlumların, mağdurların, gözü yaşlı, gönlü yaslı insanların ahı ve feryadı olan hiçbir düzenin sahiplerine hayır getirme ihtimali yoktur. Yaşadığımız dünyayı sadece belirli bir kesim değil herkes için daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh bir yer haline getirene kadar mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Ayasofya'yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz”

Ayasofya'nın müzeden camiye döndürülerek vakfiyesindeki amaca uygun şekilde hizmet vermeye başlayacak olmasının herkesi sevindirdiğini kaydeden Erdoğan, “Burada bir kez daha Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizmek istiyorum” dedi.

Yakın tarihlerde yaşanan sokak eylemlerinde İstanbul'un duvarlarına 'zulüm 1453'te başladı' diye yazıldığını da unutmadıklarını söyleyen Erdoğan, “Kimlerin duvarlara bunları yazdığını da milletçe de gayet iyi biliyoruz” diye konuştu.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu milletin medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine, doğrudan saldırmaya cesareti olmayanlar sembollerimizi yıpratarak sinsice kendilerine yol bulmaya çalışıyor. Bugüne kadar aradıkları yolların hepsi de milletimizin irfanına çarpıp yerle yeksan oldu. Ayasofya tartışmasını, kültürel değer parantezine hapsetmeye çalışanların Osmanlı'nın Balkanlar ve Doğu Avrupa'da bıraktığı göz alıcı mirasın hoyratça yok edilişi karşısında ettikleri tek söz, duyulmamıştır.

Aynı şekilde bu kesimlerin Endülüs’ten Kırım'a kadar medeniyetimizin teşkil eden değerlerinin yıkılışı veya yağmalanışı hususunda da herhangi bir serzenişleri vaki değildir. Demek ki bunların maksadı, kültürel mirası savunmak değil, kalplerini ve zihinlerini sarmış olan Türk ve İslam düşmanlığına kılıf bulmaktır. Gün, bu ulu mabedin yeniden özüne dönmesinin sevincini amasız, fakatsız, lakinsiz, hesapsız, kitapsız bir şekilde yaşama günüdür. Hiç kimse merak etmesin, Ayasofya'yı yeniden vakfiyesine uygun hale getirirken kültürel miras vasfını da ecdadın yaptığı gibi koruyacağız."

“Bizde ortalama 460 gayrimüslime 1 ibadethane hizmet verirken Avrupa'da ortalama 2 bin Müslümana 1 ibadethane düşmektedir”

Farklı dinin mensuplarına veya mabetlerine karşı bir düşmanlık ve hasımlıklarının olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tam aksine bizde saygı var. Avrupa ülkelerinde Müslüman nüfusa düşen ibadethane sayısı ile ülkemizdeki gayrimüslim nüfusa düşen ibadethane sayısı arasında 4-5 kat fark vardır. Bizde ortalama 460 gayrimüslime 1 ibadethane hizmet verirken Avrupa'da ortalama 2 bin Müslümana 1 ibadethane düşmektedir. Avrupa'daki kilise ve sinagogların önemli bir kısmının da harap vaziyette olduğunu en iyi oralarda yaşayanlar bilir" diye konuştu.

Meseleye tarihi açıdan bakıldığında Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethettiğinde hemen Ayasofya'yı imara başladığını ifade eden Erdoğan, buna karşılık ondan yaklaşık 250 yıl önce İstanbul'u işgal eden haçlı ordusunun Ayasofya'yı vahşice yağmaladığına hatırlattı.

Bu dönemde yağmalanan esenlerin Vatikan başta olmak üzere Avrupa'nın pek çok şehrinde hala gururla sergilendiğini belirten Erdoğan, “Demek ki mesele, Ayasofya'nın kendisi değil bu mabedin ve içinde bulunduğu şehrin kimin egemenliğinde olduğudur. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, İstanbul'daki 600 yıla yaklaşan hakimiyetimizi bırakmak niyetinde değiliz. Ayasofya konusu başta olmak üzere milletimizin varlığı, birliği, özgürlüğü ve haklarıyla ilgili konularda kararımızı kendimizi veririz. Ayasofya'yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz. Yerin altında yatan yüzlerce milyon ecdada ve üstünde yaşayan 83 milyon vatandaşımıza karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş olmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz. 1934'te kimler müzeye çevirdi? Tabi ki bu millet. Şimdi de biz aslına rücu ettiriyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay, bu kadar basit" şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin seviyesi ile mukayese dahi edilemeyecek ülkeler tam üyeliğe kabul ediliyor”

“Siyasi ve ekonomik olarak Türkiye’nin seviyesi ile mukayese dahi edilemeyecek ülkeler tam üyeliğe kabul edilirken, biz gerçekten komik bahanelerle hep dışarıda tutulduk” diyerek AB’yi eleştiren Erdoğan, salgın sonrasında yaşanan normalleşme sürecinde benzer tavırlarla Türkiye’nin karşı karşıya olduğunu söyledi. Erdoğan, “Sağlık hizmetlerinde şeffaflığa kadar hiçbir konuda ülkemizin yanına yaklaşamayacak devletleri akredite edip Türkiye’yi dışarıda bırakanların ilmi kurallarla değil, zihinlerindeki saplantılarla hareket ettikleri ortadır. Ülkemizin müdahil olduğu her konuda insan hakları, hukuk, adalet gibi kriterlerin yerlerini benzer yaklaşımlar almaktadır. Suriye’de, Libya’da, diğer pek çok yerde bunları görüyoruz. Ülkemiz üzerinden Suriye’deki milyonlarca mazlum ve mağdurlara yardım ulaştırılması ile ilgili programlar sırf halkın Türkiye’ye muhabbetini kırmak için engellenmiştir. Libya’da BM tarafından kabul edilen meşru hükümet sırf Türkiye destekliyor diye yıpratılmaya çalışılmaktadır” dedi.

15 Temmuz Darbe girişiminin 4. yıl dönümünü hatırlatan Erdoğan, “FETÖ terör örgütü mensuplarına karşı koyarken şehit edilen 251 vatandaşımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum” dedi.

“Biz milletimizle beraber yürüdük, milletimizle beraber o gece darbeyi ve darbecileri bitirdik”

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimine karşı koyan Türk milletinin darbecileri hüsrana uğrattığını söyledi. Erdoğan, “Türkiye’de, devletin sahibinin, istiklalimizin ve istikbalimizin teminatının da milletimiz olduğunu 15 Temmuz’da bir daha gördük. Tankların arasında, tankların koruması altında belediye başkanının evine giden bir ana muhalefet başkanı vardı. Orada kahvesini yudumlarken, Atatürk Havalimanında neler oluyor onu seyreden bir ana muhalefet başkanı vardı. Kendisine ‘tankların arasından nasıl gittiniz’ diye sorulunca, ‘haberim olsa bende gelirdim’ diye cevaplayacak kadar bir seviye kabı olan bir ana muhalefet. Biz milletimizle beraber yürüdük, milletimizle beraber o gece darbeyi ve darbecileri bitirdik. Siyasi hayatımız boyunca milli iradenin üstünlüğüne yaptığımız vurgunun, attığımız her adımda milletimizin rızasını ve desteğini gözetmemizin isabeti de 15 Temmuz’da bir kez daha teyit olmuştur” diye konuştu. Erdoğan, 15 Temmuz’un yıl dönümünde yapılacak programlar hakkında bilgi verdi.

Rize Artvin bölgesinde fırtınalar, heyelanlar neticesinde ölenlerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölenlere rahmet, ailelerine başsağlığı diledi. Erdoğan, “İlk andan itibaren İçişleri Bakanım ve milletvekillerimiz Rize ve Artvin’e gittiler. Bu gün de Çevre ve Şehircilik Bakanım bizzat gidiyor ve çalışmaları yerinde takip edecekler, atılması gereken adımları devam ettireceğiz” diye konuştu.

“Gerginliğin, Ermenistan’ın pervasız saldırıları sebebiyle çatışmaya dönüşmesinden dolayı endişeliyiz”

Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırılarına ilişkin de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ecdadın asırlar boyunca yerine getirdiği bu görevi, Kafkaslar’da, yine yerine getirmeye devam edeceğiz. Dost ve kardeş Azerbaycan’a karşı Ermenistan tarafından yapılan saldırıları şiddetle kınadığımızı belirtmek istiyorum. Vatanını savunan Azerbaycanlı kardeşlerimizden şehit olanlara rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Yukarı Karabağ’ın işgalinden beri bu bölgede süren gerginliğin Ermenistan’ın pervasız ve sistematik saldırıları sebebiyle çatışmaya dönüşmesinden dolayı endişeliyiz.

Bu son saldırı Yukarı Karabağ hattında değil, doğrudan iki devlet arsındaki sınırlarda ve ağır silahlarla yapılmıştır. Bu durum, olayın herhangi bir sınır ihlali ve çatışması değil, doğrudan Azerbaycan’a yönelik bilinçli bir taarruz olduğunu göstermektedir. Bu saldırı Ermenistan’ın çapını aşan bir hadisedir. Amaç, provokatif bir yaklaşımla hem Yukarı Karabağ sorunun çözümü ile ilgili süreci tıkamak hem de bölgede yeni çatışma alanları ortaya çıkartmaktır" dedi.

"Tüm imkanlarımızla dost ve kardeş Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz"

"Türkiye kadim dostluk bağları ve kardeşlik ilişkilerinin bulunduğu Azerbaycan’ın hakkını, hukukuna, topraklarına yönelik her türlü saldırın karşısında yer almakta asla tereddüt göstermeyecektir" diyen Erdoğan, "Bölgemizdeki ve dünyadaki tüm siyasi, diplomatik, sosyal ilişkilerimizi bu doğrultuda seferber etmek boynumuzun borcudur. Kendi toprakları içindeki siyasi, ekonomik, korona virüs salgınından kaynaklanan sağlık, alt yapı ve geniş bir alana yayılan çok sayıda sorununu çözemeyen bir ülkenin böyle bir saldırganlık içine girmesi her şeyden önce kendi halkına saygısızlıktır.

Ailelerinin geçimlerini sağlamak için ülkemizde çalışmakta olan onbinlerce Ermeni’nin de devletlerinin bu tutarsız davranışlarından rahatsız olduklarına inanıyorum. Bölge ülkelerinin, Ermenistan’ın Yukarı Karabağ’ı işgalinden beri süren saldırgan ve istikrarsızlığı körükleyen saldırganlıklarına karşı ilkeli ve samimi bir duruş sergilemeye devam ediyoruz. Tüm imkanlarımızla dost ve kardeş Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Derya Yetim-Ömer Çetin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Yılbaşında beslenme tavsiyeleri: Ağır yemeklere dikkat Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kaplan, yılbaşı akşamı sofrada dikkat edilmesi gerekenler hakkında verdiği bilgilerde, "Yılbaşı akşamlarında genellikle sofralar çok çeşitli olduğundan dolayı hastalar ağır yemekler tüketmekte ve sindirim sorunları ortaya çıkmaktadır" dedi. Yılbaşı akşamı bol baharatlı ve yağlı besinlerden kaçınılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Kaplan, "Yılbaşı akşamlarında genellikle sofralar çok çeşitli olduğundan dolayı hastalar ağır yemekler tüketmekte ve sindirim sorunları ortaya çıkmaktadır. Reflü, hazımsızlık ve özellikle mayonez, kremalı yiyecekler tüketilmesine bağlı olaraktan besin zehirlenmeleri hastalarda görülebilmektedir. Bu tür sıkıntıları yaşamamak için hastalarda bazı basit önlemlerin alınmasını tavsiye etmekteyiz. Özellikle yılbaşı sofrasına çok aç oturulmamasını, mümkünse yemekten önce çorba gibi besinlerin tüketilmesini öneriyorum. Yılbaşında ana yemek olarak kırmızı, beyaz et, hindi etinin de tüketilmesini söylüyoruz" ifadelerini kullandı. "Yılbaşının ertesi sabahı hafif kahvaltılar yapılmalı" Yılbaşı akşamı içecek tüketimine de dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kaplan, yemekten sonra hafif kuru yemişler tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Kaplan, "Yemekten sonra çok ağır tatlılar yerine, meyve tatlıları, hafif kuru yemişlerin tercih edilmesini tavsiye ediyoruz. Ağır yemeklere bağlı acılı, bol baharatlı ve yağlı yemeklere bağlı hastalarda reflü şikâyetleri çok sık görülmektedir. Yılbaşının ertesi sabahı yormayacak, hafif kahvaltılar yapılmasını tavsiye etmekteyiz. Yemek sonrasında hazımsızlık sorunları çeken kişilerde nane, rezene gibi bitkisel çaylarında tüketilmesini tavsiye etmekteyiz. Yılbaşı akşamları içecek tüketimi biraz daha fazla oluyor. Yılbaşı akşamları içeceklerin olabildiğince az tüketilmesi sindirim sisteminiz açısından daha sağlıklı olacaktır. Reflü şikayet çok olan kişilerde antiasit ilaçlar ve şuruplar kullanmasını tavsiye ediyoruz" şeklinde konuştu.
Edirne Hızlı tren projesi Edirne etabının yüzde 98’i tamamlandı Edirne Valisi Yunus Sezer, devam eden hızlı tren projesinde Edirne etabının yüzde 98 oranında tamamlandığını ve test sürüşleri ile sinyalizasyon çalışmalarının başladığını söyledi. Vali Sezer, düzenlediği basın toplantısında hızlı tren projesinde Edirne etabının yüzde 98 oranında tamamlandığını ve test sürüşleri ile sinyalizasyon çalışmalarının başladığını belirterek, "Edirne’de hızlı tren çalışmalarında artık son aşamadayız. İnşallah en kısa sürede tamamlanmış olacak" ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz hafta Kapıkule sahasında incelemelerde bulunduğunu belirten Sezer, bölgede çok geniş bir alan üzerinde çalışmaların sürdüğünü ifade ederek, "Burası aslında Kalkınma Yolu dediğimiz projenin devamı niteliğinde. Hem konvansiyonel trenler hem de hızlı trenler aynı hatta hizmet verecek" dedi. Kapıkule’de gar binaları ve idari yapıların yenilendiğini aktaran Vali Sezer, demir yolu hattının da ciddi şekilde genişletildiğini vurguladı. Yaklaşık 24 kilometrelik yeni demir yolu hattının yapıldığını hatırlatan Sezer, bölgede büyük bir lojistik aktarım merkezi, gümrükleme alanları ve birçok farklı birimin bir arada yer alacağını kaydetti. Vali Sezer, yapılan binaların ise son derece modern bir mimariye sahip olacağını belirtti. Edirne merkezdeki eski gar binasının yıkıldığını ve yerine yeni bir gar binasının inşa edileceğini de açıklayan Vali Sezer, yeni gar binasının, Mimar Kemalettin’in Karaağaç’taki tarihi gar binasından esinlenilerek projelendirildiğini ifade etti. Sezer, "Çok şık, tarihi izler taşıyan ve Edirne’ye yakışan bir proje hazırlandı. Hem model olacak hem de tarihi dokusuyla dikkat çekecek bir yapı olacak" diye konuştu.
Antalya Yılbaşı akşamında yemek yerken pişman etmeyecek 10 altın kural Yılbaşı günü sağlıklı beslenmek için önerilerde bulunan Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Berna Ertuğ, "Tek bir gece tüm yıllık çabayı bozmaz ama aşırıya kaçmak da gereksiz şişkinlik, hazımsızlık ve sabah yorgunluğuna yol açar" dedi. Yılbaşı denince akla hindi, mezeler, kuruyemiş ve bolca tatlı ve içecek geldiğini belirten Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Berna Ertuğ, geleneksel lezzetler bir yana, çoğu kişinin ocak ayının ilk günlerinde ‘fazla kaçırdım’ pişmanlığıyla tartıya çıkmaktan korktuğunu söyledi. Dyt. Berna Ertuğ, "Yılbaşı gecesinin ‘kaçamak günü’ olmadığını, sadece bir akşam yemeği olduğunu unutmamak gerekiyor. Tek bir gece tüm yıllık çabayı bozmaz ama aşırıya kaçmak da gereksiz şişkinlik, hazımsızlık ve sabah yorgunluğuna yol açar. Oysa küçük dokunuşlarla hem sofranızın zenginliğini koruyabilir hem de yeni yıla daha sağlıklı bir başlangıç yapabilirsiniz" şeklinde konuştu. "31 Aralık sabahını aç geçirmeyin" Yılbaşı gecesi kendinizi tamamen yasaklarla sıkmanın ya da tamamen serbest bırakmanın da doğru olmadığını belirten Dyt. Berna Ertuğ, "Önemli olan yılbaşı sofrasında da dengeli olmaktır. 31 Aralık gününde tüm gün aç kalmak yapılabilecek en büyük hatadır. Bu nedenle güne kahvaltıyla başlanmalı, ara öğünler atlanmamalı, öğle yemeğinde, akşam et yenileceğinden, sebze ağırlıklı beslenilmelidir" diye konuştu. Yılbaşı sofrasının uyulması gereken altın kurallar Yılbaşı sofrasında yapılması gerekenleri sıralayan Dyt. Berna Ertuğ, "Yılbaşı sofrasında en dikkat edilmesi gereken durum, açlık hissinin kontrolüdür. Sadece açlık nedeniyle değil, gecenin coşkusuna kapılarak aşırıya kaçmak yani sınırsız tüketim, yeni yılın ilk gününün sabahına ishal, mide bulantısı, besin zehirlenmesi, şişkinlik, hazımsızlık ve kan şekeri yüksekliği gibi sağlık sorunlarıyla uyanmaya neden olabilir. Tabak kuralını uygulayın: Tabağınızın yarısını sebze/salata, dörtte birini protein (hindi, balık, kırmızı et), dörtte birini karbonhidrat (pilav, börek, makarna) ile doldurun. Böylece otomatik olarak porsiyon kontrolü yapmış olursunuz. Kırmızı eti ızgara veya fırında tercih edin: Kırmızı et tüketilecekse, kızartma etler yerine fırında veya ızgarada pişirilen etler tüketilmelidir Hindinin derisiz yerinden seçin: Hindi derisi lezzetli olsa da doymuş yağ ve kalori bombasıdır. Derisiz göğüs eti hem daha az kalorilidir hem de daha çok protein içerir. Zeytinyağlıları başrole koyun: Yaprak sarma, barbunya pilaki, fava, enginar gibi zeytinyağlılar hem lezzetli hem de lif kaynağıdır. Masada bolca yer verseniz de suçluluk hissetmezsiniz. Ancak her mezeden 1-2 kaşıktan fazla tüketmeyin. Tatlıyı paylaşın: Yılbaşı sofrasında hamurlu tatlılar yerine sütlü ya da meyveli tatlılar bulunmalıdır. Tüm tatlılardan birer küçük dilim alın ya da tatlı tabağını masanın ortasına koyup çatal batırarak paylaşın. Böylece ’koca bir dilim yedim’ yerine ’tadına baktım’ dersiniz. Kuruyemişte ölçü önemli: 1 avuç (yaklaşık 25-30 gram) kuruyemiş 160-200 kaloridir. Bunun için ufak bir kase belirlenmeli ve içine beyaz leblebi, ceviz, fındık, fıstık, badem, kuru kayısı, kuru erik gibi çeşitlerden azar azar konulmalıdır. Alkol tüketimine dikkat edin: Alkol alımından uzak durulmalı ya da limit sınırlandırılmalıdır. Bu yapılamıyorsa alkol bol su veya soda ile sulandırılarak tüketilebilir. Böylece hem daha yavaş içersiniz hem de ertesi sabah baş ağrısı riski azalır. Ara öğün olarak meyve ve yoğurt bulundurun: Gece yarısından sonra acıkanlar için dilimlenmiş elma, armut, mandalina ve bir kase probiyotik yoğurt harika alternatiflerdir. Su içmeyi unutmayın: Her alkollü içecekten sonra 1 bardak su için. Hem alkolün etkisini azaltır hem de ertesi gün daha zinde kalkarsınız. Hareket edin: Gece yarısından sonra ‘İyi seneler’ ziyaretlerine yürüyerek gidin ya da ertesi sabah 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş yapın. Hem sindirime yardımcı olur hem de kalorilerin bir kısmını yakarsınız" ifadelerini kullandı. "Yılbaşı gecesi uyumadan önce bol su için" Yeni yılın ilk gününü zinde geçirmek için de öneride bulunan Dyt. Berna Ertuğ, "Yılbaşı gecesi uyumadan önce bol su için. Güne kahvaltı ile başlayın. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Gün içinde sıvı tüketiminizi artırın. Metabolizmanızı hızlandırmak için gün içinde 2 fincan bitki çayı tüketin. Antioksidan tüketimi yorgunluk, halsizlik gibi problemlerin etkisini azalttığından, nar, kivi, greyfurt, portakal mandalina gibi meyvelerden tüketin. Mümkünse egzersiz ve açık havada tempolu yürüyüş yapın. Öğünlerinizi az ve sık planlayın" dedi.