POLİTİKA - 14 Ekim 2019 Pazartesi 20:19

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Başladığımız işi muhakkak bitireceğiz'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Başladığımız işi muhakkak bitireceğiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’nda, "Harekatımızı tehditlere aldırmadan sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Açık söylüyorum, başladığımız işi muhakkak bitireceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7. Türk Konseyi Zirvesi için geldiği Bakü'deki temaslarının ilk gününde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’le görüştükten sonra DEİK tarafından düzenlenen Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’na katıldı. Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada, “Biz iki ayrı devlet olsak da aynı milletin evlatlarıyız. Her fırsatta biz iki devlet tek milletiz dedik, diyoruz. Şimdi tabii yapılacak Türk Konseyi’nde bunu biraz daha geliştiriyoruz. Diyoruz ki '6 devlet tek milletiz.' Azerbaycan'a olduğu gibi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı da kendimizden ayrı görmedik, görmüyoruz. Hepimiz aynı dili konuşan, aynı dine inanan, tarihi bir, kültürü, medeniyeti bir 300 milyonluk çok büyük bir aileyiz” dedi.
Erdoğan sözlerine, “Coğrafyamızın farklı köşelerinden toplantımıza teşrif eden siz misafirlerimize, girişimcilerimize, sivil toplum kuruluşlarımızın saygıdeğer yöneticilerine ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Sınırların mesafelerin anlamını yitirdiği dünyamızın devasa köye dönüştürdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Aynı coğrafyayı paylaşan, aynı kültür havzasından beslenen milletlerin müşterek platformlar ve projeler zemininde daha fazla bir araya geldiğini görüyoruz. Yarın yedinci zirvesini yapacağımız Türk Konseyi, Türk dünyası olarak son dönemde bu yönde hayata geçirdiğimiz en kritik işbirliği mekanizmasıdır. Merhum İsmail Gaspıralı’nın ‘dilde, fikirde, işte birlik’ dediği bütünleşme ideali tam bir asır sonra Türk Keneşi’nde adeta gerçeğe dönüşmüştür. Özbekistan'ın tam üyeliği ile konsey daha da güçlenmiştir” diye konuştu.

“Macaristan’ın gözlemci olarak Türk Keneşi'ne katılması çok önemli”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olarak Macaristan'ın gözlemci üye olarak Türk Keneşi'ne katılımı ise çok önemli bir kazanımdır. Amacımız tek bir soydaşımızın dışarıda kalmadığı güçlü, kuşatıcı, kapsayıcı bir yapıyı tesis etmektir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“300 milyonluk Türk dünyası içinde barındırdığı muazzam potansiyeli ancak bu manada hayata geçirebilir. İş dünyasının lokomotif rolünü oynamadığı her proje akim ve eksik kalmaya mahkumdur. İş adamlarımız ticari ve ekonomik ilişkilerimizin alperenleridir. İş dünyamızı, siz ticaret erbabımızı bir araya getiren çalışmalara büyük önem veriyoruz. Bir taraftan ikili ticaretimizin önündeki engelleri kaldırırken, diğer taraftan da ortak ulaşım projeleriyle ülkelerimiz arasındaki mesafeleri kısaltıyoruz.”

“Türk dünyası olarak göç veriyoruz”

Türk dünyasının göç verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Türk dünyası olarak hem birbirimize hem de Avrupa'dan Amerika'ya kadar dünyanın farklı ülkelerine göç veriyoruz. Her yıl binlerce insanımız ya iş için, ya eğitim için, ya evlatlarına daha iyi bir gelecek kurmak için başka ülkelere göç ediyor. Türkiye 1960’dan itibaren vatandaşlarını yurt dışına işçi olarak göndermiş, son yıllarda komşu coğrafyalardan çok ciddi göç almış bir ülkedir. Türk cumhuriyetlerinden de on milyonlarca kardeşimiz bir başka ifadeyle diasporamız var. Değerli dostum İlham Aliyev'in dediği gibi bir milletin iki diasporası olmaz. Biz Kazak, Özbek, Türkmen, Azeri, Kırgız, Tatar, Çerkes Ahıska, Çeçen tüm kardeşlerimize Türk diasporasının doğal bir üyesi gözüyle bakıyoruz. Elbette bu insanlar ana vatanlarıyla bağlarını koparmadılar fakat geleceklerini kendi ülkelerinde değil göç ettikleri yerlerde görmeye başladılar. Yurt dışına giden insanlarımız arasında artık sadece işçiler değil doktor, siyasetçi, akademisyen, bakan, hatta bulundukları şehirleri yöneten belediye başkanları var. Ayrıca doğrudan iş kurmak, yatırım yapmak, ticari faaliyette bulunmak gayesiyle yurt dışına gidenlerin oranı giderek artıyor. Türk diasporasını daha da güçlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Türkiye ve Azerbaycan ne kadar güçlü olursa, yurt dışında yaşayan kardeşlerimiz de o kadar güçlü olur” diye konuştu.

“Terörle mücadele ediyoruz diye ambargodan ekonomik yaptırıma kadar türlü tehditlere maruz kaldık”

Türkiye’nin 40 yıldır terörle mücadele ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler coğrafi konum nedeniyle terör tehdidine daha fazla maruz kalıyoruz. Türkiye yaklaşık 40 yıldır aralıksız bölücü terörle mücadele ediyor. DEAŞ'tan FETÖ'ye, PKK'dan El Kaidesi'ne kadar dünyanın en kalleş terör örgütlerinin hedefi olmuş, terör eylemlerine on binlerce vatandaşlarını kurban vermiş bir ülkeyiz. 40 yıllık terörle mücadelemizde pek çok hadise yaşadık. Dost bildiklerimizin ülkelerin türlü ayak oyunlarına şahit olduk. DEAŞ ile mücadele bahanesiyle, soykırımcı ve vahşi bir terör örgütü 30 bin tır dolusu silahla donatıldı. Dünyanın gözü önünde yaşandı. Dergilerinin kapakları terörist fotoğraflarıyla süslendi. Terörle mücadele ediyoruz diye ambargodan ekonomik yaptırıma kadar türlü tehditlere maruz kaldık” açıklamasını yaptı.

El Bab’da 3 bin 500 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyleyen Erdoğan, “Şu son attığımız adımın tek sebebi var. Suriye’nin kuzeyini özellikle PKK’nın yan unsurları durumunda olan PYD/YPG terör örgütlerinden temizlemek ve orayı gerçek sahiplerine teslim etmektir. El Bab'da 3 bin 500 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirip derdest ettik. Dünya bunu görmüyor. Gözleri var görmez. Aynı şekilde Cerablus'u biz bu teröristlerden temizledik mi? Cerablus'ta şu an Türkler mi var? Yok. Gerçek sahipleri var. Ey Avrupa Birliği bunu görmüyor musun, ey Arap Ligi sen bunu görmüyor musun? Bu Arap Ligi, Suriye'yi Arap Ligi'nden çıkaranlardan biri değil mi? Dün Suriye’yi Arap Ligi’nden çıkaranlar şimdi yeniden Arap Ligi'ne alma adımını atıyorlar. Bu ne menem iştir? Türkiye NATO'nun üyesi mi? AB üye ülkelerin tamamına yakını NATO üyesi mi? Ne zamandan beri terör örgütleri NATO üyesine karşı savunulur hale geldi. Yoksa bu terör örgütlerini siz NATO'ya üye olarak aldınız da benim mi haberim olmadı? Bu ikiyüzlülük, bu çok yüzlülük neyle izah edilir? PKK, AB'nin terör örgütleri listesindedir. En baştadır. PKK'nın bu diğer PYD-YPG gibi yan kolları aynı şekilde birlikte hareket ediyorlar. Şu anda Suriye'de gerek ÖSO bütün arama taramaları yaparken, hatta cezaevinden DEAŞ'lıları çıkardılar. Orada kimin resmi var? Teröristbaşının resmi var. İşte ispat. Buyurun PKK. Siz bizi ne zannediyorsunuz? Bütün gerçekleri biz istihbarat örgütlerimizle her şeyi gayet iyi biliyoruz. Ama siz inadına bunu yapıyorsunuz. Niye? Güçlenen Türkiye karşısında böyle adımı atıyorsunuz. Onun için biz bu attığımız adımdan vazgeçmeyeceğiz. Ne derseniz deyin” ifadelerini kullandı.

“Bu mücadeleden yılmayacağız”

Mücadeleden yılmayacaklarını söyleyen Erdoğan, “Biz Mehmedimizle, Mehmetçiğimizle, Suriye evet Milli Ordusu'yla oradayız. Şu anda bu yolculuğumuz devam ediyor, edecek. Şu anda bütün kardeşlerimiz Mehmetçiklerimiz ve Özgür Suriye Ordusu bu mücadeleyi sürdürürken biz de buradayız. Bu mücadeleden yılmayacağız. Şu anda milletimiz yekvücut halinde sadece terör örgütünün sözde siyasi organizması var onun haricinde hep beraberiz. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekatları ülkemizin terörle mücadelede hiçbir ayrım yapmamızın nişaneleridir. Bu harekatlarda 4 bin kilometre karelik alanı DEAŞ ve YPG'li teröristlerden temizlemiştik. Bu kez Fırat'ın doğusunu terörden arındırmayı hedefliyoruz. Suriye'nin kuzeyindeki PKK, YPG kaynaklı terörün tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Buradan bize tehdit var. Şu ana kadar 700'ü aşkın havan topu bizim ülkemize ilçelerimize atıldı, 18 şehidimiz var, 200'e yakın yaralımız var. 9 aylık Muhammedimiz şehit oldu. Hani sivil öldürmüyordu bunlar? Bunların sivil vatandaşlarımızı öldürmediği zaman mı var? Teröristin yaptığı iş bu. Son dönemde güvenlik güçlerimizi hedef alan terör örgütünün arkasında PKK, YPG'li teröristler var. Ey Avrupa Birliği neden Diyarbakır'daki o annelerin yanına gitmiyorsun. İşlerine gelmez. Gelse de gelmese de biz bu yola kararlılıkla devam ediyoruz. Bunlar etnik temizlik yaptılar, muhaliflerini katlettiler. Bunlar belgeli olduğu halde hala sesini çıkarmıyorlar” açıklamasını yaptı.

“3 milyon 650 bin mülteci var”

Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınan 3 milyon 650 bin Arap mültecinin olduğunu belirten Erdoğan, “Ey Arap Ligi, şu anda 3 milyon 650 bin Arap bizim topraklarımızda misafir. Neden görmüyorsunuz bunları? Nereden kaçtı bunlar? Suriye'den varil bombalarından kaçtılar. Şu anda onlara biz bakıyoruz. Bir kardeşlik görevi yapıyoruz. Siz bir kuruş destek mi verdiniz bunlar için. Şimdi Türkiye ile ilgili ileri geri kararlar alıyorsunuz. Alsanız ne yazar almasanız ne yazar. AB söz verdi. 6 milyar euro, 3+3 biz destek vereceğiz diye. Bizim milli bütçemize değil AFAD'a, Kızılay'a. Şu ana kadar gelen 3 milyar euro. Bizim şu ana kadar yaptığımız harcamalar 40 milyar dolar. Hala da yapıyoruz ve yapacağız. Gelse de gelmese de yapacağız. Bizim medeniyetimizde bu tür darda kalmışların elinden tutmak var” dedi.
Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti:

“Şimdiye kadar 550'nin üzerinde teröristi etkisiz hale getirdik. Bunların 500'ü ölmüş vaziyette. 26'sı yaralı durumda. Bunların içinde 24'ü de teslim olmuş durumda. Barış Pınarı Harekatı'nın Kürtler'i hedef aldığı, DEAŞ'la mücadeleyi zaafa uğratacağı, demografik yapıyı değiştireceği, siyasi çözümü tıkayacağını söyleyenlere şunu söylüyorum iddialarınızın hepsi yalan, iftira ve bühtandır. Bizim işimiz teröristlerledir. Benim partimin parlamentodaki Kürt milletvekili sayısı 50'dir. Ana muhalefette kaç tane var bilmiyorum. Böyle bir ayrımcılık olsa herhalde bu olmazdı. Türkmüş, Kürtmüş, Arapmış asla. Biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik, onun için”

Türkiye’nin Suriye kaynaklı düzensiz göçe en fazla maruz kalan ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Türkiye en ağır bedeli ödedi. Yaptığımız harcama 40 milyar doların üzerinde. Tüm liderlere Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge ilan edelim dedik. Bu insanları çadırlardan kurtaralım dedik. Hepsi çok güzel dedi ama destek vermeye gelince kimse bir kuruş vermedi. Buraya kimler gelecek, mülteciler gelecek. Verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar. Milletimizin gösterdiği fedakârlığın kıymetini bilmediler. Çok daha vahimi YPGF/PYD terör örgütü meşrulaştırılmaya çalışıldı. Türkiye kendi göbeğini kendi kesmeye karar vermiştir” dedi.

“Bunun bedelini sahile vuran Aylan bebekler ödedi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteciler meselesine Suriye'nin içinde çözüm bulunması gerektiğini daha önce ifade ettiğini belirterek, “G-20 Antalya zirvesinde somut öneride bulunduk. Birkaç güzel söz dışında hiçbir adım atılmadı. Bunun bedelini Suriyeli anneler, babalar, sahile vuran Aylan bebekler ödedi. Bu insanları konteynır kentlerden kurtaralım dedik. Hepsi 'çok güzel' dedi ama destek vermeye gelince bir kuruş destek yok. Biz şu anda 444 kilometre, kuzeyden güneye 32 kilometrelik alanı güvenli bölge olarak ilan ettik. Bunu kendimiz için değil, buraya bizdeki mülteciler gelecek. Su süreçte Uluslararası toplumdan maalesef arzu ettiğimiz desteği alamadık. İcabında biz Uluslararası Donörler Toplantısı'nda da bu daveti yaptık” diye konuştu.

Erdoğan, “Etkisiz hale getirilen teröristlere gösterilen empatinin, sempatinin binde biri 4 gün önce teröristlerin vahşice şehit edildiği Muhammed bebeğe gösterilmedi. Suriye sınırımızın tamamını güvenli hale getirilerek ülkemizdeki mültecilerin kendi topraklarına dönecek bir iklimi tesis edeceğiz. Terörden arındırılmış bölgelerden, uluslararası toplumun da katkılarıyla yeni yerleşim birimlerini inşa edeceğiz. Diğer taraftan da bölücü terör örgütünü ortadan kaldırarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tahkim edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin başladığı işi muhakkak bitireceğini belirten Erdoğan, “Türkiye Barış Pınarı Harekatı'yla en az 1974 Kıbrıs Barış Harekatı kadar hayati adım atmıştır. Harekatımızı tehditlere aldırmadan sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Açık söylüyorum, başladığımız işi muhakkak bitireceğiz. Merhum Mehmed Emin Resulzade'nin dediği gibi 'Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.' Bu süreçte Türk dünyasının desteği ve duasının bizimle olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde Kafkaslar, Balkanlar, Afrika'dan kardeşlerimizin de Türkiye’ye dua ettiğini biliyorum. Siz iş adamlarımızdan destek beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Azerbaycan başta olmak üzere harekatın ilk anından itibaren desteğini esirgemeyen kardeşlerime teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, temasları kapsamında yarın 7. Türk Konseyi Zirvesi’ne katılacak ve ikili görüşmeler gerçekleştirecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep “Kuşluk Vakti” temalı resim sergisi Ressam Orhan Zafer’in, SANKO Sanat Galerisi’nde 5 Nisan 2024’te açtığı “Kuşluk Vakti” temalı resim sergisi devam ediyor. Renklerin, ressamların konuşma dili ve alfabesi olduğundan dolayı ışığa ihtiyaç duyduklarını belirten Orhan Zafer, “Işık; dış dünyamızdaki renkleri görünür yaparken enerjisi ile bize yeni yolculuklar yapma gücü verir. Bu yolculuklardaki kısa süreli molalar, sanatçıların kişisel sergileridir” dedi. Son dönem eserlerini sanatseverlere sunarken kendisinin de bir izleyici rolü üstlendiğini anlatan Zafer, “Bu ışığın peşindeki yolculukların değerlendirilmesi adına çok heyecanlı bir süreçtir” ifadelerini kullandı. 12’nci kişisel sergisine Gaziantepli sanatseverlerin gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyeti getiren Zafer, “Eserlerime ev sahipliği yapan SANKO Sanat Galerisi’ne teşekkür ediyorum” diye konuştu. Orhan Zafer’in 24 eserinin yer aldığı “Kuşluk Vakti” temalı resim sergisi, SANKO Sanat Galerisi’nde 3 Mayıs 2024 tarihine kadar her gün 10.00-22.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Orhan Zafer, 1971 yılında Trabzon’da doğdu. 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. Resim çalışmaları yanı sıra, karikatür ve fotoğraf sanatıyla ilgilenmektedir. Çorum Alaca, Viyana (Avusturya), Antalya Kalkan, Ankara, Bodrum, Helikon Museum’s Gallery (Macaristan), KKTC ve Adana’da 11 kişisel, birçok karma sergi ve organizasyona katılan sanatçı, katıldığı yarışmalarda uluslararası, ulusal ve özel olmak üzere 13 ödül aldı. Birçok ulusal düzeyde sergi organizasyonu gerçekleştiren Zafer, aynı zamanda ulusal ve uluslararası çok sayıda yarışma jürisinde görev almıştır. Türkiye Karikatürcüler Derneği, Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği ve Karadeniz Plastik Sanatlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan sanatçının eserleri birçok kez müzayede yer almış ve önemli resmi ve özel müzelere eserleri kabul edilmiştir. İlk kez Türkiye’de uygulanan “kişi adına özel galeri” projesi kapsamında Ankara RC Galeri Bilkent Sanat Sokağında “Orhan Zafer Galeri” adına özel galeri açılmıştır. Sanatsal özel bir boya markası ‘ozblue-ozmavi’ ismiyle sanatçının en fazla kullandığı mavi rengi tescilleyerek 2015 yılında üreterek piyasaya sundu. Ordu Güzel Sanatlar Lisesi’nde uzman sanat eğitimcisi ve resim bölüm başkanı olarak mesleğini sürdüren sanatçı, sanatsal çalışmalarına “Atölye Mavi” isimli atölyesinde devam etmektedir.
Gaziantep Dahiliye vaka güncellemeleri toplantısı SANKO Üniversitesi Hastanesi Nefroloji Bölümü tarafından ‘‘Dahiliye Vaka Güncellemeleri” toplantısının ikincisi düzenlendi. Bir otelde Gaziantep ve çevre illerden alanında uzman hekimlerin katıldığı toplantıda, dahiliye alanındaki birbirinden farklı vakalarda güncel tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler paylaşıldı. SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Nefroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehtap Akdoğan, açılışta yaptığı konuşmada “Dahiliye Vaka Güncellemeleri Toplantımızın ikincisini düzenlemekten mutluluk duyuyoruz. Gösterdiğiniz ilgi, toplantılarımızı düzenlemek konusunda ne kadar doğru karar verdiğimizin göstergesidir. Toplantılarımızın devamlılığı, genç hekimlerimizin gösterdiği ilginin sonucudur” dedi. Teorik bilgilerin farklı kaynaklardan edinilebilirken, bu tür toplantılarda interaktif bir şekilde karşılaşılan vakalara yönelik uygulanan tedavi seçeneklerinin paylaşılmasının çok değerli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akdoğan, “Hastalarımızı tedavi ederken, bir taraftan da akademisyen olarak görevimiz bölgemizdeki uzman hekimlerle yeni ve farklı tedavi seçenekleri ile ilgili bilgi paylaşımına öncülük yapmaktır. Bu toplantılardaki amacımız, bölgemizdeki hekim ve hastalar için yenilikçi tedavilere aracılık etmektir” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Akdoğan, açılış konuşmasının ardından “İki Yetmezlikli Hasta (Karaciğer - Böbrek)” konulu sunum gerçekleştirdi. Memorial Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. A. Emre Yıldırım ve Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Erengül Pektaş “Hepatorenal Sendromlu Vaka Çözümlemeleri” konusuna değindi. Sirotik Hastalarda Akut Böbrek Hasarı konusunda olgu sunumu yapan Prof. Dr. Yıldırım ve Uzm. Dr. Pektaş, özellikle ayırıcı tanının önemi konusuna vurgu yaptı. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Sezgin Barutçu ve SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Araştırma Gör. Dr. Muhammed Aslan “Gastroenterolojik Vaka Çözümlemeleri” konusunda bilgiler paylaştılar. Sunumların ardından katılımcılarla vaka tartışmaları gerçekleştirilerek, sorular yanıtlandı.
Kayseri Anadolu’da 4 bin yıl önceki meslekler: Baş asacı, sığır bakıcıları başı, pazarcılar amiri, bahçıvan, sofracı, kapıcı başı, hancı, çamaşırcı Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve ’Anadolu tarihini başlatan yer’ olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde bulunan tabletler, dönemin meslekleri hakkında da bilgiler veriyor. Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; 4 bin yıl önceki mesleklerin günümüzde görülebilecek meslekler olduğunu kaydederek; "Bugün aklınıza gelen her türlü meslekle ilgili sorumlu kişi var. İşçilerin başı, yağ üretiminden sorumlu kişilerin başı, tahıl üretiminden sorumlu insanlar, askerlerin başı, kapıcıların başı, çamaşırcı, marangozu, çömlekçi, aşçı, berber, rahip, dokumacı, kayıkçı, inşaat ustası, rehber, hancı ve müzisyenler de var" dedi. Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. 6 bin yıllık köklü geçmişi olan Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde kazı çalışmaları 75 yıldır aralıksız devam ederken, Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; kazılarda yaklaşık 23 bin 500 civarında tablet ele geçirildiğini söyledi. Kültepe’nin ’Anadolu tarihini başlatan yer’ olarak bilindiğini ifade eden Prof. Dr. Kulakoğlu; "Kültepe’de çıkan tabletler bildiğiniz gibi daha çok ticari içeriğe sahip belgeler. Bunlar; yapılan her türlü işlemi kayıt altına almışlar, yapılan ödemeler, alınan paralar, verilen mallar gibi aklınıza gelebilecek bugün herhangi bir şirket muhasebesinde bulunabilecek tüm kayıtlar tutulmuş. Bunlar çivi yazısı ile kil tabletlere kaydedilmiş. Gerektiği zaman da bunlar arşivlerde saklanmış. Kazılarda yaklaşık 23 bin 500 civarında tablet ele geçirildi. Bu tabletlerin okunduğu kadarıyla birçoğu tamamen ticari işlevlerle ilgili. Bunların yanında bazı hallerde sosyal konulara ilişkin belgeler de denk gelmekte. Bunlar arasında Kültepe için ’Anadolu tarihini başlatan yer’ olarak biliyoruz" dedi. Kazılarda bulunan tabletlerden bazılarının dönemin meslekleri ile ilgili de bilgiler verdiğini söyleyen Kulakoğlu, günümüzde akla gelebilecek mesleklerin 4 bin yıl önce de var olduğunu aktardı. Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Gerçekten de bizim buradaki tabletlerle başlayan tarihi kapsam içerisinde uluslararası antlaşmalardan tutun da kral isimlerine kadar birçok belgeyi bu tabletlerde yakalayabiliyoruz. Bunlar arasında Anadolu için ilginç olan konulardan bir tanesi; net bir şekilde bir devlet olmanın, merkezi yönetim olmanın şartlarını gösteren belgeler de var. Bunlar hukuki belgeler, mahkeme kararları ya da sarayda görev yapan bürokratlar. Bürokrasi; devlet olmanın da vazgeçilmez öğesidir. Dolayısıyla Kültepe’de bulunan tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla en az 50 civarında bürokrat isimlerinin geçtiği metinler var. Bu metinlerde hem sarayda görevli insanların unvanlarını öğreniyoruz, hem de bu dönemde yapılan mesleklerle ilgili de bilgi sahibi oluyoruz. Bunlar üst düzey bürokrat var, bunun yanında belli alanlardan sorumlu bürokratlar var. Örneğin şehir kapılarından sorumlu bürokrat var, aynı şekilde pazarcılar amiri olarak adlandırabileceğimiz unvana rastlıyoruz. 50’ye yakın unvan metinlerde geçmiş. Bunların yanında büyük bürokrat olarak olmasa da yine belli meslek gruplarının amiri diyebileceğimiz; sığır bakıcıların başı, oduncular ve keresteciler başı, baş asacı, harmanlardan sorumlu memur, depolar amiri, silahçılar başı, meyve bahçelerinden sorumlu memur, tellallar, bahçıvanlar, sofracılar gibi bugün aklınıza gelen her türlü meslekle ilgili sorumlu kişi var. İşçilerin başı, yağ üretiminden sorumlu kişilerin başı, tahıl üretiminden sorumlu insanlar, askerlerin başı, kapıcıların başı, çamaşırcı, marangozu, çömlekçi, aşçı, berber, rahip, dokumacı, kayıkçı, inşaat ustası, rehber, hancı ve müzisyenler de var. Neredeyse bugün modern toplumda görebileceğimiz tüm meslek ve bürokratları 4 bin yıl önceki Kültepe tabletlerinde yakalayabiliyoruz" ifadelerini kullandı.
İstanbul Etiler’de Nusret’e silahlı saldırı: Kurşun bankaya isabet etti, polisler kovalayıp ateş açtı Etiler’de gece saatlerinde Nusret isimli et restoranına motosikletli şahıslar tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda kurşun restoranın yanındaki bankaya isabet ederken, restorana herhangi bir isabet olmadı. Ölen ya da yaralananın olmadığı olayla ilgili polis, peşine düştüğü saldırganın peşinden de ateş açtı. Olay, saat 02.00 sıralarında Beşiktaş Etiler Nispetiye Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre gece saatlerinde motosikletle gelen kasklı iki saldırgandan biri, Nusret isimli et restoranına ateş açtı. Ancak kurşun restorana değil yanında bulunan bir bankaya isabet etti. Olay esnasında devriye gezen Beşiktaş polisi, araçla hemen motosikletli saldırganın peşine takıldı. O esnada polis, “dur” ihtarına uymayan saldırganın peşinden birkaç el ateş açtı. Ardından saldırganlar kaçarak izlerini kaybettirdi. Olayın ardından polis ekipleri saldırganları yakalamak çalışma başlattı. Olay yeri inceleme ekipleri kovanları alarak incelemek üzere delil torbasına koydu. Çalışmaların devam ettiği bilgisine ulaşıldı. Geçtiğimiz ayda saldırı düzenlenmişti Öte yandan, geçtiğimiz 21 Mart Perşembe günü saat 05.00 sıralarında yine Nusret isimli et restoranına motosikletle gelen kasklı 2 saldırgan tarafından silahlı saldırı düzenlenmişti. Saldırıya yönelik soruşturmada Y.Y. ve O.Y. Antalya’da, H.A.K. ve U.K. Eyüpsultan’da, M.A.Y. Beylikdüzü’nde olmak üzere İstanbul ve Antalya’da toplam 5 şüpheli yakalanmıştı.
Eskişehir TÜBİTAK 100’üncü yıl özel çağrısında Anadolu Üniveristesi akademisyenlerinden başarı TÜBİTAK’ın 100’üncü yıl özel çağrısında ‘1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı’ çerçevesinde açılan ‘Cumhuriyetin 100’üncü Yılı Özel Çağrısı’na sunulan 87 projeden biri de yürütücülüğünü Eskişehir Anadolu Üniversitesi Engelliler Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Halil Diken’in yaptığı ‘Cumhuriyetimizin 2’inci Yüzyılında 363 Özel Eğitim Anaokulu Personel Kapasitesi’nin Güçlendirilmesi Projesi’ adlı proje destek almaya hak kazandı. Cumhuriyetin tarihi, kültürel, siyasal, toplumsal ve ekonomik dinamiklerini anlamayı ve gelecek vizyonuna yeni perspektifler sunmayı amaçlayan araştırma projelerini desteklemek üzere; Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) tarafından yürütülen 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında açılan ‘cumhuriyetin 100’üncü Yılı Özel Çağrısı’na sunulan projelerin bilimsel değerlendirme süreci tamamlandı. “Özel eğitim anaokulunda çalışan eğitimci personelin kapasitesinin güçlendirilmesi hedefleniyor” Anadolu Üniversitesi Engelliler Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Halil Diken projenin genel amacının, cumhuriyetin 2’inci yüzyılında ülke genelindeki 363 özel eğitim anaokulunda çalışan eğitimci personelin kapasitesinin güçlendirilmesi’ olduğunu, projenin alt amaçlarının ise özel eğitim anaokulunda yer alan özel eğitim, okulöncesi öğretmenliği mezunu eğitimcilere ve psikolojik danışman ve rehber öğretmenlerine yönelik öğrencilerin problem davranışları ile baş etme olumlu davranış kazandırma, dil becerilerini destekleme, psikolojik danışman ve rehber öğretmenlerine yönelik öğrencilerin ebeveynlerinin psikolojik iyi oluşlarını destekleme yönünde ‘Özel Eğitim Anaokulu Çevrimiçi Mesleki Gelişim Programı (ANAÇEM)’ hazırlamak ve etkililiğini sınamak olduğunu ifade etti. Bu projenin sonunda üç temel ürünün elde edilmesini beklendiğini söyleyen Prof. Dr. Diken şunları söyledi: “Kılavuz kitapçıklar, bilgilendirici videolar ve örnek vaka sunumları ve hazırlanan kitapçıklar ve videoları kapsayan modüler mesleki gelişim programına dönüştürülmüş çevrimiçi portal.” “Proje çıktıları diğer eğitim kademelerindeki uygulamalara da uyarlanabilmekte ve model olabilecek bir proje olarak literatüre geçmektedir” Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Diken ayrıca, “32 aylık bu proje özel eğitim anaokullarının yaygınlaştığı ülkemizde literatür ile ortaya konan temel bir soruna yaygın ve erişimi ücretsiz bir çözüm üreten ilk proje olması bakımından oldukça önemlidir. Proje, başarılı özel eğitim uygulamalarında en temel rolü oynayan öğretmenlerin temel ihtiyaçlarına doğrudan çözüm üreten ve mesleki gelişimlerine katkı sunacak yazılı, görsel ve teknoloji tabanlı içeriklere sahip ilk proje olması bakımından da değerlidir. Proje çıktıları diğer eğitim kademelerindeki uygulamalara da uyarlanabilmekte ve model olabilecek bir proje olarak literatüre geçmektedir. Son olarak projemiz eklektik bir yaklaşımla yazılı görsel ve teknoloji tabanlı bilgi sunma ve bilgilerin vaka sunumları ile desteklenmesine dayalı proje çıktılarına sahip olması bakımından da özgündür” ifadelerine yer verdi. Prof. Dr. Diken Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün de projeye resmi destek verdiğini ve proje çıktılarını kurumlarında kullanacağını ifade etti. Dr. Diken, proje ekibinin projeyi başarı ile yürütebilecek disiplinler arası bir ekip anlayışı ile oluşturulduğunu ve proje ekibinde Anadolu Üniversitesinden Prof. Dr. Özlem Diken, Prof. Dr. Ramazan Akdoğan, Doç. Dr. Seçil Çelik, Dr. Öğretim Üyesi Derya Atik Kara, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Özlem Toper, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Gözde Tomris ve Trakya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Çuhadar’ın yer aldığını da belirtti.