POLİTİKA - 13 Mayıs 2019 Pazartesi 22:16

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Cevap çok basit, oyları çaldılar'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Cevap çok basit, oyları çaldılar'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “31 Mart seçimlerinden alacağımız tek ders bu değildir, sandıklara sahip çıkma konusundaki en küçük bir zafiyetin nasıl neticelere yol açacağını hep birlikte gördük. Seçim çalışmalarında sergilenen dağınıklığın, yapılan yanlışlıkların, bencilliklerin, tembelliklerin, içe dönük mücadele anlayışının bizi nerelere getirdiğini de hep birlikte gördük” dedi.

Partisinin milletvekilleri ile AK Parti Genel Merkezi'ndeki iftarda bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekillerinin 23 Haziran'daki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine kadar memleketlerine gitmeden İstanbul’da çalışmalarını istedi. 23 Haziran’da tekrarlanacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri, 2 Haziran’da Artvin’in Yusufeli, Denizli’nin Honas ve Kırıkkkale’nin Keskin ilçeleri ile Adıyaman’ın Besni ilçesi Kesmetepe beldesinde tekrarlanacak olan belediye başkanlığı seçimlerini hatırlatan Erdoğan, bu seçimlerin ihmal edilmemesi gerektiğini, her birinin üzerinde önemle durulması gerektiğini söyledi. Meclisin de gündeminin yoğun olduğunu belirten Erdoğan, “Milletimiz bizden her alanda hizmetler, icraatlar, reformlar bekliyor. İnşallah bunların hepsini hayata geçirecek, partimizin kurulduğu günden beri hep yanımızda olan milletimize vefa borcumuzu ödeyeceğiz. Genel Merkezimiz ve Meclis grubumuz arasındaki ahenk ne kadar iyi olursa yaptığımız işlerin verimi o derece artar. AK Parti bir kadro partisi olarak kurulmuş, bu güne kadar kazandığı başarılara da hep istişare ile ekip çalışması ile dayanışma ile ulaşmıştır. Bundan sonraki başarılarımızın yolu da birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirmekten geçiyor. 24 Haziran Genel Seçimleri'nde elde ettiğimiz neticelerin enine boyuna sorgulamasını yapma imkanı bulamadan mahalli seçimlere girmek zorunda kaldık. Milletvekili seçimlerinde yeterli başarıyı elde edemediğimiz yerlerin çoğunda belediye başkanlığı seçiminde de sıkıntılar yaşadık. Demek ki, ortada üzerinde hassasiyetle durmamız gereken sorunlar var. Bunların hiçbirini gözden kaçırıyor değiliz. Her bir şehrimizle ilgili değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Siyaset insan kazanma sanatıdır. Hiçbir arkadaşımızı, hiçbir kardeşimizi dışlamadan, kırmadan, kenara koymadan, vefasızlık etmeden sürekli yeni insanlar kazanarak önümüzdeki döneme hazırlanacağız. Velev ki bizim gönlümüzü, kalbimizi kırsalar da. Bu konuda en büyük desteği sizlerden bekliyorum. AK Parti’yi ve Türk siyasetini yeni vizyonlarla, yeni projelerle, yeni isimlerle hep birlikte zenginleştireceğiz” diye konuştu. 

“Orada çok ciddi yolsuzluklar yapıldı” 

Kısa vadeli en önemli işlerinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri olduğunu belirten Erdoğan, bu seçimlerin neden yenilendiğinin millete çok iyi anlatılması gerektiğini söyledi. Seçim Kanunu'nda geçen yılın Mart ayında yapılan değişiklikle sandık kurulu başkanı ve bir üyesinin kamu görevlisi olması şartı getirildiğini hatırlatan Erdoğan ,”24 Haziran 2018 seçimlerinde kanunun bu hükmüne aykırı herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Çünkü ilçe seçim kurulları sandık kurulu memur üyeleri listelerini partilere vermiyordu. 31 Mart seçimlerinde büyükşehir seçimleri konusundaki usulsüzlükleri, eksikleri, hataları araştırırken, sandık kurulu üyeleri ile ilgili yanlışı da tespit ettik. Bu bizim için bir fırsat oldu. 31 Mart seçimlerindeki tek sorun 62 bin sandık kurulu üyesinden 20 bine yakınının usulsüz atanması değildir. Ben ona usulsüzlük ifadesini çok kibar buluyorum, orada çok ciddi yolsuzluklar yapıldı. Ayrıca oy sayım ve döküm cetvellerine ilişkin çok ciddi yanlışlar belirledik. Mesela oy sayım ve döküm cetvellerinden 5 bin 388’i mühürsüz, 694’ü imzasız iken, 214’ü tamamen boştur, 498’i eksik doldurulmuştur. Bu cetvellerden 919’unda rakam belirtilmemiştir, bin 135’inde de sayı eksikliği bulunduğu görülmüştür. YSK partimizin yaptığı itiraz üzerine kanuna aykırı sandık kurulu üyesi atanan 22 sandıktaki oy sayım döküm cetvellerinin kayıp olduğunu ve sisteme boş olarak işlendiğini de tespit etmiştir. YSK, kanuna aykırı sandık kurulu üyelerinin görev yaptığı 101 sandıktaki oy sayım döküm cetvellerinin imzasız, mühürsüz ve yazıları eksik olarak sisteme işlendiğini belirlemiştir. Böylece kanuna aykırı her iki işlemin birden gerçekleştiği, toplamda 42 bin oya tekabül eden 123 sandık ortaya çıkartılmıştır. Bize göre rakam çok daha büyüktür ama YSK’nın resmen kayıt altına aldığı rakam budur. Bu 123 sandıktaki 42 bin oyun akıbetinin tespiti mümkün olamayacağı için aradaki farkın 13 binlere düşmüş olmasını da göz önüne alan YSK, haklı olarak seçimin yenilenmesi kararını vermiştir. YSK’nın kararı sadece sandık kurulu üyelerinin usulüne uygun atanmamış olmasına dayanmıyor, Kurul kararını verirken hem bu durumu hem de oy sayım döküm cetvellerindeki usulsüzlükleri gözeterek her ikisinin birden çakıştığı sandıkları dikkate almıştır. Aynı kurul, AK Parti olarak bizim Büyükçekmece, MHP’nin de Maltepe ilçe belediye başkanlığı seçimleri ile ilgili itirazlarımızı reddetmiştir. Her iki belediye başkanlığını da CHP’nin kazanmış olmasına rağmen biz bu kararı saygı ile karşıladık. Kars’ı, Iğdır’ı reddetmiştir. Buna karşı her taraf ayağa kaldırılmadı. Seçimin yenilenmesi kararını itibarsızlaştırmak isteyenler ısrarla şunu söylüyor, ‘Aynı zarfa 4 farklı oy konduğu halde nasıl olur da sadece büyükşehir seçimleri yenilenir?’ Aslında YSK bunun da cevabını veriyor ama bunu sadece dinlemek isteyenler duyuyor. Sandık kurulu üyeleri ve oy sayım döküm cetvelindeki hataların birlikte yaşandığı 123 sandık İstanbul’un 26 ayrı ilçesine aittir. Bu sandıklardaki sorunlu oyların ilçe belediye başkanlığına dağılımına bakıldığında büyükşehirde olduğu gibi seçim sonucunu değiştirecek bir tablo ortaya çıkmıyor. Bir başka ifade ile 26 ilçenin her birinde ilçe belediye başkanlığında sonucu değiştirmeyen oylar büyükşehirde toplandığında seçimin neticesini tersine çevirebiliyor. AK Parti olarak biz de tüm itiraz sürecini büyükşehir oylarında gördüğümüz sorunlar üzerinden devam ettirdik ve neticeye ulaştık. Benzer bir yol takip ettiğimiz Büyükçekmece’de mücadelemiz olumsuz sonuçlandı. Böyle oldu diye tüm Türkiye’yi, dünyayı ayağa mı kaldıracağız? Büyükşehirde seçimin yenilenmesini gerektirecek delillere ulaşan YSK, Büyükçekmece’de böyle bir sonuç çıkartamamıştır. Hukuka saygının gereği olarak bu kararı gerekirse eleştiririz ama ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ diye sonucuna da teslim oluruz. Nitekim de öyle yaptık, herkesi de bu yola davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

“İstanbul seçimleri ile ilgili hakikatler şimdi ortaya çıkmıştır” 

Seçimlerin yenilenmesine ilişkin sebeplerin sağlıklı bir şekilde anlaşılamadığını belirten Erdoğan, “Bir zarfa konan dört oydan biri ile ilgili seçim yenilenmesi kararının nasıl ve niçin verildiğini izah etmeden onun devamını getiremeyiz. Karşı taraf ta en çok bunun üzerine gidiyor. İlçeler bazında tek tek anlam taşımayan, sonuca etki etmeyen oyların büyükşehir toplamında nasıl bir etkiye sahip olduğunu ısrarla milletimizin gözünden kaçırmaya çalışıyorlar. Hakikatlerin er veya geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. İstanbul seçimleri ile ilgili hakikatler şimdi ortaya çıkmıştır. En etkili anlatma yöntemi yüz yüze yapılandır. 31 Mart seçimlerinde alacağımız tek ders bu değildir, sandıklara sahip çıkma konusundaki en küçük bir zafiyetin nasıl neticelere yol açacağını hep birlikte gördük. Seçim çalışmalarında sergilenen dağınıklığın, yapılan yanlışlıkların, bencilliklerin, tembelliklerin, içe dönüm mücadele anlayışının bizi nerelere getirdiğini de hep birlikte gördük. Açık konuşuyorum, AK Parti milletin partisi olarak değil de kendi heveslerinin aracı gibi görenlerin bu çatı altında yeri yoktur. Gerek 24 Haziran’daki milletvekili seçimleri gerek 31 Mart’taki belediye başkanlığı seçimleri bu bakımdan bizlere çok kıymetli dersler vermiş, çok önemli fotoğraflar göstermiştir. Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihinin en kritik mücadelelerinden birini verdiği dönemde partimizi zayıf düşürme pahasına kendi ajandalarını öne çıkartanlara izin vermeyeceğiz. Bölgemizdeki kardeşlerimiz, İslam dünyası ve dünyadaki tüm mazlumlar ve mağdurlar kalbini bize çevirmişken kimsenin kendi hırsı uğruna bu büyük davayı sekteye uğratmasına rıza göstermeyeceğiz. Unutmayın, şuanda herkes 31 Mart’ı izlediği gibi şimdi de 23 Haziran’ı takip ediyor dünyada. Acaba Türkiye’de ne olacak, İstanbul’da ne olacak? Kendi ailemiz, arkadaşlarımız, dostlarımız dahil hiç kimsenin hatırı için böyle bir vebalin altına giremeyiz. Bunun hesabını Allah ta sorar, millet de sorar ümmet de sorar. Türkiye’de hiçbir seçimin sıradan bir seçim olmadığını, tüm dünyanın gözünün üzerimizde olduğunu fark etmeyen herhalde yoktur. Bir belediye başkanlığı seçimi için Avrupa’sından Amerika’sına herkes seferber olduysa bunun arkasında başka şeyler aramak hakkımızdır. Niçin Avrupa, Amerika İstanbul seçimi eli ilgili bu kadar ilgileniyor da, Amerika’da 3 milyon az oy almasına rağmen Trump’un seçilmesi ile ilgilenmiyor. Avusturya’da 2 yıl sonra bir seçim iptal ediliyor da niçin onunla ilgilenmiyorlar? Belçika’da bir seçimin iptali, niçin acaba onunla ilgilenmiyorlar? İstanbul ile hepsi ilgileniyor. Seçimi kazandığı halde oylar çalınan AK Parti. Cevap çok basit, oyları çaldılar. Şimdi bu mücadeleyi bu seçimde böyle vereceğiz. Bir tarafta oy çalanlar var, bir tarafta milli iradeye sahip çıkanlar var. Üstelik bu çevrelerin hiç biri gerçekte ne olduğunu dahi merak etmiyor. Sadece bize çelme takmak için fırsat bulmanın hırsı ile saldırıyorlar” ifadelerini kullandı.

“Bayram tatili ile birlikte tamamen İstanbul’a yoğunlaşacaksınız” 

Siyasette kazanmanın da kaybetmenin de olduğunu söyleyen Erdoğan, seçim tarihine kadar geçecek her günü dolu dolu geçireceklerini belirtti. Erdoğan, “Sizlerden Meclis çalışmalarına ara verene kadar Genel Kurul günleri Ankara’da, diğer günlerde İstanbul’da çalışmalarınızı yürütmenizi istiyorum. Burada özellikle İstanbul’daki karargahla irtibat halinde bunu yürütmenizin faydasını ifade etmek istiyorum. Tüm milletvekili arkadaşlarımın İstanbul’da karşılıkları var. İstanbul 81 vilayetimizin temsilcisinin olduğu bir şehir. İlk 22 sıra yoğun nüfusları olan bir demografik yapıdır. Sivas’tan, Kastamonu, Erzurum, Tokat, Giresun, Trabzon, Rize, Kayseri’den, Konya’dan, Ordu’dan temsilcileri var. 22 vilayet bayağı yüksek. Onun için hemşehrileri ile sık sık buluşmak suretiyle bu işi lehe çevirmek lazım. Bayram tatili ile birlikte tamamen İstanbul’a yoğunlaşacaksınız. Memleket değil, İstanbul. Memleketine gitmek isteyenlere hayır, bu seçimde memleket yok, bayramı burada kutlayacağız. Genel Merkezimiz ve Meclis grubumuz bu çalışmaların planlamasını birlikte yapacaklar. Her bir milletvekilimiz kimseden yönlendirme beklemeden İstanbul’da nerede bir hemşehrisi, eşi, dostu, arkadaşı, nazının geçeceği kim varsa adayımıza destek istemelidir” dedi.

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara "Yeni dönem dijital ticaret sistemine bir an önce adapte olmalıyız” Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ev sahipliğinde Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından 6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi düzenlendi. Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ev sahipliğinde Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından 6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi, “KOBİ’lerde Dijitalleşme, Markalaşma ve Uluslararasılaşma” ana temasıyla ASO Zafer Çağlayan Salonunda düzenlendi. ASO-TBD iş birliği ile gerçekleştirilen KOBİ24’de Türkiye ekonomisinin lokomotifi KOBİ’ler bilişimde değişim ve dönüşüm için kamu otoriteleri, üniversiteler, finans kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi. “Yeni dönem dijital ticaret sistemine bir an önce adapte olmalıyız” Burada konuşan ASO Yazılım Komitesi Başkanı Nuray Başar, günümüz dünyasında dijitalleşme, markalaşma ve dünyaya açılma isteğinin artık her sektör için vazgeçilmez hale geldiğini dile getirerek, “İşletmelerin bu konulara hakim olmaları ve stratejilerini bu doğrultuda belirlemeleri oldukça önemlidir. Bu dönüşüm, özellikle yapay zeka, otonom robotlar, büyük veri, yenilenebilen enerji teknolojileri, bulut bilişim, giyilebilir teknolojiler, akıllı sensör teknolojileri ve siber güvenlik gibi teknolojiler ve ürünler vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Dijitalleşme ile küresel gelişmeleri ve kendi dinamiklerimizi çözümleyerek, etkili politikalar geliştiren, teknoloji üreten ve rekabetçi olan bir şirket haline gelebilirsiniz. Geçmiş zamanda bulunduğu coğrafyadan çıkmaya korkan şirketler, bugün tüm dünyaya birkaç saniye içinde ürün ve hizmetlerimizi tanıtma şansına sahip. Bu nedenle; yeni dönem dijital ticaret sistemine de bir an önce adapte olmalıyız” ifadelerini kullandı. Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0’la birlikte her şeyin çok hızlı bir şekilde geliştiğine ve dönüştüğüne dikkati çeken Başar, Endüstri 4.0’ın bütün parametrelerini kullanan sanayi kuruluşlarının yanı sıra merdiven altı olarak adlandırılan işletmelerin de dijitalleşmeyi kullandığını kaydetti. “Dijital dönüşümü benimsemek, kavramak ve bir şansa dönüştürmeyi başarmak zorundayız” Tüketim toplumu olmaktan çıkıp bir an önce üretim toplumuna dönüşmek gerektiğine vurgu yapan Başar, “Üreten toplumun bireyleri daha bağımsız, daha yetenekli, daha bir dayanışma kültürünü ve adil yaşamayı benimseyen insanlardır. Dijital dönüşümü benimsemek, kavramak ve bir şansa dönüştürmeyi başarmak zorundayız” dedi. “Üniversitenin eğitim ve araştırma kapasitesi dünyada 60’ıncı sıradayken KOBİ’lerin sıralamasının 20’lere inmesi mümkün gözükmüyor” Mehmet Cansız ise Türkiye’nin Rekabet Gücü Endeksi’nde 47’nci, Dijital Rekabet Gücü Endeksi’nde 52’nci ve İnovasyon Endeksi’nde 37’nci sırada olduğunu kaydederek, “Genel Endeks’te 40 ila 52’nci sıra arasında dolaştığımızı görüyoruz. Devletin verimliliğini ise 38 ila 57 arasında dolaştığı gözükmekte. Diğer taraftan, yine İnovasyon Endeksi’nde 2007’de 45’inci sıradayken 2022’de dünyada 37’nci sırada yer alıyoruz. Benzer şekilde İnovasyon Endeksi’nin verileri de aynı şeyi söylüyor. Türkiye’nin son 15 yılda belirli bir çerçevede o kırılımı sağlayamayacak şekilde bir değişim yaşadığını görüyoruz. Türkiye’deki üniversitenin eğitim ve araştırma kapasitesi dünyada 60’ıncı sıradayken Türkiye’deki KOBİ’lerin sıralamasının 20’lere inmesi mümkün gözükmüyor” değerlendirmesinde bulundu. “KOBİ’lerin ihtiyaçlarını belirlemek ve çözümlere destek vermek ASO’nun temel misyonları arasında” ASO olarak değişen dünyaya adapte olmaya çalıştıklarını ifade eden Cansız, “ASO bundan önceki dönemde ulusal ve bölgesel kalkınmada rol alacak önemli projeler gerçekleştirdi. Teknopark’ı ve vakfı olan, eğitim ve mesleki eğitim konusunda önemli faaliyetler yürüten, AB ve Dünya Bankası ile çeşitli projeler yürütmüş, sanayide kritik rol oynayan ve Ankara sanayisini dönüştürmeye yönelik çalışmalara devam eden bir kurum rolünde. Son olarak faaliyetlerden bir tanesi de sanayinin dönüşümü için model fabrikanın kuruluşu olarak görebiliriz. Yeni dönemde ise geleneksel yaptığımız faaliyetlerin yanı sıra ASO’nun AR-GE yenilik, Start-up teknoloji girişimcilik, dijital ve yeşil dönüşüm ve yenilikçi sınıf üzerine daha ağırlıklı bir şekilde çalışma prensibi üzerinden hareket ederek bir çerçeve hazırladık. Burada önemli olan KOBİ’lerin ihtiyaçlarını belirlemek, ölçeklenebilir çözümlere destekler vermek ve üyeler arasındaki ilişkileri güçlendirmek ASO’nun temel misyonları arasında” ifadelerini kullandı.
Tokat Drakula’nın hapishanesi Tokat Kalesi’nde 15 yıldır restorasyon sürüyor Tokat Kalesi, film ve romanlara konu olan Drakula olarak bilinen Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası’nın 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkıyor. 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle kale kapılarına zincir vurulduğunu söyleyen tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Fatih’in elinde Drakula’nın kellesinin bulunduğu heykel ile restorasyonun tamamlanarak bu kalenin yeniden açılmasını bekliyoruz” dedi. Drakula olarak bilinen ve film ile romanlara konu olan Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası 3’üncü Vlad Dracul’un 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkan Tokat Kalesi’nde, 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyaretçilerine kapılarını kapattı. Aradan geçen 15 yıla rağmen restorasyon çalışmalarında bir ilerleme olmayınca tarihi kale açılacağı günü bekliyor. “Drakula’nın esir tutulduğu yer Tokat Kalesi’dir” Eflak Voyvodası Vlad Tepeş’in Tokat Kalesi’nde esir tutulduğunu ve Drakula efsanesinin kaynağının buradan geldiğini vurgulayan tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Eflak vilayetinin beyinin oğlu Vilad Tepeş’in bulunduğu Tokat Kalesi’ndeyiz. Namı değer Kazıklı Voyvodadır. Biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet Han ile aynı sarayda büyümüştür. Ve ihanet sonucunda bu zindanlarda tutulmuştur. Bu zindanların altında geçitler mevcuttur. Fatih Sultan Mehmet Han o dönemde Kazıklı Voyvoda Vilad Tepeş’i buraya getirdiğinde şehri doğrudan götürmüyor. Buradaki mağara ve geçitleri kullanarak şehrin içinde gezdiği de söyleniyor. Yurt içi ve yurt dışında insanlar Tepeş ile alakalı Romanya’da doğdu büyüdü ve oraları mekânı olarak göstermeye çalışıyorlar. Vilad Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Bu adam vampir film, hikâye ve romanlarına esin kaynağı olmuştur. Bu esin kaynağının sebebi de o dönemde yaşayan Türk atalarını kazığa germiştir ve kanlarını içmiştir. Bu durum neticesinde de Fatih Sultan Mehmet Han onun kellesini alarak İstanbul’da gezdirmiştir. Bizim dileğimiz de buraya bir heykel yapılmasıdır. Fakat bu heykelin de Fatih’in heykeli olması yönündedir. Fatih’in elinde Tepeş’in kellesinin bulunduğu bir heykel olabilir. Böyle bir heykel ile Tokat kalesi turizme açılabilir. Tokat Kalesinde 8 yıldır süren restorasyon çalışmasından ötürü kaleye bir türlü gelemiyoruz. Geldiğimiz neticede kapıları da görüyorsunuz zincirli buluyoruz. Restorasyonun bir an önce başlayarak başlayıp bitmesi için mücadele ediyoruz. Biz Türk halkı olarak Tokat Kalesinde bir heykel yapılmasını talep ediyoruz. Buradan Vakıflar Genel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı ve bu alanda görevli olan mercilere sesleniyorum. Bizim tarihimiz Fatih’tir, Osmanlı’dır. Biz bu tarihimizin yaşatılmasını istiyoruz. Kont Drakula Tokat Kalesi’nde esir tutulmuştur. Biz de Fatih’in heykelinin yapılmasını istiyoruz. Heykel de istediğimiz özellikler de şunlardır. Heykelde Fatih Sultan Mehmet Han’ın elinde Drakula’nın başının bulunduğu şekliyle bir heykel talep ediyoruz. Biz tarihimize sahip çıkıyoruz ve biz tarihimizle güçlü bir milletiz ve güçlü olmaya da devam edeceğiz” dedi. Gazioğlu, Tokat Kalesi’nin dünya çapında bir özelliği olduğunu belirterek, Drakula’nın burada esir tutulduğunun ve atalarına verdiği zararın bedelinin ödenmesi gerektiğini vurguluyor. Restorasyonun bir an önce tamamlanmasını isteyen vatandaşlar, bu tarihi yapıya dünya genelinde daha fazla dikkat çekilmesi için heykel talebinde bulunuyor.