POLİTİKA - 23 Mart 2017 Perşembe 16:25

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ey Kılıçdaroğlu, İnönü tek adamdı"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ey Kılıçdaroğlu, İnönü tek adamdı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ey Kılıçdaroğlu, senin partinin genel başkanlığını yapmış olan İnönü tek adamdı. Çünkü onlar başkasına hayat hakkı tanımıyordu. O dönemde CHP’nin il başkanları aynı zamanda valiydi” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balkan Federasyonu üyelerini kabul etti. Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen kabulde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma günü Isparta Şehir Hastanesinin açılışının yapılacağını belirterek, “Hastanemizin olmadığı ilimiz kalmadı. İlçelere girdik ve şimdi şehir hastanelerini yapıyoruz. İlacımızı alamıyorduk ilacımızı. Şimdi istediğin eczaneden gidip ilacını alıyorsun. Nereden nereye. Rabbim ne buyuruyor; onların gözü vardır görmez, kulağı vardır duymaz, dili vardır hakikati konuşmaz. Çünkü onların kalbi mühürlüdür. Adam diyor ki ne üretiyorsun? Adalet, emniyet, bütün bunlar fiziki mekanlar olarak en ideal seviyeye geldi. Türkiye 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol üretmişken, 14 senede biz 18 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Hala üretim üretim diyor. Sen Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü görmedin mi? 3 sene içinde 200 milyon insanın geçtiği boğazın altındaki Marmaray’ı duymadın mı? Sen, Avrasya Tüneli’ni duymadın mı, görmedin mi? Şimdi de 18 Mart Çanakkale Köprüsü’nün temelini attık. Üretim üretim diyor. Gör bunları. Yok görmez. Hiç önemli değil. Balık bilmezse Halik bilir. Ülkemiz için bu kadar önemli bir hususta böylesine ciddiyetsiz yaklaşımlar ortaya konmasından ben milletim adına üzüntü duyuyorum. Biz tıpkı ecdadımız gibi milletimizin, vatanımızın, inancımızın, değerlerimizin söz konusu olduğu yerde her türlü fedakarlığı yapma ahlakı ile büyümüş bir nesiliz” diye konuştu.

"EY KILIÇDAROĞLU, SENİN PARTİNİN GENEL BAŞKANLIĞINI YAPMIŞ OLAN İNÖNÜ TEK ADAMDI"

Kılıçdaroğlu’nun tek adamlık söylemini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer ülkemiz için iyi olacaksa, faydalı olacaksa anayasa değişikliği ile getirilen yeni yönetim sistemine karşı çıkılmaması gerekiyor. Aksini iddia eden varsa bunu yalanla iftirayla değil, fikriyle, örnekleriyle mukayesesiyle ortaya koyar. Bu 18 maddenin neyine neden karşısın. Bunu söylemiyor. Bakıyorsun bu cumhurbaşkanı diyor, akşam yatıp sabah kalkınca lokantaları da kapatır diyor. Bunu kimin dediği çok önemli. Milletimin ne diyeceği çok önemli. Milletimiz bakar ve hangi tarafın söylediği doğruysa ona göre kararını verir. Ana muhalefetin başındaki zatın bu konuda söylediklerini 20-25 maddelik bir liste halinde önüme koyup bakıyorum ve sonra derin bir şüpheye düşüyorum. Acaba biz mi başka bir ülkede yaşıyoruz, yoksa bu zat mı başka bir dünyada yaşıyor. Söylediği hususların anayasa değişikliği ile uzaktan yakından ilgisi yok. Bir tek adamdır gidiyor. Sözünü ettiği tek adam nerede ben de bilmiyorum. Anayasa değişikliğinde söz konusu olan seçim ile iş başına gelen, görev süresi belli olan bir cumhurbaşkanıdır. Seçimin ve sürenin olduğu bir yerde böyle bir tehlike söz konusu olamaz. Ey Kılıçdaroğlu, senin partinin genel başkanlığını yapmış olan İnönü tek adamdı. Çünkü onlar başkasına hayat hakkı tanımıyordu. O dönemde CHP’nin il başkanları aynı zamanda valiydi. Kılıçdaroğlu şimdi böyle bir şey yapsak nasıl olur? Demokrasilerde böyle bir şey olamaz. Bu devrildiği için onlar çılgına döndü. Çünkü biliyorlar ki artık biz tek başımıza gelip, tek adam olup artık CHP’nin il başkanlarını vali yapamayacağız. Bu ülkede artık o dönemler kapandı. Siz bu ülkede milletin oyuyla iktidar olmuş Menderes idam edildiği zaman onun karşısına dikilmediniz, tam aksine o idamı destekleyen zihniyetin ta kendisi oldunuz. Sayın başbakan ile birlikte iki arkadaşı idam edildi. Bu ülke bunu da gördü” açıklamasında bulundu.

"DİYELİM Kİ CUMHURBAŞKANI NEFSİNE YENİLDİ, YOLDAN ÇIKTI…"

Seçilen cumhurbaşkanının görevini anayasa ve yasalara uygun bir şekilde yürütmek zorunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, cumhurbaşkanının anayasa ve yasaları değiştirme yetkisinin olmadığını söyledi. Anayasa ve yasaları değiştirme yetkisinin Mecliste olduğunu kaydeden Erdoğan, “Cumhurbaşkanı Meclisi fesih edebilir diyor. Meclisi fesih yetkisi falan cumhurbaşkanının yok. Akşam yatıyor bir başka yalan, sabah kalkıyor bir başka yalan. Kardeşlerim adeta yalan makinesi. Cumhurbaşkanının yetkisi ise hükümet faaliyetleri ile ilgili olarak anayasa ve yasalara uygun kararnameler çıkartmaktan ibarettir. Anayasaya ters kararname, kanunlara ters kararname çıkartamaz. Anayasaya ve yasalara uygun olacak. Buradan tek adaklık çıkması mümkün mü? Diyelim ki cumhurbaşkanı nefsine yenildi, yoldan çıktı. Tek adamlık yapmaya kalktı. Her şeyden önce bu kişinin yakasına bu dünyada millet yapışır. Biz iki hesaba inanırız. Halk ve hak. Bununla birlikte Meclis soru önergeleri, araştırma ve soruşturma komisyonları ile yasama yetkisi ile bu kişiye dünyayı dar eder. Ortada suç varsa iş Yüce Divana gider. Daha kestirme bir yol olarak Meclis erken seçim ister. Bu kişiye hesabı sandıkta verdirir. Böyle bir sistemde kim tek adamlığa cüret edebilir. Bu itham safsatadan, mugalatadan kaynaklı bir hezeyandır. Boş çuval ayakta durabilir mi? Boş çuval nasıl ayakta duramaz yere yığılırsa bunların iddiaları da yerlerde sürünüyor. Yeni yönetim sisteminin şifresi istikrardır ve güvendir. Türkiye istikrar ve güven ortamına vurulan darbeler yüzünden geçmişte çok büyük bedeller ödemiştir. Sadece 1991 yılından bu yana ülkemiz hep tek parti iktidarları ile yani istikrarlı bir şekilde yönetilmiş olsaydı bugün bulunduğumuz yerin tam iki kat ilerisinde olurduk. Kişi başına milli gelirimiz 11 bin dolar değil, 22 bin dolar olurdu. 16 Nisan’da oylanacak yeni yönetim sistemi bu ülkenin ve milletin geleceği için samimi olarak endişe duyan tüm siyasetçilerin ortak hayalidir. Rahmetli Özal, rahmetli Demirel, rahmetli Türkeş, rahmetli Erbakan, rahmetli Yazıcıoğlu, tüm siyasetçiler bu arzularını ifade etmiş ve hepsi de başkanlık sistemini istemişlerdir. Çünkü hepsi de koalisyonun, kaosun, çatışmaların, kavgaların ülkemize nelere mal olduğunu yaşayarak görmüşlerdir. Bizim de çok uzun zamandır dile getirdiğimiz yönetim sistemine Rabbim nasip ederse 16 Nisan’dan sonra kavuşma şansını hep birlikte elde edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde başarısız olan liderlerin ayakta kalması mümkün olmadığı için kendine güvenemeyenler işi başka taraflara çekmeye çalışıyor. Yeni yönetim sisteminde hükümetler sandıkta doğrudan milletimiz tarafından kurulacak. Bu milletin verdiği direkt yetkidir. Meclisin dağınıklığından istifade ile otel odalarında, meşhur Güneş Motel hatırası vardı. O otel neler yaşadı neler. Otel odalarında, medya patronlarının villalarında, yurt dışındaki lobi ofislerinde pazarlıklar yapılarak kurulan hükümetler döneminin sona erecek olması bazılarının işine gelmiyor. Bu durum onların işine gelmiyor ama milletimiz kendi işini çok iyi biliyor. Bize düşen de milletimizin işine gelen yolu takip etmektir. Onun için cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin halk oylaması aşamasına kadar getirdik. Parlamentoda AK Parti’li milletvekilleri, MHP’li milletvekilleri hep birlikte referanduma evet dedi. Şimdi sıra millette. Bende diyorum ki AK Parti’ye, MHP’ye, CHP’ye, BBP’ye, SP’ye gönül verenler hep birilikte konsolide olmak suretiyle evet evet evet dediği takdirde bu iş biter” diye konuştu.

İlker Turak 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Hak-İş Başkanı Arslan: “Türkiye, dünyada gelir eşitsizliği sıralamasında dördüncü” Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Türkiye, dünyada gelir eşitsizliği sıralamasında Meksika, Şili ve Kosta Rika’dan sonra dördüncü sırada” dedi. Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: “Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği” başlıklı 13. Çalışma Meclisi Toplantısı Ankara’da düzenlendi. Toplantıya Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay katıldı. Gelişmiş ülkelerde asgari ücretin istisnai ücret olduğunu hatırlatan Hak-İş Başkanı Arslan, asgari ücrette çalışanlara Avrupa Birliği ülkelerinde sosyal destek verildiğini söyledi. Türkiye’de asgari ücrette çalışma oranının toplam çalışanların yüze 40’ı olduğunu ifade eden Arslan Türkiye’de asgari ücretin genel bir geçim ücreti olduğunu söyledi. “Türkiye, dünyada gelir eşitsizliği sıralamasında dördüncü” Gayrisafi milli hasıladan emeğin aldığı payın yüzde 24 olduğunu dile getiren Arslan, “Dünyada gelir eşitsizliği sıralamasında Türkiye; Meksika, Şili ve Kostarika’dan sonra dördüncü sırada. Türkiye gibi büyümesi devam eden, gayrisafi milli hasılatı 3 kat artmış bir ülke gelir adaletsizliği ve eşitsizliği bakımdan dünyanın en sondan dördüncü ülkesi. Bu bize yakışmıyor. Gayrisafi milli hasıladan emeğin aldığı pay OECD ülkelerinde ortalama yüze 50-60 seviyesinde. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 60- 70. Türkiye’de ise yüzde yirmidört. Yazıktır” dedi. Stokçuluk yapanların merhametsiz olduğunu dile getiren Türk-İş Genel Başkanı Atalay, “Bizim ülkemizde asgari zamcıları var. Asgari ücret konuşulduğu zaman harekete geçiyorlar. Bu her zaman böyleydi. Adam stokçuluk yapıyor. Et yerine başka bir şey kesiyor. Şimdi kanun çalışmaları var. Bu suçu işleyenlere ceza vereceğiz. Bu işi yapanlar merhametsiz adamlar. İsteseniz kadar ceza verin. Onların parayla ilgili ilişkisine kesmezseniz merhametsizce zam yapmaya devam ederler” dedi. “Ekonominin kötü yönetimi var” Toplumun büyük bir bölümünde alım gücünün düştüğünü kaydeden Atalay, “Ekonominin kötü yönetimi var. Bunu bedelini emekli, çitçi ve işsiz ve asgari ücretli ödüyor. Öyle bir noktaya geldik ki kamuda 20 yıl çalışan işçiler asgari ücretin bir tık üzerinde ücret alacak seviyede. Önceden kamudaki işçi ücretleri özel sektöre örnek oluyordu” ifadelerini kullandı. “Kamuda 950 bin kişi, örgütlülüğün dışında” Türkiye’de yaklaşık 4 milyon kamu emekçisinin olduğunun altını çizen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Emeğin ve işin geleceği tartışılıyor. Onun için geleceği soyut normlar değil, somut olaylar denilecek. Esnek çalışmanı tartışıldığı bir zemindeyiz. İstihdamın konuşulduğu bir zemindeyiz. İşin ve emeğin geleceğini konuşacaksak bu konuyu yine emeğin bileşenleri, sendikalar, kamu ve eğitim kurumları olarak hep beraber bu konuları tartışmamız lazım. Bunun için de bu sosyal diyalog ortamını arttırmakta fayda görüyorum. Kamuda 4 milyona yaklaşık kamu emekçisi var. Memur emeklisi sayısı 2 milyon 300 binin üzerine çıkmış durumda. Dolayısıyla altı milyonu aşan geniş bir kitleden bahsediyoruz. Örgütlenme boyutuna baktığınız zaman kamuda 950 bin kişi, örgütlülüğün dışında duruyor. Örgütlülüğün kapsamının ve örgütlülük alanının genişletilmesine ihtiyaç var. Bu konuda yeniden tartışmaya ihtiyaç var” dedi.
Elazığ Elazığ’da ‘kadına yönelik şiddetle mücadele’ semineri verildi Elazığ genelinde hizmet veren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi çalışanlarına “kadına yönelik şiddetle mücadele” ve “erken yaşta ve zorla evliliklerle mücadele” eğitim semineri verildi. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) koordinasyonunda İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı katkılarıyla il genelinde hizmet veren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi çalışanlarına yönelik seminer düzenlendi. Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezinde düzenlenen seminerde sinevizyon gösterimi destekli ‘kadına yönelik şiddetle mücadele’ ve ‘erken yaşta ve zorla evlilikler ile mücadele’ konuları hakkında sunumlar gerçekleştirildi. Seminerde, şiddetin tanımı, türleri, yaygınlığı, şiddet mağduru kadınlara sunulan hizmetler, aile içi şiddetle mücadelede yasal mevzuat, erken yaşta ve zorla evliliklerde yasal mevzuat ve tedbir kararları ve elektronik kelepçe konuları anlatıldı. Öte yandan, kolluk kuvvetleri tarafından Kadın Destek Uygulaması (KADES) ile Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planı ve 6284 sayılı kanun ile ilgili bilgilendirmelerde bulunarak broşür dağıtıldı. Gerçekleştirilen seminer hakkında bilgi veren Elazığ Aile ve Sosyal Hizmetler il Müdürü Ömer Faruk Ergün, “İlimiz 2022-2025 yılları kadına yönelik şiddetle mücadele il eylem planı çerçevesinde Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi çalışanlarına yönelik ‘kadına yönelik şiddetle mücadele’ ve ‘erken yaşta ve zorla evliliklerle mücadele’ farkındalık eğitim çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kadına yönelik şiddetin her türlüsünü önlemek amacıyla toplumun her alanına inebildiğimiz, gidebildiğimiz her alana ulaşmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz” dedi.
Muğla Muğla’da ’Çanakkale Ruhu’ Fotoğraf yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi Diyanet İşleri Başkanlığı Gençlik Koordinatörlüğü’nün üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği “Çanakkale Ruhu” Fotoğraf Yarışmasına katılarak Muğla’da dereceye giren öğrencilerin ödülleri Muğla İl Müftüsü Yaşar Çapçı tarafından takdim edildi. Yarışmada birinci olan MSKÜ Sınıf Öğretmenliği öğrencisi Büşra Tufan ile ikinci olan MSKÜ İslami İlimler Fakültesi öğrencisi Fatih Akagündüz’ü makamında kabul eden Müftü Çapçı, Diyanet İşleri Başkanlığı Gençlik Koordinatörlüğü tarafından “18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü” dolayısı ile Üniversite öğrencilerine yönelik düzenlenen “Çanakkale Ruhu” adlı yarışmaya katılımları dolayısı ile kendilerine teşekkür ederek, başarılarının devamını diledi. Dereceye giren öğrenciler Tufan ve Akagündüz de Müftü Çapçı’ya teşekkür ederek manevi yönden kendileri için kıymeti maddiyattan daha yüksek olan bu yarışmaya katılmaktan şeref duyduklarını dile getirerek, düzenleyen yetkilere teşekkür etti. Daha sonra ödül törenine geçildi. TDV Muğla Şubesi’nin katkılarıyla hazırlanan ödül zarflarını, Muğla İl Müftüsü Yaşar Çapçı öğrencilere verdi. Gençlik Koordinatörü ve İl Vaizi Cüneyt Çakır ve TDV Muğla Şube Uzmanı Kahraman Kazandere’nin de hazır bulunduğu törende öğrenciler dereceye girdikleri fotoğraflar ile birlikte objektiflere poz verdi.