POLİTİKA - 08 Eylül 2019 Pazar 17:30

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda konuştu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hatırlayın Cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi günü Galatasaray’a gidenler yok muydu. Cumartesi anneleri için oraya giden sanatçıları, çizeri, şimdi Diyarbakır’da belediye önünde evlatları dağa kaçırılmış annelerin yanına ne için gitmiyorlar? Çünkü bunlar ikiyüzlü. Bunlar dürüst değil" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya İnönü Üniversitesinde düzenlenen "Önder İmam Hatipliler Buluşması"nda yaptığı konuşmada, “Biz de bir imam hatipli olarak, o büyük insanların talebesi olarak, bu yapıyı hiçbir zaman öksüz bırakmamak, boynu bükük koymamak için çalıştık. Büyüklerimizin, ağabeylerimizin, Celal hoca gibi dava adamlarının emaneti olan bu okulları üç beş kendini bilmezin insafına hiçbir zaman terk etmedik" dedi.

"İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığımızdan Cumhurbaşkanlığına kadar üstlendiğimiz tüm görevlerde imam hatip neslinin yetişmesine özel önem verdik" diyen Erdoğan, "Çünkü biz harcı bismillah denilerek karılan, her tuğlası bismillah denilerek konulan o güzel o çatı altında önce vefayı öğrendik. Bu çatı bize dürüstlüğü, samimiyeti, ülkesine, milletine ve bayrağına yürekten bağlı olmayı öğretti. Biz okullarda mücadeleyi, sabrı, dirayeti ve cesareti öğrendik. Biz imam hatiplerde ahlakı, dayanışmayı, yoklukta bile ekmeğimizi muhtaçlarla paylaşmayı öğrendik. Bu okullarda kardeşliğin, muhabbetin, birbirini sadece Allah için sevmenin eşsiz lezzetini tattık. Biz o kutlu çatı altında Afrikalı, Filistinli, Türkistanlı mazlumların dertleriyle dertlenmeyi öğrendik. Hepsinden önemlisi, hayat karşısında soylu bir duruş sahibi olmayı öğrendik. Bundan dolayı dört evladımın dördünü de imam hatip okullarına gönderdim, eğitim öğretimlerini de imam hatip okullarına emanet ettim. Bundan da çok çok huzurluyum. Kendim de imam hatip lisesi mezunu olmayı hayatım boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak hep yüreğimde taşıdım. Son nefesimi verinceye kadar da imam hatipli olmanın onurunu bir şeref payesi olarak üzerimde taşımaya devam edeceğim" dedi.

İstanbul gibi uzun yılların ardından el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalara imza atıldığını söyleyen Erdoğan, "İmam hatiplilere ve gönüllü kuruluşlarımıza yönelik tacizlerin arttığı son günlerde bu buluşmamızın oldukça anlamlı olduğuna inanıyorum. Son seçimlerde kimi şehirlerimizde ortaya çıkan belli çevrelerdeki imam hatip hazımsızlığını tekrar hissettirdiğini görüyoruz. Özellikle İstanbul Büyükşehir gibi uzun yılların ardından el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalara imza atılıyor. Adeta bir öç alma duygusuyla, intikam hissiyle asılsız ve çarpıtma bilgilerle gönüllü teşekküllerimiz hakkında iftira kampanyaları yürütülüyor.

FETÖ'vari taktikler kullanılarak üniversiteli kız çocuklarımıza güvenli yurt imkanı sunan vakıf ve derneklerimiz hedef haline getiriliyor. Basın yayın organlarında, özellikle sosyal medyada millete ve gençlere hizmetten başka bir gayesi olmayan kuruluşlarımıza yönelik itibar suikastları düzenleniyor. Seçimlerden önce öğrencilere burs vermekten, ücretsiz yurt sağlamaktan bahsedenler, koltuğa oturur oturmaz işe öğrenciye hizmet veren vakıf ve derneklere saldırmak ile başlıyorlar. Seçim döneminde inançlara saygıdan dem vuranlar, milletin saçıyla sakalıyla, kılık kıyafetiyle uğraşıyorlar. Şimdi İstanbul’da İETT’de şu anda sakallılarla uğraşıyorlar.

Bunu biz 12 Eylül’de yaşadık. Ben de o zaman İETT’deydim. Ne kadar İETT’de o zaman sakallı varsa hepsini topladılar, sakalını kestiler. Benim de sakalım vardı. En son ben kalmıştım. Beni de çağırdılar. Ya sakal ya istifa dediler. Ben de ertesi günü istifamı verdim, ayrıldım. Ama ne kaybettim. 12 bin 500 TL alıyordum ve hemen özel sektörde bir işe başladım, dört kat fazlası maaşla işe girdim ve 50 bin aldım. Tüm tasarruf sahibi olan Allah, bir yerden kapıları kapatıyorsa birçok yerden farklı kapılar açıyor. Ve açıldı. Seçim döneminde takılan özgürlük maskesi, yerini bugün baskıya, fişlemeye, faşizmi aratmayan bir tahammülsüzlüğe bıraktı. Seçim öncesinde hiç kimsenin ekmek ve aşıyla oynamayacağız diyenler, daha şimdiden binlerce insanı kapı dışarı ettiler. Sevgi ve kucaklaşma sözlerinin yerini Suriyeli yetimlere verilen bir tas çorbaya göz diken, kimsesiz çocukları kapı dışarı eden, bölücülere gösterdiği empatiyi evladı dağa kaçırılan analardan esirgeyen, vicdansız, insafsız, nobran bir zihniyet aldı" diye konuştu.

"Cumartesi anneleri için oraya giden sanatçıları, çizeri, şimdi Diyarbakır’da belediye önünde evlatları dağa kaçırılmış annelerin yanına ne için gitmiyorlar?"

Cumartesi annelerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hatırlayın Cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi günü Galatasaray’a gidenler yok muydu. Cumartesi anneleri için oraya giden sanatçıları, çizeri, şimdi Diyarbakır’da belediye önünde evlatları dağa kaçırılmış annelerin yanına ne için gitmiyorlar? Çünkü bunlar ikiyüzlü. Bunlar dürüst değil. Taksim’de 12-13 tane ağacın yeri değiştiriliyor diye kıyametler koparanlar, ormanlarımız yakıldı. PKK bu ormanların yakılışını üstlendi mi? Üstlendi. Bu ormanların yakılışını üstelenen PKK’ya karşı şimdi çevre dostları, bunlara karşı ‘durun demiyorlar. Dürüst değiller, samimi değiller. Biz elif gibi dimdik duracak ve yolumuza devam edeceğiz. Biz Diyarbakır’daki il başkanlığı önünde malum partinin önündeki anaların yanındayız. Devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz, takipçisiyiz. Kovalamaya devam ediyoruz. Bu terör örgütü kaçacak biz kovalayacağız. Er ya da geç bu işin de hesabını soracağız. Şu anda bazı sanatçılar sağolsun Diyarbakır’a ‘gidiyorlar, gittiler’ diye haberlerini aldım. Ben de şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Burada milletimizin uyanışı çok önemli. PKK terör örgütünün arkasına almış olan bu siyasi partinin neleri nasıl istismar ettiğini milletimizin bilmesi lazım. Milletimize bunları anlatmamız gerekir. Bunlar bizim üzerimizdeki büyük yüklerdir" dedi.

"Minarelerimizden Allah-u Ekber nidalarına hasret kaldığımız dönemler yaşandı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şeyle devam etti:

"Tabii biz milletin değerlerini, kurumlarını hedef alan saldırılarla ilk defa karşılaşmıyoruz. Modern Türkiye’nin tarihi, azgın azınlığın sessiz çoğunluğu sindirmeye, baskı ve tahakküm altına almaya yönelik tacizleriyle dolu. Milletin kökleriyle bağını kopartmak, insanımızın hayat kurallarını kurutmak için daha önce de pek çok teşebbüs yapılmıştır. İlim, irfan ve hizmet yuvalarına tahammülsüzlük, maalesef toplumun belli bir kesiminde ideolojik saplantı halini almıştır. Tek parti döneminde ise bu ideolojik saplantı, adeta bir devlet politikasına dönüşmüştür. 80 yaş üstündeki büyüklerimize tek parti yılları sorduğumuzda alacağınız cevaplar, yokluktur, yoksulluktur, baskıdır. Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği, Kur’an kurslarının kapatıldığı, medreselerin kapısına kilit vurulduğu günlerimiz oldu. Minarelerimizden ezanı muhammediyenin Allah-u Ekber nidalarına hasret kaldığımız dönemler yaşandı o günlerde. Kur’an-ı Kerim’in tren vagonlarında, ahırlarda, derme çatma binalarda, gizli saklı bir şekilde öğretildiği süreçlerden geçildi. Milletin cenazesini yıkayacağı gassal bile bulunamadığı, yazdığı kitaplardan dolayı alimlerimizin darağacına gönderildiği zor zamanlarımız oldu.

Rahmetli Tahsin Baguoğlu, milli eğitim bakanı. Bir konferansını dinledim. Nasıl oldu da gassallık olayı, imam hatipler meselesi gündeme geldi. Kendisine İnönü, talimat veriyor. İmam hatip okulu açma noktasında değil, sadece cenazeleri yıkayacak gassal yok. İnönü, ‘Sadece cenazeleri yıkayacak gassal yetiştirmek için okullar açmanı istiyorum’ diyor. Yani imam hatiplerin bir vesile ile açılışı da böyledir. İmam hatipte bize bazı hocalarımız şunu derdi; ‘Ya siz ölü yıkayıcısı mı olacaksınız.’ Bize bu şekilde dediler. Bizim onurumuzla bu şekilde oynamaya çalıştılar. Onların gassal diye düşündüklerinden cumhurbaşkanı çıktı, başbakan çıktı. İşte bu noktadan hareketle bizim birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz çok ama çok önemli. Bizi bölmek, parçalamak gayreti içerisinde olanlar olabilir. Bu oyunu işte bu tablolar bozacak."

"Anadolu'nun zeki çocuklarının okuyup kaymakam vali, hakim, savcı, diplomat olmasına tahammül edemediler"

Geçmişte insanların sakalından, kılık kıyafetinden dolayı polis tarafından sokaklardan toplandığını, Anadolu insanının takunyalı, mülteci diyerek aşağılanmaya çalışıldığını söyleyen Erdoğan, "Yeri geldi göbeğini kaşıyan adam, yeri geldi makarnacı, kömürcü, patatesçi diyerek insanımıza kan kusturdular, kin kusturdular. Yeri geldi ölü yıkayıcısı dediler. Başörtülü kızlarımıza sıkma baş diyerek hakaret ettiler. Anadolu'nun zeki çocuklarının okuyup kaymakam vali, hakim, savcı, diplomat olmasına tahammül edemediler. Ne dediler, sen git temizlikçi ol tarlada, bahçede çalış. Niye başörtülüden hakim, savcı doktor olamaz. Bunu yakıştırdılar. Ama hesapların üzerindeki hesap Rabbimizin hesabı. Bu tecelli etti. Bunun karşısında duramadılar. Onların kabullenemediği o makamların hepsine de imam hatip mezunları da geldi. Tek parti döneminden 27 Mayıs darbesine, 12 Mart’tan 12 Eylül’e ve 28 Şubat’a kadar demokrasinin askıya alındığı ara dönemler milletle ve milli iradeyle hesaplaşma aracına dönüştü. Özellikle medeniyet rejimimizi yeni nesillerimize aşılayan dernek, kurum ve vakıfları hedef aldılar. Ama başarılı olamadılar, her defasında hakkın ve halkın iradesi galip geldi" şeklinde konuştu.

Cahit Özçelik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Bakan Kacır: "Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" dedi. Sakarya Teknokent Ar-Ge Binası, Füzyon Girişim Ofisi ve Milli Teknoloji Atölyesi açılışı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışta konuşan Bakan Kacır, "Teknolojide tam bağımsız Türkiye tasavvurumuzu gerçeğe dönüştürme yolunda hayata geçirdiğimiz tüm bu projelerin Sakarya’mıza, üniversitelerimize, gençlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Küresel ölçekte değişimin hız kazandığı, bilginin stratejik bir güç halinde geldiği bir çağdayız. Bu dönemde ülkelerin refah düzeyini ve rekabet gücünü bilimsel bilgi üretme kabiliyetiyle teknolojideki yenilikleri ekonomik değere dönüştürme düzeyi belirliyor. Özellikle yenilikçi teknolojilerde söz sahibi ülkeler sadece bugünün değil yarının dünyasını da şekillendiriyor. Pek çok ülkenin belirsizlikler sarmalında bocaladığı ve geleceğe dair vizyon ortaya koymakta zorlandığı bu süreçte bizler yaşanan değişimi tehdit olarak değil bilakis Türkiye adına tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Bu anlayışla bilimi ve teknolojiyi kalkınma yolculuğumuzun pusulası atlettik. Son 23 yılda dev bir Ar-ge ve inavasyon alt yapısı inşa ettik. Bugün özel sektörümüz bünyesinde bin 700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde görev yapan nitelikli mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz, yüksek katma değerli üretimi mümkün kılan yenilikçi çözümler geliştiriyor" dedi. "Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık" Bakan Kacır, "113 Teknoparkımızda 12 binden fazla firmamız inavasyon odaklı çalışıyor. Bilim insanlarımız, araştırmacılarımız özel sektörümüze sunduğumuz destekler neticesinde Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık. 2002’de 29 bin olan tam zaman eş değer Ar-Ge personel sayımız şimdi 310 bini aştı. İnşa ettiğimiz güçlü Ar-Ge alt yapısı milli teknoloji hamlesinin vizyon projelerinin fikirden hakikate dönüştüğü biz zemini sundu. 23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünyada lideriz. Türkiye’nin otomobili Togg ile elektrikli ve akıllı araç devrimini ve otomotiv sektöründe yaşanan eşzamanlı dönüşümleri ülkemiz adına fırsata çevirme iddiamızı ortaya koyduk. Teknoloji üretiminde ve geliştirmede yakaladığımız bu ivmeyi farklı sektörlere taşıyarak üniversitelerimizle sanayi arasındaki iş birliğini daha da güçlendirerek Türkiye yüzyılında teknolojide tam bağımsız Türkiye hedefimizi adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu. "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz" Bakan Kacır, "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde teknolojik girişimlerin yeşermesini ve ölçeklenmesini mümkün kılacak zemini çok boyutlu adımlarla inşa etti. Hayata geçirdiğimiz fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla 4,6 milyar liralık kamu kaynağını doğrudan girişimlerimize yönlendirdik. Bu etkiyle 120 milyar liralık özel sektör yatırımını harekete geçirdik. Erken aşama girişimlerine finansman sağlayan BİGG programımızla 2 bin 500’den fazla teknoloji girişiminin hayata geçmesini sağladık. 2018’den bu yana düzenlediğimiz Teknofestlerle gençlerimizi girişimcilik yolculuğuna dahil ettik. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" şeklinde konuştu. "Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız" 81 ilde milli teknoloji atölyelerinin kurulacağını aktaran Bakan Kacır, "Bugün oyundan e-ticarete, yapay zekadan finans teknolojilerine geniş bir yelpazedeki girişimlerimiz iftihar vesilemizdir. Bu başarı ivmesini katlanarak 2030 yılına kadar ülkemizden 100 bin teknolojik girişiminin doğmasını ve milyar dolar değeri aşan unicornların bizim değimimizle Turkornların toplam kıymetinin 100 milyar doları aşmasını hedefliyoruz. Bu cennet vatanın her köşesindeki gençlerimizin teknoloji geliştirme ve dünyayı değiştirme iddiası taşıyabilmesini sağlayacak bir alt yapıyı kurmayı temel önceliğimiz olarak görüyoruz. Sakarya gerek sahip olduğu dev sanayi alt yapısı ve lojistik gücü, gerekse küresel finans ve teknoloji merkezi İstanbul’a yakınlığıyla girişimciler için önemli bir marka değerine sahip. 2010’da faaliyete geçen ve bünyesinde 130’dan fazla firmanın çalışmalarını sürdürdüğü Sakarya Teknokent, şehrimizde teknoloji girişimciliğinin nabzının attığı, üretim ile aklın buluştuğu milli teknoloji hamlemizin örnek projelerinin hayata geçirildiği ekosistemi inşa ediyor. Girişimcilerin yoğun ilgi gösterdiği Teknokentin yatırımcı talebine cevap verebilmesi adına ilave olarak 6 bin 500 metrekare kapalı alan barındıran 39 bin metrekare bir alanı ilan ettik. Bugünde bakanlığımızın 113 milyon lira ile hayata geçen yeni Ar-ge binasının açılışındayız. Teknokentimizde 3 bin 700 metrekare kapalı alanıyla girişimcilerimize çalışma alanı sunuyoruz. Aynı zamanda bina içinde faaliyet gösterecek füzyon girişim ofisiyle kuluçka ve kuluçka öncesi aşamadaki girişimcilerimize destek seti sunuyoruz. Üniversitelerimiz ve bilim merkezlerimiz bünyesinde kurduğumuz milli teknoloji atölyeleriyle ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimizi ileri teknoloji ekipmanları ve modern alt yapıyla buluşturuyoruz. Önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilimizde 100 milli teknoloji atölyesini tamamlamak üzere bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. İki üniversitemizin de öğrencileri bu atölyede çalışacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak ülkemizin nitelikli insan kaynağını büyüten, yetkinliğini derinleştiren politikaları sürdüreceğiz. Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız. 60 milyon lira destek sağlayacağımız ve bünyesinde atölyeler, sergiler barındıracak olan modern tesis ile gençlerimizin merak ve keşfetme duygusunu ateşleyen bilim üssünü şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.