GÜNDEM - 12 Nisan 2019 Cuma 06:34

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suçu millete atmak acizlik

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suçu millete atmak acizlik

“Milleti suçlamak ahmaklık olur. Suçu kendimizde arayacağız. Bize düşen alınan bu sonucu hem gözümüzle göreceğiz, hem kulağımızla duyacağız, öz eleştirimizi yapacağız.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart yerel seçimlerinde AK Parti’nin başarısız olduğu ve kaybettiği belediyelerle ilgili olarak suçu millete atmanın acizlik olacağını söyledi. Erdoğan, bu konuda gereken özeleştiriyi yapıp, ona göre adım atacaklarını kaydetti.

AK Parti’nin önceki gece yapılan MYK toplantısında 31 Mart yerel seçimleri ayrıntılı olarak masaya yatırıldı. Toplantının başında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlere yönelik genel bir değerlendirme yaptığı öğrenildi. Erdoğan, Türkiye geneline bakıldığında AK Parti’nin başarılı olduğunu, ancak bazı büyükşehir belediyelerinin kaybedilmesinin, bundan sonraki süreç açısından çok iyi analiz edilmesi gerektiğini söyledi.

MİLLETİN MESAJINI ALDIK
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Suçu millete atmak acizlik ve gaflet örneğidir. Oy vermediği için milleti suçlamak ahmaklık olur. Gelinen bu noktayı ve aldığımız sonucu hem gözümüzle göreceğiz, hem kulağımızla duyacağız. Milletin sandıkta bize ne mesaj verdi? Bunu çok iyi analiz etmemiz lazım. Önümüzdeki süreçte atacağımız adımları da bu analizler belirleyecek. Bu değerlendirmeleri üstünkörü değil, derine inerek yapacağız. 26 Mayıs’ta yapacağımız istişare toplantısında enine boyuna konuşacağız. Millet bize ne diyor? Bakacağız. Özeleştirilerimizi, eleştirilerimizi yapacağız. Bunu yaparken, suçu millette değil, kendimizde arayacağız. Önce kendimize bakacağız. Herkes de önce kendisini değerlendirmeye tabi tutsun.”

AK PARTİ GÜCÜNÜ ARTIRDI
 MYK toplantısında, seçim sonuçlarına ilişkin birim başkanlarının da sunumları oldu. Seçim İşleri Başkanlığı İstanbul’daki seçimlere yönelik itiraz sürecine ilişkin bilgilendirme yaptı. Ayrıca seçimlerde alınan sonuçlara dair sayısal veriler paylaşıldı. AK Parti’nin önceki seçimlerde oy oranının yüzde 15’in altında olduğu yerler olduğu hatırlatılarak, ilk kez bu yerel seçimlerde hiçbir ilde oyunun yüzde 15’in altına düşmediği tespiti yapıldı.

EN YÜKSEK OY ALINDI
Bugüne kadarki yerel seçimlerde oy oranı açısından en yüksek oyun bu seçimlerde alındığı, bir bütün olarak ele alındığında tabanda ve ilçelerde AK Parti’nin gücünü koruduğu, özellikle İstanbul’un ilçelerinde gücünü artırdığına vurgu yapıldı. Seçim İşleri Başkanlığının sunumunda, Türkiye genelinde 700 belediyenin yönetiminin AK Parti’de olduğu bilgisi verildi.

YERELDE SIKINTI YAŞANDI
 MYK’da yapılan değerlendirmelerde MHP yönetiminin Cumhur İttifakına yönelik olumlu tavır ve mesajlarına rağmen, yerelde bu konuda bazı problemlerin yaşandığı belirtildi. MHP ile ittifakın artısının yanı sıra olumsuz yansımasının da olduğu, ittifak yapılmayan illerde kıyasıya bir rekabet yaşandığı ve bazı illerde bu rekabetin MHP lehine sonuçlandığı hatırlatıldı.

KÜRTLER HDP’DEN UZAKLAŞTI
Doğu ve Güneydoğu’daki seçim sonuçlarının da değerlendirildiği MYK toplantısında, sayısal verilerle HDP’nin bölgede oy kaybettiği tespiti yapıldı. AK Parti’nin bölgede oy artırmasında, kayyumların başarısının etkisi olduğu, Kürt seçmenin HDP politikalarından uzaklaştığı ve AK Parti’ye yöneldiği görüşü dile getirildi.

"DARBEYE KARŞI OLANLAR ŞİMDİ KOYUN KOYUNA!.."
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe’de Burkina Faso Cumhurbaşkanı Roch Marc Cristian Kabore ile bir araya geldi. İki lider toplantı sonrası kameralar karşısına geçti. Erdoğan konuşmasında, Burkina Faso’dan cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyaret olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Ticaret rakamını beraber çalışarak arttırma kararımızı teyit ettik. Özel sektörümüzü Burkina Faso ile yatırım için teşvik ediyoruz. Girişimcilerimize sağladıkları destek nedeniyle teşekkür ediyorum. İki ülkenin ilişkilerini geliştirecek bir alan da eğitim öğretimdir. Gerek Türkiye bursları ile gerek kendi imkânları ile 200 civarında Burkina Fasolu öğrencinin ülkemizde bulunmasından memnuniyet duyuyoruz.

Terörle mücadele alanında karşılıklı iş birliğimizi ve ortak irademizi yeniledik. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yanımızda olan Burkina Faso’nun desteğine özellikle güveniyorum. Karşılıklı saygı ve eşit ortaklık düzeyinde Afrikalı ülkelerle ilişkilerimizi daha da ileriye taşımaya kararlıyız. Afrikalı dostlarımıza kendi sorunlarına yine kendi hassasiyetleri kendi dinamikleri çerçevesinde çözüm üretecek birikime fazlasıyla sahiptir.”

Erdoğan’a Sudan’daki askeri darbe ile ilgili de şunları kaydetti: “Darbe ile gelmiş bir siyasetçi değilim. Belediye başkanlığımdan bu yana sandıkla gelen ve sandıkla bu yolculuğu devam ettirirken darbe ile muhatap olan bir insanım. Bu dünya bir garip dünya. Darbeye karşı olduğunu söyleyenlerin darbecilerle nasıl koyun koyuna olduğunu görüyoruz. Sandıkla gelenleri ipe götürdüklerini de biliyoruz. Sudan bizim köklü tarihi ilişkilerimizin olduğu bir ülke. Bu köklü ilişkilerimizin tabii ki devamından yanayız. Temennim odur ki suhuletle, bir kardeşlik ağı içerisinde Sudan bu işi başarmalı ve normal demokratik süreci çalıştırmaya girmelidir diye inanıyorum. Şu anda çok değişik haberler gelmekte. Ömer Beşir evinde mi başka bir yerde mi sağlıklı bilgi vermemiz söz konusu değil. Sudan’ın bu süreci atlatması en önemli temennimdir. Her darbe çok ciddi bir kan kaybıdır. Bu kayba dost kardeş Sudan’ın muhatap olmasını istemem.”

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Milyonlarca liralık vurgun yapan şebekenin çökertildiği operasyonda 7 tutuklama Araç satmak isteyen 55 vatandaşı "senet hilesiyle" milyonlarca liralık dolandıran şahıslara yönelik Çorum merkezli 5 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 7’si tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Çorum il Emniyet Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından, internet üzerinden araçlarını satmak için ilan veren vatandaşları ağına düşüren ve satın almak istedikleri araçların ücretinin bir kısmını güvenli ödeme ya da elden ödeyip, geri kalan tutarı ise senet düzenleyip ödeme yapmayan şebekeye yönelik çalışma başlattı. Ekipler tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, şüphelilerin devri alınan araçların kaydını kendi aralarında ya da üçüncü şahıslara devrettiği, bu yöntemle elde ettikleri gelirleri kendilerine ait şirketler üzerinden akladıkları tespit edildi. Şebekenin yöntemiyle toplam 55 araç sahibini dolandırdığını belirleyen ekipler, MASAK’tan temin edilen raporlarda şüphelilerin banka hesaplarında 2025 yılı içerisinde tam 45 milyon TL’lik işlem hacmi bulunduğu ve bu paranın 15 milyon TL’lik kısmının şirketler üzerinden aklandığını belirledi. Düğmeye basan ekipler, Çorum merkezli Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat ve Ankara’da belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyon kapsamında 14 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin suçtan elde ettikleri değerlendirilen ve piyasa değeri yaklaşık 46 milyon 500 bin TL olan 58 araca ve 2 taşınmaza da el konuldu. Gözaltına alınan 14 şüpheli, emniyetteki işlemlerin ardından Çorum Adliyesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkartılan şüphelilerden 7’si tutuklanırken, 7’si ise adli kontrol adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Karabük Bakan Tunç: "Adaleti sadece köhne binalardan kurtarmadık, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük Adalet Sarayı’nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası inşa ettiklerini belirterek, adaletin sadece fiziki mekanlarla değil vesayetçi ve darbeci anlayışlardan arındırılarak milletin yargısı haline getirildiğini söyledi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük’te yapımı gerçekleştirilecek Adalet Sarayı’nın temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Tunç, AK Parti iktidarları döneminde Karabük’ün önemli yatırımlar aldığını belirtti. Bakan Tunç, Karabük’ün eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu hizmet binalarına, sanayi tesislerinden altyapı projelerine kadar birçok önemli esere kavuştuğunu ifade ederek, "AK Parti iktidarlarıyla Karabük’ümüz çok önemli yatırımlar aldı, birçok esere sahne oldu. Türkiye genelinde olduğu gibi eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu binalarına, kamu hizmet yapılarından sanayi tesislerine varıncaya kadar Karabük’ümüz çok büyük eserlere kavuştu. Bugün de bunun devamını sağlamış oluyoruz" dedi. Adalet sarayının Karabük için önemli bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tunç, göreve geldikleri ilk günden itibaren çalışmaların başlatıldığını belirterek, "Kamu hizmet binalarımızdan bir eksiğimiz vardı. Adalet binamızın bir an önce yapılması noktasında valimiz ve milletvekillerimiz, Bakanlığımızın ilk günlerinde ‘hayırlı olsun’ ziyaretine gelir gelmez, memleketimize bir adalet binası kazandıralım dediler. Biz de ilk günden itibaren hemen proje çalışmalarına başladık" ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, adalet sarayının yapım sürecine ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: "Saraylı binamızın temelini attıktan sonra, inşallah 600 gün süresi olan bu projeyi müteahhit firma 2 yıldan önce bitirerek Karabük’ümüze bu güzel eseri kazandıracak. Böylece adalet hizmetlerinin daha uygun bir mekânda, adaletin makamına yakışır bir şekilde yürütülmesini sağlamış olacağız." Türkiye genelinde adalet altyapısına yönelik yatırımlara da değinen Tunç, "Biz bugüne kadar Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası yaptık. 78 olan sayı, üç yüz doksan beşe yükseldi" dedi. Sadece bina yapmakla yetinmediklerini dile getiren Tunç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Tabii bunu söylediğimizde ‘Sadece bina mı yaptınız? Bina yapmakla adalet gerçekleşir mi?’ deniliyor. Hayır, biz sadece adalet binaları yapmakla kalmadık. Eğitimden sağlığa, üniversitelerden tünellere, limanlardan altyapı ve üstyapı projelerine kadar Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken, ekonomik ilerlemesini de destekledik. Kamu binalarımızı da yeniledik, adaleti köhne binalardan kurtardık." Adaletin vesayetçi anlayıştan kurtarıldığını vurgulayan Tunç, "Ama biz adaleti sadece köhne binalardan ya da merdiven altı duruşma salonlarından kurtarmadık. Adaleti birilerinin arka bahçesi olmaktan, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık ve milletin yargısı haline getirdik" şeklinde konuştu. Anayasal reformlara değinen Tunç, "Anayasada ‘darbeciler yargılanamaz’ anlayışı vardı. Sizin oylarınızla bunlar değişti. 30-40 yıl sonra 12 Eylül darbecileri ve 28 Şubat postmodern darbecileri yargı huzuruna çıkarıldı ve millet önünde hesap vermeleri sağlandı" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine dikkat çeken Tunç, terörle mücadele konusunda da kararlı olduklarını belirterek, "İnşallah terörsüz bir Türkiye’yi de hep birlikte inşa edeceğiz. Terörden kurtulacağız ve bu noktada kararlı bir çalışmamız var" dedi. Terörün sona erdirilmesine yönelik yürütülen sürece de değinen Tunç, "İnşallah terörün sona erdirilmesi ve terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili süreci şu anda yürütüyoruz. Terör örgütü silah bırakma kararı aldı" ifadelerini kullandı. Sürecin Meclis ve devlet kurumlarının koordinasyonu içinde sürdüğünü vurgulayan Tunç, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına da değinerek, terörün kalıcı olarak Türkiye gündeminden çıkarılması için kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Konuşmaların ardından protokol üyelerinin katılımıyla butonlara basılarak adalet sarayının temeli atıldı.
Kastamonu Kastamonu’da vatandaşlar Filistin için ses yükseltti Kastamonu’da cuma namazı çıkışında bir araya gelen vatandaşlar, Gazze’deki insanlık dramı için İsrail’i protesto etti. İnsanlık İttifakı ve Milli İrade Platformu tarafından Kastamonu’da cuma namazı çıkışında basın açıklaması düzenlendi. Nasrullah Meydanı’nda bir araya gelen grup Filistin’de devam eden İsrail saldırılarını kınadıklarını belirterek ’barışçıl şahitlik’ çağrısını yeniledi. Grup adına konuşan TÜGVA Kastamonu İl Temsilcisi Selim Önen, "Gazze’de yaşam, ‘normalleşme’ değil, hayatta kalma mücadelesi üzerinden sürmektedir. Uluslararası hukuk, güçlüye kalkan, zayıfa verilen sus payı olmamalıdır. İnsan hakları söylemi yalnızca rahat coğrafyaların dekoru olarak görülmemelidir. Bugün Gazze’de sivillerin korunması, sağlık sisteminin ayakta tutulması, gıda ve suya erişim gibi en temel başlıklar hala tartışma konusuysa burada yalnızca bir ‘kriz’ değil, aynı zamanda uluslararası düzenin ‘itibar kaybı’ yaşanmaktadır. Bugün yaşadığımız iletişim çağında, bir çocuğun soğukta can verdiği haberini ‘akış’ içinde tüketebiliyorsak, burada bir sorun vardır. Bir toplumun ihtiyaç duyduğu ‘insani yardım’ kavramı bile süslenerek tartışmalı hale getiren ‘prosedürler’ var ise burada bir sorun vardır. Bu çağrımız bir ülkeye, bir halka, bir kuruma karşı önyargı değil; insan hayatını merkeze alan evrensel bir tutarlılık talebi içermektedir. Milli İrade Platformu ve İnsanlık İttifakı çatısı altında 400’ü aşkın paydaş sivil toplum kuruluşuyla birlikte, kamu vicdanını diri tutmak ve insanlık onurunu savunmak amacıyla barışçıl ‘şahitlik’ çağrımızı yineliyoruz" dedi.