POLİTİKA - 16 Ekim 2021 Cumartesi 14:58

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merkel'den önemli açıklamalar

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merkel'den önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Angela Merkel'in basın toplantısına "koalisyon" diyaloğu damga vurdu. Almanya Başbakanı Merkel, başkanlık sisteminin ülkesine uygun olmadığını söyleyince Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zaman zaman şikayetlerinizi bana aktardınız" ifadelerini kullandı. Diyalog basın toplantısında gülüşmelere neden oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel, ortak basın toplantısında kameraların karşısına geçti.

Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dost ve müttefik Almanya’nın Şansölyesi Sayın Merkel’i ve heyetini İstanbul’a misafir etmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Değerli dostum sayın Merkel ile göreve başladığı 2005 yılında bu yana karşılık saygıya dayalı yakın bir diyalog tesis ettik. 16 senendir gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde sayın Merkel her zaman sağ duyulu ve çözüm odaklı bir yaklaşık sergiledi. Görev sürecinde AB’nin içinden geçtiği krizlerde liderliği belirleyici oldu. İkili ilişkilerimizde zaman zaman sıkıntılı dönemler yaşasak da bunları aşmayı ve işbirliğimizi çok daha ileri taşımayı daima başardık. Sayın Merkel ile yakın diyaloğumuz yalnızca ikili konularda değil, bölgesel meselelere çözümler geliştirilmesine de ciddi katıklar sağladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merkel'den önemli açıklamalar

Suriye kaynaklı düzensiz göç krizinin engellenmesine, Suriye kuzeyine insani yardım ulaştırılmasına kadar pek çok hususta sayın Merkel sorumluluk üstlenmekten asla çekinmedi. Sayın Şansölye’ye özellikle Suriye krizinin çözümüne yönelik gösterdiği samimi çabalar için teşekkür ediyorum. Almanya’da gerçekleştirilen federal meclis sonuçlarının Alman halkı için hayırlı olmasını diliyorum. Kurulacak yeni hükümete ve şansölyesine de muvaffakiyetler diliyorum. Sayın Merkel ile yürüttüğümüz başarılı çalışmaların yeni hükümet döneminde de aynı şekilde devam etmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merkel'den önemli açıklamalar

Merkel’in Türkiye AB ilişkilerine de katkı sağladığını söyleyen Erdoğan, “Şansölye Merkel’in devlet ve diplomasi tecrübesinin etkisini hissettirdiği bir başka alan da Türkiye AB münasebetleridir. Türkiye olarak tam üyelik yolunda önümüze çıkan onca zorluğa rağmen sayın Merkel’in bu süreçteki müspet katkılarını her zaman takdirle hatırlayacağız. Nitekim Merkel ile bugün görüşmelerimizde ikili ilişkilerim başta olmak üzere gündemimizdeki meseleleri ayrıntılı şekilde ele aldık. Türkiye AB ilişkilerinin geliştirilmesine verdiğimiz önemi teyit ettik. Gümrük birliğinin güncellenmesi, vize serbestisi, 18 Mart mutabakatını yenilenmesi başta olmak üzer kritik meselelerde beklentilerimizi paylaştık. Doğu Akdeniz, Afganistan, Libya, Suriye’deki gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. İkili ticaret hacminin 50 milyar dolar seviyesine ulaşmasını hedefliyoruz. Almanya’daki Türk toplumu ilişkilerimizin en önemli sosyal yönünü oluşturuyor. Bu yıl Türkiye ile Almanya arasında 1961 senesinde imzalanan iş gücü anlaşmasının 60. yıl dönümü. Almanya’nın kalkınmasına, çok kültürlü ve müreffeh bir ülke haline gelmesine katı sağlayan Türk toplumunu emeklerini bu vesile ile takdir ediyoruz. Sayın Merkel’in görev süresince Türk toplumu ile geliştirdiği yakın temastan mutluluk duyuyoruz. Irkçılık, İslam ve yabancı düşmanlığı Türk toplumum başlıca sorunları olmaya devam ediyor. Saldırı, hakaret, düşmanca ve ayrımcı muamelelerde buluna tüm faaliyetlere karşı etkin tedbirler alınması önem taşıyor. Kültürel ırkçılığın toplumsal köklerinin kurutulması, Türklerin kendilerini Avrupa’da tam anlamıyla evlerinde hissetmesine yardımcı olacaktır. Şansölye Merkel bu sorunları çözümü konusunda daime samimi çaba göstermiştir. Halefinin de aynı gayret içinde olacağına inanıyorum Şansöyle’nin bundan sonra da Türk Alman dostluğuna önemli katkılar sağlayacağına eminim. Şansölye sıfatı ile Türkiye’ye son ziyareti için değerli dostuma teşekkür ediyorum. Bundan sonraki hayatında kendilerine başarılar diliyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merkel'den önemli açıklamalar

Almanya Şansölyesi Angela Merkel ise karşılama için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ederek, “Son yıllarda görüş ayrılıklarına rağmen gerçekten Türkiye ile iyi ilişkiler için çabaladık. Bu iyi ilişkileri sürdürmek için karşımızda çok sayıda görev var. Örneğin 60. Yıldönümü işgücü anlaşmasının. Tabii ki Almanya’da yaşamakta olan 4 milyona yakın Türk kökenli insan. Bu iş gücü anlaşmasının yıl dönümünü kutladık törenlerle. Almanya’da artık doktor bilim adamı, akademisyen olarak çalışan, anne ve babaları ilk göçmenler olan insanların ne kadar örnek teşkil eden kariyerleri olduğun gördük. Bunlardan ikisi de Uğur Şahin ve Özlem Türeci. Biz ikili ilişkilerimizin gündemini ele aldık. Bu vesile ile Türkiye’de bulunan tutuklu bulunan veya yurt dışına çıkış yasağı bulunan Alman vatandaşlarının durumuna da değindik. İnsan hakları konularını ele aldık. Almanya’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olaylarına hem kendim, hem eyalet hükümetleri olarak karşı çıktık. Türkiye AB ilişkilerine değindik. Yasadışı göç konusu önemli bir konu. Türkiye’ye AB’ni bu konuda vereceği desteğin devam edeceğini de ifade ettim. Suriyeli mülteciler konusunda Türkiye önemli çalışmalara imza attı. Aynı zamanda insan kaçakçılarına karşı mücadele konusunda işbirliğimiz sürüyor. Afganistan’a insani yardım konusunda da görüştük. BM ile birlikte bu kış Afganistan’da felaketler yaşanmaması için çabalamalıyız. Taliban ile olan görüşmeler hakkında da bilgi aldık. Biz de Afganistan sorumlularımızla bunu ele alacağız. Suriye’deki durum konusunda yoğun bir bilgi alışverişinde bulunduk. Maalesef BM himayesinde anayasa komisyonu çalışmaları iyi ilerlemiyor. İdlib’deki durum da gergin. Libya konusunu ele aldık. Berlin konferansı ardından bir diğer konferans Fransa’da olacak. Burada en kısa sürede seçimlerin yapılmasını arzu ediyoruz. Bunun için Libya’dan yabancı güçlerin çekilmesinin gerektiğin ifade ettim. Sudan ve Suriye’den gelen paralı askerlerin burada bulunması söz konusu” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merkel'den önemli açıklamalar

Türkiye’de ve Almanya’da yaşanan afetlere dikkat çeken Merkel, “Türkiye’de çok yıkıcı orman yangınları oldu. Almanya’da sel felaketleri yaşandı. Bu olaylar bize iklimin ne kadar önemli bir konu olduğunu ortaya koydu. Türkiye’nin Paris anlaşmasını onaylamış olasını memnuniyet ile karşılıyoruz. G20 konferansı gerçekleşecek. Burada Almanya Türkiye’yi de çevre dostu teknoloji geliştirmesi konusunda destekleyecek. Kapsamlı görüşmelerimiz oldu. Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkileri de ele aldık. Almanya burada istikşafi görüşmeleri sürdürülmesi konusunda ısrarcıydı. Halen burada aşılması gereken bazı sorunla var. Fakat bunları sadece görüşerek, müzakerelerle başarılabileceğine inanıyorum. Kıbrıs konusu gibi bazı konuları için 16 yıl yeterli değildi ama bu sürede başardığımız bazı konular da oldu. İşbirliği için görüş ayrılıklarına rağmen diyalogumuzu sürdürdüğümüz için teşekkür etmek istiyorum” açıklamalarında bulundu.

İki lider, basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Merkel Türkiye’de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarının durumu ile ilgili bir soruya, “Siz de bazı vakaları biliyorsunuz. Tabii ki başarılar da oldu görüşmelerde. Bazı sorunları çözdük ama yeni vakalar eklendi. Her zaman bu konuda görüşmek gerekiyor. Boşuna görüşmediğimiz düşünüyorum. Farklı bakış açıları var. Terör suçlaması ile ilgili ne zaman terörden bahsedebileceğimizi ne zaman bahsedemeyeceğimiz konusunda” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yargı bağımsızlığına vurgu yaparak, “Her ülkede yargı bağımsızdır. Yargının bağımsızlığını savunuyoruz. Türkiye’de de yargı bağımsız. Yargının vereceği veya verdiği karara benim Cumhurbaşkanı olarak müdahale etmem söz konusu değil yeter ki yargının adil olduğuna hep birlikte inanmış olalım” ifadelerini kullandı.

Merkel bir Alman gazetecinin mülteci anlaşması konusundaki sorusun ise şu yanıtı verdi:

“Mülteci anlaşması AB ile Türkiye arasında bir anlaşma. Almanya aslında himayeci olarak burada çalışıyordu. İnsan kaçakçılığını engellemek istiyoruz çünkü AB’nin bu konuda Türkiye’yi desteklemesi bir gereklilik. 6 milyarlık bir miktar, 4.5 milyarını ödedik. Çok olumlu projeler gerçekleştirildi. Bundan sonra nasıl devam edeceğiz. AB Mülteci Komiseri Türkiye’ye gelmişti. Parlamentoda 6 milyar ötesinde yeni bir dilim kararlaştırıldı. Suriyeli mülteciler konusunda Yunanistan’a yasadışı yollarla gidenler konusunda bir çözüme kavuşamadık. AB on binlerce mülteci kabul etti ama bu süreç henüz tam işlemiyor. Birçok alanda çalışılıyor. Detayları konuştuk fakat burada Almanya ve Türkiye tek başına bunu çözemeyecek. 27 üyesi ile AB‘nin bunu ele alması gerekecek. Önümüzdeki Perşembe ve Cuma günü AB zirvesinde bu konuları tekrar görüşmek için çaba harcayacağız”

Mülteciler konusunda Türkiye’nin adeta bir misafirhane olduğunu söyleyen Erdoğan ise, “5 milyon Suriyeli var, Irak, Afganistan var. Bütün bunlara ev sahipliğine devam ediyoruz. Bu inanları bizim ötelememiz, Yunanistan’ın yaptığı gibi mümkün değil. Şu anda biz ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz. Bu ev sahipliğimiz devam edecektir. Çünkü göçleri bugüne kadar uygulamadığımız gibi aynen kabulleniyoruz. Bir taraftan briket evler yaparak, onları ağırlamayı bir görev telakki ettik. Şu ana kadar 60 bini aşkın briket evi bitirdik. Hedefimiz 100 bin üzerine çıkarmak” dedi.

Her iki lidere birbirleri ile çalışmanın nasıl olduğu da soruldu. Almanya Şansölyesi Merkel soruya “Biz burada birbirimize okuldaki gibi not vermek için bulunmuyoruz. Biz işbirliğimize önem atfettik. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Türkiye’de çok şey gelişti. Altyapı açısından, İstanbul’a baktığımızda sadece bunu görüyoruz. Son defa Ankara’ya geldiğimde ne kadar önemli bir idari yapı, bir yönetim burada olduğu, ekonomik sorunlara rağmen standartların ne kadar yükseldiğini görebiliyordum. Türkiye NATO müttefiği olarak bizim için önemi bir partner. İstanbul’da kendi gözlerimizle iki kıta arasında nasıl bir köprü oluşturduğunu görebiliyoruz. İnsan hakları konusunda, bireysel özgürlükler konusunda eleştirdim. Bunu da dile getirdim. Tabii ki çözüm aradık. Farklı bakış açılarımız olabilir. Jeostratejik açıdan birbirimize bağımlıyız. Taliban konusunda, mülteciler konusunda, Afrika konusunda da detaylı görüştük. Her zaman ortak çıkarlarımız var. Bunu sonraki federal hükümet de bu şekilde görecektir” diye yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şunları söyledi:

“16 yıl kısa bir süre değil. Benim de 19 yılım var. Bu süreç içerisinde birçok dünya liderleri ile bir arada çalıştık. Sayın Şansölye özellikle Almanya’nın idaresinde, yönetiminde gerçekten başarılı bir sürece imza attı. Bundan sonraki süreçte de özellikle belki koalisyon hükümetleri olmamış olsaydı Almanya Türkiye ilişkileri çok daha farklı bir yere ulaşabilirdi. Fakat koalisyon hükümetleri çalışmayı her zaman zorlaştırıyor. Geçmişte bizdeki koalisyon hükümetleri de çok başarısız olmuş ve hiçbir netice alamamıştır. Bizim başkanlık sistemine geçmemizle bu koalisyonlardan kurtuldu. Yoğun bir çalışma içine girdik. Temennimiz odur ki yeni yönetimle bu başarılı süreci aynen devam ettiririz. Almanya’da ciddi bir Türk potansiyeli var. Bu insanlar orada sağlıklı yaşam sürecini görmek istiyorlar. Bizler de onlar orada mutlu oldukça Türkiye Almanya arasında bu mutluluğu yaşamak istiyoruz. Hedef 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmi” Şansölye Merkel bu sırada tekrar söz alarak, “Benim koalisyon ortaklarımla çalışmaktan mutlu olmadığım anlaşılmasın. Alman hükümetlerinin özelliği budur. Koalisyonlar bizim yapımıza uygundur. Biz bir başkanlık sistemi uygulamak istemiyoruz. Her şeye rağmen Türkiye ile ilişkileri sürdürmek istiyoruz” dedi.

Bunun üzerine Erdoğan’ın “Zaman zaman şikayetlerinizi bana aktardınız” sözleri gülüşmelere neden oldu. Merkel, “Doğrudur hayat böyle fakat buna rağmen güzel” ifadelerini kullandı.

Şansölye Merkel, Almanya’da yüksele İslam ve yabancı karşıtlığı ve Köln’de cami hoparlörlerinden ezan okunması kararına ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Bu Köln belediyesinin bir kararıydı. Almanya’da din özgürlüğü ver. Bu karar bu kapsamda alındı. Tabii ki biz insan düşmanlığı, ırkçılık, başka dinlere karşı düşmanlık konusunda çok kararlı bir tutum sergiliyoruz. Hiçbir şekilde hoşgörü ile karşılamıyoruz. Başından bunların önünü kesmek istiyoruz. İslam düşmanlığı olsun, Yahudi düşmanlığı olsun çok üzücü olaylar yaşadık. Her Alman hükümeti ve eyalet hükümetleri kararlı bir şekilde bunları önlemek için çabalıyor. Bunun için maddi imkanlar da seferber ediliyor. STK’lar da bu konuda çaba harcıyor. Yabancı düşmanlığı, din düşmanlığı konusunda hangi din olursa olsun. İnternetin sağladığı imkanlar nedeniyle de bu tür olaylar gelecekte de yaşanacak”.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde kültür söyleşilerine Prof. Dr. Halil Berktay konuk oldu Eskişehir’de ‘Kültür Söyleşileri’ kapsamında düzenlenen ’Tarih ve İdeoloji’ başlıklı söyleşi Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi (İBF) Şener Şen Salonu’nda gerçekleştirildi. Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜDAM) Müdürü Prof. Dr. Haşim Şahin’in moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Berktay konuk oldu. Söyleşiye İBF Dekanı Prof. Dr. Bülend Aydın Ertekin başta olmak üzere çok sayıda akademisyen ve öğrenci de katılım gösterdi. “Tarihçilik ve tarih yazıcılığı bugün ile geçmiş arasında sürekli bir ilişkidir” Tarihçinin özelliklerinden ve tarihi ideolojilerden kurtarmanın mümkün olup olmadığına değinen İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Berktay konuşmasında şunlara yer verdi: “Bilimde objektiflik apriori değildir aposteoridir. İyi bilim insanı ise sadece yanıldığını kabul etmekle kalmaz, yanıldığının düzeltilmesinden sevinç duyar. Kendisini aşağılanmış hissetmez gerçeğe daha fazla yaklaşmak uğruna hatasının düzeltilmesinden sevinç duyar. Sadece gerçeği bilmek söz konusu değildir. Tarihte niyet ve bağlayıcı meslek etiği önemlidir. Tarihçilik ve tarih yazıcılığı bugün ile geçmiş arasında sürekli bir ilişkidir; geçmişin nötr bir şekilde incelenmesi yerine bugün ile geçmiş arasında sürekli diyalogdur ve bu ilişki bugünden kurulur. Günümüz olayları, ideolojik politik cereyanları tarihi belirli bir ortamla kuşatır ve ona bazı fikirleri, konuları, temaları ilham eder. Duyarlılıklar doğrultusunda her nesil kendi tarihine ilişkin sorular sorar. 1960-1968 Paris Vietnam savaşı ve protestoları birer dalgalanma örnekleri. 1950’lerin sonundan itibaren birçok İlkçağ Tarihine yönelen genç araştırmacılar, kölelik ve köle isyanını çalışıyor çünkü 1960’ların, o dönemin solcu terminolojisi, aşağıdan yukarı patlak veren isyanları, özellikle klasik Atina’nın ve Roma’nın kölelik düzeni ve köleleri ile zihinsel ve duygusal bir bağlantı kuruyorlar. Böylelikle İlkçağ Tarihçiliğinde yoksulluk, sınıflar, sınıfsallaşma, köylü isyanları gibi konular öne çıkar. Sovyetler Birliği çökünce ve bütün Doğu Avrupa’daki komünist tek partili rejimleri de transformasyona uğratınca demokrasiye geri dönüş gerçekleşti. Bunun sonucunda İlkçağ Tarihçiliğinde, ilkçağ demokrasisi yeniden değer kazandı.” ‘Tarih ve İdeoloji’ söyleşisi soru-cevap kısmının ardından İBF Dekanı Prof. Dr. Bülend Aydın Ertekin’in Prof. Dr. Halil Berktay’a teşekkür belgesi ve hediye takdim etmesiyle sona erdi.
Ankara Bakan Tunç’tan Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Khan’a "Gazze çağrısı" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Asad Ahmad Khan’a, "Acilen soruşturma açılmalı, tedbir kararları alınmalı, suçluların tutuklanması sağlanmalıdır" çağrısında bulundu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, X hesabından yaptığı paylaşımda, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Asad Ahmad Khan’a Gazze’de yaşanan olaylara ilişkin çağrıda bulundu. Bakan Tunç, "Khan’ın Filistin’de işlenen insanlık suçları karşısında soruşturmayı tamamlayarak davayı açmaması Gazze’deki dramın giderek artmasına, çocuk katliamının devamına neden olmaktadır. Davanın gecikmesi İsrailli saldırganları cesaretlendirmekte, Uluslararası Hukuka olan güveni ortadan kaldırmakta, UCM’yi etkisizleştirmektedir" ifadelerini kullandı. "Lütfen çocuklar öldürülmesin, suçlular adalet önünde hesap versin" "15 bini çocuk 37 bin sivilin öldürüldüğü 77 bin masum insanın yaralandığı" ifadesini kullanan Tunç, paylaşımında şunları aktardı: "Milyonlarca insanın açlık ve susuzluğa maruz bırakıldığı, hastanelerin, ibadethanelerin, okulların, mülteci kamplarının bombalandığı saldırılarda harekete geçilmeyecekse ne zaman geçilecektir. Tüm suç delilleri ortada iken davayı açmamakta direnmek, katliama sessiz kalmak, işlenen suça ortak olmak anlamına gelecektir. Artık tahammül kalmamıştır, insanlık vicdanı dünyanın her yerinde, üniversitelere, sokaklara, meydanlara taşmaktadır. Çocukların katlini önlemek UCM’nin elindedir, soykırım suçunu önlemek UCM’nin varlık sebebidir, UCM bunun için kurulmuştur, bu yetkisi vardır. Suçlular da bellidir, acilen soruşturma açılmalı, tedbir kararları alınmalı, suçluların tutuklanması sağlanmalıdır. Bir gün bile gecikmek, yüzlerce çocuğun hayattan koparılması demektir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Asad Ahmad Khan, beklemeniz için hiçbir neden yok, dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak değil; insan haklarını ve adaleti savunan biri olarak geçmek istiyorsanız bir dakika bile beklememeniz gerekir. Lütfen çocuklar öldürülmesin. Suçlular adalet önünde hesap versin."
Ankara CHP lideri Özel: (Kılıçdaroğlu ile görüşmesi) "Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmeyle ilgili kendisine bilgi verdim, detayların önemli bir kısmını paylaştım" Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeye ilişkin, "Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmeyle ilgili kendisine bilgi verdim. Detayların önemli bir kısmını paylaştım, kendisinin görüşlerini aldım" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ı 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nin ardından ilk kez ziyaret etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından Özel ve Yavaş, Belediye Meclis Salonunda CHP’nin Ankara ilçe belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri ile bir toplantı yaptı. Toplantının çıkışında ise Özel ve Yavaş basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. ABB Başkanı Mansur Yavaş, Özel’in seçimlerin ardından hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğunu ve kendisine belediye olarak yaptıkları çalışmalar ile finansal raporlara ilişkin bilgiler verdiğini kaydetti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise ziyarette Yavaş’ın kendisine Ankara’nın 5 Beyazı’nı temsil eden Ankara tavşanı, Ankara balı, Ankara keçisi, Ankara kedisi ve Ankara güvercinini simgeleyen bir plaket takdim ettiğini, kendisinin ise Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne yaptığı bağışın sertifikasını hediye ettiğini bildirdi. "Ben de olumlu buluyorum" Açıklamaların ardından Özel ve Yavaş, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Mansur Yavaş, Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşme hatırlatılarak, "Bu görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmeniz gerçekleşecek mi?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi: "Kamuoyu gibi ben de olumlu buluyorum. Genel Başkanımızın yaptığı konuşmada belediyelerimizin sorunları da Cumhurbaşkanımıza anlatıldı. Önümüzdeki günlerde bizim de bakanlıklarla ilgili bazı bekleyen yazılarımız var. Onlarla ilgili eğer görüşmenin sonucu olumlu olursa biz de olumlu sonuç bekliyoruz. Olumlu sonuçlanmazsa ondan sonra tekrar bir randevu istemeyi düşünebilirim. Görüşmenin sonucu inşallah olumlu olur iki taraftan da diye bekliyorum eğer hükümet kanadından olumlu bir yaklaşım olursa zaten problemlerimiz çözülecek o zaman görüşmeye gerek kalmayacak." "Yargı talimatı kendi vicdanından alsın" Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinde Gezi Parkı Davası tutuklularının gündeme gelip gelmediği ve atılacak olumlu bir adım konusunda umutlu olup olmadığı sorulan Özel, "Bu konuda en yoğun beklenti, iş adamlarından tutun Türkiye’nin ekonomisi iyiye gitsin isteyen herkesin beklentisidir. Gezi Davası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ve Anayasa Mahkemesi kararı ayrı ayrı uygulanmadığı için Türkiye’de hukukun üstünlüğü olmadığını, hukuki öngörülebilirlik olmadığını, insanların önünü göremediğini böyle bir ülkeye yatırım yapılamayacağını, kredi verilemeyeceğini, verilen kredinin riskinin yüksek olduğunu ve doğrudan ekonomiye dahi olumsuz etkisi olan bir durum olduğunu bir kere bu yönüyle hatırlatalım. Yargı talimatı kendi vicdanından alsın. Yeniden yargılama mı? yargılamanın yenilenmesi mi? En doğrusunu hukukçular bilir ama bu bir yol bulunsun, Türkiye bu cendereden kurtulsun" dedi. "Cumhurbaşkanının düşüncelerini ifade etmek bana düşmez" Erdoğan ile görüşmesinde hasta tutuklular konusunun gündeme gelip gelmediği sorusunu yanıtlayan Özel, "Ben tabii kamuoyuna mal olmuş konularda kendi düşüncelerini söyleyebilirim ancak Cumhurbaşkanının düşüncelerini ifade etmek bana düşmez bu sorunun muhatabı kendisi. Ben büyük dramı anlattım ve bu konuda kendisinin gerekeni yapmasının çok yerinde olacağını nezaketli bir dille kendisinden talep ettim. Ancak kendisinin değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşmaya ben yetkili değilim" ifadelerini kullandı. "Çok defa yemek yedik, bu kadar keyifli bir yemek yememiştik" Dün Ahlatlıbel’de CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmede Kılıçdaroğlu’nun 31 Mart’taki seçimleri ve Erdoğan’la görüşmesini nasıl değerlendirdiği sorulan Özel, şunları aktardı: "Genel Başkanımızla hem çok faydalı hem de bugüne kadar en rahat ve en keyifli yemeğimizi yedik. İki taraf da kazanan tarafta sonuçta. CHP kazanınca mevcut genel başkanı da bir önceki genel başkanı da keyifleniyor. Çok keyifli bir sohbet oldu. Hem Sayın Meclis Başkanı ile hem de Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmeyle ilgili kendisine bilgi verdim. Detayların önemli bir kısmını paylaştım, kendisinin görüşlerini aldım. O Twitter meselesiyle ilgili ben onu hiç üstüme almamıştım almamakla doğru yapmışım. Sayın Genel Başkanı telefonla aradığımda görüşmeyle ilgili zaten bunu önerilerde bulundu. ’Şu söylenebilir, şunu söylerlerse bunu hatırlatmayı unutmazsak iyi olur’ dediğine göre, görüşmeyi yanlış bulmuyor. Yoksa ’benim söyleyecek bir sözüm yok ne gidiyorsunuz?’ derdi. Genel Başkanlar her tweeti üstüne almazlar. İkincisi, dün de kendisiyle yaptığım görüşmenin değerlendirmesinde kendisinin son derece yapıcı, son derece katkı, verici geleceğe dönük ışık tutucu bir yaklaşımı vardı. O yüzden böyle bir sorun alanımız yok. Bundan sonra partiyle ilgili, partinin geleceğiyle ilgili partinin iktidara gelmesi ile ilgili umutlarımız var. Çok defa yemek yedik, bu kadar keyifli bir yemek yememiştik."