POLİTİKA - 03 Kasım 2020 Salı 19:29

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, (Korana virüs kısıtlamaları ile ilgili) ''Özel sektör ve kamuda esnek mesai teşvik edilecek. Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane ile berber, kuaför, nikah-düğün salonu, yüzme havuzu, hamam, kaplıca, sauna, internet kafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu ve benzeri tüm işyerlerinde hizmetler saat 22.00’de sona erecektir' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’de yaşanan depremin ardından yaşanan gelişmelere ilişkin konuşurken, özellikle CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek, Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin iftira olduğunun altını çizdi. Ekonomik gelişmeler, korona virüs ve dış politikaya ilişkin de konuşan Erdoğan, özellikle İstanbullulara uyarıda bulundu: “Özellikle İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızdan bu konuda daha fazla dikkat, daha fazla hassasiyet bekliyorum. Son haftalarda salgının bu şehrimizdeki artışının önüne ancak bu şekilde geçebiliriz'' ifadelerini kullandı. 

“İnsanlarımızın canı hiçbir şeyden daha kıymetli değildir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şuana kadar, yükselen deniz suyu sebebiyle boğulan bir vatandaşımızla birlikte 110 kişinin enkaz altından cansız bedeni çıkartılmıştır. Yaralılarımızın sayısı bin 27’dir. Bunların 883’ünün tedavisi tamamlanıp taburcu edilirken 5’i ağır, diğerleri yoğum bakımda olmak üzere 144’ünün tedavisi sürmektedir. Arama kurtarma çalışmaları ile enkaz altında sağ çıkartılan kişi sayısı şuan itibariyle 107’dir. Yıkıntıların altından sağ olarak çıkartılan her insanımız, her evladımız bizi tarifsiz bir sevince boğarken ölü bedenlerin hüznünü de hep birlikte yaşıyoruz. Arama kurtarma çalışmalarında enkaz altındaki son kişiye de ulaşana kadar umudumuzu kaybetmeyeceğiz. İlk depremin ardından bölgede 44 tanesi 4’ün üzerinde olmak üzere bin 600’e yakın artçı sarsıntı kaydedilmiştir. Yükselen deniz Seferihisar’ın Sığacık Mahallesini 1 metrelik suyun altında bırakmıştır. Bu bölgedeki limanlarda bulunan 43 tekne karaya oturmuş, bunlardan 40’ı kurtarılmıştır” diye konuştu.

Devletin tüm kurumları ile çalışmalarda yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet Bakanlığımızın yakın takibi ile yargı, yıkılan ve ağır hasar gören binalarla ilgili soruşturmalara başlamıştır. Bölge belediyeleri de İzmir halkına yardım için her türlü gayreti göstermektedir. Milletimizin kara gün dostu Kızılay ile çok sayıda STK, İzmir halkına destek vermek için gece gündüz sahadadır. Deprem ile ilgili çalışmalar için çeşitli kamu kurumlarımızın 8 bin personeli ve bin 200 aracı İzmir’de görevlendirilmiştir. Evleri hasar gören veya evlerine girmek istemeyen depremzedeler için 2 bin 700 çadır kurulmuş, yeteri kadar battaniye ve diğer ihtiyaç malzemesi gönderilmiştir. Hali hazırda faal olan 11 bin kişi kapasiteli çadır kentlerde 6 bin 700 civarında vatandaşımız barınıyor.

Bu kapasiteyi ihtiyaca göre istediğimiz kadar artırabiliyoruz. Kamuya ait tüm yataklı kurumların imkanları da İzmir halkının istifadesine sunulmuştur. Yıkımın yoğun olduğu Bayraklı’da bin adet birimden oluşan bir konteyner kent kurmaya bugün itibariyle başladık. Burayı 20 gün içinde kullanıma hazır hale getiriyoruz. Yıkılmış veya yıkılacak durumdaki binalarda bulunan eşyalarını kurtaramayan vatandaşlarımıza 30 bin lira eşya yardımı yapıyoruz, aynı şekilde evlerini taşıyacak mülk sahiplerine 13 bin lira, kiracılara 5 bin lira taşınma yardımı veriyoruz. Kurumlarımıza bu tür hibe çalışmalarında kullanılmak üzere z29 milyon liralık kaynak gönderilmiştir. Beslenme ihtiyaçları için her öğünde 233 bin kişiye hizmet verebilecek mobil sistemler, 280 personel ve 40 araçla çalışmalarını sürdürüyor. İzmir depreminde işyeri yıkılan veya ağır hasar gören, denizin taşması sebebiyle işyeri sular altında kalan esnafımıza TESKOMB vasıtasıyla 50 bin liraya kadar hibe desteği verilecektir. Ayrıca, depremden zarar gören esnaf ve sanatkarlarımızın TESKOMB aracılığı ile Halkbank’tan kullandığı kredilerin taksit ödemeleri de faizsiz olarak 1 yıl süreyle ertelendi” şeklinde konuştu.

Yapılan tespitlere göre İzmir’de çeşitli derecelerde hasarlı ve yıkılmış 530’a yakın, Manisa’da ise 16 bina bulunduğunu söyleyen Erdoğan, “En çok Hasar Bayraklı’dayken onu Bornova, Aliağa ve Seferihisar ilçelerimiz takip ediyor. Tespiti tamamlanan binalara hasar derecelerine göre gereken işlemler süratle yapılmaktadır. Deprem konutlarının inşasına 1 ay içinde başlamayı planlıyoruz. TOKİ’nin İzmir’de halen süren 50 bin sosyal konut projesi kapsamında 2 bin 584 konutluk, 100 bin sosyal konut projesi kapsamında 3 bin 500 konutluk, yatırım bedeli 2,5 milyar lirayı geçen inşaatları bulunuyor. Bugüne kadar İzmir’de TOKİ vasıtasıyla yapılıp teslim edilen konut sayısı da 16 bin 776’dır. Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında İzmir’de 19 bin 474 bina tespit edilmişti, bunlardan 17 bin 464’ünün yıkımı gerçekleştirilmişti. Yapılan tespitlere göre yeteri sayada deprem konutunu da bina ilave edeceğiz. Deprem bizi beklemiyor. İnşallah kalan riskli binaların yıkımını da en kısa sürede bitireceğiz. Hastanelerimiz başta olmak üzere tüm kamu binalarında bazı az hasar tespitleri dışında herhangi bir sıkıntı olmadığı görülmüştür.

Yaşadığımız bu son felaket bize doğusundan batısına kadar hemen her bölgesiyle bir deprem hattı üzerinde bulunduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Sadece 50 yılda yaşadığımız depremler bile karşımızdaki tehlikenin büyüklüğünü göstermeye yeterlidir. İzmir’den önce Elazığ ve Malatya depremlerini yaşadık, daha evvel Van depremi ile sarsılmıştık, büyük Marmara depreminin yol açtığı felaketin izleri hala hafızalarımızda canlıdır. Biraz daha geriye gittiğimizde Erzincan, Ceyhan, Erzurum, Çaldıran, Lice, Bingöl, Gediz depremlerini görüyoruz. Yerkürenin işleyiş kanunlarının bir neticesi olan depremlerin önüne elbette geçemeyiz ama felaket öncesinde ve sonrasında yapabileceğimiz hazırlıklar vardır. Bu çerçevede kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırarak, imar inşa standartlarını yükselterek, denetimleri sıklaştırarak, insanlarımızı bilinçlendirerek, binalarımızı sağlama almak mecburiyetindeyiz. Bugüne kadar riskli yapı olarak belirlediğimiz ve yenileme kararı aldığımız 688 bin adet konut ve işyerinden 670 bininin tahliye ve yıkım işlemini tamamladık. Dönüşüm alanlarında yer alan 1 milyon 395 bin bağımsız birimde ikamet eden 5 milyon vatandaşımıza 15,5 milyar lira kaynak kullanarak destek olduk. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde acil olarak 1,5 milyon konutun dönüşümünü hedefliyoruz.

TOKİ’nin bugüne kadar tamamladığı inşa halinde olan veya projelendirdiği konut toplamı 970 bini bulmuştur. Bu yıl 100 bin konut üretimi hedefine ulaştık. Önümüzdeki 100 bin yeni konutun daha üretimine başlamayı planlıyoruz. Hiç şüphesiz bu sadece devletin konut üretimi ile çözülebilecek bir sorun değildir. Vatandaşlarımızdan kendi oturdukları binaların depreme dayanaklılığı ve gerekiyorsa dönüştürülmesi konusunda daha fazla gayret bekliyoruz. Felaketin ardından yapılacak müdahalelerin ardından güçlü bir acil durum altyapısı kurmamız gerekiyor. Hamdolsun her iki hususta da önemli bir yere geldik. Vatandaşlarımızın desteği ile bu çalışmaları hızlandırmak ve bir an önce binalarımızı, şehirlerimizi, mahallelerimizi güvenli hale getirmek zorundayız. İnsanlarımızın canı hiçbir şeyden daha kıymetli değildir. Tek bir kardeşimizin canının ve malının zarar görmemesi için imkanlar dahilinde yapılabilecek her şeyi süratle neticelendirmekte kararlıyız” ifadelerini kullandı.

“İzmir milletvekilisin, acaba İzmir’de kaç gün kaldın?”

“Bu süreçte bizi en çok üzen birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, dayanışmaya en çok ihtiyacımız olduğu şu günlerde yalan ve provokatif haberlerle gündemi zehirlemeye çalışanların ortaya çıkmasıdır” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun sözlerini eleştirdi. Erdoğan, “Kızılay’ın deprem bölgesinde olmadığından bizim İzmir’e geldiğimizde müzikle karşılandığımıza, depremzedelere çadır verilmediğinden sosyal medyadaki provokasyonlara kadar pek çok yalan tedavüle sürüldü. Kimi siyasi parti yöneticilerinin de bu oyunun içinde yar alması, yalanların ve iftiraların yayılmasına hizmet etmesi, hatta bizzat bunun kaynağı olması çok daha üzüntü vericidir. Daha bu sabah bir evladımızı yıkıntılar altından canlı olarak çıkarmanın sevincini yaşadığımız bir günde enkazların hala kaldırılamadığından şikayetçi olacak kadar cahil, izansız, vicdansız bir kişi ile deprem tartışması yapmak millete zulümdür. Üstelik bu terbiyesizliği geçmişte onbinlerce insanın ölümüyle sonuçlanan depremlerdeki becerisizlikleri, çaresizlikleri, ilgisizlikleri tescilli olan bir partinin mensupları yapıyor.

Kızılay’ın çadırından içeriye girip de ‘bir tane Kızılay çadırı görmedim’ diyecek kadar yalanla tescilli olan ana muhalefetin başındaki bu zat maalesef bu yalanlarını bırakmadı hala devam ediyor. Deprem gibi ortak bir acıyı istismar edenlerin sıfatları ne olursa olsun, insanlıktan nasibini almamış, kalbi kin ve nefretle kararmış mahluklar olduğuna inanıyorum. Böyle bir meseleyi dahi bize iftira aracı haline dönüştürmek isteyen bu mahlukları milletimizin vicdanına ve taktirine havale ediyorum. Bu vesile tüm İzmirlilere geçmiş olsun diyorum. İzmir milletvekilisin, acaba İzmir’de kaç gün kaldın? ‘5 gündür hala enkaz kalkmadı’ diyorsun, ne kaldın İzmir’de? Senin oradan çıkmaman gerekirdi. Orada senin bölgeyi dolaşman gerekirdi. Bunu yapmayacaksın ama iftiraya devam edeceksin.

Kızılay’ın orada aktif olmadığını söyleyeceksin. Biz Kızılay’la da, AFAD ile de birçok STK ile de oradaydık. Biz son ana kadar da Bay kemal oradan çıkmayacağız. İnanacağız ki artık bunların altında herhangi bir canlı yok, ondan sonra işimizi bitireceğiz. Neredeyse Kabinemizin tamamı oradaydı. Kriz merkezinde ben neredeyse tüm Kabinemle toplantı yaptım. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da oradaydı. Biz toplantıyı da orada yaptık. Çünkü değerlendirmeleri iyi yapmamız gerekiyor. Biz kabile yönetmiyoruz, biz Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetiyoruz. İzmir gibi büyük bir şehirde, böyle büyük bir felaket oldu, bu felakette biz bütün imkanlarımızla seferber olduk. Bu seferberliğimiz son ana kadar da devam edecek. Temenni ederdim ki, ana muhalefetin başındaki bu zat arayıp da ‘bize ne düşer’ bunu sorsun” ifadelerini kullandı.

“İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızdan daha fazla dikkat ve hassasiyet bekliyorum”

Korona virüs salgını nedeniyle bazı hususları kamuoyu ile paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aşı çalışmaları dünyada ve ülkemizde hızla ilerliyor. Yıl sonuna kadar yabancı ülkelerde geliştirilen bir veya birden fazla aşıyı ülkemizde uygulayabilir hale getirmeyi planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıları da bahar ayları ile birlikte vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Bu konuda arzu ettiğimiz seviyeye gelene kadar kurallara riayet ederek kendi kendimizi korumaktan daha etkili bir aracımız yoktur. Özellikle İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızdan bu konuda daha fazla dikkat, daha fazla hassasiyet bekliyorum. Son haftalarda salgının bu şehrimizdeki artışının önüne ancak bu şekilde geçebiliriz.

Bu çerçevede Türkiye genelinde geçerli olacak şekilde şu hususları kamuoyu ile paylaşmak istiyorum; özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecektir, pazar yeri ve market gibi yoğun insan hareketliliğinin olduğu yerdeki denetimler artırılacaktır. Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane ile berber, kuaför, nikah-düğün salonu, yüzme havuzu, hamam, kaplıca, sauna, internet kafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu ve benzeri tüm işyerlerinde hizmetler saat 22.00’de sona erecektir. Vatandaşlarımızdan kalabalık ortamlardan kaçınmalarını, ev ziyaretlerini dahi mecbur olmadıkça yapmamalarını rica ediyorum” açıklamasında bulundu.

“İhracatta ise yeni bir rekor daha geldi”

Salgın döneminde ekonomik gelişmelere ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Hamdolsun şuana kadar bu süreci başarı ile getirdik. Salgın tedbirleri dolayısıyla faaliyetine ara verdirdiğimiz veya sınırlandırdığımız pek çok alanda normalleşme adımlarını atmıştık. Son kabine toplantımızda okullarımızdaki sınıfların bir kısmında daha eğitim öğretim yüz yüze başlaması kararını kamuoyu ile paylaşmıştık. Bugüne kadar ki uygulamalar sürecin çok ciddi bir sorunla karşılaşılmadan ilerlediğini gösteriyor. Salgının seyrine göre önümüzdeki haftalarda diğer sınıfların durumlarını değerlendireceğiz. Ekonomide yılın ikinci çeyreğini COVID-19 salgının gölgesinde geçirmiş olmamıza rağmen diğer ülkelerle mukayese edildiğinde sınırlı bir daralma yaşadık. Üçüncü çeyreği de aydığımız yerinde kararlarla ve şoklara karşı bağışıklık kazanmış yapımızla hamdolsun güçlü bir toparlanma ile tamamladık.

Üçüncü çeyrekte sanayi üretimiz ve perakende satış hacmimiz bir önceki çeyreğe göre yüzde 30 arttı. Kapasite kullanım oranı ikinci çeyrekte yüzde 63,5’a, buraya kadar düşerken, bu oran üçüncü çeyrekte yüzde 72,2’ye yükseldi. Ekonomik güven endeksindeki artış yüzde 36’yı aştı. İhracatımız bir önceki çeyreğe göre yüzde 34 yükseliş gösterdi. Sağladığımız uygun şartlarla konut satışlarımız üçüncü çeyrekte ikinci çeyreğe göre 2 katına çıkarak yaklaşık 537 bin oldu.

Yılın ilk 9 aylık döneminde ise konut satışlarımız 1,2 milyon adede ulaştı. Bir diğer önemli gelişle de otomotiv piyasasında yaşandı. Üçüncü çeyrekteki güçlü ivme ile yılın ilk 9 ayındaki satışlarımız yarım milyona yaklaştı. Sadece Ekim ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı yüzde 93 büyüme ile 94 bin 733’e çıktı. Ekonomik göstergeler Ekim ayı ile birlikte yılın son çeyreğine de güçlü başladığımızı işaret ediyor. Ekim ayında reel kesim güven endekisi bir önceki aya göre 2,8 puan artarak 108,1 seviyesine yükseldi. Ekonomik güven endeksi de Ekim’de yüzde 4,8 artarak 92,8 seviyesine çıktı. İmalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi de beşinci ayında da eşik değer olan 50’nin üzerinde kalarak 53,9’a yükseldi. İstihdamda görülen belirgin artışın devam etmesi ve Şubat 2018’den beri en yüksek seviyeye ulaşması da oldukça kayda değer bir gelişmedir. İhracatta ise yeni bir rekor daha geldi, Ekim ayı ihracatımız yüzde 5,6 artış ile 17 milyar 333 milyon doları bularak tüm zamanların rekorunu kırdı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 87, 9 olurken, bu rakam altın hariç yüzde 95,3 seviyesinde gerçekleşti.

Pek çok firma ihracat taleplerine cevap vermekte zorlanıyor. Bilhassa OSB’lerdeki fabrikalarda üretimi artırmak için yeni veya ikinci el makine tedariki sıkıntısının çekildiği bir dönemden geçiyoruz. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarının çok ciddi oranlarda düştüğü salgın döneminde Türkiye’nin böyle bir yükseliş göstermesi geleceğimiz adına ümit vericidir. Özellikle otomotiv, hazır giyim, kimyevi madde, hububat, mobilya gibi sektörlerimizdeki ihracat artışı, yükselişin kalıcı olduğunu gösteriyor. İhracatımızın lokomotif illeri olan İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Gaziantep’i tebrik ediyorum. Diğer ülkelere kıyasla hızlı bir toparlanma sürecine giren ekonomimizin bu eğilimi dördüncü çeyrekte de sürdüreceğine, yılı inşallah pozitif büyüme ile tamamlayacağımıza inanıyorum. Sabredip çok çalıştığımızda önümüzde aydınlık bir geleceğin olduğunu şimdiden görebiliyoruz” dedi.

“Önüne arkasına bakılmadan hemen Müslümanlar hedef gösteriliyor”

En çok gürültüyü kendi güvenlik ve refahları uğruna bölgeyi ve dünyayı kana, ateşe, acıya boğanların çıkarttığını belirten Erdoğan, bu zihniyetin son 30 yılda Irak’ta 2 milyon, Suriye’de 1 milyon, Bosna’da yüzbinlerce, Afrika, Asya, Latin Amerika’da milyonlarca insanın ölümüne yol açtıklarını söyledi. Erdoğan, “Asırlardır işlettikleri sömürge düzeninin çatırdadığını görüyorlar. Mazlumların ve mağdurların yoldaşı Türkiye’yi hedef alarak asıl sıkıntılarını gizlemenin gayreti içindeler. Türkiye savunduğu ve sembolü olduğu İslam’a ve tarihinden tevarüs ettiği mirasa bağlılığını güçlendirdikçe bu saldırıların ve ithamların dozu artıyor. İslam’a saldırı öyle bir noktaya geldi ki, yaşanan en küçük bir hadise ile birlikte önüne arkasına bakılmadan hemen Müslümanlar hedef gösteriliyor. Şayet şiddet içeren bir hadisede zanlı Müslümansa derhal olaya ‘terör saldırısı’, zanlı başka inançtan birisi ise ya ‘polisiye vaka’ ya da failin akli dengesi sorgulanarak konunun üzeri örtülüyor.

Dün gece Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaşanan kanlı saldırıyı samimiyetle kınadığımı belirtmek istiyorum Faili her kim olursa olsun bu tarz saldırıların tasvibi asla mümkün değildir. Avusturya halkına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Avrupa ülkelerinin bir kısmı İslam’ı kendilerine göre yeniden tanımlama ve biçimlendirme teşebbüsüne girecek kadar sınırları zorlamaktadır. Üstelik bu yaklaşım yeni de değildir. Geçmişte Arnavutluk Bektaşilerini ayrı bir inanç grubu olarak ilan ederek İslam’dan koparmaya çalışmışlardır. Aynı oyunu Avrupa’da yaşayan Alevi vatandaşlarımız için de sahnelemişlerdi. Şimdi Avrupa’da yaşayan ve Müslüman ailelerden gelen bir kısım insanları kullanarak İslam’ı topyekun değiştirme iddiası ile ortaya çıktılar. Biz bu korkunun altındaki gerçekleri gayet iyi biliyoruz. Bugün dünyada 2 milyar 400 milyon Hristiyan, 1 milyar 900 bin Müslüman, 1 milyar 800 bin de Hindu, Budist, Şinto inançlara mensup insan yaşıyor. Yaklaşık 70 yıl önce bu rakamlar 710 milyon Hristiyan, 300 milyon Müslüman, 730 milyon da Hindu, Budist, Şinto inançlarına sahip insan şeklindeydi. Dünyada her inanç grubu elbette sayıca artıyor ama İslam’a yönelişte çok büyük bir sıçrama var.

Daha önce neredeyse hiç Müslüman’ın bulunmadığı Avrupa ülkelerinin bazılarının nüfusu içindeki Müslümanların oranı yüzde 10 buldu. Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya, Amerika’dan Avusturalya’ya geniş bir coğrafyada İslam’ın yayılışının önüne geçilemiyor. Üstelik bu gelişme Müslümanların her alanda ezildiği, horlandığı, geri bırakıldığı, sömürüldüğü, iç çatışmalarla enerjilerinin heba edildiği bir süreçte yaşandı. Bu fotoğrafın üzerine birde 2 bin 200 yılı aşkın Türk devlet tarihini ve onun etki alanını ilave ettiğinizde ortaya çıkan tablo birileri için tahammül edilemez oluyor. Elbette Asya’nın, Afrika’nın, Akdeniz’in ve mücavir coğrafyanın tabi zenginliklerini, demografik gücünü, kadim dönemlerden beri bilinen stratejik önemini de unutmamak gerekiyor. Dünyanın geleceğinin bir kez daha bu coğrafyada görüldüğü bir süreçte Türkiye kendisi ve dostları için en adil, en ahlaklı, en vicdanlı, en iyi geleceği inşa etmek için çalışıyor. Siyasi ve ekonomik küresel düzenin yeniden yapılan sancılarının yaşandığı bir dönemde Türkiye’nin bu önemli ve vakur duruşu büyük önem taşıyor.

Asırlık düzenlerini bozduğumuz için bize bedel ödetmeye çalışanlar kendi sırça köşklerinin her an başlarına yıkılacağı korkusuyla kontrollerini giderek daha fazla yitiriyorlar. Ülkemize yönelik her ithamın, her tehdidin, her iftiranın gerisinde işte bu gerçek vardır. Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği bu sorumluluktan asla kaçmayacağız. Böyle bir mirasın sahibi olmak ve onu daha ileriye taşımak milletimiz için en büyük şereftir. 83 milyon hep birlikte gerektiğinde alın terimizi, gerektiğinde kanımızı dökmekten çekinmeyerek bu şerefe layık olabilmek için çalışacağız” diye konuştu.

Derya Yetim - Ömer Çetin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum ASKON Erzurum yönetimini belirledi Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Erzurum Şubesi Yavuz Selim Turan Başkanlığı’nda yeni yönetimini belirledi. ASKON Şube Başkanı Yavuz Selim Turan’ın kentin ekonomik anlamda daha da büyüyeceğine inandığını dile getirdi. Başkan Turan, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği Erzurum Şubesi’nin Yönetim Kurulunun hayırlı olmasını diledi. Birbirinden kıymetli iş insanları Erzurum ASKON çatısı altında toplanarak yeni yönetimi belirledi. Yeni dönemin vizyon tazelenmesi olduğunu ifade eden Başkan Turan, Erzurum’un potansiyelini daha görünür kılacak projeler üzerinde çalıştıklarını belirterek, ASKON Erzurum şubesinin yönetiminı tanıttı. Yavuz Selim Turan Başkanlığı’nda Başkan Vekili: Erdem Selçuk, Teşkilatlanma Komisyonu Başkanı: Gürbüz Keleş, İl Sekreteri: Diler Hacıosmanoğlu, Siyasi ve Büokratik İlişkiler Komisyon Başkanı: Ufuk Demir, Yatırım Teşvik ve Destekler Sektörü Başkanı: Yakup Şorakli, Mali ve İdari İşler Komisyonu Başkanı: Yakup Topaloğlu, Gıda Tarım ve Hayvanclık Sektör Başkanı: Seyfullah Gülakar, Hizmet Sektörleri Komisyon Başkanı:Selami Atiş, Stratejik ve Çoklu Ortaklıklar Komisyonu Başkanı: Murat Anatepe, İmalat Sektörleri Komisyon Başkanı: Muhammet Hanifi Ergüney, Hukuk İşleri Komisyon Başkanı: Merdan Kara, Turizm ve Lojistik Sektör Başkanı: Kemal Bayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Sektör Başkanı: Halil Yalçınkaya, Yatırımlar ve İş Geliştme Komisyon Başkanı: Gökhan Yavuz, Üye İlişkileri Komisyon Başkanı: Fatih Güneyin, Tanıtım Medya Başkanı: Emre Yazıcıoğlu, İnşaat ve Mobilya Sektör Başkanı: Abdurrahman Kırkıncıoğlu,Teksitil ve Hazır Giyim Sektör Başkanı: Abdullah Sevinç, Kültür Turizm ve Etik Değerler Komisyon Başkanı: Abdullah Güllüce; Yönetim Kurulu Yedek: Abdullah Kartal, Erkan Daş, Gürkan Turhan, İlhan Fatih Akar, Lokman Kılbaş, Nuri Doğan, Oğuzhan Alioğulları, Zafer Şimşek; Denetim Kurulu Asil Üyeliklerine: Mikal Emeç, Murat Dağ, Rıza Altunayar, Genel Merkez Genel Kurul Delegeliklere: Yavuz Selim Turan, Erdem Selçuk, Gökhan Yavuz, Muhameet Hanifi Ergüner, Ufuk Demir’den oluştu. ’’Pek çok alanda aktif rol oynamaya devam edeceğiz’’ ASKON’un ülke ekonomisine, gelişimine, üretimine ve ihracatına önemli katkı sağladığını kaydeden ASKON Şube Başkanı Yavuz Selim Turan, Yönetim Kurulu Toplantısı’nda birlik, beraberlik mesajı vererek şu ifadeleri yer verdi: ’’Kıymetli üyelerimiz, ASKON, ülkemizin ekonomik gelişimine, üretimine ve ihracatına katkı sağlayan en önemli iş dünyası oluşumlarından biridir. Burada bulunan her bir üyemiz, bu büyük yapının ve bu ailenin çok kıymetli bir temsilcisidir. Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Erzurum Şubesi olarak amacımız önümüzde ki süreçte siz değerli üyelerimizle birlikte, şehrimizin, ülkemiz için ihracatı ve rekabet gücünü arttırmak adına ne kadar büyük bir rol oynadığını hepimiz biliyoruz. ASKON Erzurum olarak ihracatımızı arttırma ve enflasyonla mücadeleye yönelik çalışmalar yapıp, eğitimler vererek ülke ekonomisine destek olacağız. Bünyemizde barındırdığımız firmalarla, şirketlerle kendi içimizde çapraz ticaretler oluşturacağımız gibi diğer illerimizle ve yurt dışı programlarımızla ikili iş birlikleri yaparak üyeler arası diyaloğu ve ticareti geliştireceğiz. Pek çok alanda aktif rol oynamaya devam edeceğiz. Erzurum Türkiye’nin Orta Asya’ya açılan en önemli ticaret kapısıdır. Erzurum’un ekonomik gelişimine paralel olarak hem sanayisine hemde turizmine önemli katkılar sağlanacaktır. ASKON Erzurum Şubesi olarak amacımız; şehrimizin üretim gücünü, ihracat kabiliyetini ve girişimci potansiyelini, uluslararası düzeyde daha görünür ve etkin hale getirmektir. ASKON, Anadolu’nun girişimci ruhunu desteklemeye devam edecektir. ’ASKON bir istişare hareketidir. ’ Yatırım ortamındaki iyileşme, uzun vadeli ve sürdürülebilir büyüme oranlarını da yukarı çekecektir. Neresinden bakarsanız bakın huzur ve güven ortamında kazanan Türkiye olacaktır. Buradaki siyasi başarı iktisadi başarıyı da beraberinde getirecektir. Bölge ülkeleri arasında yatırım ve işbirlikleri daha da çok artacaktır. Özellikle İnşaat, lojistik, enerji, gıda, tekstil, otomotiv, savunma sanayi başta olmak üzere bir çok sektörde işbirlikleri güvenli ortamda daha da artacağına, önümüzdeki fırsatları görmek, yapabileceklerimizi istişare etmek ve yeni dönemi hep birlikte başarılı bir şekilde yürütmektir. ASKON bir istişare hareketidir. Bu dönemi hem dernek içi iletişimi güçlendirdiğimiz hem de Erzurum’a iş dünyasına daha fazla nasıl bir katkı sağlamanın sorumluluğu ve bilincinde olacağız. ASKON Ailesi olarak, üretimden ihracata, girişimcilikten teknolojiye kadar pek çok alanda aktif rol oynamaya devam edeceğiz. ’ASKON, Anadolu’nun girişimci ruhunu desteklemeye devam edecektir.’ Bu anlayışla, çalışmalarımızı daha planlı yürütmek, sorumlulukları paylaşmak ve süreci daha düzenli bir çerçeveye oturtmak adına yönetim kurulumuzu belirledik. Yönetimde görev alan arkadaşlarımız, hepimizin yükünü paylaşmak üzere bu sorumluluğu üstlenmiştir. Bu yapı ’ben’ üzerine değil, ’biz’ üzerine kuruludur. Başarılı olabilmemiz için farklılıklarımız üzerinden değil, ortak değerlerimiz etrafında birleşmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu bir ayrıcalık değil, bir sorumluluktur. Bu sorumluluk yalnızca yönetim kurulu ile değil, kıymetli üyelerimizin sektör kurullarımızda görev alıp, katkı sunarak bu sürecin bir parçası olmasını önemsiyoruz. ASKON olarak bizler de bu bilinçle nitelikli çalışmalarımızla güçlü ve müreffeh yarınların Türkiye’sini inşa etmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Fikirleriniz, eleştirileriniz ve önerileriniz bizim için son derece kıymetlidir. Toplantımızın birlik, bereket ve yeni çalışmalar için hayırlı bir başlangıç olmasını temenni ediyorum. ASKON Erzurum Şubesi, önemli organizasyonlarla iş dünyasını bir araya getirmeye ve Anadolu’nun girişimci ruhunu desteklemeye devam edecektir. Burada olduğunuz, katkı sunduğunuz ve samimiyetiniz için her bir kıymetli üyemize teşekkür ediyorum. Allah birlik ve beraberliğimizi daim eylesin.’’ diye konuştu Başkan Turan, ASKON Yönetim Kurulu, ASKON üyelerine verilen akşam yemeğinin ardından üyelere ’ASKON’ rozeti takarak, hatıra fotoğraf çekimi ile son buldu.
Antalya Balon balığı derisinden yaptığı aksesuarlar mahkemelik oldu Alanya’da bir şirkette müdür olarak görev yapan Mehmet Özata, balon balığına olan ilgisinin ticari bir projeye dönüştürülmesi iddiasıyla yargı yoluna başvurdu. Özata, projesinin izinsiz şekilde ticari faaliyet olarak kullanıldığını öne sürerek yürütmenin durdurulması talebiyle mahkemeye başvurdu.Alanya’da yaşayan Mehmet Özata’nın balon balığına olan ilgisi, 2018 yılında Mersin’in Anamur ilçesinde bir kız çocuğunun balon balığı tarafından ısırılmasıyla yaşanan olay sonrası arttı. Zehirli bir tür olan balon balığının değerlendirilmesi üzerine çalışmalar yapan Özata, balığın derisinden çanta, anahtarlık ve telefon kılıfı gibi çeşitli aksesuarlar üretmeye başladı. İddiaya göre, bir süre sonra kendisini Kanada’da görevli olarak tanıtan bir kadın, Özata ile iletişime geçti. Söz konusu kişinin, projeyi yalnızca akademik amaçlarla incelemek istediğini belirttiği, bu kapsamda Özata’dan çalışmasına ilişkin bilgi ve laboratuvar sonuçlarını talep ettiği iddia edildi. Özata da proje detaylarını paylaştığı öğretim görevlisi kadına verdiğini söyledi.Daha sonra projenin, akademik çalışma sınırlarının dışına çıkılarak ticari bir faaliyet şeklinde yürütüldüğünü öğrendiğini belirten Özata, bunun üzerine hukuki süreç başlattı. Projesinin izinsiz kullanıldığını öne süren Özata, mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı alınması için girişimlerde bulundu.Durdurmaya yönelik mahkemeye başvurdukProjenin akademik olmadığını ticari faaliyetler yürüttüğünü dile getiren Mehmet Özata,"Balon balığına ilgim 2018’de Anamur’da bir kız çocuğunu ısırmasıyla başladı. Sürekli araştırarak balon balığından ne yapılabilir diye. Derisini tabaklanabileceğini, derisinin şişmesinden dolayı kendisinden 7-8 kat büyüklüğünden dolayı sağlam bir derisi olduğunu öğrendim. Bu durumu Enstitü ile görüştüğümüzde beraber Bayoma projesinde bulunduk. Bununla birlikte ürün çalışmalarımız oldu. Hem deriyi tabakladık. Hem ise deriyi ürünlere dönüştürdük. Bunları yaparken farklı deri renkleri ile yaptık. Kanada’da bir üniversitede öğretim görevlisi olduğu söyleyen ve telefon numaramın ise bakanlıktan alındığını bildiren Aylin isimli bir kadın ulaştı. Aylin Hanım akademik olarak irtibat kurdu bizimle. Daha sonra kendi ticaretini yapmaya başladı. Durdurmaya yönelik mahkemeye başvurduk. Mahkeme sürecimiz hala devam ediyor. 2 dava sürdü. Çalışmalar bir sonraki davaya kaldı. Tamamen bağlantı kurduğunda akademik olarak bağlantı kurdu. Bizden numune istediğinde de akademik çalışmalar için kullanacağını söyledi. Bizde iyi niyetine güvenerekten elimizdeki ürünleri ve laboratuvar sonuçlarını paylaştık. Laboratuvar sonuçlarının iyi olduğunu görünce bunu ticari olarak yapmaya başladı. Bizde bunu mahkeme kararı ile durdurmaya çalıştık. Mahkeme süreci halan devam ediyor’’ dedi.Ayrıca balon balığı derisinin tabaklandıktan sonra çok güzel ürünler ortay çıktığını belirten Özata "Balon balığı Kızıldeniz’den Akdeniz’e gelmiş bir bir balık, zararlı bir tür. Zarardan faydaya dönüştürebilmek adına projemizi yapıyoruz. Bunun içinde birçok çalışmalarımız oldu. Doğal ve özel yöntemlerle tabaklıyoruz. Hem güzel renkler hem ise güzel ürünler ortaya çıkıyor’’ şeklinde konuştu.
Tekirdağ Çarptığı motosiklet devrildi, sonra kaçtı: O anlar araç kamerasında Tekirdağ’da bir otomobilin motosiklete çarpıp kaçtığı anlar araç kamerasına yansıdı. Yaralanan motosikletli hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınırken, kaza anına tanık olan taksi şoförü ise kaçan sürücünün duyarsızlığına tepki gösterdi. Kaza, geçtiğimiz günlerde Çorlu ilçesi Alipaşa Mahallesi İsmetpaşa Bulvarı üzeri Ali Kayan ışıklar mevkiinde meydana geldi. Bülent Ecevit Bulvarı’ndan İsmetpaşa Bulvarı’na geçiş yapan bir otomobil, yokuş yukarı Çetin Emeç yönüne seyreden bir motosikletliye çarpıp devrilmesine neden oldu. Kaza sonrası motosikletin sürücüsü yaralanırken, kazaya karışan otomobilin ise olay yerinden kaçtığı görüldü. Yaralı motosiklet sürücüsü, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Öte yandan kaza anı ise araç kamerasına anbean yansıdı. Kazayla ilgili polis tarafından inceleme başlatıldı. "Durmaya tenezzül bile etmedi" Kaza anına tanık olan taksi şoförü Ferhat Gülmez, "Müşteriyi bırakıp durağa doğru yola çıktığım esnada kazayla karşılaştım. Önümde seyreden ve normal istikametinde giden motorcu arkadaşa, yan yoldan çıkan suv tarzı bir araç çarpıp yere yığdı. Durmaya bile tenezzül etmedi, kaçtı. Yaralı arkadaşımızın da sağ bacağında biraz problem varmış diye duydum. Çok şükür evde ve durumu iyiymiş. Tabi kaza kaçınılmazdır ama keşke bekleseydi. O motorda sonuçta bir can vardı, hayvana da vursan beklersin. Cidden insanlık, merhamet kalmamış" dedi.