POLİTİKA - 21 Aralık 2020 Pazartesi 12:43

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, kürsüde rahatsızlandı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, kürsüde rahatsızlandı

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası Milli Siber Güvenlik Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konuşma yaptığı esnada rahatsızlanarak görevliler tarafından sahne arkasına götürüldü.

Ödül töreni için tekrar kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Sadece biraz, doktorlarımızın söylediği kadarıyla ifade ediyorum, uykusuzluk ve yorgunluğa bağlık küçük bir rahatsızlık oldu, anlayışınız için teşekkür ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası Milli Siber Güvenlik Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay; Türkiye’nin yapay zekâ, nesnelerin interneti, büyük veri, veri güvenliği, kuantum teknolojileri ve ileri malzemeler alanlarında gelişen teknolojilere öncülük edeceğini, siber güvenlik alanında Türkiye’nin dışa bağımlılığını sıfıra indireceklerini söyledi.

Türkiye’ye yaptırım tehdidinde bulunan bazı ülkelere seslenen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Yaptırımlar ve Türkiye ile mücadele değil, Türkiye ile birliktelik ve Türkiye ile dostluk kazandırır. Bütün dünyanın bu bilmesi gerekir. Buradan bütün dünyaya sunabileceğimiz yeni bir işbirliği alanının olduğunu ifade etmek isterim, o da siber güvenlik ve dijital alanda bir işbirliğidir. Geliştirilen yerli ürünlerimizin globalleşmesi ile ilgili işbirliği alanıdır. Türkiye ile dostluğun kazandıracağını bütün dünya görecektir. Tersi uygulamalar, yaptırımlar, benzeri şeyler sadece bizi motive eder, bizim hızımızı artırır, bize negatif etkisi olmaz”

“Güvenlik kavramının anlamı da dijitalleşmeyle birlikte büyük ölçüde değişmiştir”
COVİD-19 salgını sebebiyle özellikle bu yıl içinde uzaktan çalışma, uzaktan eğitim ve e-ticaret gibi alanlarda kullanım yoğunluğunun görüldüğünü, teknolojinin her zamankinden fazla insan hayatına girdiğini belirten Fuat Oktay, “Sabit ve mobil geniş bant internet kullanımı ülkemizde geçen yıla göre yüzde 50’den fazla artış göstermiştir. İnternet kullanımı ise 2020 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 66 artarak 9,3 milyon terabayt olarak gerçekleşmiştir. Dijital teknolojiler hızla gelişip hayatımızı dönüştürürken bu dönüşümün güvenlik boyutu, en az sahada uygulanan savunma araçları kadar önemli hale gelmiştir. Bugünün dünyasında teknolojiye ve veriye hükmeden; veriyi dijital ortamda üreten, kullanan ve saklayan tüm unsurlara da hükmedebilmektedir.

Bu çerçevede güvenlik kavramının anlamı da dijitalleşmeyle birlikte büyük ölçüde değişmiştir. Günümüzde fiziki güvenliğin siber güvenlikle, yerli yazılımlarla, yapay zekâyla ve dijital sanayiyle tahkim edilmesi zorunlu hale gelmiştir. Mücadeleler artık büyük oranda konvansiyonel silahlarla değil siber silahlarla ya da konvansiyonel yöntemlerin dijital yapılarla güçlendirilmesiyle gerçekleşmektedir. Siber saldırılar; kilometrelerce uzaktan ve hatta atmosfer dışından sistemleri çalışamaz hale getirme, kişisel bilgilerin çalınması, dijital ve fiziksel riskleri etkisiz kılabilme, şehirleri elektriksiz, susuz bırakabilme ve sahte belgelerle itibar kayıpları yaşatabilme gibi çok çeşitli hasarlara sebep olabilmektedir” diye konuştu.

“Yerli ve milli altyapılarla siber gelişmelere öncülük etmek durumundayız
Türkiye’nin sahip olduğu verilerin ve ürettiği bilgilerin; sınırların, vatanın korunduğu gibi korunmaması durumunda geleceğe güvenle bakılamayacağını söyleyen Fuat Oktay, “ Bu açıdan Cumhurbaşkanımız liderliğinde hayata geçirdiğimiz milli teknoloji hamlesinin önemli bir ayağı; ‘siber vatanda tam bağımsız Türkiye’ hedefidir. Ülkemiz, siber güvenlik alanında teknik, hukuki ve organizasyonel açılardan önemli mesafe katetmiş ülkeler arasında yer almaktadır. Geldiğimiz noktayı daha da ileriye taşımak için siber uzayda gerçekleşen gelişmeleri yakından takip edip yerli ve milli altyapılarla siber gelişmelere öncülük etmek durumundayız. Savunma Sanayi Başkanlığımız riyasetinde kurulan Siber Güvenlik Kümelenmesi bu açıdan büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.

Siber güvenlik alanında; kritik altyapıların korunması, siber kapasite inşası ve saldırıları en hızlı şekilde bertaraf edebilmek için üst seviye teknolojik tedbirlere yoğunlaştıklarını belirten Oktay, “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumumuz bünyesinde faaliyetini sürdüren Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezini 2013 yılında kurarak siber güvenlik alanındaki organizasyonumuzu oluşturmaya başladık.

Savunmadan iletişime, sağlıktan enerjiye, finanstan eğitime kadar tüm sektörlerden kritik nitelikte binlerce kurum ve kuruluşta siber olaylarla müdahale ekipleri kuruldu. Bugün kayıtlı siber güvenlik uzmanı sayısı 4 bin 700’ü aşmış durumda. Siber güvenlik alanında; KASIRGA, AVCI, AZAD, ATMACA ve KULE gibi yüksek değerli yerli ve milli bilgi teknolojileri projelerimizle siber tehditleri en az maliyetle, en kısa sürede tespit ediyor ve gerekeni yapıyoruz. Siber caydırıcılık araçlarımızı güçlendireceğiz dedik; milli siber savunmamızı yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi teknikleri kullanan sistemler ile donattık ve her geçen gün bunları geliştirmeye devam ediyoruz. Diğer taraftan ilk yerli ve milli baz istasyonu ULAK’ın yaygınlaştırılmasına hızla devam ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde devreye alarak kullanımına öncülük ettiğimiz yerli ULAK, Aralık 2020 itibariyle ülke genelinde toplam bin 542 baz istasyonu ile faaliyet göstermektedir. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimiz ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız öncülüğünde; tüm paydaşların katkıları ile 2020-2023 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planımızı oluşturduk. Ayrıca Dijital Dönüşüm Ofisimiz tarafından Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi hazırlanarak Temmuz ayında yayınlandı. Siber vatanda egemenliğimizi güçlendirme yönünde yürüttüğümüz çalışmaların sonucunda Global Siber Güvenlik Endeksinde 23 sıra birden atlayarak dünyada 20. sıraya yükselmiş durumdayız. Siber güvenlik alanında insan kaynağı kapasitemizi daha da güçlendirecek dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yetenekli mühendislerimizin akıl ve alın teriyle yükseleceğiz. Kayıtlı kullanıcı sayısı 500 bini aşan BTK Akademi’yi bu amaçla kurduk. Herhangi bir ön şart gerektirmeden tüm gençlerimize açık olan akademide siber güvenlik ve 5G teknolojileri başta olmak üzere pek çok alanda çevrimiçi eğitimler veriliyor. Hedef, 1 milyon yazılımcıyı BTK Akademi’den mezun edip bilgi teknolojileri alanında insan kaynağımızı zenginleştirmek. Diğer yandan 5G’ye mümkün olan en kısa süre içinde yerli ve milli imkânlarla geçmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 5G ve ötesi teknolojilerde öncü bir konuma gelme amacına yönelik, ülkemizde kamu, üniversite, üreticiler ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile kurduğumuz 5GTR Forum ile yeni nesil teknolojilerin önünü açacak iş birliklerini tesis ediyoruz. Ayrıca haberleşme alanındaki faaliyetlerimizi uzayda da sürdürüyor ve geliştiriyoruz. Türksat 5A’yı önümüzdeki haftalarda, 5B’yi 2021 yılının ilk yarısında uzaya gönderiyor olacağız. Ülkemizin en büyük Ar-Ge projelerinden biri olan Yerli Haberleşme Uydusu Türksat 6A ise 2022 yılında hizmet vermeye başlayacak. Tüm bunlar, dijital tehditlere karşı Türkiye’nin siber mukavemetini artıracak adımlardır” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin verisi, yerli ve milli güvenlik duvarlarıyla korunacak”
Çok katmanlı siber uzayda Türkiye’ye ait tek bir zayıf halka bırakmamak için çabaladıklarının altını çizen Oktay, “Dışa bağımlı olduğumuz savunma sanayi ürünlerinde geçmişte yaşadığımız ambargoları unutmuş değiliz. O engelleyici zihniyet bugün karşımıza farklı yaptırım kılıflarına bürünmüş olarak çıkmaktadır. Ne şekilde engellemeye çalışırlarsa çalışsınlar; artık Cumhurbaşkanımız liderliğinde yaptırımı, geleceğe yatırıma dönüştüren bir Türkiye var. Siber güvenlik alanındaki teknolojiler için de aynı kararlılığı taşıyoruz. Türkiye’nin verisi, Türkiye’de kalacak; mahremimizin anahtarını başkasına teslim etmeyeceğiz. Türkiye’nin verisi, yerli ve milli güvenlik duvarlarıyla korunacak. Ülkemizde siber güvenlik ekosistemini savunma sanayi ekosistemini geliştirdiğimiz gibi ilerletecek; dijital alanda da kale gibi sağlam duracağız. Siber güvenlikte başarı hikâyelerimizi, yine Türk mühendisler yazmaya devam edecek. Akıllı sistemlerle yapılan saldırıları püskürtmek için, yerli ve milli imkânlarla daha akıllı sistemler geliştireceğiz. Yapay zekâ, nesnelerin interneti, büyük veri, veri güvenliği, kuantum teknolojileri ve ileri malzemeler alanlarında gelişen teknolojilere öncülük edecek; siber güvenlik alanında Türkiye’nin dışa bağımlılığını sıfıra indireceğiz” ifadelerini kullandı.

“Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesinin rolü çok önemlidir”
Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi paydaşları olarak meseleye bir milli dava bilinciyle yaklaşılması gerektiğini ifade eden Oktay, “Siber güvenlik alanında yürütülecek çalışmaların kamu, üniversiteler ve özel sektörün iş birliğinde planlanması ve gerçekleştirilmesi gereken; ancak ekip ruhuyla hayata geçebilecek niteliktedir. Türkiye’deki siber güvenlik firmalarının sayısını artırmak, siber güvenlik alanında faaliyet gösteren firmaların markalaşmasına yardımcı olmak, sektördeki firmaların ulusal ve global pazarda rekabet gücünü artırmak ve siber güvenlik alanındaki insan kaynağımızı geliştirmek gibi hedeflerimize giden yolda Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesinin rolü çok önemlidir. Küme üyesi firmaların ürettiği 10 yerli ürünü daha önümüzdeki yıl dünya pazarına açmayı hedefliyoruz. Ayrıca yerli ve milli siber güvenlik ürünlerinin yurt dışına ihracatını da destekleyeceğiz. Yenilikçi kuantum teknolojileri çalışmaları da bu ekipten çıkacak, yeni ihracat başarıları da. Küme üyeleri arasında oluşan eşgüdüm sonucunda ülkemizde tasarlanabilecek, üretilebilecek nitelikteki hiçbir ürünü ya da yazılımı, kesinlikle dışarıdan hazır olarak almayacağız. Yerli ve milli imkânlarla üretilen siber güvenlik ürünlerinin, özellikle Kümelenmenin emeği olan 230 ürünün, kamuda daha yaygın şekilde kullanılması için üzerimize düşen ne varsa yapmaya devam edeceğiz. Siber Güvenlik Haftası etkinlikleri vesilesiyle ‘siber güvenlikte hâlihazırda ihtiyaç ne, sektörün elinde ne var, daha nasıl inovatif ürünlere gereksinim duyuluyor?’ gibi birçok sorunun cevaplarını hep birlikte almış olacağız” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:
“Siber güvenlik alanında ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmak, yerli siber güvenlik ürün kullanımını artırmak ve uluslararası rekabet edebilecek markalar çıkarmak için tüm kurumlarımızla eş güdüm içinde çalışmaya devam edeceğiz. Dijital Türkiye, yapay zeka, 5G ve siber güvenlik gibi konularda ülkemizin çıtasını yükseltme hedefimiz önümüzdeki dönemde de yine gündemimizin ilk sıralarında olacak.“

Fuat Oktay kürsüde rahatsızlandı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konuşma yaptığı esnada rahatsızlanarak görevliler tarafından sahne arkasına götürüldü. Fuat Oktay’a sahne arkasında müdahale edilirken, kürsüye gelen Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, “Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay konuşmasının sonunda tansiyon düşüklüğüne bağlı küçük bir sağlık problemi yaşadı ama hamdolsun hiçbir sıkıntı yok. Doktorlarımız gereken değerlendirmeyi yaptı, hiçbir sağlık problemi yok. Ödül törenine kendisi teşrif edecek” açıklamasında bulundu.
Ödül töreni için tekrar kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Sadece biraz, doktorlarımızın söylediği kadarıyla ifade ediyorum, uykusuzluk ve yorgunluğa bağlık küçük bir rahatsızlık oldu, anlayışınız için teşekkür ediyorum” dedi.

Derya Yetim - İlker Turak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Miras ve iftira iddiaları gölgesinde işlenen cinayete müebbet hapis Kocaeli’nin Körfez ilçesinde eşine yönelik ithamlarda bulunduğu ve miras yüzünden husumet beslediği iddiasıyla arkadaşını tabancayla vurarak öldüren sanık, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Olay, 14 Aralık 2023 tarihinde Yeniyalı Mahallesi Hamit Kaplan Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Körfez Belediyesi temizlik işçisi, park halindeki 34 BK 3432 plakalı Skoda marka otomobilde bir kişinin hareketsiz şekilde yattığını gördü. İhbar üzerine adrese sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İsminin Adem Aydoğan (61) olduğu belirlenen ve omzunun arkasından silahla vurulduğu tespit edilen kişi, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olaya ilişkin inceleme başlatan polis ekipleri Aydoğan’ın, arkadaşı Doğan Z. (63) tarafından vurulduğu tespit etti. Şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. "Gamze’nin babasından kalan mallarla ilgili birçok tehdit olayları başımıza geldi" Olayla ilgili açılan davanın son celsesi, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Doğan Z., maktulün ailesi, sanığın tanık eşi Gamze Z. ve taraf avukatları katıldı. Sanık Doğan Z. savunmasında, "Adem Aydoğan’ı uzun yıllardır tanırım, benim daha önce adliyelik herhangi bir işim olmadı, ne zaman ki eşim Gamze ile evlendim sabıkalarım oldu. Gamze’nin babasından kalan mallarla ilgili birçok tehdit olayları başımıza geldi. Bu olaylarla ilgili de hatta eşim Gamze’de şikayetlerde bulundu. Adem benim yakın arkadaşımdı. Daha önceki ifademde anlattığım şekilde Adem bir seferinde kendi cep telefonunu bulabilmek için benim cep telefonumu almıştı, bu sırada eşim Gamze’nin telefonunu numarasını aldığını düşünüyorum. Zira Gamze’nin telefonu Adem’de olmaz" dedi. "Benim Gamze ile para için birlikte olduğumu söylemiş" Olay tarihinden bir gün önce Adem Aydoğan’ın eşini aradığını söyleyen Doğan Z., savunmasına şöyle devam etti: "Bunu bana eşim söyledi. Benim Gamze ile para için birlikte olduğumu, Gamze’nin numarasını sağa sola dağıttığımı söylemiş. Gamze bunu bana anlatınca ona ’Seni arayan Adem değildir’ dedim. Zira Adem’den böyle bir şey beklemezdim. Gamze’ye, ’Seni arayan ya Sefa İ.’nin adamlarıdır ya da amcandır. Birini peşine takmışlardır’ dedim. Ertesi gün hamile olan Gamze’yi hastaneye kontrole götürdük. Doktorun yanındayken Gamze’nin telefonu çaldı, bunun üzerine Gamze dışarıya çıkıp konuştu, bende doktorun yanından çıktığımda Gamze bana, Adem’in hastanenin önüne geldiğini söyledi. ’Aşağıya inelim, kim olduğuna bakalım, sen gelen araca binersin bende durdururum’ dedim. Devamında bahse konu aracı durdurduğumda içerisinde Adem’in olduğunu gördüm, yanında Gamze vardı. Gamze’ye araçtan inmesini ve gitmesini söyledim, ön yolcu koltuğuna ben oturdum, ’Adem bunu bana nasıl yaparsın?’ dedim. Adem de bana, ’Bu malı sana yedireceğimi mi sanıyorsun?’ şeklinde sözler söyledi." "Adem bir anda boynumu kavradı, boğuştuk" Doğan Z., tartıştıkları sırasında aracın hareket halinde olduğunu belirterek, "Beni 9 kişinin olduğu bir yere götüreceğini söyledi. Yolda bir yerde durdu. Bu bahsettiği 9 kişi bana saldırır düşüncesiyle silahımı çekmiştim. Sağa sola bakıyordum, Adem bir anda boynumu kavradı, boğuştuk. Bu sırada elimdeki silah ateş aldı, ben neresinden vurulduğunu görmedim. Olay sonrasında olay yerinden ayrıldım. Adem tek mermi ile vurulduysa benim anlattığım şekildedir. 2 mermi varsa adamları tarafından vurulmuştur. Olaylar bu şekilde gerçekleşmiştir, tahliyemi istiyorum" diye konuştu. "Adem bana, ’Eşin seni başkalarına pazarlıyormuş’ dedi" Tanık olarak dinlenen Gamze Z., "Olay günü hamile olduğum için eşimle kontrole hastaneye gidecektim. Maktul, telefonda beni aradı. Telefon numaramı nereden bulduğumu sorduğumda eşim Doğan’ın verdiğini söyleyerek, ’Seni başkalarına peşkeş çekiyor’ dedi. Peşkeş çekmek ne demek bilmiyorum. Benim kötü yollu olduğumu söylediğini zannettim. ’Eşin seni başkalarına pazarlıyormuş’ dedi. Maktul, eşimin ailemden kalan mirasa ortak olacağını her yerde anlattığını söyledi. Telefonla konuşacaklar konular olmadığını söyledi. Ben hastaneye gideceğimi söyledim. Orada çıkışta karşıma çıktı. Arabaya binmemi istedi. Ben arabaya binmedim. O sırada eşim Doğan geldi. Eşimin beni arabada görmesi söz konusu değil, ben arabaya binmedim. Adem, silahı görünce kaçmak için arabasına bindi. Eşim önünü kesti. Eşim beni gönderdi, ben de eve geldim. Onlar yalnız kaldı. Maktul olaydan bir gün önce de aramıştı, hastaneye gideceğimi söylemiştim. Adem’in beni aradığını Doğan’a söylemedim. Benim psikolojik rahatsızlığım yoktur. Aralarında para husumeti varmış, bilmiyordum" şeklinde konuştu. "Ailemi korumak zorundaydım" Eşinin ifadesine karşı sanık Doğan Z. ise "Eşimi arabadan ben indirdim ve eve gönderdim. Kendisi tam olarak hatırlamıyor. Adem ile çok samimiydik. Ademin bu şekilde konuşma yaptığına inanamadım. Adem arkadaşımdı, neden karımı aradı, onunla buluştu. Telefonumu alıp, karımın numarasını alıyor. Bu hangi dine ve arkadaşlığa sığar. Ailemi korumak zorundaydım. Öldürme kastım yoktu" ifadelerini kullandı. Müebbet hapis Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığı "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis, "ruhsatsız silah bulundurma" suçundan ise 1 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Gaziantep Gaziantep Şehir Hastanesi’nde Teknoloji Transfer Ofisi açıldı Gaziantep Şehir Hastanesi’nde sağlıkta yenilikçi projelere destek veren Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Teknoloji Transfer Ofisi açıldı. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Teknoloji Transfer Ofisi’nin Gaziantep Şehir Hastanesi şubesi düzenlenen törenle açıldı. Sağlık alanında bilgi, teknoloji ve yeniliğin ticarileşmesini destekleyecek olan bu önemli adımın açılış töreninde, sağlıkta araştırma, geliştirme ve inovasyon ekosistemini güçlendirmeye yönelik adımlar ele alındı. Sağlık alanında ortaya çıkan bilimsel bilgi, buluş, yenilik ve klinik tecrübelerin ticarileşmesinin amaçlandığı merkezde, sağlık çalışanlarının, yatırımcının ve sanayicilerin fikirlerini dünya markası haline dönen ürünlere dönüştürülmesi hedefleniyor. Gaziantep Şehir Hastanesi Konferans Salonu’nda düzenlenen törende konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, "Eğer bugün ‘bismillah’ demezsek yarın çok geç olacak. Bugün burada olduğunuz için, bu güzel desteğiniz için ben her birinize çok teşekkür ediyorum. Bugün bir tarih yazacağız ve inşallah artık dışa bağımlıktan kurtulduğumuz, silikon vadilerinin burada kümeleştiği, en azından doktorların dışarıya gitmediği, her şeyi ülkemizde bulduğu bir dönemi başlatacağız. Çünkü bilgi ekonomisinde bilgi güçlü iktidar yapar. Ama iktidar yapanlar gayretten çok öğretiyor. Biz öğretemeyiz, biz yaşadık ve izliyoruz. Merhameti akılla birleştiririz ve bunu Allah’ın izniyle başarırız. Bu noktada birlikte başaracağımıza bütün kalbimle inanıyorum. Bilimde de, tıpta da, felsefede de ve ahlakta asıl olan insandır. Bina araçtır, imkanlar vasıtadır. O yüzden her şeyin başı insandır" dedi. Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin ise, "Koruyan sağlık anlamında Gaziantep Şehir Hastanemiz, modern alt yapısıyla vatandaşımızın sağlığını en güçlü şekilde koruyan bir kale vazifesi görüyor. Ancak bizler koruyucu sağlık hizmetlerini sadece tedavi ile değil, bilimsel öngörü ve veri odaklı yaklaşımlarla da destekliyoruz. TÜSEB Teknoloji Transfer Ofisi, akademik birikimi inovasyonla buluşturarak teşhis ve tedavi yöntemlerimizi modernize edecek, sağlık hizmeti kalitemizi dünya standartlarının üzerine çıkaracaktır. Bilginin ticarileşmesi, yerli ve milli üretimin en temel şartıdır. Biz artık sadece teknoloji tüketen değil, patent alan, lisanslayan ve kendi tıbbi teknolojisini ihraç eden bir ülke olma yolundayız. İşte bu yöntem ve bugün açılışını yaptığımız bu Teknoloji Transfer Ofisi, üreten sağlık vizyonumuzun Gaziantep’teki kalbi olacaktır. Genç araştırmacılarımız ve uzman hekimlerimiz en büyük hayallerini ve projelerini hayata geçirmek için artık uzaklara gitmek zorunda kalmasın. Kendi şehirlerindeki bu imkana kavuşsunlar. Gaziantep’in girişimci ruhu ile TÜSEB’in bilimsel gücü birleştiği zaman Türkiye yüzyılının sağlık ayağını hep birlikte inşa etmiş olacağız" diye konuştu. Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan yaptığı sunumda, Teknoloji Transfer Ofisi’nin sağlık alanındaki yeniliklerin desteklenmesi için önemli bir adım olduğunu anlattı. Türkiye genelinde Teknoloji Transfer Ofisi sayısını artırmayı hedeflediklerini belirten Kervan, sunumun devamında ise ofisin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Konuşmaların ardından kurdele kesimi yapılarak ofisin açılışı yapıldı. Türkiye’nin sağlıkta yerli üretim, teknoloji geliştirme, kamu, sanayi ve akademi entegrasyonunu hedefleyen "Üreten Sağlık Buluşmaları" programı gerçekleştirildi. Gaziantep Şehir Hastanesi’nde Teknoloji Transfer Ofisi açılışı ile başlayan program, Gaziantep Ticaret Odası’nda düzenlenecek Gaziantep Sağlık Endüstrisi İş Birliği Zirvesi ile devam edecek. Programa, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemalettin Aydın, Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu, Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan, doktorlar ve ilgililer katıldı.
İstanbul "Kabine dönemimizde 58 farklı ülkeden kırmızı bültenle aranan 588 suçlu Türkiye’ye getirildi" İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ‘’Kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir. Tiflis ziyaretimden sonra ise Gürcistan’dan ülkemize 54 şahsın teslimi gerçekleşmiştir. Bu sayılar, Gürcistan’la olan stratejik ortaklığımızın, suç ve suçluyla olan mücadeledeki kararlılığımızın en güçlü göstergesidir. Bugüne kadar suç ve suçluya sınırlarımız içerisinde nasıl alan bırakmadıysak, sınırı aşan suçlulara da asla nefes aldırmayacağız’’ dedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Beşiktaş’ta bulunan Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde Gürcistanlı mevkidaşı Gela Geladze ile bir araya geldi. Programa ayrıca iki ülkeden temsilciler ve bazı davetliler katıldı. Toplantıda iki ülke arası ilişkiler ve bölgesel gelişmeler ele alındı. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Gürcistan’la komşu olmanın ötesinde tarihi, kültürel ve stratejik ortaklık konusuna önem verdiklerini belirtti. Bakan Yerlikaya, Gürcistan’ın da yine aynı iradeyi ve samimi duruşu sergilediğine dikkat çekti. Gürcistanlı mevkidaşının iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkıda bulunduğunu belirten Bakan Yerlikaya, ’’Bilhassa geçtiğimiz ay, askeri kargo uçağımızın Gürcistan topraklarında yaşadığı elim kazanın ardından Bakan, kaza mahalline arama-kurtarma ekiplerini süratle sevk etmiştir. Ayrıca kendisi, bizzat orada bulunarak süreci yönetmiş ve eş zamanlı olarak bizleri bilgilendirmiştir. Sayın Geladze ve tüm Gürcistan makamlarına da bu zor zamanda gösterdikleri samimi ve dostane yaklaşım için tekrardan şahsım ve milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle, şehitlerimize bir kez daha Yüce Allah’tan rahmet diliyorum’’ ifadelerini kullandı. ‘’Türkiye Interpol, Europol ve dost ülkelerin emniyet birimleriyle birlikte çalışan dünyadaki en etkin ülkelerden biridir’’ Konuşmasına geçtiğimiz eylül ayında Tiflis’e yaptığı ziyaretle devam eden Bakan Yerlikaya, ‘’Bugün yaptığımız toplantılarda, ülkelerimizin huzur ve güvenliğini tehdit her türlü suç ve suçluyla mücadele ana gündem maddemizdi. Biliyoruz ki, sınır aşan suçlarla mücadele ancak sınır aşan bir iş birliği iradesiyle nihai sonuca ulaşabilir. Bu doğrultuda, bütçe görüşmelerinde ifade ettiğim gibi Türkiye Interpol, Europol ve dost ülkelerin emniyet birimleriyle birlikte çalışan dünyadaki en etkin ülkelerden biridir. Kabine dönemimizde 58 farklı ülkeden kırmızı bültenle aranan 588 suçlunun Türkiye’ye getirilmesi bunun en somut örneğidir. Gürcistan da bu iş birliğimizin en verimli seyrettiği dost ülkelerdendir’’ dedi. ‘’Kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir’’ Gürcistanlı makamlarla, suç ve suçluları yakalamaya yönelik yapılan ortak çalışmaların önemine değinen Bakan Yerlikaya, ’’Nitekim, kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir. Tiflis ziyaretimden sonra ise Gürcistan’dan ülkemize 54 şahsın teslimi gerçekleşmiştir. Bu sayılar, Gürcistan’la olan stratejik otaklığımızın, suç ve suçluyla olan mücadeledeki kararlılığımızın en güçlü göstergesidir. Bugüne kadar suç ve suçluya sınırlarımız içerisinde nasıl alan bırakmadıysak, sınırı aşan suçlulara da asla nefes aldırmayacağız. Er ya da geç; tıpkı diğer suçlularda olduğu gibi hepsini yakalayıp, adalete teslim edeceğiz. Bugün kıymetli dostum Geladze ile suçla mücadelede ve suçluların iadesi noktasında ortak irademizi daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğimizi ifade etmek isterim‘’ diye konuştu.