GÜNDEM - 25 Eylül 2020 Cuma 19:05

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Pelosi Türkiye’ye karşı husumet içerisinde olan önyargılı bir siyasetçidir”

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Pelosi Türkiye’ye karşı husumet içerisinde olan önyargılı bir siyasetçidir”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, basın mensuplarının sorularını yanıtlayarak, “Pelosi Türkiye’ye karşı husumet içerisinde olan önyargılı bir siyasetçidir. Daha önce Ermeni Soykırım iddiaları konusunda böyle bir tavır içerisine girmişti. Amerikan iç sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışan siyasetçiler sadece beyhude bir çaba içerisindedirler” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ahmet Yesevi Üniversitesi ev sahipliğinde Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile hizmete sunulan Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü Projesi (TEİS) programına katıldı.

Program çıkışında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Kobani olayları sebebiyle haklarında soruşturma başlatılan 7 milletvekili hakkında fezleke düzenleneceğiyle ilgili sorulan soruya cevap veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Hukuki bir süreç, artık bu süreci hep birlikte takip edeceğiz. Fezleke hazırlanması da meclis ayağı da var. Meclisle beraber yürüyecek bir süreç hep birlikte izleyeceğiz. Tabi Kobani olaylarını unutmak mümkün değil. O dönemde çok acı olay yaşandı, bu tamamen hukuki bir süreç onunla ilgili hep birlikte izleyeceğiz” dedi.

“3 koldan istikşafi görüşmeler, siyasi istişareler ve askeri müzakereler şeklinde bu sürecin başlayacağını bekliyoruz”

Yunanistan’la yapılacak olan istikşafi görüşmeleriyle ilgili konuşan Kalın, “İstikşafi görüşmeler özellikle kıta sahanlığı ekonomik bölge ve havayla ilgili Ege’deki diğer konuları ele almak üzere 2002 yılında oluşturulmuş bir mekanizma. 2016 yılına kadar bu 14 yıl boyunca yapıldı. Ve 2016 döneminde Çipras hükümetinin biz bu görüşmeleri şu anda devam edemeyeceğiz gerekçesiyle sonlandırılmıştı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız ifade ettiler, biz görüşmelere başlamayı ön koşulsuz olarak her zaman hazırız dediğinde aynı zamanda bu 4 yıl önce sonlandırılan görüşmelere bir atıf yapmaktaydı. Şimdi son birkaç aydır devam eden yoğun bir diplomasi trafiği oldu. Bizim görüşmelerimiz oldu, benim Yunan ve Alman mevkidaşlarımızla yaptığımız, Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları ve tabi ki en önemlisi Cumhurbaşkanımızın Sanşölye Merkel’le ve diğer liderle yaptığı yoğun diplomasi neticesinde bu geçtiğimiz hafta bu görüşmelerin başlayacağına dair Salı günü ilk duyuruyu yaptık. Şimdi 61. tur görüşmeler kaldığı yerden devam edecek. Daha önceki konular neyse, hangi konu başlıkları varsa bunlar müzakere edilecek. Bu istikşafi görüşmelerin yanı sıra iki önemli görüşme trafiği daha olacak. Bunlardan bir tanesi siyasi istişareler. Bu daha ziyade ikili ilişkilerin ele alındığı ekonomiden turizme, sınır güvenliğinden azınlıklar meselesine kadar bu meselelerin ele alındığı bir süreç oluyor. Bu da dışişleri bakanlıkları arasında devam ediyor. Bir de askerler arasında güven artırıcı önlem başlıklar altında yapılan bir dizi toplantılar var. Bunlarda Türk ve Yunan askerleri arasında hem Ege’de, hem denizde, karada, sınırda birlikte çalışma mekanizması oluşturulması için inşa edilmiş bir yapı. Bunların birçok toplantısı yapıldı. Bu hafta NATO’da bu toplantılar yapıldı. Bu da onların devam olacak. Dolayısıyla 3 koldan istikşafi görüşmeler, siyasi istişareler ve askeri müzakereler şeklinde bu sürecin başlayacağını bekliyoruz, umuyoruz ve planlıyoruz. Bir sonraki istikşafi görüşmenin tarihi henüz netleşmedi, bunu görüşüyoruz” dedi.

“Yunanistan’ın Mısır’la yaptığı bu anlaşmadan dolayı bu ertelenmişti, tekrar bu durumla karşılaşmayacağımızı umut ediyoruz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müzakerelere ikinci bir şans verdiğini belirten Kalın, “Burada tabi cumhurbaşkanımızın diplomasiyle, müzakereye tekrar ikinci bir şans vererek bu sürecin önünü açması son derece önemli. Bunun hem Yunan tarafında, hem de Avrupa Birliği tarafında takdir edilmesi gerekiyor. Zira daha öncede bir 1,5 ay önce biz Türkiye ve Yunanistan dolarak istikşafi görüşmelerin yeniden başlaması konusundaki açıklamayı yapma konusunda mutabık kalmıştık. Fakat o zaman Yunanistan’ın Mısır’la yaptığı bu anlaşmadan dolayı bu ertelenmişti. Şimdi tekrar böyle bir durumla karşılaşmayacağımızı umut ediyoruz” diye konuştu.

“Avrupa Birliği üzerine düşeni yaparsa 1-2 Ekim’de yapılacak zirveden olumlu kararlar çıkabilir”

1-2 Ekim’de AB liderler zirvesine değinen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, ”Önümüzdeki hafta 1-2 Ekim’de AB liderler zirvesi yapılacak. Burada özellikle Türkiye gündeminin pozitif bir şekilde ilerlemesi büyük önem arz ediyor. Cumhurbaşkanımızda ifade etti, Türkiye’nin bu zirveden beklentiler çok açık ve net. Öncelikle Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesini bekliyoruz, bunu zaten Almanya dönem başkanlığında geçireceğini de ifade etmişti. İkincisi 15 Mart 2016 tarihli göç mutabakatının güncellenmesi, zira göç sorunu büyük bir kriz olarak devam ediyor. Türkiye dünyada göç yükünü taşıyan birinci ülke olarak bu krizin çözülmesine dönük çok ciddi adımlar atmaya devam ediyor. Fakat maalesef yük paylaşımı noktasında Avrupa Birliği ülkelerinden yahut başka ülkelerden, körfez ülkeleri de dahil buna, gerekli adımlar atılmadı. Dolayısıyla göç anlaşmasının güncellenmesi de önem arz ediyor. Üçüncü olarak da vize serbestesi konusunun artık çözüme kavuşturulması ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da Schengen Vize bölgesine vizesiz girebilmesinin sağlanması. Bunun dışında birkaç önemli unsur daha gelişti. Bir tanesi Akdeniz’e kıyısı olan bütün ülkelerin katılımıyla gerçekleştirilecek bir Doğu Akdeniz Konferansının yapılması, bugüne kadar Türkiye’yi dışarıda bırakan bir takım girişimler yapıldı. Bunlar uygulanabilir olmadığını herkes biliyor. AB Başkanı ve Sayın Michel’de Türkiye’nin de içinde olduğu bir böyle bir konferansın, girişimin, platformun yapılması gerektiğini ifade ettiler. Cumhurbaşkanımızda buna zaten olumlu yaklaştığını söyledi. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor. Tabi bunlara ilaveten müzakerelerin yeniden canlandırılması üzerinde de durmak gerekir diye düşünüyoruz. Yeni fasılların açılması, bunlar imkansız değil. Burada Avrupa Birliği üzerine düşeni yaparsa, pozitif bir gündemle ilerlerse 1-2 Ekim’de yapılacak zirveden olumlu bir takım kararlar çıkabilir. Daha sonra yanılmıyorsam kasım ya da aralık ayında bir ikinci zirve daha olacak o zamana kadar bunu muhafaza edebilirsek hem Yunan tarafı, hem AB ülkeleri, o zaman Türkiye ve AB ülkeleri arasında ciddi bir ivme yakalama fırsatımız olacak. Hem de Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde daha rasyonel, karşılıklı çıkarlara dayalı, karşılıklı saygıyı esas alan adil paylaşıma dayalı bir ilişki biçimi geliştirmek mümkün olacak” şeklinde konuştu.

“Amerikan iç sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışan siyasetçiler beyhude bir çaba içerisindedirler”

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin sözlerine yönelik sorulan soruya cevap veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Pelosi Türkiye’ye karşı husumet içerisinde olan önyargılı bir siyasetçidir. Daha önce Ermeni Soykırım iddiaları konusunda böyle bir tavır içerisine girmişti. Nasıl Soykırım iddiaları tarihi gerçeklerle örtüşmediyse, bu gün Türkiye siyasetini okumaları da tarihi ve aktüel gerçeklikle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bazı batılı, Amerikalı siyasetçiler Türkiye’yi özellikle de sayın Cumhurbaşkanımızı kendi özel iç siyasetlerinin malzemesi yapma alışkanlığından bir türlü vazgeçemiyorlar. Bu da belki Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanımızın küresel etkisinin bir yansıması olarak da okunabilir. Ama şu soruyu sormak lazım Türkiye’de seçimlere katılım oranı nedir, Amerika Birleşik Devletleri'nde nedir? Demokratik temsil açısından Türkiye’de kaç siyasi parti vardır, ABD’de kaç siyasi parti vardır? Amerikan demokrasi krizin tartışmalarına baktığımız zaman Amerikan siyasetine etki yapan, kongreye etki yapan, etkinin ötesinde oradaki ifadeyi mazur görün ama siyasi pozisyonları satın alan çıkar grupları ne kadar etkindir. Türk demokrasisinde çok partili hayata geçtiğimizden beri temsil noktasında nerede olduğumuza bir bakın. Bu konularda mukayese bile kabul etmez. Amerikan iç sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışan siyasetçiler sadece beyhude bir çaba içerisindedirler. Onlara tavsiyemiz, tarihi doğru okumaları, Türkiye’nin yeni dinamiklerini doğru okumaları, eskiden Türkiye’ye bir talimat verdiklerinde bunun derhal yerine getireceklerini zanneden bazı güç, çıkar çevreleri artık Türkiye’de 15-16 yıldır böyle bir düzenin olmadığını anlamış olmak durumundalar. Bunu hala görmedilerse bizi izlemeye devam etsinler” ifadelerini kullandı.

Ensar Kıranlıoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta iki araçta silah ve uyuşturucu ele geçirildi Muş’ta düzenlenen operasyonda iki araçta uyuşturucu madde ve ruhsatsız silah ele geçirilirken, gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı. Muş Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğü ekiplerince uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda iki araçta silah ve uyuşturucu madde ile yakalanan 3 kişi, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Muş Valiliğinden yapılan açıklamada, “Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce ilimize veya batı illerine uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda uyuşturucu madde taşıdığı tespit edilen 2 araç ekiplerimiz tarafından takibe alınmış ve belirtilen araçlar durdurularak narkotik madde arama köpeği Thor eşliğinde arama yapılmıştır. Yapılan kontrollerde bin 53 gram metamfetamin maddesi, 13,4 kilogram skunk maddesi, 1 adet AK-47 piyade tüfeği, 2 adet şarjör, 4 adet 7,62 mm fişek ele geçirilmiştir. Konu ile ilgili olarak Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 4 şüpheli şahıs TCK 188 kapsamında işlem yapılmak üzere gözaltına alınmış, ayrıca bu şüphelilerden 2’si hakkında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 6136 S.K.M suçundan adli işlem başlatılmış ve şüpheli şahıslar emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmiş olup, 3 şahıs mahkemece tutuklanırken, 1 şahıs adli kontrol şartıyla serbest kalmıştır” denildi.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci olduğunu belirterek, bunlardan bin 164 kişinin örgün eğitimde ön lisans, bin 269 kişinin de lisans eğitimi gördüğünü söyledi. Adalet Bakanı Tunç, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu toplantısına katıldı. Tunç, İstanbul Sözleşmesi yürürlülükten kaldırıldıktan sonra 2021 yılında 343, 2022’de 358, 2023’te 315, bu yıl içinde de şu ana kadar 107 kadın cinayeti yaşandığını belirterek, "Dolayısıyla hiç olmasın, yani bu noktada en aza indirelim. Türkiye olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre bizim bölgemiz orta sıralarda gözüküyor. Ama bizim ülkemizde hiç kadın cinayeti olmasın, biz bunu temenni ederiz” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ve meslek liseleri açtıklarını ifade eden Tunç, “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var. Bunların tabii yaşı küçük olan da var, ileri yaşta olanlar da var. Açık öğretim ortaokulu okuyan var, 9 bin 389 kişi. Açık öğretim lisesi okuyan var, 43 bin 184 kişi. Açık öğretim fakültesi ön lisans ve lisans okuyan 6 bin 914 kişi var. Örgün eğitim ortaokula gidenler, örgün eğitim liseye gidenler; 494 kişi. Örgün eğitim ön lisans bin 164 kişi. Örgün eğitim lisans, yani gündüzleri üniversiteye gidiyor, akşamları cezaevine dönüyor. Okulda da kimse onun cezaevinde kaldığını bile bilmiyor, yani böyle insancıl bir ortam var. Cezaevlerinde bin 269 kişi lisans eğitimi görüyor. Yüksek lisans 61, doktora 21, uzaktan eğitimle ön lisans 38, uzaktan eğitimle lisans 91, Adalet Mesleki Eğitim Merkezi’nde 8 Mayıs itibarıyla bin 550 kişi şu anda mesleki eğitim görüyor. Çok programlı liselerde de 237 kişi” dedi.
Zonguldak Kız çocuğuna cinsel istismar iddiasıyla yargılanan kuaföre tahliye Zonguldak’ta 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan ve hakkında 48 yıl 3 ay hapis cezası talep edilen kuaför ilk duruşmada tahliye edildi. İddialara göre, kadın kuaföründe stajyer olarak çalışan 14 yaşındaki kız çocuğu, işletme sahibi H.E. tarafından cinsel istismara uğradığını ve kendisine mesajlar gönderdiğini öne sürerek durumu ailesine bildirdi. Aile durumu polise anlatarak, işletme sahibi H.E.’den şikayetçi oldu. Pedagog eşliğinde kız çocuğunun ifadesine başvuruldu. H.E., ekiplerce yakalanarak gözaltına alındı. Tutuklanan H.E. hakkında hazırlanan iddianame 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Tutuklu sanık H.E. hakkında çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğa karşı cinsel taciz suçlarından 48 yıl 3 ay hapis cezası talep edildi. Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada hakim karşısına çıkan H.E., suçlamaları reddederek, kendisine iftira atıldığını öne sürdü. Kız çocuğu Ö.T.’nin iş yerinde stajyer olarak çalıştığını, kendisine fazladan harçlık da verdiğini söyleyen H.E., “Bizde çalışması için onay verdik. Şartları kabul ettiler. Bunlara devlet para ödüyor. Hesabına yatan parayı ailesi elinden alıyormuş. Sonrasında kendi parasız kaldığı için benden harçlık istedi. Bizde diğer stajyerlere harçlık verdiğimiz gibi kendisine de harçlık verdik. Sonrasında ise parasız kaldığında bizden harçlık alamadığında iş yerinde huzursuzluk çıkarmaya başladı. Verilen işleri yapmamaya başladı. Tartışmaya başladı. Kendisiyle konuştuk, ‘Bu şekilde yapmaya devam edersen işini sonlandıracağız’ dedik. Bu konuşmaların üzerine bir ara iyi oldu, yine agresif hareketlerine tekrar başladı” dedi. Ö.T.’nin bir ara ailesiyle tartıştığını ve işe gelemeyeceği yönünde mesajlar attığını söyleyen H.E., “Bana WhatsApp üzerinden kollarını jiletlediği fotoğraf attı. ‘Ben yarın işe gelemeyeceğim’ dedi. Ailesiyle tartışmış. Sonrasında işe geldi. Bizde dedik ki ‘Böyle şeyler’ yapma. Psikologdan destek alması gerektiğini söyledik. Agresif hareketler yapmaya devam etti. Tekrar konuştuk. ‘Senin stajını yakacağız’ dedik. Ondan sonrasında şahsın psikolojik sorunları olduğu ve ailesine bu durumları anlatamayacağı için ailesinden de şiddet görüyormuş, bu iftiraları bize attı” diye konuştu. "Üzerimize atılan tamamen iftiradır" Ö.T.’yi iş yerine kilitlemediğini ve cinsel tacizde bulunmadığını öne süren H.E., “İş yerine kilitleme yoktur. İş yerimin kapısı camdır, içerisi görülür. İş yerimizin anahtarı tektir. Son çıkan anahtarı çıkışta askılığa asar. Kendisinin ‘Göğsümü tuttu, öptü’ gibi bu iddialar doğru değildir. Bu olaylar hiç yaşanmamıştır. Böyle bir olay yaşanmamıştır. Bizim koridorumuzda avukat, hukuk büroları var. Geç saate kadar çalışırlar. 23 yıldır kendi iş yerimi işletiyorum. Çok sayıda stajyer çalıştırdım. Bu zamana kadar böyle bir olay olmamıştır. Üzerimize atılan tamamen iftarıdır” ifadelerini kullandı. Ö.T. ile aralarındaki mesajlaşmalar ve ses kaydıyla ilgili mahkeme başkanının sorusuna da yanıt veren H.E., “Şahsın bahsettiği konuşmalar tamamen işle alakalıdır. Cinsel içerikli hiçbir konu yoktur. Ses kaydı almış. Orada işle ilgili konuştuk. O ses kaydından da haberim yok. Kendi kafasında hikaye kurgulamış. Kurguladığı şeye inanmış. Hakkımda şikayetçi olmuştur. Şahıs bu stajını yakma olayını anlatamayacağı için bu iftirayı üzerime atmıştır. Çünkü bir sene sınıf tekrarı yapmak durumunda kalacaktı” şeklinde kendini savundu. Sosyal çalışmacı eşliğinde ifadesi alındı Sosyal çalışmacı eşliğinde ifadesi alınan Ö.T. ise otele gelin saçı yapmaya gittikleri gün H.E.’nin kendisine “Seninle olmak istiyorum” diye mesaj attığını öne sürdü. Bu mesajları staja başlamasına referans olan ve tanık olarak dinlenilen Z.P.’ye de gösterdiğini söyleyen Ö.T., şöyle devam etti: “Geçen aralık ayında göğsüme dokundu. Kıyafetlerin üzerinden dokunuyordu. Sürekli ‘Seninle birlikte olmak istiyorum. Sen benimsin’ gibi cümleler kullanıyordu. Onu istemediğimi, ondan uzaklaşmaya çalıştığımı söyledim. Bana daha çok yakınlaşmaya çalışıyordu. Her fırsatta bana dokunmaya çalışıyordu. Okulumla tehdit etti. Diğer elemanları çıkartmıştı, tehdit ettiği için çıkamadım. Kapıyı kilitledi. Kendi soyundu. Ben uzaklaşınca ‘Git o zaman’ dedi. ‘Seni istemiyorum, bana zorla dokunuyorsun’ dedim.” "Şahit olsam engellemeye çalışır, müdahale ederdim" Duruşmada Ö.T.’nin babası T.T. ile annesi Ş.T. de dinlendi. Baba T.T. olayı öğrenince polis merkezine giderek şikayetçi olduğunu söylerken, anne Ş.T. de “Kızım gergindi, nedenini sorduğumda o da bana taciz olaylarını anlattı. Kızımın karşısında soyunmuş ve kendini dokundurmak istemiş. Kızım kendini savunmak amacıyla bıçak çektiğini söyledi. Kızım bana ses kaydını gösterdi” ifadelerine yer verdi. H.E.’nin Ö.T.’ye yönelik iddialarıyla ilgili dinlenen tanık Z.P., “Böyle bir şey varsa ailesine anlatması gerektiğini söyledim. Eğer korkuyorsa beraber anlatabileceğimizi söyledim. Birkaç gün sonra ailesine anlattı. Şikayette bulundular. O sıra bende sanık H.E.’ye mağdur Ö.T.’nin anlattıklarını sormuştum. O da bana ‘Böyle bir şey yok’ dedi. Gözümle gördüğüm bir olay yoktur. Şahit olsam engellemeye çalışır ve müdahale ederdim. Sanığın ‘Seni istiyorum, çok güzelsin’ şeklinde mesajlar attığını gördüm” dedi. Sanık avukatı, söz konusu iddiaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mağdurun beyanlarının çelişkili olduğunu savundu. Cumhuriyet savcısının tahliye talebinin ardından karar veren mahkeme heyeti, suçun niteliğinin değişme ihtimali, tutuklulukta geçirdiği süreyi ve tutuklamanın tedbir niteliğini dikkate alarak yurtdışı çıkış yasağı koyarak, sanık H.E.’nin tahliyesine karar verdi.
Bursa Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey: “Bursaspor için sistem oluşturmalıyız” Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursaspor Divan Kurulu Toplantısı’nda yaptığı açıklamada, “Bursa’yı uluslararası platformlarda Bursaspor markasıyla temsil etmek istiyoruz. Ve biz bu işte varız. Ama sadece bizim olmamız yeterli değil. Bir sistem geliştirmemiz lazım. Yapılanların yanlış olduğunu gördük. Yeni bir sistem ve kurguyla Bursaspor’u ayağa kaldırmamız lazım” dedi. Bursaspor Divan Kurulu Toplantısı, Merinos Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Sinan Bür kaptanımız, başkanımız büyük sorumluluk üstlendi ve göreve geldiler. İstekleri ve arzuları ligde kalabilmekti. Ancak gençlerle ancak bu kadar olabiliyor. Burada tecrübe gerekiyor. Bu yüzden de isteğimiz olmadı. Bursaspor’un mutlak suretle buradan geri dönmesi lazım. Hepimiz Bursasporluyuz. 40 merdivenlerde başlayan o serüvenlerimiz daha sonra şampiyonlukla taçlandı. Müthiş bir süreç yaşadık. Şimdi de bu süreci yaşıyoruz. Bursa bunu asla hak etmiyor. Dördüncü büyük şehir olan, ekonomik olarak da Türkiye’de ikinci sırada bulunan bir kentin marka değeri olarak gösterdiğimiz takımımızın buralarda olması hepimizin vicdanını sızlatması lazım. Hepimiz üzülmeliyiz. Herkes nedenlerini biliyor, tartışıyor. Artık dün için uğraşmayacağız. Dün bitti. Biz şimdi yarın ne yaparız, onu düşünmeliyiz. Ve tekrar gerisi geriye dönen, yükselen ve aynı zamanda her yıl bir lig atlayan Bursaspor’u nasıl inşa ederiz onu planlamalıyız. Şu anda da öyle bir toplantıdayız. Ben sizin karşınızda öncelikle Bursaspor taraftarı ve üyesi olarak karşınızdayım. Bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak asla icazet makamı olmayacağım. Ve asla Bursaspor’un iç işlerine karışan bir yönetici olmayacağım. Bursaspor’un buraya gelmesinde de bir neden kent yönetimin bunlara karışması oldu. Bu teknik direktörü al, şunu gönder, bu futbolcuyu al, şunu gönder gibi şeyler duyduk. Ama bir kent yöneticisinin, belediye başkanının bu tür şeylere karışmaması lazım. Destek çıkacak, sahip çıkacak ama oraya gelince profesyonellere bırakacak. Hiç o işlere girmeyecek, fikir dahi söylemeyecek. Bu işin uzmanlarına bir şey anlatmak, hele hele futbolun içinden gelenlere bunları anlatmak sorun oluşturuyor. Bugünden itibaren dünü düşünmeyen bir Bursaspor oluşturacağız. Bursa’yı uluslararası platformlarda Bursaspor markasıyla temsil etmek istiyoruz. Ve biz bu işte varız. Ama sadece bizim olmamız yeterli değil. Bir sistem geliştirmemiz lazım. Yapılanların yanlış olduğunu gördük. Yeni bir sistem ve kurguyla Bursaspor’u ayağa kaldırmamız lazım. Bunu yapacak birikimli insanlarımız çok. İş dünyası biraz mesafeli bakıyor. Neden? Çünkü güven duymuyor. Onların da güvenini oluşturacağımız bir sistemin Bursaspor’da kurulması lazım. Ben önce sistem olarak bakıyorum. Bugün burada nasıl bir sistemle yol alalımı tartışmamız lazım. Öneriler mutlaka vardır. Ama yine sistemsiz bir şekilde devam edilirse, bu defa hangi yönetici gelirse gelsin başarının olma ihtimali yok. Bir sistem üzerinde tartışmamız lazım." “Transfer tahtasının sürdürülebilir olması” Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, transfer tahtasıyla ilgili olarak ise, “Tahta açılabilir arkadaşlar. Fakat sürdürebilir olması şart. Yani bu sene açtınız, seneye aynı durumlar ortaya çıkarsa ne yapacaksınız? Alacaklılar var. Onlardan rica mı ederiz, ikna mı ederiz? Eski yöneticilerimiz bağış mı yapar? Destek mi verir? Bilmiyorum. Ama destek vermeliler. Size bir hikaye anlatayım. 16-17 sene önce bir takımın başkanı 90-100 milyon TL para harcamış. Oranın CEO’suna sordum. Ben de çok para harcadınız dedim. Onlar da 160 milyon TL’lik reklam yaptık, bunu 90’a çözdük dedi. Ve bunu da hibe ettik dedi. Bursaspor’da bu durumda. Bursaspor’un marka değeri kullanarak reklamlarını yaptılar. Artık onların da bir şeyler yapması gerekiyor. Örnek verdim size 16 sene önce 90 milyon TL’lik hibeden bahsediyorum. İşte Bursaspor da böyle bir marka aslında. Bunu da değerlendirmemiz lazım” ifadelerini kullandı. “Güzel projelerle stadyumun çehresi değişecek” Yüzüncü Yıl Atatürk Stadı ile ilgili olarak da konuşan Bozbey, “Kaynak konusunda da sık sık sorular geliyor. Stadyumumuz var. Yanında hemen hastane. Oraları kullanabilme ve gelir elde edebilme imkanları çok. Sadece orasını söylüyorum. Oralar daha farklı değerlendirilebilir. Onun çalışmasını da yapılması lazım. Orasını bir sosyal alana çevirirsek, marka firmaların oraya gelmesini sağlarsak, Bursaspor’un geliri de artar, gece gündüz yaşayan bir yeri de inşa etmiş oluruz. Ve her geçen gün Bursaspor daha da gelir sağlar. Araba kiralayan firmalara yerleri vermek oranın kalitesini de düşürür. Güzel projelerle orasının çehresi değişecektir. Dünya kulüpleri bu şekilde kazanç sağlıyor” dedi. Bursaspor’un eski yöneticilerine kritik çağrı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursaspor’un eski başkan ve yöneticilerine borçlarını sıfırlaması çağrısı yaptı. Bozbey, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Tahtanın açılması da mümkün olacaktır. Ama sadece tahtanın açılması yetmez. Burada daha önce görev yapmış yönetici arkadaşlarımızın fedakarlıklarını hemen kamuoyu ile paylaşması lazım. Sıfırlamaları lazım. Dünü sıfırlamamız lazım. Diyeceğim bu. Bize düşeni biz yapmaya hazırız. Hiç merak etmeyin. Sizlerin de önerileri olacaktır. Biz Bursasporluyuz. Bursaspor’un bu haline en çok üzülenlerden biri de ben değilim. Farklı bir şehirdeyim ilk sorulan soru; ‘Ne olacak bu Bursaspor’un hali?’ oluyor. Bursaspor’u ayağa kaldırdığımızda Bursa’da ayağa kalkacak. Bunan inanın. Sistem tartışmasını açalım ve konuşalım.” Galip Sakder: “Pazarlığa dahi yanaşmayan futbolcular var” Bursaspor Divan Kurulu Toplantısı’nda konuşan Divan Kurulu Başkanı Galip Sakder ise, “Başkan Sinan Bür ve yönetime teşekkür ediyorum. Keşke sportif başarı da olsaydı. Biz Bursaspor’un şu anki durumunu açıklamak istiyoruz. Esas gayemiz bu. Bugün önceki toplantılarımızdan farklı olarak Bursa’nın kent yönetimi ve iş insanları da katılım gösterdi. Kendilerine hoş geldin diyorum. Bursaspor’a her konuda sizlerden destek bekliyoruz. 1,5 milyar TL’ye yakın borçla şampiyon apoleti taşıyan Bursaspor’umuz son profesyonel seviyede mücadele edeceğiz. Ya yükü omuzlayacağız, ya da daha ağır bir yükle devam edeceğiz. Bursaspor’un eski yöneticileri başta olmak üzere borçlu olduğumuz kişilerde toparlanacak seviyeye kadar fedakarlık bekliyoruz. Seçimlerden sonra bir Bursa modeli ortaya koymalıyız. Bu yeni süreçte Divan Kurulu olarak elimizden gelen desteği vereceğiz. Transfer tahtası için bilinenden daha ağır bir bilanço mevcut. Daha önceki yöneticilerin yaptıkları anlaşmalar sonucu cezai maddeler de borcun üstüne borç olarak yüklenmiştir. 250 bin Euro’luk borçlarımız ödeme olmasına rağmen 300-400 milyon Euro’ya ulaşmış. Pazarlığa dahi yanaşmayan futbolcular var. İçler acısı bir durumla karşı karşıyayız. Bugünkü kurla 380-400 milyon TL’yi buluyor. Eğer fedakarlık sağlanmazsa tahtanın açılması çok zor. Sadece Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve aday olacak isimler değil, tüm şehrin bu görevi üstlenmesi ve taşın altına elini koyması gerekir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımızdan da bunu talep ettik. Sürdürülebilir bir yönetim bulmayız. Öyle bir yönetim bulmayız ki kentim bütünleşmesi gerekiyor” dedi. Sinan Bür: “Süper Lig havamız hala var” Bursaspor Başkanı Sinan Bür de, “Yaklaşık 3,5 ay önce görevi üstlendik. Bursaspor forması taşıyan, Bursaspor formasından keyif alan ve terleten arkadaşlarımla Bursaspor’u yaşatmak istedik. Bugünkü durumundan da kurtarmak istedik. Sondan 2’inci sırada aldık öyle de bıraktık maalesef. Bizi çok üzdü bu durum. Bugün çok farklı bir organizasyon var burada. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız sıkıntıları biliyor. Son zamanlarda pek görüşemedik ama tekrar bir araya geleceğiz. Meşhur tahtayı anlatan görüşlerimiz ve sporcularımızın durumları var. Tesislerimiz var Belki TFF 3. Lig’e düştük ama Süper Lig havamız hala var. Maliyetimiz de var. Gelirimiz yok, giderimiz çok. Buraya TFF Başkanı’nı çağırdık. Şaşırdı. Tesisleri görünce de buraya hak etmediğimizi gördü. İbrahim Yazıcı’dan sonra gelen arkadaşlar Bursaspor’u yüceltmek yerine zarar vermişler. Özellikle bazılarını ben Allah’a emanet ediyorum. Garip arkadaşlar geldi ve Bursaspor’a birçok darbe oldu. Parasını ödemediğimiz birçok arkadaşlar da onun adamları. Nereden bulanacak bu paralar inanın bilmiyorum! Dayanışma gerekli. Bursaspor’u canlandırmamız gerekli. Belediye başkanlarımızın belki katkıları olacak ama eski yöneticiler, başkanlar, sanayiciler taşın altına koyması gerekiyor. Kulüpte görev verilirse ben sportif anlamda yine destek çıkarız. Önemli genç futbolcularımız var. Bunları da hazırlamamız ve takıma entegre etmemiz lazım. Ama bunların yanına da tecrübeli isimler koymamız lazım. TFF 3. Lig’de de büyük paralar harcanıyor. Bizim bunlarla savaşmamız lazım. Geride kalan sene beceremedik bunu. Gençlerimiz hazır değildi. Bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Bu toplantı Bursaspor için milat olmalı. Hep beraber taşın altına elimizi koyup, Bursaspor’u canlandırmamız lazım. Kimse Bursaspor’dan kaçmamalı” ifadelerini kullandı. Erkan Aydın: “Bursaspor’u hep birlikte ayağa kaldıracağız" Divan Kurulu Toplantısı’na katılan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın da şu açıklamaya yaptı: “Bursa’nın en büyük markası aşağıya doğru gitmesine rağmen Bursaspor’dur. Bursaspor’un ayağa kaldırılması lazım. Bursaspor birçok kişinin yaşama sevincidir. Ama geldiği durum maalesef Bursa’ya yakışmıyor. Ortak projeler geliştirilmeye çalışıyor. Bizler de kafa yoruyoruz. Neler yapılır diye düşünüyoruz. Ancak bir kişi bu sorunları çözemez. Ortak akıl ve projelerle devam etmemiz lazım. Herkes taşın altına elini koymalı. Doğru bir yönetim anlayışı olmalı. Bu ekip doğru oluşursa, herkes kongreye de koşa koşa gelir. 390 milyon TL’lik bir tahta açılması durumu var. Bunun düşmesi de gerekiyor. Ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Bu sadece para toplanılacak bir şey değil. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Yönetimi ziyarete geleceğiz ve konuşacağız. Bursaspor’u hep birlikte ayağa kaldıracağız diye umuyorum ve Divan Kurulu Toplantımız hayırlı olsun diyorum.” Bu arada Bursaspor’un borcunun da 1 milyar 568 milyon 708 bin TL olarak açıklandı.