POLİTİKA - 13 Temmuz 2015 Pazartesi 16:38

Davutoğlu, koalisyon görüşmesinin ardından konuştu

A
A
A
Davutoğlu, koalisyon görüşmesinin ardından konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Eğer bir müzakere, bir hükümet ortaklığı müzakeresi bağlayacak bir zemin varsa müzakere ondan sonra başlayacak o da ikinci turda başlayacak bir durum. İkinci tura kadar bu temaslarımız arkadaşlarımız arasında devam edecek, ikinci turda da bu zemin üzerinde nasıl bir yol alabileceğimizi tekrar genel başkanlar olarak değerlendireceğiz" dedi.

Başbakan Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile 1 saat 40 dakika süren görüşmesinin ardından AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

7 Haziran'da "uzlaşma temelli bir hükümet ortaklığı zarureti tablosu" ortaya çıktığını belirten Davutoğlu, "7 Haziran akşamı AK Parti'nin artık gelenekselleşmiş, demokrasi forumu gibi görülen balkon konuşmasında da birkaç hususu milletimizle paylaşmıştım. Milli iradeye saygıyı tartışmayız dedim. Çıkan tabloyu doğru okuyacağız, mesajları alacağız, gereğini yapacağız dedim. İkincisi Türkiye'yi bir an dahi hükümetsiz bırakmamak için her türlü tedbir alacağız dedim. Üçüncüsü de meşruiyet temeli içinde süreç kendi doğasıyla seyredecektir, Türkiye'de kimse kriz veya bunalım beklentisi içinde olmasın dedim. Bu kamuoyumuza güven vermenin dışında bizim savunageldiğimiz ahlaki değerlerin doğal yansımasıdır" diye konuştu.
7 Haziran'dan bugüne bakıldığında değerlendirme ve hukuki aşamanın geçildiğini vurgulayan Davutoğlu, şu anda ise üçüncü aşamaya geçildiğine dikkat çekti. Davutoğlu, "Hem siyasal sonuçların değerlendirilmesi hem hukuki süreç tamamlandı. Bugünden itibaren Kadir Gecesi'ni idrak ettiğimiz bir günde üçüncü aşamaya geçmiş bulunuyoruz. Her şeyden önce bütün milletimizin Kadir Gecesi'ni tebrik ediyorum. Bu aşamanın da hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Bugünler herkesin kendi muhasebesini yaptıktan sonra toplumsal bütünlüğü sağlayacak şekilde milletin bütünüyle ilgili beklentilerini ortaya koyma günleridir, birlik, beraberlik günleridir, şahsi ve parti çıkarların ülke çıkarların önüne geçirilmemesi gereken günlerdir.
Dolayısıyla AK Parti olarak bugün Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşme öncesinde ve yarın ve yarından sonraki görüşmeler öncesinde çok yoğun bir mutfak çalışması yaptık. Bu mutfak çalışmasında AK Parti içinde kendi tabanımızın temayüllerini alma dışında, muhtemel bir hükümet ortaklığı görüşmesinde değerlendirilmek üzere her partiyle ilgili özel komisyonlar kurduk ve bu partilerin siyasi görüşleri, seçim beyannameleri ve muhtemel koalisyon içindeki tutumlarıyla ilgili kendi karşılaştırmalı perspektifimizi geliştirdik."

"Bizim gördüğümüz tabloda en önemli unsur karşılıklı güvenin ihdas edilmesi, psikolojik eşik ve bariyerlerin aşılmasıdır" diye konuşan Davutoğlu, "Ondan sonra muhtevanın detaylarına girmek mümkün olabilir. Bu çerçevede bütün partilerimize iletilmek üzere bir usûl konusunu arkadaşlarımla istişare ederek tespit etmiştik. Bugün Sayın Kılıçdaroğlu ile bu usûl çerçevesinde görüşlerimizi paylaştık, yarın Sayın Bahçeli ile devamında HDP ile bunlar görüşülecek. Usûl bağlamında söyleyeceğimiz şey şudur, bizim hükümet kurma görevi sırasında yapacağımız müzakerelerde ilk tur görüşmelerde, muhataplarımızla, genel başkanlarla ilk değerlendirmeler, karşılıklı ilkesel duruşlar ve bir anlamda psikolojik eşiği aşacak bir güven ortamının sağlanması hedef edilecek, niyet ve irade konusunda hepimizin berrak bir düşüncede buluşması temin edilmeye çalışılacak. Daha sonraki aşamada mutabık kalınırsa parti ve genel başkanlarla ki bugün Sayın Kılıçdaroğlu ile mutabık kalındı, diğer görüşmelerde aynı usulü takip edeceğiz.

İkinci tur öncesinde diplomaside kullandığımız tabirlerle istikşafi tarzda yani her iki tarafın birbirini anlaması, bir koalisyon müzakeresi tarzında değil müzakere öncesi bir ön görüşme şeklinde her iki tarafın birbirini anlamasını, seçim beyannamelerinin karşılaştırılmasını temin edecek ve oluşabilecek uzlaşı alanlarıyla, müzakerelerle ulaşılabilecek uzlaşı alanlarını... Hepsinin resmini çizecek bir çalışma yürütmek. Bütün partilerle bunun yapılmasının daha sonraki aşamada verilecek karar bağlamında faydalı olacağı kanaatindeyiz. Biz kendimiz bunu yaptık, çok kapsamlı bir dosyayla partilerin ortak görüşlerini, farklılaşan ve örtüşen görüşlerini ele aldık, aynı usulü de yarın Sayın Bahçeli'ye de teklif edeceğim.
Görüşme esnasında ortaya çıkacak duruma göre birlikte karar vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, 1 saat 40 dakika süren görüşmeye ilişkin, "Bugün Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığım görüşmeden bahsetmek gerekirse son derece samimi, dosthane bir atmosferde geçti. Misafirperverlikleri dolayısıyla bir kez daha teşekkür ediyorum. Çok sıcak bir ortamda, Ramazan'ın havasına, atmosferine uygun bir şekilde karşılıklı görüşlerimizi paylaştık. Ramazan dışında son Saraybosna ve Bosna Hersek ziyaretlerimdeki intibalarımı da paylaştım" dedi.

Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Daha sonra biraz önce zikrettiğim usûl çerçevesinde Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibine onların zikrettiği 14 ilke, benim geçen seneki olağanüstü kongrede vurgulamış olduğum 9 temel ilke, seçimlerden iki hafta önce Diyarbakır'da bir televizyon konuşmasında zikrettiğim ilk hükümet kurulmasından sonra hayata geçireceğimiz, atacağımız ilk adımlar çerçevesinde 10 adım, yeni Türkiye sözleşmesi, seçim beyannamesiyle ilgili hiçbir şekilde detaya girmeden görüşlerimizin karşılıklı olarak malum olduğunu, Türkiye'nin hükümetsiz 1 dakikaya dahi tahammül gösteremeyeceğini, bir an önce güçlü ve sağlam temellerde karşılıklı güvene dayalı, güçlü bir hükümetin kurulmasını arzu ettiğimizi ifade ettim, kendisi de bu çerçevede görüşlerini dile getirdiler ve aynı şekilde karşılıklı güven esasına vurgu yaptılar, güçlü bir hükümet vurgusunda bulundular. Bu çerçevede de ilk olarak bir niyet ve karşılıklı anlayış içinde görüşmelerin devam etmesi konusunda bir ortak anlayışa ulaştığımızı görüyorum. Ancak nihai müzakere aşaması değil ilk temas sonrasında istikşafi olarak karşılıklı birbirini yakından özellikle yaklaşımları görmek bağlamında bir çalışma, sonrasında ikinci tura gidilecek. Özellikle zikrediyorum aynı usulü yarın Sayın Bahçeli'ye de teklif edeceğim. Mutabık kalınmış bir koalisyonun görüşmeleri değil bunlar. Bunlar bir müzakere öncesinde tarafların birbirini doğru anlamalarını temin edici ön görüşmeler.
Eğer bir müzakere, bir hükümet ortaklığı müzakeresi bağlayacak bir zemin varsa müzakere ondan sonra başlayacak o da ikinci turda başlayacak bir durum. İkinci tura kadar bu temaslarımız arkadaşlarımız arasında devam edecek, ikinci turda da bu zemin üzerinde nasıl bir yol alabileceğimizi tekrar genel başkanlar olarak değerlendireceğiz."

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Davutoğlu, "Görüşmeler yine sizin başkanlığınızda mı yoksa alt düzeyde mi yapılacak?" sorusuna Davutoğlu, "Mutabık kalınıp da 'koalisyon kuracağız' kararı alındıktan sonra başlayan görüşmeler değildir bunlar. Ön görüşme şeklinde hükümet ortaklık müzakeresinin başlamasının test edileceği bir anlamda karşılıklı olarak bir ön görüşme süreci başlayacak, bu arkadaşlarımız tarafından yürütülecek. Genel başkanlara sadece bilgi sunulacak. Bir arkadaşlarımızla istişarelerde şunu planladık; ben de sayısız diplomatik müzakerelerde bulundum. Bu diplomatik bir görüşme değil, bu aynı ülkenin yurttaşları olarak ortak bir sorumluluk bilinci içinde yaptığımız görüşme ama bir uzlaşı zemini oluşturmak bağlamında söylüyorum, önce karşılıklı güvenin sağlanması, psikolojik bariyerlerin aşılması önemli sonra da tarafların muhtevaya derinlemesine girecekleri bir müzakere öncesinde bir zemin yoklaması önem taşıyor. Genel başkanların, karar vericilerin o zemin yoklaması üzerinde karar vermeleri daha sıhhatlidir. Çok çabuk verilecek bir karar, zamanla çıkacak bir problem sebebiyle hayal kırıklığına yol açabilir, bir kararsızlık halinde süreci tümüyle durdurabilir. Onun için ben süreç mantığının bu tür müzakerelerde önem taşıdığı görüşündeyim. Bu müzakere öncesi bir ön görüşmedir. Heyetlerimiz arasında yapılır, ortak zemin keşfedilmeye gayret edilir, yöntemi bu olacak. Dolayısıyla bize bilgi sunulacak. İkinci turda da heyetlerimizin temsilcileri, iki genel başkan ortak da sunabilirler ayrıca görüşlerini orda değerlendirme yapacağız" karşılığını verdi.

"GÖRÜŞME ÖNCESİ CUMHURİYET TARİHİNDEKİ BÜTÜN KOALİSYON TUTANAKLARINI İNCELEDİM"
Görüşmeye ilişkin tutanak tutulup tutulmadığına yönelik soru üzerine Başbakan Davutoğlu, "Her parti kendi tutanağını tutar. Bu aşamada ama bir protokol yazım aşamasına gelindiğinde noktasına, virgülüne kadar her türlü konu ele alınır. Ben görüşmeler öncesinde Cumhuriyet tarihindeki bütün koalisyon tutanaklarını inceledim. En sağlıklı hükümet ortaklık sürecinin ve protokolünün oluşması için elimizden geleni yapacağız" yanıtını verdi.

"CUMHURBAŞKANI TARTIŞMAYA AÇILMADI"
Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşmede gündeme gelip gelmediği sorusuna ilişkin, "Hayır, bu konu ele alınmadı. Zaten Türkiye demokratik, kurumları yerleşmiş bir ülkedir, devlet geleneği güçlü bir ülkedir. Cumhurbaşkanlığı makamı hükümet ortaklığı görüşmelerinin gündemi olacak bir husus değildir. Bu çerçevede bu konu açılmadı. Cumhurbaşkanımız beni görevlendirdi, ben o görev ile ziyareti yapıyorum. Yani beni görevlendiren makam tartışma konusu açıldığında o zaman bu süreç kimin bu sefer meşruiyeti tartışmaya başlanır, yani görevi veren makamın meşruiyetini tartışmak sürecin doğasına aykırı. O zaman ben hangi meşruiyette bu ziyareti yapıyorum? Cumhurbaşkanımızın beni görevlendirmesi meşruiyetiyle. O makamın meşruiyetini veya itibarını tartışmaya açmak eşyanın doğasına aykırı. Bu tartışma açılmadı. Ama Anayasa yapacak demokratik reformları, vesaire bunlar da çok genel ilkeler olarak ele alındı. Görüşmede özellikle Türkiye'deki siyasal, hukuki, ekonomik konular ilkesel bazda ele alındı" ifadelerini kullandı.

"CHP YA DA MHP İLE YAKINLIĞIMIZ AYNI"
"Her partiye aynı uzaklıktayım' demiştiniz. CHP ile görüşmenizden sonra halen aynı noktada mısınız?" sorusuna Davutoğlu, şöyle yanıt verdi:
"Şu anda da aynı tutumumuzu sürdürüyoruz. Yani CHP ya da MHP ile yakınlığımız aynı. Bu süreçte hep olumlu kavramlar kullanalım. CHP ile görüşmemiz olumlu, sıcak bir atmosferde geçti. Umarım yarın MHP ile Sayın Bahçeli görüşmemiz de aynı sıcak ortamda, karşılıklı anlayış içinde geçecektir. Nihayet hepimiz bu ülkeye hizmet için varız. Bu ülkeye hizmet ederken de birbirimize duyduğumuz saygı millete güven verecektir. Millet şu anda birbiriyle konuşabilen, anlaşabilen, itiraf etse de bu itirafı şahsi veya parti çıkarı anlamında mutlaklaştırmayan bir yaklaşım istiyor, bekliyor. Milletimizin bu talebini karşılayacak şekilde tutum almamız gerektiğini düşünüyorum. Yarın MHP ile görüştükten sonra yakınlığı siyasal anlamda söylemiyorum ama sürecin ilerleyebilmesi anlamında bu yakınlığın ölçüsü daha netleşir. Ama hükümeti kurduğum güne kadar aynı mesafeyi korumaya özen göstereceğim çünkü her birisi milletimizin belli kesiminden, belli oranından temsil yetkisi almış partilerdir. Hepsiyle bu anlamda ilişkilerimizi sürdüreceğiz."
Görüşmeye katılan AK Parti ve CHP heyetinde değişiklik olmasına yönelik soru üzerine Davutoğlu, "1+4 olarak tespit etmiştik ancak bu sabah CHP tarafından 1+5 olması arzusu ifade edildi. Onun üzerine biz de heyetimizi beşe çıkardık. Onun için bunda bir yanlış veya eleştirilecek bir yön yok. İhtiyaca binaen muhataplarımız beş deyince beşe çıkardık. CHP'ye bir sorumluluk yüklemek değil vakayı tespit için söylüyorum. Başka hiçbir gerekçesi yoktur. Onlar için toplantının pratikliği sebebiyle bu ihtiyaç hasıl olmuş olabilir, biz de ona riayet ettik" dedi. 

Davutoğlu, ikinci tur görüşmelerin takvimine ilişkin, "Takvimlendirme itibarıyla 'Ramazan Bayramı'ndan önce ilk turu bitiririm' demiştim, o zaman tabloyu görürüz. İnşallah bu gerçekleşecek. Daha sonra bu ön görüşmelerin bir noktaya gelmesi etkili olacak. Birer arkadaşlarımızı görevlendirdik, teması sürdürmek ve ön görüşmeler için bir şekilde temas noktası olmak üzere. O arkadaşlarımız bu çalışmaları yaptıktan sonra bizlere sunacak, olgunlaştığı zaman ikinci tur görüşmeyi yapacağız. Ama bütün partilerle de ikinci tur görüşmeyi aynı zamanlama içinde yapmaya özen göstereceğim. Önemli olan en doğru formülü birlikte oluşturabilmek" dedi.

KCK'NIN 'ATEŞKES' AÇIKLAMASI
KCK'nın "ateşkesin bittiğine" yönelik açıklamasını değerlendiren Davutoğlu, "Aslında hepimizin titizlikle üzerinde durmamız gereken bir husustur. Hafta sonu Ağrı, Göle, Kars ve birçok şehrimizde terör ve şiddet saldırıları devam etti. Türkiye 7 Haziran seçimlerini dünyanın hayranlıkla izlediği bir olgunlukla tamamlayıp, temsil kabiliyeti çok yüksek bir Meclis oluşturmuşken aynen 2011 seçimlerinden sonra da böyle bir terör sarmalına Türkiye'yi sokmak istemişlerdi. Şimdi Türkiye'yi tekrar terör sarmalına sokmak isteyenlerin varlığı aşikar. Herkes bu anlamda bir ciddi sınavla karşı karşıya. 7 Haziran seçimlerinde millet seçimlerine milli iradeden ve milleten temsil meşruiyeti almak için gelen bütün partiler, terör ve şiddet sarmalı çağrısında bulunan bu tür açıklamalar karşısında ortak bir tavır sergilemek durumundadırlar. Bu şart. Saldırıların gerekçesi olarak baraj, yol yapımları ifade ediliyor. Bir kere Türkiye her santimetrekaresiyle egemenliğini sadece ve sadece milletten aldığı yetkiyle kullanan hükümetler tarafından yönetilir ve bu hükümetler Türkiye'nin her yerinde yol ve baraj çalışması yaparlar. Bunun için hiçbir otoritenin tehdidinde de geri adım atmazlar" ifadelerini kullandı.

"ATEŞKES TABİRİNİ HİÇBİR ZAMAN KULLANMADIK"
"Ateşkes tabirini hiçbir zaman kullanmadık, bu tabir bizim kullandığımız bir tabir değil" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Eğer çözüm süreci bağlamında bir çatışmasızlıktan bahsediliyorsa bunun da açıklamasını daha önce yaptık. Eğer çözüm sürecine birisi darbe vurmuşsa 2013 Mayıs'ında silahlı grupların Türkiye'yi terk etmesi sözünü yerine getirmeyenler vurdu. O zamandan bu yana sabırla silahlı grupların Türkiye'yi terk etmesi ve silahların terkini bekledik, hep bunu talep ettik ama bir taraftan da demokratikleşme çabalarından ödün de vermedik. Şimdi halkımızın demokratik hakları konusunda hiçbir şekilde geri adım atmayacağız ancak bu şekilde ifadelerle ülkemizi, meşru hükümeti, Meclisimizi ve oradan oluşacak siyasi iradeyi tehdit edecek oluşumlara kesinlikle prim vermeyiz. Yarından sonra HDP ile görüştüğümde de kendilerine ifade edeceğim. Artık herkesin şiddetle terörle demokrasi arasında bir seçim yapma vakti gelmiştir, bu açıklama bunun zaruretini ortaya koyuyor. Bu tür tehdit ve şantajlar karşısında atılması gereken adımlardan hiçbir şekilde bir adım dahi geri durmayacağımız gibi Türkiye'de kamu düzeninin tesisi için her türlü tedbiri almaya kararlıyız. Dün İstanbul'da iftardan döndükten sonra ilgili birimlerimizi konutta toplantıya çağırdım ve bu konularda alınması gereken tedbirler hususunda gerekli talimatlandırmalar yapılmıştır. Hiçbir şekilde terör ve şiddete ülkemizizin herhangi bir santimetrekaresinde izin verilmeyecektir."  

SİNAN USLU 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’de badem çağlası bereketi Gümüşhane kent merkezinin simge zirvelerinden Kuşakkaya’nın eteklerindeki hazine arazilerine 1962 yılında dönemin Belediye Başkanı merhum Sebahattin Aytaç’ın girişimleriyle dikilen badem ağaçları her yıl meyve vermesine rağmen toplanmadığı için dalında çürüyor. O zamanlar çorak olan bölgeyi ağaçlandırmak için dikilen badem ağaçları yıllardan beri sezonun ilk meyvesi olarak Gümüşhane dağlarını süslüyor. Çiçek açtığındaki görüntüsüyle eşsiz bir manzara sunan bölgede her yıl bugünlerde çağlalar yenilebilir hale geliyor. Manavlarda 100 TL, Gümüşhane’de bedava Tamamen doğal şartlarda ilaç ve gübresiz olarak kendiliğinden büyüyen binlerce ağacın olduğu alanda kimsenin toplamaması nedeniyle çağlalar her yıl dalında çürürken, Çamlıca Mahallesi sakinleri vatandaşları manavlarda kilogramı 100 TL’den satılan badem çağlasını ücretsiz olarak toplamaya davet etti. Hasat yalnızca 20 gün sürüyor Bahar mevsiminde yalnızca 20 gün görülebilen ve sezonun ilk meyvesi olan badem çağlası Çamlıca ve Karaer Mahallesi’nin yüksek kesimlerine 1962 yılında dönemin Belediye Başkanı merhum Sebahattin Aytaç’ın girişimleriyle başta askeri birlikler olmak üzere çok sayıda vatandaşın katkısıyla dikilmişti. Şifa deposu çağla İçeriğinde bol miktarda fosfor, azot ve potasyum bulunmasının yanında bağışıklık sistemini güçlendiren, yüksek dozda C ve E vitamini ile selenyum içermesi nedeniyle çok sayıda hastalığa karşı koruyucu olduğu biliniyor. An itibariyle Gümüşhane’deki manavlarda kilogramı 100 TL’den satılan badem çağlasının Bayraktepe ve civarındaki binlerce ağaçta ücretsiz olarak toplanabileceğini kaydeden Çamlıca Mahallesi sakinlerinden Ali Ateş, vatandaşları çağla toplamaya davet etti. “Dalları bütün Gümüşhane’ye yetecek bir şekilde bademle dolu” Çamlıca Mahallesi Bayraktepe mevkisinde Kuşakkaya Dağı’nın eteklerinde Gümüşhane’yi ayaklarının altına aldıkları bir manzara eşliğinde badem topladıklarını kaydeden Ateş, “Gümüşhane’de 1962 yılında o günkü belediye başkanı rahmetli Sebahattin Aytaç tarafından dikilen badem ağaçları 60 yılın sonunda bugün bütün Gümüşhane’nin dağlarını sardı. Bu badem ağaçları bu sene de çiçeklerin donmaması sebebiyle dalları bütün Gümüşhane’ye yetecek bir şekilde bademle dolu” dedi. “Kilosu 100 liradan satılan badem ağacı burada bedava” Gümüşhane halkını çarşıdan, pazardan alacakları bademler yerine hafta sonlarını da değerlendirerek taze bir şekilde badem toplamak için bölgeye davet eden Ateş, “Gümüşhane’nin üst kesimlerindeki bu bölgeyi taşlık alandan, çoraklıktan kurtarmak için o günkü askeri birliklerin de yardımıyla merhum Sebahattin Aytaç tarafından yönlendirilerek bu bademler dikildi. Şu anda büyük büyük ağaçlar oldular ve üzerleri gerçekten müthiş derecede güzel bademlerle dolu. Onun için Gümüşhane halkını buralardan badem toplamaya davet ediyorum. Gelsinler taze ve güzel bademlerden yesinler. Bulunduğumuz bölge Gümüşhane’nin üst kesimlerinde ve Gümüşhane’yi ayaklarının altına alacak bir şekilde bir ortamda bulunuyoruz. Buraya dikilen badem ağaçları mevsimin ilk ürünleri. Yani bugün tezgahlarda daha birkaç gün önce kilosu 100 liradan satılan badem ağacı şu anda bedava. Onun için hem burada gelsinler pikniklerini yapsınlar hem de gelsin bademlerini toplasınlar. Müsait olan herkesi buraya davet ediyorum” diye konuştu.
Antalya Çiçek üreticileri Anneler Günü’ne hazırlanıyor Antalya’nın Serik ilçesinde orkide ve kasımpatı yetiştiriciliği yapan üreticiler, Anneler Günü öncesinde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte seralara giriyor. Kayaburnu Mahallesi’nde binbir zahmetle ve özenle yetiştirilen çiçekler, İstanbul’a gönderilirken en çok talep otellerden ve çiçekçilerden geliyor. Doku kültür laboratuvarlarında yetiştirilen ve 18 ay sonra çiçek açan orkideler 200 TL ile 700 TL arasında satılırken, kasımpatının tanesi 25 ile 35 TL arasında değişiyor. Çiçek yetiştiriciliğin meşakkatli ve uzun bir zaman aldığını ama ekonomik değerinin yüksek olduğunu belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Hasan Övünç Erdem, "Anneler Günü’nün yaklaşmasıyla siparişlerimiz hızlandı. Çok da talep var. İnşallah Anneler Günü tüm çiçekçiler için iyi geçer" dedi. Orkide yetiştiriciliğinde dünya piyasasının kesme orkide yerine saksı orkide sistemine geçtiğini belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Hasan Övünç Erdem, "2008 yılından beri bu işi yapıyoruz. Bu iş o dönem pazarın açıklığı ve TÜBİTAK projesi desteğiyle başladı. Dünya piyasasında kesme orkide yerine saksı orkide sistemine geçildi. Biz de saksı orkideye geçmiş durumdayız. Bunların satışını gerçekleştiriyoruz. Üretim aşaması epifit bitki olduğu için toprakta kök yapmazlar. Çeliği tohumu ya da soğanı yok. Doku kültür laboratuvarlarında çoğaltılıp ondan sonra yerinde şaşırtılıp büyütülüyor. Laboratuvarda üretilen bir orkide yaklaşık 18 ayda çiçek açıyor. Meşakkatli uzun bir zaman. Ekonomik değeri yüksek. Antalya gibi sıcak bölgeler yerine iç bölgelerde yetiştirilirse daha güzel olur" diye konuştu. Yetiştirdikleri orkidenin Türkiye’de iç piyasaya fazlasıyla yettiğini anlatan Ziraat Yüksek Mühendisi Erdem, "Orkidelerimizi iç piyasaya gönderiyoruz. Türkiye’ye fazlasıyla yetiyor. Fiyat politikamız, Anneler Günü’ne özel orkidelerimiz, tek, çift dal olmak üzere rengine göre 200 liradan başlayıp 700 liraya kadar satışını gerçekleştiriyoruz. Kasımpatılarda ise kesme olarak satılıyor. Dal olarak fiyatı 25 liradan başlayıp 35 liraya kadar satışını yapmaktayız. Anneler Günü’nün yaklaşmasıyla siparişlerimiz hızlandı. Çok da talep var. İnşallah Anneler Günü tüm çiçekçiler için iyi geçer. Herkesin Anneler Günü kutlu olsun" şeklinde konuştu. Anne Kezban Erdem ise, "Hem orkide hem kasımpatı çiçeği yetiştiriciliği yapıyoruz. Kasımpatı çiçeğinin işçiliği zor. Her yaprakta filiz alınıyor. Daha çok İstanbul’a gönderiyoruz. Daha çok otellerden ve çiçekçilerden sipariş geliyor. Allah izin verirse umudumuz siparişlerin iyi olması. Ailecek bu işi yapıyoruz. 2 kişi de çalışanımız var. Çiçeğimizin kesim işi olduğu vakit sabah 06.30 gibi seralara giriyoruz" şeklinde konuştu.
Adana Kızılay 1. Genel Başkan Yardımcısı Saygılı: "2 bin 250 ünite kan toplandı" Kızılay 1. Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Saygılı, kan bağışı kampanyası sayesinde 2 bin 250 ünite kan toplandığını belirterek, "Hastanelerde şifa bekleyen hastaların hayatlarına dokunan tüm kan dostlarını bir kez daha tebrik ediyorum. İyi ki varsınız" dedi. Saygılı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Adana Bölge Müdürlüğü iş birliği ve Adana Valiliği’nin destekleri ile İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirilen kan bağışına gösterilen ilgi için tüm tüm Adanalılara teşekkür etti. Saygılı, yayınladığı teşekkür mesajında, kan vermek için adeta yarışan protokol mensupları, sivil toplum kuruluşları ile tüm hayırsever kan dostlarının ulvi bir görevi daha onur veren bir tablo ile tamamladığını bildirdi. “Adanalı bir kez daha kadirşinaslığı gösterdi” diyen Saygılı, kan bağışının önemine vurgu yaparak, “Kış koşulları ve Ramazan aylarında kan stoklarının azalması beklenen durumlardır. Bu nedenle ülke genelinde başlattığımız kan bağışımıza değerli halkımız duyarsız kalmadı" ifadelerine yer verdi. Ramazan Saygılı, 6. Kolordu Bölge Bando Komutanlığı ekibinin konser verdiği, çocukların halk oyunları gösterilerinde bulunduğu ve adeta bir şenlik havasında geçen kan bağışına yoğun ilgi gösteren başta güvenlik güçleri olmak üzere her meslek grubundan Adana halkı ile gurur duyduklarını ifade etti. Dünya genelinde üç kıtada yardım faaliyetleri devam ederken, tek kaynağı insan olan kanın temini için adeta seferberlik ilan eden Kızılay’ın 1. Genel Başkan Yardımcısı Saygılı, açıklamasını şöyle tamamladı: "Kıymetli kan dostlarımız Adana’da ’ candan bağlıyız’ diyerek 2.250 ünite kan bağışladı. Hastanelerde şifa bekleyen hastaların hayatlarına dokunan tüm kan dostlarını bir kez daha tebrik ediyorum. İyi ki varsınız" dedi.
Adana Ulusal Sanayi Odaklı Ar-Ge ve İnovasyon Proje Yarışması sonuçları açıklandı Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından bu yıl 4’ncüsü gerçekleştirilen 600.000 TL ödül havuzlu, Ulusal Sanayi Odaklı Ar-Ge ve İnovasyon Proje Yarışması sonuçları açıklandı. AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar, konuya ilişkin açıklamasında, yenilikçi fikirlerin üretilmesi ve bu fikirlerin üretime aktarılmasının, rekabetin gittikçe arttığı global dünyada rekabet avantajı ve pazar payının genişletilmesinin yolunun Ar-Ge ve İnovasyondan geçtiğini ifade etti. Ar-Ge ve inovasyonun başarıya ulaşmasının, sürekli olarak gelişim ve yenilikçilik üzerine odaklanmayı gerektirdiğine vurgu yapan Akpınar, bu yıl 4’ncüsünü düzenledikleri ulusal çaptaki yarışma ile bu faaliyetleri desteklemeyi hedeflediklerini bildirdi. Akpınar, bu yılki yarışmaya ülke çapında 57 üniversiteden 144 projenin sunulduğunu belirterek, “Projelerin değerlendirilmesi uzman akademisyenler ve ilgili firma temsilcileri tarafından kör hakem etik kurallarına uygun olarak yapılan yarışmada ödül kazanan katılımcıları tebrik ediyor, sunulan projelerin bölgemize ve ülkemize katkı sağlamasını diliyorum” dedi. Türkiye çapında Akademik/Lisansüstü Mezun, Lisansüstü Öğrenci / Lisans Mezun ve Lisans Öğrenci kategorilerinde düzenlenen yarışmanın ödül töreni 15 Mayıs 2024 tarihinde AOSB Bölge Müdürlüğü Seyhan Salonu’nda gerçekleştirilecek. KAZANAN PROJELER Kategori: Akademisyen/ Lisansüstü Mezun 1. Şükran Kara- Dokuz Eylül Üniversitesi / Tekstilde Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Kullanım: 120.000 TL 2. İlhan Altay- İnönü Üniversitesi/ Tekstilde Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Kullanım: 90.000 TL 3. Nimet Özmeral- Konya Teknik Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Atık Yönetim Sistemleri : 75.000 TL Kategori: Lisansüstü Öğrenci / Lisans Mezun: 1. İlknur Bağlan: Akdeniz Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Karbon Ayak izi Azaltma Projeleri: 70.000 TL 2. Mehmet Türkoğlu: Artvin Çoruh Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Karbon Ayak izi Azaltma Projeleri: 60.000 TL 3. Türkan Uzlaşır: Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi/ Doğal Gıda Ürünlerinin Üretim Yöntemleri: 50.000 TL Kategori: Lisans Öğrenci 1. Emrullah Erdeve: İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Doğal Gıda Ürünlerinin Üretim Yöntemleri: 60.000 TL 2. Musa Malkoç : Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi / Elektronik Kart Sistemleri: 45.000 TL 3. Hatice Öztekin: Gebze Teknik Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Endüstriyel Simbiyoz Modelleri: 30.000 TL
İstanbul Türkiye’nin ilk ayakkabı üreten lisesi Türkiye’de ilk ayakkabı eğitimi ve üretimi yapan okul olma özelliğini taşıyan TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, ihtiyaç sahibi öğrenciler ve afet durumlarında bölgedekiler için yardım ayakkabıları üretiyor. Aynı zamanda İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler, üretimden gelir elde ediyor. Son yıllarda en çok karşılaşılan kalifiye eleman sorununa merhem olan meslek liseleri alanındaki sektörlerin gelişmesi için büyük katkı sunuyor. Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulan ve 2003 yılından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okul, yardıma muhtaç öğrencilere ayakkabı üretiyor. Malzeme desteği vakıf tarafından okula veriliyor. Buradaki öğrenciler ise yardıma muhtaç olan okullardaki öğrencilere ayakkabıları üretiyorlar. Ardından vakıf aracılığı ile üretilen ayakkabılar okullardaki öğrenciler ulaştırılıyor. Okulda eğitim gören her 9’uncu sınıf öğrencisi asgari ücretin yüzde 10’u kadar burs alıyor. Daha sonraki yıllarda ise başarılı öğrencilere bu burs verilmeye devam ediliyor. Öğrenciler aynı zamanda okulun döner sermayesine katkıda bulunan üretimler de yapıyor. İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerinin güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler hem üretim aşamalarını iyi bir şekilde öğreniyorlar hem de kendilerine harçlık kazanıyor. Okul aynı zamanda malzeme ve lojistik desteği alarak afet durumlarında bölgedeki vatandaşlar için yine gönüllü olarak ayakkabı üretimi yapıyor. “Adliyelerde güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Selim Şahin, “2002 yılında Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulup bakanlığa devredilmiş bir okuluz. O günden bu yana vakfın ve sektörün de destekleriyle ayakkabı sektöründe eğitim vermeye devam ediyor. Bizim çapımızda ayakkabı eğitimi veren ilk okul olma özelliğini taşıyoruz. Bizden yıllar sonra bir iki okul da bu eğitimi vermeye başladı. Uzun yıllar boyunca ayakkabı eğitimi veren tek okulduk. Okulumuz içerisinde ayakkabı tasarım ve üretim dalı var. Öğrenciler el ile tasarıma başlayarak oradan 3D uygulama ile tasarımına oradan kesim, dikim, montaj süreçleri ve son olarak paketlemeye kadar sıfırdan bir ayakkabıyı üretip paketlemeye kadar tüm süreçleri öğrenmiş oluyorlar. Biz burada iki tip üretim yapıyoruz. Birincisi döner sermayeye katkı sağlamak için yaptığımız üretim. Yıllar içerisinde İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” dedi. “Döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” Yardım yapmak için ayakkabıları TASEV Vakfı’nın destekleri ile ürettiklerini ifade eden Şahin, “Vakıfın bize sağladığı malzemeler ile öğrencilerimi atölyelerimizde üretimlerini yapıyorlar. Daha sonra ürünleri vakıfa teslim ediyoruz. Vakıfta bunları Türkiye’nin her yerindeki ihtiyaç sahibi öğrencilere gönderiyor. Özellikle vakıf ihtiyaç sahibi öğrencilere vermeye öncelik gösteriyor. Deprem yangın ve doğal afet durumlarında ise o bölgeye yine yardım için ayakkabı üretip gönderiyoruz. Vakıf öğrenicilere 9 sınıfta askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs sağlıyor. Eğer öğrenci başarılı ise bu son sınıfa kadar devam ediyor. Bunun dışında döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” diye sözlerini tamamladı. “Öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor” Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Genel Koordinatörü Atilla Başlar ise, “2002 yılında tüm ayakkabı sektörünün destekleri ile 4 ay gibi kısa bir sürede içerisinde bulunduğumuz kampüs inşa ediliyor. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanıyor. 20 yıldır eğitim devam ediyor. Eğitim kampüsümüzün içerisinde bir laboratuvar ve ARGE merkezi de var. Şu anda ayakkabı sektörünün test ve analiz ihtiyaçlarını karşılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve vakfımız arasında yapılan bir protokol ile her yeni kaydolan öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor. Diğer üst sınıflara geçtiklerinde ise başarılı olan öğrencilere burs verilmeye devam ediliyor” diye konuştu. “Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor” 12’nci sınıf öğrencisi Cansu Yakar, okulda perşembe günleri atölye dersi olduğunu söyleyerek, “Burada farklı tarzda babet, spor ve bot gibi ayakkabılar yapmayı öğreniyoruz. Geçen sene çizim ve model üretim eğitimimizi tamamladık. Bu yıl ise üretim kısmına geçerek çizdiğimiz modeller tamamen bir ayakkabı haline geliyor. Okula başladığım ilk günden bu yana yaklaşık 10 tane ayakkabı üretimi yapmışımdır. Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor evde kullanıyoruz” dedi. “En sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri” Üretim yapılan atölye derslerinin eğlenceli geçtiğini ifade eden 12’nci sınıf öğrencisi İrem Nur Koç ise, “Bizim en sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri oluyor. Ayakkabının ön arka montaj işlemleri, dikimleri her şeyini yapabiliyoruz. Burada öğrendiklerimiz sayesinde bir ayakkabının nasıl üretildiğini ve nerelerinde hataları olduğunu anlayabiliyoruz. İlk önce kesim makinasından sayalarını çıkartıyoruz. Sayalarının dikimini yaptırıyoruz. Daha sonra atölyelerimizde ayakkabının üretimini yapıyoruz” diye konuştu.