SAĞLIK - 01 Ekim 2018 Pazartesi 10:20

Deri hastalıkları tedavisinde kullanılan etkili yöntem: 'PUVA'

A
A
A
Deri hastalıkları tedavisinde kullanılan etkili yöntem: 'PUVA'

Sedef, vitiligo, ekzema, kronik kaşıntı ve bir tür deri kanseri olan mikozis fungoides olmak üzere pek çok deri hastalığının tedavisinde uzun yıllardır kullanılmakta olan PUVA ya da bilinen diğer adıyla Fototerapi Tedavi Yöntemi hakkında bilgiler veren Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, bu tedavi yönteminin birçok merkezde yapıldığını söyledi.

PUVA tedavisi ile ilgili açıklamalarda bulunan Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi dermatoloji polikliniğinde de uygulanmakta olan PUVA’nın, bilimsel çalışmalara paralel ilerleyen teknoloji sayesinde geliştirilen, faydalı güneş ışınları üreten bir cihaz içerisinde, Psoralen (P) olarak bilinen ışığa karşı duyarlandırıcı madde ile ultraviyole A ışınlarının (UVA) birlikte kullanıldığı bir tedavi yöntemi olduğunu söyledi.

PUVA tedavisindeki başarı oranları yüz güldürüyor

Tedavi başarı oranları yüksek olan PUVA’nın, hastalığı durdurduğunu, yeni lezyonların oluşumunu azalttığını veya hafifletip kontrol altına alınmasını sağladığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, tedavideki amacın, hastalarda uzun süreli iyileşme dönemi sağlamak olduğunu söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz şöyle devam etti: “Ortalama tedavi süresi genellikle 2 - 3 ay olarak belirtilse de bazı deri hastalıklarında daha uzun tedavi süresine gereksinim olabilmektedir. Tedavi programı deri hastalığının türüne ve tutulum alanının yoğunluğuna göre aralıklı olarak, başlangıçta haftada 2 veya 3 olup, tedaviden yanıt alındıkça haftada 1, zamanla 2 haftada 1 veya ayda 1 sıklıkta uygulanabilmektedir. Bazen hastalara devam tedavisi de verilebilmektedir. Tedavi seansları sadece birkaç saniyelik ışık maruziyeti ile başlayıp, süreler her seansta kademeli olarak artırılmaktadır.”

“Banyo PUVA tedavisini sadece biz uyguluyoruz”

PUVA tedavisinin hastalığın türüne, yerleşimine ve hastanın durumuna göre farklılaştığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, genel PUVA, lokal PUVA, tarak PUVA ve banyo PUVA şeklinde farklı uygulamaları olduğunu belirtti. Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz şöyle devam etti; “Genel PUVA tedavisi kapalı bir kabin içerisinde yapılmakta ve tedavi günlerinde hastaya ışık tedavisinden önce fotoduyarlandırıcı yani ışığa karşı duyarlandırıcı ilaç verilmektedir. Lezyonların el ve ayaklarla sınırlı olduğu hastalıklarda lokal PUVA tedavisi tercih edilmektedir. Lokak PUVA tedavisinde, ışık tedavisi öncesi lezyonlu alanlara fotoduyarlandırıcı jeller uygulanmaktadır. Saçlı deri lezyonu olan hastalarda ise Tarak PUVA tedavisi kullanılmaktadır. Banyo PUVA tedavisi, vücutta yaygın lezyonları olan fakat ağızdan fotoduyarlandırıcı ilaç kullanılamayan hastalarda tercih edilmektedir. Hasta fotoduyarlandırıcı jel katılarak hazırlanan su ile dolu bir küvet içerisinde bekletildikten sonra kabin içerisine alınarak ışık tedavisi uygulanmaktadır. PUVA tedavisi ülkemizde çok az merkezde yapılmaktadır. Tedavi yöntemlerinden biri olan Banyo PUVA tedavisi ise sadece hastanemizde uygulanmaktadır.”

Tedavide dikkat edilmesi gereken hususlar 

Tedavi öncesi ve sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında da açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, PUVA tedavisi öncesi yüz ve vücuttaki benlerin kapatıldığını, tedavi sırasında UV ışığının gözlere zarar verme ihtimaline karşın, kabin içerisinde iken hastalara güneş koruyucu gözlük kullandırıldığını söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, ayrıca genel PUVA tedavisi öncesi hastaya kullandırılan sistemik fotoduyarlandırıcı ilaçlar gözlerde ışık hassasiyeti oluşturacağından, hastaların tedavi seansı sonrası 24 saat süre ile UV koruyuculu güneş gözlüğü kullanması gerektiğine de dikkat çekti.

PUVA tedavisi sonrası oluşacak deri kuruluğuna karşın hastalara nemlendirici krem kullanmaları yönünde öneride bulunan Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, “Tedaviden çıktıktan sonra ve tedaviye girilmeyen günlerde, güneş gören bölgelere, en az 30 koruma faktörlü güneş koruyucu krem sürülmelidir. Şapka ve benzeri giyeceklerle vücudun açıkta kalan kısımları güneşten korunmalıdır” dedi.

PUVA tedavisinin uygun olmadığı hastalıklar ve hastalar 

PUVA tedavisinin güneşe duyarlılığı olan lupus ve rosacea gibi deri hastalıklarında kullanılmaması gerektiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Didem Mullaaziz, gebeler ve emziren hastaların da PUVA tedavisinde kullanılan psoralen madde nedeniyle tedavisinin uygun olmadığını, bu durumlarda mümkünse tedavinin ertelendiği ya da gebeliğin ilk üç ayından sonra tedavinin UVB şeklinde uygulandığını söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Mullaaziz, 12 yaşından küçük deri kanseri öyküsü olan çocuklarda ise tedavinin kullanılamadığını ifade etti.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Balıkçılar ‘vatandaş uygun fiyata balık yesin’ diyerek ihracata kısıtlama istedi Akdeniz’de balık avının sona ermesinin ardından denizde kurulu olan çiftliklerde yetiştirilen balıkların fiyatlarında yapılan artışların diğer balıkların da fiyatını yükselttiğini söyleyen balıkçılar, ihracata kısıtlama istedi. Akdeniz’de 15 Nisan’da başlayan av yasağı 15 Eylül’e kadar devam edecek. Av yasağının başlamasından 3 hafta sonra özellikle denizde kurulu olan çiftliklerde yetiştirilen ve balıkların fiyatının belirlenmesinde etkin olarak kabul edilen levrek ve çipura türlerine yüzde 30 civarında zam geldi. Ortada balık fiyatlarının artmasına neden olacak bir gelişme olmadığına değinen balıkçılar, artışa tepki gösterdi ve tavukta olduğu gibi balıkta da ihracatın kısıtlanmasını istedi. 15 Nisan itibarıyla av yasağının başladığını hatırlatan Mersin Balıkçılar Derneği Başkanı Adnan Polat, "Uluslararası avcılık dediğimiz 12 milden sonra avcılığımız serbest, yine balık çeşitliliğimiz sürüyor" dedi. "Şu anda 250 TL’ye satmak zorunda kalıyoruz" Balık çeşitlerinde azalma olduğuna da dikkat çeken Polat, "30-40 çeşit balığımız varken şu an 10-15 çeşide düştü. Tazelik devam ediyor, çipura, levrek özellikle bu kültür balığına halkımız kılçıksız olması sebebiyle çok alıştı. Ancak sabah itibarıyla yüzde 30-40 zam yedik. Normalde 150 liraya aldığımız balık 200 liraya çıktı, 40-50 lira zam getirdiler. Bir hafta öncesine kadar 170 liraya 180 liraya çipura, levrek satıyorduk, şu an 250 liraya satmak zorunda kalıyoruz. Fiyatları duyan müşterilerimizin çoğu geri çekiliyor. ’Ben bir hafta önce 50 liraya aldım, birden 50 lira zam olur mu’ diyorlar" şeklinde konuştu. Polat, çipura ve levrek fiyatlarının diğer balık fiyatlarını belirlemede etken olduğunu, sardalyanın kasasını 300-400 TL’ye aldıklarını ancak onların da 700 TL’ye çıktığını kaydederek ihracatın kısıtlanmasını istedi.
Bursa Başkan Dalgıç: "Mudanyalılar deprem korkusuyla yaşamamalı" Bursa’nın Mudanya ilçesinde muhtemel bir deprem felaketine hazırlıklı olmak amacıyla üç farklı yöntemle çalışma başlattıklarını açıklayan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Öncelikle depreme karşı Mudanyalıların can güvenliğini sağlamak istiyoruz” dedi. Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı ve BGC Yönetim Kurulu üyelerinin ziyaretinde açıklamalarda bulunan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, deprem riskine karşı ilk olarak Mudanya’nın yapı envanterinin çıkarılacağını söyledi. Halkın can güvenliğini sağlamanın kamunun öncelikli görevi olduğunu ve bu amaçla Mudanya’yı depreme karşı hazırlamak için projeler üretildiğini ifade eden Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, binaların güçlendirilmesi için üç farklı yöntem uygulanacağını kaydetti. Başkan Dalgıç konu ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı; “İlk iş olarak Mudanya’daki yapıların envanterini çıkaracağız. Dönüşümde uygulayacağımız üç farklı yöntemin birincisi, çürük olduğu belirlenen yapıların yıkılarak yerlerine yeşil alan yapılması ve hak sahiplerinin daha güvenli bölgelere taşınması. Yani bir anlamda hem yapı stoğunda seyreltme yapılacak hem de Mudanya’ya yeni yeşil alanlar kazandırılacak. İkinci yöntemimiz yerinde dönüşüm çalışmaları olacak. 8 - 10 katlı yüksek binalara izin vermeden, çürük yapıların yerinde dönüşümünü sağlayacağız. Bir diğer yöntemimiz ise yatırımcı bularak ada bazında gerçek anlamda kentsel dönüşüm çalışmaları yapmak olacak.” Depreme hazırlık çalışmaları kapsamında Güzelyalı mahallesinin daha sorunlu bir bölge olduğunu söyleyen Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Bilindiği gibi Alüvyon, akarsular tarafından taşınan kil, kum, çakıl taşı gibi parçaların, suyun akış hızının azalması sonucu birikmesiyle meydana gelen tortulardır. Ne yazık ki Güzelyalı’nın zemini Alüvyon. Bu nedenle Güzelyalı’da zemin çok sıkıntılı. Burada Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle mahalle bazında bir kentsel dönüşüm başlatabiliriz” dedi. Mudanya Belediyesi’nin mali durumuna ve kurumsal yapısına ilişkin de bilgi veren Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Mali açıdan zor durumdayız ama gerekli dokunuşları yaparak belediye hizmetlerinin aksamadan devamını sağlayacağız. Personel sayımız çok fazla. İller Bankası’ndan ayda 14 milyon TL gelirken, sadece personel maaşı ödemelerimiz 38 milyon TL düzeyinde. 110 bin nüfusa yaklaşık 750 personelle hizmet veriyoruz. Bu sayıyı azaltacağız ve mülk satışlarıyla mali disiplini sağlayacağız. Mudanya Belediyesi’nin 110 milyon SGK, 20 milyon TL de vergi borcu var. Yaklaşık son 25 yıldır gelir getirici hiçbir çalışma yapılmamış. Belediyeye gelir getirici projeler üreteceğiz. Belediyemizin insan kaynakları ve finans departmanları yetersiz. Bunları düzenlerken Mudanya Belediyesi’nde kurumsallaşmayı da sağlayacağız.” Mudanya’nın doğal ve tarihi değerlerinin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğini sözlerine ekleyen Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Çok önemli değerlerimiz var. Sahilleri kullanma hakkının Mudanya Belediye’sine verilmesi için Büyükşehir Belediyesi’nden yetki devri isteyeceğiz. Toplam 45 kilometrelik sahil bandının temizlik, bakım ve işletme hakkını aldığımızda gelir getirici projeler üretebiliriz” dedi. Ziyarette Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne ve Bursa basınına ilişkin bilgi veren BGC Başkanı Nuri Kolaylı da, Bursa basının, özellikle yerel sorunları gündeme taşıyarak yol gösterici nitelikte yayın yaptığına dikkat çekti. Bursa’nın köklü basın kuruluşlarına sahip olduğunu ve en güçlü yerel medyanın Bursa’da görev yaptığını söyleyen BGC Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin 550 üyesiyle sektöre ve sektörde çalışan basın mensuplarına hizmet ürettiğini, sektörde yaşanan en büyük sorunun ise ’meslek yasası eksikliği’ olduğunu kaydetti. Meslek Yasası eksikliği nedeniyle bilgi birikimine sahip olmayan, basın meslek etik kurallarını bile bilmeyenlerin sektörde istihdam edilebildiğine dikkat çeken BGC Başkanı Kolaylı, "Sektörümüzde ne yazık ki tehdit ve şantaja varan sözde haberlere şahit oluyoruz. Bu kişileri BGC’ye üye almıyoruz, üye ise üyeliklerine son veriyoruz. Başka bir yaptırım uygulayamıyoruz. Rapor halinde detaylarıyla hazırlayarak Ankara’da siyasi parti temsilcilerine sunduğumuz Basın Meslek Yasası TBMM’de görüşülerek kabul edilirse, basının eski saygınlığını kazanması yönünde önemli bir mesafe almış olacağız, tehdit ve şantaja dayalı sözde haberciliği engelleyeceğiz" dedi. Ziyarete Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın yanı sıra, Başkan Vekili Fuat Kars, Başkan yardımcıları İhsan Altıkardeş, Hakan Işıkkent ve Ahmet Akhan, Genel Sayman Tevfik Fikret Sönmez, Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Ali Ekmekçi, Ersin Yıldıran, Nejat Kırbulut, Musa Öztürk ve Cemal Ekentok ile BGC Genel Sekreteri Sinan Tunç katıldı.