ÇEVRE - 01 Ağustos 2021 Pazar 09:17

Dipsiz Göl 'Dipsiz Çöl' oldu

A
A
A
Dipsiz Göl 'Dipsiz Çöl' oldu

Gümüşhane'nin merkeze bağlı Dörtkonak köyü sınırlarında bulunan ve etrafındaki irili ufaklı 10 adet gölle birlikte özellikle bahar aylarında çiçek bahçesini andıran Dipsiz Göl ilk kez tamamen kurudu.

Kent merkezine 18 kilometre uzaklıkta bulunan ve Artabel Gölleri Tabiat Parkından sonra çok sayıda doğal göl bulunması nedeniyle ikinci göller bölgesi olarak adlandırılan Dörtkonak köyü sınırlarındaki Dipsiz Göl kuraklığın etkisiyle ilk kez tamamen kurudu.

Denizden 2 bin 200 metrede bulunan ve yıllardır bahar aylarından sonbahar aylarına kadar buraya göç ederek yavrularını büyüyen angut kuşlarına ev sahipliği yapan Dipsiz Gölde su olmaması nedeniyle bu yıl o manzara da yaşanmadı.

Dipsiz Göl 'Dipsiz Çöl' oldu

Milyonlarca yıllık ağaç fosillerinin bulunduğu göl havzası gelinen son durumda adeta çölü andırırken gölün son halini görenler "Dipsiz Göl, dipsiz çöle döndü" ve "Dipsiz Gölün dibi göründü" yorumlarını yaptı.

Geçtiğimiz yıllarda define kazısı yapılan Dumanlı köyü sınırlarındaki İstavroma yaylasında bulunan Dipsiz Gölle sık sık karıştırılan Dörtkonak köyündeki Dipsiz Göl, kar, yağmur ve kaynak suları ile beslenirken bu yıl ülkenin hemen her yerinde yaşanan kuraklıktan nasibini aldı.

Bahar aylarında etrafını kelepçe gibi saran çok sayıda çiçeğin açtığı ve kalp şeklinde olması nedeniyle “Yaylanın kalbi” de denilen Dipsiz Gölde incelemelerde bulunan TEMA Vakfı Gümüşhane Temsilcisi Yusuf Oral, geçtiğimiz yıllarda suyla kaplı gölün ortasına kadar yürüyerek yaptığı açıklamada küresel ısınma, iklim değişikliği ve sondajlara dikkat çekti.

Dipsiz Göl 'Dipsiz Çöl' oldu

“Kurumasının sebeplerinden birisinin bölgede aşırı şekilde yapılan maden arama sondajları olduğunu değerlendiriyoruz”

Son günlerde örnekleri sıkça görülen küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı olarak su kaynaklarının azalması olmasının yanında Dipsiz Gölün etrafında yapılan maden sondajlarının da gölün kurumasını tetiklediğini kaydeden Oral, “Son birkaç yıldır gölde aşırı derecede su çekilmesi oluyordu. Bu yıl ise daha Ağustos ayına yeni girdiğimiz bugünlerde tam kuruma noktasına geldi. Bunun sebeplerinden birisinin bölgede aşırı şekilde yapılan maden arama sondajları olduğunu değerlendiriyoruz. Yer altı su sistemi şehir şebekeleri gibi bir sistemdir. Biz yaptığımız her sondajda bu sisteme zarar veriyor, o yer altındaki doğal boru sistemlerini deliyoruz” şeklinde konuştu.

Dipsiz Göl 'Dipsiz Çöl' oldu

“Sondajlar yeraltı su kaynaklarının yönlerinin değişmesi anlamını taşıyor”

Yeraltı kaynaklarına ihtiyaç olduğunu fakat insanların artık tüketim alışkanlıklarını da değiştirmesi gerektiğini vurgulayan Oral, “Biz sürekli yeni bir araç binmek istediğimizde, yeni bir telefon kullanmak istediğimizde bu madenler çıkarılmak zorunda. Bizim şehrimiz bu anlamda bir zenginlik yaşıyor. O nedenle de arama çalışmaları oluyor. Özellikle son 5-10 yıldır yapılan fazla sondajlar yeraltı su kaynaklarının yönlerinin değişmesi anlamını taşıyor” diye konuştu.

Dipsiz Göl 'Dipsiz Çöl' oldu

“Buraya su taşınarak Dipsiz Gölün de buradaki ekolojik sistemin de yaşatılması lazım”

Dipsiz Gölün bulunduğu alanda milyonlarca yıllık ağaç fosillerinin olduğunun belirlendiğini kaydeden Oral, “Burada bir ekosistem var. Burada göl olduğunu bilen göçmen kuşlar var. Bu ekosistemin çökmemesi gerek. Bunun için burada suyun bulundurulması lazım. Mutlaka buraya su taşınarak Dipsiz Gölün de buradaki ekolojik sistemin de yaşatılması lazım” dedi.

“Bu duruma çok üzüldüm, buraya bir çare bulunsun”

Yıllardır hem bahar hem de yaz aylarında zevkle giderek doğal güzellikleri gözlemleme fırsatı bulduğu Dipsiz Gölün dibini gördüklerini kaydeden Ahmet Sefa Ergin ise “Yıllardır gelip gidiyorum ben buraya. O zamanki durumu çok güzeldi. Rengarenk çiçeklerle bezeli bir yerdi ve su doluydu. Şu anki durumunda ben bu röportajı gölün içerisinden yapıyorum. Suyun ilk defa bu kadar çekildiğini gördüm ve bu duruma çok üzüldüm. Çölleşmiş durumda şu an göl. Buradan yetkililere sesleniyorum buraya bir çare bulunsun” ifadelerini kullandı.
Dipsiz gölün etrafında bulunan irili ufaklı 10 gölün yanı sıra aynı eksendeki Kuru Göl ve Aygır Göl de tamamen kurudu.

Recep Ergin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas 58 yıldır gerçek kimliğini arıyor Sivas’ta yaşayan 58 yaşındaki Raziye Şimşek, doğduğu günden bu yana gerçek kimliğine kavuşamadı. Hikâyesiyle filmlere konu olacak olayın aydınlatılması için Şimşek’in biyolojik babasının mezarı açılarak DNA örneği alındı. Sivas kent merkezinde yaşayan Raziye Şimşek, 1 yaşında annesini kaybettikten sonra yaşadığı dramatik hayat hikâyesiyle duyanları derinden etkiliyor. Şimşek, annesinin vefatının ardından babası tarafından 1 yaşındayken yurda verildi. İddiaya göre, o dönemdeki yurt müdürü Şimşek’i kaydettirmeden resmi olmayan şekilde bir aileye verdi. Bu aile de sahte kayıtlarla Şimşek’i öz çocuklarıymış gibi nüfusa kaydettirdi. Şimşek, evlendikten sonra evlat edinen aile tarafından reddedilerek evlatlıktan düşürüldü. Evlat edinen ailenin çıkarttığı kimlik kartı numarası ve kendisinin mecburiyetten çıkarttığı kimlik kartı numarası bulunan Şimşek, bu nedenle resmi bir kimliğe sahip olmadığı için devlet kurumlarına gittiğinde kimlik eksikliği nedeniyle birçok sorunlarla karşılaşıyor. “Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok” Yaklaşık 3 yıldır bu durumun çözümü için mücadele eden Şimşek, “Ben bir yaşımdayken annem vefat etti. Bana bakan olmadığı için beni yurdun kapısının önüne bırakıyorlar. O dönemin yurt müdürü beni el altından yurda kaydetmeksizin beni büyüten aileye veriyor. Onlarda sahte kayıtla beni kendilerinin üzerine geçiriyorlar. 18, 19 yaşına gelip evlendiğimde beni üzerlerinden düşürüyorlar. Bunlarda olmadığı için benim bir kimliğim yok. Hiç bir resmi kurumlarda kaydım yok. Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım dahi yok. Bunun zorluğunu hep yaşıyorum. Benim ablalarım bütün aile fertlerim beni kabul ediyor ama daha büyük aile bireylerimiz olmadığı için Hâkim Bey DNA testine karar verdi. 2,5 yıldır çok büyük zorluklarla uğraşıyorum. Hem maddi hem de manevi sıkıntılar yaşıyorum. Sürekli mahkemelere gidip geliyorum. Yaşadığım şeyleri tekrar tekrar yaşıyorum” dedi. Resmiyette gözükmüyor, iki farklı kimlik numarası bulunuyor Adına iki farklı kimlik numarası olduğunu ifade eden Şimşek, “Geçmiş yakamı bırakmıyor ki rahat edeyim. 1965 yılından bu yana bu hayatı yaşıyorum ama hiçbir yerde resmiyette görünmüyorum. Şuanda benim adıma iki farklı TC kimlik numarası var. Birisi onların üzerine diğeri de benim şuan mecburiyetten kullandığım sahte TC kimlik kartı numarası. Devlet kurumlarına gittiğim zaman ‘kayıtlarda böyle birisi yok’ diyorlar. ‘Sadece baba adı var alt soy üst soy yok’ diyorlar. Hastanelere falan gittiğimde eşimin üzerine muayene olduğum için pek sorun yaşamadım ama yine de ben bu durumdan da rahatsız oluyorum. Her zaman elim yüreğimde. İnşallah son mahkeme olur, bu konudan dolayı hem maddi hem manevi çok yoruldum. 58 yaşındayım 25 yıl olmuştu ben unutalı. Ama ben 2,5 yıldır bu durumu mahkeme kapısında tekrar tekrar yaşıyorum, geçmiş yakamı bırakmıyor” şeklinde konuştu.
Rize Doğu Karadeniz’de 2024 yılı yaş çay sezonu açıldı Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) tarafından Doğu Karadeniz’de 2024 yılı yaş çay sezonu açıldı. Çay alım sezonunun açılması ile birlikte çay üreticileri de çay bahçelerine girerek çaylarını toplamaya başladı. 2024 yılının yaş çay sezonu için çay müstahsilleri, ÇAYKUR’a çay satabilmek için çaylık arazilerinde budama işlemi yaparak bakımlara başladı. Çay budamalarının hemen ardından üreticiler tarafından arazilerde gübreleme işlemi gerçekleştirilirken, yaş çay kampanyası için üreticiler hazırlıklarını tamamladı. Hazırlıklarını tamamlayan üreticiler bugün sabah saatlerinde çay bahçelerine girerek çay hasadına başladı. Çay müstahsili şimdi ise yaş çay taban fiyatının açıklanmasını bekliyor. “Kontenjan uygulaması olacağını düşünerek çaya girmeye başladık” Kontenjan uygulaması yapılabileceğinden erkenden çaylarını satmak istediklerini ifade eden Rizeli çay üreticilerinden Hüseyin Can Şişman, “Biz sezonun iyi olmasını bekliyoruz. Çay satmakta zorlanmamak için önceden çaya başladık. Kontenjan uygulaması olacağını düşünerek çaya girmeye başladık. Çayda kontenjan uygulaması olabileceğinden ötürü çayımızı daha rahat satabilmek için erkenden kesmeye başladık. Çayın 20 liradan aşağı olmaması lazım. Heyecanla devlet büyüklerimizden çayımıza iyi bir fiyat vermesini bekliyoruz” şeklinde konuştu. Çay sezonunun güzel geçeceğine vurgu yapan Emirhan Şişman ise “Her yılın hasadı gibi bu yılda çok iyi. Ben Kırklareli’nde üniversite okuyordum. Çay zamanı geldi. Bizim de buraya gelmemiz gerekti. Birinci sürümde bizde burada bulunuyoruz. Ne kadar alımlar geç başlarsa o kadar yoğunluk olur. Erken başlarsa yoğunluk olmaz. Eski yıllara göre topladığımız çay oranı düşük. Ailecek topladığımız için sohbet eşliğinde güzel geçeceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. “Bu seneki çay sezonu şenlik içerisinde geçeceğine inanıyorum” Çaylarını işçi almadan kendilerinin topladıklarını belirten Nurcan Şişman ise “Yeni sezon herkese hayırlı ve uğurlu olsun. Yaş çay fiyatını sabırsızlıkla bekliyoruz. Kalite olarak çay iyi. 5-6 kişi toplanıyoruz. Birbirimize çay topluyoruz. Biz işçi almıyoruz. Çayımızı kendimiz topluyoruz. Birbirimizin işini görmüş oluyoruz. Bu seneki çay sezonu şenlik içerisinde geçeceğine inanıyorum. Biz hepimiz komşuyuz. Birlik içerisinde çayı topluyoruz” dedi.
Giresun Giresun’un köyünden 50 ülkeye meyveli soda ihraç ediyorlar Giresun’un 200 nüfuslu İnişdibi köyü meyve aromalı maden suyu üretimi ile dikkat çekerken, yöredeki fabrikada işlenen meyveli sodalar dünyanın 50 ülkesine ihraç ediliyor. Giresun’un İnişdibi köyünde şifalı olarak bilinen kaynak suyun ekonomiye kazandırılmasıyla başlayan hikayeyi anlatan Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve Freşa Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu, bugün 200 nüfuslu bir köyden 50 ülkeye ihracat yaptıklarını söyledi. Gıda toptancılığı yaparken, markalarının doğuşunun bir sohbet ortamında başladığını anlatan Hasan Çakırmelikoğlu, “Bizim asıl işimiz gıda toptancılığı yapmaktı. 1997 yılında bir sohbet ortamında konuşurken yöremizde bir şifalı su olarak bilinen İnişdibi maden suyunu satın alma fikri ortaya çıktı. Yapılan incelemelerde mineral bakımında İnişdibi maden suyu dünyanın en kaliteli maden suları arasında olduğu tespit edildi. Biz de bu işe ilk olarak maden suyu olarak başladık. Daha sonra meyve aromalı maden suyuna geçiş yaptık. Tabi bunu pazarda kabul ettirmek hiç de kolay olmadı. Bir sektör çıkıyor ortaya ve kimse bilmiyor, gazoz desen gazoz değil, kola desen kola değil, herhangi bir konsepte ürünü yerleştiremiyorlar. Ancak, bugün meyve aromalı maden suyu olarak içecek sektöründe bir konsept oluştu. Hangi iş yapılırsa yapılsın gelişim olmadığı sürece yenilik sağlanamıyor. Ar-Ge çalışmalarımızla çeşitlerimizi artırmaya devam ediyoruz” dedi. Bugün 200 haneli bir köyden yurt içinin yanı sıra 50 ülkeye ihracat yaptıklarını da anlatan Çakırmelikoğlu, “Firmamız yöre insanına istihdam imkanı sağlamasının yanı sıra hem yöre hem de ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Bugün 200 haneli bir köyde üretim yapan firmamızın Bursa’da da bir kolu vardır. Grup olarak bünyemizde 300 kişiye istihdam sağlamaktadır. Önceliğimiz yöre insanımızı istihdam etmektir. Giresun’da 200 haneli bir köyde doğan ürünlerimiz yurt içinde pazar lideri olmamızın yanı sıra içerisinde Avrupa Birliği, Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkelerin yer aldığı 50’ye yakın ülkeye ihracat yapılmaktadır” diye konuştu. Başarılı olmanın sırrını da açıklayan Çakırmelikoğlu, ”Her şeyden önce bu işin sırrı sadece kaliteli ürün üretmekten geçmiyor. Ürettiğin bu ürünleri talepler doğrultusunda iyi bir pazarlama ağıyla müşteriye ulaştırmak da gerekiyor. İstediğin kadar kaliteli ürün üret eğer bunun dağıtımında sorun yaşıyorsa başarılı olamazsın. Tabi bizim kaliteli ürün üretmemizin başında ise maden suyumuzun dünyanın en kaliteli maden suları arasında yer aldığını da belirtmek gerekiyor” dedi.