SAĞLIK - 22 Temmuz 2021 Perşembe 10:26

Doktorun tesadüfen muayene ettiği minik kız kör olmaktan kurtuldu

A
A
A
Doktorun tesadüfen muayene ettiği minik kız kör olmaktan kurtuldu

Samsun’da göz muayenesine giden dedesine eşlik eden 7 yaşındaki Elisa’da, hiçbir şikayeti olmadığı halde göz doktorunun kendisini de muayene etmesi sonucunda, çok ciddi bir hastalık olan ve geri dönüşümsüz körlüğe neden olan psödotümör serebri tanısı aldı. Elisa’nın beyin toplar damarlarında pıhtı olduğu ve kafa içi basınç artışı olduğu ortaya çıktı. Doktorların "Psödotümor serebri" dediği bu hastalık eğer erken tanı konulamaz ve tedavi edilemezse geri dönüşümsüz körlüğe yol açıyor.

Samsun’da yaşayan Ender Bilgici göz muayenesi olmak için gittiği VM Medical Park Samsun Hastanesi’ne yanında torunu Elisa’yı da götürdü.

Ender Bilgici’nin göz muayenesi tamamlandıktan sonra Göz Hastalıkları Uzm. Dr. Aziz Çil’in minik Elisa’ya “gel seni de muayene edeyim” demesi üzerine Elisa’nın göz dibinde bir anormallik olduğu, görme sinirinin başlangıcında ödem olduğu görüldü.

Bunun üzerine Dr. Aziz Çil, minik Elisa’yı Çocuk Nörolojisi polikliniğine sevk etti. Burada nörolojik muayenesi yapılan hastaya, gerekli testleri isteyen ve tanısal yöntemleri uygulayan Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, Elisa’da Psödotümor serebri tanısı koydu.

Doktorun tesadüfen muayene ettiği minik kız kör olmaktan kurtuldu

Hiç vakit kaybetmeden ilaç tedavisine başlayan Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, ilerlediği zaman geri dönüşü olmayan körlüğe sebep olan bu hastalığın önüne geçti.

Doktorun tesadüfen muayene ettiği minik kız kör olmaktan kurtuldu

Tanı koyma sürecini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, "7 yaşındaki hastamız, anneannesi ve dedesinin yanında göz polikliniğine gitmiş. Herhangi bir şikayeti olmadığı halde, göz hekimimizin polikliniğe gelen her çocuğa tarama amaçlı göz muayenesi yapma duyarlılığı sayesinde, tesadüfen fark edilmiş bir Psödotümor serebri olgusudur. Göz hekimimiz, mesleki duyarlılığıyla, hiçbir şikayeti olmadığı halde, büyüklerinin yanında gelen her çocuğa tarama amaçlı göz muayenesi yapmış ve hastamızın göz dibinde bir anormallik, papil ödemi olduğunu görmüş. Kafa içi basınç artışı olan hastalarımız, sıklıkla baş ağrısı, çift görme, gözlük numarasının hızla artması, gözlerde içe kayma-dışa bakamama ya da sabah kalktığında fışkırır tarzda kusma şikayetleriyle bize başvuruyorlar. Bu vakadaki ilginç olan taraf, kliniğin ilerlemeden, henüz şikayeti yokken, tarama amaçlı yapılan göz muayenesiyle tanının konulmuş olmasıdır. Aslında, 'Çocuk İzlem Protokolleri' kapsamında 0-3 aylık bebeklere ilk göz muayenesinin yapılması, okul öncesi dönemde ise 36-48 aylık çocukların ve ilköğretim 1. sınıf öğrencilerinin rutin göz taraması yapılması gereklidir” dedi.

"Son 5 yılda 45 olguya rastladım"

Hastalığın erken tanı konulmayıp uygun tedavisinin yapılmadığında geri dönüşümsüz körlüğe yol açtığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, "Psödotümor serebri; kafa içerisinde herhangi bir yer kaplayan lezyon olmadığı halde, sanki bir kitle varmış gibi, beynin basıncının artışı olarak tanımlanır. Nasıl ki göz tansiyonu, dolaşım sisteminin tansiyonu varsa, kafa içindeki yapıların anormalliğine bağlı beynimizin de tansiyonu yükselebiliyor. Biz de çocuk nöroloji uzmanı olarak, öncelikle kafa içerisinde vasküler, tümoral ya da herhangi yapısal bir lezyon var mı diye beyin MR ile değerlendiriyoruz. MR venografi dediğimiz bir yöntemle, beynin toplar damarlarında kan akımında bir anormallik olup olmadığını araştırıyoruz. Uygun hastalarda, beyin omurilik sıvısının (BOS) basıncını ölçerek, yüksek olup olmadığını değerlendiriyoruz. Özellikle doğurganlık çağındaki obez kadınlarda sık görülen bu hastalığın çocuklarda da çok sık olduğu bilinmektedir. Son 5 yıllık meslek hayatımda 45 tane olguya tanı ve tedavi uyguladım. Bu olguların 24’ü kızdı, 21’i ise erkekti ve ortalama 9 yaş civarlarında bize başvurduğunu gördük. Bu hastalarımızın en sık şikayeti baş ağrısıydı. Geniş bir nedensel tarama testleri uyguladığımız bu hastalarımızın yüzde 92’sinde etiyolojik bir sebep bulduk. Bu sebepleri ortadan kaldırarak ve uygun tedaviyi erken dönemde başlayarak hastalarımızın hiçbirini cerrahiye göndermedik. Hepsini ilaç tedavisiyle iyileştirdik. Bu çok büyük önem arz ediyor. Psödotümor serebri dediğimiz hastalığın en korkutucu yönü, geri dönüşümsüz körlük oluşturmasıdır. Bu yüzden eğer tanıda geç kalırsak, ilaç tedavisini iyi yapamazsak ve etiyolojik nedenleri ortadan kaldıramazsak hastalarımızı körlükten kurtaramayız. Maalesef ki, görme sinirindeki kalıcı hasara bağlı olarak gelişen görme kaybı yeniden elde edilemez. Bu nedenle uygun tedavi edilmeyen çoğu hasta cerrahiye sevk edilebiliyor. Buradaki en büyük avantajımız, geniş etiyolojik testleri tüm hastalarımıza uygulayarak altta yatan nedeni ortaya koymamız oldu. Hastamız Elisa özelinde düşünürsek, bu etiyolojik testler sonucunda hastamızın beyin toplar damalarında bir pıhtı olduğunu gördük. Genetik olarak da pıhtı oluşumuna yol açan bir faktörün hem anneden hem babadan Elisa’ya aktarıldığını saptadık. Çocuk Hematoloji departmanımızla birlikte önce trombolitik, sonra da antitrombotik koruyucu tedavi ile hem kafa içinde artmış basıncı düzelttik, hem de pıhtıyı erittik" diye konuştu.
Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aziz Çil ise, "Çocuk hastaların, görme ilişkili bir şikayetleri olmasa bile uygun yaşlarda görme taramalarının yapılması gerekir. Ancak, toplumda böyle bir bilinç ve alışkanlık olmadığı için, çocukların çoğuna görme taraması yapılamıyor ve çocuklar çoğu zaman gözleri çok ileri seviyede bozulduktan sonra bize getiriliyor. Bu bakış açısıyla, yetişkin hastaların yanında gelen bütün çocuklarda acaba bir bozukluk var mı? anormal bir durum var mı? diye mutlaka çocuğu da muayene ediyorum. Yaptığımız muayenede kızımızın gözünde biraz miyop olduğunu tespit ettik. Göz arkasında, görme sinirinde de ödem gördük. Çocuk nörolojisine sevk ettik. Orada da beyninde basınç artışı olduğu tespit edildi ve başarılı bir tedavi ile beynindeki bu anormallik giderildi, görme sinirindeki ödem kayboldu" şeklinde konuştu.

Doktorun tesadüfen muayene ettiği minik kız kör olmaktan kurtuldu

7 yaşındaki minik Elisa’nın tedavisine devam ediliyor.

Furkan Abrek Ünal
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Osmaniye Oltalar birincilik için denize atıldı Osmaniye Surf Casting Balık Spor Kulübü tarafından 4. Geleneksel Olta ile Balık Yakalama Turnuvası düzenlendi. Hatay’ın Erzin ilçesindeki Burnaz Sahili’nde yapılan turnuvaya Adana, Osmaniye, Hatay ve Mersin’den gelen takımlar, akşam saat 19.00’dan sabah 07.00’ye kadar kıyasıya mücadele etti. Kura çekimleriyle başlayan turnuva, balıkçıların birincilik adına oltasını Akdeniz’in mavi sularına atmasıyla sürdü. Turnuvada, resmi sirkülerdeki boyutlara göre en çok balığı tutan ilk 3’e ve en büyük balığı yakalayana ödül verildi. Mersin’den yarışmaya nişanlısı İrem Saral ile birlikte katılan Asrın Parmaksız, "Mersin’den geldik nişanlımla beraber turnuvaya katılmaya karar verdik geldik yarışacağız ne olacağını bizlerde bilmiyoruz. 4 yaşımda başladım balıkçılığa sonradan geliştirince Surf Casting’e de başladık. Sevgili olduktan sonra ben İrem’e öğrettim bu sporu. Daha yeni 2-3 yıl oldu başlayalı. Öğrenmeye çalışıyor" dedi. Bu spora nişanlısı sayesinde başladığını belirten İrem Saral, "Ben öncesinde nişanlımın yanına geliyordum çay kahve falan içiyordum. Baktım böyle olmuyor kendime ’Sen de balığa başla’ dedim. Çok güzel bir etkinlik, eğleniyoruz" diye konuştu. Balıkçılık sporunun maddi anlamda pek bir katkısının olmadığı ama maneviyat olarak dostluk ve arkadaşlık anlamında çok katkısı olduğunu söyleyen Mehmet Zafer Aykanat, "Osmaniye Surf Casting Balık Spor Kulübü’nün düzenlediği kıyıdan balık tutma yarışmasına, Mersin’den katılıyoruz. AKOB-DER ailesi olarak 9 takım olarak katıldık. Burnaz Sahili’ndeyiz şuan. İnşallah güzel bir yarışma olur ve biz birinci oluruz. Maddi olarak hiçbir katkısı yok. Bu hobi sayesinde çok güzel bir arkadaş çevresi edindik, sosyal bir aktivitede bulunuyoruz. Genç arkadaşlara özellikle tavsiye ediyorum, mutlaka bu hobinin bir uçundan tutsunlar, başlasınlar. Seveceklerinden eminim" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Tahir Elçi davasında savcıdan sanık 3 polis için beraat talebi Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde 9 yıl önce dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin hayatını kaybetmesine ilişkin davada savcı, tutuksuz yargılanan 3 polisin beraati yönünde talepte bulundu. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde 6 Mart’taki duruşmada dosyanın kapsamlı olduğu gerekçesiyle ek süre talep eden cumhuriyet savcısı, mütalaasını tamamladı. Savcının 25 Nisan’da mahkemeye sunduğu mütalaasında, "Olay yerinde görevli polis memuru sanıklar S.T., F.T. ve M.S. ile adı geçen teröristler arasında gerçekleşen silahlı çatışma anında nereden geldiği yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun ile maktulün hayatını kaybettiği kanaatine varılmıştır” ifadeleri yer aldı. Mütalaada, şunlar kaydedildi: "Sonuç olarak sanıklar S.T, F.T. ve M.S’nin maktule yönelik olarak atılı ’bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında, amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi olan ’şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/2 maddesi ile garanti altına alınan masumiyet karinesi uyarınca, müsnet suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanıkların Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2 (e) maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur." Davada 12 Haziran’daki duruşmada karar verilmesi bekleniyor. Sur ilçesinde 28 Kasım 2015’te Diyarbakır Barosunca, terör saldırılarında zarar gören tarihi Dört Ayaklı Minare’ye dikkati çekmek amacıyla basın açıklaması yapılmış, açıklamanın ardından teröristlerin saldırısı sonucu polis memurları Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur şehit olmuş, çıkan çatışmada dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, saldırının ardından kaçan terör örgütü PKK mensubu Mahsum Gürkan’ın bölgede gerçekleştirilen operasyonda etkisiz hale getirildiği belirtilerek, hakkında yakalama kararı çıkarılan terörist Uğur Yakışır’ın "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak", 2 polis memurunu "kasten öldürmek" suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ile Tahir Elçi’yi "olası kastla öldürmek"ten 20 yıldan 25 yıla, polis memuru S.T’yi "öldürmeye teşebbüs"ten 20 yıla, "mala zarar vermek" ve "ruhsatsız silah bulundurma, taşıma veya satın alma"dan da 1 yıl 4 aydan 5 yıla kadar hapsi isteniyor. Mahkeme heyetince, hakkında yakalama kararı çıkarılan terörist Uğur Yakışır’ın dosyasının ayrılmasına karar verilmişti. Polis memurları S.T, F.T. ve M.S. hakkında da "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme" suçundan 2 yıldan 6’şar yıla kadar hapis talep ediliyor.
Sinop Sinop’ta bir garip olay: Tarımsal sulama boruları kayboldu Sinop Valisi Dr. Mustafa Özarslan’ın, geçen günlerde Sinop Mertoğlu köyü halk buluşmasında vatandaşlar tarafından gündeme getirilen tarımsal sulama borularının kaybolması merak konusu oldu. Sinop’un Merkez ilçesine bağlı Çobanlar köyü Muhsinli Göleti’nden, Merkez Kılıçlı köyü ovasına giden tarımsal sulama boruları ortadan kaldırıldı. Yaklaşık 200 metrelik metal sulama borularının kim ve kimler tarafından hangi amaçlı alındığı merak konusu oldu. Konu ile ilgili konuşan Sinop Mertoğlu köyü Muhtarı Mustafa Ünal, “Sinop Karasu Ovası’na tarımsal sulama amaçlı gelen su kanallarının tamamı tahrip oldu. İddialara göre geçen sene selden dolayı etkilenen köprünün üzerinden geçen su boruları taşkına sebebiyet verdiği gerekçesiyle boruların söküldüğü ve dolayısıyla göletten Sinop Kılıçlı köyüne geçen su borularının ortadan kaldırıldığı ve boruların nerede olduğu bilinmiyor. Gölet yıllar önce yapılmış. Su haznesi çeltik suyunu sulamaya yetmiyor. Göletten gelen beton kanallar tahrip olmuş. Su geçmiyor. Bu konuyla ilgili daha önce yetkililere dilekçe vermiştim. Yetkililerden tekrar bu konunun incelenmesini ve tekrar bu göletin Karasu Ovası’nı sulamasına yardımcı olmasını istiyoruz. Son zamanlarda suyun öneminin daha çok olduğu biliniyor. Böyle bir imkanımız varken biz bu göleti kullanmak istiyoruz” dedi. Sinop İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Yahya Çınkıl, konuyla ilgili inceleme başlattıklarını söyledi.