SAĞLIK - 09 Ocak 2019 Çarşamba 16:47

Dr. Mehmet Yavuz: 'Her şiddetin arkasında bir korku vardır'

A
A
A
Dr. Mehmet Yavuz: 'Her şiddetin arkasında bir korku vardır'

Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, her şiddetin arkasında bir korku olduğunun altını çizerek, "Taraftar bir taşkınlık yapıyorsa bunun arka planında, rakibinin kendilerini geçme, kendilerini geride bırakma korkusu vardır ve bu korkular da fanatizmi tetikliyor" dedi.

'Dr. Beyin', 'Beynin Sırları ve Manyetik Şifreleri' kitaplarının ardından son olarak Korku ve Ötesi eseriyle okurseverlerle buluşan Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, sporda yaşanan şiddet olayları hakkında İHA’ya açıklamalarda bulundu. Fanatizmlik yapan taraftarın, sosyal hayatında ciddi kişilik bozukluğu olduğunu belirten Dr. Yavuz, "Fanatizm herhangi bir davaya, konuya, fikre ve ideolojiye, takıntılı ve coşkulu bir şekilde takılarak, sosyal normları hiçe sayarak aşırı bağlanma faaliyetidir. Fanatizminin, sempatizanlıktan ayırt edilen en büyük özellik; fanatizmde eleştiriye karşı bir tahammülsüzlük olmasıdır. Her olayı, her konuyu, her fikri coşkulu bir şekilde desteklemek fanatizm değil. Fanatizmde empatiden yoksunluk yatıyor. Toplum geneline baktığımızda fanatizm, sporun futbol dalında daha çok boy gösteriyor. Futbol izleyicinin genel profiline baktığımızda holiganlık ve fanatizm gösteren bireylerde, bir kişilik bozukluğu olduğunu görüyoruz. Özellikle antisosyal kişilik bozukluğu sosyopatlık ve psikopatlık özelliği taşıyan kişilerde fanatiklik daha çok görülüyor. Ayrıca alkol de fanatizmi tetikleyen çok büyük bir etken" şeklinde konuştu.

"Aşırı aidiyet fanatizmi doğruyor"
Fanatizmde medyanın da büyük etken olduğunu belirten Yavuz, "Toplumda herhangi bir konuma gelememiş, kendini ispat edememiş insanların yetersiz gördükleri kişiliklerini, tuttukları kulüple özdeşleştiriyorlar. Yani takımın galibiyetinin kendi kişisel başarısı olarak görüyorlar. Bu da kulüple büyük aidiyet duygusu yapıyor. Takımları başarısız sonuç aldığında da bu sonucu kendi öz benliklerine yapılmış bir saldırı gibi algılıyorlar. Bu da bu kişilerde öfke ve şiddete neden oluyor. Bugün tribünlerde ‘Ölmeye geldik, ölmeye geldik’ diye tezahürat yapıyor. Taraftarda 'küfür edince rahatlıyorum' algısı var. Yapılan araştırmalarda bu tip insanların, normal hayatında da bu davranış modelini sürdürdüğü yönünde bir kanı var. Tribüne giden taraftarların bunu davranış modeli haline getirmemeleri gerekir. Tabii ki tezahüratlar olacak ama bunun da belli bir ölçüsü olmak gerekir. Taraftar eğlenmeye gelir. Eğlenmesine bakarken bu tip söylemler kullanıyor. Skordaki güzelliklere odaklanmamız lazım. Her zaman spora odaklanmamız gerekiyor, skora değil. Burada spor yorumcuları ve köşe yazarlarının da bu konuya dikkat etmesi gerekiyor. Spordaki güzellikleri ortaya koymaları gerekiyor. Özellikle takımlarla ilgili, kulüplerle ilgili, maç sonuçları ile ilgili agresif açıklamalardan uzak durmaları gerekiyor. Fanatizmi önlemde yazılı, görsel ve internet medyasına da büyük iş düşüyor. Kulüpleri ayrıştıracak, kışkırtacak açıklamalardan uzak durmamız lazım" ifadelerini kullandı.

"Oyuncu fazla kazanma isteğinden kırmızı kart görüyor"
Bir oyuncuya gereğinden fazla yüklenilmesi sonunda oyuncunun kırmızı karta yönelebildiğini belirten Yavuz, "Kırmızı kart, oyuncuya çok fazla kazanma üzerine yüklenilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Yetenek belirli bir düzeydedir. Siz o yeteneğinin üzerinde bir başarı ve sonuç isterseniz, kişi o olmuşuz enerji ile sahada farkında olmadan kırmızı kart gerektiren öfke ve şiddet olaylarına başvurabiliyor. Çok kırmızı kart görülmesinin arka planında fiziksel ya da psikolojik olarak oyuncuda antrene edilememesi yatıyor olabilir. Ayrıca futbolcu hafif bir sakatlanmada sanki ciddi bir sakatlık yaşamış gibi kendi yere atıyor, bağırıp çağırıyor ama 1 dakika sonra ayağa kalkıyor. Bu durumda hakem heyetinin bu futbolcuyu cezalandırması gerekir. Bu oyuncu aslında taraftarı kışkırtıyor" açıklamasını yaptı.

"Gelecek kaygısı agresif yapıyor"
Futbolcuların gelecek kaygısının agresif olaylara büyük etken olduğunun altını çizen Yavuz, "Bugün kulüplerimiz neden futbol üniversitesi kurmuyor ya da neden futbolcusunun eğitimine teşvik olmuyor? Bu konuda çok üzülüyorum. Futbolcu kardeşlerimizin eğitim konusunda yetersizlikleri var. Tek mesleklerini futbolculuk olarak düşünüyorlar. Bu da bir kaygı bozukluğu ortaya çıkıyor. Futbol olmadan hayatını idare ettirebileceğini düşünmüyor. Bu da sahada agresif olayları arttırıyor. Gelecek kaygısı yaşamaması gerekiyor futbolcunun" değerlendirmesini yaptı.

"Korkular fanatizmi etkiliyor"
Her şiddet olayının ardında korkunun yattığını ifade eden Yavuz, "Futbolcuların kaygı ve anksiyeteden kurtulmaları ve korkularından arınmaları gerek. Her şiddetin arkasında bir korku vardır. Taraftar bir taşkınlık yapıyorsa bunu arka planında rakibin kendilerini geçme, geride bırakma korkusu vardır. Korkular fanatizmi tetikliyor. Taraftarlar öfke ve şiddetle korkusunu yatıştırmaya çalışıyor. Futbolun keyif oyunu olduğunu üç korlu sonuç olduğunu ve her sona tahammül etmemiz gerek. Spordan keyif almamız skora değil spora endekslenmeliyiz. Takımınızın başarısında çok sevinmek, başarısızlığında da çok üzülmek hatalı bir davranış. Bu bir eğlence kültürü. Bunu dozunda yaşayalım" açıklamasını yaptı. 

Güven Mert Ercan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Isparta Yavruyken otomobilin çarpıp felç bıraktığı köpek, esnafın maskotu oldu Isparta’da 11 yıl önce geçirdiği kaza sonucu ayakları felç olan Diren isimli köpek, kırtasiye sahibi ve çalışanları tarafından kendisine uzanan yardım eli sayesinde Isparta’nın maskotu oldu. Isparta’da 11 yıl önce geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu iki arka ayağı felç olan Golden cinsi köpeğe Isparta merkezde bulunan bir kırtasiye sahibi ve çalışanları sahip çıktı. 11yıl önce yardım eli uzatılan sokak köpeğine gerekli fizik ve ilaç tedavileri uygulandıktan sonra “Diren” ismi verildi. Sağlığına kavuşan ancak 2 ayağını kullanamayan Diren köpek, Isparta’nın maskotu oldu. 11 yıldır Diren’e baktıklarını söyleyen Nurullah Sayınbaş, “11 yıldır burada bakıyoruz. Yavruyken geçirdiği bir kaza sonucu arka ayakları tutmuyor. Bakıma muhtaç olduğu için sahiplendik kitabevi olarak. Gerekli bakımı tedavileri görüldü. Yıllardır dükkanımızda bakımını sağlamaktayız. Diren Isparta halkı tarafından bilinen, sevilen bir köpek haline geldi. Adeta bu caddenin maskotu olmuş durumda" dedi. Diren’in yürüyebilmesi ve koşabilmesi için yürüteç yaptırdıklarını söyleyen Sayınbaş, "İnsanlardan sürekli Diren hakkında geri dönüş alıyoruz. ’Protez bacak, yürüteç yaptıralım mı? Var mı ?’ diye soruyorlar ama insanlarımızın akıllarında şüphe kalmasın. Diren’in yürüteci, protez bacağı var ama hareketlerini kısıtladığı için kullanmamasını uygun gördük. Dükkanın içerisine rahatça girip çıkabilmesi, akşam kapanış yaptığımız zaman rahatça hareket edebilmesi açısından kullanmıyoruz. Biraz da yaşlandığı için hareketleri kısıtlandı. İlk geldiği zamanlar gerekli fizik tedavileri aldıktan sonra daha rahat hareket edebiliyor bazen ayağa kalkıp koşabiliyordu. Yaşından kaynaklıda hareketleri biraz kısıtlandı. Kimsenin bir şüphesi olsun istemiyoruz" şeklinde konuştu. Sokaktan geçen insanlar Diren’i soruyor Konuşmasının sonunda Isparta’da Diren’e karşı insanların ilgili olduğunu söyleyen Sayınbaş, "Gerek müşterilerimiz gerekse sokaktan geçen insanlar Diren’i sevmek için bize soruyorlar. Diren içeride olduğu zaman ’Diren nerede? Sevelim’ gibi geri dönüşler alıyoruz. Gelen insanlar Diren’i sevmeden gitmek istemiyor. Mamasını almak isteyenler bile oluyor ama biz gerek görmüyoruz. Bütün ihtiyaçları ve bakımını biz karşılıyoruz. Bizim himayemiz altında" açıklamalarında bulundu.
Aydın Aydın’da 353 aranan şahıs yakalandı Aydın’da jandarma ekipleri tarafından aranan şahısların yakalanmasına yönelik gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında Nisan ayında 353 aranan şahıs kıskıvrak yakalandı. Aydın İl Jandarma Komutanlığı JASAT Timleri ve ilçe jandarma komutanları tarafı kent genelinde vatandaşların huzur ve güvenliği için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Öte yandan aranan şahıslara da göz açtırmayan ekipler Nisan ayında da gerçekleştirdikleri çalışmalar ile suçlulara nefes aldırmadı. Edinilen bilgiye göre, 1-30 Nisan 2024 tarihleri arasında hakkında yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda, 0-5 yıl arası hapis cezası ile aranmakta olan 140, 5-10 yıl arası hapis cezası ile aranmakta olan 18, 10-20 yıl arası hapis cezası ile aranmakta olan 6, 20 yıl üzeri hapis cezası ile aranmakta olan 4 şahıs yakalandı. Yakalanan şahıslar jandarmadaki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu yakalanan şahıslar arasında; hırsızlık suçundan 38 şahıs, uyuşturucu suçundan 51 şahıs, yaralama suçundan 30 şahıs, dolandırıcılık suçundan 57 şahıs, öldürme suçundan 4 şahıs, cinsel suçlardan 5 şahıs, yağma suçlardan 4 şahıs ve diğer suçlardan 164 şahıs olmak üzere toplamda 353 şahıs bulunduğu bilgisine ulaşılırken, bu suçlardan ifadeye yönelik aranan 185 şahsın bulunduğu öğrenildi.
Tokat Erbaa’da özel çocuklar Bahar Şenliğinde buluştu Erbaa Belediyesi Engelliler Haftası sebebiyle atlı bahçede özel çocuklar için bahar şenliği düzenledi. Erbaa Belediyesi Engelliler Haftası sebebiyle özel eğitim uygulama okulu öğrencilerine bahar şenliği düzenledi. Atlı bahçede düzenlenen etkinlikte, çocuklar müzik ve oyunlarla eğlenceli dakikalar yaşadı. Erbaa Belediye Başkanı Ertuğrul Karagöl ile birlikte pasta kesip sportif aktiviteler gerçekleştiren özel öğrenciler şenlikte doyasıya eğlendi. Öğrencilerle bir araya gelmekten onların mutluluğuna şahit olmaktan büyük keyif aldıklarını ifade eden Erbaa Belediye Başkanı Ertuğrul Karagöl, “Eminim öğrencilerimiz için çok güzel bir gün oluyordur. Farklı bir hafta oluyordur. İnşallah 10-16 Mayıs arasında kutladığınız bu güzel haftanızı, özel haftanızı kutluyor, tebrik ediyorum. İnşallah bu etkinlikler, bu sosyalleşme öğrencilerimizin hayata daha fazla tutunmasına vesile olur. Ben özel öğrencilerimize verdiğiniz emek için ayrıca da çok teşekkür ediyorum. Bu örnek olacak inşallah. Hocalarımızla, müdürlerimizle konuştuğumuz gibi inşallah bu etkinliği Tokat geneline de yayarız. Erbaa örnek olur. İnşallah bu etkinlikte Tokat’ın bütün öğrencilerini misafir ettiğimiz nice güzel çalışmalar olur. Erbaa olarak bütün Tokat’a örnek olmuş oluruz. Ben o anlamda, emeği geçen herkese, ailelerimize, öğretmenlerimize ve sizlerin yanında çalışan ablalarımıza teşekkür ediyorum. Hayata daha çok tutunduğumuz daha fazla paydaşımızın olduğu bir gelecek diliyorum” dedi.