TEKNOLOJİ - 03 Haziran 2023 Cumartesi 15:13

Dünyanın en modern su altı arkeoloji gemisi UPL ilk seferine çıktı

A
A
A
Dünyanın en modern su altı arkeoloji gemisi UPL ilk seferine çıktı

Antalya'da dünyanın en büyük ikinci en donanımlı su altı arkeoloji araştırma gemisi, suya inerek ilk seferini gerçekleştirdi. UPL isimli modern gemi ile Türkiye sahillerinin su altı gün yüzüne çıkarılacak. 25 arkeoloğun görev yapacağı gemi, 500 metre derinlikten üç boyutlu görüntü alabilecek.

Antalya’da dünyanın en büyük ikinci en donanımlı UPL isimli su altı araştırma gemisi, yapımının tamamlanmasının ardından ilk seferini bugün "Yolun açık olsun UPL" lansmanıyla geniş bir katılımla gerçekleştirdi. Gemi ile Türkiye sahillerinin su altı gün yüzüne çıkarılacak. 25 arkeoloğun görev yapacağı gemi, 500 metre derinlikten üç boyutlu görüntü alabilecek. Ayrıca büyük ekranlı bilgisayar sistemlerinin yanı sıra, deniz tabanında gemi hareket halinde çalışırken, dip sonardan elde edilen görüntü büyük ekranda sürekli olarak 25 araştırmacı tarafından takip edilebilecek. Eğer bu görüntüler arkeolojik potansiyel içeriyorsa o derinliğe robot indirilip, görüntü elde edilebilecek.

Dünyanın en modern su altı arkeoloji gemisi UPL ilk seferine çıktı

22 bilim adamının çalışabileceği üst düzey bir altyapı bulunuyo

Gemi, Kültür ve Turizm Bakanlığının izinleriyle Akdeniz kıyılarında yapılacak su altı kazı ve araştırmalarında kullanılacak. İçinde 5 kişilik modern bir basınç odası, 500 metre derinlikte 3D görüntü alan multi beam sonar, XRF analiz cihazı gibi üst teknolojiler bulunan 38 metre boyundaki gemi, aynı zamanda kendi elektriğini ve sıcak suyunu üreten, deniz suyundan kendi suyunu elde eden yeşil gemi niteliğinde bulunuyor. Gemide toplantı salonu, denizden çıkan eserler için hazırlanmış özel bir laboratuvar ve 22 bilim adamının çalışabileceği üst düzey bir altyapı bulunuyor.

“10 yıldır Türkiye’de UPL ismi ile var olmaya devam ediyoruz”

Geminin ilk seferini yapmasından mutluluk duyduğunu belirten UPL Türkiye Ülke Müdürü Murat Yahyaoğlu, “İlk seferimizde çok değerli kişileri ağırladık, bizim için gurur verici oldu. Basınç odasından kamera izleme odasına kadar geminin tüm alanlarının tanıtımını yaptık. Umuyorum ki bu üstün özelliklerle, çevreye duyarlı gemiyle çok güzel buluşlara imza atacağız. UPL olarak çok farklı alanlarda faaliyetimiz var. Kendimizi farklı alanlarda bilinir kılmaya özen gösteriyoruz. Son 10 yıldır Türkiye’de UPL ismiyle var olmaya devam ediyoruz. Bilinirliğin artması anlamında güzel çalışmalara imza atıyoruz. Bu imkanların sağlanmasında CEO'muz Bay Jai Shrooff’un büyük katkısı var. Biz de bunu sahiplenerek olabildiğince değer katmaya ve bu değeri yaşatmaya devam ediyoruz. Tüm katılımcılara çok teşekkür ederim” dedi.

Dünyanın en modern su altı arkeoloji gemisi UPL ilk seferine çıktı

“Tarım sektöründen deniz altı arkeolojisine destekten dolayı çok mutluyuz”

UPL Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Halil köstekli ise konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“UPL dünyanın en büyük 5’inci gıda ve tarım sektörü olan bir firmadır. Bu sosyal sorumluluk projesinde UPL gemisinin isim sponsoru olmaktan gurur duyuyoruz. Dünya ve kültürel mirasa katkı vermekten mutluyuz. Bu gemi dünyadaki en eski batıkların araştırmalarını yapacak. Denizaltı araştırmaları son derece önemlidir. Tarımla olan ilişkisi ise bu denizlerde binlerce yıl tarım ürünleri ticareti yapılıyordu ve 4 bin yıl önceki batıklarda bile bakır külçeleri çıkıyor. Kıbrıs'tan çıkan bakırın Girit'e ve İyonya'ya ticaretinin yapıldığı anlaşılıyor buradan. Bakır sanayide kullanılıyor diye bilsek bile bakırı bitki sağlığında da kullanıyoruz. UPL olarak bizler, bakırlı biyoçözümlerimiz ile dünya lideriyiz. Günümüzde de Rusya ve Ukrayna savaşının olması ile yine tarım ürünleri ticareti var. Önemli olan yer altında hiç dokunulmayan tarihin kalıntılarını yeryüzüne çıkararak, bunun kültür mirasına kazandırılmasını hedefliyoruz. Tarım sektöründen deniz altı arkeolojisine destekten dolayı çok mutluyuz. Her şey bir hayalle başladı. Bu gemi dünyanın en modern ikinci büyük arkeoloji gemisidir. Dünyanın her yerinden öğrenci ağırlayacağız.”

“Gemimizde 25 su altı arkeoloğu konforlu bir şekilde konuk edebileceğiz”

Gemi hakkında bilgiler veren Akdeniz Üniversitesi Kültür Varlıkları Koruma ve Onarım Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz, “Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleriyle Akdeniz kıyılarında araştırmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bizim en az 5 ayımız denizde geçiyor. Bu anlamda daha rahat çalışmalar yapmak ve daha ileri bir teknolojiye sahip olmak hepimizin hayaliydi. Yaklaşık 2.5 yıl önce tersanede bulunan bir geminin dış halini satın alarak işlemlere başladı. Geminin bitmesi için mücadele verdik. Gemimizde 25 su altı arkeoloğu konforlu bir şekilde konuk edebileceğiz. Gemimiz üst teknolojiye sahip, bilinen her türlü sonar teknolojisine sahiptir. 500 metreden üç boyutlu görüntü alabilecek, aldığı görüntüleri robotlarla inceleyerek kazı aşamasına gelecek. 5 kişilik basınç odası var. İlk araştırmamızı yarın itibarıyla Kemer açıklarında yapacağız. Gemimiz dünyanın en büyük ikinci, Avrupa’nın en büyük arkeoloji gemisi diyebiliriz. Bugün ilk seferi de gayet başarılı geçti” dedi.

Dünyanın en modern su altı arkeoloji gemisi UPL ilk seferine çıktı

“Gemi söylenilen kadar hem mekanik hem de donanım anlamında çok iyi”

Geminin kaptanı Gökalp Dinçalp, “Gemimiz çok donanımlıdır. Burada olmaktan büyük keyif alıyorum. İnanıyorum ki çok değerli çalışmalar yapacağız. Gemi söylenilen kadar hem mekanik hem de donanım anlamında çok iyi. Derin sularda arama yapabilecek. Basınç odamız var. Bu daha derin alanlarda çalışma yapmamıza imkan verecek” açıklamasını yaptı.

Ertuğrul Gün-Umut Yasin Kurter

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."