EKONOMİ - 23 Ağustos 2019 Cuma 13:13

'E-bağış'ın gelişmesi ile milyonlarca insanın hayatı değişiyor

A
A
A
'E-bağış'ın gelişmesi ile milyonlarca insanın hayatı değişiyor

Resmi devlet kurumu ve özel kuruluş olarak insani yardım faaliyetlerinde bulunan vakıf ile dernekler, Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a uzanan coğrafyada çeşitli alanlarda çalışmalarına devam ederken, gelişen e-bağış sistemleriyle milyonlarca ihtiyaç sahibinin yüzü gülüyor.

Resmi devlet kurumu ve özel kuruluş olarak insani yardım faaliyetlerinde bulunan vakıf ve dernekler, Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a uzanan mazlum coğrafyada çeşitli alanlarda çalışmalarına devam ederken, gelişen e-bağış yazılım teknolojiyle hızlı ve güvenilir bir şekilde bağışçıların yardımlarını bölgelere ulaştırmayı sürdürüyor. Böylece milyonlarca yoksul ve mazlum kimsenin yaşamı su ve gıdaya ulaşarak kolaylaşıyor. 

Dünya nüfusu arttıkça açlık ve susuzluk sorunu büyüyor
Konuyla ilgili bölgelere yönelik araştırma ve geliştirme çalışmalarında bulunan Dijital Pazarlama Uzmanı Dr. Abdullah Önden, yaşanılan dramın ilk olarak insani boyutuna dikkat çekerken, “Birleşmiş Milletler (BM)'in 2018 gıda ve beslenme raporuna göre dünyada 821 milyon kişi açlık tehdidi altında bulunuyor. Dünyadaki 9 kişiden birisi sabah ya da akşam yemeğini yiyemiyor. Bu rakamın yüzde 20'sinden fazlasını sadece Afrika kıtası oluşturuyor. UNESCO'nun hazırladığı temiz su raporunda ise 2 milyar insanın temiz suya erişiminin olmadığı görülüyor. Tüm bu rakamlar dünya nüfusu arttıkça açlık ve susuzluk sorununun giderek yaygınlaştığını kalıcı çözümler için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini ortaya çıkarıyor" dedi.

Bağışçı, e-bağış siteleri ile daha kolay ve güvenli bağış yapıyor
Akıllı cihazların gelişmesi ve internete erişimin artmasıyla insanlar hayatlarının her alanında dijitalle daha entegre olmaya başladığına vurgu yapan Önden, "'İnternetten kıyafet mi alınırmış' önyargılarının olduğu dönemlerden "Dükkan dükkan gezmeye ne gerek var, internetten söyleyelim" zamanına gelmeye başladık. İnsanlar artık sosyal medya olmadan bir hayat düşünemiyorlar. Hatta bu servislerde yaşanan ufak kesintilerde dahi ciddi seslerin yükseldiğini görüyoruz. Bu dijitalleşme ve e-ticarete olan yatkınlık elbette hayatın her alanına yansımaya başladı, bunlardan birisi de bağışlar. Artık tek tıklamayla Yemen'den Arakan'a, Afrika'nın en ücra köşesindeki bir yetimin ihtiyacı giderilebiliyor. Eskiden yalnızca makbuz karşılığı elden bağış yapılabilirken şimdi bir kişi kurban bağışını ya da zekatını telefonundan saniyeler içerisinde güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Bağışçılar da ne zaman hangi alanda bağış yaptıklarını takip ederek kayıtlı şekilde bağışlarının nereye gittiğini kontrol edebiliyorlar" şeklinde konuştu.

E-bağış ile yüzbinlerce kurban hissesi yurtdışına gönderildi
Kurban bayramında binlerce hissenin internet üzerinden toplandığını belirten Önden, "Resmi rakamlara göre diyanet 450 bin, Kızılay 180 bin, Mehmetçik Vakfı 70 bin, İDDEF 52 bin diğer kurumlarla birlikte milyonu aşkın kurban hissesi yurtdışındaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Elden ve banka transferi ile gönderilen bağışların dışında binlerce hisse de internet üzerinden toplandı. Kesim sonrası SMS ile bilgilendirme yapılan bağışçılar dünyadaki onlarca bölgedeki ihtiyaç sahiplerine ulaşmış oldular" diye konuştu.

'Kurbanınız kesildi' SMS'i yerine görüntülü video dönemi geldi
Bağışçıların yaptığı bağışları kontrol etmek istediğinin altını çizen Önden, "Teknolojideki tüm bu gelişmeler STK'ların da altyapılarını geliştirmelerine olanak sağladı. Bilginin güce dönüştüğü günümüzde bağışçılar artık bağışları nereye gittiğini, hangi bölgeye ulaştığını, kimin için harcandığını takip etmek istiyorlar. Tüm bu süreçlerin yönetilebilmesi için de otomasyonlar geliştiriliyor. Bunun en bilinen örneği yıllardır yurtdışı kurban bağışlarında alınan 'kurbanınız kesildi' SMS'leridir. Buradaki süreçte kurban kesildiğinde bağışçıya bir bilgilendirme yapılırdı. Şimdi ise bazı kurumlar kesim esnasında hisse sahiplerinin isimlerinin okunduğu ve kesimin gerçekleştiği anları da kayıt altına alıp bağışçılarına gönderiyorlar. Böylelikle şüphe içerisindeki bağışçı rahatlamış oluyor. Geçmişte sahadaki çalışmalar yalnızca insan hayali ile kalırken şimdi sosyal medya hesaplarının etkin kullanımları ile sahadan canlı yayınlar yapan STK'lar paylaşımları ile bağışçılarına farklı bölgelerden ulaşmaktalar. İlerleyen dönemlerde de bu sistemler daha da gelişip bağışçıların su kuyusu, yetim öğrenci sponsorlukları gibi kategorilerde de yaptıkları bağışlar ve bu bağışların dokunduğu kişilerle dijital anlamda daha entegre olacakları tahmin edilmektedir" ifadelerini kullandı.

Google akıllı su kuyusu sensör projesine 5 milyon dolar hibe yaptı
Google’ın su kuyularına yönelik yazılım geliştirdiğine vurgu yapan Önden, "Bu anlamda bir örneği dünyada binlerce su kuyusu açan Charity Water ve Google birlikte gerçekleştirdi. Açılan su kuyularını uydu ile takip ederek günlük kaç kişinin kaç litre su pompaladığını, kuyuların aktif olarak çalışıp çalışmadığını, ne süredir bozuk olduğunu, kuyunun tam olarak nerede olduğunu takip edebiliyorlar. Hatta bu sensörlerle ile son 5 dakikada bu kuyudan ne kadar su alındığı görülerek anlık olarak kuyu takibi sağlanıyor. Böylelikle bu bölgelere yapılan bu yardımlar atıl ya da israf bir yatırım olmaktan ziyade kalıcı birer esere dönüşüyor" dedi.

Son olarak hayırseverlerin kolay ve güvenilir bir şekilde bağış yapmak istediğine değinen Önden, "Bilhassa ramazan ve özellikle kurban dönemlerinde artan bu bağışlarda artık kurumsal bir düzenin oturduğu görülmektedir. Artık insanlarımız kalıcı eser olarak dünyada bir iz bırakmak istemekteler ve özellikle Afrika'da su kuyuları açarak insanlara yardımcı olmaya çalışmaktalar. 'Vefalı Türk geldi yine' sloganları ile beklenen bir yardım eli olan Türk halkı ise teknolojinin gelişmesi, daha kolay ve güvenilir bağış yapılması ve en önemlisi yaptıkları bağışların kalıcı bir esere dönüşmelerini anlık takip edebilmesi ile birlikte daha rahat bir şekilde emanetlerini teslim edebilmekteler. Böylelikle gelecekte online olarak giderek artan bu bağışların diğer bağış tiplerine nazaran çok daha fazla tercih edileceği ve STK'ların bunlara göre şekilleneceği öngörülmektedir" açıklamalarında bulundu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bursa uçağında hayatını kaybedenlerin yakınlarından yürek burkan istek İzmir-İstanbul seferini yaparken Marmara Denizi’ne düşen ve 50 yıl boyunca ulaşılamayan "Bursa" adlı uçağın enkazının bir YouTuber tarafından görüntülenmesi, kazada yakınlarını kaybeden aileler için umut ışığı oldu. İzmir-İstanbul seferini yapan Bursa isimli uçak 1975 yılında inişe geçtiği esnada Marmara Denizi’ne düştü. 42 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından 50 yıl geçmesine rağmen sadece 5 kişinin cansız bedenine ulaşılabilmişti. Aileler, cenazelerine kavuşma ve bir anıt mezar talebiyle yetkililere seslendi. Kule hatası iddiaları ve 50 yıllık ulaşılmazlık 1975 yılında yaşanan trajedide, inişe hazırlanan Bursa uçağı, pistteki başka bir uçak nedeniyle pas geçmek zorunda kalmış ve Marmara Denizi’ne düşmüştü. Uçakta 42 kişi bulunuyordu. Dönemin zorlu şartları ve derinlik nedeniyle enkazına ulaşılamayan kaza, yarım asırdır Türkiye’nin çözülemeyen sırlarından biri olarak kaldı. Geçtiğimiz günlerde YouTuber Nedim Kuru tarafından enkazın yeri ve parçalarının görüntülenmesi, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından haberleştirilerek büyük yankı uyandırdı. Eşini kaybeden Zehra Nebioğlu: "Felç geçirdim, tek dileğim eşime ulaşmak" Kazada hayatını kaybeden, dönemin Malatya Belediye Başkanının oğlu ve iş insanı Bedir Nebioğlu’nun yakınları, yaşadıkları büyük acıyı anlattı. Eşi Bedir Nebioğlu’nu kaybeden Zehra Nebioğlu, eşinin kendilerini özlediği için bir gün erken geldiğini ve acı haberi öğrendiğinde felç geçirdiğini dile getirdi. Zehra Nebioğlu, yaşadığı acı dolu günlerden bahsederek, "Eşim İzmir’e gitti. Bizi özlediği için bir gün önce geldi. Gece yatıyordum. Herkes toplanmış. Benim kapılarımı kapatmış. Uyandım. Herkesin bana bakıyor. Denize düştü dediler. Çok güzel yüzüyordu eşim. Fakat bu olmadı. Ben felç geçirdim. İnşallah ben ölmeden o da gelse dedim. DNA yapılır. Kızım var onun DNA örneği alınır. Çıksın. Çok istiyorum. Çok ağlayacağım ama bir taraftan da sevineceğim" dedi. Kaza anında henüz 3 yaşında olan ve babasını hiç hatırlamayan Banu Nebioğlu, artık 53 yaşında olmasına rağmen babasına bir mezar dahi yapamamış olmanın derin üzüntüsünü yaşıyor. Aktif bir iş insanı ve Malatyaspor Başkanı olan babası Bedir Nebioğlu’nun, ailesine sürpriz yapmak için uçak biletini 1 saat öne çektiğini ve bunun felakete yol açtığını söyledi. Nebioğlu, "Ben babamı kaybettiğimde 3 yaşındaydım. Şu an 53 yaşındayım. Olayın üzerinden 50 sene geçti. Ama sanki cenazeyi görmediğimiz için inanamıyorsunuz. Biz cenazemizi yıkayıp kefenleyip toprağa koyamadık. Benim araştırmalarıma göre baştan sona kule hatası var. Çok çok derinde olması bizim lehimize bir şey. Çünkü derinleştikçe oradaki suyun soğukluğu arttıkça bence kemikler, yok olmuyor. Herkesin cenazesinin bulunabileceğini düşünüyorum" dedi. Banu Nebioğlu en büyük isteğinin anıt mezar yapılması olduğunu belirterek, "Bizim isteğimiz bir anıt mezarımızın olmasını istiyorum. Ben babamı hiç tanımadım. Hiç kokusunu, sesini hiç hatırlamıyorum. Tanımadığım bir adamı her gün resminden seviyorum. Resmiyle konuşuyorum. Anıt mezarı neden olmasın. Cenazelerimize ulaşılsın. Bir anıt mezarımızı olsun istiyoruz" diye konuştu.
Aydın Ada Kıyafet Evi Kuşadası’nda dayanışmanın örneği oluyor Kuşadası Belediyesi tarafından ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına ücretsiz yeni giysiler sağlamak amacıyla açılan Ada Kıyafet Evi, kentte dayanışma kültürünün sergilendiği en güzel örneklerinden biri oldu. Ada Kıyafet Evi’ne katkıda bulunan bağışçılara teşekkür eden Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Ayşegül Dağlı, "Çocuklarımızın sıcacık yeni kıyafetlere kavuşması ve yüzlerindeki gülümseme bizi çok mutlu ediyor" dedi. Kuşadası Belediyesi, ihtiyaç sahibi ailelerin 3-12 yaş arasındaki çocuklarına ücretsiz yeni kıyafetler sağlamak amacıyla geçen 25 Kasım’da ’Ada Kıyafet Evi’ni açtı. Sosyal Belediyecilik alanında dikkat çeken proje, kentte gösterilen dayanışma ruhu ve kültürünün de en güzel örneklerinden biri olurken, Ada Kıyafet Evi’nde çocuklar, tıpkı bir mağazada olduğu gibi kendi beğendikleri 3 parça kıyafeti seçebiliyor. Ada Kıyafet Evi’nin sunduğu hizmetten yararlanmak isteyen ihtiyaç sahibi aileler, başvurularını AdaMobil veya belediyenin internet sitesi üzerinden yapabiliyor. Ada Kıyafet Evi’nde yer alan hiç kullanılmamış giysiler ise bağışçıların destekleriyle temin ediliyor. Ada Kıyafet Evi’ne katkıda bulunan bağışçılara teşekkür eden Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Ayşegül Dağlı, "Öncelikle Belediye Başkanımız Ömer Günel öncülüğünde çok doğru ve değerli bir projeyi hayata geçirdiğimiz için gurur duyuyoruz. Kuşadası halkı da bağışlarıyla projemize sahip çıkıyor. Türkiye’deki ekonomik şartların her geçen gün zorlaştığını düşündüğümüzde çocuklarımızın sıcacık yeni kıyafetlere kavuşması, yüzlerindeki gülümseme bizi çok mutlu ediyor. Sosyal belediyecilikten asla taviz vermeyeceğiz" dedi.