Taş duvarlarla çevrili bu kale verdiği hizmete uygun olarak dörtgen olarak yapılmış, şehre dışarıdan gelenlerin muhtemel bulaşıcı hastalık taşıyıp taşımadıklarının tespiti için zorunlu ikamet yeri olarak kullanılmış, bu yüzden bu kaleye ‘Karantina Kalesi’ ismi verilmiş.
Karantina kliniğinin müdürü Dr. Mecid Burkan, Filistin’de önemli bir Osmanlı eseri olan bu kalenin yine önemli bir coğrafi konuma sahip olduğunu söyledi. Karantina Kalesi’nin İsrail güvenlik güçlerine çok yakın bir noktada bulunduğuna dikkat çeken Dr. Mecid Burkan, Karantina’nın yaklaşık 70 bin nüfusa hizmet verdiğini söyledi.
Burkan, Karantina’da laboratuvar, çocuk, kadın doğum, şeker hastalıkları kliniklerinin bulunduğunu belirterek, sağlık bakanlığının tarihi bir mekan olan bu yapıya Yahudi yerleşimcilere karşı koruma sağladığını söyledi.
Dr. Mecid Burkan, Karantina kliniğinin günlük 400 hastaya hizmet vermesinin yanı sıra, İsrail güvenlik güçleri tarafından yollara kontrol noktaları ve demir engeller konmasından sıkılan vatandaşlara piknik ve gezinti yeri olarak da hizmet veriyor.
Etrafı yüksek bir duvarla çevirili kalenin içinde muayenehane olarak kullanılan kubbeli 18 oda bulunuyor.
Kalenin büyük giriş kapısının üzerinde Arapça ve Osmanlıca olarak Osmanlı Sultanı Abdülmecid bin Mahmut döneminde hicri 1265 senesinde yapıldığı yazılı.
Karantina hastanesinde 10 yıldır santral memuru olarak çalışanı Selame Ebu Sinine, bu kalenin Osmanlı zamanından beri hiç değişmediğini belirterek, “Bizim derin bir tarihi birliğimiz var. Biz Türkiye Cumhurbaşkanından bu tarihi binayı sahiplenmesini istiyoruz. Bu kale sizin ecdadınıza aittir. Bu kale ile İsrail askeri güvenlik merkezinin mesafesi 50 metredir. Bu kale de giderse şehrin tarihi de gider. Türkiye Cumhurbaşkanı ve Turizm Bakanını bu bölgeyi ziyaret etmeye davet ediyoruz. Biz tarihimize sahip çıkıyoruz. Biz hala hayatta ve buradayız” dedi.
Sari Jaradat
