SPOR - 06 Şubat 2013 Çarşamba 16:00

Emre'nin adliye ziyaretinin nedeni belli oldu

A
A
A
Emre'nin adliye ziyaretinin nedeni belli oldu

Fenerbahçe ve Milli Takımın ünlü futbolcusu Emre Belözoğlu hakkında nitelikli dolandırıcılığa iştirak iddiasıyla suç duyurusunda bulunuldu.

ALEV HAMİTOĞULLARI - ONUR AKTAŞ/İZMİR


İddiaya göre, Belözoğlu’nun kayınpederi İzmir’de yönetim kurulu başkanı yaptığı şirketten ayrıldıktan sonra usulsüz olarak şirkete ait iki aracın satışı konusunda Belözoğlu’nun yeğeni ve aynı zamanda menajerine vekalet vererek satış işlemlerini gerçekleştirdi. Araçları alan Emre Belözoğlu ve eşi hakkında ilgili şirket tarafından ise ‘güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık ve savcılık makamınca re’sen gözetilecek hususlar hakkında’ suç duyurusunda bulunuldu.

Manisa’da bugün oynanacak milli maç için İzmir’e gelen Fenerbahçe’nin ünlü futbolcusu Emre Belözoğlu’nun İzmir’de Cumhuriyet Savcılığı ile yaptığı görüşmenin nedenini avukat Kubilay Büber açıkladı. Belözoğlu’nun hakkındaki suç duyurusu için savcılığın talimatı üzerine adliyeye çağırıldığını ifade eden Avukat Büber, ünlü futbolcu ve eşi, kayınpederi ile yeğeni ve aynı zamanda menajeri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. 2009 yılında yaşanan ancak 2012 yılında yargıya taşınması için savcılığa dilekçe verdiklerini belirten Avukat Büber durumu şu sözler ile özetledi: “Bu bir satış değildir, asla kabul etmiyorum. Dosyadaki delillerle baktığımız zaman bunun gerçek de bir satış olmadığını görüyoruz. Araçlarla ilgili yapılan satışlarda danışıklı - dövüşüklü bir satış var. Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Çünkü Belözoğlu çiftinin adreslerinde bulunmadığı için hakkında arama kararı çıkartmadı.Nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçları 2 yıldan 7 yıla kadar TCK’da düzenlenmiştir. Suça iştirak kişilerin varlığı tespit edildiği takdirde de aynı ceza söz konusudur. Suçun adı ne olursa olsun yüz kızartıcı”.

BELÖZOĞLU İFADESİNDE ‘HABERİM YOK’ DEMİŞ
Belözoğlu’nun İzmir Bayraklı Adliyesi’nde olaya ilişkin ilk kez ifade verdiğini de hatırlatan Avukat Büber; “Şirket içindeki mal varlığını bu şekilde kaçırmaya yönelik, şirketi dolandırmaya yönelik bir hareket olduğunu düşünüyoruz. Emre Belözoğlu yeğeni olan menajeri olan birine kendisine yapılan satıştan habersiz olmaması imkansız. Sonuçta kayınpederinin yönetim kurulu başkanlığı yaptığı şirkete ait bir aracı alıyorsunuz. Şirketten fatura almıyorsunuz, bununla ilgili para trafiğinin de döndürüldüğünü sanmıyorum. İfadesine baktığımız zaman sanki kendisinin haberi yokmuş, menajeri olan yeğeni kendisine araç almış gibi ifade vermiş. Araçların biri Emre Belözoğlu’nün üzerinde bulunuyor. Onun iadesi için dava açtık. Eşi Tuğba Belözoğlu’na satılan aracın ise üçüncü bir şahısa satıldığını öğrendik onun da bedeli için dava açtık. Dolayısı ile hukuk mahkemelerinde böyle bir hak arayışımız söz konusu, ceza mahkemelerinde de soruşturma kapsamında bir hak arayışımız var. Gerisi yargının kararıdır” ifadelerinde bulundu.

‘SATIŞTAN HABERİMİZ YOKTU’
Adı geçen şirketin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Recep Can Gürevin de yaşadıkları karşısında şoke olduklarını belirterek olayı ‘komplo’ olarak nitelendirdi. Mağdur olduklarını açıklayan Recep Gürevin, “Amcam olan Şaban Gürevin 2009 yılında şirket ortaklığından ayrıldı. Biz bütün şirket hisselerini haklarını kendisinden devir aldık. Bundan sonra kendisi gidip Volkan Bahçekapılı yani Belözoğlu’nun yeğenine şirketin motorlu ve motorsuz tüm araçların alım ve satım konusunda vekalet verdiği ortaya çıktı. Vekaletname ile şirketin demirbaşında görünen iki aracın birini damadı olan Emre Belözoğlu’na ve futbolcuya diğerini de kızı Tuğba Belözoğlu’na satışlarını gerçekleştiriyor. Bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Biz suç duyurusunda 24 Nisan 2012 yılında bulunduk. Şaban Gürevin amcam olduğu için eskiden de yönetim kurulu başkanı olduğu için bu araçları kendisine makam aracı olarak tahsis ettik. Ancak ayrıldıktan sonra araçların vergisini 3 yıl boyunca ödedik. Satışların olduğundan haberimiz yoktu. Ama ne zaman ki ‘araçları istiyoruz’ dediğimiz zaman ‘vermiyorum’ dedi. Biz de araştırdığımız zaman araçların kime ve nasıl satıldığını öğrendik. Bunun bir komplo olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

BELÖZOĞLU ÇİFTİNİN ADININ ÇIKARILMASI TALEP EDİLMİŞ
Öte yandan, Recep Can Gürevin, 9 ay boyunca savcı Cengiz Taşdemir tarafından dosyanın sürüncemede kaldığını savcı Taşdemir’in kendilerine Belözoğlu çiftinin adının çıkarılması talebinde bulunduğunu söyledi. Gürevin konuşmasını şu sözler ile sürdürdü: “Bu davayla ilgilen savcı Cengiz Taşdemir, davayla ilgili futbolcunun isminin dosyadan çıkarılmasını aksi takdirde işlem yapmayacağını belirtti. Biz hakkımızı arıyoruz. 9 aydan bu yana dosya sürüncemede kaldı. Kimsenin yaptığı yanına kalmasın. Yapılanın bir suç olduğunu düşünüyoruz".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya ALKÜ’nün 4 ülke ile yürüttüğü "Kuraklığa Çözüm" projesi başladı Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) tarafından yürütülen İtalya, Tunus, Mısır, Yunanistan’da bulanan üniversitelerin ortak olduğu, toplamda 2 milyon 745 bin Euro bütçeli "Akdeniz Bölgelerinde Akıllı Tarım İçin Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi (SWAMED)" başladı. Tüm dünyayı etkisi altına alan kuraklık ve küresel ısınma ile ilgili projeler üreten ALKÜ’de bu kapsamda sene başında önemli bir projeye imza atılmıştı. Türkiye ayağı ALKÜ Rafet Kayış Mühendislik Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fırat Arslan tarafından yürütülen; İtalya, Tunus, Mısır, Yunanistan ve Türkiye’nin ortak olduğu tarım alanları için yerel durumlara uyarlanabilir bir su izleme ve yönetim sistemi geliştirilmesinin planlandığı "Akdeniz Bölgelerinde Akıllı Tarım İçin Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi (SWAMED)" uygulanmaya başladı. Yüzde 90’ı Avrupa Birliği tarafından finanse edilen toplam bütçesi 2 milyon 745 bin 200 euro olan projede iklim değişikliği, kuraklık ve nüfus artışının neden olduğu su kıtlığı gibi Akdeniz bölgesinin en acil sorunlarından birini ele alıyor. ALKÜ Rafet Kayış Mühendislik Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fırat Arslan tarafından yürütülen; İtalya, Tunus, Mısır, Yunanistan ve Türkiye’nin ortak olduğu tarım alanları için yerel durumlara uyarlanabilir bir su izleme ve yönetim sistemi geliştirilmesinin planlandığı "Akdeniz Bölgelerinde Akıllı Tarım İçin Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi (SWAMED)" uygulanmaya başladı. Doç. Dr. Arslan hedefleri anlattı Katılımcı ve disiplinler arası yaklaşımıyla SWAMED projesinin su krizine karşı pratik çözümler sunmayı ve Akdeniz genelinde sürdürülebilir tarımsal kalkınmayı teşvik etmeyi amaçladığını söyleyen Doç. Dr. Fırat Arslan, "Sulanan tarım için yerel durumlara uyarlanabilir bir su izleme ve yönetim sistemi geliştirmenin temel hedef olarak belirlendiği SWAMED Projesi ile çok paydaşlı bir yaklaşımla birlikte tasarlanmasının ardından Tunus, Türkiye, Mısır ve Yunanistan’daki dört pilot bölgede test ediliyor. Proje süresince çiftçiler, su otoriteleri ve araştırma kurumları aktif olarak sürece dahil ediliyor. SWAMED kapsamında, Verimli sulama için Karar Destek Sistemi (DSS) geliştirilmesi, dört ülkede pilot uygulama ve testler, anketler, çalıştaylar ve odak grup toplantıları ile eğitim ve paydaş katılımı, tanıtım materyalleri ve videolar gibi iletişim çıktıları, sürdürülebilirlik ve yaygınlaştırma planı hazırlanması hedefleniyor" dedi. Akdeniz ortaklığı ile güçlenen proje Projenin koordinatörlüğünü İtalya’daki Campania Üniversitesinden Luigi Vanvitelli (İtalya) koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Tunus’tan Kuzey Afrika Devletleri Bölgesel Uzaktan Algılama Merkezi (CRTEAN), Mısır’dan Mısır İngiliz Üniversitesi (BUE), Yunanistan’dan Aristoteles Üniversitesi (AUTH) ve Türkiye’den de Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) ortak kurum olarak çalışıyor. Bunun yanında İlişkili ortaklar arasında ise Alanya İlçe Tarım Müdürlüğü ve Tunus Medjez El Bab Mühendislik Yüksekokulu bulunuyor. Daha akıllı ve sürdürülebilir bir tarıma doğru Proje koordinatörü Prof. Luigi Zeni, "SWAMED, daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir Akdeniz tarımına yönelik somut bir adımdır. Gelişmiş teknolojiyi paydaş katılımıyla birleştirerek su yönetimini iyileştirebilir, israfı azaltabilir ve doğal kaynakları koruyabiliriz" dedi.