POLİTİKA - 05 Mayıs 2016 Perşembe 21:40

Erdoğan: 'En fazla kıtlığını çektiğimiz konu...'

A
A
A
Erdoğan: 'En fazla kıtlığını çektiğimiz konu...'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Küresel düzeyde en çok ihtiyacını hissettiğimiz, en fazla kıtlığını çektiğimiz konunun başında adalet geliyor'' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Küresel düzeyde en çok ihtiyacı hissettiğimiz, en fazla kıtlığını çektiğimiz konunun başında adalet geliyor. Tüm teknolojik alandaki devrimlere rağmen maalesef dünyamız daha adaletli, daha huzurlu bir yer haline dönüşmedi, dönüşemedi. Adaletin içi boş bir kavrama dönüştürülmesi, insanlığın geleceği en büyük tehdittir” dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda Uluslararası Yüksek İdari Yargı Mercileri Birliği Kongresi’nin gala yemeğine katıldı. Katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongrenin idari yargı camiası için hayırlı olmasını dileyerek, “Günümüzde küresel düzeyde en çok ihtiyaç hissettiğimiz, en fazla kıtlığını çektiğimiz konunun başında adalet geliyor. Son bir asırdır dünyada büyük yenilikler yapıldığını farkındayız. Tüm yeniliklere gelişmelere teknolojik alandaki devrimlere rağmen maalesef dünyamız daha adaletli, daha huzurlu bir yer haline dönüşmedi, dönüşemedi” dedi.

“DENİZLERDEN TOPLADIĞIMIZ MÜLTECİ SAYISI 110 BİNE ULAŞTI”
Suriye’de her gün modern silahlarla şehirlerin bombalandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada insanlar katlediliyor. 600 bine yakın insan Suriye’de hayatını kaybetti, 12 milyon kişi ise yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Açlıktan, kıtlıktan çatışmalardan kaçan mülteciler, derme çatma botlarda ölümle burun buruna geldikleri yolculuklarla kendilerine sığınacakları bir çatı, çocuklarına güvenli bir gelecek arıyorlar. Bu yolculukların bir kısmı Akdeniz’in ve Ege’nin azgın sularında son buluyor. Türkiye olarak denizlerden topladığımız mülteci sayısı 110 bine ulaştı. İnsanlığın vicdanlarını kanatması gereken bu acı manzaraya rağmen küresel adaleti tesis etmekle yükümlü kurumlar, büyük bir atalet ve tıkanıklık içinde. Çıkar kaygıları insan hayatının önüne geçmiş durumda. Bunun için Dünya 5 ten büyüktür diyerek, BM Güvenlik konseyinin yapısındaki adaletsizliğe dikkat çekiyoruz” diye konuştu.

“ADALETİN İÇİ BOŞ BİR KAVRAMA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ İNSANLIĞIN GELECEĞİ EN BÜYÜK TEHDİTTİR”
“Adaletin içi boş bir kavrama dönüştürülmesi insanlığın geleceği en büyük tehdittir” diyen Erdoğan, “Sizlerin dikkatini devlet ve siyaset geleneğimizde huzurun emniyetin ve istikrarın anahtarı kavrama özellikle çekmek istiyorum. Bu kavram daire-i adliye. Yani adalet dairesidir. Bu dairenin ilk kelimesi de son kelimesi de son adl’dır, yani adalettir. Öteki unsurlar dairenin neresinde olursa oldun dönüp dolaşacakları gelecekleri yer adalettir. Merkezde adalet var. Adalet çemberi yönetim ve siyaset tarzımızın da pusulasıdır. Bu anlayışla 2002'den bu yana hayata geçirdiğimiz reformların sosyal siyasal ekonomik düzenlemelerin tamamında adalet dairesini gözetmenin gayreti içerisinde olduk” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE ‘PARALEL YAPI DEVLET YAPISI’ ADINI VERDİĞİMİZ HER TÜRLÜ SUÇA BULAŞAN BU ÖRGÜTLE MÜCADELESİNİ SÜRDÜRÜYOR”
Bu konuda tüm çabalarına rağmen her aşamada karşılarına engeller çıktığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu engellerden biride terördür. Bölücü terör örgütü özellikle doğu ve güneydoğudaki alt yapı yatırımlarımı sabote etmek için her şeyi yaptı. Bugünde bulduğu her fırsatta okulları ateşe vermeye, kamu binalarını tahrip etmeye devam ediyor. Bir başka çetede özellikle yargı içinde yerleştirdiği elamanları aracılığı ile kendi devletine ve milletine saldırdı. Türkiye, ‘Paralel Yapı Devlet Yapısı’ adını verdiğimiz legal görünümlü kuruluşlar altında illegal faaliyet yürüten şantaj, tehdit, siyasi cinayet gibi her türlü suça bulaşan bu örgütle mücadelesini sürdürüyor. Bu saldırıların amacının bizi demokratik ve ekonomik hedeflerimizden uzaklaştırmak olduğunuz biliyoruz. Milletimizin desteğiyle bu saldırıları bertaraf ederek 2023 hedeflerimiz doğrultusundaki yürüyüşümüze devam ediyoruz. Temennimiz Türkiye’nin bu onurlu yolculuğunun dostlarımızı tarafından da desteklenmesidir. Özellikle küresel adaletin tahsisi konusunda işbirliğine ihtiyacımız var. İdari yargı mercilerinin de bu sürece çok önemli katkılarının desteklerinin olacağına inanıyorum” dedi. 

MURAT SOLAK

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Fabrikanın dereye bıraktığı atık, mahalleliye eylem yaptırdı Sakarya’nın Ayazı ilçesinden geçmekte olan ve bölgedeki birçok köyün tarım için kullandığı dere, iddiaya göre gıda fabrikasının atıkları sebebiyle kirli akıyor. Yıllardan beri kötü koku ve dere pisliğinden isyan eden mahalleli, fabrikanın önüne kadar yürüyüş eylemi yaptı. Kzıılcıkorman Mahallesi’nden geçen ve çevre mahallelerden geçerek Mudurnu Deresi ardından da Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz’e dökülen derenin, bölgede bulunan GSF Gıda Sanayi Fabrikaları’nın atıklarından dolayı yıllardan beri kirli aktığı iddia edildi. Adeta siyaha bürünen derenin yıllardır bir çözüme kavuşturulmadığı için duruma tepki gösteren mahalle halkı, fabrikanın önüne kadar yürüyerek eylem gerçekleştirdi. Fabrikanın önünde toplaşan mahalle sakinleri ellerindeki ‘Balıklar öldü sıra çocuklarda’, ‘Yeter artık 40 yıl oldu, bıktık’, ‘Doğaya zulüm insana zulümdür’ pankartlarıyla yaptığı yürüyüşte ise jandarma ekipleri geniş güvenlik önlemi aldı. Mahallelinin tek istediği ise fabrikanın arıtma cihazını aktif hale getirip bölgenin pislik ve kötü kokudan arındırılması. “Artık ceza da işe yaramıyor” İnsanların mağdur olduğunu belirten mahalle sakini Mehmet Gülşen, “Deremiz hali çok kötü ve yıllardan beri biz bu çileyi çekiyoruz. Dere yakınlarında okul var ve birçok çocuk kötü kokudan dolayı sınıflara giremiyor. Derenin hemen kenarında Kur’an kursu var ve buraya çocuklar gelemiyor. Zamanında biz bu derede yüzerdik şimdi ise siyahlaştı. Köyün içinden geçeni geçtim D-100 kara yolundan geçen insanlar bile kokuya dayanamıyor. Artık köyümüzün ismi ‘Pis kokulu köy’ kaldı. Burada kahvehaneler, lokantalar var kimse buralara gelemiyor. Geçtiğimiz Cuma günü atık suyu bırakan fabrikaya ceza kesildi ve 2-3 gün kapalı kaldı ama bugün yine atık, yine koku var artık ceza da işe yaramıyor” dedi. “Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık” Yaklaşık 40 yıldan beri kokudan rahatsız olduklarını belirten Kızılcıkorman Mahallesi Muhtarı Mecid Kızıldağ, “Mahallemizin içinden geçmekte olan tarla seviyelerini düşürmek için açılan kanalda 1982 senesinde açılan bu fabrika ürettiği nişasta ve glikoz üretiminin atıklarını kanalımıza bırakıyor. Burası 1982 senesinde açıldı ve o günden bu güne kadar kanala akıtıyor pisliklerini. Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık. Dilimizin döndüğünce insanlara anlattık ama hiç kimse bir çare bulamadı ev bu günlere kadar geldik. Çevre mahalle sakinleri muhtarları herkes burada ve bu işten muzdarip, biz de bunu dile getirmek için yürüyüş gerçekleştirdik. Bizim kimseyle sorunumuz yok, art niyetimiz yok. Fabrikanın üretim yapması gerekiyorsa üretimini yapsın ama arıtmasını çalıştırsın. Bu fabrikadan 100-150 kişi ekmek yiyorsa diğer taraftan yoldan geçenler hariç 3 bin, 5 bin kişi kokuyu çekmek zorunda bırakılıyoruz. Muhtarlıkta benim dördüncü dönemim gelen her kaymakama, belediye başkanına ve valiye yani bu işte etkisi olabilecek herkese anlatmaya çalıştım ama herkes topu başkalarına attı. Sağ olsunlar yeni gelen vali ve kaymakam bize sahip çıktı, biz de mahalle halkı olarak düzen içinde eylem yaptık” diye konuştu. “İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor” Mahalle halkının çoğunun maske taktığını aktaran Kızıldağ, “Sinekler öyle bir hale geldi ki eşek arısı gibi oldu. Burada insanlar pencerenin camlarını açamıyor, misafir ağırlayamıyor hatta kanala yakın olan insanlar daha kötü durumda. Ben muhtar olarak utanıyorum. Buradan kim kime sıkıntı oluşturarak para kazanıyorsa haram olsun. İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor artık çünkü kokudan durulmuyor. Ben muhtarlık dönemimde defaten temizlettim ama yine de pislik içinde kalıyor” şeklide konuştu.