POLİTİKA - 30 Ağustos 2016 Salı 20:42

Erdoğan: 'FETÖ ve DAİŞ gibi örgütlere karşı uyanık olmalıyız'

A
A
A
Erdoğan: 'FETÖ ve DAİŞ gibi örgütlere karşı uyanık olmalıyız'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yüce dinimizin değerlerini istismar eden FETÖ ve DAİŞ gibi örgütlere karşı uyanık olmak zorundayız" dedi.

30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde verilen ve şehit yakınları ile gazilerin katıldığı akşam yemeğinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine, “Bu ülkede şehitler tepesi hiç boş kalmadı, Allah’ın izni ile boş kalmayacak. Milletimizin tamamı o tepedeki nöbete taliptir, talip olmayı sürdürecektir” sözleri ile başladı. “Tarihimizde zaferler ayı olan Ağustos’u 30 Ağustos Zafer Bayramı ile uğurluyoruz” diyen Erdoğan, 4 gün önce hem Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışının hem de Malazgirt Zaferi'nin 945. yıl dönümünün kutlandığını hatırlatarak, “Ağustos ayı içinde Mercidabık Zaferi, Otlukberi Zaferi'ni, Çaldıran Zaferi'ni, Belgrat Zaferi'ni, Mohaç Zaferi'ni, Kıbrıs Zaferi'ni yad ettik. Kurtuluş Savaşı'nın habercisi olan Erzurum Kongresi, Sevr’in yırtılıp atılması gibi çok önemli hadiselerin yıl dönümleri de Ağustos ayı içindeydi. Bu zaferlerin hepsini gelecek nesillere en doğru, en güzel şekilde öğretmeli, aktarmalıyız. Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz, bu millet asla aslını inkar eden haramzade olmadı, olmayacak. Çünkü biz kökü mazide olan atiyiz” dedi.

“Alçakça bir katliam yaptılar”
Milletin 15 Temmuz’da Ağustos ayındaki zaferleri öncüsüz, muştusuz bırakmamak istercesine yepyeni bir zafere imza attığını kaydeden Erdoğan, “Düşman bu sefer dışarıdan değil, maalesef içeriden saldırdı. Esasen bu saldırı yeni başlamış değildir. Biliyorsunuz Fethullahçı Terör Örgütü ile çok daha öncesinden başlayan, fakat bilhassa 17-25 Aralık'tan sonra yoğunlaşan bir mücadelenin içindeydik. Son 3 yıldır emniyet ve adalet teşkilatları başta olmak üzere bu şer örgütünün mensuplarını devletin ve toplumun her zerresinden kazımak, kirli, karanlık yüzlerini ifşa etmek için gece gündüz çalışıyoruz. Bu konuda azımsanamayacak bir mesafe katettik. Pek çok kimse bizim bu çabamız kişisel kavga olarak görme, bu şekilde yansıtma yoluna gitti. Ne zaman ki 15 Temmuz'da tepemizde savaş uçakları, savaş helikopterleri, sokaklarımızda tanklar, zırhlı araçlar, askeri kamyonlar belirdi, ancak işte o zaman meselenin şahsi bir mesele olmadığı anlaşıldı. Fethullahçı Terör Örgütü mensuplarının devletin mensuplarına emanet ettiği silahları halka çevirmesi karşısında milletimiz tarihinin en büyük kenetlenmesi yaşadı. O gece dünyada başka hiçbir örneği olmayan şekilde, erkeği-kadını, genci-yaşlısı, her siyasi görüşten her meşrepten insanımızla darbecilerin karşısına dikildik. Vatandaşlarımız tankların karşısına yüreklerindeki imandan, ülke sevgisinden, bayrak sevgisinden, şehadete olan arzusundan çıktılar. Uçaklar, helikopter alçaktan uçuş da yapsalar, bomba da atsalar, ağır slahlarla ateş de etseler milletimizi korkutamadı, geri adım attıramadı. Milletimizin bu kararlılığını görmelerine rağmen FETÖ canileri tankla ezerek, sivillerin üzerine kurşunlar, bombalar yağdırarak alçakça bir katliam yaptılar. Darbe girişimi bastırıldığında 241 vatandaşımız şehit olmuş, 2 bin 194’ü de yaralanmıştı. Sadece Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin çevresinde şehit edilen vatandaşlarımızın sayısının son tespitte 29 olduğu ortaya çıktı. Bulunduğumuz binanın önünde, arkasında, aşağısından 29 masum vatandaşımız sırf ülkelerine, bayraklarına, ezanına, geleceklerine sahip çıkma iradesini ortaya koydukları için katledildi” diye konuştu.

“Aklını ve inancını Amerika'da yaşayan bir şarlatanın emrine verenlerin, ruhunu 1 dolara satanların tarihimizle, kültürümüzle, bizimle bir ilişkisi olamaz”
“Kendi milletine karşı böyle bir ihaneti sergileyebilenlerin bu millet ile herhangi bir ilgilerinin olması mümkün müdür?” diye soran Erdoğan, dinimizin değerlerini istismar eden FETÖ ve DAİŞ gibi örgütlere karşı uyanık olmak gerektiğinin altını çizdi. Erdoğan, “Allah bize düşünmemiz, mukayese etmemiz, kendi kararımızı kendimiz vermemiz için akıl vermiş. Birçok ayette Rabbimiz bize şöyle buyuruyor ‘Hiç akıl etmez misiniz, hiç düşünmez misiniz’. Çünkü bizim dinimiz akıl edenler, düşünenler için var. Ve bunun yanında bize irade vermiş, yolumuzu kolayca bulalım diye rehber olarak kitabımız Kur’an-ı Kerim'i, önder olarak da Peygamberimiz Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i göndermiş. Ama bu örgütün önündeki kişi, kendileri söylüyor, ‘bize FETÖ şah damarımızdan daha yakın.’ Bu ifade şirktir, yani Rabbimize ortak koşmaktır. Çünkü Rabbimiz kitabımız Kur’an-ı Kerim'de şah damarından bize daha yakın olduğunu kendisi bildiriyor, ‘Ben size şah damarınızdan daha yakınım’ diyor. Bu alçakta işte burada şirkin içine girmek suretiyle nerede olduklarını çok açık, net ortaya koyuyorlar. Millet olarak binlerce yıllık devlet geleneğine, maddi ve manevi boyutlarıyla muhteşem bir medeniyet birikimine, coğrafyamızda bin yıllık hakimiyete sahibiz. Bütün bunlar ortada dururken aklını ve inancını Amerika'da yaşayan bir şarlatanın emrine verenlerin, ruhunu 1 dolara satanların tarihimizle, kültürümüzle, bizimle bir ilişkisi olamaz. Artık mesele kanma kandırma meselesi olmaktan çıkmıştır. 17-25 Aralık'ta ilk emareleri görülen, 15 Temmuz'da artık gizli saklı bir tarafı kalmayan gerçeklere rağmen bu ihanet çetesinin içinde faaliyet göstermeyi sürdüren herkes taammüden vatan haini, millet düşmanıdır, bunu tekrar ilan ediyorum. Kim kimi biliyorsa yetkili mercilerimize bunu bildirmelidir. Saklamaya gizlemeye gerek yok, bildirin ki bunları biran önce temizleyelim” şeklinde konuştu.

“Hesap sadece Türkiye’yi ele geçirmek değil, dünyayı ele geçirmek”
Türkiye'nin Suriye'de ve Irak’ta yaşadığı sıkıntıların altındaki en önemli unsurlardan birisinin FETÖ olduğunu, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Batı ülkeleri ile diğer komşuları ile yaşadığı krizlerin bir tarafında mutlaka bu örgütün bulunduğunu ifade eden Erdoğan, “Bilhassa son 4-5 yıldır yaşadığımız sosyal ve ekonomik kriz teşebbüslerinin hepsinin de bir yerinde mutlaka FETÖ’nun parmak izlerine rastlanmaktadır. Devleti ele geçirmek için önce tüm sistemi felç etme gayretinin bunların en başından beri izlediği taktik olduğunu gördük. İşte elimize geçen şemaya baktığımız zaman, bakıyorsunuz ki hesap sadece Türkiye’yi ele geçirmek değil, dünyayı ele geçirmek. Şemada ‘kainat imamı’ diyor, ne demek, yani kainatı yöneten de bu şarlatan ve onun için 170 ülkede faaliyet gösteriyorlar. Bizim dostlarımız hala bunun farkında değil. Bizim gibi farkında olduğumuz zaman farkedecekler. O zaman da iş işten geçmiş olacak. Onun için mecburen onlara da anlatıyoruz, hepsini tek tek arıyoruz, devlet başkanlarına anlatıyoruz, hükümet başkanlarına anlatıyoruz, bakanlarına anlatıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içindeki askeri üniformaya bürünmüş olan bir grup terörist işte o gece neler yaptığı ortada. Acımasızca, insafsızca, ayçamca bizim verdiğimiz paralarla alınan F-16’larımızı, helikopterlerimizi bize karşı kullandılar, tanklarımızı bizim üzerimize sürdüler. Bu asil, kahraman millet, bir tarafta bakıyorsun o ana ‘yapma yavrum’ diyor, ‘bak seni de tutuklarlar’ diyor. Ama o uyuşturulmuş beyin hala o anacığına orada maalesef aldırmıyor, o insanların üzerine nasıl tankları sürdüklerini izlediniz, gördünüz. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere emniyetten adliyeye, eğitimden sağlığa her kurumu tezgahladıkları kumpaslarla, oynadıkları oyunlarla adeta kimliklerini zamanla fark ettik. İhanetlerinin finansmanını milletimizin eğitim, hayırseverlik, yardımseverlik duygularını istismar ederek, sömürdükleri devasa bir kaynakla yürüttüklerini de gördük. Dikkat ederseniz ne zaman ki ‘dershaneler kapatılsın’ dedik, ne zaman ki kamuya personel alımını mercek altına aldık, bunlar adeta altlarında ateş yakılmış gibi hopladılar. Bütün ipler orada koptu, ‘dershaneler kapatılsın’ dedik orada koptu. Çünkü sadece dershanelerden gelirleri yılda 1 milyarın üstündeydi, yani eski rakamla 1 katrilyon sadece oralarda geliyordu. Bu tedbirler FETÖ’nun hem insan hem finans kaynaklarının kurutulması anlamına geliyordu. 17-25 Aralık'ta emniyet ve yargıda aldığımız tedbirleri Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere diğer kurumlarda aynı sürat ve kararlılıkla hayata geçirmekte zorlanmamız 15 Temmuz felaketinden yol açtı. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim'de bizim hayır gördüklerimizde şer, şer gördüklerimizde hayır olabileceğini söylüyor. Hamdolsun 15 Temmuz gecesi başlayan şer hareketi 16 Temmuz'da milletimiz için büyük bir hayra vesile oldu. Şimdi yaşadığımız hadiselerden çıkardığımız dersler ışığında devletimizi gereken her alanda tepeden tırnağa yeniden yapılandırıyoruz, yapılandırmak durumdayız. Onun için kimse kusura bakmasın ‘bu benim yakınım, bu benim şuyum buyumdur’ falan demesin. Bunlara kim bulaşmışsa bunları bu devletten kazımak durumdayız. Eğer bunu yapmazsak şehitlerimize biz bunun hesabını veremeyiz, gazilerimize bunun hesabını veremeyiz. Millet olarak sağladığımız bu güzel birlik, beraberlik, kardeşlik iklimini daha da güçlendirerek 2023 hedeflerimize ulaşmak için hep birlikte çalışmalıyız. Aksi taktirde bu hesabı vermek zor, veremeyiz. Gazilerimizle beraber yaşıyoruz, onlar gördüğümüz her yerde bunu bize soruyorlar. Bu dünyada bizden şüphesiz ki davacı olma hakkına sahiptirler. 26 Ağustos ruhunun da 30 Ağustos ruhunun da ancak bu şekilde yaşatılabileceğini biliyoruz. Türkiye'nin bugünü 15 Temmuz sabahından çok daha aydınlıktır. Ümitvar olmak için bugün düne göre çok daha fazla sebebimiz var. Yeter ki bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. ‘Türk milleti asker millettir, ordu millettir’ derler, gerçekten de biz sadece biz meslek olarak askerliği seçenleri ile değil, gerektiğinde gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine tüm fertleri ile ortaya çıkıp kahramanca mücadele eden edebilen bir milletiz. Düşünebiliyor musunuz üzerine gelen tankın paletlerinin dişlileri arasına elindeki demiri sokacak kadar yiğit ve o işi adeta bir nesil, bir millet. O bunun özel eğitimini mi aldı? Feraseti ile baktı, tedbiri orada aldı. Türkiye öyle sanıldığı gibi 570 bin kişilik değil, 79 milyonluk bir orduya sahip olduğunu 15 Temmuz gecesi dosta düşmana gösterdi. Ülkemizde Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ, bölücü terör örgütü PKK, dinimizi istismar eden DAİŞ, Suriye’nin kuzeyinde PYD, YPG, bütün bunlar farklı isimler altında bir avuç hain hala var. Bunların deryada bir damla olmanın ötesinde hiçbir anlamları yoktur. Terör örgütlerinin güçlerini nereden aldıklarını, imkânlarını nereden temin ettiklerini biz gayet iyi biliyoruz. Bu yola tevessül edenlere diyoruz ki, bugün bizi yakan ateşin yarın size de değmesi kaçınılmazdır, o ateş sizi de yakacaktır. Biz tüm terör örgütleri ile mücadelemizi hukuk içinde, ilkeli bir şekilde sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

“Bunlarda edep adap diye bir şey yok”
Gaziantep’te yaşanan saldırıya ilişkin de konuşan Erdoğan, “İşte bu hafta Gaziantep’teydik, hamdolsun onbinlerce Gaziantepli kardeşimiz 53 şehide, 100’a yakın gaziye rağmen o meydanda toplandılar. Hastanede gazilerimizi gezdik. 5-6-7 yaşında o gazi yavrularımızı gezdik. Hepsinde de o yüzlerindeki tebessüm yine eksik olmuyor. Tabi ki 53-54 şehit az bir rakam değil. Bunlar aynı akraba içinde. Bakıyorsunuz ki terör örgütünden destekli olan bir siyasi parti bunları istismar ediyor ve utanmadan sıkılmadan bunların defnine gidenleri, arabaları taşlama yoluna gidiyorlar. Çünkü bunların bizim inancımızla, bizim dinimizde yakından uzaktan alakası yok, bunlarda edep adap diye bir şey yok. Utanmadan sıkılmadan, ‘bunlar bizim de partimizin üyesidir’ diye yalanlar uyduruyorlar. Velevki partinin üyesi dahi olsa böyle bir günde bu yapılır mı, ama yaptılar” açıklamasında bulundu.

“Türk Silahlı Kuvvetlerimizin hiçbir mensubunun başı öne eğik olmasın”
“Hiçbir terör örgütü ilanihaye bizim ayağımıza bağ olmaz” diyen Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içine sızan hainlerden temizlendikçe daha da güçlendiğini, daha da etkili hale geldiğini belirtti. Erdoğan, “Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her başarısı bizim için övünç kaynağı, gurur kaynağımızdır. Bizim ordumuz temizlenmekte olan bu ordudur, bizim askerimiz bu askerdir. FETÖ denilen ihanet çetesinin mensupları o şerefli üniformayı zaten hak etmemiştir. 15 Temmuz milletimizin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne değil, FETÖ denilen ihanet çetesinin mensuplarına karşı ülkesine, istiklaline, istikbaline sahip çıkışının sembolüdür. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin hiçbir mensubunun başı öne eğik olmasın, tam tersine askerlerimizden başları dik şekilde hem içimizdeki hem dışımızdaki düşmanlarla mücadele çok daha kararlı olarak sürdürmelerini bekliyorum. Askerimizin içinde varsa hemen gerekli olan yere bildirmelerini istiyorum ki bu temizleme harekatını çok daha çabuk bitirelim. Zira Silahlı Kuvvetlerimiz bunlara asla layık değil. Bu mücadelenizde Cumhurbaşkanı, Başkomutan olarak, bu aziz milletin bir evladı olarak daima askerlerimizin yanındayım, yanlarında olmaya da devam edeceğim” dedi.

Erdoğan, konuşmasının sonunda operasyonda bulunan zırhlı birlikte görev yapan Tankçı Yüzbaşı Efe Trabzon ile telekonferans sistemi ile görüştü. Milli üretim olan insansız hava aracı ile birliğin bulunduğu noktanın 6 bin 500 metre yükseklikten görüntüleri yansıtıldı. Sınır ötesinden konuşan Yüzbaşı Efe Trabzon, hiçbir eksiklerinin olmadığını belirtirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm askerlere selam gönderdi. Erdoğan, “Aldığım haberlerle gururlanıyorum, şuanda gerek sınırımızda verdiğiniz mücadele, gerekse Cerablus’ta ılımlı muhaliflerin verdikleri mücadeleyi gururla takip ediyoruz. Allah yardımcınız olsun” dedi.

Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Tuzla’da 8. Yakma Resim Sergisi sanatseverlere kapısını açtı Tuzla Belediyesi Rumeli Kültür Merkezi’nde 23 ustanın hazırladığı 70 eserden oluşan ‘8. Yakma Resim Sergisi’ sanatseverlere kapılarını açtı. 11 Mayıs tarihine kadar açık kalacak serginin küratörlüğünü Yusuf Ziya Güreken üstlendi. Tuzla Belediye Başkanı Av. Eren Ali Bingöl, “Sanatçılarımızın eserlerini ve kültür sanatı, Tuzlalılarla buluşturmanın önemini biliyoruz. Tuzla, kültür sanat kenti olarak anılacak, bunu sağlayacağız” dedi. İstanbul’un farklı ilçelerinden yakma resim sanatçıları, Tuzla Belediyesi ev sahipliğinde bir araya geldi. Ahşap, deri, süs kabağının üzerine yapılan toplam 70 yakma eserin yer aldığı sergiye ilgi oldukça yoğundu. Rumeli Kültür Merkezi’nde düzenlenen açılış törenine, Tuzla Kaymakamı Ümit Hüseyin Güney, Tuzla Belediye Başkanı Av. Eren Ali Bingöl, sanatseverler ve çok sayıda vatandaş katıldı. “Keyif aldığımız, gurur duyduğumuz işler çıkmış” Tuzla Belediye Başkanı Av. Eren Ali Bingöl, “Tuzla’nın kültür ve sanatla buluştuğu alan sayısını artırmamız lazım. Bugün Rumeli Kültür Merkezi’ndeyiz; yakma sanatı üzerine mükemmel eserler inceliyoruz. Hakikaten keyif aldığımız, gurur duyduğumuz işler çıkmış. Kültür sanatı Tuzla’da daha güçlü hale getirmeliyiz, getireceğiz de. Yazın, kapalı alanlardan açık alana taşıyacağız, sahildeki alanı güçlendireceğiz. Sanatçılarımızın eserlerini ve kültür sanatı, Tuzlalılarla buluşturmanın önemini biliyoruz. Tuzla, kültür sanat kenti olarak anılacak, bunu sağlayacağız” dedi. “Tuzla’dan başlayarak İstanbul’un değişik semtlerinde sergiler düzenledim” Emekli olduktan sonra yakma resim sanatına odaklandığını belirten serginin küratörü Yusuf Ziya Güreken, “Karma Sergi yapmaya karar verdikten sonra sosyal medya sayfalarından bu sanatı yapan sanatçıları buldum, bir araya topladım. Tuzla’dan başlayarak İstanbul’un değişik semtlerinde sergiler düzenledim. Bu 8’inci sergimiz; çok rağbet görüyor ve ziyaret edenler çok memnun kalıyor. Sergimizin ilkini Tuzla’da yapmıştım, şimdi sonuncusunu da burada yapıyorum. Tuzla’da başladım, Tuzla’da bitirdim. İnşallah başkaları devralır ve ben onlara destek olurum” ifadelerini kullandı. “Bir şeyler yapmak, üretmek çok güzel bir duygu” Yakma resim sanatını çok sevdiğini söyleyen ve sergiye bir eserini getiren ev hanımı Yeliz Erdem ise, “Yusuf Bey’in daveti sonucunda sergiye katıldım. Yakma resim sanatını İSMEK’te öğrendim ve evde çalışarak kendimi geliştirdim. Elimin yatkın olduğunu fark ettikten sonra büyük bir zevk aldım, çok mutlu oldum. Bir şeyler yapmak, üretmek çok güzel bir duygu. Buraya bir resimle katıldım ama devamı gelecek. Ahşap yakma çok bilinen bir sanat olmadığı için bu tür sergilerin açılması çok büyük önem arz ediyor. Özellikle ev hanımlarının bu tür sanat dallarıyla ilgilenmesi ayrı bir mutluluk veriyor” şeklinde konuştu. “Kısa sürede baya bir yol kat ettiğimi söylediler” Makine Yüksek Mühendisi Meltem Göktaş’ın eserleri de sergide öne çıkan eserler arasındaydı. Sergi ile ilgili düşüncülerini paylaşan Göktaş, “Ahşap Yakma sanatıyla yaklaşık 2,5 yıldır uğraşıyorum, kısa sürede baya bir yol kat ettiğimi söylediler. İşin içinde sabır söz konusu ama ben sevgiyle daha fazla ilerletebileceğime inandım ve başardığımı düşünüyorum. Yakma sanatı bilindik bir sanat olmadığı için bu tarz sergilerin düzenlenmesi, ziyaretçilerin sergiyi daha yakından tanımasına ve bu sanata yönelmesini sağlıyor” dedi.
Hatay Evlilik kredisine başvurusu onaylanan ve eğitimi başarıyla tamamlayan 141 çiftin evlilik telaşı başladı HATAY (İHA) – Depremin vurduğu Hatay’da evlilik kredisi başvurusu onaylanan ve eğitimi başarıyla tamamlayan 141 çiftin evlilik telaşları başladı. Devlet desteğiyle yeni bir yuva kuran Yılmaz çifti, gençlerin evlilik kredisine başvurmalarını gerektiğini belirtti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, evlenecek çiftleri desteklemek adına Aile ve Gençlik Fonunu kurmuştu. Fon tarafından desteklenen Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi’nin ilk olarak deprem bölgesinde hayata geçirilmesi planlanmıştı. Proje çerçevesinde Hatay’da, 15 Şubat’ta başlayan evlilik kredisine 2 bin 321’den fazla çift projeye başvuruda bulundu. Başvurusu kabul edilen 141 çiftin evlilik öncesi eğitimleri Hatay’ın ilçelerinde başlamıştı. Eğitimlerini tamamlayan ve evlilik kredisi başvuru yapan çiftlerin ilk nikahları 15 Nisan tarihinden itibaren başladı. Başvurusu onaylanan ve eğitimleri tamamlanan 141 çiftin nikah süreçleri başladı. Deprem bölgesinde evlenecek gençlere umut olacak olan projeyle; evliliklerinin daha sağlam temeller üzerine kurulması ve gençlerin evliliğe teşvik edilmesi hedefleniyor. Evlenecek çiftin her ikisinin de aylık toplam brüt gelirinin 2 asgari geçmiyor olması, 18 - 29 yaş aralığında olunması ve başvuru tarihi itibariyle resmi nikah gününe en az 2 en fazla 6 ay kalmış olması başvuru şartlarının temel şartları arasında yer alıyor. “Gençlerin bu krediye başvurmalarını tavsiye ediyorum” Gençlerin evlilik kredisine başvurmalarını tavsiye eden Vecih Yılmaz, “Evlilik kredisi bize yardımcı oldu. Gençlerin bu krediye başvurmalarını tavsiye ediyorum. Yine de bir nebzede olsa yardımcı oldu. Evlilik kredisi başvuru sürecinde herhangi bir zorluğu yok. Başvuru yapıyorsunuz. 1,5 ay bekliyorsunuz. Sizi aradıktan sonra eğitimlere katılıyorsunuz. 3 eğitim aşamasından geçiyorsunuz. Nikah kıyıldıktan sonraki ay para hesabınıza yatıyor. Nikahtan sonra 2 eğitime katılıp süreci tamamlıyoruz” dedi. “Evlilik kredisinin miktarı çokta yüksek olmasa bile bize büyük bir desteği oldu” Evlilik kredisinin evlilik sürecinde büyük desteği olduğunu ifade eden Burcu Yılmaz, “Evlilik kredisinin miktarı çokta yüksek olmasa bile bize büyük bir desteği oldu. Evlilik aşamasında 150 bin TL’yi çok az bir miktar olarak görüyoruz ama çok yardımcı olduğu noktalarda oldu” şeklinde konuştu. “Evlilik kredisinin miktarının iyi olduğunu belirtip devletimize teşekkür eden çiftlerimiz oldu” Evlilik kredisi için başvuru yapan çiftlerin sayısının çok yükseldiğini belirten nikah memuru Niyazi Yalçın, “Yaz aylarına doğru giderken 2 hafta öncesine kadar evlilik kredisi öncelik olarak çok başvuru aldık. Evlilik kredisinde yüksek bir başvuru var. Pilot bölge olarak Hatay’dan başlamaları çok güzel oldu. Çiftlerimize özellikle evlilik kredisini soruyoruz. Çiftlerimiz için baya faydalı, bütçelerinin yarısından fazlasını karşıladığını ve bu miktarında iyi olduğunu belirtip devletimize teşekkür eden çiftlerimiz oldu. Bizde evlilik kredisini çiftlerimize anlatıyoruz. Devletimiz evlenen genç çiftlerimize böyle bir fon hazırladığını ve pilot bölge olarak Hatay’ı seçtiklerini söyleyerek tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Isparta Gelen çarptı, giden çarptı Isparta’da park halinde duran motosikletin 3 farklı kazaya karıştığı anlar güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Sahibinin iş yeri önüne park ettiği motosiklet, bölgede yaşanan 3 kazadan da payına düşeni aldı. Kent merkezinde esnaflık yapan Yavuz Şimşek’in Özkanlar Kavşağı’ndaki iş yeri önüne park ettiği motosikletin kaza serisi kontrolden çıkan kamyonetle başladı. 26 Kasım tarihindeki ilk kaza gece saat 03.00 sıralarında yaşandı. Yolun karşı şeridinden gelen ve sürücünün kontrolünden çıkan kamyonet demir korkulukları aşarak iş yeri önünde, park halindeki 32 ABZ 022 plakalı motosiklete çarptı. Hızını alamayan kamyonet elektrik panosuna da çarparak durabildi. Motosiklet sahibi Şimşek, savrulup hasar gören motosikletini kaldırıp aynı yere yeniden park etti. Bu kazanın ardından aynı gecenin sabahında 07.00 sıralarında bu kez geri manevra yapan otomobil motosiklete çarparak hasar verdi. Çarpmasına rağmen durumu fark edemeyen sürücü motosikleti altına alıp sürüklerken çevredeki vatandaşların uyarısıyla durumun farkına vardı. İki kazadan yaklaşık 6 ay sonra 29 Nisan akşamında ise yine aynı yerde park halindeki motosiklete bu defa sürücüsünün hakimiyetini kaybettiği bir otomobil çarptı. Kaza sonrası otomobil sürücüsü motosikleti otomobilin bagajına yükleyip, olay yerinden ayrıldı. Aynı sürücü kazadan dakikalar sonra sonra bu kez park halindeki bir minibüse çarptı ve otomobilin bagajından fırlayan motosiklet yola savruldu. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralanan sürücü M.A. sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Kaza ile ilgili soruşturma başlatılırken, Yavuz Şimşek’e ait motosiklet ise dava süreci nedeniyle yediemin otoparkına çekildi. Bu arada, 3 farklı kaza, iş yerinin güvenlik kamerası kayıtlarına yansıdı.