SAĞLIK - 28 Haziran 2017 Çarşamba 17:26

Erken ergenliğin olumsuz etkileri ve tedavisi

A
A
A
Erken ergenliğin olumsuz etkileri ve tedavisi

Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Boyraz, erken ergenliğin çocuklar üzerinde olumsuz etkileri ve tedavisi hakkında bilgiler verdi.

Çocuklarda ergenlik sürecinin yakından takip edilmesi gerekiyor. Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanan ‘ergenlik’ süreci biraz sancılı olabiliyor. Hormonlar devreye giriyor, çocuklarda fiziksel bir takım değişiklikler meydana geliyor, vücutlarında ve psikolojilerinde değişiklikler oluyor. Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Boyraz, erken ergenliğin olumsuz etkileri ve tedavisi hakkında bilgiler paylaştı.

Erken ergenliğin boy kısalığına neden olduğunu belirten Doç. Dr. Boyraz, "Genetik ve çevresel faktörler, beslenme, katkı maddeli yiyecekler, aşırı kilo alma vb. bunların hepsi erken ergenliği tetikleyen faktörlerdir. Ergenliğe zamanından önce giren çocuklar psikolojik sorun yaşıyor. Ergenlik süreci, kızlarda 8, erkeklerde 9 yaş civarında başlıyor. Erken ergenlik için 8 yaş baz olarak kabul ediliyor. 6-8 yaş arasındaki kız çocuklarında meme gelişimi yakınmasıyla anne-babalar başvuruyor" dedi.

"Erken ergenlik tedavisinde geç kalınmamalı’’

Erken ergenlik tanısı koyabilmek için bazı testlerin yapılması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Boyraz, "Hormonlarına bakıyoruz, gerekirse uyarı testi dediğimiz bir takım hormonal uyarı testleri yapıyoruz, kemik yaşına bakıyoruz, ultrasonla rahim ve yumurtalıklarına bakıyoruz. Eğer bunların sonucu erken ergenliği düşündürmüyorsa hastayı belirli aralıklarla takibe alıyoruz. Meme gelişiminden sonra adet görene kadar belli bir süre geçmesi lazım. Çok hızlı gelişmesi de bir sorundur. Normal şartlarda meme gelişimi başladıktan 2,5 - 3 yıl sonra adet görme başlıyor. Adet yaşının minimum 12 olması gerekiyor diyebiliriz. Erken adet görme de erken ergenlik göstergesidir. Erken ergenliğin yanı sıra bir de hızlanmış ergenlik olarak adlandırdığımız bir durum var. Burada da meme gelişiminin hemen ardından ya da kısa bir süre sonrasında adet görmeye başlanıyor. Ailelerin çocuklardaki gelişimi çok dikkatle izlemeleri gerekiyor. Geç kalındığında tedavi versek bile bir faydası olamıyor. Burada kemik yaşı da önem taşıyor. Erkeklerde de testis boyutları ölçülüyor. 2,5 cm ya da özel ölçüm aletiyle ölçtüğümüzde 4 cc üzerine çıktığı zaman ergenliğe girdiğini kabul ediyoruz. Testisin 20 - 25 cc’ye kadar çıkması gereken bir zaman var, bu da 3 - 4 yıl gibi bir süredir. Erkeklerde eğer ergenlik saptanırsa altından mutlaka bir hastalık çıkabiliyor. Ancak kızlarda yüzde 85’inde nedenini bilemiyoruz. Genetik ve çevresel faktörler, beslenme, katkı maddeli yiyecekler, aşırı kilo alma vb. bunların hepsi erken ergenliği tetikleyen şeyler" şeklinde konuştu.

"Anne-baba boyunu topla, 13 ekle, 13 çıkar"

Erken ergenliğin yüzde 80-85’inin tam olarak nedeninin bilinmediğini söyleyen Doç. Dr. Boyraz, "Beslenme en önemli faktörlerden birisidir. Yediklerimizde bulunan katkı maddeleri, kullanılan tarım ilaçları, kullandığımız plastik ürünler ve içerdikleri maddeler en önemli etkenler diyebiliriz. Mümkün olduğunca doğal beslenmek, kilolu olmamak, spor yapmak erken ergenliği önlemede birer faktördür. Yüzde 10-15'inin nedeni beyin tümörleri, böbrek üstü bezi tümörleri olabilir. Bunlar çok çok nadir görülmektedir. Boyumuzun kaderini belirleyen kemik yaşımız ve anne-baba boyudur. Kendi yaşımıza göre kemik yaşımız ileriyse boy bir noktadan sonra daha uzamaz. Kemik yaşının ilerlemesine sebep, erken ergenliktir. Östrojen ve testosteron hormonları ilerlemeye sebep oluyor. Tedavide bunun önüne geçmeye çalışıyoruz. Kemik yaşına göre çocukların ilerideki boylarını hesaplayabiliyoruz. Buna öngörülen boy diyoruz. Örneğin, çocuk 10 yaşında, kemik yaşı 12 ise bunun olması gereken boyu hesaplayabiliyoruz. Kemik yaşı ne kadar ileriyse ilerleyen zamandaki boy kazancı o kadar düşük oluyor. O yüzden kemik yaşı direkt boyla ilişkilidir. Anne ve babanın boy ortalaması da boyu belirleyen bir diğer faktördür. Erkeklerde anne ve babanın boyunu toplayıp 13 ekleyip ikiye bölüyoruz, kızlarda da 13 çıkartıp ikiye bölüyoruz. Bu bize hedef boyumuzu veriyor" açıklamalarında bulundu.

"Erken ergenlik çocukların psikolojisini bozuyor"

Erken ergenliğin en önemli etkisi, ileriki yaşlarda oluşacak boy kısalığı ve psikolojik faktörler olarak vurgulanıyor. Çok küçük yaşta, çocuksuyken adet görmeye başlayan kız çocuğunun psikolojisinin bozulabildiğini anlatan Doç. Dr. Boyraz, "Aileler ve çocuk bir anda panikleyebiliyor. Erken ergenlik konusunda anne ve babaların çok dikkatli olmaları ve hızlıca doktora başvurmaları özellikle boy kısalığı açısından çok önemlidir. Çünkü geç kalındığı takdirde boy uzaması için yapabileceğimiz hiçbir şey kalmıyor. Ergenlik, 8 yaşından önce başlamışsa, meme gelişimi ve kıllanma varsa, yaptığımız testler uygun çıkıyorsa ve kemik yaşı çok ilerlememişse bu hasta tedaviye uygun ideal hastadır. Kemik yaşı, kendi yaşını 6 ay veya 1 yıldan fazla geçmemesi gerekiyor. Tedavideki amacımız çocuğun kemiklerini ilerletmemektir. Bu tedaviyle ortalama 5-6 cm boy kazancımız olabiliyor. Kemik yaşının 10 yaşı geçmemesi gerekiyor. Tedaviye gelecek olursak, GnRH hormonunu baskılayan bir hormon veriyoruz. GnRH analoğu dediğimiz ilaç iğne şeklinde, kas içine 28 günde bir hastanın yaşı 12’ye gelene kadar yapılmaktadır. Aylık tedavileri tercih ediyoruz. Hastaları üç ayda bir kontrol ediyoruz. İğneden sonra hormon testleri yaparak ilacın işe yarayıp yaramadığını kontrol ediyoruz. Bu tedaviden sonra memede küçülme ve yok olma, kıllanmada durma, kemik yaşının ilerlemesinde durma gözlemliyoruz. Boy da yine olması gereken şekilde, yılda 5-6 cm şeklinde uzuyor. Boyun da çok hızlı ilerlemesini istemiyoruz çünkü kemiklerin de hızlı gelişmesi anlamına geliyor. Tedavide amaç çocukları normal fizyolojiye getirmektir" diye konuştu.

"Ergenlik tedavisi ilaçlarının yan etkisi yok"

Tedavinin 11,5-12 yaşına kadar devam ettiğini ve tedavi bittikten sonra en geç bir yıl içinde hormonların normal seviyelerine geldiğini söyleyen Doç. Dr. Boyraz, "Dünyada 20 yıldır bu tedaviler kullanılıyor. Çocuklarda çoğu zaman iyi tolere edilen ilaçlar, yan etkisi hemen hemen yok. SGK bu tedaviyi karşılıyor, bunun için bir rapor gerekiyor. Tedaviyi uyguladığımız çocukların yüzde 90’ında olumlu sonuçlar alıyoruz. Aileler mutlaka çocuklarınızı kontrol ve takip edin. Eğer erken bir gelişim görüyorsanız mutlaka uzmana başvurun. Yaz tatili çocukların büyüme ve gelişmesi için çok güzel dönemlerdir. Çocuklarınızı mümkün olduğunca doğal besleyin, sağlıklı alışkanlıklar edinmesine, spor yapmasına olanak sağlayın" ifadelerini kullandı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.
Düzce Düzce itfaiyesi 700 yangına müdahale etti Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü 2025 yılı boyunca bildirilen 1700 ihbarın 857 adedi için ekip yönlendirdi, 700 yangına müdahale etti. İtfaiye Müdürlüğü bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmaların içeriği hakkında bilgi verdi. Ekipler toplamda bin 700 çağrıyı yanıtladı. Acil durumlara müdahale süreci kapsamında toplam 857 yangın ihbarına ekip yönlendirilirken bu ihbarlardan bina, atölye, motorlu araç, depo ile ormanlık alandan oluşan 696 adedi fiilen söndürüldü. Ayrıca 2025 yılı boyunca toplam 540 insan ve hayvan kurtarma çalışması, 90 trafik kazası ihbarında 58 adet kurtarma çalışması yapıldı. Yine evrak çalışmaları kapsamında müdürlük tarafından bin 200 adet yangına uygunluk ruhsatı düzenlendi. Bunların yanı sıra 180 kez su tahliye çalışması ve 61 adet baca temizleme denetimi gerçekleştirildi. 116 kez tatbikat ve eğitim düzenlendi Acil durumlara müdahale kapasitesinin artırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi amacıyla yoğun bir eğitim süreci planlayan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca 116 kez tatbikat ve eğitim organize etti. İtfaiye’nin görevlerinin öğrenilmesi, ekipmanlarının tanıtılması amacıyla yürütülen eğitimler kapsamında 4 bin kişiye birebir teorik ve pratik eğitim programı düzenlenerek sertifika verildi. Dış görevlerde Düzce farkı Özellikle yaz aylarında yoğun şekilde meydana gelen orman yangınlarına müdahale için de dış görevlere katılan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca toplam 22 ekip ile dış görev çağrılarına yanıt verdi, müdahale çalışmalarına destek oldu.