GÜNDEM - 07 Temmuz 2015 Salı 20:14

Ermenek faciasında ikinci duruşma görüldü

A
A
A
Ermenek faciasında ikinci duruşma görüldü

Karaman’ın Ermenek ilçesinde 28 Ekim 2014 tarihinde meydana gelen ve 18 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili açılan davanın ikinci duruşması görüldü.

Davanın ikinci duruşma öncesinde Ermenek Adliyesi çevresinde polis ekipleri güvenlik önlemleri aldı. Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşmasında, tutuksuz sanıklardan başka illerde olanların SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile ifadeleri alınmasına devam edildi. Eskişehir Adliyesi’nden SEGBİS yöntemiyle ifade veren 2009-2011 yıllarında Cenne Kömür İşletmesi’nde teknik nezaretçi maden mühendisi olarak çalışan Ojen Ünlü savunmasında, “Su sızıyor, birikiyor dediler. Ben yeraltına indim bütün kontrolleri yaptım. Su çekildikten sonra raporumu yolladım. O gün için ne gördüysem onu yazdım” dedi. Abdullah Özbey’in avukatı Tevfik Buğdaycı’nın “MİGEM size sondaj makinesi eksiği var dedi mi” sorusu üzerine Ünlü, “Hayır demedi. Dese zaten biz de ona göre tedbir alırdık. Ben eski imalatla karşılaştığımda su sızıntısı olduğunu söyledim. Polisteki ifademde sürekli çalışmadığımı söyledim. 15 gün teknik nezaretçilik yaptım dedim. Madende 4 kere patlama olduğunu bilmiyorum. Bir kere hafta tatili gününde su sızdığını gördüm. Onu da Abdullah Özbey’e bildirdim. O zaman alanın eski imalat alanı olduğunu anladım. Daha sonra imalat haritalarını birleştirme kararı aldık zaten” şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık Ali Kurt’un, “Eski imalat haritalarını deftere neden işlemediniz, bu çok büyük bir eksiklik” diye sorması üzerine Ojen Ünlü, “Bu işletmenin daimi nezaretçisi tarafından işlenir. Ben su patlayan yerin tersi istikametinde çalıştım. Ben 5 tane sondaj yaptım, hiç eski imalata rastlamadım. Bulabildiğim haritaları ben birleştirdim” cevabını verdi.

Has Şekerler Madencilik’te iş güvenliği uzmanı olarak çalışan Engin Yetim de savunmasında, “Denetim yaptığım süre içinde Ekim ayında Ermenek’teydim, ocağın denetimin yaptım. Tehlike arz edecek herhangi bir eksiklikle karşılaşmadım. Sondaj makinesinin alımıyla ilgili toplantı yapıldığını duyduğum için yetkimi kullandım” dedi.

ALARM SİSTEMİ İHMALİ

Avukat Şeref Han’ın, “Kontrol sondajını niçin öngörmüştünüz” sorusu üzerine Engin Yetim, “Çalışma Bakanlığının belirttiği eksikler nedeniyle istedik. Kontrol sondajının bulunmasının zorunlu olduğunu bildiğim için istedim. Bir su patlaması riski görmedim. Görseydim bildirirdim. Kazadan 1 hafta önce ocaktaydım. Bir ucundan girdim öbür ucundan çıktım, her yerde gaz ölçümü yaptım. Ancak biz ocaktan çıktıktan sonra ne yaptığım denetimlerde, ne tespitlerde ocağı ani kapatmasını gerektirecek bir durumla karşılaşmadım. Eski imalatların varlığını ilk savcılıkta çakıştırma haritasında gördüm” şeklinde konuştu. 

Mahkeme başkanının, “Acil bir durumda alarm sistemi olsaydı işçilerin ellerindeki her şeyi bırakıp kaçağı yönünde iddialar var, bu alarm sistemiyle ilgili neden uyarıda bulunmadınız” sorusuna ise, “Gezerken alarm sisteminin olmadığını görmedim. Ben ayda 4 gün geliyorum. Çalışma sürem 40 saat ve madene gelip 3-4 saat kalıyorum. Tahkimat nasıl, nefeslik var mı, işçiler baret giyiyor mu ben bunlara bakarım efendim. Açıkçası alarm sisteminin olmadığını görmedim. Ama acil durum eylem planı vardı. Acil durumda işçilerin nasıl hareket edeceği söylendi. İş güvenliği uzmanı olarak işi durdurmaya yetkim yoktur. Sadece eksiklikleri bildirip önlem alınmasını sağlarız. Sadece işverene önerilerde bulunuruz. Meydana gelen kazayla ilgili herhangi bir kusurum bulunmamaktadır. Suçsuzum. Beraatımı talep ediyorum” cevabını verdi.
Maden Mühendisi Nuray Yetiş ise, avukat Şeref Han’ın, “Eski imalatın hemen altında binlerce ton suyun altında çalıştığınızı biliyor muydunuz” sorusuna, “Hayır, kesinlikle bilmiyordum. Olsaydı birbirimizle paylaşırdık zaten. Farkına varsaydım yetkilileri uyarırdım. Yer altında birçok yerde su damlacığı vardı. Su damlacığının yer altında olması normal bir durumdur. Tehlike olacak bir durum sezmedim” cevabı verdi.
Daha sonra daimi nezaretçi maden mühendisi Cemile Karaca’nın savunmasına geçildi. Avukat Şeref Han’ın, “Sizin bilgisayarınıza yüksek lisans ödeviniz için daha önceki imalat haritasını aldığınız söyleniyor” sorusu üzerine Cemile Karaca, “Ben sondajla ilgili bir harita aldım ama o anda çakıştırılmış bir harita yoktu. Cenne müdürüne gittim, kurtarma çalışmalarında yardımcı olabileceği için harita istedim ama kendilerinde olmadığını söyledi” dedi. Avukat Şeref Han’ın, “Eski imalatlara sizin vardiyanızda girildiği söyleniyor” sorusu üzerine, “Benim çalıştığım dönemde girilmedi ama Yavuz beyin çalışması sırasında girildiğini duydum” cevabını verdi. Avukatın, “Sondaj makinesiyle alın yönünde sondaj yapılsaydı biriken bu suyun varlığını tespit etmemiz mümkün olur muydu” sorusuna Karaca, “Alın yönünde yapıldığında fark edilmezdi. Alın yönünde yapıldığında kaza bilinirdi deniyor ama bilinmiş olsaydı bu sondaj her yöne yapılması gerekirdi. Sondaj makinesi veya üretim haritası olsa bile bu kaza yine olabilirdi” dedi. 

Abdullah Özbey’in avukatı Tevfik Buğdaycı’nın, “MİGEM’den neden gidip haritaları almadınız” sorusunu cevaplayan Cemile Karaca, “Haritaları MİGEM’den almak benim görevim değil, teknik nezaretçinin görevidir. Eski imalatın varlığından kimsenin haberi yok. Olay olduktan 4 gün sonra gidip harita istiyorum yok diyorlar” şeklinde konuştu. Savunmasına devam eden Cemile Karaca, “Ben olayın 4’üncü gününde kurtarma ekibindeydim. Mehmet Zeybek’e numune ocağın imalat haritasını istedim kurtarma çalışmalarında kullanmak için o da ‘yok’ dedi. Haritayı istediğimi kabul etmiyorlar, ben de haritayı istemeye gittiğimi görüntü olarak kayıt ettim. Yavuz ve Mehmet bey görüntülerde konuşuyoruz” dedi. Mahkeme başkanının, “Neden böyle bir şey yapma gereği duydunuz” sorusuna Cemile Karaca, “Çünkü suçu başkalarına atma eğilimleri vardı. Ben de ihtiyaten böyle bir şey yapma gereği duydum” diyerek görüntüleri mahkemeye teslim etti.

BİLGİSAYARDAN DOSYA SİLİNDİ İDDİASI 

Cemile Karaca, müşteki avukatlarından birinin, “Olaydan sonra laptopunuzdan dosya silinmiş buna ne diyorsunuz” sorusu üzerine, “Olaydan sonra bilgisayarım kurtarma ekipleri tarafından alındı. Hatta ortadan kayboldu, zor buldum bilgisayarımda silme yapmadım” şeklinde konuştu.

Sanıkların savunmaları tamamlanırken, madende hayatını kaybeden işçilerden Ömer Cansu’nun duruşmayı takip eden yürüme engelli ağabeyi yere düştü. Yürüme engelli ağabey koluna giren iki kişi tarafından salondan dışarı alındı.

Savunmaların tamamlanmasının ardından Cumhuriyet Savcısı mütalaasında, adli kontrolün yetersiz kalacağı değerlendirilerek tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, müşteki avukatlarının tutuksuz yargılanan sanıkların tutuklama talebinin reddine ve sanık Cemile Karaca’nın bilgisayarının gelecek celse ayrıntılı olarak incelenmesi taleplerinde bulundu.

Tutuklu sanık Saffet Uyar’ın avukatı Şeref Han da, müvekkilinin oğullarını kaybettiğini belirterek, “Geride kalan çocuklarına, torunlarına, gelinlerine sahip çıkması için tahliyesini talep ediyorum” dedi.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Saffet Uçar, Abdullah Özbey ve Ali Kurt'un tutukluluk hallerinin devamına, 40 tanığın ifadesi alınmak üzere mahkemeye zorla getirtilmesine ayrıca sanık Cemile Karaca'nın bilgisayarının ve gizli çektiği görüntülerin incelenmesine karar vererek üçüncü duruşmanın 3 Ağustos 2015 tarihinde görülmesine karar verdi.  

SELMAN AYAS

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Dipten diriliş İzmit Körfezi’ne "nefes" olacak Dip çamurunun temizlenmesi için çalışmaların devam ettiği İzmit Körfezi’nde, 23 arıtma tesisi sayesinde de derelerden gelen günlük 400 ton çamurun denize akması önleniyor. Projenin 5 yıl süreceğini söyleyen Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, "Proje tamamlandığında dipte bir su sirkülasyonu sağlanacak, kötü koku kaybolacak, oksijen seviyesi artacak, böylelikle biyoçeşitlilik tekrar geri kazanılmış olacak" dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, çevreyi korumanın bir vatandaşlık görevi olduğunu ifade etti. Sokağa atılan ve denize bırakılan çöplerin yarınları kirlettiğine dikkat çeken Büyükakın, "Biz insanoğlunun doyumsuzluğu, sorumsuzluğu; dünya genelinde kirlenen denizler, kuruyan su kaynakları, azalan orman varlığı verimsiz toprakları beraberinde getirdi. Bu nedenle daha yeşil, daha mavi bir dünya için tabiata, çevreye ve hayata bakış açımızı düzeltmemiz gerekiyor" dedi. "120 milyon dolarlık dev projeyi başlattık" Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak, kentin yarınlarının daha yaşanabilir olması için tüm imkanları seferber ettiklerini vurgulayan Başkan Büyükakın, "Körfez’imizin ucunda biriken 8,5 milyon ton çamurun bertarafı için 5 yıl sürecek 120 milyon dolarlık dev projeyi başlattık. Proje tamamlandığında dipte bir su sirkülasyonu sağlanacak, kötü koku kaybolacak, oksijen seviyesi artacak, böylelikle biyoçeşitlilik tekrar geri kazanılmış olacak. 23 arıtma tesisini hayata geçirdik. 8 modüler tesisi de rehabilite ederek ileri biyolojik deşarj parametrelerini sağlayacak hale getirdik. Biyolojik arıtmada yüzde 100, ileri biyolojik arıtmada da yüzde 75’lik başarı elde ederken, geri kazanım suyu ile de sanayi kuruluşlarının proses suyu ihtiyaçlarında alternatif bir çözüm kaynağı oluşturduk. Su tasarrufunda önemli yol kat ettik. Türkiye genelinde Sıfır Atık projesine model olacak çalışmalar yaptık. Eskiden kokudan geçilmeyen sahillerimizde mavi bayraklar dalgalanmaya başladı. 9 mavi bayraklı plajımızda vatandaşlarımız bu yaz da gönül rahatlığıyla İzmit Körfezi ve Kandıra sahillerinde kulaç atacak. 20 sahil parkını halkımızın kullanımına sunduk. Yeşil alan miktarımız her geçen yıl arttı. 9 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Kocaeli yeşili ile mavisi ile anılmaya başlandı. Kocaeli’mize, ülkemize tertemiz bir çevre bırakmak için çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Ankara Ankara’da Sevgi Evleri’nde büyüyen 65 çocuğun el işi çalışmaları sergilendi Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) tarafından hayata geçirilen “Hayata Köprü Sanat” projesiyle Sevgi Evleri’nde yetişen 7-17 yaş arasındaki 65 çocuğun el işi çanta, kolye ve kara kalem çalışmaları sergilendi. Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi tarafından “Hayata Köprü Sanat” projesi hayata geçirildi. Söz konusu proje çerçevesinde tiyatro, kara kalem, keçe ve ney alanlarında Sevgi Evleri’nde yetişen 65 çocuğa eğitim verildi. Bu bağlamda kara kalem, keçe, çanta ve kolye alanlarında eğitim alan öğrencilerin el emeklerinden oluşan ürünler Gençlik ve Spor Bakanlığı Konferans Salonu’nda sergilendi. Ney alanında eğitim alan öğrencilerin müzik dinletisi ve tiyatro alanında eğitim alan öğrencilerin ise “Bacıyan-ı Rum” adlı tiyatro oyununu sahnelemeleri gerçekleştirildi. Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü İzani Turan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bu çalışmanın boyutu sanat. Bütünüyle sanatla ama sanatın çeşitleri var. Bir tarafta resim. Bir tarafta tiyatro. Bir tarafta bir takım becerilerini sergiledikleri ve gösterdikleri bir günü yaşayacağız” dedi. Bütün sanatların kökünün Allah’a dayandığını belirten Turan, “Bizim buradaki çalışmalarımızda da amacımız şudur. Çocuklarımıza bir taraftan el becerileri kazandırırken bir taraftan kimliklerinin olgunlaşması, gelişmesi ve hayata dair tutunacakları güçlü argümanlara sahip olmalarını arzu ediyoruz. Aynı zamanda sanatın ahlakını, estetiği ile beraber onlara kazandırmayı arz ederiz. Çok mahir ellere kavuştuğumuz, becerikli yavrularımızın var olduğunu burada görmüş olduk” ifadelerini kullandı. “Hayata Köprü Sanat” projesi ile devlet koruması altında olan 7-17 yaş arasındaki çocukların, sanatın eğitici ve iyileştirici gücünden yararlanarak ufuklarını açmak, dini ve milli değerlere farklı açılardan tanışmalarını sağlamak, benlik algılarının olumlu yönde yeniden yapılanmasına katkıda bulunmak, hayatlarına sanat ve estetik perspektifi kazandırmak amaçlanıyor.
Rize Rize’de öğrencilerin yazdıkları kitaplar okurların beğenisine sunuldu Rizeli öğrencilerin yazmış olduğu 14 adet kitabın bugün tanıtımı ve imza töreni düzenledi. 2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı’nda Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Genç Yazarlar ve Şairler Kulübü Projesi düzenlendi. Düzenlenen bu proje ile birlikte Rize’de bulunan 124 ortaokul ve lisede kulüp açıldı. Her okuldan bir tane temsilci öğretmen seçilerek kitap yazmak isteyen bütün öğrenciler kulübe üye yapıldı. Açılan kulüplerle birlikte öğrenciler hem yazma becerilerini geliştirdi hem de kitap okuma alışkanlığı kazandı. Proje çerçevesinde farklı okullardan bulunan 14 öğrenci yazmış oldukları kitaplar yayınlandı. Yayınlanan kitaplar bugün Rize Gençlik Merkezi’nde yazar öğrenciler tarafından arkadaşlarına, öğretmenlerine ve velilere imzalandı. Kitap lansmanında yazar olan engelli 11 yaşındaki Miray Özcan’a da ilgi yoğun oldu. Düzenlenen törene Rize Vali Yardımcısı Hüseyin Aydın, Rize İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tüfekçi, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Düzenlenen törenin ardından açıklamalarda bulunan Rize İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tüfekçi, yaklaşık 10 ay içerisinde 14 tane kitap yazılıp basımları gerçekleştirildiğini belirterek ‘’Genç yazarlar ve şairler kulübü diye bir kulüp ortaya koyduk ve gerçekleştirdik. Tüm ortaokul ve liselerimizde bu kulübü kurdurduk. Her okulumuzda bir öğretmen temsilcimiz ve kulüp üyesi öğrencilerimiz mevcut. Bu çocuklarımızın biz sadece test çözerek sadece akademik başarıya kilitlenerek hayata hazır olacaklarını düşünmüyoruz. Dolayısıyla yazan, çizen, düşünen öğrenciler, düşünen nesillerden bu memleketin geleceğinin daha iyi şekilleneceğini düşündüğümüz için çocuklarımızı biraz daha yazarlık eğitimi verme yolunda çalışmalar yaptık. Yaklaşık on ay içerisinde bugün tanıtımını yaptığımız 14 tane kitabımız ortaya çıktı. Bu kitapların hepsi ulusal yayınlarda basıldı. Yayınevlerinde satışı bulunan eserler. Yerel yüzeyde matlığı olmuş bir eserler değil. Önümüzdeki yılın hazırlıklarına şimdiden başladık. Belki bunu artarak devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı. “Bugün bu eserlere imza atan çocukların ülkemizin geleceğine imza atan çocuklar olacağına şahit olacağız” Kulübe üye olduktan sonra hayata tekrardan tutulmuş olan bir öğrencinin de olduğunu söyleyen Tüfekçi, “Gerçekten çocuklarımız çok mutluydu. Miray’ı gördünüz. Aslında engelli bir çocuğumuz ama ikinci üçüncü eserini çıkarıyor. Biz ona da destek verdik. Annesinin de desteğiyle şu an çocuğumuz hayata tutundu. Meslek lisemizde bir kız öğrencimiz var. Tamamen hayata küsmüş bir çocuğumuzdu. Bu kulübe üye olduktan sonra bize geldi. Kendisinin bu kulübe dahil olabileceğiyle ilgili bir talepte bulundu. Okul müdürümüz bu kitap çıktığından bir ay sonra geldi. Bize sadece şunu söyledi. Hocam siz ne yaptınız? Bir anda çocuğun hayatı değişti. O hayata küskün çocuğumuz gayet neşeli, gayet huzurlu, sosyal, sportif etkinliklerde, okuldaki bütün faaliyetleri, öne çıkan bir çocuk haline geldi. Şu an bu çocuğumuz içeride imza atıyor. Valimize kitap imzalıyor. Yazarlarımızın kitaplarına imza atıyor. Dolayısıyla amacımıza da aslında bir nebze çok kısa vadede görmüş oluyoruz. Daha uzun vadede inşallah bu çocuklarımız Rizemizin, ülkemizin, dünyanın, geleceğine imza atacak. Bugün bu eserlere imza atan çocukların ülkemizin geleceğine imza atan çocuklar olacağına şahit olacağız” şeklinde konuştu. “Hedefim büyük yazarlar arasında yer almak” Gelecek yıllarda kendisinin de büyük bir yazar olmak istediğini ifade eden İclal Efran Katmer “Birçok öğrencinin hayatına dokunduğumuza inanıyorum. Hayali olan insanlar için çok güzel bir proje. Bana çok güzel duygular kattı. Gurur vericiydi ve hayatta bir şeyleri başarabileceğime inandırdı. Çok güzel ve büyük adımlar attık. Etkinlik çok güzel ve talep çok büyüktü. Bu kadar yoğun ilgiyi biz de beklemiyorduk. Kitabımı yazmam 2 ayımı aldı. Aynı zamanda roman da yazıyorum. Hedefim büyük yazarlar arasında yer almak’’ ifadelerini kullandı. 11 yaşındaki Engelli yazar öğrenci Miray Özcan ise “Herkesin özel bir durumu var. Bence herkes kendini sevmeli. Bu hayattaki asıl amacımız kendiniz sevmektir. Herkes kendini sevmelidir. Ben kendimi çok seviyorum” dedi.
Malatya Yeşilyurt’un tarihi yapıları ayağa kaldırılıyor Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit’in daveti üzerine Malatya’ya gelen ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan ile alanında uzman isimlerden oluşan yerli ve yabancı bir heyet, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen büyük depremlerde hasar gören Yeşilyurt Lezzet Caddesi’ndeki Tarihi Konaklar ile Gündüzbey’de ki kültürel eserleri incelediler. Yeşilyurt’un doğal, kültürel eserlerinin bulunduğu Yeşilyurt Lezzet Caddesi ile Gündüzbey’in farklı caddelerindeki tarihi tescilli yapıları yeniden ayağa kaldırmak için harekete geçen Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, bölgenin turizm potansiyelini yeniden hareketlendirmek için alanında uzman isimleri Yeşilyurt’a getirdi. Seçim döneminde sözünü verdiği ‘Yeşilyurt’un tarihi ve kültürel eserlerini bölgenin ruhu ve kimliğine uygun restorasyon projeleriyle en kısa sürede ayağa kaldıracağız’ vaadini yerine getirmek için geniş kapsamlı çalışmalar yürüten Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit’in daveti üzerine Yeşilyurt İlçesine gelen ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan ile İtalya’dan gelen teknik bir heyet, Kültür Turizm İl Müdürü Yener Oba’nın da eşlik ettiği ziyaret sırasında, 6 Şubat depremlerinde büyük hasar gören tarihi konaklar, evler ve kültürel yapıları yerinde incelediler. Yeşilyurt’un kültürel, sosyal ve turizm yapısı üzerine bilgiler edinen yerli ve yabancı uzmanlar, bölgenin turizm potansiyelini artırmak için fikir ve önerilerini paylaştılar. “Verimli ve faydalı bir inceleme oldu” Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, inceleme ziyaretinin verimli ve faydalı geçtiğini söyledi. Çırmıhtı ile Gündüzbey’deki tarihi tescilli yapıları yeniden ayağa kaldırmak için bilimsel ve akademik destekler aldıklarını ifade eden Başkan Geçit, “ Seçim döneminde depremlerde zarar gören kültürel varlıklarımızı, konaklarımızı ve tescilli yapılarımızı kalıcı çözüm metodlarıyla daha güçlü bir şekilde ayağa kaldıracağımıza yönelik vatandaşlarımıza söz vermiştik. Tarihi ve tescilli yapılarımızı yeniden restore ederek bugünden geleceğe taşımakla birlikte bölge turizmini hareketlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Çalışmalarımızı bilimsel ve akademik desteklerle yürütmek içinde ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan ile bu alanda çalışmalar yapan yerli ve yabancı isimlerden oluşan bir heyeti ilçemizde misafir ettik. Oldukça verimli geçen incelemeler sırasında yapıların durumu, deprem sonrası ortaya çıkan hasarlar ve onarım ihtiyaçları üzerine fikir alış verişinde bulunduk. Yapılan görüşmeler ve değerlendirmeler sonucunda, bölgenin yeniden canlandırılması ve hasarların giderilmesi için koordineli çalışarak geniş kapsamlı bir plan oluşturulacağız. Bölgenin tarihi ve kültürel mirasının korunması için atılacak adımların belirlenmesi hem hemşehrilerimiz için güvenli bir yaşam alanı oluşturulmasına hem de turizm potansiyelinin artırılmasına katkı sağlayacaktır. Davetimize icabet edip desteklerini eksik etmeyen ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan başta olmak üzere Kültür Turizm İl Müdürümüz Sayın Yener Oba ile beraberindeki uzman ekiplere şahsım ve hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.