ASAYİŞ - 06 Ocak 2018 Cumartesi 10:31

Eşi tarafından tarım ilacıyla zehirlenen adam konuştu

A
A
A
Eşi tarafından tarım ilacıyla zehirlenen adam konuştu

Denizli’de, yılbaşı gecesi eşinin içeceğine koyduğu tarım ilacıyla zehirlenen koca, o gece yaşananları anlattı. Olayın ortaya çıkmasının ardından eşi tutuklanan adam, eşinden şikayetçi olmadığını, serbest kalması durumunda kapısını açık olduğunu söyledi.

Olay, yılbaşı gecesi Denizli’nin Merkezefendi ilçesi Sümer Mahallesi’ndeki 2245 Sokakt'aki bir evde yaşandı. İddiaya göre, 38 yaşındaki Ü.G.'nin, kendisine şiddet uyguladığını ve aldattığını gerekçe göstererek eşi Osman G.'nin alkol dolu bardağına tarım ilacı koyarak zehirlediği ileri sürüldü. Koca Osman G.'nin rahatsızlanması üzerine sağlık ekiplerine haber verildi. Eve gelen sağlık ekipleri, Osman G.'nin bilincinin kapandığını belirledi. Bunun üzerine sağlık ekipleri ilk müdahalenin ardından Osman G.'yi ambulansla Denizli Devlet Hastanesine sevk etti.

"Müdahalenin ardından ortaya çıktı"

Doktorların yaptığı müdahalenin ardından Osman G.’nin zehirlendiği belirlendi. Bunun üzerine Ü.G., kocasının içtiği içkiden sonra rahatsızlandığını ileri sürdü. Ancak durumdan şüphelenen doktorlar durumu polise bildirdi. Yapılan incelemede Osman G.'nin içeceğine karışan tarım ilacından zehirlediği tespit edildi. Bu durum üzerine gözaltına alınan bir çocuk annesi Ü.G., emniyete götürüldü. Burada ifadesi alınan kadın mahkemeye sevk edildi. İfadesi alınan Ü.G., çıkarıldığı mahkemece 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçlamasından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

"Hastanede gözümü açtım"

48 saat yoğun bakımda kalan ve geçtiğimiz Salı günü taburcu edilen koca Osman G., o gece yaşadıklarını anlattı. Aralarında hiçbir sorunun olmadığını öne süren Osman G., "Hiçbir şey yaşanmadı. Pazar sabahı işten geldim. Sonra kahvaltımı yaptım, saat 11.00’da ablam geldi. Sonra biraz gezmeye gittim. Sonra eşim beni aradı, gel acıktık, yemek yiyelim dedi. Yemeğimizi yedik. Zaten işten geldiğim için uykusuzdum, köşede uyuyakalmışım. Sonra saat gece 23.00 gibi kalktım azıcık muhabbet ettik. Sonra biraz içtim. Birincisini içtim, ikincisinden az biraz aldım. Birden istifra ettim. Sonra yerde kalmışım, ne oldu hatırlamıyorum. Hastanede gözümü açtım" dedi.

Eşinin kendisini zehirlediğini hastanede öğrendiğini belirten Osman G., eşinden şikayetçi olmadığını söyledi. Eşinin kendisine attığı suçlamaları kabul etmediğini belirten Osman G., "Birama tarım ilacı koymuş. Eşim beni zehirledi, ben ölümden döndüm. Üzüldüm ama eşimi çok severim, şikayetçi değilim, çocuğumun anası. Suçlamaları hiçbir zaman kabul etmiyorum. Varsa böyle bir şey ispatlasın. Telefon numaram belli, gitsin savcılık aracılığıyla araştırsın. Kıskançlıktan olabilir, çünkü beni çok seviyordu. Biz seve seve evlendik. Cezaevinden çıksa gelse, yine kapım açık. İşte evim" ifadelerini kullandı.

"Neden yaptığını bilmiyorum, çok seviyordu, aşırı kıskançtı"

Eşini asla dövmediğini ileri süren Osman G. , eşinin ‘çocuğu satarım’ iddialarını ise reddetti. Osman G., "İnsan sevdiğini, karısını çoluk çocuğunu döver mi? Akıl mantık alır, 6 yıldır evlendik. Ben onu çalıştırmadım dahi, işe giderdim haberi bile olmazdı. İnsan sevdiğine böyle yapar mı? Bağırmalar, çağırmalar olur. Ama insan öz evladını satar mı? Çocuğum kaynanamın evinde. Canlarım gidiyor. Onu asla aldatmadım. Evlendikten sonra 6 yıldır, ondan başka bir tek kadının eline elim değmedi. Aramızda bir sorun yoktu. Sadece kıskanıyordu, çok seviyordu. Neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum. Sadece çok kıskanıyordu" diye konuştu.

"Yuvam dağıldı, hüngür hüngür ağlıyorum"

İçinin yandığını belirten Osman G., eşinin kendisine zehirlediğine inanmadığını söyleyerek, "Şuan işe dahi gidemiyorum. Ama bu haldeyken bile ondan şikayetçi değilim. Gelse yine kabul ederim. Çok üzgünüm, sabaha kadar yatamadım, yatakta hüngür hüngür ağladım. Kızım gözümün önüne geliyor, şuan yuvam dağıldı. İşe gidemiyorum, ölümden döndüm. Karımın böyle bir şey yapacağını asla düşünmedim. Öğrendiğimde bile aklıma böyle bir şey gelmedi. Şuan kendi ağzıyla ben seni zehirledim dese yine inanmam. Biri, bu zamanda eşine güvenmese kime güvenecek. Her gün benim önüme yemek koyuyor" dedi.

"Beni öldü biliyordu, o yüzden böyle ifade verdi"

"O gece ifade verirken beni öldü biliyordu" diyen Osman G. "Ondan kendini böyle aklamaya çalışıyor. O iftiraları o yüzden atıyor. Ama ne yapsın ben şikayetçi değilim. Hiçbir sorun yoktu. Ben eve gelirken kızım ‘baba baba’ diye bağırdı, eşim ‘aşkım’ diyordu. Ben gelirken her şey önümde hazır oluyordu. Ben aldığım parayı eşime veriyordum. Ev almak için 10 bin TL kredi çektim, parayı eşimin hesabına yatırdım. Çal ilçesinden ev alacaktık. Krediyi ödedikten sonra kalan hayatımı Çal’da sürecektik" diye konuştu.

Medeni Topaloğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.