GÜNDEM - 31 Ekim 2014 Cuma 11:24

Evlerimizdeki sinsi bomba

A
A
A
Evlerimizdeki sinsi bomba

20. yüzyılın en önemli buluşlarından olan ve herkesin evinde bulunan televizyon şuurlu kullanılmadığında evimize atılan sinsi birer bomba oluyor.

20. yüzyılın en önemli buluşlarından televizyonun şuurlu kullanıldığında eğitimi kolaylaştıran bir iletişim aracı olduğunu vurgulayan Kent Konseyi Çocuklar Meclisi Sorumlusu Mine Atıcı, “Ancak insanlarımız artık televizyonun esiri haline geldi. Saldırganlık ve cinsel içerikler taşıyan programların çocuklarda olumsuz davranışlara yol açtığı aşikardır. Yakın zamanda yapılan bir araştırma göstermiştir ki, ilkokul 1 ve 2. sınıfa giden öğrenciler arasında bile flört etme, sevgili değiştirme, sevgiliyi kıskandırma veya sevgiliyi bir başkasının elinden alma şeklinde senaryolar üretilmektedir. Bir başka örnekte ise, 9 yaşındaki bir çocuğun karnesindeki zayıfları için öğretmenine zehirli çikolata göndermeyi babasına teklif etmesi, sebep olarak da televizyonda bu yoldan karısını öldüren adamın yakalanmadığını söylemesi çok acıdır. Günümüzde ergenliğe girme yaşı bundan 20 yıl evveline göre en az 2 yıl öne çekilmiş durumdadır. Bunda televizyonun etkisi inkar edilemeyecek derecededir. Televizyondan yayılan ışığın melatonini azaltması hormonal dengesizliklere yol açar. Bu fizyolojik etkisinin yanında, bir de sürekli cinsel içerikli yayınların yer alması, hatta çizgi filmlerde dahi flört, sevgili olgularının vurgulanması diğer zararlarıdır. Okul dizilerinde çocuğun okul yaşantısı ile ilgili bir kare bulunmaz iken, okulda sevgili, flört ilişkilerinin ön plana çıkarıldığı görülüyor. Bu da erken ergenlik durumunu kaçınılmaz hale getirmektedir" dedi. 

Bir toplumu etkilemenin en kolay yollarından birinin televizyon programları yaparak onları istediğiniz şekle sokmak olduğuna dikkat çeken Atıcı, "ABD, 1945 yılında kendi kültürünü yayabilmek için savaştığı diğer ülkelere havadan kendi filmlerini atarak, insanların Amerikan kültüründen etkilenmelerini sağlamaya çalışıyordu. Şimdi bile ABD filmlerine şöyle bir baktığımızda, çizgi filmlerinde bile bir dini sembol, haç, temiz yüzlü ve iyi kalpli bir rahip ya da rahibe, güzel bir kilise ve dalgalanan bayrakları görürüz. 21. yüzyılda savaşları topla tüfekle yapmak yeterli olmamaktadır. Türk toplumu gibi milli, dini değerleri olan, ahlaki yapısı güçlü milletlerin önce bu özelliklerini yok etmek gerekir” diye konuştu.

Televizyon dizilerinin birçoğunda işlenen konuların, Türk toplum değerleriyle taban tabana zıt olduğunu ifade eden Mine Atıcı, “Bu dizilerde aile mefhumu ihmal ve inkar edilmekte, nikahsız hayatlar, zina, çarpık ilişkiler, aldatma, lüks hayatlar, emeksiz kazanç resmen teşvik edilmektedir. Çok yakın tarihe dek, sürekli etkileşim halinde oldukları teyzelerine, amcalarına benzemeye çalışan çocuklar ve gençler, yeni dönemde televizyon teyzelerine, amcalarına benzemeye çalışmaktadır. Üstelik rol-model olarak seçtikleri bu ana karakterler de maalesef yengesine yan gözle bakabilen, lisede önce biriyle, sonra onun arkadaşıyla flört edebilen, mutlu ya da üzgün her anında ellerinden içki düşmeyen, sinirlenince etrafını kırıp döken, ahlaki ve dini değerleri olmayan kişiler oluyor. Aileyi yok etme çalışmaları ile fark etmeden en önemli değerimizi kaybediyoruz. Eskiden film ve dizilerde ana karakterler; ahlaklı, erdemli, mazlum ve fedakar insanlar, metresler ise kimsenin örnek almayacağı, toplumun ayıplayacağı kötü karakterlerdi. Oysa şimdi evdeki eş mutlaka aldatılmayı hak eden, metresler de mağdur tarafmış gibi gösterilip, gençlerimizin rol modelleri haline getirilmekte. Bu türden programlarla toplumun ahlak ve dini değerlerine dinamit koyulup fitili ateşlenmektedir. Düne kadar kutsal gördüğümüz değerler ayaklar altına alınıp paçavra edilmektedir. Ebeveynler buna bir dur demelidir. Dur diyemezler ise başkaları tarafından ne ekilirse, onu biçmek zorunda kalacaklarını bilmelidirler. Televizyonun çocuğun küçük yaşlardan itibaren dünyasına, ruhuna, algısına, seçimlerine ve hatta geleceğine nasıl müdahale ettiğini, ne gibi etkilerin meydana gelebileceğini iyi bilmeli, çok dikkatli davranmalıdırlar” diye konuştu. 

SALİH BAKICI

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yerlikaya: "’MAHZEN-38’ operasyonlarında 10 şüpheli yakalandı" İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’da düzenlenen ’MAHZEN-38’ operasyonlarında organize suç örgütü üyesi 10 şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Yerlikaya, İstanbul’un Kağıthane, Esenler ve Başakşehir ilçelerinde düzenlenen ’MAHZEN-38’ operasyonlarında; kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, kasten yaralama, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, mala zarar verme, iş yeri baskını, 6136 sayılı kanuna muhalefet ve tehdit suçlarına karıştığı tespit edilen organize suç örgütü üyesi 10 şüphelinin yakalandığını kaydetti. Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi: "Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; suçta kibirlenenlere, halkımızın huzurunu kaçıranlara, organize suç örgütlerine ve çetelere göz açtırmayacağız. Hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip adalete teslim edeceğiz. Sokaklarda size yer yok. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şüphelilerin; Kağıthane ilçesinde 13.04.2024 tarihinde D.E. isimli şahsa yönelik silahla öldürme eylemini ve C.Ö., D.A., M.K., ve S.A. isimli şahıslara yönelik silahla yaralama eylemlerini gerçekleştirdikleri, Esenler ilçesinde 29.04.2024 tarihinde iş yeri baskını ve 01.05.2024 tarihinde ikamet kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri ve Başakşehir ilçesinde 01.05.2024 tarihinde iş yeri baskını eylemini yaptıkları tespit edildi." Bakan Yerlikaya, operasyonlar sonucu 5 adet ruhsatsız tabanca ile çok sayıda uyuşturucu hap ve fişeğe el konulduğunu kaydetti.
Aydın Aydın’da Şap hastalığına karşı aşı çağrısı Aydın’da 2024 yılı ilkbahar dönemi şap aşılama programı İl Tarım Müdürü İbrahim Altıntaş tarafından uygulandı. Şap hastalığına karşı aşılamada vatandaşlardan hassasiyet göstermelerini isteyen Müdür Altıntaş: “Tüm üreticilerimiz şap hastalığına karşı hassasiyet göstermelidir” dedi. 2024 yılında 3 kez uygulanacak olan Şap Aşılama Programının ikincisi olan ve ülke genelinde 1 Mayıs-30 Haziran 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek olan İlkbahar Dönemi Şap Aşılama Programı İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Altıntaş tarafından yapılan ilk uygulama ile başlatıldı. “Tüm üreticilerimiz şap hastalığına karşı hassasiyet göstermelidir” Türkiye’de görülen şap hastalığının hayvan ve hayvansal üretimini, ihracatını engelleyen ve dolaylı olarak ciddi ekonomik kayıplara sebep olan bir hastalık olduğunu belirten İl Müdürü Altıntaş: “Şap Hastalığına karşı her yıl rutin olarak 2 doz uygulanan aşı sayısının bu yıl ilk kez Tarım ve Orman Bakanlığımızca 3’e çıkarıldı. Bu, hastalıkla mücadele kapsamında atılan çok önemli bir adım. İlk aşı dozunu Baskın Aşılama Programı kapsamında ilimizde 29 Ocak-14 Nisan 2024 tarihleri arasında uyguladık ve 461 bin büyükbaş hayvanı aşıladık. İkinci aşı dozu olan İlkbahar Dönemi Şap Aşılama Programı ise ilimizde 01 Mayıs-30 Haziran 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Bu kapsamda 17 ilçemizdeki yaklaşık 498 bin büyükbaş hayvanın tamamının aşılanmasını hedefliyoruz. Karpuzlu ilçesi Ektirli Mahallesi’nde yaptığımız aşılama ile ilimizde İlkbahar Dönemi Şap Aşılama Kampanyası’nı başlattık. Hastalıkla mücadele doğrultusunda üçüncü aşı dozunu Bakanımız İbrahim Yumaklı’nın açıklamaları doğrultusunda Sonbahar Dönemi Şap Aşılama Programı olarak 16 Eylül-17 Kasım 2024 tarihleri arasında yapılmasını planlıyoruz. Yapılacak olan bu aşılamalarla ülkemizde ve ilimizde şap hastalığı ile ilgili etkin bir mücadele yürütülecek. Tüm üreticilerimizin şap hastalığına karşı hassasiyet göstermelerini ve aşılama programlarına katılmaları gerekliğini bir kez daha önemle duyuruyoruz” dedi.