SPOR - 28 Nisan 2022 Perşembe 23:05

Fenerbahçe'den TFF ve Trabzonspor'a tepki!

A
A
A
Fenerbahçe'den TFF ve Trabzonspor'a tepki!

Fenerbahçe Kulübü, 2010-2011 yılı şampiyonluğuyla ilgili bir açıklama yaparak Trabzonspor ve Türkiye Futbol Federasyonu'na (TFF) tepki gösterdi.

Sarı-lacivertli kulüpten konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadeler yer verildi:
"Süper Lig 2021-22 sezonunun sonuna gelirken Kulübümüzün kırmızı çizgisi olan bir konuda bir kulüp tarafından yapılan manipülasyona dair bu açıklama ile bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz.
3 Temmuz 2011’de, Fenerbahçe başrole alınarak organize edilen operasyonun;
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı, Yönetimi, tüm resmi şahısları ve camiası tarafından ilk gün, ilk saat itibarıyla söylendiği gibi bir kumpas olduğu,
hemen hepsinin FETÖ mensubu olduğu ortaya çıkan başta operasyonu hayata geçiren polis, emniyet, yargı mensupları olmak üzere savunan medya mensupları, hakkında konuşan tüm şahıslarla, gün gibi ortada idi.
Üzerinden geçen uzun yıllarda Kulübümüzün yargılandığı “KURGU” davalarda, bu gerçek her ne kadar ülkemizin dört tarafı FETÖ ile sarılı ve her şey onların güdümünde ve kontrolünde olsa dahi verdikleri açıklarla bu dava süreci “bir komediye dönüşmüştü!”
3 Temmuz Kumpasının, ülkemizin gündemini belirleyen diğer davalar Ergenekon, Balyoz, 17-25 Aralık Yargısal Darbe girişimi gibi bir KUMPAS olduğu;
27 Aralık 2021 tarihinde hem ülke tarihine hem de dünya tarihine “Fenerbahçe için bir zafer, ülkemiz adına ise yargıya, emniyete, medyaya sızmış terör örgütünün, bir kolunun daha temizlenmesi”olarak kazındı!
Fenerbahçe'nin alın teri olan şampiyonluğunun tertemiz olduğu, bir kez daha görmeyen gözlere, duymayan kulaklara rağmen ortaya çıktı!
Fenerbahçe, bu süreçte tüm gücü elinde bulunduran FETÖ’ye karşı mücadelesiyle ülkesi için gerektiğinde tüm benliğini ortaya koyduğunu bir kez daha gösterdi.
10 Temmuz 2011’de, yalnız bırakılan Kulübümüzü savunmak adına köprüye yürüyen taraftarlarımızın, 15 Temmuz 2016’da ülkemizi savunmak için sokağa çıkan halktan hiçbir farkı yoktu!
BUGÜN,
Son Şampiyonluğunu 1983-84 yılında yaşayan bir kulübün,
2010-11 şampiyonluğumuza dair şizofrenik bir tutum ve üslup sergilemesinden hareketle;
Resmi iletişim kanallarında iddia etmeye devam ettiği 2010-2011 şampiyonluğu sanrısına “müdahale edin!” başvurumuzu duymazdan gelenlere,
Trabzonspor Kulübü’nün stadında bu şampiyonluktan bahseden bir pankartın açılmasına göz yuman, onaylayan TFF temsilcilerine,
Bu temsilcileri bünyesinde barındıran Türkiye Futbol Federasyonu’na,
İlgili kulübün ait olduğu şehrin 2010-11 Fenerbahçe Şampiyonluğuna, otobüs tasarımında yer veren Büyükşehir Belediyesi’ne,
Kulübümüzün şampiyonluğunu resmi mecralarında, mesajlarında hadsizce kullanan Kulübe ve tüm ilgililerine sesleniyoruz!
Bugün, şike kumpasında parmağı olan hâkiminden savcısına, emniyet müdüründen memuruna, medya mensubundan sivil personeline kadar her bir şahsın nerede, ne durumda olduğunun hukuki kayıtlarla ortada olduğunu hatırlatıyor;
Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu sahiplenmenin, sadece şizofreni ile anlatılamayacağını,
3 Temmuz’un bir kumpas olduğunu reddetmenin, buna karşıt görüş taşımanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına kast eden FETÖ’yü meşrulaştırmaktan,
halkı kin, nefret ve kutuplaşmaya sevk etmekten başka bir anlam taşımadığını “herkesin anlamasını umarak”
vurguluyoruz!
2010-11 Şampiyonunun, alın teri ve emeklerinin karşılığıyla Fenerbahçe olduğunu ve bu şampiyonluğun tarihimize kazılı 28 şampiyonluğumuz arasında en özeli olduğunu;
İslam Çupi’nin “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.” sözüyle, gururla anımsıyoruz!

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas 58 yıldır gerçek kimliğini arıyor Sivas’ta yaşayan 58 yaşındaki Raziye Şimşek, doğduğu günden bu yana gerçek kimliğine kavuşamadı. Hikâyesiyle filmlere konu olacak olayın aydınlatılması için Şimşek’in biyolojik babasının mezarı açılarak DNA örneği alındı. Sivas kent merkezinde yaşayan Raziye Şimşek, 1 yaşında annesini kaybettikten sonra yaşadığı dramatik hayat hikâyesiyle duyanları derinden etkiliyor. Şimşek, annesinin vefatının ardından babası tarafından 1 yaşındayken yurda verildi. İddiaya göre, o dönemdeki yurt müdürü Şimşek’i kaydettirmeden resmi olmayan şekilde bir aileye verdi. Bu aile de sahte kayıtlarla Şimşek’i öz çocuklarıymış gibi nüfusa kaydettirdi. Şimşek, evlendikten sonra evlat edinen aile tarafından reddedilerek evlatlıktan düşürüldü. Evlat edinen ailenin çıkarttığı kimlik kartı numarası ve kendisinin mecburiyetten çıkarttığı kimlik kartı numarası bulunan Şimşek, bu nedenle resmi bir kimliğe sahip olmadığı için devlet kurumlarına gittiğinde kimlik eksikliği nedeniyle birçok sorunlarla karşılaşıyor. “Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok” Yaklaşık 3 yıldır bu durumun çözümü için mücadele eden Şimşek, “Ben bir yaşımdayken annem vefat etti. Bana bakan olmadığı için beni yurdun kapısının önüne bırakıyorlar. O dönemin yurt müdürü beni el altından yurda kaydetmeksizin beni büyüten aileye veriyor. Onlarda sahte kayıtla beni kendilerinin üzerine geçiriyorlar. 18, 19 yaşına gelip evlendiğimde beni üzerlerinden düşürüyorlar. Bunlarda olmadığı için benim bir kimliğim yok. Hiç bir resmi kurumlarda kaydım yok. Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım dahi yok. Bunun zorluğunu hep yaşıyorum. Benim ablalarım bütün aile fertlerim beni kabul ediyor ama daha büyük aile bireylerimiz olmadığı için Hâkim Bey DNA testine karar verdi. 2,5 yıldır çok büyük zorluklarla uğraşıyorum. Hem maddi hem de manevi sıkıntılar yaşıyorum. Sürekli mahkemelere gidip geliyorum. Yaşadığım şeyleri tekrar tekrar yaşıyorum” dedi. Resmiyette gözükmüyor, iki farklı kimlik numarası bulunuyor Adına iki farklı kimlik numarası olduğunu ifade eden Şimşek, “Geçmiş yakamı bırakmıyor ki rahat edeyim. 1965 yılından bu yana bu hayatı yaşıyorum ama hiçbir yerde resmiyette görünmüyorum. Şuanda benim adıma iki farklı TC kimlik numarası var. Birisi onların üzerine diğeri de benim şuan mecburiyetten kullandığım sahte TC kimlik kartı numarası. Devlet kurumlarına gittiğim zaman ‘kayıtlarda böyle birisi yok’ diyorlar. ‘Sadece baba adı var alt soy üst soy yok’ diyorlar. Hastanelere falan gittiğimde eşimin üzerine muayene olduğum için pek sorun yaşamadım ama yine de ben bu durumdan da rahatsız oluyorum. Her zaman elim yüreğimde. İnşallah son mahkeme olur, bu konudan dolayı hem maddi hem manevi çok yoruldum. 58 yaşındayım 25 yıl olmuştu ben unutalı. Ama ben 2,5 yıldır bu durumu mahkeme kapısında tekrar tekrar yaşıyorum, geçmiş yakamı bırakmıyor” şeklinde konuştu.
Rize Doğu Karadeniz’de 2024 yılı yaş çay sezonu açıldı Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) tarafından Doğu Karadeniz’de 2024 yılı yaş çay sezonu açıldı. Çay alım sezonunun açılması ile birlikte çay üreticileri de çay bahçelerine girerek çaylarını toplamaya başladı. 2024 yılının yaş çay sezonu için çay müstahsilleri, ÇAYKUR’a çay satabilmek için çaylık arazilerinde budama işlemi yaparak bakımlara başladı. Çay budamalarının hemen ardından üreticiler tarafından arazilerde gübreleme işlemi gerçekleştirilirken, yaş çay kampanyası için üreticiler hazırlıklarını tamamladı. Hazırlıklarını tamamlayan üreticiler bugün sabah saatlerinde çay bahçelerine girerek çay hasadına başladı. Çay müstahsili şimdi ise yaş çay taban fiyatının açıklanmasını bekliyor. “Kontenjan uygulaması olacağını düşünerek çaya girmeye başladık” Kontenjan uygulaması yapılabileceğinden erkenden çaylarını satmak istediklerini ifade eden Rizeli çay üreticilerinden Hüseyin Can Şişman, “Biz sezonun iyi olmasını bekliyoruz. Çay satmakta zorlanmamak için önceden çaya başladık. Kontenjan uygulaması olacağını düşünerek çaya girmeye başladık. Çayda kontenjan uygulaması olabileceğinden ötürü çayımızı daha rahat satabilmek için erkenden kesmeye başladık. Çayın 20 liradan aşağı olmaması lazım. Heyecanla devlet büyüklerimizden çayımıza iyi bir fiyat vermesini bekliyoruz” şeklinde konuştu. Çay sezonunun güzel geçeceğine vurgu yapan Emirhan Şişman ise “Her yılın hasadı gibi bu yılda çok iyi. Ben Kırklareli’nde üniversite okuyordum. Çay zamanı geldi. Bizim de buraya gelmemiz gerekti. Birinci sürümde bizde burada bulunuyoruz. Ne kadar alımlar geç başlarsa o kadar yoğunluk olur. Erken başlarsa yoğunluk olmaz. Eski yıllara göre topladığımız çay oranı düşük. Ailecek topladığımız için sohbet eşliğinde güzel geçeceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. “Bu seneki çay sezonu şenlik içerisinde geçeceğine inanıyorum” Çaylarını işçi almadan kendilerinin topladıklarını belirten Nurcan Şişman ise “Yeni sezon herkese hayırlı ve uğurlu olsun. Yaş çay fiyatını sabırsızlıkla bekliyoruz. Kalite olarak çay iyi. 5-6 kişi toplanıyoruz. Birbirimize çay topluyoruz. Biz işçi almıyoruz. Çayımızı kendimiz topluyoruz. Birbirimizin işini görmüş oluyoruz. Bu seneki çay sezonu şenlik içerisinde geçeceğine inanıyorum. Biz hepimiz komşuyuz. Birlik içerisinde çayı topluyoruz” dedi.
Giresun Giresun’un köyünden 50 ülkeye meyveli soda ihraç ediyorlar Giresun’un 200 nüfuslu İnişdibi köyü meyve aromalı maden suyu üretimi ile dikkat çekerken, yöredeki fabrikada işlenen meyveli sodalar dünyanın 50 ülkesine ihraç ediliyor. Giresun’un İnişdibi köyünde şifalı olarak bilinen kaynak suyun ekonomiye kazandırılmasıyla başlayan hikayeyi anlatan Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve Freşa Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu, bugün 200 nüfuslu bir köyden 50 ülkeye ihracat yaptıklarını söyledi. Gıda toptancılığı yaparken, markalarının doğuşunun bir sohbet ortamında başladığını anlatan Hasan Çakırmelikoğlu, “Bizim asıl işimiz gıda toptancılığı yapmaktı. 1997 yılında bir sohbet ortamında konuşurken yöremizde bir şifalı su olarak bilinen İnişdibi maden suyunu satın alma fikri ortaya çıktı. Yapılan incelemelerde mineral bakımında İnişdibi maden suyu dünyanın en kaliteli maden suları arasında olduğu tespit edildi. Biz de bu işe ilk olarak maden suyu olarak başladık. Daha sonra meyve aromalı maden suyuna geçiş yaptık. Tabi bunu pazarda kabul ettirmek hiç de kolay olmadı. Bir sektör çıkıyor ortaya ve kimse bilmiyor, gazoz desen gazoz değil, kola desen kola değil, herhangi bir konsepte ürünü yerleştiremiyorlar. Ancak, bugün meyve aromalı maden suyu olarak içecek sektöründe bir konsept oluştu. Hangi iş yapılırsa yapılsın gelişim olmadığı sürece yenilik sağlanamıyor. Ar-Ge çalışmalarımızla çeşitlerimizi artırmaya devam ediyoruz” dedi. Bugün 200 haneli bir köyden yurt içinin yanı sıra 50 ülkeye ihracat yaptıklarını da anlatan Çakırmelikoğlu, “Firmamız yöre insanına istihdam imkanı sağlamasının yanı sıra hem yöre hem de ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Bugün 200 haneli bir köyde üretim yapan firmamızın Bursa’da da bir kolu vardır. Grup olarak bünyemizde 300 kişiye istihdam sağlamaktadır. Önceliğimiz yöre insanımızı istihdam etmektir. Giresun’da 200 haneli bir köyde doğan ürünlerimiz yurt içinde pazar lideri olmamızın yanı sıra içerisinde Avrupa Birliği, Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkelerin yer aldığı 50’ye yakın ülkeye ihracat yapılmaktadır” diye konuştu. Başarılı olmanın sırrını da açıklayan Çakırmelikoğlu, ”Her şeyden önce bu işin sırrı sadece kaliteli ürün üretmekten geçmiyor. Ürettiğin bu ürünleri talepler doğrultusunda iyi bir pazarlama ağıyla müşteriye ulaştırmak da gerekiyor. İstediğin kadar kaliteli ürün üret eğer bunun dağıtımında sorun yaşıyorsa başarılı olamazsın. Tabi bizim kaliteli ürün üretmemizin başında ise maden suyumuzun dünyanın en kaliteli maden suları arasında yer aldığını da belirtmek gerekiyor” dedi.