GÜNDEM - 23 Ocak 2019 Çarşamba 10:15

Feribot iskelesinin maskotu ‘Miço’

A
A
A
Feribot iskelesinin maskotu ‘Miço’

Çanakkale boğazı ve adalar hattında deniz ulaşımını sağlayan GESTAŞ’ın feribot iskelesinin Miço isimli kedi adeta maskotu oldu. İskelede binası içerisinde x-ray cihazı üzerinde yolcuları karşılayan sevimli kedi anne olmaya hazırlanıyor.

3 aylıkken düştüğü denizden kurtarılan kedi daha sonra GESTAŞ Feribot İskelesi çalışanları bakmaya başladı. Şirket yöneticilerinin de kabul etmesinin ardından sevimli yaklaşık bir yıldır GESTAŞ Feribot İskelesi’nde yaşıyor. Gemilerde çalışan küçük yaştaki tayfa yamağı anlamına gelen ‘Miço’ ismi verilen kedinin ihtiyaçları şirket tarafınca karşılanmasının yanı sıra yolcular kediye mama getiriyor. Miço’ya GESTAŞ logolu tasma takılırken, iskelenin giriş kısmına da özel, içinde suyu ve mamasının olduğu küçük bir kulübe yaptırıldı. Kulübenin üzerine de, “Merhaba Ben Miço, GESTAŞ’ın en minik personeliyim. Çanakkale İskelesi benden sorulur” yazıldı.
‘Miço’ zamanın çoğunu uyuduğu x-ray cihazı üzerinde yolcuları ilk o karşılıyor. Yolcuların ve çalışanların yoğun ilgi gösterdiği ve adeta iskelenin maskotu haline gelen Miço, anne olmak için gün sayıyor.

GESTAŞ Feribot İskesinde güvenlik görevlisi Aslı Karakoç, “Yaklaşık 3 aylıktı bize geldiğinde. Denize düşmüştü denizden çıkardık. Ondan sonra bakmaya başladık. Son sağ olsunlar yöneticilerimiz de kabul etti. Evini yaptılar, hep beraber yaşayıp gidiyoruz. Yolcular da seviyor, bazen ek olarak mama getiriyorlar. Şirketimiz bütün mamalarını, her şeyini karşılıyorlar ama sağ olsun yolcularımız da kıyamıyor mama ihtiyacını karşılıyorlar” dedi.
Yaklaşık 1 yıldır kedinin kendileriyle birlikte olduğunu belirten iskelede güvenlik görevlisi Burcu Kabasakal, “Yolcularda kabullenmiş durumda onu çok seviyoruz hepimiz. Gününü genellikle x-ray cihazının üzerinde uyuyarak geçiriyor” şeklinde konuştu.  

Utku Yaşar Cüce -Cenk İşver

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Fabrikanın dereye bıraktığı atık, mahalleliye eylem yaptırdı Sakarya’nın Ayazı ilçesinden geçmekte olan ve bölgedeki birçok köyün tarım için kullandığı dere, iddiaya göre gıda fabrikasının atıkları sebebiyle kirli akıyor. Yıllardan beri kötü koku ve dere pisliğinden isyan eden mahalleli, fabrikanın önüne kadar yürüyüş eylemi yaptı. Kzıılcıkorman Mahallesi’nden geçen ve çevre mahallelerden geçerek Mudurnu Deresi ardından da Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz’e dökülen derenin, bölgede bulunan GSF Gıda Sanayi Fabrikaları’nın atıklarından dolayı yıllardan beri kirli aktığı iddia edildi. Adeta siyaha bürünen derenin yıllardır bir çözüme kavuşturulmadığı için duruma tepki gösteren mahalle halkı, fabrikanın önüne kadar yürüyerek eylem gerçekleştirdi. Fabrikanın önünde toplaşan mahalle sakinleri ellerindeki ‘Balıklar öldü sıra çocuklarda’, ‘Yeter artık 40 yıl oldu, bıktık’, ‘Doğaya zulüm insana zulümdür’ pankartlarıyla yaptığı yürüyüşte ise jandarma ekipleri geniş güvenlik önlemi aldı. Mahallelinin tek istediği ise fabrikanın arıtma cihazını aktif hale getirip bölgenin pislik ve kötü kokudan arındırılması. “Artık ceza da işe yaramıyor” İnsanların mağdur olduğunu belirten mahalle sakini Mehmet Gülşen, “Deremiz hali çok kötü ve yıllardan beri biz bu çileyi çekiyoruz. Dere yakınlarında okul var ve birçok çocuk kötü kokudan dolayı sınıflara giremiyor. Derenin hemen kenarında Kur’an kursu var ve buraya çocuklar gelemiyor. Zamanında biz bu derede yüzerdik şimdi ise siyahlaştı. Köyün içinden geçeni geçtim D-100 kara yolundan geçen insanlar bile kokuya dayanamıyor. Artık köyümüzün ismi ‘Pis kokulu köy’ kaldı. Burada kahvehaneler, lokantalar var kimse buralara gelemiyor. Geçtiğimiz Cuma günü atık suyu bırakan fabrikaya ceza kesildi ve 2-3 gün kapalı kaldı ama bugün yine atık, yine koku var artık ceza da işe yaramıyor” dedi. “Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık” Yaklaşık 40 yıldan beri kokudan rahatsız olduklarını belirten Kızılcıkorman Mahallesi Muhtarı Mecid Kızıldağ, “Mahallemizin içinden geçmekte olan tarla seviyelerini düşürmek için açılan kanalda 1982 senesinde açılan bu fabrika ürettiği nişasta ve glikoz üretiminin atıklarını kanalımıza bırakıyor. Burası 1982 senesinde açıldı ve o günden bu güne kadar kanala akıtıyor pisliklerini. Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık. Dilimizin döndüğünce insanlara anlattık ama hiç kimse bir çare bulamadı ev bu günlere kadar geldik. Çevre mahalle sakinleri muhtarları herkes burada ve bu işten muzdarip, biz de bunu dile getirmek için yürüyüş gerçekleştirdik. Bizim kimseyle sorunumuz yok, art niyetimiz yok. Fabrikanın üretim yapması gerekiyorsa üretimini yapsın ama arıtmasını çalıştırsın. Bu fabrikadan 100-150 kişi ekmek yiyorsa diğer taraftan yoldan geçenler hariç 3 bin, 5 bin kişi kokuyu çekmek zorunda bırakılıyoruz. Muhtarlıkta benim dördüncü dönemim gelen her kaymakama, belediye başkanına ve valiye yani bu işte etkisi olabilecek herkese anlatmaya çalıştım ama herkes topu başkalarına attı. Sağ olsunlar yeni gelen vali ve kaymakam bize sahip çıktı, biz de mahalle halkı olarak düzen içinde eylem yaptık” diye konuştu. “İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor” Mahalle halkının çoğunun maske taktığını aktaran Kızıldağ, “Sinekler öyle bir hale geldi ki eşek arısı gibi oldu. Burada insanlar pencerenin camlarını açamıyor, misafir ağırlayamıyor hatta kanala yakın olan insanlar daha kötü durumda. Ben muhtar olarak utanıyorum. Buradan kim kime sıkıntı oluşturarak para kazanıyorsa haram olsun. İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor artık çünkü kokudan durulmuyor. Ben muhtarlık dönemimde defaten temizlettim ama yine de pislik içinde kalıyor” şeklide konuştu.