GÜNDEM - 09 Ağustos 2016 Salı 15:50

FETÖ, kendi okullarında okuyan öğrencileri de mağdur etti

A
A
A
FETÖ, kendi okullarında okuyan öğrencileri de mağdur etti

Gaziantep'te Fethullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) finansman sağladığı gerekçesiyle kapatılan Zirve Üniversitesi'nin öğrencileri, FETÖ'nün en çok kendilerine zarar verdiğini belirterek, "Bizi Fetoş'un çocukları diye damgalıyorlar" dedi.

FETÖ Paralel Devlet yapılanması (PDY) soruşturması kapsamında kapatılan Gaziantep Zirve Üniversitesi'nin mağduru olduğunu belirten öğrenciler, Gaziantep Barosu Başkanı Avukat Bektaş Şarklı ile birlikte basın açıklaması düzenleyerek, mağduriyetlerini anlattı. Baro binasında basın toplantısı düzenleyen öğrencilerden Zirve Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü 2. sınıf öğrencisi Sümeyye Yalçınkaya, 'Fetoş'un çocukları' denilerek damgalandıklarını kaydetti. Ülkeyi bölecek ve millete silah doğrultacak nesiller olmadığını belirten Yalçınkaya, FETÖ mağduru öğrencilerin devlet tarafından da mağdur edilmemesini istedi. Yalçınkaya, "YGS puanı ile başka üniversiteye yerleştirilirsek çok adaletsiz bir yerleştirme olacaktır. Burslarımızın elimizden alınması da söz konusu. Bursum elimden alınırsa, eğitim hayatım tamamıyla bitecek. Ailemin sağlık sorunlarından dolayı başka şehre gidemiyorum. Maddi ve manevi açıdan zorda olduğumuz için bu okulu seçtim. Bazı basın yayın organları bizi Fetoş'un çocukları diye damgalıyorlar. Biz asla bu ülkeye, asla ve asla silah doğrultacak nesiller değiliz. Dilerlerse sosyal medya başta olmak üzere her türlü belgeyi sunabiliriz. Devletin içerisinde FETÖ’nün çocukları var. Biz bu devlete asla ihanet etmeyiz. Ben bir Kürt kızıyım, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ferdiyim, bu vatana silah doğrultan babam dahi olsa kafasına sıkarım” dedi.
Zirve Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi Rukiye Kızgın ise, hem annelik, hem de öğrencilik yaptığını vurgulayarak, son 2.5 yıldır ise çocuğu ile birlikte okula gitmek zorunda olduğunu ifade etti. kendisi ve kendisi gibi öğrencilere sahip çıkılmasını isteyen Rukiye Kızgın, "Ben çocuğumla birlikte okumaya çalışıyorum. Okula başladığımda çocuğum iki buçuk yaşındaydı. Ne kadar zor olduğunu okuyanlar bilir. Dördüncü sınıfa geçtim. YÖK’ün bizi bu zor durumdan kurtarmasını istiyoruz. Çocuğumu ve eşimi bırakıp başka şehre gidemeyeceğim” ifadelerini kullandı.
Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı da yaptığı açıklamada, öğrencilerin mağdur olduğunu söyleyerek, "Bugüne kadar yapılan yanlışlar olabilir. İnsanlar kandırılmış olabilir, bu dönemde bütün siyasilerden duyduk. Bundan sonra ya temiz bir sayfa açıp, hep birlikte bu ülkede hukuku, demokrasiyi, adaleti sağlayacağız veya üç beş yıl sonra başka darbe girişimlerine maruz kalıp yine mağduriyetler yaşanacaktır. Hangi siyasi görüşten olursa olsun bu ülke 76 milyon vatandaşıyla, hep birlikte demokrasiyi inşa edeceğiz. Hepimizin çocuğu var, bu ülkede insanların her türlü eğitim hizmetinden adaletli bir şekilde faydalanmasını istiyoruz. Eğitim anlamında yaşadığınız belirsizlik çok kötü bir durum" diye konuştu.
Üniversite öğrencilerinden Muazzez Bilgiç’in öğrenciler adına ortak bildiri okumasının ardından program sona erdi.

KAZIM UZUNÖZ 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.
İstanbul Zorlu Enerji, genç kadınlara liderlik yolunu açıyor Zorlu Enerji, Turkishe ve YeniBirLider iş birliğiyle hayata geçirilen "Liderlikte Kadın Yüz’ü" Programı ile Türkiye’nin farklı bölgelerinden 100 genç kadını 8 ay boyunca mentorluk, eğitim ve rol model buluşmalarıyla liderliğe hazırlıyor. Zorlu Enerji, Turkishe ve YeniBirLider iş birliğiyle hayata geçirilen "Liderlikte Kadın Yüz’ü" Programı, genç kadınların liderlik yolculuklarını desteklemeyi amaçlayan bütünsel bir gelişim modeli sunuyor. İstanbul’da düzenlenen lansman etkinliğiyle tanıtılan program, Türkiye’nin farklı bölgelerinden 18-30 yaş aralığındaki 100 genç kadını, 8 ay sürecek yapılandırılmış liderlik yolculuğuna çıkaracak. Şirketin Akıllı Hayat 2030 vizyonu ve Eşit Bi’Hayat yaklaşımıyla uyumlu olarak tasarlanan program, genç kadınların erken yaşlarda mentorluk, rol model teması ve çok boyutlu liderlik deneyimiyle güçlenmesini hedefliyor. Program kapsamında katılımcılar; mentorluk görüşmeleri, eğitim modülleri, rol model buluşmaları ve proje geliştirme süreçlerini içeren uzun soluklu bir gelişim sürecine dahil olacak. Enerji sektöründe kapsayıcı dönüşüm Enerji sektörü, tarihsel olarak düşük kadın temsiliyle anılan alanlardan biri olmaya devam ediyor. Türkiye genelinde enerji sektöründe kadın istihdam oranı yaklaşık yüzde 12 seviyesinde bulunurken Zorlu Enerji Grubu, bu oranı kurum bünyesinde yüzde 26’ye taşıdı. Şirket, 2030 yılına kadar kadın istihdam oranını yüzde 30’un üzerine çıkarmayı hedefliyor. Zorlu Enerji CEO’su Elif Yener, programın kurumsal dönüşümle olan bağını şu sözlerle ifade etti: "Enerji dönüşümünü kapsayıcı ve eşit temsili önceleyen bir liderlik anlayışıyla, yatırımlar ve teknolojilerle birlikte ele alıyoruz. Bu bütüncül yaklaşım, dönüşümün kalıcı etkisini güçlendiriyor. ‘Liderlikte Kadın Yüz’ü’ Programı, genç kadınların potansiyellerini görünür kılmayı ve karar alma süreçlerine daha güçlü katılmalarını destekleyen önemli bir adım." Mentorluk, eğitim ve girişimcilik odağı Yapılan açıklamaya göre, programın mentorluk yapısı; C-level yöneticiler ve farklı sektörlerden liderlerin yer aldığı geniş bir mentor havuzuna dayanıyor. Eğitimler ise Mini MBA yaklaşımıyla kurgulandı. Liderlik, girişimcilik, sürdürülebilirlik, teknoloji, finansal okuryazarlık, iletişim ve kariyer tasarımı gibi başlıkları kapsayan programda, yıl boyunca ortalama 50 saatlik bir eğitim içeriği sunulacak. Girişimcilik odağı da programın ana bileşenleri arasında yer alıyor. Katılımcıların geliştirdikleri proje ve girişim fikirlerinin ekosistemle buluşturulması için mentorluk ağı ve partner kurumlarla temas imkânı sağlanacak. Etki ölçümü ve ölçeklenebilir yapı Programın sosyal etkisi, mentorluk görüşmeleri, eğitim katılımı, proje çıktıları, topluluk etkileşimi ve görünürlük artışı başlıklarını kapsayan çok boyutlu bir SROI modeliyle izlenecek. İlk yılın ardından modelin ölçeklenerek büyütülmesi hedefleniyor. Zorlu Enerji sponsorluğunda yürütülen "Liderlikte Kadın Yüz’ü" Programı, özel sektör ve sivil toplum iş birliğinin güçlü bir örneği olarak, genç kadın liderliğini destekleyen kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek vizyonuna katkı sunmayı amaçlıyor.
İstanbul Hastane satışında çıkan anlaşmazlıkta silahların konuştuğu olayda sanıklar hakim karşısında Küçükçekmece’de faaliyet gösteren özel bir hastanenin satışında anlaşmazlık yaşanınca şüpheli şahıslar tarafından silahlı saldırı düzenlemişti. Hastane sorumlusunun tehdit edilerek para istendiği olaya ilişkin sanıklar hakim karşısına çıktı. Duruşmada savunma yapan sanıklar mahkemeyle telefon şifrelerini paylaşmayı reddetti. Mahkeme, 3 sanığın tahliyesine hükmetti. Küçükçekmece’de faaliyet gösteren Şeyhmus Güneşlioğlu’na ait Özel Batı Bahat Hastanesi binası, içerisindeki tıbbi cihazlarla beraber Mirza Y. isimli doktor tarafından 10 yıl süre ile kiralanmak istendi. Hastanenin kiralanması için sözleşmenin imzalandığı sırada çıkan anlaşmazlık sonucu hastane, doktor Mirza Y. ve beraberindeki 5 şahıs tarafından 8 Haziran 2024 günü akşam saatlerinde basılarak kurşunlandı. Olay sonrası 4 şüpheli gözaltına alındı. Yine aynı şahsılarla bağlantılı olduğu iddia edilen motosikletli 3 şahıs, 12 Haziran 2024 günü, özel hastaneye gelerek gece saatlerinde kurşun yağmuruna tuttu. Olaydan kısa bir süre sonra bazı şahısların, hastaneye gelerek, hastane sorumlusu Rojhad Kortarmı’yı tehdit etti. Emniyet, yaşanan olaylarda yer alan şahısların birbirleri ile bağlantılı olduğunu değerlendirirken, olaylarda can kaybı yaşanmadı. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yaşanan saldırılara ilişkin soruşturma başlatıldı. Başsavcılık talimatıyla, polis ekipleri, belirlenen adrese 13 Ağustos 2024 tarihinde operasyon düzenledi. Gerçekleştirilen şafak operasyonuyla, eylemlerle ilgili bağlantılı olabileceği değerlendirilen toplam 8 şahıs gözaltına alındı. Olay sonrası, adliyeye sevk edilen 3 şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Öte yandan yaşanan olaylar da güvenlik kamerası tarafından anbean kaydedildi. Görüntülerde, sanıkların hastaneye geldiği, yönetim katına çıktıkları, dışarıda ise hastaneyi kurşunladıkları anlar yer aldı. Suçlamaları reddettiler Öte yandan, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının ardından sanıklar, Küçükçekmece Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, 3’ü tutuklu 10 sanık, müşteki Şeyhmus Güneşlioğlu ile tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan sanıklar, üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini, hastaneye yönelik bir eylemlerinin bulunmadığını belirterek, mahkemeden beraatlarını ve tahliyelerini talep ettiler. "Silahlı altı kişiyle hastaneye gelerek, hastaneyi kendisine teslim etmemizi istedi ve bizi tehdit etti" Duruşmada beyanda bulunan müşteki Şeyhmus Güneşlioğlu, "1997 yılında bu hastaneyi Güneş Hastanesi olarak açtığımızdan bu yana yaklaşık otuz yıldır sağlık sektörünün içindeyim. Bu hastaneyi 2000 yılından 2023 yılına kadar büyük bir sağlık grubuna kiraladık. 23 yıl boyunca tek bir sorun yaşanmadı. Ne işletmeyle ilgili ne ruhsatla ne de binanın kullanımıyla ilgili bir ihtilaf çıktı. 2023 yılında bu kira ilişkisini karşılıklı olarak sonlandırdık. Hastane faaldi, çalışır durumdaydı ve hazır haldeydi. Amacımız, hastane binasını işletme ruhsatıyla birlikte satmaktı. Bu süreçte M.Y. bize geldi. Hastaneyi ruhsatıyla birlikte satın almak istediğini, yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırım yapacağını söyledi. Görüşmeler yaptık ancak satış bedelinde anlaşamadık. Bunun üzerine bir süre sonra hastaneyi kiralamak istediğini ifade etti. Bu aşamada bir ön protokol yaptık. Protokol imzalandığında hastane faal ve hazır durumdaydı. M.Y. kendi planları doğrultusunda bazı değişiklikler yapmak istedi. Biz buna karşı çıkmadık. Ancak bu değişikliklerin masraflarının ve sorumluluğunun tamamen kendisine ait olacağını, bizim hastane binasını hazır halde teslim ettiğimizi yazılı olarak kabul etti" ifadelerini kullandı. Beyanına devam eden Güneşlioğlu, "Başlangıçta bazı ödemeler yapıldı. Ancak bir süre sonra işler bilinçli şekilde yavaşlatılmaya başlandı. Ardından ödemeler kademeli olarak azaltıldı. Çalışmalar artık geri dönülemez noktaya geldiğinde ise, ödemeler tamamen durdu. Bunun üzerine, çeşitli kişilerce aranarak hastaneyi teminatları almaksızın M.Y.’ye teslim etmeme yönelik mesaj ve telefonlar aldım. Son olarak da, M.Y., silahlı altı kişiyle hastaneye gelerek, hastaneyi kendisine teslim etmemizi istedi ve bizi tehdit etti. Polisi aradık, M.Y. olay yerinden kaçtı. Gelenlerin bir kısmı polis zoruyla durduruldu ve üzerlerinden silah ele geçirildi. Dört gün sonra ise hastane, kimliği belirsiz kişiler tarafından kurşunlandı. Kolluk kuvvetlerinin yaptığı çalışmada, M.Y.’nin, şoförüyle yaptığı yazışmalar ele geçirildi. Bu yazışmalarda, M.Y., makinalı silahlar aldığı, bunun için yüklü miktarda ödeme yaptığı açıkça yazılı. Hatta bu mesajlarda, M.Y.’nin el bombası da temin ettiği açıkça görülüyor. Mesajlarından birinde kliniğinin cephaneliğe döndüğünü söylüyor. Buna rağmen biz geri adım atmadık. Bu silahlı baskıya boyun eğmedik ve yaşananları adli mercilere taşıdık" diye konuştu. Duruşmada müşteki avukatları, sanıkların satış sürecinde çeşitli silah temini için bazı kişilerle iletişime geçtiği ve müştekiyi tehdit şeklindeki mesaj dokümanlarını mahkemeye sundu. Savunma yapan sanık avukatları ise suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, sanıkların beraatlarını talep etti. Sanıklar telefon şifrelerini mahkeme ile paylaşmadı Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklar A.K., A.A.A. ile F. A.’yı, ‘yurt dışına çıkış yasağı’ şeklinde adli kontrol tedbiriyle tahliyelerine hükmetti. Dosyada tutuklu sanık kalmazken, mahkeme başkanı ara kararını açıkladığı sırada sanıklardan telefon şifrelerini tebliğ etmelerini söyledi. Bunun üzerine sanıklar, şifrelerin kişisel verilerin gizliliği hususunda kaldığını belirterek, mahkemeyle paylaşmayı reddetti. Heyet, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. "Sahte imzayla hastaneyi elimden almaya çalıştılar" Olaya ilişkin duruşma sonrası açıklamalarda bulunan müşteki hastane sahibi Şeymus Güneşlioğlu, "1997 yılında kurulduğu zaman ambulans helikopteri olan hastanenin, sağlık camiasında çok ciddi çevresinde bilinen bir hastane. Bu hastaneyi, 2014 yılından başlayarak, çeşitli illerde, çeşitli vilayetlerde bir sürü gasp, dolandırıcılık, yaralama, tehdit bunların işi gücü bu ve bunlar bu amacı güdüyor. Sahte imzayla hastaneyi elimden almaya çalıştılar. Güven sağlamak amacıyla doktorluk maskesi altında hastaneyi elimden almalarına rağmen dışarıda dolaştıklarına şaşırıyorum" dedi. İddianameden: Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 3 kişi ’müşteki’, 10 şahıs ise ’şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Küçükçekmece’de faaliyet gösteren Özel Batı Bahat Hastanesi binasının, içerisinde ki aletler ve işletme ruhsatı ile beraber M.Y. isimli doktor tarafından 10 yıl süreyle kiralanmak istenildiği, bu hususa ilişkin sözleşme hazırlandığı, ancak satış işlemleri devam ettiği sırada anlaşmazlık çıktığı, bu nedenle M.Y. ve beraberinde ki, B.Y., N.Y., Y.Y., M.Y., N.Y. ve Y.K. isimli şüphelilerin 8 Haziran günü hastaneye gelerek, hastanede etrafa tehditler savurduğu, olay sonrası hastane müdürü Y. D.’nin polis ekiplerine ihbarda bulunduğu, ihbar sonrası harekete geçen polis ekiplerince 4 şüphelinin yakalandığı, şüphelilerden 1’inin üzerinden kuru sıkı tabanca çıktığı ve gözaltına alındıkları aktarıldı. İddianamede, 12 Haziran 2024 tarihinde, Özel Batı Bahat Hastanesi’nin gece saatlerinde motosikletli iki şahıs tarafından kurşunlandığı, eylemi gerçekleştiren şahısların A.K., A.A. ve F.A. olduğunun tespit edildiği bilgisi yer aldı. İddianamede ayrıca, meydana gelen tehdit ve kurşunlama olaylarının birbiriyle bağlantılı olduğuna da değinildi. Tespit edilen tüm şahısların yakalanmasına yönelik, 13 Ağustos 2024 tarihinde sabah saat 05.00 sıralarında operasyon düzenlendiği, şüpheliler M.Y., N.Y., Y.K.’nin de bu kapsamda gözaltına alındığı, şahısların adreslerinde silah ele geçirildiği belirtildi. Şüpheliden hastane sorumlusuna: ’’Ya 1 milyon dolar para getirirsiniz, ya da hastane benim olur, burayı yıkar dümdüz ederim, seni de öldürürüm’’ Hazırlanan iddianamede, 12 Haziran’da Batı Bahat Hastanesi’ne düzenlenen silahlı saldırıda, hastanenin çeşitli noktalarına kurşun isabet ettiği, olay yeri inceleme ekiplerinin hastanede 7 adet kovan ile 1 adet patlamamış fişek bulunduğu, Özel Batı Bahat Hastanesi’nin devrine ilişkin olarak hastane sahibi ve yetkilisi Rıdvan Güneşlioğlu ile babası Şeyhmus Güneşlioğlu olduğu, şüpheli M.Y. beraberinde hareket eden diğer şüpheliler N.Y., B.Y., N.Y., M.Y., Y.Y. ve Y.K.’nin toplu halde hastaneye geldiği, şüpheli M.Y.’nin hastane sorumlusu müşteki Rojhad Kortarmı’ya, ’’Ya 1 milyon dolar para getirirsiniz, ya da hastane benim olur, hastanenin her yerinde adamlarım var, burayı yıkar dümdüz ederim, senide öldürürüm." Şeklinde sözler sarf ettiği, şüphelilerin üzerlerinde silah bulunduğu, gerçekleştirilen eylemler öncesinde ve sonrasında iştirak halinde hareket ettikleri ve eylemleri öncesinde planladıkları aktarıldı. Öte yandan kaynağı tespit edilemeyen bir numaradan, müşteki Şeyhmus Güneşlioğlu’na mesaj atıldığı, mesajda hastaneyi şüpheli M.Y.’ye teslim etmesini söyledikleri belirtildi. Ayrıca, yaşanan olaydan öncesi veya sonrasında müştekilere husumet besleyen kimsenin bulunmadığı belirtildi. Bazı şüphelilere 20 yıla kadar hapis talebi İddianamede, şüpheli M.Y. hakkında, ’birden fazla kişiyle kendini tanınmayacak hale sokarak zincirleme şekilde gece vakti silahla yağma’ ile ’mala zarar verme’ ve ’ruhsatsız ateşli silah bulundurma’ suçlarından toplamda, 10 yıl 4 aydan, 22 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Şüpheliler F.A., A.A. ve A.K hakkında, ’birden fazla kişiyle kendini tanınmayacak hale sokarak zincirleme şekilde gece vakti silahla yağmaya teşebbüs’ suçundan 8’er yıldan 20’şer yıla kadar, diğer şüpheliler, N.Y., B.Y., N.Y., M.Y., Y.Y. ve Y.K. hakkında ise, ’yol kesmek suretiyle birden fazla kişiyle beraber iş yerinde silahla yağmaya teşebbüs’ ile ’ruhsatsız ateşli silah bulundurma’ saçlarından toplamda 12 yıldan, 17 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.