GÜNDEM - 11 Eylül 2017 Pazartesi 08:54

FETÖ'cü şirketten Doğan Holding'e uzanan bir kumpas hikâyesi

A
A
A
FETÖ'cü şirketten Doğan Holding'e uzanan bir kumpas hikâyesi

Tekstil devi şirket, milyonlarca lira vergi kaçırdı. Ailenin vârisi, suçu ortaya çıkardı ve şikâyette bulundu. Maliye cezayı sildi. FETÖ’cü hâkimler dosyayı sümen altı etti. Yargıtay seyretti.Yargıdan sonuç alamayan iş adamı Abdullah Gençal, derdini dile getirmeleri için Hürriyet gazetesine gitti. Dosyalar haber değil şantaj malzemesi yapıldı ve Doğan Holding’in milyonlarca Türk lirası cezası sildirildi.

Tekstil devi şirket, milyonlarca lira vergi kaçırdı. Ailenin vârisi, suçu ortaya çıkardı ve şikâyette bulundu. Maliye cezayı sildi. FETÖ’cü hâkimler dosyayı sümen altı etti. Yargıtay seyretti.Yargıdan sonuç alamayan iş adamı Abdullah Gençal, derdini dile getirmeleri için Hürriyet gazetesine gitti. Dosyalar haber değil şantaj malzemesi yapıldı ve Doğan Holding’in milyonlarca Türk lirası cezası sildirildi.Abdullah Gençal, magazin dünyasının bir dönem yakından tanıdığı bir iş adamıydı. Huzur Mağazalarının vârisiydi. Doksanlı yıllarda Hülya Avşar ile ismi anılmaya başlandı. Durumdan rahatsız olan babası Turgut Gençal, oğlunu Avustralya’ya gönderdi. Ancak bu gidiş; FETÖ’ye ve Doğan Holding’e uzanacak büyük bir kavganın ilk adımıydı. Abdullah Gençal’ın hikâyesini kendi ağzından dinledik. İşte çarpıcı iddiaları:

Magazin haberleri şirketi panikletti. Beni Avustralya’ya sürgüne gönderdiler. Uçağa binmeme bir gün kala abilerim ‘Belki geri gelmezsin, paranı göndeririz’ diyerek şirketteki hisselerimle ilgili tasarrufta bulunmak için noterden imza istediler. Arada babam olduğu için güvenip imzamı attım. Ancak bir yıl sonra döndüğümde, abilerim şirketin sahibi gibi davranmaya başladı. Hisseler elimden gitmişti.

Akrabamız ve satın alma müdürümüz olan Bülent G’nin abimlerle iş birliği içinde tedarikçi firmalardan sürekli para topladığını ve ‘Bize mal satacaksanız yardımda bulunacaksınız’ dediğini öğrendim.
Sene 2007. (Bugün Bülent G, ‘tekstil imamlığı’ndan yargılanıyor. Yurt dışına çıkış yasağı var.)

BODRUMDA ALTIN KASALARI

O tarihte FETÖ diye bir adlandırma yoktu. Ümraniye’deki merkezde bodrum katına büyük bir kasa odası yapılmış. Paralar bankalara yatırılmıyor, minibüslerle merkeze yönlendiriliyormuş. Dolar ve külçe altın biriktiriyorlarmış. Bunu inceletmeye karar verdim. Meğer, bilançoda babamı da kandırmışlar. Yüzde 20’ye varan reel gösterimler yapmış, yüzde 80 kazık atmışlar. Mesela 2 trilyon denilmiş ama aslında 10 trilyon ciro yapılmış. Bu da dolar ve külçe altın şeklinde toplanmış. Öylesine bir vergi kaçakçılığı var ki... Babamın ayrılmasından sonra FETÖ adına sürekli para toplama yapılıyormuş. Durumu ona anlattım. Tepki gösterdi.

KAÇAKÇILIĞA FETÖ AFFI

Mali soruşturma istedim. Şirkete 2007 sonunda Vergi Denetmenleri Grup Başkanlığınca 23 milyon lira ceza kesildi. Fakat bir süre sonra 23 milyon liralık ceza 4 milyon liraya düşürüldü. Uzlaşı (mutabakat, konsensüs) sağlanmış.

Pekiyi vergi kaçakçılığı sabitken nasıl böyle bir şey olur?

Savcıya gittim. Savcı “4,5 katı ceza kesilmesi gerekirken, nasıl olur da uzlaşıya gider. Olmaz böyle bir şey” dedi.

Soluğu Ümraniye 5. Asliye Mahkemesinde aldım. Davaya bakan Hâkime Kader U. “Ben Maliye’den mütalaa istedim. Göndermediler. Suç unsuru yoktur” diyerek 2002-2004 yılları arasındaki vergi denetiminden şirketi beraat ettirdi. İtirazda bulundum. Dosya Yargıtay’a gitti. 11. Ceza Dairesi onadı ve geri gönderdi. Bunlar cezadan kurtuldu. Hesap ettirdim, 160 milyon lira ödemeleri gerekirken, hiç para tahsil edilmedi. Bu nasıl bir güçtür anlayamadım.

DOĞAN GRUBU HAZİNE BULDU

Yeniden savcıya gittim. İhbar ettim, denetimin yapılmasını istedim. Savcı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığına gitmemi tavsiye etti. Kurul, denetimi eline aldığında beş yıllık zaman aşımından dolayı sadece 2004 yılını ucundan yakalayabildi. Kurul, diğer kurulun yaptığı usulsüzlüğü raporlandırdı. Bunlara ulaştım. Şirket yöneticileri hakkında vergi kaçakçılığı davasından yeniden suç duyurusunda bulundum. Ama dosya, yine aynı hâkimenin önüne gitti.

Hâkime Kader U, yetkisizlik kararı vererek Şişli’ye gönderdi. Şişli, dosyayı oyalayıp Fatih Adliyesine havale etti. Fatih, yetkisizlik kararı verip, ne alaka ise Bakırköy Adliyesine gönderdi.
Bu sırada 2005 yılı için vergi kaçakçılığından da suç duyurusunda bulundum.
Dosya, Ümraniye’de bir başka hâkimin önüne düştü. ‘Hâkime Kader U. yetkisizlik vermiş ben de veriyorum’ demesin mi? Meğer danışıklı dövüşmüş. Sonradan anladık.

Yine gittik Şişli’ye...

Oradan Bakırköy’e...

Bakırköy 6. Asliye’de davalar açıldı.
Bu sırada birinci davanın kararı çıktı. Hâkim “5. Asliye’de zaten karar görülmüştür. Bu mükerrer bir davadır, dedi” ve dosyayı kapattı. İş Yargıtay’a gitti. Ne hikmetse yine 11. Ceza’ya düştü. Anında onandı. Ardından 2005 yılına ilişkin dava da düşürüldü. Yani sıfır ceza ile kurtuldular. Cumhurbaşkanlığına, Adalet Bakanlığına, Maliye Bakanlığına... Aklıma gelen her yere dilekçe verdim. Suç görmezden geliniyor, dedim ama netice alamadım.

Bari haberini yaptırayım diye düşündüm. Hürriyet gazetesine gittim. Bakın, dedim, 4,5 katı vergi alınması gerekirken, beşte biri silindi. Bu, haber değil mi?
Beni Doğan Holding’e yönlendirdiler. İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Soner Gedik’in beklediğini söylediler. (Kendisi CEO oldu. 15 Temmuz’dan altı ay sonra istifa etti ve ABD’ye yerleşme kararı aldı.)
Gedik, hesap uzmanı. Devlette tecrübesi var.

Maliye hukukunu iyi bildiği için “Uzlaşı raporlarını nasıl elde ettin” diye sordu. Ben de anlattım. “Bunları alabilir miyim” dedi. Ben de “Tabii ki” diye karşılık verdim.
Bunun üzerine “Ne istersin” diye sordu.

Sadece haber yapılmasını istediğimi söyledim. Belgelerin neye faydası olacağını algılayamadım. Çünkü onlar hakkında hiçbir bilgim yoktu. Meğer Doğan Holding’in de büyük vergi cezaları varmış.
Belgelerin fotokopisini alıp Hürriyet’e yönlendirdi, “İstediğin haberi yazdırabilirsin” dedi.
Sonradan anladım ki, mesele başkaymış. Mahkeme Kalemindeki kişilerden öğrendim.
Benim davayı emsal göstermişler. “Bizim usulsüzlük uzlaşıya sokulmuyor da bu vatandaşınki nasıl sokuluyor.

Bunların da vergi kaçakçılığı suçu var” diyerek kendi cezalarına indirim almışlar.
(2007’de Petrol Ofisindeki 1,2 milyar liralık vergi borcu, 275 milyon TL’ye indirilmişti. 2009 yılında da aynı Doğan Grubu’na 4,9 milyarlık vergi cezası kesilmiş, vergi affından yararlanan grup 940 milyon lira ödeyeceğini taahhüt ederek borcunu sıfırlamıştı.)

FETÖ’cü hâkim, savcı ve maliyeciler bu işleri tesis ettiler ve bunlara çok büyük indirimler yapıldı.
15 Temmuz’dan sonra yeniden harekete geçtim. Kararın bozulmasını istedim. 11. Ceza Dairesi Başkanı hakkında suç duyurusunda bulundum. Bir anda karar bozma çıktı. 16 Kasım’da duruşmamız var.
Nasıl Ergenekon gibi ceza davalarında FETÖ’cüler eliyle yapılanlar ortaya döküldüyse bu davalar için de yeniden inceleme başlatılması gerekir. Devlet, abimlerden ve Doğan Grubu’ndan vergisini tahsil etsin. 

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’da iş yeri hırsızlığına 5 tutuklama Manisa’nın Turgutlu ilçesinde Organize Sanayi Bölgesi’nde bir iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayıyla ilgili adım adım iz takip eden Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri 7 şüpheliden 3’ünü İstanbul’da yakaladı, şüphelilerden 2’sinin farklı suçlardan cezaevinde oldukları öğrenildi. Mahkemeye çıkarılan 5 kişi tutuklanırken, 2 şüpheliyi yakalama çalışmaları devam ediyor. Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, 13 Ekim 2025’i 14 Ekim 2025’e bağlayan gece saatlerinde Turgutlu ilçesi Selvilitepe Mahallesi Organize Sanayi Bölgesi’nde yaşanan iş yeri hırsızlığı olayıyla ilgili geniş çaplı çalışma başlatıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda, iş yeri ve çevresinde bulunan çok sayıda güvenlik kamerası görüntüsü incelendi. Yapılan incelemelerde, yüzleri maskeli 4 şüphelinin iş yerine girdikleri, iş yerinde bulunan çelik kasayı keserek içerisindeki paraları aldıkları ve olayın ardından ara yolları kullanarak Manisa’dan ayrıldıkları belirlendi. Şüphelilerin yakalanmasına yönelik olarak 13-14 Ekim tarihlerinde kente giriş ve çıkış yapan yaklaşık 3 bin 500 araç incelemeye alındı. Yapılan çalışmalar sonucunda şüphelilerin İstanbul’dan Turgutlu’ya geldikleri tespit edilirken, olaya karıştığı belirlenen toplam 7 şüpheli şahıs belirlendi. Şüphelilerden H.K. (31) ve M.T. (25), İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındı. 26 Aralık 2025 tarihinde Manisa’ya getirilen 2 şüpheli, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. D.Ç. (27) ve M.K. (24) isimli şüphelilerin ise farklı suçlardan cezaevinde bulundukları tespit edildi. Söz konusu 2 şüpheli, 29 Aralık 2025 tarihinde dosya kapsamında SEGBİS yöntemiyle sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Z.S. (27) isimli şüpheli ise İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındı. 30 Aralık 2025 tarihinde Manisa’ya getirilen şüpheli, çıkarıldığı adli makamlarca tutuklandı. Olayla bağlantılı 2 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdüğü belirtilirken, soruşturma kapsamında şu ana kadar toplam 5 şüpheli tutuklandı.
İstanbul Somali Cumhurbaşkanı Mahmud: "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez" Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez. Aslında bu saldırgan tavır, uluslararası hukukun da ihlalidir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. Toplantı sonrasında Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud basın açıklaması yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Somali’nin zor zamanlarında yanında olduğu ve liderliği için teşekkür eden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, "Özellikle Somali’nin toprak bütünlüğü ve egemenlikle ilgili tehditle karşılaştığı bu dönemde biz, Türkiye’nin, Türk milletinin desteğini hissettik. Somali olarak biz de kendi kuvvetli hükümetimizi kurmak toprak bütünlüğümüzü eğemenliğimiz korumak için çalışıyoruz. Türkiye çok uzun yıllar önce Somali arasında arabuluculuk çalışmaları yapmıştır. O zamandan beri bu sorunun barışçıl dostane bir şekilde çözülebilmesi içinde çalışmalar yürütmüştür. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine Türkiye’nin Somali’nin yanında olduğunu bir kere daha tekrarlamıştır. Türkiye, Somali’yi desteklemek üzere Somali’nin yanında olacaktır. Türkiye’nin desteği, Somali’nin ilerlemesinde son derece önemli. Barış, istikrar ve iyileşme için Türkiye’nin işbirliği bizimle çok önemli" dedi. "Son 2 yılda Somali ve Türkiye farklı alanlarda yaptıkları çalışmalarla dikkat çekiyor" Türkiye ve Somali’nin yaptığı çalışmalarla dikkat çektiğini belirten Mahmud, "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez. Aslında bu saldırgan tavır, uluslararası hukukun da ihlalidir. Birleşmiş Milletler kurucu anlaşmasını ihlal eder niteliktedir. Yine Afrika Birliği’ni bir araya getirmiş olan anlaşmaların da diplomasinin de her türlü ilkesini ihlal eder niteliktedir. Toprak bütünlüğü, egemenlik ve bunlara müdahale etmemek bütün uluslararası sistemlerin altındaki temel değerlerdir. Somalili gruplar içerisinde de bazı gerginlikler var. Bu ayrımcılığı aşırı uç gurupları destekleyerek daha da derinleştirmek uluslararası ve dışarıdan müdahalelerle bunu derinleştirmek kimseye faydalı olmaz. Son 2 yılda Somali ve Türkiye farklı alanlarda yaptıkları çalışmalarla dikkat çekiyorlar. Güvenlik alanındaki çalışmalar buna bir örnek. Yine insani yardım çalışmaları da Somali’nin geçmiş olduğu en zor dönemde Türkiye’nin uzatmış olduğu yardım eli de çok önemli" şeklinde konuştu. Mahmud, "Bugün ortak olarak dedik ki Somali’nin petrol ve gaz kaynaklarının tetkik edilmesinde beraber çalışmalar yapıldığını ve anlamlı başarılar elde edildiğini duyurduk. Bu alanda uzun zamandır çalışma yapıyoruz. Türkiye’ye çok müteşekkiriz bu alanda öncülük ettiği için ve Somali’nin yanında durduğu için. Teknik ve bilimsel değerlendirmeler yapıldı ve bunun sonucunda olumlu sonuçlar elde edildi. Bu uzun süreli bir iş birliği ve yatırım. Bundan sonraki fazda yine sondaj çalışmaları devam edecek bu da çok büyük bir çalışma. Ağır bir görev. Fakat çok kısa süre içerisinde sondaj çalışmaları da başlayacak. 2026’ya çok iyi bir başlangıç yapacağız" diye konuştu. "Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının Somali’nin ulusal anlamda tekrar güçlenmesinde etkili olacaktır" Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının önemli olduğunu vurgulayan Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, "Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının Somali’nin ulusal anlamda tekrar güçlenmesinde etkili olacaktır. Somalili insanın hayatını da iyileştirecektir. Somali insanı bu sayede daha yüksek bir refah seviyesine ulaşacaktır. Bunların yönetimi de hesap verebilirlik, eşitlik ve nesiller arası sorumluluk ile sürdürülmelidir. Biz bugün bu ilkelerin, bu sürecin temellerini atıyoruz. Biz, Somali-Türkiye işbirliğinin daha da kuvvetlenmesi yönünde kararlılığımızı bir kere daha tekrarlamak istiyoruz. Allah’ın izniyle bu çabaların somut sonuçlarını artık görmeye ve ülkemize bahşedilen bu zenginlikten fayda sağlamaya biz de başlıyoruz. Bu son derece önemli ve tarihi bir başarı bizim için. Ülkemizin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü zayıflatmaya çalışanlara karşı kararlılıkla mücadelemizi sürdürürken bu zorlukların bizi doğal kaynaklarımızın sorumlu ve sürdürülebilir biçimde geliştirilmesi yönündeki hedefimizden alıkoymasına asla izin vermedik. Ve bu süreçte de Sayın Erdoğan’dan ve Türkiye’den her zaman destek gördük. Amacımız, halkımız için daha iyi ve daha müreffeh bir geleceği güvence altına almaktır" dedi.