ÇEVRE - 22 Mart 2021 Pazartesi 10:47

‘Finish Su Endeksi’ su sıkıntısı riskine dikkat çekiyor

A
A
A
‘Finish Su Endeksi’ su sıkıntısı riskine dikkat çekiyor

Finish’in su konusundaki sosyal sorumluluk girişimlerinden olan Finish Su Endeksi, suyun sınırlı bir kaynak olması nedeniyle olası su sıkıntısı riskine dikkat çekiyor.

Konuya ilişkin konuşan Reckitt Benckiser Türkiye Hijyen Pazarlama Direktörü Tarık Bayar, “Bir makine dolusu bulaşığı elde yıkadığınızda 110 litre, makinede yıkadığınız zaman ise 9 litrede yıkıyorsunuz. Dolayısıyla çok büyük bir su tasarrufundan bahsediyoruz. Eğer bugün su tasarrufuna başlamazsak 2040 yılında su kıtlığı yaşanabilir” dedi.

Finish’in su konusundaki sosyal sorumluluk girişimleri arasındaki yerini alan Finish Su Endeksi, suyun sınırlı bir kaynak olması nedeniyle olası su sıkıntısı riskine dikkat çekerken, konuyu gündemde tutmayı da amaçlıyor.
TSKB uzmanlarından oluşan bir ekiple birlikte geliştirilen ve ülkemizde suyun değeri ve tasarrufu için duyarlılık oluşturmayı hedefleyen Finish Su Endeksi, Borsa İstanbul’da düzenlenen gong töreniyle kamuoyunun dikkatine sunuldu.

‘Finish Su Endeksi’ su sıkıntısı riskine dikkat çekiyor

“Elde yıkadığınızda 110 litre, makinede yıkadığınızda 9 litrede yıkıyorsunuz”
Finish markasının ülke genelinde su tasarrufu konusunda faaliyetler sürdürdüğünü belirten Reckitt Benckiser Türkiye Hijyen Pazarlama Direktörü Tarık Bayar, “Finish markası, 30 yıldır Türkiye’de lider makineli üreticileriyle beraber bulaşık peretrasyonunu artırmak ve aynı zamanda tüketicilerimize evde bulaşıklarını yıkarken kolaylık sağlamak için oluşturulmuş, Türkiye pazarına girmiş, inovatif bir markadır. Finish markasının ajandasının içerisinde 30 yıldır hanelerin içerisinde bulaşık makinesinin artması var. Çünkü bulaşık makinesi çok verimli faydalı bir makine, özellikle zaman, enerji ve 22 Mart Dünya Su Günü’nde önemiyle su konusunda önemli bir makinedir. Bir makine dolusu bulaşığı elde yıkadığınızda 110 litre, makinede yıkadığınız zaman ise 9 litre de yıkıyorsunuz. Dolayısıyla çok büyük bir su tasarrufundan bahsetmek mümkün, biz de su tasarrufunu ülkemizde teşvik etmek için çalışmalarda bulunuyoruz” diye konuştu.

“Su tasarrufuna başlamazsak 2040 yılında su kıtlığı yaşanabilir”
Türkiye’nin su tasarrufu konusunda önlemler alınmadığı takdirde susuzlukla karşı karşıya kalacağını ifade eden Tarık Bayar, “ Finish Markası olarak biz 'Yarının Suyu' hareketini başlatmak zorunda hissettik kendimizi, maalesef üç tarafı denizlerle çevrili olsa da Türkiye’mizin suyu bitme tehlikesiyle karşı karşıya ve bu farkındalığı oluştururken de pek çok enstrüman kullandık. Bir çok partnerimiz ile çalıştık. Bunlardan en önemlisi Finish Su Endeksiydi. Memleketimizin ne kadar suyu var, biz ne kadar su tüketiyoruz, dolayısıyla ne kadar suyumuz kaldı? Eğer su tasarrufuna bu gün başlamazsak 2030-2040 yıllarında maalesef su seviyesi kıtlık seviyesine düşebilir. 'Yarının Suyu' hareketi kapsamında tüketicilerimizi evden başlayarak tasarrufa davet ettik” dedi.

‘Finish Su Endeksi’ su sıkıntısı riskine dikkat çekiyor

“Hijyenin 1 numaralı kaynağının su olduğunu unutmamalıyız”
Pandemi döneminde hijyen konusunun öneminin anlaşıldığını söyleyen Bayar, “2020 yılı çok zor bir yıl oldu. Pandemi döneminde şunu gördük. Hijyen yoksa hayat yok. Hijyenin de 1 numaralı kaynağı su, su olmadan ellerimizi, yüzümüzü yıkamamız, bu virüslerden korunmamız mümkün değil. Bu dönemde gördük ki su tüketimimiz de bir hayli arttı. İstanbul’daki tüketim yüzde 30’larda artıyor. Bu da olası bir kuralıkta bizi zor duruma düşürebilir. Bu noktada tasarrufa başlamamız lazım. Eve geldiğimizde ellerimizi yıkarken, 20 saniye kadar yıkadıktan sonra musluğu kaplatalım. Duş seviyelerini 15 ile 20 dakikadan 5 dakika seviyelerine çekelim. Özellikle bulaşıklar Her evde makine olmasına rağmen biz hala bulaşıklarımızı elde yıkıyor veya sudan geçirerek makineye koyuyoruz. Elde yıkayarak harcanan 110 litre su bir yana, makineye koymadan önce sudan geçirmek de 57 litre suyun boşa akması demek. Bu da her yıl 230 milyon ton suyu israf ettiğimiz anlamına geliyor. Bu suyun miktarı küçümsenecek kadar değil. Orta ölçekli bir gölü 10 kez dolduracak kadar. Dolayısıyla 'Yarının Suyu' hareketiyle evde yapacağımız küçük aksiyonlar ile tüketicilerimizi tasarrufa davet ettik ki barajlarımızdaki sular bize yetsin. O yüzden yağan yağmur ve kar bizi hiç kandırmasın. Bu yaz bizi zor bir dönem bekliyor” şeklinde konuştu.

“Yarının Suyu hareketiyle Kuyucuk gölü tekrar suyuna kavuştu”
Finish markası olarak tüketicilere mükemmel temizliği vaad ettiklerini ifade eden Tarık Bayar “Biz tüketicilerimize mükemmel temizliği vaad ediyoruz. O kadar su tasarrufu edeceğiz ki bir gölü birlikte dolduracağız. O göl ise Kars’ın Kuyucuk ilçesinde Türkiye’nin 13 RAMSAR alanından biri; koruma altındaki sulak alan olan çok önemli bir göl, yaklaşık 2 yıldır kurmuştu. O gölü hep birlikte kurtarmayı başardık. Kuzey Doğa Derneği, Kars Valiliği aynı zamanda Devlet Su İşleri’nin bir araya gelmesiyle hep birlikte çok güzel bir proje başlattık. Kuyucuk gölü tekrar suyuna kavuştu ve kuşlar yeniden göle döndü. Tüketicilerimiz yarının suyu hareketine destek vererek Kuyucuk gölünü hayata döndürdüler” dedi.

“Kısa süreli bir çalışma olarak değil uzun süreli bir dava olarak görüyoruz”
'Yarının Suyu' hareketini kısa süreli bir çalışma değil uzun süreli bir dava olarak gördüklerini belirten Reckitt Benckiser Türkiye Hijyen Pazarlama Direktörü Tarık Bayar, “Biz bu işe başladığımızda partnerlerimiz bize güç verdi. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası raporların hazırlanmasında, aynı zamanda bulaşık makinesi üreticileri Arçelik, Bosch, Siemens grubu, sevgili Taner Ölmez, Müge Anlı hem televizyon ekranlarından hem de dijital ekranlardan tüketicilerimize seslendiler ve tasarruf çağrısında bulundular. Bütün bunların sonunda anladık ki halkımızdan çok ciddi bir tevazu gördük. 'Yarının Suyu' hareketini gören tüketicilerimizin su faturalarına baktık ve su tasarrufu yapmayan tüketicilerimizle karşılaştırdık. Gördük ki aylık tüketimlerinde 3 ton suya kadar ciddi bir tasarruf var. Bu bütün Türkiye’yi aslında aldığımızda milyonlarca ton su demek. Biz bu projeyi bir dava olarak görüyoruz, bir-iki senelik kısa süreli bir çalışma değil. Uzun bir süre daha bu kampanyanın içerisinde halkımızla beraber paydaşlarımızla beraber Türkiye’nin suyunu korumaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Aykut Zor - Cüneyt Sevindik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Türkiye’nin ilk milli parkı bayramda ziyaretçi akınına uğradı Türkiye’nin ilk milli parkı olan Yozgat Çamlığı Milli Parkı, Kurban Bayramı’nda güzel havayı fırsat bilen piknikçilerin akınına uğradı. Yozgat Çamlığı Milli Parkı’nda güzel havayı fırsat bilen vatandaşlar, ormanlık alanda ağaçların gölgesi altında bir yandan mangal ve semaver yakarken bir yandan da yürüyüş yapıp oyun oynayarak bayram tatilinin tadını çıkardı. Vatandaşların oturacak yer bulmakta güçlük çektiği Yozgat Çamlığı Milli Parkı’nda, doğa ile iç içe olmak isteyen vatandaşlar hem piknik yaptı hem de ailece güzel vakit geçirdi. Ankara’dan gelen misafirleriyle birlikte Çamlık Milli Parkı’na geldiklerini söyleyen Yalçın Görgeç, “Bayram tatili için misafirlerimiz Yozgat’a geldi. Biz de onlarla birlikte Çamlık Milli Parkı’mızda piknik yapmaya geldik. Sabah erken geldik, çünkü bayram tatillerinde burası bir hayli kalabalık oluyor. Çok güzel bir yer herkese buraya gelmelerini tavsiye ederim. Havaların sıcak olması da piknik alanlarına insanların yönelmesini sağlıyor. İnsanlarda doğaya çıkınca biraz daha rahatlıyorlar” dedi. Kırıkkale’den Yozgat’ta bayram tatili için gelen Tuncay Yazan ise, “Kurban Bayramı dolayısıyla sılayı rahim yapalım dedik, anne ve babamızın yanına geldik. Kırıkkale’de kurbanımızı kesip Yozgat’a geldik. Bugün de Türkiye’nin ilk milli parkı Yozgat Çamlığı Milli Parkı’na geldik. Burayı herkese tavsiye ediyoruz, mükemmel bir yer. Sabah saat 09.00’da geldik, yer bulmakta zorlandık. Şehir dışından gelen herkesi buraya davet ediyoruz, burayı görmelerini istiyoruz” şeklinde konuştu. Öte yandan orman yangınlarına karşı da itfaiye ekipleri de ring atarak vatandaşları duyarlı olmaya davet etti.
Kayseri Uzmanından kurbanda beslenme uyarısı: “Et kendi suyuyla kısık ateşte pişirilmelidir” Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Nur Enez Baş, Kurban Bayramı’nda et tüketimiyle ilgili, “Etli yemeklere lezzet vermesi için eklenen kuyruk yağı ya da iç yağı kalp damar sağlığını olumsuz etkiler. Bu yağların yerine et kendi suyuyla kısık ateşte pişirilmelidir” dedi. Beslenme Uzmanı Baş, pişirme yöntemi olarak da kızartma yerine haşlama ya da ızgara yönteminin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Kurban Bayramı’nda günün ilk öğününe etle başlandığını ancak yeni kesilen etin sert ve pişmesi zor olduğu için sindirim problemi yaşatabileceğini dile getiren Acıbadem Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Nur Enez Baş, kurban etinin en az 24 saat dinlendirilmesi gerektiğini söyledi. Kurban Bayramı’nda kahvaltı olarak et yerine yumurta, peynir gibi protein miktarı yüksek ürünlerin tercih edilmesinin doğru olduğunu aktaran Diyetisyen Enez Baş, “Kurban bayramlarında günün ilk ve önemli öğünü kahvaltı genelde kavurmalı sofralar ile başlar. Ancak yeni kesilen et sert ve pişmesi zor olduğu için sindirim problemlerine sebep olabilir. Etin tüketilmesi için en az 24 saat bekletilmesi gerekmektedir” dedi. “Kahvaltıda kavurma değil peynir ve yeşillik yiyin” Kahvaltıda et yerine yumurta, peynir gibi protein kaynakları, tam tahıllı ekmek, taze yeşillikler, domates, salatalık ve biber tüketilmesini öneren Diyetisyen Enez Baş bayram ziyaretlerinden dolayı öğün saatlerinin gecikmemesine dikkat etmek gerektiğini söyledi. Ziyaretler sırasında sunulan ikramlıklardan mümkün olduğunca şekersiz çay, kahve ya da varsa sadece ayran tercih edilmesi, çok fazla ısrar olursa bile en fazla 1 çeşit ikramlık tüketilmesini tavsiye etti. Çay, kahve tüketimini sınırlandırmanın önemine değinen Diyetisyen Enez Baş, “Her ziyarette çay, kahve içmemeye çalışın. Et içeren yemekler daha çok öğle öğününde tercih edilmeli, akşam öğünü olarak sebze ya da kurubaklagil yemekleri bulunmalıdır. Etli yemeklere lezzet vermesi için eklenen kuyruk yağı ya iç yağı kalp damar sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle et kendi suyuyla kısık ateşte pişirilmelidir. Etlerin az pişmiş olmamasına dikkat etmeli, yakmadan iyice pişirmeliyiz” diye konuştu. “Kızartmadan uzak durun; haşlama ya da ızgara tercih edin” Etli yemeklerin yanında C vitamini yönünden zengin besinlerin tercih edilmesinin demir emilimini arttıracağını dile getiren Diyetisyen Enez Baş, “Öğünlere bol limonlu salata, ev yapımı portakal, mandalina suyu ya da limonata eklemek yerinde olacaktır. Ayrıca etli yemeklerin yanında ayran, yoğurt tüketimi demir emilimini azaltacağı için tercih edilmemelidir” dedi. Pişirme yöntemi olarak haşlama ya da ızgarada pişirme yöntemlerini tavsiye eden Diyetisyen Enez Baş kızartma işleminden uzak durmak gerektiğinin altını çizdi. Sakatatların kolesterol içeriği fazla olduğu için sakatat tüketimini de minimumda tutmak gerektiğini belirterek özellikle hava sıcaklıklarının arttığı bu dönemde su tüketimine daha çok özen gösterilmesi, günde 2-3 litre su içilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Diyabet, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olanların bu süreçte daha dikkatli olmaları ve uyguladıkları diyete bayram süresince de devam etmeleri gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Enez Baş, “Bayramda alınan enerjiyi dengelemek için en azından yürüyüş ve spor aktiviteleri için fırsat oluşturulmalıdır. Fiziksel aktivitenin kan şekeri ve kolesterolü azaltmaya, kilo kaybetmeye ve bağırsak hareketlerini arttırmaya yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Fiziksel aktiviteyi arttırmak için bayram ziyaretlerine yürüyerek gidilmeli ve haftada 2-3 gün en az 30-45 dakikalık yürüyüşler yapılmalıdır” dedi.
Sivas Şarkışlalı wushu sporcuları başarıya doymuyor Sivas’ın Şarkışla ilçesinde wushu sporu ile ilgilenen genç sporcular, birçok başarıya imza attı. 5 yılda yaklaşık 400 madalyayı ilçesine getiren sporcular, yeni şampiyonluklar ve başarılar kazanmak için çalışmalarını sürdürüyor. Sivas’ın Şarkışla ilçesinde wushu sporu ile tanışan sporcular ödüle doymuyor. Avrupa, Balkan ve Türkiye şampiyonalarına katılan sporcular başarıdan başarıya koşuyor. Turnuvaya katılan her yaştan sporcu, birincilik, ikincilik ve üçüncülük gibi dereceler elde ediyor. Son beş yılda yaklaşık 400 madalya kazanan Şarkışlalı sporcular, yeni şampiyonluklar için antrenmanlarını aralıksız sürdürüyor. Wushu ile Şarkışla’dan Avrupa’ya uzanan yol 2005 yılından bu yana wushu sporu ile ilgilenen wushu antrenörü Şengül Şahin, “İlçe olarak sayısız Türkiye, Avrupa ve Balkan şampiyonluklarımız var. Toplamda 400’e yakın madalyamız var. İlçede wushu sporuna ilgi oldukça yüksek. Zor olmasına rağmen sporcularla elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Çocuklar bu sayede kötü alışkanlıklardan uzaklaşıyorlar, sporu seviyorlar ve altın bilezik kazanmış oluyorlar. Buradaki eğittiğimiz sporcuların hepsi birer şampiyon. Burası Şarkışla’dan Avrupa’ya uzanan bir yol” dedi. Wushu sporcusu 17 yaşındaki Nisanur Güvenç de “Bu sporun adı wushu, Çin’in ata sporu, savunma ve savaş sanatı olarak geçiyor. Yaklaşık 9 yıldır bu sporla ilgileniyorum. Gerçekten çok keyifli. Çalıştıkça hırsımız artıyor ve yarışmalara karşı özgüvenimiz de artıyor. Tam sayısını bilmiyorum ama 10’dan fazla Türkiye şampiyonluğum var. Ayrıca Avrupa ikinciliğim var” ifadelerine yer verdi.