GÜNDEM - 25 Şubat 2015 Çarşamba 18:57

Fırat Çakıroğlu'nun annesi konuştu

A
A
A
Fırat Çakıroğlu'nun annesi konuştu

Ege Üniversitesi'nde çıkan olaylarda öldürülen Ülkü Ocakları temsilcisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun annesi Özlem Erdem, "İntikam, taşla, sopayla alınmaz. Fırat gibi bilgi sahibi olup, kalemleriyle bir şey yapsınlar. Bu sağ sol davası değildir" dedi.

Geçen cuma günü meydana gelen olayda Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu hayatını kaybetmişti. Çakıroğlu, 4 gün önce binlerce kişinin katıldığı törenle İzmir’de toprağa verilmişti.

Çakıroğlu'nun Bursa’da yaşayan annesi Özlem Erdem, 2002 yılından bu yana eşinden ayrı yaşadığını, son 5 yıl içinde babasını, amcasını, amcakızını ve en son oğlunu kaybettiğini söyledi. Acıların peş peşe geldiğini belirten Erdem, “Çok yoğun geçiyor, bütün duyguları aynı anda yaşıyorum. Yüreğimdeki acıyı aynı anda, mutluluğu aynı anda yaşıyorum. Müthiş yüreğim yanıyor, çok acı çekiyorum. Halen kabullenemiyorum. Ama bir taraftan da o sevgi selini görünce bu beni çok mutlu ediyor. Fırat'ın sevildiğini biliyordum, ama bu kadar sevildiğini, bu kadar bir kalabalık topluluğu geleceğini ben düşünmemiştim. Duyuyorum, bazı yerlerde Fırat’ın adını yaşatmaya devam ediyorlar. Bir çok salona Fırat’ın adını vermişler. Bir Türkmen bebeğe Fırat Yılmaz adını vermişler, çok duygulandım. Fırat’la gurur duyuyordum, artık herkes gurur duyuyor” dedi.

“BU SAĞ SOL DAVASI DEĞİL”

Ege Üniversitesi’nde yaşanan üzücü olayın sağ sol çatışması olmadığına dikkat çeken Özlem Erdem sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sağ sol davası değildir. Biz ailece zamanında halk adamı diye Ecevit’in partisini tutuyorduk. Oğlum gençliğinin verdiği heyecanla MHP’ye yaklaştı. Demokratik bir aileydik Anne baba CHP’li, ama oğlumuz MHP’li. Böyle olmasından her zaman gurur duydum. Çünkü bu dönemde vatanını, toprağını, ülkesini seven insanlar. Eski faşist damgasını yiyen MHP yok artık. Daha bilgili, daha okumuş oranı yüksek gençler var. O yüzden karşıt görüşler denmesine ben çok üzülüyorum. Onun ileriye dönük idealleri vardı. Zaman zaman küçük çatışmalarımız olsa da hep ortada buluştuk. Bizi birleştiren ortak noktamız millet, bayrak ve Atatürk sevgisiydi. Altını çiziyorum, bunu yapanlar benim oğlumu öldürenler PKK yandaşlarıdır. Bizim vatanımızı bölmek isteyen PKK yandaşları işledi bu cinayeti. Ben Diyarbakır’da kaldığım dönemde, benim en samimi arkadaşım Kürt arkadaşımdı. Bütün sırlarımı paylaştığım arkadaşım Kürt idi. Ancak bunu yapanlar vatanı bölmek isteyen hainler. Bunu yapanlar, ortalığı karıştırmak, fitne çıkarmak, barışı huzuru bozmak isteyen insanlardır. Benim oğlumun mücadelesi karşıt görüşe karşı değil, bayrağımızı yakan, Atatürk büstlerini yıkan, vatanımızı bölmeye çalışan bu hainlere karşıydı. Hep diyordu, 'Anne, ben üzerimi değiştireceğim, merak etme sen' diyordu. Böyle konuşuyorduk ama, ölümüyle değiştireceğini hiç düşünmemiştim” dedi.

“2 YILDIR TEHDİT ALIYORDU”

Acılı anne Özlem Erdem, oğlunun uzun süredir tehdit aldığını, bunu okul yönetiminden polislere kadar herkesin bildiğini iddia etti. Oğlunun sınavlara bile arkadaşlarının koruması eşliğinde girdiğini savunan Özlem Erdem, şunları ifade etti:
“Oğlum okuduğu üniversitede Atatürkçü Düşünce Derneği’nin organize ettiği bir yürüyüşe katılmış ve bunu Facebook adresinde fotoğrafla birlikte paylaşmış. Bu fotoğrafın altında “Ege’de ya ezeceğiz, ya ezeceğiz” yazılı tehdit mesajları vardı. Uzun zamandan bu yana bu sıkıntıları devam ediyormuş, ama bunların hiçbirini bana söylememişti. Bu kadar vahim durumda olduğunu bilmiyordum. Aklım hep onda kalıyordu, yüreğim hep ağzımda yaşıyordum. Hep onun ölüm haberini alacağım korkusuyla yaşıyordum. Bu nedenle bana çok fazla anlatmıyordu. Ama şunu söylemişti: ‘Anne, kampusta birçok şenlik adı altında, çadırların içerisinde kaleşnikof tüfekler ve birçok silahlar bulunduruluyor. Biz arkadaşlarla birlikte emniyete gittik, rektörlük bize izin vermeden biz müdahale edemiyoruz’ dediler. Rektöre söyledik rektör hiçbir şey yapmıyor’ demişti. Oğlum Oktay Vural’a kadar herkesi aramış. 2 defa Oktay beyle görüşmüş bu konuyla ilgili. Ama maalesef hiçbir şekilde önlem alınmamış. Bu gerçekten çok üzücü bir durum. Maalesef beklenen sonuç yaşandı, zaten beklenen sonuç buydu. Tehdit vardı. Her şey vardı. Şikayetçi oldum, ihmali olan herkesten şikayetçiyim. Oğlumun vesikalık şeklinde fotoğraflarını asıp üzerlerine çarpı işaretleri yaparak okuldaki sınıflara asmışlar. Bunların hepsini ifademde dile getirdim. Diğer davaları da avukatlar takip ediyor."

“UMARIM BOŞUNA ÖLMEMİŞTİR”

Acılı anne, “Fırat çok farklı bir çocuktu. O zaman da böyle sevgi doluydu. Şimdi resimlerde kalan gözlerinin içi o zaman da gülüyordu. Tuttuğunu koparan bir çocuktu. Çok hareketliydi adı gibi. Fırat gibi yerinde durmaz, deli doluydu. Nasıl Fırat nehri deli doluysa oğlumda öyle bir çocuktu. 6 sene Diyarbakır’da kaldık, ilkokulu orada okudu. Daha sonra öğretmen olarak Almanya’ya gittim, o dönemde benimle birlikte geldi. Üniversiteyi ikinci denemesinde kazandı, okumayı çok seviyordu. Bu yüzden tarih bölümüne büyük bir heyecanla kayıt oldu. Okulunu da çok seviyordu. Derslerinde çok başarılı ve okul birincisiydi. Formasyon derslerinin hepsini alsa bile, ‘Anne, ben senin gibi öğretmen olamam, ben senin kadar sabırlı değilim’ derdi. Aklında akademisyen olmak vardı. Almanya’da Gülay isminde arkadaşım var. Ona seneler önce, ‘Gülay teyze, ben asker olacağım ve şehit düşeceğim’ demiş. Seneler sonra arkadaşım bana bunları söyledi. Benim dedem var, Akşehir’liyiz biz. Dedem Yeşil Ahmet diye bilinir. Akşehir’in ikinci Nasrettin hocası derlerdi. O da 1970 senesinde sağ sol davasının ilk kurbanlarından biri oldu. Öldürüldü. Büyük ağabeyim facebook’ta onun resmini paylaşmış. Fırat, resmin altına, “Ben de Yeşil dedeme çekmişim” şeklinde bir yorum yapmış. Şimdi parçaları oturtuyorum. Bana göre burada bir görevi vardı Fırat’ın. Bunların hepsini bir araya getirdiğimde, bunu düşünüyorum. Fırat dünyaya bu görevi yerine getirmek için geldi. Bana hep, ‘Anne, merak etme, ben bu düzeni değiştireceğim. Yarın öbür gün bir yerlere geleceğiz. Mutlaka bu düzeni değiştireceğim. Sen hiç merak etme’ derdi. Ben bunu Fırat’ın ölümüyle yaptığını düşünüyorum. Gerçekten Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Umarım bu bir başlangıç olur. Olumsuz giden bütün olaylara bir son olur. Birlik oluruz. Çünkü beraberlik çok önemli vatan için birlik olmak zorundayız yoksa başa çıkamayız. İnsanlar bazı şeyleri anladı. Umarım Fırat diğer gençlerimiz gibi boşuna ölmemiştir” diye konuştu.

“KEŞKE BU KALABALIK ÖLÜMÜNE DEĞİL DÜĞÜNÜNE GELSEYDİ”

Fırat’ın mezuniyetinin ardından emekli olmayı arzuladığını anlatan acılı anne, “Bu olaydan sonra kesinlikle sağlığım el verdiği sürece devam edeceğim öğretmenliğe, Fırat gibi daha birçok gencin yetişmesi için elimden ne gelirse yapacağım. Vatan sevgisi, bayrak sevgisi, Atatürk sevgisi olan, cumhuriyetine sahip çıkan gençler yetiştirmek istiyorum. Ancak bu şekilde düze çıkacağımızı düşünüyorum. Fırat’ın öncelikli hedefi, okulunu bitirip iyi bir iş sahibi olmaktı. 5 yıllık çok iyi giden bir ilişkisi vardı. Ailece görüştüğümüz çok sevdiği bir nişanlısı vardı. Nişanlısı sanat tarihinde okuyordu. Ancak deşifre olmasın diye Fırat onunla okulda el ele bile yürümezdi. Bir an önce evlenmek hayaliydi. Cenazesindeki kalabalığı görünce keşke bu kalabalık ölümüne değil düğününe gelseydi diye düşündüm. Onunla her zaman gurur duydum en güzel yere geleceğini biliyordum. Öyle de oldu. Umarım şehit mertebesine ulaşmıştır. İlk kez bir MHP taziyesine CHP’liler de geldi. Bu beni çok mutlu etti. Çünkü sağcısı, solcusu, vatanı, milleti bayrağını seven herkes birlik olmalı” dedi.

"İHMALİ OLANLARDAN ŞİKAYETÇİYİM"

Oğlunun ölümüyle ilgili ihmali olan herkesin gerekli cezayı alması gerektiğini dile getiren Özlem Erdem şunları söyledi: 

"Hakkımızı arayacağız. Oğlumun ölümüyle ilgili kimin ihmali varsa, kim bu konuda suçluysa ceza almasını istiyorum. Sağduyu çağrısında bulunuyorum; Fırat'ın bu ölümü güzel bir şekilde anılmasını istiyorum. 'İntikamı bu şekilde alamazsınız, kendinizi bilgiyle donatacaksınız, taşla sopayla bir yerleri yıkmayla bunu elde edemezsiniz. Tam tersine Fırat'ıma zarar verirsiniz. Çünkü Fırat mertti, yiğitti, vatanını, milletini seven delikanlıydı, benim gibi. Kendisini o şekilde yetiştirdim. Onlar da Fırat gibi bilgi sahibi olsun, kalemleriyle bir şey yapmaya çalışsınlar”. 

BERKTUĞ ÖNCÜ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa CBÜ’den Filistin için haykıran Amerikalı öğrencilere destek İsrail’in Filistin’e karşı saldırılarına tepki gösteren ABD’li öğrenci ve akademisyenlerin gözaltına alınmasını kınayan Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) yönetimi, öğrenci ve akademisyenlere destek vermek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Manisa CBÜ yönetimi, İsrail’in Filistin’e uyguladığı insanlık dışı saldırılara ve ABD’li akademisyen ve öğrencilerin İsrail’in saldırılarına karşı gösteri düzenlerken gözaltına alınmalarına tepki göstererek, basın açıklaması yaptı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğünce Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Yerleşkesi alanında saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilavetinin okunduğu basın açıklamasına ellerinde Türk bayrağı ve Filistin bayrağı taşıyan çok sayıda öğrenci ve akademisyen destek verdi. “Bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemiyorlar” Basın açıklamasında konuşan Manisa CBÜ Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, “Maalesef ki içinde yaşadığımız 21. yüzyılda inşa edilen ortak insani değerlere, ilkelere ve normlara rağmen tüm dünyanın gözü önünde yine bir insanlık dramının yaşandığına tanıklık ediyoruz. Ekim ayında başlayan ve 7 aydır devam eden İsrail saldırılarında 15 bini çocuk, 10 bini kadın olmak üzere 35 binden fazla sivil vatandaşın katledilmesi karşısında vicdan sahibi her insan gibi kahroluyoruz ve ah ediyoruz. Dünya devletlerinin İsrail’in zulmü karşısında sessiz kalmaları, dahası katliamları destekleyen politikalar benimsemeleri birer akıl tutulmasına dönüşmüştür. Şüphesiz batının bu iki yüzlü tutumu bizler için yeni değildir. Akan kan Müslüman kanı olduğunda Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Hocalı’da, Bosna’da, Kıbrıs’ta sözde medeni Batı’nın bu iki yüzlülüğünü biz hep gördük, hep yaşadık. Ancak İsrail’in saldırılarının sergilediği vahşet ve ortaya çıkan soykırım tablosu öyle ağır olmuştur ki; Batı toplumlarında farklı din, dil, ırka sahip olsa da benzer vicdana sahip her kesimden vatandaşın tepkisini çekmiştir. Kendi yönetimlerinden umudunu kesen Batılılar, insan olmanın ve vicdan taşımanın gereğini yaparak hem İsrail’e hem kendi ülkelerine tepkilerini bireysel eylemlerle dile getirmeye başlamıştır. Yıllarca bize medeniyet nutukları atan batı ülkelerinin çıkarları için bir soykırım karşısında sessiz kalmaları yetmezmiş gibi bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemedikleri de görülmüştür. Siyonizm odaklı vahşet karşısında tepki gösteren Amerikalı öğrencilere yönelik baskı ve şiddet de bu durumun tüm dünya halkları tarafından görülmesini sağlamıştır” dedi. Filistin’e destek gösterileri düzenleyen öğrencilere karşı ABD polisinin üniversiteleri işgal ettiğini dile getiren Rektör Kibar, “ABD’de çok sayıda kampüs polisler tarafından işgal edilmeye başlamıştır. Son 3 haftadır yaşanan süreçte 2 binden fazla akademisyen ve öğrenci orantısız güç kullanılarak şiddete maruz kalmış ve ağır ceza suçluları gibi ters kelepçe ile göz altına alınmıştır. Manisa CBÜ ailesi olarak yaşanan bu süreci kabul edemiyor, tüm inancımızla reddediyor ve ABD ile İsrail yönetimlerine sesleniyoruz; sadece Gazze’deki masum sivilleri değil, aynı zamanda insanlık vicdanını, onurunu, evrensel hukuku, insan haklarını, medeniyet değerlerini ve normlarını da katlettiğinizi görün ve bu zulmü durdurun artık. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır şiarını benimseyerek tüm gücümüz ve kararlılığımızla ABD ve İsrail yönetimleri tarafından sürdürülen bu zulmün karşısında olduğumuzu çok net bir şekilde bir kez daha haykırıyoruz” diye konuştu. Manisa Valisi Enver Ünlü ise yaptığı açıklamada, “Filistin yarım asırdan fazla bir süredir vahşetin en şiddetlisini yaşandığı bir yer haline geldi. Biz bu coğrafyadan çekildikten sonra bu başladı. O tarihten beri de gözyaşı dinmedi. Siyonist İsrail ve gözü dönmüş eli kanlı cani Netanyahu, Refah kentine de saldırıların da çok yakında başlayacağını açıkladı. Dünyanın gözü önünde çok büyük bir katliam, çok büyük bir acı yaşanıyor. Bütün dünya buna sessiz. Ancak başta Amerikalı öğrenciler, Avrupa’da sivil toplum kuruluşları çok büyük bir mücadele veriyorlar. 2 bin 500 Amerikalı öğrencinin gözaltına alındığını, baskıya ve zulme uğratıldığını, çok sayıda akademisyenin görevden el çektirildiğini üzüntüyle öğrendik. İnsanoğlunun hayal gücünü zorlayan, merhamet duvarlarını tarumar eden bu vahşet karşısında maalesef dünya kamuoyu görmez, duymaz, konuşmaz olmuştur. Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere, bu insanlık dramına gerek yurtiçinde gerek yurtdışında en şiddetli tepkiyi veren yine aziz milletimiz ve devletimiz olmuştur. Dini farklılıklar sebebiyle zulme maruz kalan ve en çok da savunmasız kadınların ve çocukların hayatını kaybettiği bu vahim hadiseler, insan olma şuuruna erişmiş her vicdanı derinden yaralamıştır” dedi. Basın açıklamasına Manisa Valisi Enver Ünlü ve eşi Sema Ünlü, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Manisa Vali Yardımcısı Erhan Günay, Manisa İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Uğurelli, protokol üyeleri, akademisyenler, öğrenciler katıldı.
Düzce Düzce’de hıdırellez ateşini Vali yaktı Düzce’de Hıdırellez coşku ile kutlandı. Bir çok etkinliğe ev sahipliği yapan Yeşil Vadiyi Hıdırellez Şenliği için Düzceliler doldurdu. Hıdırellez ateşini ise Vali Selçuk Aslan yaktı. Kışını sona ermesi ve baharın gelişiyle birlikte kutlanan Hıdırellez Bayramı Düzce’de de coşku ile kutlandı. Bahçeşehir Bölgesi Yeşil Vadi etkinlik alanında Hıdırellez kutlaması yapıldı. Kutlamaya Vali Selçuk Aslan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kollar Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, AK Parti Düzce Milletvekili Ercan Öztürk, Düzce Belediye Başkan Yardımcısı Burçin Sarıcan, kurum müdürleri, vatandaşlar ve çocuklar katıldı. Vali Selçuk Aslan, tüm Düzce halkının Hıdırellez Bayramı’nı kutlayarak “Hıdırellez kültürü gerek Anadolu’da gerek Balkanlar’da, tüm toplumlarda önemli bir kültürel değer unsuru. Burada belli bir yaştakiler bu geleneği cıvıl cıvıl yaşamış kişiler. UNESCO’nun somut olmayan kültür mirası listesine Türkiye’nin ve Makedonya Cumhuriyeti’nin katkılarıyla yer almış olan Hıdırellez, insanlığın maziden, kadimden bugüne baharın gelişini yeni umutların coşkusunu temennisini dileğini yansıtan Hıdırellez kutlaması Anadolu coğrafyasının pek çok yerinde farklı görünümlerde yaşayan bir kültür. Bahar yeni umutlar, dilekler, bolluk bereket diliyoruz birlik beraberliğimiz daim olsun” diye konuştu. “Etkinliklerin devamı gelecek” Baharın gelmesi ile etkinliklerinde devamının geleceğini söyleyen Milletvekili Ayşe Keşir “Türk töresinde çok uzun zamandır kutlanan Hıdırellez Şenlikleri vesilesi ile bir araya geldik. Baharın gelmesiyle birlikte Düzce’mizde bu etkinlikle başlayarak pek çok etkinliğin arkasından geleceğine inanıyorum” dedi. Konuşmaların ardından Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne bağlı Gençlik Merkezi Halk Oyunları ekibi gösterisi izleyenleri mest etti. Sonrasında ise Vali Selçuk Aslan Hıdırellez ateşini yaktı. Ateşin yanmasıyla etkinlik alanına kurulan stantları gezen Vali Aslan ve protokol üyeleri tek tek fotoğraf çekildi. Etkinlik boyunca çocuklara ve vatandaşlara yiyecek içecek ikramı yapıldı. Pamuk Şeker Balon ve oyuncaklar işle vakit geçiren çocuklar etkinliğin tadını çıkardı.