SPOR - 02 Temmuz 2022 Cumartesi 13:45

Galatasaray yeni sezon hazırlıklarını sürdürdü

A
A
A
Galatasaray yeni sezon hazırlıklarını sürdürdü

Galatasaray 2022-2023 sezonu hazırlıklarına yaptığı antrenmanla devam etti.

Galatasaray yeni sezon hazırlıklarını Florya Metin Oktay Tesisleri’nde yaptığı antrenmanla sürdürdü. Teknik Direktör Okan Buruk yönetiminde tamamı basına açık gerçekleştirilen antrenman fiziksel çalışma ile başladı ve sonrasında futbolcular 3 gruba ayrılıp, top kapma çalışması yaptı. Okan Buruk da top kapma çalışmasına dahil oldu. Daha sonra 4 gruba ayrılan futbolcular, dönüşümlü olarak hücum ve savunma organizasyonları üzerinde bir çalışma gerçekleştirdi. Bu çalışmada kondisyon idmanı yapıldı.

Galatasaray yeni sezon hazırlıklarını sürdürdü

Antrenmanda altyapıdan 16 futbolcu yer alırken, milli takımlara giden isimlerin yanı sıra izinli olan Marcao ve Sacha Boey yer idmanda almadı.

Milli takımlara gittikleri için ekstra izinli olan Fernando Muslera, Kerem Aktürkoğlu, Yunus Akgün, Berkan Kutlu, Mustafa Muhammed, Alexandru Cicaldau, Victor Nelsson ve Barış Alper Yılmaz, 4 Temmuz Pazartesi günü yeni sezon çalışmalarına başlayacak. Yeni transfer Kazımcan Karataş'ın da Ümit Milli Takım'a gittiği için 4 Temmuz'a kadar izinli olduğu bildirildi.

Galatasaray yeni sezon hazırlıklarını sürdürdü

Antrenmanın bir bölümünü Futbol Direktörü Cenk Ergün de takip etti. Galatasaray, yeni sezon hazırlıklarına akşam yapacağı antrenmanla devam edecek.

Oğuzhan Ort - Ozan Buğra Koşar - Mehmet Şirin Topaloğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ’da Trafik Haftası etkinliklerinde çocuklar doyasıya eğlendi Elazığ’da Trafik Haftası etkinlikleri çerçevesinde jandarma ve polis ekipleri tarafından kurulan trafik parkurlarında çocuklar bir yandan eğlenirken bir yandan da öğrendi. Elazığ’da Trafik Haftası çerçevesinde Cumhuriyet Meydanına İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı ve UMKE tarafından stantlar ile trafik parkurları kuruldu. Stantlarda ekipler cihazlarını tanıtarak çocuklara çeşitli hediyeler verdi. Kurulan parkurlarda akülü araçlara binen çocuklar, ekiplerin eşliğinde doyasıya eğlendi. Yetişkinlerin de en çok ilgisini çeken emniyet kemeri simülatörü oldu. 360 derece dönen araç içerisine binen vatandaşlar büyük heyecan yaşarken, ekipler emniyet kemerinin önemini vurguladı. Emniyet kemeri simülatörüne binen Barış Çelik, “Araca bindik ve devrildiği an kontrol sizde olmuyor. İçerisi aşırı korkunç. Kemerimizi takmaya özen gösterelim. Kemeri takmadığımızda olacakları az buçuk simülasyonda ben yaşadım. Allah hepimizi korusun. Kemerimizi takalım kendimize dikkat edelim” dedi. Trafik Haftasının çok eğlenceliği olduğunu dile getiren Yusuf Emir Şahin ise “Trafik polisleri geliyor ve eğlenceli şeyler yaptırıyor. Trafik lambaları vardı onların tuşuna basmama da izin verdiler. Bisikletli araçlar var ve binip sürüyorsun. Daha küçükler içinde akülü araçlar var. Çok güzel ve çok eğlendim” diye konuştu.
Burdur Hastaneyi beklemeyip ambulansta doğan Nehir bebek paramedik ekibiyle buluştu Burdur’un Gölhisar ilçesinde hastanede sancıları artınca Burdur’a sevk edilen hamile kadın ambulansta doğum yaptı. Doğum için hastaneye kadar bekleyemeyen Nehir bebek, daha bir hafta önce doğum eğitimi alan ambulanstaki ekibin yardımıyla dünyaya geldi. Ekip bebeği evinde ziyaret etti. Burdur’un Çavdır ilçesine bağlı Kozağacı köyünde yaşayan ve 9 aylık hamile olan Özlem Bilici (32), 25 Nisan tarihinde evde sancıları başlayınca Gölhisar Devlet Hastanesi’ne gitti. Burada yapılan kontrollerde suyunun geldiği anlaşılınca ambulans ile Burdur Devlet Hastanesi’ne sevk edilen Özlem Bilici ambulansta doğum yaptı. 3 kilo 200 gram doğan kız bebeklerine Nehir ismini veren Özlem-Niyazi Bilici çifti üçüncü çocuklarını kucaklarına almanın mutluluğunu yaşıyor. Doğumdan 13 gün sonra Nehir bebeğin ambulansta doğumunu gerçekleştiren 112 ekibi İsmail Çelikbaş, Perihan Hasçeltik ve İsmail Hasçeltik, Nehir bebeği evinde ziyaret etti. Özlem Bilici’nin doğumunu gerçekleştiren ve 5 yıldır paramedik olarak görev yapan Perihan Hasçeltik, "Nöbetimizde Komuta Kontrol Merkezi’nden Gölhisar Devlet Hastanesi’nden Burdur Devlet Hastanesi’ne miadında gebelik olarak sevk görevi verildi. Hastaneye gittiğimizde 32 yaş ve üçüncü doğum olduğu söylendi. Bir saattir hastanede beklemiş ve suyu gelmeye başlamıştı. Bizde gebe arkadaşla birlikte yanımıza bir ebe arkadaş da alarak yola çıktık. Yola çıktığımızda sancısı artınca biraz bekledik doğum başlarsa geri döneriz diye. Doğum gerçekleşmeyince tekrar yola koyulduk. Yaklaşık 10 dakika sonra ambulansta doğum gerçekleşti. Bebek doğduktan sonra ebe arkadaş ile birlikte bebeği ve anneyi stabil hale getirdik ve sağ salim Burdur Devlet Hastanesi’ne teslim ettik. Doğumunu gördüğümüz Nehir bebeği ve ailesini bugün ziyarete geldik. Bebeğimiz büyümüş, 15 günlük olmuş, maşallah diyelim. Buna vesile olmak ve doğumuna yardımcı olmak da güzel bir duyguydu bizim için" dedi. "Mesleğimde 20 yıl sonra ilk kez böyle bir vaka aldım" Yaklaşık 20 yıldır paramedik olarak görev yapan ambulans ekip şefi İsmail Çelikbaş ise, "Arkadaşlarım ile birlikte o gün doğum işlemini gerçekleştirdik. 20 yılda ilk defa böyle bir vaka ile karşılaştım. Her zaman çok acil vakalar, ölümler, kalp krizleri, trafik kazaları gibi vakalara değil böyle güzel olayların da olması bize gurur ve onur veriyor. Bugün de aileyi ziyarete geldik, Nehir bebeği yerinde gördük. Annesine, babasına, vatana ve millete hayırlı evlat olmasını dilerim" şeklinde konuştu. "Bir hafta önce doğum eğitimi almıştık" Ekip olarak yaklaşık bir hafta önce İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kendilerine doğum eğitimi verildiğini de söyleyen Paramedik İsmail Çelikbaş, "Yaklaşık bir hafta önce doğum eğitimi almıştık bakanlığımız ve müdürlüğümüz sayesinde. Eğitimin üzerine de bu olayın gerçekleşmesi çok güzel oldu. Bu eğitimde bize yardımcı olan eğitmenlerimize ve müdürlüğümüze çok teşekkür ederiz" sözlerini sarf etti. Nehir bebeğin babası Niyazi Bilici kızlarının doğumunda yardımcı olan ekibe teşekkürlerini sunarken anne Özlem Bilici ise, "25 Nisan tarihinde evde sancım başlayınca Gölhisar Devlet Hastanesi’ne gittim. Orada ebelerimiz ve sağlık çalışanlarımız yardımcı oldu. Ambulans ile Burdur’a gidecektim ama yolda doğumum başlayınca ambulanstaki sağlık çalışanlarımız ve ebemiz yardımıyla doğumum gerçekleşti. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Bebeğimi onların sayesinde sağlıklı bir şekilde kucağıma aldım" dedi.
Bursa (Özel) Ortadoğu’da yayınlanan dönem dizileri ile birlikte satışlar patladı Osmanlı temalı Türk dönem dizileri Ortadoğu’da yayınlanınca geniş hayran kitlelerine ulaştı. Bıçakçılığı ile ünlenen Bursa’da dönem dizilerinin reytinglerinin artması ile birlikte kılıç satışları patladı. Türk televizyonlarında geniş yer bulan Osmanlı temalı dönem dizilerinin, orta doğuda da yayınlanması ile birlikte Osmanlı kılıçlarına ilgi arttı. Bıçakçılığı ile ünü dünyaya yayılan Bursa bu kez kılıç üretimiyle ilgi gördü. Osmanlı döneminde orduya kılıç üreten sanayi şehri Bursa’da, ateşli silahların yaygınlaşması ile kılıç üretimi bitme noktasına gelmişti. Orta doğuda Türk dönem dizilerinin popüler hale gelmesi ile birlikte kılıç, rağbet görmeye başladı. Bursa’da yaşayan kılıç ustası Aziz Şen, Osmanlı kılıçlarının yeniden popülerleşmesi ile birlikte üretime hız verdi. Fatih Sultan Mehmet, Ertuğrulgazi, gibi Osmanlı Devleti’nin kurucularının yanı sıra Hazreti Muhammed ve Hazreti Ali gibi İslam dünyasının önemli isimlerinin kılıçlarının replikasını üreten Şen, Arap turistlerin siparişlerine yetişemediğini söyledi. Modeline göre kılıç fiyatlarının değişkenlik gösterdiğini belirten Şen, 4 bin liradan 3 bin dolara kadar çıkabildiğini kaydetti. “Bursa kılıcını dünyada bilmeyen kalmadı” Bursa bıçağının ardından Bursa kılıcının da tüm dünyada ünlendiğini ifade eden kılıç ustası Aziz Şen, “Bursa bıçağının kalitesini tüm dünya biliyor. Dönem dizilerinin ardından eski ustalarımızdan gördüğümüz işçiliği günümüz kılıçlarına da yansıttık. Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasıyla Osmanlı’nın kama, hançer, bıçak ihtiyacının Bursalı ustalardan karşılandığını biliyoruz. Biz de bu ustalığı günümüz kılıçlarında kullanarak, geliştirmeye çalışıyoruz. Şu an Bursa kılıcını dünyada bilmeyen kalmadı. Yurt dışından arayan bilgi almak isteyen birçok müşterimiz oluyor. Son günlerde en çok rağbet gören kılıçlarımızdan biri Osman Gazi kılıcı, dönem dizilerinden sonra oldukça popüler hale geldi. Osman Gazi kılıcının yanı sıra Fatih Sultan Mehmet’in kılıcı da ilgi görüyor. Topkapı Sarayı’nda sergilenen kılıcın birebir aynısını üretiyoruz. Özel sipariş üzerine de kılıç yapabiliyoruz. Elimizden geldiğince Bursa kalitesini dünyaya tanıtıyoruz” dedi. Talepler her geçen gün artıyor Türk dizilerinin popülerliği ile birlikte taleplerin çığ gibi büyüdüğünü söyleyen Şen, “Hazreti Muhammed, Hazreti Osman, Hazreti Ömer ve Hazreti Ali’nin kılıçlarını da üretiyoruz. Tabii bunlar biraz maliyetli ürünler. Üzerinde hep altın işlemeler olduğu için müşterilere bazen pahalı gelebiliyor. Evin bir köşesinde dekoratif amaçlı kullanmak veya hediyelik için alınıyor. Arap ülkeleri yoğun ilgi gösteriyor. Ortadoğu’da Türk dönem dizilerinin büyük bir hayran kitlesi var. Tabii o izledikleri ürünlere de sahiplenmek istiyorlar. Telefon, internet veya mağazalarımıza gelerek bizden temin edebiliyorlar. Modellerine göre değişiklik gösterse de ortalama bir kılıç üretimi 1 haftayı buluyor. İlgi arttığı için çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Müşterilerimizin isteklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Yine modellerine göre fiyatları değişiklik gösterebiliyor. 4 bin liradan başlayıp 3 bin dolara kadar olan kılıçlarımız var” şeklinde konuştu.
Konya Derin obrukların oluşması yerleşim alanları için ciddi tehdit Konya Ovasında obruk ya da çökmelerin yaygınlaştığına dikkat çeken uzmanlar, daha derin obrukların oluşmasının yerleşim alanlarında ciddi bir tehdit olduğu uyarısını yaptı. Yüzölçümünün yüzde 67’si tarım arazisi olarak kullanılan Konya’da 2023 yılı sulama sezonunda, yaklaşık 2 milyon 500 bin dekar tarım arazisi sulandı. Arazilerde sulama yapılan kayıtlı kuyu sayısı 40 bin civarındayken, bu rakamların 3 katı kadar ise kayıt dışı sulama kuyusu bulunuyor. Kayıt dışı kullanılan kuyulardan yapılan vahşi sulama sonrası ise obruk oluşumları oldukça risk oluşturmaya başladı. Son birkaç yıl içinde ise metrekareye 300 milimetre seviyesinin altında yağış alan Konya Ovasında önümüzdeki 100 yılın ardından çölleşmenin hızlanacağı değerlendiriliyor. “Metrekareye 300 milimetre yağış demek aslında çölleşmeye doğru gittiğimizi gösteriyor” Son birkaç yıl içerisinde tutulan raporları incelediğini ve bölgeye düşen yağışların oldukça düşük miktarda olduğuna dikkat çeken Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bizim uzun yıllardır yapmış olduğumuz çalışmalara göre zaten yer altı su seviyesinde ciddi düşümler söz konusu. Devlet Su İşleri’mizin gözlem kuyularında da bunu tespit etmek mümkün. Mevsim başı ve mevsim sonu yapılan ölçümde dahi artık yeraltı su seviyesinde metrelerle ifade edilen düşümler gözleniyor. Bu yer altı su seviyesindeki dramatik düşümü aslında yağışların azlığıyla da destekleyebiliyoruz. Son birkaç yıldır bölgeye düşen yağış oldukça düşük miktarlarda. Metrekareye 300 milimetre seviyesinin altına inmiş vaziyette. Metrekareye 300 milimetre yağış demek aslında çölleşmeye doğru gittiğimizi gösteriyor. Bu bölge içerisinde zaten iklim değişikliği nedeniyle 100 yılın sonuna kadar direkt doğrudan sıcaklığın biraz daha artacağı ve eksen hava olaylarıyla karşılaşacağımız ortada. Uzun süren yağışsız dönemler ve sonra ani yağışlarla karşılaşabiliriz. Tabii yağışların çeşitli negatif etkileri de ortaya çıkabiliyor. Seller, taşkınlar ve bu bölgede olduğu gibi obruklar ve yer yarıklarının genişlemesiyle neticelenebiliyor” dedi. “Yerleşim alanlarında ciddi bir tehdit” Bölgedeki obruk oluşumu ya da çökme yapılarının oluşumunun oldukça yaygınlaştığı ifade eden Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Arık, “Son ölçümlere göre özellikle AFAD’la birlikte Obruk Alanlarının Tespit Edilmesi Projesinde mevsim başı ve mevsim sonu yani nisan ayının başlarında ve eylül ayı sonlarında yapmış olduğumuz ölçümlerde aynı kuyuda onlarca metrelik seviye düşümlerini tespit ettik. Obruk sayısını dikkate aldığımız zaman aslında AFAD’ın araç sistemine koymuş olduğu 620 civarında obruk var. Bunlar derin, her zaman görmeye alışık olduğumuz kuyu şeklindeki obruklar. Onun dışında belki binlerce de sığ derinlikte çökme yapıları mevcut. Bunların sayılarını tam olarak tespit etmek de oldukça güç. Çünkü havza içerisinde oldukça yaygın bir şekilde gözleniyor. Bunların bize en önemli uyarıları, yakın bölgelerde daha derin obrukların oluşması halinde yerleşim alanlarında ciddi bir tehdit olabilir. Çünkü 1 metreye kadar sığ derinlikli yapıları obruk olarak değerlendirirsek, kendi oturduğumuz binaların altında bir metrelik çökme olduğu zaman binalara zarar verecektir. O nedenle şu kadar sayıdır demek aslında çok bir anlam yok. Bölgedeki obruk oluşumu ya da çökme yapılarının oluşumunun oldukça yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Geçmişte üç, beş, on yılda bir obruk kayda geçerken şimdi yılda onlarca obruktan bahsedebiliyoruz. 2023 yılında da bu şekilde devam etti. Hatta 2024 yılının başından itibaren de havza içerisinde yine onlarca obruk oluştuğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu. “Sulamayı zamanında ve bitkinin ihtiyacı olan dönemlerde yeteri miktarda yapmaları gerekiyor” Tarım arazilerinde yapılan vahşi sulamanın çok verim almak için yanlış bir yöntem olduğuna vurgu yapan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz ise, “Tabii çok fazla sulama yapmak, çok verim alacağımız anlamına gelmiyor. Çiftçilerimizin sulamayı zamanında ve bitkinin ihtiyacı olan dönemlerde yeteri miktarda yapmaları gerekiyor. Bu dönemleri atlayıp çok sık sulama yapmak, çok yoğun sulama yapmak, bitkilerde verim artışının yanında verim kaybına da neden olabiliyor. Çünkü havaların sıcak gittiği dönemlerde toprakların sürekli nemli kalması, mantari hastalıkların da gelişmesine ve yayılmasına neden oluyor. Bundan dolayı da çiftçilerimizin zaten kıt olan su kaynağımızı dengeli ve düzenli bir şekilde kullanmaları gerekiyor. Bununla ilgili sahadaki çalışan ziraat mühendisi arkadaşlarımız gerekli bilgilendirmeleri yapıyor. Lakin bazı bölgelerimizde çiftçilerimiz sulamayı biraz daha fazla yaparak daha yüksek verim alacaklarını düşündükleri için çok yoğun sulama yapıyorlar. Bu da tabii zaman zaman faydadan çok zarara neden oluyor” diye konuştu.
Ankara Op. Dr. Akyıldız: “Baş ve boyun cerrahisinde robotik cerrahi ile daha hızlı iyileşme mümkün” Baş ve boyun cerrahisinde robotik cerrahi işlemlerinin robot kollarının ağız boşluğunun içine yerleştirilmesiyle gerçekleştirildiğini belirten Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. H. Seçil Akyıldız, “Robotik cerrahi teknolojisi ile Hastaların hastanede kalış süresi kısalır. Hastalar fonksiyon kaybı olmadan daha kısa sürede normal beslenmeye ve konuşmaya geçebilirler” dedi. Baş-boyun cerrahisinde robotik cerrahi işlemler ile ilgili bilgi veren Liv Hospital Ankara Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. H. Seçil Akyıldız, baş ve boyun cerrahisinde uygulanan robotik cerrahi işlemler hakkında bilgilendirmede bulundu. Robotik cerrahinin ne olduğundan bahseden Op. Dr. Akyıldız, “Robotik cerrahi platformu, cerrah ile hasta arasında yer alan bilgisayar yardımlı bir elektromekanik cihazdır. Robotik cerrahi teknolojisi, modern anlamda bir tele-tıp yani robot yardımıyla uzaktan cerrahi uygulamasıdır. Robotik cerrahide de tıpkı endoskopik cerrahide olduğu gibi cerrahi robot platformu, yardımcı alet olarak kullanılarak ameliyatlar gerçekleştirilir” diye konuştu. “Baş ve boyun cerrahisinde kullanılır” Robotik cerrahi sistemlerinin günümüzde Kulak Burun Boğaz (KBB) ile baş ve boyun cerrahisinde de bazı hastaların tedavisinde kullanıldığının altını çizen Op. Dr. Akyıldız, “Yapılan birçok çalışmada belirli KBB operasyonlarında robot kullanımının güvenli bir şekilde uygulanabildiği ve diğer yöntemlere göre bazı avantajları olduğu gösterilmiştir. Baş boyun cerrahisinde robotik cerrahi işlemi, robot kollarının ağız boşluğunun içine yerleştirilmesiyle yapılır” ifadelerini kullandı. “Dil ve dil kökünün tümörleri tedavi edilebilir” Op. Dr. Akyıldız, kulak burun boğaz alanında tercih edilen robotik cerrahinin, hangi hastalıklarda kullanıldığını şu şekilde sıraladı: “Gırtlağın (larenks) iyi huylu ve kötü huylu tümörleri, kistleri ve kanserleri, bademciklerin (tonsillerin) iyi ve kötü huylu tümörleri, dil ve dil kökünün iyi ve kötü huylu tümörleri, Geniz (nazofarenks), yumuşak damak (velum), yanak, yutak (farenks) bölgesinin iyi ve kötü huylu tümörleri, uyku apnesi sendromu ve horlamanın cerrahi tedavisinde kullanılabilmektedir.” “Klasik açık cerrahiye göre farkları” Transoral robotik cerrahinin, klasik açık cerrahiye göre farklarının neler olduğunu değinen Op. Dr. Akyıldız, “Kulak burun boğaz ve baş-boyun cerrahisinin açık ameliyat yaklaşımlarında yüz ve boyun cilt kesileri gereken vakalarda, alt ve üst çene kemiklerine kesiler yapılır. Robotik cerrahi yaklaşımında ise cilt kesisi yapılmaz. ‘Trakeotomi’ adı verilen nefes borusuna delik açılması işlemi sınırlı durumlar hariç yapılmaz. Ağız boşluğuna yerleştirilen kolları aracılığı ile yapılan robotik cerrahide kanama çok azdır. Hastaların hastanede kalış süresi kısalır ve fonksiyon kaybı olmaksızın hastalar daha kısa sürede normal beslenmeye ve konuşmaya geçebilirler” dedi.