ÇEVRE - 08 Mayıs 2024 Çarşamba 11:32

Derin obrukların oluşması yerleşim alanları için ciddi tehdit

A
A
A

Konya Ovasında obruk ya da çökmelerin yaygınlaştığına dikkat çeken uzmanlar, daha derin obrukların oluşmasının yerleşim alanlarında ciddi bir tehdit olduğu uyarısını yaptı.

Yüzölçümünün yüzde 67’si tarım arazisi olarak kullanılan Konya’da 2023 yılı sulama sezonunda, yaklaşık 2 milyon 500 bin dekar tarım arazisi sulandı. Arazilerde sulama yapılan kayıtlı kuyu sayısı 40 bin civarındayken, bu rakamların 3 katı kadar ise kayıt dışı sulama kuyusu bulunuyor. Kayıt dışı kullanılan kuyulardan yapılan vahşi sulama sonrası ise obruk oluşumları oldukça risk oluşturmaya başladı. Son birkaç yıl içinde ise metrekareye 300 milimetre seviyesinin altında yağış alan Konya Ovasında önümüzdeki 100 yılın ardından çölleşmenin hızlanacağı değerlendiriliyor.

“Metrekareye 300 milimetre yağış demek aslında çölleşmeye doğru gittiğimizi gösteriyor”

Son birkaç yıl içerisinde tutulan raporları incelediğini ve bölgeye düşen yağışların oldukça düşük miktarda olduğuna dikkat çeken Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bizim uzun yıllardır yapmış olduğumuz çalışmalara göre zaten yer altı su seviyesinde ciddi düşümler söz konusu. Devlet Su İşleri’mizin gözlem kuyularında da bunu tespit etmek mümkün. Mevsim başı ve mevsim sonu yapılan ölçümde dahi artık yeraltı su seviyesinde metrelerle ifade edilen düşümler gözleniyor. Bu yer altı su seviyesindeki dramatik düşümü aslında yağışların azlığıyla da destekleyebiliyoruz. Son birkaç yıldır bölgeye düşen yağış oldukça düşük miktarlarda. Metrekareye 300 milimetre seviyesinin altına inmiş vaziyette. Metrekareye 300 milimetre yağış demek aslında çölleşmeye doğru gittiğimizi gösteriyor. Bu bölge içerisinde zaten iklim değişikliği nedeniyle 100 yılın sonuna kadar direkt doğrudan sıcaklığın biraz daha artacağı ve eksen hava olaylarıyla karşılaşacağımız ortada. Uzun süren yağışsız dönemler ve sonra ani yağışlarla karşılaşabiliriz. Tabii yağışların çeşitli negatif etkileri de ortaya çıkabiliyor. Seller, taşkınlar ve bu bölgede olduğu gibi obruklar ve yer yarıklarının genişlemesiyle neticelenebiliyor” dedi.

Derin obrukların oluşması yerleşim alanları için ciddi tehdit

“Yerleşim alanlarında ciddi bir tehdit”

Bölgedeki obruk oluşumu ya da çökme yapılarının oluşumunun oldukça yaygınlaştığı ifade eden Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Arık, “Son ölçümlere göre özellikle AFAD’la birlikte Obruk Alanlarının Tespit Edilmesi Projesinde mevsim başı ve mevsim sonu yani nisan ayının başlarında ve eylül ayı sonlarında yapmış olduğumuz ölçümlerde aynı kuyuda onlarca metrelik seviye düşümlerini tespit ettik. Obruk sayısını dikkate aldığımız zaman aslında AFAD’ın araç sistemine koymuş olduğu 620 civarında obruk var. Bunlar derin, her zaman görmeye alışık olduğumuz kuyu şeklindeki obruklar. Onun dışında belki binlerce de sığ derinlikte çökme yapıları mevcut. Bunların sayılarını tam olarak tespit etmek de oldukça güç. Çünkü havza içerisinde oldukça yaygın bir şekilde gözleniyor. Bunların bize en önemli uyarıları, yakın bölgelerde daha derin obrukların oluşması halinde yerleşim alanlarında ciddi bir tehdit olabilir. Çünkü 1 metreye kadar sığ derinlikli yapıları obruk olarak değerlendirirsek, kendi oturduğumuz binaların altında bir metrelik çökme olduğu zaman binalara zarar verecektir. O nedenle şu kadar sayıdır demek aslında çok bir anlam yok. Bölgedeki obruk oluşumu ya da çökme yapılarının oluşumunun oldukça yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Geçmişte üç, beş, on yılda bir obruk kayda geçerken şimdi yılda onlarca obruktan bahsedebiliyoruz. 2023 yılında da bu şekilde devam etti. Hatta 2024 yılının başından itibaren de havza içerisinde yine onlarca obruk oluştuğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

Derin obrukların oluşması yerleşim alanları için ciddi tehdit

“Sulamayı zamanında ve bitkinin ihtiyacı olan dönemlerde yeteri miktarda yapmaları gerekiyor”

Tarım arazilerinde yapılan vahşi sulamanın çok verim almak için yanlış bir yöntem olduğuna vurgu yapan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz ise, “Tabii çok fazla sulama yapmak, çok verim alacağımız anlamına gelmiyor. Çiftçilerimizin sulamayı zamanında ve bitkinin ihtiyacı olan dönemlerde yeteri miktarda yapmaları gerekiyor. Bu dönemleri atlayıp çok sık sulama yapmak, çok yoğun sulama yapmak, bitkilerde verim artışının yanında verim kaybına da neden olabiliyor. Çünkü havaların sıcak gittiği dönemlerde toprakların sürekli nemli kalması, mantari hastalıkların da gelişmesine ve yayılmasına neden oluyor. Bundan dolayı da çiftçilerimizin zaten kıt olan su kaynağımızı dengeli ve düzenli bir şekilde kullanmaları gerekiyor. Bununla ilgili sahadaki çalışan ziraat mühendisi arkadaşlarımız gerekli bilgilendirmeleri yapıyor. Lakin bazı bölgelerimizde çiftçilerimiz sulamayı biraz daha fazla yaparak daha yüksek verim alacaklarını düşündükleri için çok yoğun sulama yapıyorlar. Bu da tabii zaman zaman faydadan çok zarara neden oluyor” diye konuştu.

Derin obrukların oluşması yerleşim alanları için ciddi tehdit

İbrahim Yetkin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Küçük bir dükkanda başlamışlardı şimdi tonlarca yufka üretiyorlar BİNGÖL (İHA) – Bingöl’de 5 yıl önce küçük bir dükkanda yufka üreten kadınlar, şimdilerde organize sanayi bölgesinde tonlarca üretim yapıp çevre illere gönderiyor. Bingöl AG Kadın Girişim Kooperatifi, 5 yıl önce 5 kadınla başladığı üretim yolculuğunu bugün 10 kadınla devam ediyor. Küçük bir dükkanda başlayan kadınların serüveni tonajlı üretim yapılan bir yapıya dönüştü. Sırt sırta veren kadınlar tonlarca yufka üreterek Bingöl başta olmak üzere çevre illere de hizmet veriyor. Ürün çeşitliliğini de artıran kadınlar yufkanın yanı sıra yöresel yemek olan sırın, mantı ve erişte üretimi de yapıyor. Kadınların dayanışması ve azmi, herkese örnek oluyor. Kooperatif Başkanı Ayşe Eyüpkoca, 5 yıl önce küçük bir alanda ve günlük yaklaşık 100 kilogram üretim kapasitesiyle yola çıktıklarını belirtti. Koca, "Başlangıçta 5 arkadaşla yufka yapıyorduk. Sonra ekibimizi genişlettik, üretim kalitemizi artırdık. Bugün Organize Sanayi Bölgesi’nde tonajlı üretime geçmiş durumdayız. Çevre illere ve Bingöl’ün tüm ilçelerine hizmet veriyoruz" dedi. Yufka üretiminin yanı sıra ürün çeşitliliğini artırdıklarını ifade eden Koca, "Bugün yufkamızın yanında yöresel yemeğimiz sırın, ayrıca mantı ve erişte üretimi yapıyoruz. Nasip olursa bir ay sonra lavaş hattımız da faaliyete geçecek. Böylece ürün portföyümüzü daha da genişleteceğiz. 5 yılda geldiğimiz nokta bizim için gurur verici. İnşallah 3-5 yıl sonra çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Sivas Yemek artıkları ayıların uyku düzenin bozdu, ayılar yerleşim yerlerine dadandı Gıda bulmakta zorlanan ayıların, insanların bıraktığı atıklar nedeniyle yerleşim yerlerine inmeye başladığını ifade eden Doç. Dr. Abdurrhaman Takcı, atık yoğunluğundan kaynaklı ayıların kış uykusuna girmediğini söyledi. Yetersiz gıda nedeniyle doğal yaşam alanlarında besin bulamayan ayılar, yerleşim yerlerinde daha sık görülmeye başlandı. İnsanların bıraktığı yemek artıkları, çöp alanları ve kolay ulaşılabilir atıklar ayılar için cazip bir besin kaynağı haline gelince, hayvanların yerleşim yerlerine yaklaşma sıklığı giderek arttı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, ayıların kış uykusu olarak bilinen döneme artık her zaman girmediğine dikkat çekti. Takcı, normalde solunum ve dolaşımlarını yavaşlatarak yaklaşık iki ya da üç ay süren bir dinlenme dönemine geçen ayıların, besin bolluğu nedeniyle bu süreçten vazgeçtiğini söyledi. Ayıların şehre inmesinin temel nedeni doğal yaşam alanlarında yeterli besin bulamaması olduğunu söyleyen Takcı, "İnsanların bıraktığı atıklar ayılar için kolay besin anlamına geliyor. Bu durum, onların kış uykusuna girmemesine ve yerleşim yerleriyle daha sık temas kurmasına neden oluyor" dedi. "Tam bir kış uykusundan söz edilemez" İnsanların bıraktığı atıkların yoğun olması sebebiyle ayıların kolay besin bulmasına bağlı olarak kış uykusuna yatmadıklarını belirten Abdurrahman Takcı, "Ayıların şehre inme sebeplerinden biri yetersiz gıda nedeniyle yemek arayışına girmeleridir. Bu yüzden insan atıkları, yemek artıkları ve çöp alanlarında kolayca besin bulabilen ayılar zamanla insanların yaşam alanlarına daha fazla dahil olmaya başlamıştır. Bilim dünyasında ayıların kış dönemine yönelik davranışları hakkında bir ikilem bulunur. Ayılarda dolaşım ve solunum yavaşlasa da bu kadar büyük bir düşüş yaşanmaz. Ayılar uyku halinde olsalar bile uyanıp saldırabilirler, bu nedenle tam bir kış uykusundan söz edilemez. Ayıların kış uykusu olarak adlandırılan dönem aslında gıdadan tasarruf etmek için girdikleri bir süreçtir. Genelde iki ya da üç aylık bir süre boyunca besine ulaşmanın zorlaştığı zamanlarda uykuya geçerler. Fakat yılın her döneminde besin bulabileceklerini düşündüklerinde bu sürece girmezler. Günümüzde insanların bıraktığı atıkların yoğun olması ayıların kolayca besin bulmasına yol açtığı için kış aylarında uyku dönemine girmedikleri gözlemlenmektedir" dedi. "Saldırgan davranış gösterebilmektedirler" Yeterli gıda olduğunda ayıları ürediklerini söyleyen Takcı, "Ayıların üreme performansı da gıda durumuyla doğrudan ilişkilidir. Besin yetersiz olduğunda hamilelik gerçekleşmez. Dişi ayılar yaklaşık 180 ile 270 gün arasında yavru doğurur. Ancak yavruların anne rahmine tutunabilmesi için annenin enerji rezervlerinin yeterli olması gerekir. Bir ayının gelişimi yaklaşık 3 yıl sürer ve bu sürede yavru annesiyle birlikte kalmak zorundadır. Bu süreç boyunca anne yeniden çiftleşmez. Gıda yeterli olduğunda üreme yaklaşık üç yılda bir gerçekleşebilir. Ayılar içgüdüsel olarak gıdalarını koruma eğilimindedir. Bu nedenle insanlar dahil çevrelerindeki diğer canlılara karşı agresif davranabilirler. Ayılar bireysel yaşayan hayvanlardır, üreme dönemleri dışında toplu halde bulunmazlar. Doğada, anne ve hayatta kalan yavruları dışında bir arada görülmezler. Gıdalarını ya da yavrularını korumaya çalışırken insanlarla karşılaşmaları halinde saldırgan davranış gösterebilmektedirler" diye konuştu.
Sivas Sivas’ta karlı havada 13 derecelik suya girdi Sivas’ta yaşayan Kerem Okyay, kar ve soğuk havaya aldırış etmeden 13 derece sıcaklığındaki suya girerek yüzdü. Hafik ilçesine bağlı Göydün köyünde doğup büyüyen Kerem Okyay, soğuğu ile ün salan kentte su birikintisine girerek yüzdü. Kar yağan ve hava sıcaklığının sıfır derece olduğu köyde akrabalarıyla birlikte 13 derece sıcaklığındaki suya giren Okyay, vatandaşları da köylerindeki suya girmeye davet etti. "Gayet de güzeldi vücudumuz da rahatladı" Sivas’ta ticaretle uğraşan Kerem Okyay, "Sivas’ta bir ilki başardık. 4-5 yıl kadar önce karda suya gireceğimi ifade etmiştim, şimdi de nasip oldu ve cesaretimiz de yerine geldi suya girdik, şoklanmış olduk. Bizim girdiğimiz tuzlu su, kendi köyümüze ait. Deniz suyuna eşdeğer bir su. Hatta suya ben ve kuzenlerim girdik. Gayet de güzeldi, vücudumuz da rahatladı" dedi. "Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum" Görenlerin şaşırdığını ifade eden Okyay, "Herkes donarsınız dedi ama donmadık. Vatandaşın tepkisi ’Zatürre olursun, girilmez’ şeklindeydi. Çılgınlık olarak görüyor herkes ama Ruslardan bir eksiğimiz yok bizim. Kış geldiğinde, soğuklar başladığında gördüğümüz kadarıyla giriyorlar. Onlardan da esinlendik ama eksiğimiz yok, fazlamız var. Çıktıktan sonra üşümedik. Çünkü su yaz-kış 13 derece. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. Bu tuzlu su Sivas merkeze 11 kilometre mesafede. Tatlı su belki daha soğuk olabilir ama tuzlu suyu daha çok tavsiye ediyorum, yaz kış da giriyoruz zaten" diye konuştu.
İzmir Göztepe savunmada değişiklik yapmaya hazırlanıyor Göztepe Teknik Direktörü Stanimir Stoilov’un, Süper Lig’in 13. haftasında oynanacak Kocaelispor maçında savunma hattında zorunlu değişiklikler yapması bekleniyor. Göztepe, Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında 23 Kasım Pazar günü evinde oynayacağı Kocaelispor karşılaşmasına savunmada zorunlu değişikliklerle çıkmaya hazırlanıyor. Galatasaray’la birlikte ligin en az gol yiyen takımı konumunda olan Stanimir Stoilov’un öğrencileri, bu istikrarlı performansını korumayı hedefliyor. Alanyaspor maçı sonrası omzundan sakatlanan Furkan Bayır’ın tamamen iyileşip yeniden forma giyebilecek duruma gelmesi teknik heyeti sevindirirken, sağ bek Arda Okan’ın cezalı olması planları değiştirdi. Bulgar teknik adamın, Kocaelispor maçında Taha’yı sağ stoperde oynatabileceği, sağ bekte ise Arda Okan’ın yokluğunda Ruan’a görev vermesi bekleniyor. Bu değişikliklerle birlikte sarı-kırmızılılar, sezon başından bu yana ilk kez bu kadar farklı bir savunma hattıyla sahaya çıkmış olacak. Ruan sadece 1 maçta görev aldı Sezon başında Brezilya Serie B takımlarından Atletico Goianiense’den transfer edilen 30 yaşındaki sağ bek Ruan Teixeira, geride kalan 12 maçta yalnızca deplasmandaki Kayserispor karşılaşmasında sonradan oyuna girerek forma giyebildi. Bu maçta da sadece 26 dakika sahada kalan Brezilyalı oyuncu, takımın en az süre alan isimlerinden biri oldu. Godoi çalışmalara başladı, Ogün ise hazır hale geldi Göztepe’de sakat oyuncuların durumu teknik heyeti mutlu etti. Uzun süredir sakatlığı bulunan sağ bek Ogün Bayrak’ın oynamaya hazır hale geldiği belirtilirken, Godoi’nin ise yaklaşık 1 ay sonunda takımla çalışmalara başladığı öğrenildi. Kocaelispor maçında Stanimir Stoilov’un maçın gidişatına göre Ogün’e şans vereceği ifade edilirken, Godoi’nin ise tam hazır hale gelene kadar sahaya sürülmeyeceği dile getirildi.