SAĞLIK - 16 Mart 2013 Cumartesi 18:19

Gebelikte gelişme geriliği uyarıları

A
A
A
Gebelikte gelişme geriliği uyarıları

Gebelikte gelişme geriliği konusunda uyarılarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Bozkurt, “Annenin yapısı bebeğin genetik olarak kodlanan gelişme potansiyeli ile her toplum için belirli üst ve alt değerler arasında seyreder” dedi.


Malatya Universal Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Bozkurt, “İntrauterin (rahim içi) gelişme geriliği anne karnındaki bebeğin o toplum için belirlenmiş gelişme aralıklarında büyümediğini ifade eder. Günümüzde gerilik kelimesi yerine kısıtlılık ifadesi kullanılmaktadır. Anne karnındaki bir bebeğin gelişimi anne yaşı, bebeğe ait genetik özellikler, annenin yapısı bebeğin genetik olarak kodlanan gelişme potansiyeli ile her toplum için belirli üst ve alt değerler arasında seyreder.

Bebeğin gelişiminin alt değerlerinde altında seyretmesi intrauterin (rahim içi) gelişme kısıtlılığı denilir. Bu gelişim kısıtlılığı gösteren her bebek anormal ve sağlıksız değildir. Hatta çoğunda bu durum yapısal (yüzde 30) ve plasenta ile ilgilidir (yüzde 60)."dedi.

Bozkurt, bebeğin beslenmesini sağlayan plasenta ve eklerinin bebeğin gelişimini önemli ölçüde etkilediğini ifade ederek, plasentnın damar yetersizliği adı verilen bir grup hastalıklarda bebeğin gelişimini önemli ölçüde geri kalabileceğini söyledi.

Bozkurt, "Beklenildiği gibi bu hastalıkların ağırlık düzeyleri de gelişim kısıtlılığının derecesini belirler. Aslında burada önemli olan gelişme kısıtlılığı gösteren bebeklerin yüzde 10 ile 20’sinde görülen aneuploidi yani kromozom bozukluklarının tespiti ve bu bebeklerin ihtiyacı olan gelişmiş yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin sağlanmasıdır. Bir çok trizomi (down sendromu dahil) olgusunda, triploidi olgusunda ve çeşitli kromozom bozukluklarında intrauterin gelişim kısıtlılığı görülebilir. Dolasıyla ikili tarama testi sırasında bakılan PAP-A nın düşük olması ve serbest b HCG ‘ nin, alpha-fetoprotein, dimeric inhibin A’ nın yüksek olması intrauterin gelişim kısıtlılığı açısından da bir ipucu olabilir” dedi.

“KADIN DOĞUM UZMANLARI VE HASTALAR AÇISINDAN EN ÖNEMLİ KONU DOĞUM ZAMANLAMASIDIR”
Op. Dr. Murat Bozkurt daha sonra şunları söyledi:“İntrauterin gelişme kısıtlığı için anneye ait bazı risk faktörleri tanımlanmıştır. Bunlar annenin önceki gebeliğinde intrauterin gelişme kısıtlılığı öyküsünün bulunması, yapısal olarak küçük vücut ölçülerine sahip anne, gebelik öncesi düşük kiloya sahip olma,g ebelikte yeterli kilo alınamaması ve günlük 1500 kalorinin altında beslenme, düşük sosyoekonomik durum, anne yaşının 16 dan küçük olması, 35 yaştan büyük olması annenin bebeğin gelişimini etkileyecek ilaçlar kullanması ( epilepsi- kanser önleyici ilaçları kullanması) anneden hipertansiyon olması, annede diyabet kollejen doku hastalıkları ,böbrek hastalıkları, talesemi gibi bazı kan hastalıkları bulunması ve günümüzde sıkça uygulanan tüp bebek tedavileri bunlardan bazılarıdır. Unutulmamalıdır ki gelişme longitüdinal (devam eden ) bir durumdur. Yani bebeği bir seferlik değerlendirmeyle tanı koymak çoğu kez doğru olmaz.

Dolayısıyla bebeğin gelişimi dikkatli bir şekilde izlenerek tanı netleştirilir. İntrauterin gelişme geriliğinde yanlış tanı konulmasına neden olan en önemli sorun hastanın son adet tarihini bilmemesinden ve ilk yapılan ultrasonografilerinin kaybedilmesinden kaynaklanan, gebelik haftasının yanlış hesaplanmasıdır. Son yıllarda 2. Trimester de de gebelik haftasını belirleyebilecek bazı ölçümlerin tanımlanması ( transvers serabellar çap, fetal karaciğer hacmi, humerus kemiği uzunluğu, subcutan doku kalınlığı) bu sorunu da önemli ölçüde çözmüştür. Ultrasonografi fetal büyümeyi değerlendirerek bebeğin gelişiminin o hafta için tanımlanan tabloda nerede olduğunu göstererek tanı koymamızdaki en önemli araçtır.

Aynı zaman da bebeğin anatomisine, sıvısına ve kan değerlerine (doppler uygulamaları) bakılarak ileri değerlendirmelerde bulunulabilir. İntrauterin gelişme kısıtlılığında ultrasondan başka NST testi, biyofizik profil uygulamaları anne karnındaki bebeğin o anlık ve kısa dönemde sonuçları hakkında bize bilgi vererek doğumun planlanmasına yardım eder. Bu konuyla ilgilenen kişiler tarafından daha sağlıklı uygulanan ductus venozus (damar) doppler değerlendirmeleri doğum olayının aciliyeti hakkında daha sağlıklı bilgiler verebilir. Kadın doğum uzmanları ve hastalar açısından en önemli konu doğum zamanlamasıdır. Ciddi gelişim kısıtlılığı ve kanlanma bozukluklarında; erken doğurtulan bebeklerde doğumdan sonra çok çeşitli sorunlar çıkabileceği gibi doğumu geciktirilen bebeklerde anne karnında kaybedilme ihtimali vardır.”

“YENİDOĞAN BAKIM ÜNİTELERİNİN YAYGINLAŞMASININ BU OLUMLU GELİŞMEYE KATKISI İNKAR EDİLEMEZ”
Doğum şekli hakkında da bilgi veren Malatya Universal Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Bozkurt, "Doğumun normal vajinal yolla mı yoksa sezaryen ile mi olacağı konusunda bebeğin ve annenin tıbbi durumu ve ailenin bilgilendirmesi sonrası hekim ile birlikte verilen karar, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin durumu yol gösterici olacaktır. Neyse ki çoğu gelişme kısıtlılığı dikkatli gözlem ve takiple sorunsuz olarak doğurtulur. Günümüzde modern 2- 3. basamak yenidoğan bakım ünitelerinin yaygınlaşmasının bu olumlu gelişmeye katkısı inkar edilemez. Doğumdan hemen sonra; bir sonraki gebelikler hakkında bilgi verebileceği için bazı hastalarda plasentanın makroskopik ve mikroskopik incelenmesi gerekebilir” şeklinde uyarılarda bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.
Düzce Düzce itfaiyesi 700 yangına müdahale etti Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü 2025 yılı boyunca bildirilen 1700 ihbarın 857 adedi için ekip yönlendirdi, 700 yangına müdahale etti. İtfaiye Müdürlüğü bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmaların içeriği hakkında bilgi verdi. Ekipler toplamda bin 700 çağrıyı yanıtladı. Acil durumlara müdahale süreci kapsamında toplam 857 yangın ihbarına ekip yönlendirilirken bu ihbarlardan bina, atölye, motorlu araç, depo ile ormanlık alandan oluşan 696 adedi fiilen söndürüldü. Ayrıca 2025 yılı boyunca toplam 540 insan ve hayvan kurtarma çalışması, 90 trafik kazası ihbarında 58 adet kurtarma çalışması yapıldı. Yine evrak çalışmaları kapsamında müdürlük tarafından bin 200 adet yangına uygunluk ruhsatı düzenlendi. Bunların yanı sıra 180 kez su tahliye çalışması ve 61 adet baca temizleme denetimi gerçekleştirildi. 116 kez tatbikat ve eğitim düzenlendi Acil durumlara müdahale kapasitesinin artırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi amacıyla yoğun bir eğitim süreci planlayan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca 116 kez tatbikat ve eğitim organize etti. İtfaiye’nin görevlerinin öğrenilmesi, ekipmanlarının tanıtılması amacıyla yürütülen eğitimler kapsamında 4 bin kişiye birebir teorik ve pratik eğitim programı düzenlenerek sertifika verildi. Dış görevlerde Düzce farkı Özellikle yaz aylarında yoğun şekilde meydana gelen orman yangınlarına müdahale için de dış görevlere katılan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca toplam 22 ekip ile dış görev çağrılarına yanıt verdi, müdahale çalışmalarına destek oldu.