MAGAZİN - 20 Haziran 2015 Cumartesi 09:19

Gökhan Atalay: 'Bu nasıl Yunus deyip kızmayın'

A
A
A
Gökhan Atalay: 'Bu nasıl Yunus deyip kızmayın'

Sadece ramazan ayına özel hazırlanan Yunus Emre dizisinde başrol oynayan Atalay, “Diğerlerinden farklı bir Yunus Emre anlatıyoruz” diyor.

Sanat dünyasının içinde doğmuş bir isim Gökhan Atalay... Başka bir mesleğe yönelmeyi hiç düşünmemiş, magazin dünyasında görülmeyi de pek tercih etmiyor. Bugüne kadar Güneşi Beklerken, Lale Devri, Geniş Aile, Emret Komutanım gibi popüler dizilerde oynadı. Diriliş Ertuğrul'da canlandırdığı “Şahabettin” rolüyle tanınırlığı daha da arttı. Şimdi TRT'nin ramazan dizisi Yunus Emre'nin başrol oyuncusu olarak karşımıza çıkıyor. Rolü için yaklaşık 10 kilo veren Atalay'la hem kariyerini hem yeni dizisini konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1974 Ankara doğumluyum. 1994-1998 yıları arasında Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda eğitim gördüm. Uzun süre tiyatro ile uğraştım. Son 10 yıldır İstanbul'dayım ve oyunculuk yapmaya çalışıyorum. 1 senelik de evliyim.

Ailenizin mesleği gereği sanatın içinde büyümüşsünüz. Meslek hayatınızda bunun bir etkisi oldu mu?

Muhakkak etkisi olmuştur. Çünkü; annem kostüm atölyesi, babam aksesuar atölyesi şefiydi. Okuldan arta kalan zamanlarımda sürekli anne-babamın yanındaydım. Birçok prova izledim. Aksesuar deposunda olmak benim için masal aleminde olmak gibiydi. Silahlar, kalkanlar, pastalar... Bir çocuk için çok fantastik bir yer. Provaları da öyle… Çok büyük etkisi olmuştur.

Televizyon dünyasına adım atmanıza etkisi oldu mu?

Çok kestiremiyorum. Her türlü oyunu oynamayı çok seviyorum. Belki onun da etkisi vardır. Biraz da anneden babadan dolayı aşina olduğum için belki de...

Başka bir iş düşündünüz mü?

Hiç düşünmedim... Meslek lisesinde okudum. Bilinçli bir tercih değildi aslında. Lise 2'den itibaren “bitse de konservatuarın sınavlarına girsem” diye bekliyordum.

Yunus Emre rolü için teklif geldiğinde ne hissettiniz?

Oyuncu için çok heyecan verici bir durum. Şöyle bir artısı var senaryomuzun. Yunus'un bildiğimiz klasik tavrı haricinde nasıl o hale geldiğini de ele alan bir senaryo. Dolayısıyla 3 evresi var. Birincisi ham hali... Benlik duygusunun çok olduğu, her şeyi bildiğini düşündüğü. İkincisi klasik Yunus Emre şekli... Bir de ikisinin arasındaki geçiş var. O yüzden Yunus Emre olmasa bile böyle bir karakteri oynamak çok keyifli bir şey. Altından kalkabilirsem ne mutlu.

Güzel bir proje. Çevrenizdekiler nasıl tepki verdi?

Fragmanlarımızı izleyen herkes bayıldı. İnşallah bölümler de yayınlanınca aynı tepkiler gelmeye devam eder. Biz çok iyi hazırlandık. İnşallah emeklerimizin karşılığını alırız.


EN ÇOK ATLI SAHNELER ZORLUYOR

Yunus Emre'nin hayatı hakkında bilginiz var mıydı?

Sizlerin olduğu kadar vardı. Sonradan tabii ki çok araştırıldı. Ben Diriliş'te oynarken ilk Yunus Emre ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla öncesinde de hazırlanmak için vaktim oldu. Mustafa Taşçı hocamızla (danışmanımız) vakit geçirme şansım oldu. İki gün boyunca gece gündüz anlattı bana.

Çekimler nasıl geçiyor?

Bayağı yoğun geçiyor. Günlük dizi olduğu için yetiştirmemiz gerekli 22 bölümü. 20 saate yakın çalışıyoruz. Herkes büyük fedakârlıkla varını yoğunu ortaya koyuyor. Güzel, keyifli...

"OMUZLARIMIZDA BÜYÜK BİR YÜK TAŞIYORUZ"

Zorlandığınız sahneleriniz oldu mu?

Dörtnala at sahnelerinde zorlandım. Onun haricinde sıkıntılı bir durum olmadı. Her şey çok güzel gitti.

Dizinin konusundan biraz bahsedelim mi?

Karatay Medresesi'nden kadılık eğitimi alıp Nallıhan'a atanışıyla başlıyor. Yolda Tapduk Emre ile karşılaşıyor. Tekke eğitimine, tasavvufa çok sıcak bakmayan bir adamken Tapduk Emre ile beraber sıcak bakmaya başlıyor. Hatta gidip dergâha derviş oluyor. Sonra Yunus Emre oluşuna geliyor. Ama o kısmı biz de daha çekmedik. (gülüyor)

Kostümler ağır geliyor mu?

Çok daha fazla ağırlıklarımız var. İşin yetişmesi, güzel olması. Bayağı bir yük var omuzumuzda. Aslında üzerimdeki kostüm en rahatı. Şu an tekkede temizlik yapmaya başladım. O yüzden kostümüm rahat.

İzleyicilere bir mesajınız var mı?

İlk bölümlerde “Bu nasıl Yunus Emre” deyip hemen tepki göstermesinler. Beklesinler. Çünkü biz diğerlerinden farklı olarak onun nasıl Yunus Emre olduğu sürecini anlatıyoruz. Kafasına taş düşüp de Yunus Emre olmuyor. Kadılığı, makamı, cübbesini, parasını, her şeyini bırakıp yokluğu, hiçliği seçiyor. Söyleyeceğim; orada ne anlatmak istediğimize dikkat etsinler. Burada bizim amacımız, bir algı oluşturmak değil. Zaten bunu biz yapamayız. Eğer seyirci izlediğinden bir şey almaya niyetlenirse bunu ancak o başarabilir. Bu diziyi de bir şeyler almak üzerine izlerlerse biz de amacımıza ulaşmış oluruz. Ayrıca Yunus Emre'yi merak edenlere Mustafa Taşçı'nın kitaplarını okumasını tavsiye ederim. 

DİRİLİŞ ERTUĞRUL SEVENLERİNE UFAK BİR NOT: Yeni sezon 15 Eylül'de başlayacak. Dizinin ilk sezonu 70 ülkede izlenecek
 

ÇAĞLA TÜRK-TÜRKİYE GAZETESİ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ: "Mevcut asgari ücret tespit komisyonundan sağlıklı bir ücret çıkmaz" HAK-İŞ Konfederasyonu Yönetim Kurulundan, asgari ücretin açıklanmasının ardından yapılan açıklamada, "Mevcut asgari ücret tespit komisyonundan sağlıklı bir ücret çıkmaz" dedi. HAK-İŞ Konfederasyonu Yönetim Kurulundan yapılan açıklamada, "HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun mevcut yapısından çalışanları memnun edecek ve toplumu rahatlatacak sağlıklı bir asgari ücret çıkarılmayacağını her platformda dile getirdik. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun mevcut yapısı, 1970’li yılların koşullarına göre şekillenmiş, çağın gerisinde kalmış ve çoğulcu temsilden uzak bir yapıdır. Milyonlarca emekçiyi ilgilendiren ve bu yönüyle Türkiye’nin en büyük toplu iş sözleşmesi olarak değerlendirilebilecek asgari ücretin, çok daha güçlü, kapsayıcı ve temsil kabiliyeti yüksek bir komisyon yapısı içerisinde belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Komisyonun; konfederasyonların temsil gücünü yansıtan, sosyal diyalogu esas alan ve toplumsal uzlaşıyı önceleyen bir yapıya kavuşturulması, sürecin sağlıklı işlemesi açısından zorunludur" ifadelerine yer verildi. Asgari ücretin Türkiye’de çalışanların yaklaşık yarısının geçim ücreti olduğuna değinilerek, "Asgari ücret, ülkemizde artık yalnızca ‘asgari’ bir ücret değil; çalışanların yaklaşık yarısının geçim ücreti haline gelmiştir. HAK-İŞ olarak asgari ücretin; bir kişiyi değil, dört kişilik bir ailenin insanca yaşam koşullarını esas alması gerektiğini savunuyoruz. Gıda, kira, ulaşım, enerji ve eğitim gibi zorunlu harcamaların merkeze alındığı, gerçekçi ve kapsayıcı kriterlere dayanan bir yaklaşım ile daha güçlü, daha gerçekçi ve daha adil kriterlere ihtiyaç olduğu açıktır. Öte yandan, asgari ücrete endeksli olarak kamuda yer alan çok sayıda düzenleme, ücret artışlarını baskılayan bir mekanizma haline gelmiştir. Mevcut bağlantılar ortadan kaldırılmadan, asgari ücretin özgür, gerçekçi ve çalışanların ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzeyde belirlenmesi mümkün değildir. Asgari ücret, emeğin yaşam standardını koruyan temel bir güvence olarak ele alınmalıdır" denildi. Komisyonun yapısının yeniden ele alınması beklentisine dikkat çekilen açıklamada, "HAK-İŞ Konfederasyonu olarak beklentimiz; Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla yeniden ele alınmasıdır. Asgari ücreti belirleme yetkisinin, dünyadaki örneklerde olduğu gibi işçi ve işveren temsilcilerinde olduğu, objektif ve güvenilir verilerle çalışan bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması talebimizi yineliyoruz. Ancak bu şekilde hem çalışanların beklentilerini karşılayan hem de toplumsal huzuru güçlendiren bir asgari ücret politikasının hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. 2026 yılı için belirlenen asgari ücretin emek camiamıza, çalışma hayatımıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.
İstanbul Sergen Yalçın: "Kazanmayı hak ettiğimizi düşünüyorum" Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, Fenerbahçe karşısında ön alan baskısını maç boyunca iyi bir şekilde uyguladıklarını ve hak ettikleri bir galibiyet aldıklarını söyledi. Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk maçında Beşiktaş, deplasmanda karşılaştığı Fenerbahçe’yi 2-1 mağlup etti. Mücadelenin ardından düzenlenen basın toplantısında Beşiktaş teknik Direktörü Sergen Yalçın açıklamalarda bulundu. "Hem takım hem de bireysel performanslar beklediğimiz seviyedeydi" İki büyük camiaya yakışacak şekilde dostça güzel bir karşılaşma olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Yalçın, "İki takım oyuncular da ellerinden gelen her şeyi yaptı. Son bölümde golü atıp kazanmamız sevindiriciydi. Ön alan presiyle başladık ve oyunu ön alanda oynamaya çalıştık. Oyuncularımız bunu çok iyi yaptı. Hem takım hem de bireysel performanslar beklediğimiz seviyedeydi. Kazanmayı hak ettiğimizi düşünüyorum. Yılın son derbisini kazandık. Geçen hafta ligde de kazanmıştık. İlk yarıyı moralli kapatıp ikinci yarıya hazırlanacağız" ifadelerini kullandı. "Performans transferi yapmak istiyoruz" 53 yaşındaki teknik adam, son oynanan müsabakalarda takımın fiziksel olarak iyi durumda olduğuna dikkat çekerek, "Oyun planlarımız çok doğru. Ön alan oyunu oynamaya çalışıyoruz. Burada da sonun a kadar öyle oyandık. Oyuncularımız oyun planına sadık kaldı. Transferde de çalışıyoruz. Ocak transferi kolay değil. İyi oyuncular için ciddi paralar harcamanız lazım. Biz de 3 aydır ciddi bir çalışma içindeyiz. Plan dahilinde çalışmalar yapıyoruz. Bunu ne kadar uygulamaya geçireceğiz zamanla göreceğiz. Biz gelip direkt performans verebilecek oyuncular arıyoruz. Performans transferi yapmak istiyoruz. Nereye kadar gidip ne kar yol alabiliriz göreceğiz" şeklinde konuştu. "Sorunları önümüzdeki süreçte çözeceğimizi düşünüyoruz" Sorunları çözmek ve iyi yerlere gelmek için zamana ihtiyaçları olduğunu yineleyen Sergen Yalçın, "Tek korkumuz zaman verilmemesi. Büyük camialarda zaman konusu zordur. Taraftarımıza, camiaya umut vermeye çalışıyoruz. Planlamalarımız, hedefimiz var. Ancak bunun için zamana ihtiyacımız var. Her şey yavaş yavaş. Futbol canlı bir oyun. Bunu 1, 2 ayda çözemeyiz. İşler iyi giderse bu sorunları önümüzdeki süreçte çözeceğimizi düşünüyoruz" cümlelerine yer verdi.