GÜNDEM - 26 Temmuz 2014 Cumartesi 14:16

Gözaltı süresi dolan Atayün’e ‘Başbakan’ın dinlenilmesi’ sorulamadı

A
A
A
Gözaltı süresi dolan Atayün’e ‘Başbakan’ın dinlenilmesi’ sorulamadı

Paralel yapıya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden sorumlu eski Emniyet Müdürü Yurt Atayün, emniyette 108 sayfa ifade verdi.

Hakkındaki casusluk suçlamasını kabul etmeyen Atayün ifade verirken dört günlük gözaltı süresi dolduğu için ‘Başbakanı hangi yetki ile dinlendiniz? Dinlemeleri başka yerlere servis ettiniz mi?’ gibi sorular yanıtsız kaldı.

Paralel yapıya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden sorumlu eski Emniyet Müdürü Yurt Atayün, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yaklaşık 10 saat ifade verdi. İfade işleminin başında Atayün’e ‘siyasal veya askeri casusluk’, ‘suç uydurma’, ‘özel hayatın gizliliğini ihlal etme’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı kaydetme ve resmi belgede sahtecilik’ ile suçlandığı belirtildi. Kendisine yöneltilen casusluk suçunun işlenmesinin ‘alçaklık ve şerefsizlik’ olduğunu ifade eden Atayün, “Bu suçu her kim işlediyse mutlak cezalandırılmalıdır” dedi.

‘Selam Tevhid örgütü soruşturmaları ile ilgili talimatı siz mi?’ verdiniz sorusu üzerine Atayün, soruşturmaya talimat verme yetkisinin cumhuriyet savcılarında olduğunu belirterek, “Soruşturma talimatlarını sorumlu cumhuriyet savcıları vermiştir” dedi. Soruşturmanın Bursa’da Kamile Yazıcıoğlu’nun ifadeleri üzerine başlatıldığını belirten Atayün, “Soruşturma hakkında İstanbul eski Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’a bilgi verdim. Çapkın’da soruşturma kapsamında İran’ın ülkemizde yürüttüğü illegal faaliyetleri hassas olarak takip etmemiz konusunda talimatlarını iletti” diye konuştu.

“KAÇ KİŞİNİN TAKİP EDİLDİĞİNİ BİLMİYORUM”
Selam Tevhid örgütünün Yargıtay tarafından da ‘terör örgütü’ olarak onaylandığını ifade eden Atayün, soruşturma kapsamında bugüne kadar tam olarak kaç kişinin takip edildiğini bilmediğini ifade etti. Selam soruşturması ile ilgili yapılan her işlemin savcılık talimatı ve mahkeme kararı ile gerçekleştiğini ifade eden Atayün, “Yasaya aykırı olan hiçbir işlem yapılmamıştır” dedi.

“DİNLEMELERDE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ OLMAZ”
Emniyetin “Savcılığa teslim edilen dosyada, şüphelilerin özel hayatı ile ilgili görüşmelerin neden tape (döküm) yapıldığını nasıl açıklarsınız?” sorusuna ise Atayün, “Mahkeme kararı ile yapılan dinlemelerde özel hayatın gizliliği söz konusu olmaz. Özel hayatın gizliliği takibi şikayete bağlı bir suçtur. Benim görev yaptığım zaman içinde şüphelilerin hiçbirinin özel hayatının gizliliği ihlal edilmemiştir. Suçlamayı kabul etmiyorum” diye cevap verdi.

‘Soruşturma kapsamında birçok siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve iş adamlarının somut bir delil elde edilerek mi’ dinlendiği yönündeki soruya Atayün tepki gösterdi. Lehine olan evrakların soruşturmada gizlendiğini belirten Atayün, “Benim yasaya aykırı bir işim olmamıştır. Anayasaya göre her kim olursa olsun kanun önünde eşittir. Kimin şüpheli olacağına savcı karar verir. Savcının verdiği görevi yerine getirmemek suçtur. Yasadışı olarak kimseyi dinlediğimiz noktasında bir isnat yoktur” dedi.

GÖZALTI SÜRESİ DOLDU SORULAR YANITSIZ KALDI
Sorgusu devam eden Yurt Atayün’ün dört günlük gözaltı süresinin dolmasına az bir süre kalması üzerine Savcı irfan Fidan, Atayün’ün adliyeye sevkini istedi. Gözaltı süresinin dolduğunu ifade eden Atayün, bundan sonra kendisine yöneltilen sorulara cevap vermeyeceğini, sorulara savcılık makamında cevap vermeye devam edeceği belirtti. Ancak polis, Atayün cevap vermese de tutanaklara soruları yazdırmaya devam etti. Atayün’ün cevap vermemesi üzerine Başbakanın dinlenmesi ve casusluk iddialarının da aralarının da bulunduğu 14 soru yanıtsız kaldı. Sorular arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in hangi yetki ile görüşmesinin dinlendiği ve kayıt altına alındığı sorusu da yer aldı. Yanıtsız kalan ikinci soru ise, ‘MİT Başkanı Hakan Fidan'a 'Emin' kod ismini vermenizdeki amaç ne ve ulusal güvenlikle ilgili görüşmeleri başka bir yerlere servis ettiniz mi?" oldu.

Adliyeye sevk edilen Yurt Atayün’ün dört günlük gözaltı süresi dolduğu için savcılık ifadesi alınamadı. Savcı İrfan Fidan, ifadesini almadan Atayün’ü doğrudan tutuklama istemiyle mahkeme sevk etti.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in danışmanı olarak görev yapan Adnan Boynukara'nın da iletişim tespitinin yapıldığı belirtildi. Ergin’in Boynukara’nın telefonu ile yaptığı görüşmeler arasında Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ile HDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan olduğu belirtildi. Savcılık, bu görüşmelerin de büyük bir kısmının devlet politikası ve güvenlik açısından önem arz ettiği ve gizli kalması gerektiğini değerlendirdi. Atayün’e "Suç soruşturması ile ilgisi olmayan görüşmeleri niçin tape yaptınız?" sorusu yöneltildi. Atayün, bu sorulara savcılık makamında cevap vermeyeceğini belirterek yanıtlamadı.

İFADE DEĞİŞTİRMEK İSTEDİ, KAMERA KAYDININ SİLİNMESİNİ TALEP ETTİ
Öte yandan emniyette sorgulanan Atayün, ifadeye ara verildikten sonra, “Önceki saatlerde vermiş olduğum ifadede değişiklik yapacağım. Bu nedenle ifademin kayda alındığı önceki kamera görüntüleri silinsin” talebinde bulundu. Atayün’ün talebi savcı İrfan Fidan’a iletildi. Fidan, söz konusu kayıtların silinmemesi talimatını verdi. Bunun üzerine Atayün, “Öğleden önceki ifademde geceden uykusuz kaldığım için belirttiğim bazı hususları düzeltmek istiyorum. Görüntülü kayıt alınırken rızam sorulmadı. Kayda izin vermiyorum. İznim dışında yapılacak tüm kayıtlar hukuka aykırı olacaktır” dedi. Bu sözler tutanağa yansıdı. 

YUSUF MELİKOĞLU
İSTANBUL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.