ASAYİŞ - 27 Ekim 2021 Çarşamba 11:04

Güvenlik görevlisinin parmağını ısırarak koparan kadına tahliye

A
A
A
Güvenlik görevlisinin parmağını ısırarak koparan kadına tahliye

Beyoğlu’nda gittiği bir gece kulübünde tartıştığı güvenlik görevlisinin parmağını kopardığı gerekçesiyle 4,5 yıla kadar hapsi istenen Kazakistan uyruklu Uluossyn Malgazhdarova, ilk duruşmada tahliye edildi. Duruşmada beyanda bulunan müşteki güvenlik görevlisi, “Telefonumun ışığı ile parmağımın kopan parçasını aradım” dedi.

İstanbul Beyoğlu’nda iki arkadaşıyla birlikte gittiği gece kulübünde çıkan tartışmada güvenlik görevlisi Cumhur Cengiz’in parmağını ısırarak koparan tutuklu sanık Uluossyn Malgazhdarova, 4,5 yıla kadar hapis talebiyle hakim karşısına çıktı. İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanık Uluossyn Malgazhdarova, müşteki Cumhur Cengiz ve sanık avukatı hazır bulundu. Duruşmada, Kazakistan Başkonsolosluğu yetkilileri ise izleyici olarak yer aldı.

Tutuklu sanık Uluossyn Malgazhdarova, duruşmaya korona virüs tedbirler kapsamında beyaz tulum ile getirildi. Sanık, kimlik tespitinde evli ve iki çocuk sahibi olduğunu söyledi.

“Saçımdan tutup darp ettiler”

Duruşma tercüman aracılığıyla savunma yapan tutuklu sanık Uluossyn Malgazhdarova, “Biz olay tarihinde, kulüpte 3 arkadaş oturuyorduk. Daha sonra müşteki Cumhur Cengiz masamıza geldi. Telefon numaramızı sordu. Kendisine, ‘yanlış yere geldiniz’ dedim. Sonra dışarı çıktım. Kulübün dışarıdan fotoğrafını çektim. Sonra lavaboya gidip oradan çıktım. Kulüp girişinde kapıda başka bir güvenlik görevlisi duruyordu. Şahıs kumral bir şahıstı, bir şey söylemeden itekledi. Sonra esmer kısa boylu bir adam saçımdan tuttu, yere itekledi. Esmer olan adam yere düştüğümde düşen çantamdan dökülen telefonumu, kimliğimi ve paramı aldı. Telefonumu ayağıyla kırdı. Ayağa kalktığımda neden beni darp ettiğini sordum. Sonra kıvırcık beyaz saçlı bir adam geldi. Yakamdan tuttu ve yüzüme tükürerek yüzüme tokat attı. Sonra bir başka uzun saçlı erkek şahıs geldi. Şahıs küfür etmeye başladı. Darp etmeye başladı beni. Bu esnada kim olduğunu görmediğim birisi bunu dışarı atın, nereye gidecekse gitsin nereye şikayet etmek istiyorsa gitsin yapsın dedi. Bu esnada beni darp etmeye devam ediyorlardı. Dizlerimin üstünde duruyordum. Saçımdan tutarak darp etmeye devam ediyor, tekmeliyorlardı” ifadelerini kullandı.

“Bilinçli olarak parmağını ısırmadım”

Kendisinin bağırdığını söyleyen sanık, “Birisi ağzımın kenarlarından tutarak ağzımı açmaya çalışıp beni ayağa kaldırmaya çalıştı. Bu esnada sağ ayağıma da bir tekme geldi. Kafam aşağıya dönük olduğu için şahsı göremedim. Tekrar yere düştüm, tekmelenirken kendimi kaybetmiştim, tekrar kendime geldim. Bu esnada beni bırakmışlar. Kendime geldiğimde, parmak kopmuş diye sesler duymaya başladım. Ben de yanımdaki arkadaşıma yalan söylüyorlar dedim. Daha sonra müştekiye benzeyen bir adam geldi. Şahıs bana tekme attı ve kendimden geçtim bayıldım. Kaç kere vursan da eşyalarımı almadan gitmeyeceğim dedim. Orada bir sürü erkek vardı kimse yardımcı olmadı, küfür ederek ‘bu Özbek’i gebertin gibi’ sözler söylüyorlardı. Bilinçli olarak şikayetçinin parmağını ısırmadım. Beni ağzımdan tutup kaldırırken, parmaklar damağıma değiyordu, acıtıyordu. Atılan tekmeyle savruldum, ağzımdaki implant çıktı. Tam hatırlamıyorum ama orada bulunan şahısların hepsini görürsem hatırlarım. Polis geldi ancak kulüp faaliyetine devam etti. Polis beni karakola davet etti. Ancak polislerin de bana karşı tavırları olumsuzdu. Polise ısırdım diye bir şey söylemedim” diye konuştu.

“Güvenlik görevlisinin kafasına yumruk attı”

Olayın geçtiği kulüpte 8 yıldır güvenlik görevlisi olarak çalıştığını söyleyen müşteki Cumhur Cengiz beyanında, “Olay gecesi bir ara içeri girdim. Sanığı pistte oynarken gördüm. Hızlı ve değişik oynuyordu ama kimseye zararı yoktu. Normalde içeride olan güvenlik görevlisine karışmayın oynasınlar dedim. Garsonlar bana, ‘ağabey bunları dışarı çıkartabilir misiniz’ dedi. Çünkü diğer müşterileri rahatsız edecek şekilde davrandıklarını söyledi. İçeri girdim. Sanığın bir arkadaşı ile tuvalette hararetli bir şekilde konuştuğunu duydum. Daha doğrusu enerjik bir şekilde sesli konuşuyordu. İçeri girdim ve masadaki arkadaşının yanına giderek, bu geceki eğlencelerine son vermelerini istedim. Arkadaşlarının kötü durumda olduğunu söyledim. Birlikte sanığın olduğu yere gittik. Sarışın olan arkadaşları sanığa ve diğer bayana ‘hadi gidelim’ dedi. Sanık tuhaf bir şekilde tekrar gece kulübüne girmeye çalıştı. Tırnaklarını bana doğru tutarak üzerine doğru geliyordu, ‘çekilin geçeceğim’ diyordu. Sonra daha da hırçınlaşmaya başladı. Çantası ile yanımda bulunan Eren isimli güvenlik görevlisine vurdu. Bunu üzerine Eren de ona tokat attı. Ben Eren’e kenara geçmesini söyledim. Sanık Eren’in kafasına yumruk attı” dedi.

“Telefonumun ışığı ile parmağımın kopan parçasını aradım”

Sanığı dışarı çıkarmaya çalıştığını söyleyen müşteki Cengiz, “Sanık kendisini yere bıraktı. Üzerinde mini elbise olduğu için çamaşırları görünmeye başladı. Yerden kalkmadı. Eren’e, ‘sen ayaklarından tutu ben de koltuk altından tutayım, dışarı çıkartalım’ dedim. Koltuk altından ben tutuyordum. Sonra dehşete kapıldım. Bir baktım parmağım yok. Şahsı bu şekilde dışarı çıkartırken biranda sağ el yüzük parmağımın uç kısmının koptuğunu gördüm. O ana kadar bir acı hissetmemiştim. Parmağımı gördüğüm anda sanığı bıraktım. Sanığa iki tokat attım. Telefonumun ışığı ile parmağımın kopan parçasını aradım ve buldum, hemen hastaneye gittim. Hastaneye gittiğim için benden sonra olanları görmedim. Şikayetçiyim. Bu olay nedeni ile 15 bin TL tedavi masrafım oldu. Bir ay işe gidemedim” şeklinde konuştu.

Sanık Uluossyn Malgazhdarova’nın avukatı Nebican Orhan ise müvekkilinin eylemi kasıtlı olarak yapmadığını ve kendini savunurken eylemin gerçekleştiğini söyleyerek tahliyesini talep etti.
Mahkeme, sanığın tutuklu kaldığı süre ve ifadesinin alınmış olması nedeniyle, sanığın yurt dışına çıkış şeklinde adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Duruşma, eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, müşteki Cumhur Cengiz ve diğer güvenlik görevlilerin şüpheli Uluossyn Malgazhdarova’yı darp ettikleri ve saçlarından sürükleyerek dışarı çıkarmaya çalıştıkları kaydedildi. İddianamede, güvenlik görevlilerinin ‘basit yaralama’ suçunu işledikleri ancak bu suçun uzlaşma kapsamında kaldığı belirterek, dosyasının ayrıldığı anlatıldı. Savcılıkça hazırlanan iddianamede, şüphelinin ‘kemik kırığına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama’ suçundan 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

İrem Demir - Sema Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.