GÜNDEM - 07 Kasım 2018 Çarşamba 16:28

“Halit Aydın Bilim ve Araştırma Ödülleri” sahiplerini buldu

A
A
A
“Halit Aydın Bilim ve Araştırma Ödülleri” sahiplerini buldu

Cumhuriyet tarihinin aydın din görevlilerinden Müftü Halit Aydın adına ihdas edilen “Halit Aydın Bilim ve Araştırma Ödülleri” sahiplerini buldu.

Cumhuriyet tarihinin aydınlık din görevlilerinden merhum Maçka Müftüsü Halit Aydın adına İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (TARMER) tarafından başlatılan ve her iki yılda bir düzenlenen “Halit Aydın Bilim ve Araştırma Ödülleri” sahiplerini buldu. Bu yılki konusu “Son Beş Yılda Türkiye’de Boşanmaya Etki Eden Faktörler ve Sonuçları” olarak belirlenen yarışmada dereceye giren çalışmalar İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen ödül töreniyle ödüllendirildi. Törende ayrıca, aralarında Devlet Eski Bakanı ve Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mustafa Said Yazıcıoğlu ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Eğitimi Dairesi Eski Başkanı Şükrü Öztürk gibi isimlerin de bulunduğu, merhum Halit Aydın’ı yakından tanıyan konuklar, onun hakkındaki anekdotları aktardı.

“Halit Aydın Bilim ve Araştırma Ödülleri” sahiplerini buldu

Halit Aydın Bilim ve Araştırma Ödülleri ile önemli bilimsel çalışmalara katkı sağlandığını ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Babam bir ilim insanıydı. Bir merhum anılacaksa en çok nereye âşıksa orada anılması uygun olur diye düşündük. Bu açıdan Toplumsal Araştırmalar Merkezi’mizin başkanlığında Halit Aydın Bilim ve Araştırma Ödülleri’ni başlattık. Daha önceki yıllarda da benzer çalışmalar yapmıştık. Bu yılki yarışma konumuzla Türkiye’nin kanayan yarası boşanmalar konusunda bilimsel çalışmalar başlattık. Bu vesileyle de hem dereceye girenleri ödüllendirerek, hem de babamı yeniden yâd ederek, onun o güzel meziyetlerini, eğitime vermiş olduğu katkıları anmak maksadıyla bu etkinliği düzenledik. Kendi dostlarını buraya davet ettik. Onların babamla ilgili görüşlerini gençlerle paylaşmak istedik” dedi.

“Aile düzeni kültürümüzün temel taşıdır”

Ödül töreniyle merhum Maçka Müftüsü Halit Aydın’a karşı hem vefa duygusunun yerine getirildiğini hem de Türk kültürüne katkıda bulunulduğunu belirten Devlet Eski Bakanı ve Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mustafa Said Yazıcıoğlu, “Halit Aydın hocayla birlikte çalışmalar yaptık. Gerçekten çok değerli bir insandı. Yetiştirdiği evlatlarıyla da bu görülüyor. Evlatları sağ olsunlar babalarını yâd etmek ve bilimsel çalışmaları da bu vesileyle ödüllendirmek adına bu fevkalade etkinliği düzenliyorlar. Babalarına karşı hem vefa duygusunu yerine getiriyorlar hem de kültürümüze katkıda bulunuyorlar” dedi. Boşanma olaylarının son yıllarda arttığını ve ödül töreniyle bu alanda yapılan çalışmaların ödüllendirilmesini çok önemli bulduğunu kaydeden Yazıcıoğlu, “Hayat karmaşık hale geldikçe maalesef boşanma olayların da artıyor. Bu toplumun kanayan bir yarası. Aile düzeni kültürümüzün temel taşıdır. O temelde bir takım sarsıntılar görmek insanı üzüyor. Her yönden bu duruma önlem almak lazım. Bir bütünlük içinde konuyu ele alıp, sebepleri üzerinde durup, onları irdelemek ve gerekli çözümleri bulmak gerekir. Bu tarz çalışmalar da çözüm aşamasında oldukça etkili oluyor” şeklinde konuştu.

“Boşanmaya en çok eğitim seviyesi etken”

Yarışmaya katıldığı eseriyle birincilik elde eden Erciyes Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Hayriye Atik ise şu ifadelerde bulundu: “Araştırmamda hangi faktörlerin boşanmayı etkilediğini belirmeye çalıştım. Son beş yıla baktığımızda Türkiye’de boşanma oranlarının önceki yıllara göre çok daha hızlı arttığı gözleniyor. Son beş yılda boşanma oranı Türkiye’de yüzde 20’den yüzde 25’e çıkmıştır. Faktörlerle ilgili sonuçlarda eğitim düzeyi farklılıklarının boşanmaların üzerinde ciddi bir etkisi olduğu görülüyor. Bunun yanı sıra çiftler arasındaki yaş farkı da boşanmalara oldukça etki ediyor. Araştırmanın sonucuna göre; özellikle kız çocuklarının eğitimine önem verilmesi gerektiği ortaya çıkıyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.