SAĞLIK - 20 Nisan 2021 Salı 11:03

Hastane önünde Korona testi kuyruğu

A
A
A
Hastane önünde Korona testi kuyruğu

Vaka sayılarının yüz binde 500’leri geçtiği Düzce’de korona virüs testi olmak isteyen yüzlerce kişi, hastane önünde kuyruk oluşturdu. Yoğun bakım doluluk oranının yüzde 72 olduğunu söyleyen Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz ise vatandaşlara uyarılarda bulundu.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Fahrettin Koca, illerin risk haritasını açıkladı. Buna göre Düzce’de vaka sayıları 100 binde yüzde 521.38 olarak açıklandı. Vaka sayılarının giderek arttığı Düzce’de, hastane önünde de korona virüs test kuyrukları oluştu. Hastane önündeki kuyruk korkutan manzaralar oluştururken, Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz vatandaşlara uyarılarda bulundu.

Tedbirlerin etkisi bu hafta belli olur

Bilim Kurulu’nun önermesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının ardından başlatılan ek tedbirlerin sonuçlarının etkisini bu hafta görebileceklerini belirten Düzce il Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, “Türkiye genelinde olduğu gibi ilimizde de vaka artışları ile ilgili olarak sağlık tesislerimizi müracaatlar artıyor. Bu yüzden sağlık bakanımızında açıkladığı gibi maske mesafe hijyen kurallarına uymamız, kapalı alanlardan mümkün olduğu kadar uzak durmamız gerekiyor. Asgari ihtiyaçlarımız haricinde çok fazla kapalı alanlarda bulunmamak ve maske ile hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Alınan tedbirlerin etkisi bu hafta ortaya çıkacaktır. Belli bir oranda azalacağını düşünüyoruz. Tabi yine de takip etmemiz lazım” dedi.

“Virüsün kuluçka süreci var”

Düzce’de geçtiğimiz hafta sonu uygulamada 1’i pozitif vaka 5’i temaslı hasta olan 6 kişinin polis uygulamasında yakalanmasına da değinen Dr. Yılmaz, “Burada öncelikle bilinçli olmamız gerekiyor. Pozitif iken, dışarı çıkmak zaten başkalarının hayatını riske atmaktır. Onun dışında temaslı iken virüsün kuluçka süresi var bu süreçte hastada semptomları gözüküyor. Ama başkalarına bulaştırıyor olabiliyor. Bu süreçte hem kendimize hem de toplum içerisindeki insanlara olan saygımızdan dolayı ve milletimize devletimize olan saygımızdan dolayı bu kurallara uymamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

“Yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 72”

Düzce’de Korona virüs vaka sayılarını da açıklayan Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, “Yaklaşık olarak 2 bin 500 civarında 10 günlük karantina sürecini takip ettiğimiz hastamız var İl genelinde toplam takip ettiğimiz bunun 3 katı kadar da temaslı hasta takibimiz var. Hastanelerimizde ki şu anda doluluk oranımız şu anda yüzde 53 civarında. Yoğun bakımlarda da doluluk oranımız yüzde 72 civarında. Bu açıkladığım rakam tabiki hastanedeki toplam hasta olarak ifade ediyorum. Kovid dışı hastalarımızda dahil bu oranlara” şeklinde konuştu.

“Kendimizi izole etmemiz gerekiyor”

Vatandaşların kendilerinde en ufak bir gribal enfeksiyon, öksürük, nefes darlığı gibi belirtiler gördüklerinde mutlaka izole olmaları gerektiği ve en yakın sağlık tesisine başvurmalarını isteyen Dr. Yılmaz, “ Kovid olduğumuzda yada kovidli bir vatandaş ile temas ettiğimizde kendimizi izole etmemiz gerekiyor. En ufak gribal enfeksiyon veya kovid düşündürecek bulgular, öksürüğümüz nefes darlığımız ateşimiz olduğunda kendimizi izole etmemiz ve en yakın sağlık tesisine müracaat etmemiz gerekiyor. Bunları uygulamadığımızda ve de uygulamamamızın yanında maske kullanmadığımızda ve kapalı alanlarda gereğinden fazla vakit geçirdiğimizde o zaman bulaş oranımız üst seviyede artıyor. Özellikle son günlerde bir kişi pozitif olduğunda aile içi bulaş gündeme gelmiş vaziyette” ifadelerini kullandı.

“Aşılanma 100 bini geçti”

Başlatılan aşı çalışmalarına da değinen Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Aşılama oranlarımıza baktığımızda şu anda hedef nüfusumuz da yüzde 70’inde aşılama yapıldı. Yaklaşık 102 bin civarında vatandaşımızı aşıladık. Bunların 40 bini çift doz aşı oldu. Yaklaşık 62 bin kişiye de tek doz aşı yapılmış olan vatandaşlarımız mevcut. Aşısı çıkıp randevusu olanları bir an önce sağlık tesisimize bekliyoruz. Çünkü bu salgından bir an önce kurtulmamızın en önemli yolu bağışıklığımızı yükseltmek. TC kimlik numarasından e-nabızdan yada mesaj yolu ile aşılarının çıkıp çıkmadığını kontrol ederek en yakın zamanda sağlık tesislerimize bekliyoruz."

Enes Bektaş-Ali Yıldız
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Öğretmenler, meslek kanununun kapsayıcı olmasını istiyor Eğitim-Bir-Sen Manisa İl Temsilciliği tarafından Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlenen basın açıklamasında Öğretmenlik Meslek Kanununun ayrıştırıcı değil kapsayıcı olması vurgulanarak kanunun eğitimcileri bölmemesi gerektiği ve hakların yarım kalmaması istendi. Manisa Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Halil Kallat ve öğretmenler Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledi. Geniş katılımla yapılan basın açıklamasında konuşan Memur Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Halil Kallat, "Bugün buraya, yüksek sesle; ’Öğretmenlik meslek kanunu, ayrıştırıcı değil kapsayıcı olmalı, eğitimcileri bölmemeli, haklar yarım kalmamalı.’ demek için toplanmış bulunuyoruz. Uzun yıllar ihtiyaç haline gelen ve yıllarca talep ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu, nihayet bundan iki yıl önce çıkarılmıştı. Ancak ne yazık ki çıkarılan kanun, bütün uyarılarımıza rağmen ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmemiş, daha ilk uygulamasında yetersizliği ortaya çıkmıştı. Kapsamı dar tutulmuş; şube müdürlerini, ilçe Milli Eğitim Müdürlerini, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılarını, bakanlık ve eğitim müfettişlerini, şahsa bağlı uzmanları ve araştırmacıları kapsam dışı bırakan mevcut kanunun bir kısım maddeleri ise Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bu günlerde yetersizliği açık ve iptal edilen maddeleri ile uygulama şansı kalmayan kanunun yeniden düzenlenmesi ve bu sefer kapsamı geniş, şiddete yaptırım içeren ve eğitimcilerin tamamını memnun edecek bir kanun tasarısı, TMBMM gündemine gelsin istiyoruz." dedi. "Düğme baştan yanlış iliklenmiş" Adaletin tüm kamuya hakim olmasını istediklerini belirten Kallat, "Ülkemizin kamu personel sistemi, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda şef, şube müdürü, daire başkanı, genel müdür şeklinde hiyerarşik sıralanan yönetim hizmetleri kadro grubu şekilde tasarlanmıştır. Nitekim kariyer uzmanlığından şef ve daha üstü kadrolara uzanan bir mesleki kariyer ve görevde yükselme silsilesi kurgulanmıştır. Ancak yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük hakları ve yetkileri verilmiştir. Hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük haklarının verildiği görülmektedir. Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş; uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanları, eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan ve çoğunlukla da öğretmenlik ünvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, fiilen öğretmenlik yapmadıkları ve genel idare hizmetleri sınıfına dahil olmaları gibi gerekçelerle kariyer basamakları sınavına girmelerine dahi imkan tanınmamıştır. İşte bugün burada toplanmamızın, hep birlikte ses vermemizin, ortak iradeyle söz söylememizin nedeni; eğitim yönetiminin yükünü omuzlayan, sorunları sırtlayan millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto etmek, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında bu konudaki değişiklik talebini ve ihtiyacını haykırmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kısmî iptal kararı sonrası, Bakanlığın girişimiyle yeni bir Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı hazırlandığını, Cumhurbaşkanlığında son şekli verilen tasarının TBMM’ne sevk edileceğini biliyoruz. Ancak taslağın görüşüldüğü süreçte, çeşitli bahanelerle eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Şube müdürü veya üstü kadrolarda bulunan personelin büyük bir çoğunluğunun diğer bakanlıklardan farklı olarak öğretmen kökenli olduğu, öğretmenlik ünvanlının bu kişiler yönünden kazanılmış bir hak, hak edilmiş bir unvan, yetkinliğe sahip bir meslekî tecrübe olduğu unutulmamalıdır. Yine söz konusu kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu hizmetinin niteliği gereği eğitim ve öğretimden ayrıştırılması mümkün bulunmayan eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettikleri, bulundukları kurumların sadece bir idarî faaliyet yürütülen yerler değil eğitim kurumlarını tamamlayan yapılar oldukları, kısaca bizatihi eğitim-öğretimin içinde bulundukları göz ardı edilmektedir." diye konuştu. "Özlük hakları tanımlanmalı ve geliştirilmeli" Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak bir kanun taslağı veya önerisi hazırlayarak Millî Eğitim Bakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Meclis’te grubu bulunan partilerin yöneticilerine sunduklarını hatırlatan Kallat, "Söz konusu önerimizde şube müdürü, dengi veya üstü eğitim yönetimi/denetimi kadrolarında bulunanlara da kariyer basamakları sürecinde unvan için başvuruda bulunma hakkı tanınmasını ifade etmiştik. Gelinen noktada, bu kadrolarda bulunan eğitimcilerin, uzman/başöğretmenlik unvanına ve haklarına sahip olmaları yönündeki beklentilerinin meslek kanunu içerisinde olması noktasında artık daha fazla geç kalınmamalıdır. Biz, meslek kanununda, bütün eğitim çalışanlarının statü ve unvan farkı gözetilmeksizin aynı haklara erişimlerinin mümkün hale gelmesini, özlük haklarının tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz." dedi. "Devletin memuru ÖMK mağduru" Eğitim-Bir-Sen olarak, hedefler ve gerçekler eğitimciyi ayrıştırmayan bütünleştiren, farklılaştırmayan eşitleyen, engellemeyen destekleyen; eğitimi ve eğitimciyi bütüncül, eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir bakışla ele alan bir meslek kanunu içeriğinin oluşmasının mümkün ve elzem olduğuna inandıklarını anlatan Kallat açıklamasını şöyle tamamladı: "Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyoruz. Siyasi iradeyi ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri karşılayan, millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınması konusunda adım atmaya çağırıyoruz. Bu vesile Öğretmenlik Meslek Kanunu ve gündemimizde ve takibimizde olan bazı konuları özetleyerek yüksek sesle diyoruz ki; Öğretmenlik Meslek Kanunu ekonomik krize kurban edilmemelidir. Ek ders ücreti artırılmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik kıdem süreleri söz verildiği gibi 5 ve 10 yıl olmalıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası katmerli ceza haline gelmemelidir. Birinci dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge hayata geçirilmelidir. Kadroya geçen öğretmenler, kadrolu öğretmenliğin özlük haklarından faydalanmalıdır. Anayasal bir hak olan aile bütünlüğü teminat altına alınmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakat kaldırılmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılmalı, memurluğa sınavsız geçişin önü açılmalıdır. İptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesine çözüm üretilmelidir. Kamudaki şeflerin maaş dezavantajları giderilmelidir."
Samsun İyot eksikliği, guatr ve kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarıyor Tiroit bezi hastalıkları (guatr) ülkemizde sadece Karadeniz Bölgesi’nde değil, tüm bölgelerimizde sıkça görülüyor. Bu durum da iyot ve selenyum eksikliğinden kaynaklanıyor. “Eskiden guatr hastalığına yol açtığı düşünülen karalahana, turp, şalgam, kabak ve karnabahar gibi sebzelerin tüketilmesinde guatr açısından sakınca yoktur” diyen Medicana Sağlık Grubu Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “İyot eksikliğini önlemek için günlük 100-150 ug iyot alınmalı” dedi. İyot eksikliği; tiroit hastalıklarının yanı sıra meme kanseri ve kalp damar hastalıklarına da sebep olabiliyor. Medicana International Samsun Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “İyot eksikliği, en çok iyotlu tuz kullanmayanlarda görülür. İyot eksikliğinin nedenleri arasında deniz ürünleri ve hayvansal gıda tüketimindeki eksiklik, brokoli, karnabahar, brüksel lahanası ve soya içeren besinler, ayrıca besinlerin çiğ tüketilmesi ve sigara içmek sayılabilir. Günlük iyot alımını dengelemek için iyotlu tuz tüketimi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir. Günlük ortalama 100-150 ug alınması gereken iyot, vücutta çok önemli olan tiroit hormonlarının üretiminde kullanılır. Tiroit hormonları o kadar önemlidir ki; zeka gelişiminden büyümeye, bağışıklık sisteminden sindirim sistemine kadar birçok önemli yapıyı kontrol eder” diye konuştu. Saç dökülmesi, eklem ağrıları, ödem ve düzensiz tansiyon görülebilir “İyot eksikliği, guatr ve hipotiroidi gibi önemli sağlık sorunlarına neden olabilir” diyen Doç. Dr. Gökosmanoğlu, şu bilgileri verdi: “Vücuttaki büyüme ve gelişmeden beyin ve sinir gelişimine kadar sorumlu olan iyot, tiroid hormonunun yapımında da rol oynar. Bazı gıdalarla alınan iyot, hızlı bir şekilde bağırsaklardan emilerek tiroit hormonu yapımında kullanılır; boynun ön tarafında yer alan kelebek şeklindeki tiroit bezi tarafından tiroit hormonlarına dönüştürülür. İyot eksikliğine bağlı hipotiroidinin belirtileri arasında, halsizlik, uyku hali, dikkat dağınıklığı, depresyon, kilo alımı, ciltte kuruluk, saç dökülmesi, tırnakların kolaylıkla kırılması, üşüme, terlemede düzensizlik, eklem ağrıları, ellerde uyuşma, kaslarda kramp, guatr, tansiyonda düzensizlik (yüksek veya düşük), çocuklarda boy kısalığı ve zeka geriliği, kolesterol seviyesinde artış, hamile kalamama, düşük yapma, adet düzensizliği, vücutta şişlik, ödem ve gözaltlarında şişlik sayılabilir. Bu tip belirtiler görüldüğünde mutlaka uzman bir hekime başvurulmalıdır.” Tuz tüketimini artırmak yerine iyotlu besinlere yönelin Doğru iyot tüketimi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “İyot en fazla balıklar, istiridye, karides, ıstakoz ve deniz yosunları gibi diğer deniz canlılarında bulunur. Mezgit, ton balığı gibi derin tuzlu su balıkları ise daha fazla iyot içerir. Sebzelerden ıspanak, şalgam, pazı, kabak, sarımsak ve kuru fasulye bol miktarda iyot içerir. Meyve olarak çilekte bulunan iyot, süt ve süt ürünlerinden de temin edilebilir. Günlük iyot ihtiyacının yaklaşık yarısı bir kase yoğurt, yüzde 40’ı bir bardak süt, yüzde 20’si ise bir yumurtadan alınabilir. İyot eksikliğini tamamlamak için tuz alımını artırmak yerine bu ihtiyacın diğer besinlerden karşılanması daha doğrudur. Pişirme ile besinlerdeki iyot oranı azaldığı için besinlerin taze tüketilmesi, aşırı kaynatma ve kızartmaya maruz bırakılmaması gerekir. Yemeğe tuz atılmak isteniyorsa, pişirip soğuttuktan sonra serpmek önerilir. Gebelerde de iyot takviyesi şarttır” ifadelerini kullandı.
İzmir İzmir’in ibadethanelerinde bayram temizliği İzmir Büyükşehir Belediyesi, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi ibadethanelerdeki temizlik çalışmalarına hız verdi. İZBETON bünyesindeki ekipler, camileri minberinden avizesine kadar baştan sona temizliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, yurttaşların temiz ve sağlıklı bir şekilde ibadet edebilmelerini sağlamak için camilerde detaylı temizlik çalışması yürütüyor. İZBETON A.Ş. bünyesinde görev yapan ekipler, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi faaliyetlerini hızlandırdı. Son olarak Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda yer alan Hisar Camii’nde temizlik yapıldı. Ekipler, tarihi caminin ahşap aksamlarını özel deterjanlarla teker teker sildi. Caminin avizeleri dezenfektanlarla yıkandı, silinerek temizlendi. Halıların tamamı süpürüldü ve yıkandı. Caminin minberinden mihrabına, camlarından duvarlarına kadar köşe bucak temizliği tamamlandı. Ekipler, belirlenen periyotlarla İzmir genelindeki ibadethanelerin temizliğini yapmaya devam edecek. Çalışmalar hakkında bilgi veren İZBETON İbadethane Temizlik Ekip Sorumlusu Özkan Çiçek, “Biz her gittiğimiz camide cam, çerçeve, ahşap aksam, avize temizliği, halı yıkaması gibi komple genel bir temizlik yapıyoruz. Lavabolara kadar, şadırvanlara kadar girerek temizliğimizi yapıyoruz. Bu hizmetleri sadece camilerimizde değil, cemevi, kilise, sinagog gibi bütün ibadethanelerde yapıyoruz. İzmirlilerin sağlıklı bir şekilde ibadet edebilmeleri için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” diye konuştu.