KÜLTÜR SANAT - 10 Haziran 2015 Çarşamba 11:02

Hatice Tekin: 'Kitap bir süreç değil, sonuçtur'

A
A
A
Hatice Tekin: 'Kitap bir süreç değil, sonuçtur'

Yazar Hatice Tekin’in Şule Yayınları’ndan çıkan “Şehirler Arası” adlı kitabı raflardaki yerini aldı. Kitap yazmanın bir süreç değil sonuç olduğunu belirten Tekin, öykülerinin kitaplaşmasını bebeğini giydirip süsleyerek, gelen misafirlere göstermeye benzetti.

Yeni çıkan ve kendisi için ilk olma özelliği taşıyan “Şehirler Arası” öykü kitabını bizlere anlatan Hatice Tekin aynı zamanda çiçeği burnunda bir yazar. Öykülerini titizlikle kaleme alan Tekin yazı yazmanın dışarıdaki keşmekeşte boğulan birisinden çok daha kolay olduğunu söyledi. Yazar Hatice Tekin bu anlamda örnek bir işe imza attı diyebiliriz. Bizler de kendisinin bu süreci nasıl başlattığını, nasıl karar verdiğini, vaktini nasıl değerlendirdiğini ve kitabının isminin nereden geldiğini merak ederek sizler için sorduk.

Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Klasik anlamda söylemek gerekirse evli, üç yetişkin çocuğu bulunan, lise mezunu bir ev hanımıyım. Fakat bu ve benzeri etiketlerin bir insanı tanımamıza ne derece katkısı olur bilemiyorum. Ben kendimi bir arayıcı olarak nitelemek istiyorum. Hayatın belli dönemlerinde farklı arayışlara girmiş biri. Bu yüzden kullanmadığı pek çok belge sahibi olmuş, yine de aradığını bulamamış biri. Çok şükür bizi bizden çok düşünen bir yaratıcımız var. Kaybolmamıza izin vermiyor. Onun sayesinde doğru yola farkında olmadan adım adım yürüyoruz. Bulduğumuzda fark ediyoruz ki vakit kaybı olarak gördüğümüz diğer şeyler aslında birikimlerimiz. 

Yazmaya nasıl başladınız ve kitap çıkarma süreciniz nasıl gelişti?

Bahsettiğim bu arayış içinde bir gün yolum Ali Ural Bey'in atölyesine düştü. O günü milat olarak kabul edebiliriz sanırım. Aradığımı bulmuştum. Birkaç yıl boyunca atölyedeki çalışmalara devam ettim. 
Aslında yazmanın kendisi başlı başına bir süreçtir. Bu uzun ve meşakkatli yolculuğu atlayıp sonuca, yani kitap çıkarmaya varmak ne derece doğru olur bilmem. Her öyküm kendi sürecini yaşayarak doğdu. Kimisine birkaç gün içinde son noktayı koydum, kimisi aylarca uğraştırdı beni. Asıl zevki bu süreçte yaşadım. Öykülerimin kitaplaşmasını, bebeğimi giydirip süsleyerek gelen misafirlere göstermeye benzetiyorum. Kitap süreç değil sonuç.

Bu süreçte okuma listeniz ve etkilendiğiniz bir yazar oldu mu?

Atölyeye devam ettiği süre içinde ne okumalıyım telaşına hiç düşmedim. Çünkü Ali Bey, yazdığı birkaç metinden sonra öğrencisini tanır ve onun tarzına uygun, gelişimine katkısı olacak bir kitap söyler. Zaman içinde ihtiyaca yönelik yeni kitap ve yazarları ilave eder. Bu bir çeşit kişiye özel reçetedir. Başka isimler de okuyorum tabii ama reçetemdekiler hep başucu kitaplarım oluyor. Refik Halit Karay, Sabahattin Ali, Sait Faik ve Çehov ilk aklıma gelenler.

Ev hanımısınız ve sizin gibi birçok bayan bu tür şeyler yapmak istese bile vakit ayıramıyor. Sizin için zor oldu mu?

Vakit ayırdığımız, biraz düşününce anlamsız gelen pek çok şey yapıyoruz gün boyu. Hayatımızı televizyon gibi fazlalıklardan temizleyebilirsek, konu komşu ziyaretlerine sınır getirebilirsek, ev içinde daha pratik bir düzen oturtabilirsek vaktimiz bereketlenecektir. Bunu söylemesi yapmasından kolay tabii. Öğrenene kadar ben de bocaladım. Uzun bir süre hangi işe el atsam yarım kaldı ama sonunda her şey düzene girdi.

Hem aileniz ve gündelik işleriniz hem de kitap çalışmanızı nasıl dengelediniz?

Yazmayı günlük hayatın bir parçası haline getirdikten sonrası kolay oldu. Kimse yemek yaparken, çamaşır katlarken ailemle bunlar arasında bir denge kurmalıyım diye düşünmez. Hayat hep dengededir zaten. Onu yanlış yönlere çekerek kendimiz zorlaştırıyoruz.

Örnek olacak bir işe imza attınız. Herkes kitap çıkartıyor yazıp çiziyor sizin hikâyeniz onlardan biraz farklı. Ev hanımı olup yazmaktan çekinen bayanlar için neler söylemek istersiniz?

Ev hanımı olmanın yazmaya menfi bir etkisi olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Hatta bunu lehimize çevirmek mümkün. Bence dışarıdaki keşmekeşte boğulan birisinden çok daha kolay yazarız.
Öte yandan ev hanımı ve anne olmak sınırlarımızın kolayca aşılacağı anlamına geliyor. Bazı dönemde mesela çocuklar küçükken sınır koymaya çalışmak, yazmak için sakin bir köşe aramak kişiyi çok zorlayacaktır. Bize düşen hayalimizi biraz ertelemektir. En fazla birkaç yıl sürecek olan bu dönemi geçirdikten sonrası kolay.

Başlığınız oldukça dikkat çekici "Şehirler Arası". Bu ismin sizin dünyanızda bir anlamı var mı?

Şimdi dışarıya çıkıp on kişiye sorsak, "Yaşadığınız şehirde mi doğdunuz?" diye. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerin birindeysek yarıdan fazlasının cevabı benimle aynı olacaktır. Başka şehirde doğup bir şekilde buraya yerleşmişlerdir. Kimi okumak, kimi çalışmak için gelmiştir, kimi de benim gibi evlilik sebebiyle. Peki, içinde yaşıyor olmak, bizi oralı yapar mı? Tabii yapar ama bu demek değildir ki doğduğun yeri unutacaksın.
Tatilleri düşünelim. Yıl boyunca doğup büyüdüğümüz baba ocağını düşler, vaktin bir an önce gelmesini dileriz. Aslında aradığımız geçmişin tadıdır. Bulsak da bulmasak da orada geçirdiğimiz birkaç günün ardından yaşadığımız, yurt edindiğimiz yerleri özleriz. Bu alışkanlığın çok ötesinde bir şeydir. Koşa koşa eve döner, sokağımıza girdiğimiz anda rahatlarız ama daha valizleri boşaltmadan baba ocağının acısı yeniden düşer içimize. Bu yıllar yılı sürer gider böyle. Ben bu gelgiti yaşamıyorum, diyen biri olabilir mi, hiç sanmıyorum. 

Otuz yıldır İstanbul'da yaşayan biri olarak kendimi bir İstanbullu olarak görüyorum ama aynı zamanda bir Konyalı. Ne tamamen oralı ne tamamen buralı. Şehirler arasında yaşıyorum. Kitabımın ismi sadece benim için değil, doğduğu yerlerden uzakta yaşayan herkes için anlamlı.

İlk kitabınız ve oldukça heyecanlı bir durum olmalı neler hissediyorsunuz?

Duygularımız tek bir kelimeyle açıklanabilse işimiz kolaylaşırdı ama öyle değil. Bence ömrümüze anlam katan duygularımızın çeşitliliğidir. Heyecan bu işin olmazsa olmazı. Peki ona eşlik eden duyguları görmezden mi geleceğiz. Mesela okuyucuları merak ediyorum. Ya öykülerim beğenilmezse diye endişeleniyorum. Geri dönüş yapanlara seviniyorum. Uzun süredir zihnimi meşgul eden bir şeyin tamamlanmış olması muazzam bir rahatlama duygusuna sebep oldu. Bu his yüzünden rehavete kapılır mıyım diye kaygılanıyorum. Bir daha yazamamaktan korkuyorum. İlk aklıma gelenler bunlar. İyi ki her durumda dillendireceğimiz pek çok duygumuz var. Yoksa tabağımızdaki yemeğin tadı pek yavan olurdu.

Bundan sonra nasıl bir çalışma yapmak istiyorsunuz?

Bir yola çıktık ama istikamet belli değil. Ben hayatın içinde yakaladığım anları öykülemeye devam edeceğim. Bırakalım onlar beni istedikleri yere götürsün.

Son olarak okuyucularımıza kitabınızdan bahseder misiniz?

Şehirler Arası, geçmişle şimdi arasında fark etmeden yaptığım yolculukların toplamıdır aslında.
Kitapta ayrı bölümlere yerleşmiş olsalar da öyküler birbirinin peşi sıra girmişti dünyama. Bir yanda Konya'daki çocukluğuma ait, geçen zamanla birlikte silikleşen anıları, diğer yanda şimdinin üzerimde bıraktığı etkileri kaydetme çabam var öykülerimde. İyi ki de var. Bütünüyle geçmişte yaşamak mümkün değil ama sürekli şimdi de oyalanmakta çok durağan geliyor bana.

ŞİFA KAYMAK
   

Hatice Tekin: 'Kitap bir süreç değil, sonuçtur'
 

Hatice Tekin: 'Kitap bir süreç değil, sonuçtur'

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da kestanenin geleceği ele alındı Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, Kardelen ve Yaylacık markalarıyla iç pazara, Cardelion markasıyla dış pazara Bursa kestane şekeri üreten İlka Şekerleme tesislerini ziyaret ederek, kestanenin şekere dönüşüm sürecini yerinde inceledi. Ziyarette, Bursa’da kestane yetiştiriciliğinin yeniden güçlendirilmesine yönelik yürütülen çalışmalar ele alındı. Bursa’nın coğrafi işaretli ürünü kestane şekerinin üretim sürecini yakından incelemek amacıyla İlka Şekerleme’nin Nilüfer Yaylacık’taki modern tesislerine gelen Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, üretimin her aşamasına ilişkin detaylı bilgi aldı. Ziyarette İlka Şekerleme Genel Müdürü Mümin Akgün ev sahipliği yaptı. Ziyaret kapsamında Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, orman meyvesi olan kestanenin işlenerek katma değeri yüksek bir ürüne dönüşme sürecini yerinde gözlemledi. Üretim hattı, hijyen ve sanitasyon uygulamaları, kalite kontrol süreçleri ile ihracata yönelik üretim standartları hakkında bilgilendirilen Şahan, kestane yetiştiriciliğinin Bursa ekonomisi ve orman köylüsü açısından taşıdığı öneme dikkat çekti. Ziyarette, Bursa’nın kestane şekeri üretiminde merkez konumda olmasına rağmen, kestane ağaçlarında görülen gal arısı ve mavi mürekkep hastalığı nedeniyle son yıllarda verim düşüşü yaşandığı, bu nedenle üreticilerin hammaddeyi ağırlıklı olarak Ödemiş ve Kiraz bölgelerinden temin etmek zorunda kaldığı değerlendirildi. Bu tablonun tersine çevrilmesi amacıyla Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün, Orman Genel Müdürlüğü koordinasyonunda kestane yetiştiriciliğine yönelik yürüttüğü çalışmalar da gündeme geldi. Orman Genel Müdürlüğü’nün son yıllarda kestane zararlılarına karşı yürüttüğü biyolojik mücadele ve ıslah çalışmaları sayesinde, sahada verim artışlarının gözlemlenmeye başlandığı, bu çalışmaların kestane yetiştiriciliğinin sürdürülebilirliği açısından önemli bir eşik oluşturduğu vurgulandı. Ziyarete ilişkin yapılan açıklamada, Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün kestane gal arısına karşı yürüttüğü biyolojik mücadelenin somut sonuçlar verdiği belirtildi. 2025 yılında yürütülen çalışmalar kapsamında 650 bin gal yumrusunun toplandığı, bu yumrulardan 75 bin adet gal arısının doğal düşmanı olan Torymus sinensis üretildiği ve yüzde 11,5’lik üretim oranına ulaşıldığı ifade edildi. Bursa Orman Bölge Müdürü Erdal Şahan, Bursa’da kestane yetiştiriciliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların Orman Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle kararlılıkla sürdürüldüğünü vurguladı. Kestanenin hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli bir orman ürünü olduğuna dikkat çekildi. İlka Şekerleme Genel Müdürü Mümin Akgün ise firma olarak Bursa’da kestane yetiştiriciliğinin yeniden güçlenmesi adına üzerlerine düşen sorumluluğu almaya hazır olduklarını ifade etti. Akgün, yerel üretimin artmasının hem sektör hem de Bursa ekonomisi açısından önemli kazanımlar sağlayacağını dile getirdi.
Kayseri Başkan Palancıoğlu KAYSO heyetine gözde projelerini gezdirdi Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, ilçenin gözde projeleri arasında yer alan Çarşı Melikgazi projesi ile Melikgazi Belediyesi Mehmet Altun Havacılık ve Uzay Teknolojileri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mehmet Büyüksimitci, Meclis Başkanı ve yönetim kurulu üyelerine gezdirerek, bu iki yatırım hakkında bilgiler verdi. 2 projeyi heyete gezdirerek yapılan çalışmaları detaylarıyla birlikte paylaşan Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, "Kayseri Sanayi Odası Başkanımız Sayın Mehmet Büyüksimitci, Meclis Başkanımız Sayın Abidin Özkaya ve değerli yönetim kurulu üyeleri ile Çarşı Melikgazi ve Havacılık Lisemize teknik ziyaret gerçekleştirdik. Çarşı Melikgazi’yi 13 Şubat’ta inşallah açmaya karar verdik. Firmalarımızla anlaşmalarımızı yaptık. Birçoğu üretime başladı. Çarşı Melikgazi Kayseri’nin ticaretinin yeni güler yüzü olacak. Havacılık Lisesi de bizim için son derece önemli. Melikgazi Belediyesi Mehmet Altun Havacılık ve Uzay Teknolojileri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kayseri’nin sanayisine yeni bir yön verecek şekilde, İngilizce hazırlık olmak üzere 50 öğrencimiz ile eğitime başladı. İnşallah Sanayi Odamızın, sanayicilerimizin, savunma sanayi şirketlerimizin ve Savunma Sanayi Başkanlığımızın, hepsinden önemlisi Kayserililerin burayı sahiplenmesi; Kayseri’nin ve ülkemizin geleceği açısından son derece önemli. Kayseri’mizde özellikle Sanayi Odası Başkanımız, bakanlarımız, milletvekillerimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanımız ile el ele vererek ortaya çıkartacağımız havacılık ve uzay bilimleri ile ilgili bir OSB çalışması var. Bu yeni kurulacak olan OSB’ye bu okulumuz bir zemin teşkil edecek. Kayseri’nin geleceğine ve sanayisine yön verecek çocukların yetişmesine vesile olacak. Ben değerli başkanlarıma, sanayicilerimize ve yönetim kuruluna ziyaretlerinden dolayı teşekkür ediyorum." dedi. "Çarşı Melikgazi Kayseri’nin marka değerine çok ciddi katkıda bulunacak" Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mehmet Büyüksimitci de çok faydalı bir gezi gerçekleştirdiklerini söyleyerek projelerle ilgili şunları dile getirdi: "Hakikaten bugün çok faydalı bir gezi yaptık. Tabii ki biz sosyal medyadan sizleri takip ediyoruz ama özellikle Çarşı Melikgazi bence Türkiye’de örneği olmayan bir konseptle kurulmuş. Kayseri’ye Kayseri’nin marka değerine çok ciddi katkıda bulunacak. İçerideki konsept gereği Kayseri’nin belli firmalarının olması ve dışarıdan gelecek misafirlerin ilk adres olarak seçeceğine inanıyorum. Vatandaşımız da çok teveccüh gösterecektir. Standart işler dışında güzel işler yapıldığı için size ve ekibinize çok teşekkür ediyoruz. Kayseri’ye değer katıyorsunuz. Havacılık Lisemiz ise Türkiye’nin geleceği ile ilgili çok güzel bir okul. Vizyoner bakış açısıyla mesleki eğitimle ilgili böyle bir girişimde bulunmanın bugün de sonuçlarını alıyoruz. Çocukların en yüksek okulları kazanacak puanlarla bir meslek lisesi seçmiş olmaları aslında bu okulun ne kadar doğru kurgulandığını gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde de gördüğümüz gibi mesleki eğitimle ilgili demek ki bizim bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Bunu da yine siz yaptınız. Kayseri’nin 1926’da başlayan havacılıkla ilgili bir serüveni vardı. Bu okul ile bunu tekrar bir imza altına almış olduk. Önümüzdeki yıllarda kurulacak olan Uzay, Havacılık ve Savunma İhtisası OSB ile endüstriyel üretim Kayseri’de başlayacak. Sizlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum."
Kocaeli Başiskele’de ulaşım konforu için yeni çalışma Başiskele ilçesinde ulaşım konforunu artırmak amacıyla Hoca Ahmet Yesevi Caddesi’nde başlatılan yenileme çalışmaları sürüyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı ekipleri, ilçenin önemli güzergahlarından biri olan 3 bin 200 metre uzunluğundaki caddede altyapı ve üstyapı çalışmalarını eş zamanlı yürütüyor. Güzergahın 2 bin 500 metrelik bölümünde binder asfalt serimi ve yaya kaldırımı imalatlarını tamamlayan ekipler, bu kısımda 5 bin 500 ton aşınma tabakası asfalt serimi gerçekleştirdi. Yol genişletme ve altyapı çalışmaları sürüyor Caddenin kalan 1 kilometrelik kısmında altyapı yenileme çalışmaları devam ederken, 800 metrelik bölümde ise yol genişletme işlemi yapılıyor. Çalışmalar kapsamında elektrik hatları yer altına alınırken, dekoratif aydınlatma direklerinin montajı ve orta refüj düzenlemeleri gerçekleştiriliyor. Dere ıslahı ve menfez inşası tamamlandı Proje dahilinde Kanlı Dere üzerinde yürütülen ıslah çalışmaları neticesinde bir menfez inşa edildiği, güzergah üzerinde iki ayrı kavşak düzenlemesinin yapıldığı kaydedildi. Özellikle hafta sonları Yuvacık Barajı güzergahını kullanan sürücüler için alternatif ve konforlu bir ulaşım aksı oluşturulması hedeflenen caddedeki taş duvar ve çevre düzenleme imalatlarının kısa sürede tamamlanacağı belirtildi.
Antalya Dağın zirvesinde mahsur kalıp çığlığını 4 gün sonra duyurabilen genç: "Devletimden Allah razı olsun, gelmeseler ölecektim" Antalya’da 800 metre rakımlı dağa çıkıp 650’nci metresinde mahsur kaldıktan sonra yardım çığlığını dördüncü gün duyurabilen genç, ihbarla bölgeye yönlendirilen JAK ve AFAD ekiplerinin başarılı operasyonuyla kurtarıldı. Geceyi dağda ekiplerle birlikte ateş yakıp yemek yiyerek geçiren genç, zirveden 5’inci gününde indirildi, "Allah razı olsun devletimizden. Gelmeseler orada ölecektim ya da kendimi atacaktım. Gece geldiler ateş yaktılar, yemek yedirdiler. Çok minnettarım" dedi. Antalya’nın Konyaaltı ilçesi Çakırlar Mahallesi’nde, cumartesi günü yaklaşık 800 metre rakımlı dağın 650’nci metresinde mahsur kalan Samet Kara (29), günlerce sesini duyurmaya çalıştı. Pazartesi gecesi ise dağlık alandan bir kişinin bağırdığını ve yardım istediğini duyan bölgedeki kum ocağındaki çalışanlar çevreyi kontrol etti. Sesin geldiği bölgeyi kontrol eden güvenlik görevlileri yardım çağrısının sarp kayalıkların olduğu dağlık alandan geldiği fark etti. Bölgede kendi imkanları ile arama yapan çalışanlar kimseye rastlayamadı. Ancak dün sabah saatlerinde tekrar bir kişinin yardım istediğini duyan çalışanlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Drona el salladı Aynı zamanda bölgede ikamet eden bir vatandaşın dağlık alanda bir kişiyi gördüğü ve el salladığı ihbarı üzerine bölgeye Jandarma Komando Arama Kurtarma timi (JAK) ve AFAD ekipleri sevk edildi. Verilen konuma gelen AFAD ekipleri ilk olarak termal ve kızılötesi kameralı dronlar ile bölgede arama yaptı. Yapılan aramada ilk olarak mahsur kalan gencin yeri tespit edildi. Kayaların arasında bir oyuğa sığındığı ve oldukça bitkin halde olduğu gözlenen genç, mahsur kaldığı yerden kurtarmak için gelen AFAD ekiplerinin gönderdiği drona el sallayarak mutluluğunu gösterdi. 10 saatlik tırmanış ile ulaştılar Gencin yerini tespit eden AFAD ekipleri gencin bulunduğu noktanın sarp kayalık ve ulaşımın imkansız olması nedeniyle Jandarma Komando Arama Kurtarma (JAK) timinden yardım istedi. Dağlık alanın diğer yanından dün öğlen saatlerinde tırmanışa başlayan JAK ekipleri yaklaşık 10 saatlik uğraş sonunda 4 gündür bölgede mahsur kalan Samet Kara’nın yanına gece saatlerinde ulaşmayı başardı. Sığındığı oyukta kendisini kurtarmak için gelen JAK ekibini karşısında gören genç büyük mutluluk yaşarken, yapılan ilk kontrolde herhangi bir yaralanma olmadığı belirlendi. Ateş yakarak geceyi birlikte geçirdiler Yağışın devam etmesi ve saatin geç olması nedeniyle herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması adına gencin sağ salim kurtarılması için JAK ekibi geceyi bölgede geçirip hava aydınlanınca inişe geçme kararı aldı. Gencin bulunduğu noktaya kamp kuran JAK timi ıslanan ve üşüdüğü görülen gencin ısınması için ateş yakarak yiyecek ile su verdi. Sabah erken saatlerde ise genci aşağı indirme çalışmaları tekrar başladı. Ayağındaki terliği kullanılamaz hale gelen Samet Kara’ya ekipler ayakkabı getirip giydirdi. Ardından Kara, gerekli emniyet tedbirleri alınarak, JAK ve AFAD ekipleri tarafından dağcılık ekipmanları ile indirilerek kurtarılması sağlandı. "Allah razı olsun devletimizden" Kurtarılmasının sevincini yaşayan Kara, "Tedbirsiz dağa çıktım. 4 ya da 5 gündür oradaydım. Allah razı olsun devletimizden. Gelmeseler orada ölecektim ya da kendimi atacaktım. Gece geldiler ateş yaktılar, yemek yedirdiler. Çok minnettarım" dedi. "Canım sıkılmıştı, yıldızlara bakacaktım" Kara, neden dağa çıktığı yönündeki soruya da "Yıldızları bakacaktım. Canım çok sıkılmıştı" cevabını verdi. Bölgede hazır bekleyen sağlık ekiplerince kontrolleri yapılan genç, ardından tedbir amaçlı hastaneye götürüldü.