KÜLTÜR SANAT - 01 Mart 2017 Çarşamba 12:46

Hayatta kalan sürgünü yaşamış tek Osmanlı’nın belgeseli çekildi

A
A
A
Hayatta kalan sürgünü yaşamış tek Osmanlı’nın belgeseli çekildi

1924 Osmanlı Hanedanı sürgününü yaşayıp hayatta olan tek kişi olan Bilun Alpan’ın hayatı belgesel oldu.

“Bilûn-Sürgünün Son Tanığı” belgeselinin galası, Osmanlı hanedan mensuplarının katılımıyla Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleşti. Belgesel 15 Mart’ta TRT Belgesel ekranlarında yayına girecek. 

Gala Osmanlı hanedan mensuplarından Orhan Osmanoğlu ve eşi Esra Osmanoğlu, Harun Osmanoğlu, Yavuz Alpan ve kızı Cynthia, Osman Selahattin Osmanoğlu, Nurhan Osmanoğlu, Sultan Vahdetin'in torunu Hanzade Hanım’ın katılımıyla gerçekleşti. Belgeselin yönetmeni ve yapımcısı Kerime Şenyücel ile belgeselin müziklerinden sorumlu Deya Köroğlu da gösterimde yer aldı. Birun Alpan, ilerleyen yaşı sebebiyle galada yer almadı.

Henüz 6 yaşında bir çocukken hilafet ve saltanatın kaldırılmasıyla sürgün edilen Sultan 1. Abdülmecid'in torunu 99 yaşındaki Bilûn Alpan'ın hayatını anlatan belgesel, aynı zamanda 1930’lardan sonra Beyrut’a sürgün edilen Osmanlı hanedan mensuplarının yaşamını konu alıyor.

“Birun Hanım soğuk davrandı ve hiç istemedi”

Belgeselin yönetmeni Kerime Şenyücel, “1924 serüveninde dünyanın dört bir yanına dağılan Osmanlı sürgünlerinin ne yaptığını merak ettik. Yaklaşık 100’den fazla aile mensubuna ulaştık. Ortadoğu ve Avrupa’ya gittik. Birun Hanım Sultan’ın Beyrut’taki çekimi başladı. 2005'de sürgüne tanık olan 5 haneden mensubu varken, bunların 4’ü de vefat etti. Çok zor, sinirli, kırgın ve gergin bir insan. Onu ikna etmek çok zor oldu. 2015 sonbaharında Beyrut’a gittik ve başladık. Birun Hanım önce soğuk davrandı ve hiç istemedi. Hala kırgın bir insan ama büyük bir vatan sevgisi var, inatla Türkçe konuşuyor. Çok zor dönemler geçirmişler. O dönemde Fransız, İngiliz, Amerikan basınından 1920’li, 1930’lu yıllarda Halife Abdülmecid’e rejim aleyhine, cumhuriyet aleyhine konuşmaları için para ile röportaj teklifleri gelmiş. Hiçbirini kabul etmemişler. Vatan sevgilerini her zaman koruyan bir aile” dedi.

“Geriye değil ileriye bakmalıyız”

Belgesel kadrosunda yer alan Birun Alpan’ın kardeşi Yavuz Alpan, “Herkes bu hikayeleri bilmiyordu. Bu belgeselle doğru şeyler anlatıldı. Herkes tarihi iyi bilmeli, bu belgeseller o bakımdan çok iyi. Bundan sonra geriye değil ileriye bakmalıyız. Bu memleketi yükseltmek ve ileri götürmek için uğraşmalıyız. Tarih unutulmaz ve değişmez” diye konuştu.

“Herkes bizden korkuyordu”

Sultan 2. Abdülhamit Han'ın torunlarından Harun Osmanoğlu ise, AK Parti iktidarından önce böyle işlerin yapılmasının mümkün olmadığına dikkat çekerek, şuanda büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. Harun Osmanoğlu, “Biz AK Parti'ye kadar böyle şeyleri göremedik. Çok mutluyum, eskiden böyle şeyler yoktu. Bir iki ay önce Sultan Abdülhamit’in doğum gününü yaptılar, inanmadım. Eskiye oranla fark büyük. Bu yaşa geldim bunları görüyorum, seviniyorum. Herkes bizden korktu. Ne yapacaklar, neden geldiler dediler. Ben televizyonlarda çıkmıyorum, konuşmam çok ağır gelir. Biz 77’de geldik, 85’de vatandaşlık verdiler. AK Parti'ye kadar bir Osmanlı'nın konuşması cinayetti, korkuyorlardı” diye konuştu.

“Biz çok badireler atlattık”

Belgeselin danışmanlığını üstlenen II. Abdülhamid'in torunu Orhan Osmanoğlu, belgeselin yapım sürecini ve Türkiye’deki Osmanlı algısının değişim sürecini şu sözlerle anlattı: 

“Bu belgesel tarihi bir belgedir. Beyrut’a giderek çalışmalara başladık. Belgeselde Birun Sultan'ın Türkiye’den ayrıldığı ve Beyrut’ta yaşadığı yıllardan itibaren bize neden dargın, neden sevinci, bunları belgeselde göreceğiz. Ailenin ortak bir görüşü ve mutluluk anı Türkiye dendiği zamandır. Yüzleri güler. Ama gidelim mi dediğimiz zaman ailede bir üzüntü oluyor. Özellikle yaşlılarda. Hala içleri buruk. Bu değişti artık, çünkü onlar 20-30 sene önceki hükümetleri biliyorlar ama şuanda başımızdaki hükümetin aileye bakışı çok iyi. İtibarımız fazlasıyla iade edildi. Aileyle yakın ilgilenildi. Bu bizim için çok gurur verici. Ben 1974’den beri Türkiye’de bulunuyorum. Biz çok badireler atlattık 1990’lara kadar. Bir hanedanın basına çıkması, konuşması, bir belgesele danışman olması olmazdı. Bugün artık Osmanlı'ya sahip çıkmaya başladık. Şu son 10 yılda büyük değişiklik oldu, insanlarımız tarihi ile kucaklaşmaya ve öğrenmeye başladı.”

"Osmanlı hanedanının hayatlarına ilişkin hep yarım yamalak çalışmalar yapılıyor"

Belgeselin müziklerini yapan Yeni Türkü grubunun solisti Derya Köroğlu ise, Osmanlı hanedan üyelerinin doğru şekilde anlatılması gerektiğine dikkat çekerek, “Çok çarpıcı bir konu. Her zamanki inceliği ve titizliği ile yaptı Kerime Hanım, bende elimden geleni yaptım. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde bir kopuklukta var, tabi kritik dönem ama kültürel olarak uzaklaşamazsınız. Kültür aradan yüzyıllar geçse de kendini yaşatıyor. Osmanlı'dan gelen kültürün her türlü güzel yanını almalıyız. Doğru bilgiler vermek lazım. Mesela kahramanlık hikayeleri söylemek değil. Osmanlı hanedanının hayatlarına ilişkin hep yarım yamalak çalışmalar yapılıyor. Bir uyarlama tabi olmalı ama bu gerçeğe ters olmamalı ”diye konuştu.

1924 yılındaki sürgünden sonra 1952'de Osmanlı hanedanının kadın üyeleri, 1974te de erkek üyelerinin yurda dönmelerine izin verildi. Bilun Alpan belgeselde 1989'da yerleşmek amacıyla Türkiye'ye geldiğinde, Beyrut'taki evinin iç savaşta yağmalandığını söylüyor. Türkiye’de de hayal kırıklığına uğrayınca bundan sonra asla evinden ayrılmak istemeyen Alphan, “Daha önce bir defa Türkiye'den, bir defa da Filistin'den sürüldüm. Artık evimi terk etmek, yeni bir sürgün yaşamak için çok yaşlıyım'' diyor.

İstanbul’da Yıldız Sarayı ve Sirkeci Garı'nda başlanan çekimlerin ardından Beyrut’a geçen ekip, Bilun Alphan ve ailesinin hayatlarını görüntüledi. Beyrut’taki çekimlerde Osmanlı hanedanının geçmişten bugüne olan hayatını belgelerle gözler önüne serildi. İstanbul’da Bilûn Hanım’ın 1924 sürgününden önce Yıldız Sarayı'nda geçen çocukluğu ile ilgili dramatik sahneler çekildi.

Bilun Alphan kimdir?

Bilun Hanım Sultan, 1. Abdülmecid'in torunu, Şehzade İbrahim Tevfik Efendi'nin kızı olan Fatma Zehra Sultan'ın kızıdır. 1918 İstanbul doğumlu olan ve Beyrut'ta yaşayan Bilun Alphan, 1940'ta Kudüs'te Hasan Jarallah ile evlenip, 1948'de ayrıldı. Nahide isimli bir kızı var. 

Fatih Gavuz - Gizem Özdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.
Düzce Düzce itfaiyesi 700 yangına müdahale etti Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü 2025 yılı boyunca bildirilen 1700 ihbarın 857 adedi için ekip yönlendirdi, 700 yangına müdahale etti. İtfaiye Müdürlüğü bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmaların içeriği hakkında bilgi verdi. Ekipler toplamda bin 700 çağrıyı yanıtladı. Acil durumlara müdahale süreci kapsamında toplam 857 yangın ihbarına ekip yönlendirilirken bu ihbarlardan bina, atölye, motorlu araç, depo ile ormanlık alandan oluşan 696 adedi fiilen söndürüldü. Ayrıca 2025 yılı boyunca toplam 540 insan ve hayvan kurtarma çalışması, 90 trafik kazası ihbarında 58 adet kurtarma çalışması yapıldı. Yine evrak çalışmaları kapsamında müdürlük tarafından bin 200 adet yangına uygunluk ruhsatı düzenlendi. Bunların yanı sıra 180 kez su tahliye çalışması ve 61 adet baca temizleme denetimi gerçekleştirildi. 116 kez tatbikat ve eğitim düzenlendi Acil durumlara müdahale kapasitesinin artırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi amacıyla yoğun bir eğitim süreci planlayan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca 116 kez tatbikat ve eğitim organize etti. İtfaiye’nin görevlerinin öğrenilmesi, ekipmanlarının tanıtılması amacıyla yürütülen eğitimler kapsamında 4 bin kişiye birebir teorik ve pratik eğitim programı düzenlenerek sertifika verildi. Dış görevlerde Düzce farkı Özellikle yaz aylarında yoğun şekilde meydana gelen orman yangınlarına müdahale için de dış görevlere katılan Düzce İtfaiyesi 2025 yılı boyunca toplam 22 ekip ile dış görev çağrılarına yanıt verdi, müdahale çalışmalarına destek oldu.