SAĞLIK - 13 Mayıs 2022 Cuma 11:33

Hemşireler Günü’nde “Hastanenin Enleri”ni seçtiler

A
A
A
Hemşireler Günü’nde “Hastanenin Enleri”ni seçtiler

Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi'nde 12 Mayıs Hemşireler Günü dolayısıyla salgın sürecinin başından bu yana büyük özveriyle görev yapan hemşireler için “Hastanenin Enleri” ödül törenini düzenlendi.

 Renkli törende hemşirelere en cesur, çalışkan, hızlı, en fedakar, yardımsever gibi kategorilerde ödüller verildi.
Sağlık çalışanları 2 yılı aşkın süredir korona virüsle mücadelede en ön saflarda görev yapıyor. Hemşireler de gece gündüz demeden özveriyle hastalarla yakından ilgilenirken kimi zaman ailelerinden uzak kaldı, kimi zaman Covid-19'a yakalandı. Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi'nde de 12 Mayıs Hemşireler Günü’nde çalışanlara motivasyon olması amacıyla “Hastanenin Enleri” ödül töreni düzenlendi. Törene Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Mehmet Velibeyoğlu, Başhekim Yardımcısı Dr. Nuray Özgür Abravcı ile çok sayıda sağlık çalışanı katıldı.

En cesur, en hızlı hemşireler seçildi

Tören Türk Halk Müziği sanatçısı Erdal Şahin ve orkestrasının konseriyle başlarken İstiklal Marşı ve saygı duruşuyla devam etti. Ardından “Hemşireyim Çünkü” başlıklı hemşirelerin kendilerini anlattığı videonun gösterimi yapıldı. Sonrasında hemşireler en çalışkan ve hızlı, en çevik, en fedakar, en uyumlu, en dinamik, yardımsever gibi kategorilerde ödüller aldı. Törenin ardından konuşan hemşireler salgın sürecinde yaşadıkları zorlukları anlatırken tüm meslektaşlarının 12 Mayıs Hemşireler Günü’nü kutladı.

“Enleri seçerken çok zorlandık"

Temizlik görevlisinden teknisyenine, hemşiresinden doktoruna sağlık hizmetlerinin bir ekip işi olduğuna dikkat çeken Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Nuray Özgür Abravcı, “Gerçekten hastalarımıza kendi yakınlarının ilgilenmediği kadar baktılar. Onların emeğini asla hiçe sayamayız, bu meslek bu süreçte bizim için daha bir anlam kazandı. 2 yıldır Hemşireler Günü’nü pandemi nedeniyle kutlayamıyorduk. Bu vesileyle pandemiden çıkmış bir hastane olarak hemşire arkadaşlarımızın da bu özel gününde bir kutlama yapmak istedik. Gerçekten hepsinin o kadar güzel özellikleri var ki birini birinden ayıramıyorum. Bütün enerjileriyle mücadele eden arkadaşlarımız, enleri seçerken çok zorlandık. Özellikle hemşire arkadaşların seçmesine gayret ettik, tek tek seçecektik ama çok olduğu için hepsinden birkaç tane seçmek durumunda kaldık. Pandemi süreci anlatılmaz yaşanır bir süreçti, doktor, hemşire arkadaşlarımız çoğu evlerine gidemediler, çocuklarını göremediler. Anne babalarına hastalık taşımaktan korktular. Hemşire arkadaşlarımız bu işin gerçekten olmazsa olmazı, çünkü onlar bakan, dokunan, seven, okşayan her şeyi yapan kişiler onlar, o yüzden iyi ki varlar” ifadelerini kullandı.

“En hızlı hemşire ödülünü aldım”

Palyatif servisinde görev yapan ve pandemi sürecinde ailesiyle yaşadığı evinden ayrılmak zorunda kaldığını anlatan 27 yaşındaki Mehmet Burak Yamangöz, “Pandemi sürecinde Covid servisinden çıkardığımız hastalar bizi çok mutlu etti. Tabi kaybettiğimiz insanlar da oldu, onlar için çok üzgünüz. Elimizden geleni yaptığımızı düşünüyoruz. Normalde ailemle kalıyordum, ayrı bir yere geçmek zorunda kaldım, otelde kalmaya başladım. Uzun süre arkadaşlarımla dahi görüşemedim. Onlara bulaştırma ihtimalim hem onlar için hem benim için üzücü bir durum olurdu. Tüm hemşirelerimizin gününü kutluyorum, inşallah onları güzel bir ömür, hayat bekler. Hemşireler Günü için bugün hastanemizde beklenmedik bir şey oldu, ödül töreniyle bizi karşıladılar. Güzel bir gün hazırladılar, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İstediğim bir ödüldü. En hızlı hemşire ödülünü aldım” diye konuştu.

“Gerçekten güzel bir etkinlik, motivasyon oldu”

En cesur hemşire ödülünü alan 7 yıllık hemşire Sinan Cidan, “Korona atlattık, yoğun bakımda çalıştık. 2,5 yıl memlekete gidemedim, sevdiklerimi göremedim. Ben bekarken bu sorunları yaşadım, evli olup evine gidemeyen, çocuklarını görmeyen meslektaşlarımız vardı. Zorlu bir süreçti, sorumlu hemşireler olarak hastayla bizzat biz temas halindeydik. Böyle olunca da bazı fedakarlıklar gerekiyor. Gerçekten güzel bir etkinlik oldu, güzel bir motivasyon oldu. Cesaret ödülü aldım, hemşirelerin bu mesleği seçerken bile cesaretli olması gerektiğini düşünüyorum. Sadece ben bu ödülü aldım diye değil, bütün meslektaşlarımız bu konuda cesur. En cesur hemşire unvanını aldım ama dediğim gibi meslek zaten bunu gerektiriyor” dedi.

“Maalesef 2 defa yakalandım, zorlu bir süreçti”

Törende en cesur hemşire ödülünü alan ve pandemi sürecinde yaşadıklarını anlatan 7 yıllık hemşire Dilay Kocabaş, “Maalesef 2 defa koronaya yakalandım, zorlu bir süreçti. Artan iş yükümüz, çalışma saatlerimiz aynı zamanda hastaların ilerleyen süreçte ağırlaşması; empati kurmakta hemşireliğin bir parçası olduğu için bu süreçte hastaların yerine kendimizi koyduğumuz zaman bizim için de zor oldu. Eve gittiğimde eşime bulaştırır mıyım acaba düşüncesiyle, sürekli izoleyim. Dışarısı için ayrı kıyafetler, ayakkabılar kullanıyorum, eşyalarımı izole bir şekilde evime getiriyorum. Türkiye ve dünyadaki tüm hemşire arkadaşlarımın 12 Mayıs Hemşireler Günü’nü kutluyorum. Bugün En Cesur Hemşire Ödülü’nü aldım. Bu ödülü bana getiren de aslında hızlı karar vermem, atikliğim, çevikliğim oldu. Hastaya bir an önce müdahale etmeniz gerekebiliyor, bazen inisiyatif kullanmak gerekebilir. Bu yüzden biraz cesaret gösterip onu kullanıp bu ödülü aldım" şeklinde konuştu.

 

Hasibe Karadağ - Emre Baba
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Faslı yolcunun ölümüne neden olan taksiciye 9 yıla kadar hapis talebi Beyoğlu’nda taksiye binmek için el kaldıran Fas uyruklu Jamal Doumane’yi taksiye almadığı, bunun üzerine aracın bagaj kısmına vuran Doumane’yi inip darp sırasında yere düşürerek ölümüne neden olduğu iddia edilen taksicinin yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Savcılık, sanığın haksız tahrik indirimi ile 9 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Ölen Doumane’nin ailesi ise sanığın tahliye edildiğini düşünerek mahkeme başkanına saldırmak istedi. Beyoğlu’nda taksiye binmek için el kaldıran Fas uyruklu Jamal Doumane’yi taksiye almadığı ve bunun üzerine aracın bagaj kısmına eliyle vuran Doumane’yi inip darp sırasında yere düşürerek ölümüne neden olduğu iddia edilen taksici Doğan Güç’ün yargılanmasına devam edildi. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Doğan Güç ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya ölen Jamal Doumane’nin eşi ile kızı da ‘müşteki’ sıfatıyla katıldı. “Yerlerde sürünecek haldeyiz” Duruşmada beyanda bulunan ölen Doumane’nin eşi Fatima Krib, mahkemeye güveninin sonsuz olduğunu söyleyerek, “Eşim öldükten sonra evimin geçimini nasıl sağlayacağım bilemiyorum. Yerlerde sürünecek haldeyiz. Çocuklarım intihara kalkıştılar. Sanığın 10 veya 20 yıl değil müebbet almasını istiyoruz” dedi. Mütalaa açıklandı Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, olay günü Jamal Doumane’nin taksi sürücüsü olan sanık Doğan Güç’e araçla yanından geçtiği sırada binmek amacıyla el salladığı, sanığın durmadan devam ettiği sırada Doumane’nin aracın bagaj kısmına vurduğu ve kısa süre sonra sanığın aracı sağa çekerek araçtan indiği anlatıldı. Sert bir şekilde ittirerek yere düşürdüğü ve ölümüne neden olduğu belirtildi Açıklanan mütalaada, sanığın araçtan inerek direkt olarak Doumane’ye saldırdığı, Doumane’nin boğazını sıktığı ve tekme attığı sırada sert bir şekilde ittirmesiyle Doumane’nin yere düştüğü, bu şekilde hayatını kaybetmesine neden olduğu kaydedildi. Mütalaada, sanığın kastının ölüme yönelik olmadığı, yaralama kastıyla hareket ettiği, taraflar arasındaki kavganın başlamasına maktul Doumane’nin seyir halinde olan ve sanığın kullanımında bulunan taksiye vurması üzerine başladığı belirtildi. Haksız tahrik indirimi ile 9 yıla kadar hapsi talep edildi Mütalaada, sanık Doğan Güç’ün haksız tahrik altında ‘kasten yaralama sonucu ölüme neden olma’ suçundan 6 yıldan 9 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. “Çok pişmanım” Açıklanan mütalaaya karşı savunma yapan sanık Güç pişman olduğunu söyleyerek, “Karşı taraftan özür diliyorum. Böyle olsun istemedim. Çok pişmanım. Tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Sanığın tahliye edildiğini sanan aile, mahkeme başkanına saldırmak istedi Mahkeme Başkanı, sanığın savunmasını tutanağa geçirdiği sırada ölen Doumane’nin müşteki eşi ve kızı, sanığın tahliye edildiğini düşünerek duruma tepki gösterdi. Bulunduğu yerden Başkanın olduğu alana geçmek isteyen Doumane’nin kızı Chaimae Doumane’yi salonda bulunan güvenlik görevlileri engelledi. Daha sonra müşteki aile duruşma düzenini bozdukları gerekçesiyle duruşma salonundan dışarı çıkarıldı. Tutukluluk halinin devamına hükmedildi Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Doğan Güç’ün tutukluluk halinin devamına ve taraf avukatlarına açıklanan mütalaaya karşı savunma hazırlayabilmeleri için süre verilmesine hükmederek duruşmayı erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Doğan Güç’ün ‘kasten yaralama sonucu ölüme neden olma’ suçundan 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Hatay Depremde ayakta kalmayı başaran altından yol geçen cami, görünümüyle dikkat çekiyor Hatay’da altından araç ve yaya geçebilen yol bulunan cami, depremde yıkılmayarak ayakta kalmayı başardı. Yıllara meydan okuyan cami, görünümüyle de görenlerin dikkatini çekiyor. Asrın felaketinde Hatay’da binlerce binanın yanında camilerde yıkılmıştı. Sayılı sağlam caminin kaldığı Antakya ilçesinde ayakta kalmayı başaran camilerden biri de Narlıca Mahallesi’nde bulunan Merkez Camii oldu. Depremde minaresi zarar gören caminin dikkat çeken özelliğiyse altından yol geçiyor olması. Yıllara meydan okuyan ve altından yaklaşık 2 metre yüksekliğinde, 1 metre 80 santim genişliğinde yol geçen cami, görünümüyle dikkat çekiyor. Bölge halkı evlerine gitmek için araçlarıyla ve yaya olarak caminin altından geçen yolu kullanabiliyor. "Yıllardan beri altından yol geçiyor" Narlıca Mahallesi’nde yaşayan Cuma Bulut, depremde zarar gören minarenin tadilatının devam ettiğini belirterek, "Ben doğma, büyüme buralıyım. Burası Narlıca Merkez Camii. Yıllardan beri altından yol geçiyor. Deprem dolayısıyla minaresi zarar gördü, kendi yıkılmadı. Minarenin tadilatı var. Altından araçta geçiyor" dedi. "Bu tür yapıları sadece Karadeniz’de görüyorduk" Hataylı gezgin Kemal Korkmaz, yürüyüş yaptığı esnada görünümüyle dikkat çeken camiyi fark ettiğini belirterek, "Dün buraya gezi yaptım, böyle ilginç bir yapı gördüm. Ardından da ilginç yapının fotoğrafını çektim. Çok güzel, ilginç duruyor. Bu tür yapıları sadece Karadeniz’de görüyorduk. Burayı da görmüş olduk ilginç duruyor, beğendim. Depremde zarar görmedi, sadece minaresi hafif zarar gördü" ifadelerini kullandı.
Hatay 60 yaşından sonra fırçayı eline alan vatandaşlar ortaya sanat eserleri çıkardı Hatay’ın İskenderun ilçesinde 60 yaş üstü vatandaşlar tarafından ortaya çıkarılan sanat eserleri vatandaşların beğenisine sunuldu. Hatay Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesinde Antakya ilçesinde hizmet veren Gündüzlü Bakım ve Aktif Yaşam Merkezi, depremi yaşayan 60 yaş üstü vatandaşları hayata tutundurdu. Depremin ardından zor günler geçiren 60 yaş üstü vatandaşlar, ilerleyen yaşlarına rağmen sanattan geri kalmadı ve hayatlarında ilk kez ellerine aldıkları fırça ile ortaya eşsiz eserler çıkardı. Ortaya çıkarılan eserler, İskenderun ilçesinde bulunan bir alışveriş merkezinde düzenlenen sergide vatandaşların beğenisine sunuldu. Hatay Gündüzlü Bakım evi Aktif Yaşam Merkezi Sorumlusu Ali Dalioğlu, "Aktif Yaşam Merkezimiz, huzurevine bağlı bir merkez, Türkiye’de 6 ilde pilot bölge olarak açılmış bir merkez. Depremden önce Ocak ayında fiili olarak çalışmalarımıza başladık, aktif yaşam merkezinde. Deprem sebebiyle de maalesef 3 ay ara verip tekrardan Haziran ayında tekrardan merkezimizi faaliyete geçirdik. Buradaki amacımız aktif yaşam merkezinde 60 yaş üstü kendine bakabilen herhangi bir ruhsal rahatsızlığı olmayan yaşlıları, tükenmişlikten çıkarıp üreterek hayata bağlayabilmek. Şu an Aktif Yaşam Merkezimize 72 tane aktif yaşlımız geliyor. Merkezimizde; resim, ahşap boyama ve takı tasarım kurslarına katılıyorlar. Bugün İskenderun’dayız şu an yaşlılarımızın yaptığı çok güzel eserleri gördünüz. Amacımız bu eserleri başkalarına da beğendirmek, yaşlılarında bir şeyler yapabildiğini herkese gösterebilmek. Merkezimizdeki yaşlılar hayatları boyunca belki ellerine fırça almamış, fırça darbesi vurmamış, herhangi bir el becerisi olmamış kişilerdi ama çok şükür bize o yeteneklerini belki 70 yaşından sonra ortaya çıkarttık. Sonra da ortaya böyle güzel eserler çıkarttılar ve şu an bunları burada sergiliyorlar” ifadelerini kullandı. 6 Şubat depremlerinde 8 kaybı olan ve Aktif Yaşam Merkezinde yeniden hayata tutunan 80 yaşındaki Kamuran Koyuncuoğlu, "Çok ağır şeyler yaşadım bana hiç onu sorma, benim aileden 8 tane kaybım var. Buraya evden çıkıp gelişimiz bizim için bir ilaç kadar önemli orada arkadaşlarla muhabbetimiz oluyor sohbetlerimiz oluyor, boya yapıyoruz, örgü ve boncuk işi yapıyoruz teselli oluyoruz" şeklinde konuştu. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilen sergi açılışının ardından vatandaşlara konser verildi.
Balıkesir Cihat Yaycı Balıkesir Üniversitesinde "Mavi Vatan"ı anlattı Mavi Vatan doktrinini geliştiren ilk kişilerden birisi olan Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Balıkesir Üniversitesinde gerçekleştirilen konferansta; “Mavi Vatan” doktrini çerçevesinde Türkiye için denizlerdeki mücadelenin önemini anlattı. Balıkesir Üniversitesinde Gençlik Haftası Bilim, Kültür, Sanat ve Spor Etkinlikleri kapsamında Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın konuşmacı olduğu Mavi Vatan ve Coğrafya başlıklı bir konferans düzenlendi. Konferans BAÜN Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Şehit Polis Fethi Sekin Konferans Salonu’nda düzenlendi. “Denizlerdeki mücadele, gelecek mücadelesidir” Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan konferansta konuşan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Mavi Vatan doktrini çerçevesinde denizlerdeki mücadelenin Türkiye için önemine dikkat çekti. Türklerin köklü tarihi boyunca denizci bir toplum olduğunu belirten Doç. Dr. Cihat Yaycı, denizlerin sahip olduğu kaynaklar ile bitmek tükenmek bilmeyen bir zenginlik olduğunu dile getirdi. Yaycı, Türkiye için denizlerdeki mücadelenin sadece bir su mücadelesi olarak görülmemesi gerektiğini, ortaya konulan mücadelenin gelecek mücadelesi olduğunu vurguladı. Türkiye’nin denizlerdeki egemenlik alanı ve münhasır ekonomik bölge kavramlarının da altını çizen Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, konferansta Mavi Vatan ve Gök Vatan kavramları ile Coğrafya konularında da paylaşımlarda bulundu. Konferans, soru-cevap bölümünün ardından Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu ve Balıkesir Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Yücel Oğurlu tarafından Doç. Dr. Cihat Yaycı’ya çiçek ve hediye takdimi ile sona erdi. Düzenlenen konferansa; Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Nurettin Alkan, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, İl Emniyet Müdürü Hasan Yiğit, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Cevdet Avcıkurt ve Prof. Dr. Murat Doğdubay, senato üyeleri, Altıeylül Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Karakaş, sivil toplum kuruluşları yöneticileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.