SAĞLIK - 22 Eylül 2018 Cumartesi 15:48

Her beş kadından birinde miyom var

A
A
A
Her beş kadından birinde miyom var

Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ufuk Özşeker, doğurganlık çağında olan ve çoğunlukla belirti vermeyerek, her beş kadından birinde görülen miyomların hızlı büyümediği taktirde kansere dönüşmediğini ancak, önlem alınmadığı taktirde hayat kalitesini düşürdüğünü belirtti.

İbni Sina Hastanesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ufuk Özşeker, kadınların kabusu olan miyomlar ile ilgili açıklama yaptı. Op. Dr. Özşeker, iyi huylu olan miyomların, tedavi edilmediği taktirde büyüyerek, menstrüasyon uzamasına ve barsak, mesane fonksiyonlarının bozulmasına neden olduğunu söyleyerek, bu tür şikayetleri olan kadınların her bir yılda bir kontrol olmaları gerektiğini kaydetti.

"Önceliğimiz üreme fonksuyonlarını korumak"

Çoğu zaman belirti vermeyen miyomların başka nedenlerle yapılan bir ultrason ya da MR incelemesinden sonra tesadüfen ortaya çıktığını belirten Op. Dr. Özşeker, "Ağrı, basınç hissi, düzensiz ve aşırı kanama yakınmaları olmayan hastaların düzenli kontrolleri yapılarak miyom boyutları takip edilmesi yeterlidir. Miyomların büyüklüğüne göre ilaç ya da cerrahi tedavi seçenekleri uygulanmaktadır. Eğer cerrahi işlem uygulanacaksa hastanın yaş ve doğurganlık durumu göz önünde bulundurularak, ya açık ya da laparoskopik cerrahi işlemi yapılmaktadır. Önceliğimiz genç hastalarda yapılacak olan cerrahi işlem sonucu hastanın üreme fonksiyonlarını korumak" dedi.

Op. Dr. Özşeker, "İlaç tedavileriyle kontrol altında tutulamayan ya da aldırılmayan miyomların karın içerisinde büyüyerek ciddi bir yer kaplayarak, hastanın organlarında bası yapmasına neden oluyor. Bu durum da hayati önem taşıyarak bağırsak fonksiyonlarını ciddi anlamda bozuyor. Ayrıca, idrar torbası üzerinde de baskı yapan miyomlar nedeniyle hasta sık idrara tuvalete gitmesine ve idrar kaçırmasına neden olarak yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürmekte" ifadelerini kullandı.

Hamile kalmak isteyen kadınlarda miyomların ciddi sıkıntılara neden olduğunu belirten Dr. Özşeker, "Miyomlar yılda 3-4 santimden fazla büyüdüğü taktirde erken doğumlara veya düşüklere neden olmaktadır. Östrojen miktarının arttığı gebelik döneminde miyomlar büyür. Menopoz döneminde ise östrojen azalarak miyomlar küçülür. Miyomu olan kişilerin aile öykülerine de bakılması gerekir. Eğer anneannesi, annesi, teyzesi ve kız kardeşlerinde miyom olan kişilerde miyom olma olasılı her zaman vardır." şeklinde sözlerini sonlandırdı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sendikadan yasal düzenleme çağrısı Eğitim Bir Sen Antalya Şubesi, Okul Müdürü İbrahim Oktugan’ın ölümüyle sonuçlanan şiddet olayının ardından eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına karşın yasal düzenleme yapılması çağrısında bulundu. Eğitim-Bir-Sen, İstanbul’da eski bir öğrenci tarafından yapılan silahlı saldırıda hayatını kaybeden okul müdürü için ülke genelinde ortak basın açıklaması düzenledi. Eğitim Bir Sen Antalya Şubesi üyeleri de eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddet olaylarını protesto etmek amacıyla ve şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak, mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması talebiyle Antalya Valiliği önünde bir araya geldi. Üyeler ayrıca yasal düzenleme için başlatılan imza kampanyası çerçevesinde imzalarını attı. "Yıllardır çağrı yapıyoruz" Basın açıklamasını Memur Sen Antalya Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran yaptı. Başkan Miran, "Son olarak İstanbul-Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz. Kanayan bir yara hâline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşurduk. Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır" dedi. "Bakan Tekin’in daveti kıymetli" Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in daveti üzerine bakanlıkta bir görüşme gerçekleştirdiğini belirten Başkan Miran, Bakan Tekin’in davetini ve eğitimcilere şiddeti önlemek üzere yapılacağı ifade edilen çalışmaları önemli ve kıymetli bulduklarını söyledi. Miran, bu buluşmanın ardından Ali Yalçın’ın katılımıyla TBMM önünde gerçekleştirilen eylemin, eğitimcilere şiddeti önlemeye dönük kararlılığın ve şiddet olaylarının oluşturduğu büyük üzüntünün bir tezahürü olduğunu paylaştı. "Şiddet önleme yasası artık çıkmalı" Başkan Miran, "Ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için gereken adımlar ivedilikle atılmalı; eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır. Öğretmen, memur, hizmetli, şef, şube müdürü demeden tüm eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa daha lanetliyoruz. Bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert şekilde ortaya koyduk. Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı. O gün gereği yapılsaydı belki bugün daha farklı konuşmak mümkün olacaktı. Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının sağlanması için bugün (10 Mayıs) iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak, 1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyamızı da başlatmış bulunuyoruz" diye konuştu. "Toplumsal problem haline geldi" Son birkaç yıldır Türkiye’de yaşanan olaylara bakıldığında şiddet olaylarının münferit eylemler olmaktan çıktığını söyleyen Başkan Miran, bu durumun yaygın bir toplumsal sorun hâline geldiğini ve eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaştığını kaydetti. Miran sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır. Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir. Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz. Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir. Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve bekliyoruz."
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Yeni medya mecralarında algı çoğu zaman gerçeğin önüne geçebilmekte” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, yeni medyanın algı ve düşüncelerin değiştirilmesinde etkili olduğunu belirterek, “Yeni medya mecralarında algı çoğu zaman gerçeğin önüne geçebilmekte, sanal olan gerçeği baskılayabilmektedir” dedi. Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) tarafından 9’uncusu düzenlenen “TDV Devr-i Alem Gençlik Fuarı” kapılarını vatandaşlara açtı. Fuar, ‘Medya ve Bilinç’ temasıyla Ankara Kocatepe Camii fuar alanında başladı. Bu tema ile gençlerin medya kullanımı, okur-yazarlığı ve yönetimi konusunda bilinçlendirilmesi, yeni medya ve iletişim çağında iletişim becerileri gelişmiş gençlerin bir araya getirilmesi hedefleniyor. Fuarın açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, tarih boyunca medyanın fert ve toplum üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ifade etti. “Medya araçlarında görülen gelişim öğrenme hususunda farklı zeminlerin oluşmasını sağlamıştır” İletişim teknolojilerinin gelişmesine paralel bir şekilde medyanın hızlı bir şekilde çeşitlendiğine dikkati çeken Erbaş, “Dijitalleşmeyle birlikte sürekli gelişen erişim, etkileşim ve paylaşım gibi imkanlar etkisini her geçen gün daha da arttırmaktadır. Medya araçlarında görülen gelişim ve değişim bilgi kaynaklarının çeşitlenerek artmasını, bilgi merkezli sunulan hizmetlerin boyut değiştirmesini ve bilgi kazanma ve öğrenme hususunda farklı zeminlerin oluşmasını sağlamıştır” ifadesini kullandı. “Günümüz dünyası sanal ve gerçek arasındaki çizginin silindiği yapıya bürünmüştür” Erbaş, doğru internet kullanımını da vurgulayarak, “Özellikle günümüz dünyası, internet teknolojileri sayesinde zaman ve mekana dair sınırların kalktığı sanal olan ile gerçek olan arasındaki çizginin neredeyse silindiği bir yapıya bürünmüştür. Gelinen noktada medya sadece bilgiye kolay ulaşmanın en hızlı yolu değil, bununla beraber bilginin nasıl sunulacağına dair de güçlü bir etki alanına sahip olmuştur” diye konuştu. “Yeni medya mecralarında algı çoğu zaman gerçeğin önüne geçebilmekte” Medyanın birçok hususta olduğu gibi algı ve düşüncelerin değiştirilmesinde ve yönlendirilmesinde önemli rol oynadığını belirten Erbaş, “Yeni medya mecralarında algı çoğu zaman gerçeğin önüne geçebilmekte, sanal olan gerçeği baskılayabilmektedir. Böylece algı yönetimiyle insanların kirlerini ve olaylara bakış açılarını değiştirmek de mümkün olabilmektedir. Nitekim bugün bireysel ve toplumsal ilgi ve algıların medya vasıtasıyla yönlendirilebildiği ve hatta toplum mühendisliği yapılarak kitlelerin mobilize edilebildiği yadsınamaz bir gerçektir” dedi. Görselliğin ön plana çıkarıldığı bir dünyaya tanıklık ettiklerini söyleyen Erbaş, şunları kaydetti: “Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşananların karşı konulamaz etkisiyle kültürler arası bütün sınırların ortadan kalktığı bir dönemde, medya egemen kültürlerin birliğine özendirildiği bir sürecin ana mecrası haline gelmektedir. Bu da yeryüzünde hayatın öznesi kılınan insanoğlunu dijital çağın nesnesi olması karşı karşıya bırakmaktadır.” "Kitle iletişim araçlarının olumsuz etkilerinden korunabilmek önemlidir" Medyada sunulan bilgileri ve maksatlı mesajları sorgulama kabiliyetinin dijital okuryazarlık ile birlikte iyi bir şekilde kazandırılması gerektiğini aktaran Erbaş, “Gençlerimizin doğru bilgi, doğru yöntem ve sorularla ulaşmasını sağlayacak bir imkan oluşturmak daha da önemli hale gelmektedir. Kitle iletişim araçlarının olumsuz etkilerinden korunabilmek ve risklerine karşı bilinçli olabilmek. Daha fazla ve beceriyle donanmanın yanı sıra insani ve ahlaki değerlerin belirleyici olduğu bir hayat tarzını benimsemek de önemlidir” şeklinde konuştu. Fuara 38 sivil toplum kuruluşu katıldı. Katılımcı kuruluşlar, açtıkları stant ile çalışmalarını gençlere anlatma ve etkinliklerini gerçekleştirme imkanı bulucak. Fuar 12 Mayıs tarihine kadar ziyaret edilebilecek.