ASAYİŞ - 10 Aralık 2020 Perşembe 15:42

Hiç vaka görülmeyen köye telefon yağıyor

A
A
A
Hiç vaka görülmeyen köye telefon yağıyor

Korona virüs vakasının hiç görülmediği Aliobası köyü Türkiye’nin gözdesi oldu. Yurdun dört bir yanından telefon yağmuruna tutulan köyde üretilen doğal ürünler için talep patlaması yaşanırken, köyden arsa almak isteyenlerin sayısında da ciddi artış yaşandı.

Korona virüs salgınının ülkemizde görülmeye başladığı günden bu yana Bartın’ın Amasra ilçesine bağlı Aliobası köyünde hiç vakaya rastlanmadı. Köy muhtarı Ramazan Tığ’ın geceli gündüzlü çalışmaları, köy sakinlerini virüse karşı bilinçlendirmesi ve uyguladığı kurallar sonucu Aliobası köyü ‘virüsün giremediği köy’ olarak ün saldı. Haberlere de konu olan köyde doğal yaşam dikkat çekerken, köyde üretilen doğal ürünler için Türkiye’nin dört bir yanından sipariş yağmaya başladı. Yurdun farklı şehirlerinden köy muhtarına ulaşan vatandaşlar ise, köyden arsa almak için görüşme talebinde bulundu.

Karadeniz’in kıyısında ormanlık bir alanın içinde kurulu 120 haneli ve 600 nüfuslu köyün sakinleri bugüne kadar köylerinde hiç vaka görülmemesinin sırrının kurallar ve doğa ile iç içe yaşamakta saklı olduğunu söylediler. Köy sakinlerinden Nurşen Özel (64), muhtarlarının uyarılarını dikkate aldıklarını ifade ederek, “Muhtarımız il dışından gelenleri köye sokmuyor. Köyümüze hiç yabancı almıyoruz. Köylere oturmaya gitmiyoruz. Kabul etmiyoruz. Hep doğal şeyler yiyoruz. Tarhana, bal, pekmez, zencefil, hep öyle şeyler içiyoruz. Ihlamur çayı içiyoruz. Hiç birbirimizle muhatap olmuyoruz. Maskelerimizi çıkarmıyoruz. Muhtar bizi devamlı uyarıyor her konuda. Onun da uyguladığı şeyleri yapıyoruz” dedi.

Aynı köyde yaşayan Ali Özel (60) ise temizliğe dikkat edip doğal beslendiklerini söyleyerek, “Biz öncelikle temizliğe dikkat ediyoruz. Köye yabancı bir kimse sokmuyoruz. Süt yiyoruz. Kendimize doğal öte beri pekmez, reçel, bal, tavuk yumurtası, dışarıdan bir şey alıp da binde bir yemeyiz. Fazla da gezmeyiz. Köyümüzden çıkmayız. Mesafeye uyarız” dedi.

Evlerine misafir kabul etmediklerini ve köyden çıkmadıkların söyleyen Sevgi Tığ (45) ise, “İlk başta maske, mesafe, temizlik hijyeni. Evimize misafir kabul etmiyoruz. Misafirliğe gitmiyoruz. Doğal beslenme gösteriyoruz. Şekersiz dut pekmezlerimiz var. Bal yiyoruz. Allah kimsenin başına vermesin, çok kötü bir hastalık. Herkes kendini korusun. Benim annem bu hastalıktan yaşadı yanına gidemedim. Gitsem bir suç, gitmesem daha bir suç ama ben gitmemeyi tercih ettim sevdiklerimi korumak için. Lütfen dikkat edelim, çok kötü bir şey. Sevdiklerimizi koruyalım, mesafemize dikkat edelim” ifadelerini kullandı.

Köyde yaşayan ilkokul öğrencileri Şevval Tığ (11) ve Ayşe İrem Parlak’ta (12) maske ve mesafe gibi kurallara dikkat ettiklerinin altını çizerek, “Evde kalıyoruz, kendimize dikkat ediyoruz. Sağlıklı besinler yiyoruz. Genellikle dışarı çıktığımızda kalabalık ortama gireceğimiz zaman maskemiz ağzımızda oluyor. Sürekli zaten dışarı çıkmıyoruz. Sosyal mesafemizi de koruyoruz” şeklinde konuştular.

“Köyünüzde satılık arsa var mı diyorlar"

Aliobası köyünün 3 dönemdir muhtarlığını yapan Ramazan Tığ, “Köyümüzde şu ana kadar vaka sıfır, sıfır vakayla da devam ediyoruz. 10 aylık süreçte öncelikle maske, çok sıkı bir şekilde maske dağıtımı yaptım. 20 binden fazla maske dağıttım. Maske dağıtırken halkımızı bilgilendirdim. Maske, mesafe, hijyen, komşularınıza oturmaya gitmeyin, komşularınızı davet etmeyin şeklinde. Bu şekilde 10 aylık süreci yürüttük. Bazen çok katı kurallar da uyguladım. İstanbul’daki dostlarımıza, köylülerimize 'gelmeyin' dedim. Buradaki annenizi, babanızı, dedenizi mağdur etmeyin. Buraya gelip de burada sıkıntı çıkmasın. Köyümüzü sıfır vaka ile devam ettirelim şeklinde çağrılarda bulundum. Allah razı olsun gurbettekiler olsun, köyümde yaşayan vatandaşlar olsun çağrılarımıza uydu. Hala daha uymaya devam ediyorlar. Bir de organik ürünlerimiz var. En büyük avantajlarımız bunlar. Organik balımız var, organik dut pekmezimiz var. Organik çayımız, tarhanamız var, yani bunlarla korunuyoruz. Acılı tarhana içiyoruz sabahları. Çorbalarımızda sürekli özellikle tarhanayı tercih ediyoruz. Balımız çok organik. Köyümüzün bütün sofralarında marmelatlarımız bulunur, balımız bulunur, organik dut pekmezimiz bulunur. Bu yayınlar başladığından beri İstanbul’dan, Ankara’dan, Denizli’den, Hatay’dan, Artvin’den, her taraftan köyümüze çok büyük bir telefon trafiği yaşanmaya başladı. Nasıl korundunuz diye benden bilgi alıyorlar. Köyünüzde satılık arsa var mı diyorlar. Arsa talep ediyorlar. Örneğin bugün sabah Çanakkale’den aradılar, İzmir’den aradılar. Halkımızın duyarlı olması köyümüze de çok büyük bir talep oluşturdu. Ben de gerçekten köy muhtarı olarak köy halkı adına gurur duydum. Onurlandım, gururlandım. Şu ana kadar çok büyük bir kestane balı talepleri var. Dut pekmezi, ıhlamur, tarhana, kuşburnu talepleri var. Köyümüzde Cenab-ı Allah’ın verdiği tüm nimetlerimiz var. Bu nimetlerden de köy halkımız bilinçli olarak faydalanıyor. Faydalandığı zaman da sonunda hastalığı kendi köyümüze ve komşularımıza, köy halkına şu ana kadar sıfır vaka ile sürdürüyoruz. Vakasız, sıfır vaka ile sürdürüyoruz köyümüzdeki bu süreci” ifadelerinde bulundu.

Bülent Bostancı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Çocukları köpek saldırısına uğrayan ailelerden tepki: "Birinin buna artık dur demesi lazım" Ankara’da çocukları köpek saldırısına uğrayan aileler bir araya geldi ve köpek sorununun kalıcı şekilde çözülmesi çağrısında bulundu. Başkentte son yıllarda sorun haline gelen sokak köpekleri ile ağızlıksız dolaştırılan tehlikeli ırk köpeklerin neden olduğu saldırılar, yaralanan çocukların ailelerini bir araya getirdi. 7 Aralık 2023’te okula gitmek için evinden çıktığı sırada başıboş köpeklerin saldırısına uğrayan 10 yaşındaki Tunahan Yılmaz’ın babası Halil Yılmaz olayının ikinci yıl dönümünde, geçtiğimiz hafta Etimesgut Yapracık Mahallesi’nde pitbull saldırısında yaralanan 1 buçuk yaşındaki Efe ile 5 yaşındaki Doğa Öztürk’ün babası Adem Öztürk’ü ziyaret etti. Çocukları köpek saldırısına uğrayan iki baba, benzer acıların bir daha yaşanmaması için yetkililere köpek sorununun kalıcı şekilde çözülmesi çağrısını yaptı. "Aileler için bu çok büyük bir travma" Köpek saldırılarının bir daha olmaması için önlem alınması gerektiğini ifade eden Adem Öztürk, "Halil abi de bizim gibi aynı sorunu yaşayanlardan birisi. Kendisiyle biraz sohbet ettik, daha iki sene geçmesine rağmen çocuğunda kalan izlerden bahsetti. Aileler için bu çok büyük bir travma, artık herkes için bir tehdit var. Evde beslenen pitbull cinsi köpeklerden olsun, sokak köpeklerinden olsun, bir önlem alınması gerekiyor. Bir daha başkalarının bu acıyı yaşamaması için, bunların belli bir yasalar çerçevesinde sahiplenilmesi veya bahçeli bir yerlerde bakılması ya da toplanıp belediyeler tarafından insanlara zarar vermeyecek şekilde bir bakıma alınması gerekiyor" dedi. Saldırgan köpeğin sahibinin daha önce defalarca kez şikayet edildiğini belirten Adem Öztürk, "Devlet yetkililerimizin dediğim gibi daha önce 12 kere şikayet edilmiş bir kadın bütün bu suçlamalardan kurtulup benim çocuğuma zarar veriyorsa, bundan sonra dışarı çıktığında da yine bu suçları yapmaya devam edecektir. Belki de bir köpek daha alıp gelip tekrar üstümüze saldırabilir. Her şeyi yapabileceğinden şüpheleniyorum. Çünkü bu kadın gerçekten köpeğinden bile tehlikeli. Dediğim gibi sokak köpeklerindeki tehlikeler de devam ediyor. Yetkililerin bu olaya ehemmiyet göstermesi gerekiyor ki insanlar daha fazla zarar görmesinler" diye konuştu. "Allah’ın sessiz kulları gelip, çocuğumuzu parçalıyor" Son dönemlerde artan köpek saldırılarına karşı hayvanseverlere çağrıda bulunan Halil Yılmaz, "İki yıl önce, tam bugün 7 Aralık’ta köpek saldırısına uğrayan, kısacası köpekler tarafından yenen Tunahan Yılmaz’ın babasıyım. Bir hafta önce çocukları pitbull saldırısında uğrayan Adem’in ziyaretine geldim. Sokaklarda başıboş köpek olmasın dedik ama adamın evinin içinde çocuklarına köpek saldırıyor. Bundan daha büyük acı olabilir mi? Tunahan olayında, sokakta yanında yoktunuz dediler, bu sefer ne diyecekler? Kimsenin sesi çıkmıyor, Adem için kim gelmiş. Allah’ın sessiz kulları gelip, bizim sesli kullarımızı parçalıyor, çocuğumuzu parçalıyor, ne yapacağız biz? Buradan hayvanseverlere sesleniyorum, tepkinizi koyun. Biz hayvan katliamı olsun demiyoruz, alın nerede beslerseniz besleyin ama insanların evinin içine kadar çocuklarını saldıracak duruma getiren nedir? Birinin buna artık dur demesi lazım" şeklinde konuştu.
Muğla Turizm mezunları Bodrum’da buluştu Türkiye’de lisans düzeyinde eğitim veren köklü turizm okullarından Aydın Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu Mezunları Derneği (ATİOYOMED), 29’uncu geleneksel toplantısı ve 10’uncu genel kurulunu bu yıl Bodrum’da Bardakçı Koyu’nda bulunan Azka Otel’de gerçekleştirdi. 3 gün süren organizasyona 200’ün üzerinde mezun katılırken, yapılan seçimli genel kurulda ATİOYOMED Başkanı Erdoğan Özkan yeniden başkanlığa seçildi. Mezunların hem bir araya geldiği hem de sektörel değerlendirmeler yaptığı etkinliğin, Bodrum’un en dikkat çeken noktasında yer alan Azka Otel’de yapılması katılımcılar tarafından memnuniyetle karşılandı. Mezunlar, uzun yıllar sonra bir araya gelerek hasret giderme fırsatı bulurken, toplantılarda turizm sektöründe eğitimli insan kaynağı açığının giderek arttığına vurgu yapıldı. Özellikle sezonluk faaliyet gösteren konaklama tesisleri ile yan sektörlerde çalışan personelin barınma ve çalışma şartlarından kaynaklı olarak işyerlerine bağlılığının zayıfladığı, bu nedenle iş gücünde sürekliliğin sağlanamadığı dile getirildi. Antalya zirvesi öncesi çözüm önerileri masada Genel kurul sonrası açıklama yapan Başkan Erdoğan Özkan, kurucu üyeleri arasında yer aldıkları Turizm Mezunları Federasyonu TURMEFED’in, 18 Aralık’ta Antalya’da düzenleyeceği Turizmde İnsan Kaynakları Zirvesi öncesinde mezunlardan gelen çözüm önerilerinin önemli olduğunu ifade etti. ATİOYOMED’in, mezunlarına fayda sağlamayı ilke edinerek kurucusu olduğu TURMEFED’in hedeflerine ulaşması için Azka Otel’de gerçekleşen toplantıda alınan kararlarla birlikte çalışmalarını sürdüreceği belirtildi.