GÜNDEM - 15 Aralık 2014 Pazartesi 17:51

Hüseyin Gülerce serbest bırakıldı

A
A
A
Hüseyin Gülerce serbest bırakıldı

‘Paralel Yapı’ iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan ve bugün İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gelen Hüseyin Gülerce serbest bırakıldı.

Zaman Gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce, serbest bırakıldı. Gülerce, “Bazı insanları, hükümet üyelerini, bakanları, başbakanı, cumhurbaşkanını zan altında bırakmak için bir muta nikahı, İran yönlendirmesi gündeme getirildi. Ben bunu hazmedemiyorum, gücüme gidiyor” dedi.

‘Paralel Yapı’ soruşturmasında gözaltına alınanlar listesinde ismi geçen Zaman Gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gelerek ifade verdi.

Emniyette verdiği ifadeye ilişkin bilgiler veren Gülerce, kendisine 35 soru sorulduğunu, belirterek, “Bazı insanları, hükümet üyelerini, bakanları, başbakanı, cumhurbaşkanını zan altında bırakmak için bir muta nikahı, İran yönlendirmesi gündeme getirildi. Ben bunu hazmedemiyorum, gücüme gidiyor” dedi.
Gülerce, “Fuat Avni’nin twitter hesabından bir liste yayınlanmıştı biliyorsunuz, burada ismim vardı. Ama Fuat Avni diye birisinin twitterda yazdıklarıyla hareket etmek doğru değil. Pazar günü Beyaz TV’de bir programım vardı, orada da söyledim listede adım var diye. Programdan sonra Yalova'ya döndükten sonra arayanlar oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın basın açıklaması yaptığını ve o listede ismim olduğunu söylediler. O zaman işin boyutu değişti. Bu resmi bir evrak ve gözaltına alınacaklar listesinde gözaltına alınması gereken bir insansınız. Bekliyoruz gözaltına almak için gelen yok. İstanbul’daydım saat 12.00’ye kadar. Beşiktaş Fulya’da Beyaz TV'de. Bunun üzerine ben bir tweet attım dedim ki ‘’Listede ismim var ama bir işlem yapılmıyor. Ben yarın gelip savcıya ifade vereceğim dedim. Bugün kendim geldim, ne diyelim hukuk diliyle teslim oldum. Ve İrfan Fidan savcı beye şüpheli olarak ifade verdim. Biraz uzun sürdü, çok soru vardı, yani 35-40 tane soru vardı” dedi.

Soruların içeriğine de değinen Gülerce, “Fakat konunun benimle ilgili tarafı şu, 6 Nisan 2009 da Sayın Fethullah Gülen herkül.org sitesinde yayınlanan bir sohbet yapmış. Bu sohbetin 4 gün sonrasında da ben 10 Nisan 2009 tarihinde Zaman Gazetesindeki köşemde Gülen neden uyarıyor başlığıyla bir yazı yazmıştım. Şimdi savcılığın yürüttüğü soruşturma, bu Tahşiye denilen grupla ilgili. Yani, bana anlatılan şekilde olay şu; 6 Nisan 2009’da Sayın Gülen Tahşiyeyi gündeme getiren bir konuşma yapıyor. Arkasından 9 Nisan’da Samanyolu televizyonunda Tek Türkiye dizisinde bu konu karanlık kurul bölümünde ele alınıyor. Şimdi denk gelmeye bakın. 10 Nisan’da da ben Sayın Gülen’in bu sohbetinden bir paragraf alıyorum. O paragrafta tahşiye geçiyor. Tabii haklı olarak aynı şey benden önce ifade veren Ahmet Şahin hocamızın başına gelmiş. Onun da 15 Nisan’da bir yazısı var. O da bu konudan bahsediyor. Şimdi bu tahşiye olayı biraz farklı bir olay” diye konuştu.

Ekrem Dumanlı’nın yaptığı açıklamaları eleştiren Hüseyin Gülerce, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi peşinen söyleyeyim. Zaman Gazetesindeki arkadaşlar, bilhassa Ekrem bey meseleyi demokrasi, basın özgürlüğü tarafına çekiyor ama ortada hukuki bir mesele var. Bunu anlamamız lazım. Ben bu işin içinde bulunmuşsam hukuki olarak, benim gazeteci kimliğimin öne çıkartılması doğru değil. Var mıyım, yok muyum bu işin içerisinde. Şimdi olay şu; bu sohbetin arkasından Tek Türkiye dizisindeki konuşmalar, arkasından Nuh Gönültaş'ın yazısı, arkasından Zaman Gazetesinde çıkan yazı, Hüseyin Gülerce’nin yazısı, Ahmet Şahin'in yazısı. Bunların hepsi bir araya getirildiğinde sanki bir tezgah kurulmuş, sanki alnı secde gören insanların üzerinden gidilmesi için bir hazırlık yapılmış, bir kumpas kurulmuş gibi bir şey var. Şimdi bunun aydınlatılması lazım.’’

Tahşiyeciler ile ilgili kurulduğu iddia edilen tezgahın içinde olmadığını belirten Gülerce, “Çünkü bu insanlar içinde tezgahın arkasından evlerine baskın yapılmış, el bombası bulunmuş, el bombasının üzerinde polislerin parmak izi çıkmış, sonra bunlar 17 ay mahkumiyet almışlar ve hapse girmişler. Şimdi ortada suçsuz insanlara bir zulüm varsa yargı bunu araştırmasın mı? Ha sizinle ilgili tarafı nedir derseniz; ben orada kesinlikle söyledim. Bir defa böyle bir tezgahın içinde benim olmam mümkün değil. Çünkü ben hayatım boyunca kalemimi hiçbir telkinle, baskıyla, ima ile dahi kullanmadım. Hani varsa resmiyette dedim en büyük kutsallarım üzerine yemin edeyim. Ben bu yazıları yazarken hiç kimseden bir talimat, emir almadım. Zaten yazılarımı ben 1 gün öncesinden yazıyorum. 6 Nisan’da Sayın Gülen’in sohbetinden sonra 9 Nisan’da Tek Türkiye dizisinde gündeme geliyor. Benim yazım 10 Nisan’da. Ben yazımı 1 gün önce yazıyorum. Yani 9 Nisan’da yazıyorum. Dolayısıyla ben yazımı gönderdikten sonra, saat 1-2 gibi gönderiyorum gazeteye, o günün akşamında Tek Türkiye dizisinde konu ediliyor. Ama insan kendisini biliyor. Ben böyle bir şey yapmadım. Zaten ifademde de yapılan bütün suçlamaları reddettim” dedi.

Ortada bir tezgah olma ihtimalinin bulunduğuna dikkat çeken Gülerce, “Böyle bir tezgah varsa, şimdi fikrimi soruyorsanız, bana anlatılanlarla, eldeki delillerle bir tezgah olma ihtimali var. Tezgahtır diyemem. Niye diyemem tezgahtır diye? Şimdi bir insanı almaya gidiyorsunuz. Bir olay oluyor, bir gösteri oluyor. Yani ben şöyle anlıyorum. Ya burayı 7-8 bin tane polis basın da, bir gazeteye polis baskını haberi mi çıksın dünyaya buradan. Nedir Allah aşkına. Sizi almaya gelmişler. Gidersiniz onlarla beraber. İki kişi gelmiş, 3 kişi gelmiş. Ben burada bekliyorum, gelsinler çay da ısmarlarım. Bakın arkadaşlar, bunlar yargıyı tiye almaktır, hafife almaktır. Ne demek çay ısmarlayacağım. Arkadaş polis, vazifesini yapmak için gelmiş. Size haber vermişler. Gelin ifadeniz verin. Yani bu işi böyle büyütmeye, başka bir mecraya çekmeye ve Türkiye’yi dünyaya jurnallemeye basın adına ne hakkımız var. Hiç birimizin hakkı yok” diye konuştu.

17 ve 25 Aralık’ın bir darbe olduğu yönündeki kanaatini sürdürdüğünü yineleyen Gülerce, “Savcı bununla ilgili bir soru sordu mu? Sordu. Fikrimi tekrarladım. Ben ilk defa bir televizyon programında, canlı yayında 25 Aralık’ın bir hafta sonrasında, 17 ve 25 Aralık operasyonları yolsuzluk ve rüşvet operasyonları kılıfı altında siyasi iktidara yönelik bir darbedir dedim. Kanaatimi muhafaza ediyorum. Gerekçemi o zaman da söyledim. Şimdi de söyleyeyim. Şimdi fikrimi soruyorsanız bana anlatılanlarla eldeki delillere göre bir tezgah olma ihtimali var. Tezgahtır diyemem. Niye diyemem? Bu yargılamanın sonucunda çıkacak. Yargıya müdahale edemem. Başkaları da yargıya müdahale etmesin. Yani işin içerisinde basın özgürlüğünü katarak veyahut gösteri yaparak veyahut Türkiye çok ciddi bir dönemin içinden geçerken şov yaparak kimse meseleyi başka yere çekmesin. Hakikatin ortaya çıkması önemlidir” diye konuştu.

“BEN DE O HATAYI YAPTIM MAALESEF”

‘Ben de o hatayı yaptım maalesef’ diyerek sözlerini sürdüren Gülerce, yargıya da müdahale edilmemesi gerektiğine dikkat çekti. Gülerce, “Bunun için ısrarla vurguluyorum. Ben de o hatayı yaptım maalesef. Ergenekon ve Balyoz davalarında böyle bir havaya girildi. Şimdi bakın kendileri de o arkadaşların Ahmet Şık’tan özür diliyorlar. Bir havaya girip de meseleyi başka taraf çekip de hakikatin ortaya çıkmasını kimse engellememeli. Bırakalım yargı işimi yapsın” dedi.

Meselenin farklı yönlere çekildiğini belirten Gülerce, “Şu anda mesele başka bir kutuplaşmaya götürülüyor. Başka bir yere götürülüyor. Benimle ilgili ifadenin aslı şuydu; uzun sürmenin bir diğer sebebi İran ile ilgili başka bir mesele vardı. O konu benim takip ettiğim bir şey değil. Ben orada da söyledim. Bu Şefkat Tepe, Tek Türkiye… Bu dizileri yani ben hiç dizi takip etmiyorum. O dizilerin de takipçisi değilim. Belki 3 sene içerisinde 3-4 defa izlemişimdir. Dolaysıyla dizilerle ilgili çok soru soruldu. O dizilerle ilgili çok seyretmediğim için cevabım yok” şeklinde konuştu.

“GÜLEN BAŞTA OLMAK ÜZERE BİR İRAN TAKINTISI VAR”

Cemaatin İran ile ilgili yaklaşımlarını eleştiren Hüseyin Gülerce, “Ancak İran ile ilgili soru sorulunca bugüne kadar hakikaten ben de İran ile ilgili mevzuda cemaatin yaklaşımını eleştirmek istiyorum. Fırsat oldu, ifademde onu da söyledim. Bir takıntı görüyorum cemaatte. Sayın Gülen başta olmak üzere bir İran takıntısı var. Öyle ki bazı insanları, bazı hükümet üyelerini, hatta bazı bakanları, hatta bazı başbakanı, sayın cumhurbaşkanını zan altında bırakmak için bir muta nikahı, İran yönlendirmesi gündeme getirildi. Ben bunu hazmedemiyorum, gücüme gidiyor. Türkiye 5 bin yıllık bir devlete sahip. Türkiye, İran’ın oyuncağı mı? Bakanlarına, milletvekillerine, genel müdürlerine, bürokratlarına bir muta nikahı kıydırılarak Türkiye’yi İran mı yönetiyor. Bu kadar olmaz. Türkiye’de başka her ülkenin, İran’da hesabı vardır, istihbaratı vardır. Amerika’sının da vardır, israil’in de Suriye’sinin de vardır. Bunların hepsini bir kenara bırakıp sadece Türkiye’yi, İran şu şu numaralarla, yollarla yönetiyor demek ve Türkiye’yi yöneten insanları Türkiye’yi küçümsemek, Türk devletini böyle başkalarının oyuncağı olacak bir devletmiş gibi göstermek benim bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak rahatsız ediyor. Onu da ifademde söylemiş oldum” dedi.

CEMAAT YAPISIYLA İLGİLİ SORU SORULMADI

Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gülerce, bir basın mensubunun ‘cemaatin yapısıyla ilgili soru soruldu mu? sorusuna “Hayır yok, sorulmadı. Soruların çoğu, diyelim 35 soru varsa 25 tanesi dizilerle ilgili. Ben de zaten dizi seyretmediğim için onları bilmiyorum dedim. O dizide şöyle bir şey gösteriliyor. Bundan sonra şöyle bir şey olmuş. diye sizin kanaatiniz nedir, görüşünüz nedir. Ben de görüşüm yoktur dedim” diye konuştu.

İtirafçı olup olmadığı sorusuna üzerine Gülerce, “Düşünce ve ifade hürriyetini en çok savunan Sayın Ekrem Dumanlı’nın her pazartesi neredeyse gazetecilik üzerine vaaz ve nasihatleri ile ilgili yazılara bakarsanız hep ifade özgürlüğü ile ilgili. Değil mi? Ya ben onlardan farklı düşünüyorum diye neden itirafçı olayım. Ben anlamıyorum arkadaşlar. Bir de bir şey söyleyeyim bakınız; itirafı kim yapar? Suç işleyen yapar. Yani eğer ben itirafçıysam benim şahsi suçumdan bahsedilmiyor ki cemaatin suçundan bahsediliyor. O zaman ben cemaatin suçlarını mı itiraf edeceğim? Benim kendi suçum yok. Dolaysıyla bu itirafçı yakıştırmaları hatta twitterda çok üzerime geliyorlar” dedi.

ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINDAN AĞZIMIZ YANDI

Kendisi hakkındaki iddialara da yanıt veren Gülerce, “Ankara’da villa verildi. Ya çoluk çocuğumun üzerine yemim ediyorum bana villa verilmedi. Villam yok. Şahsım üzerinde değil, kardeşim üzerinde de villam yok. Kendinizi benim yerime koyun. Adam diyor ki itirafçı olacaksın. Cemaatin suçu varsa bunu yargı belirlesin. Ergenekon ve Balyoz davalarından ağzımız yandı. Bari bu defa cemaat meselesinde yoğurdu üfleyerek yiyelim” diye konuştu.

“YOLSUZLUK VE RÜŞVET VARDIR”

Hüseyin Gülerce, ‘’Bu polisler, bu yargıçlar madem bu kadar dürüsttü AK Parti’nin ilk on yılında neden yolsuzlukların üzerine gidemedi? Zaman Gazetesi daha önceki hükümetler döneminde hatta AK Parti önceki yolsuzlukların ayyuka çıktığı dönemde neden yolsuzlukların ve rüşveti kendisine mesele etmedi de şimdi yaptı. Yolsuzluk ve rüşvet vardır. Ve bugün AK Parti hükümeti de bunları üzerine gitmelidir. Yetimlerin hakkını korumak devletlilerin vazifesidir. Bunu kimse savunamaz. Ama kimse de bir numarayla bunun üzerinden siyasetle oynamaya, bürokrasiyi ele geçirmeye kalkmasın. Herkes sivil toplum kuruluşu ise sivil toplum kuruluşu olarak görevini yapsın. Bu kadar istihbarat merakı, bu kadar telefon dinleme merakı nereden kaynaklıyor. Ben de bir gazeteci olarak bunu kendime soruyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
Öte yandan, yaptığı açıklamasının ardından emniyete giren Gülerce, alınan ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Gülerce’nin yanı sıra Ali Kara’nın da serbest bırakıldığı öğrenildi. 

İLYAS KAÇAR-MURAT DELİCE

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Abdullah Avcı: “Türkiye Kupası’nı 10. kez camiaya hediye etmek istiyoruz” Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Başakşehir maçının ardından yaptığı açıklamada, göreve geldikten sonra koydukları 2 hedeften birini gerçekleştirdiklerini söyleyerek, “Türkiye Kupası’nı 10. kez camiaya hediye etmek istiyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 37. haftasında Trabzonspor, deplasmanda karşılaştığı Başakşehir’i 1-0’lık skorla mağlup etti. Müsabakanın ardından Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Uzun zamandır Başakşehir Fatih Terim Stadyumu’na gelmediğini söyleyerek sözlerine başlayan Avcı, “Alışık olduğum bir yer. Biraz önce Çağdaş hocayla karşılaştık. Hayatımın büyük bölümü burada geçti. Özellikle 11 sene burada çok güzel bir hafıza oluşturuldu. Ekipler geliyor, gidiyor ama bu hafızayı devam ettirmek çok önemlidir. Çağdaş hocaya ve ekibi bu hafızaya, oyun felsefesine sahip çıktığı ve geliştirdiği için teşekkür ediyor. Başarılar diliyorum. İyi bir takıma karşı, özellikle son haftalarda kazanan, üçüncülüğün bu kadar değerli olduğu bu süreçte iki takımda birbirine karşı hamleler yaptığı bir süreci yaşadık. Doğru baskılar yaptık. Zaman zaman bire birde bıraktık, zaman zaman alana doğru koşular ve hamleler yaptık. İlk yarının sonunda bulduğumuz gol ve ikinci yarıda geçişten, setten yakaladığımız fırsatlarımız vardı. Bunu daha evvel koparabilirdik. Oyuncularım ligin sonu geldiğinde koyduğumuz iki tane hedeften özellikle bugün üçüncülük hedefine ulaşması bizi son derece mutlu etmiştir. Oyuncularımı bugün hem konsantrasyonları, enerjileri ve iyi bir takıma karşı alıkları galibiyet için kutluyorum. Başakşehir 10 senede hem şampiyonluk yaşamış, hem Avrupa kupalarına katılan bir takımdır. Onlar da büyük bir ihtimalle katılacak gibi duruyorlar. Onlara bundan sonraki süreçte başarılar diliyorum. Geldiğimizde 9. haftaydı. Buranın enerjisini, duygusunu, ruhunu bilen ve bunu beraber yaşamış bir teknik ekibiz. Geldiğimizde koyduğumuz üçüncülük ve kupa hedefinin bir tanesini bugün gerçekleştirdik. Ama buraya gelirken zor ve meşakkatli yollardan geçtik. Bu yanlış bir planlamanın karşılığında bütün takımların yaşadığı sıkıntıları bizde yaşadık. Ocak ayında 9 maç, Afrika Kupası, Türkiye Kupası ve tehir maçı sonrasında bir bakıyorsun 3 hafta maç yok. Sonra bir bakıyorsun 2 hafta maç yok. Oyun organizasyonuna sahip çıktığımızda doğru oyun oynayan bir takım olduk. Önümüzdeki sene itibariyle daha hızlı, daha agresif, alternatifi olan bir Trabzonspor olacaktır. 9 kez bu kupayı kazandık ve 10. Türkiye Kupası’nı camiaya hediye etmek istiyoruz. Taraftara her zaman ihtiyacımız var. Trabzonspor önemli camiadır” ifadelerini kullandı. “Finalde futbol şöleni izleyeceğiz” Perşembe günü Beşiktaş ile oynayacaklarını Türkiye Kupası finaline de değinen Abdullah Avcı, “Her zaman her yerde olduklarını gibi finalde bizimle olacaklar. Beşiktaş büyük bir kulüp ve büyük bir camiadır. Bu finaller her zaman keyifli ve zordur. Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un da taraftarını biliyoruz. Finalde futbol şöleni izleyeceğiz. Türkiye Kupası finallerde kaybettiğim ve çok kazanmak istediğim bir kupadır” diye konuştu.
Samsun Gisdol: "Sonunda başardık, takımımdan ne kadar gurur duysam azdır" Samsunspor Teknik Direktörü Markus Gisdol, kümede kaldıkları için çok mutlu olduğunu belirterek, "Takımımdan ne kadar gurur duysam azdır" dedi. Trendyol Süper Lig’in 37. haftasında Samsunspor evinde karşılaştığı Alanyaspor ile 1-1 berabere kaldı. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Samsunspor Teknik Direktör Markus Gisdol, kümede kalmayı başardıkları için çok mutlu olduğunu dile getirdi. Göreve geldiğinde herkesin Samsunspor’a ’Küme düşecek’ gözüyle baktığına dikkat çeken Gisdol, "Sonunda başardık, çok şükür bitti. Takımımdan ne kadar gurur duysam azdır. Biz bunu birlikte başardık. 1 Ekim’de başladım. Bu hiç kolay olmadı. Birçok insan ’Salak mısın, takım düşecek oraya gitme’ dedi. Geldiğimiz ilk günden beri takım ruhunu oluşturmaya çalıştık. Bunu yalnız da başarmadık. Bunu tüm çalışanlarla birlikte yaptık. Bu sene tam bir aile ortamında çalışma fırsatı buldum diyebilirim. Bu da başarının anahtarı diyebilirim. Hedefimizi gerçekleştirdiğimiz için de herkese teşekkür ediyorum. Özellikle taraftarımıza etmek istiyorum. Daha önce böyle bir sevgi hiç görmedim. Bizim için inanılmaz bir sezon oldu. Sözleşme yenileme konusuna daha önce odaklanmadım. Çünkü çok zor bir dönemden geçiyorduk. Sıkıntılı sürecin son haftalara kadar sürecini söyledik ve öyle de oldu. Benimle devam etmemesi durumunda kulübün başka teknik direktör ile görüşmesinde bir sıkıntı yok. Fuat hocayla bu hafta da konuşacağız. Hedefimizi gerçekleştirdik, şimdi bir nefes alacağım. Biraz düşünüp sağlıklı bir karar alacağım. Bir hoca olarak şunu belirtmek istiyorum. Bugünlere gelmemiz kolay olmadı. Baskı altında olmak kolay değildi, ancak bunu hep birlikte başardık" diye konuştu.
Samsun Fatih Tekke: “İyi ve üstün bir oyun oynadık” SAMSUN (İHA) – Alanyaspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, Samsunspor mücadelesinde iyi ve üstün bir oyun sergilediklerini fakat, galip gelemediklerini söyledi. Trendyol Süper Lig’in 37. haftasında Alanyaspor, deplasmanda Samsunspor 1-1 berabere kaldı. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Alanyaspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, karşılaşmayı değerlendirdi. Galip gelmek için çabaladıklarını dile getiren Tekke, iyi ve üstün olmalarına rağmen kazanamadıklarını ifade etti. Maçta üstün olan taraf olduklarının altını çizen Tekke, “Maçın tamamına yakınında iyi olan taraftık. Gol yedikten sonra biraz sallandık. Onun haricinde oyunun tümünde baskılara cesurca çok doğru ve iyi oynayarak cevap verdik. Final pasları öncesinde topu kolay kaybetmeseydik daha farklı skor olabilirdi. Çok çok iyi bir oyun üstün bir oyun oynadık. Rakibimiz ligde çok ciddi mücadeleler verdi ve kalmayı da hak etmişti. Biz çok öncesinden bunu hak ettik, kazandık. Bugün için tamamıyla bana göre maçın ve oyunun üstünlüğü, Alanyaspor’daydı. Herkesin keyif aldığı, zevk aldığı, riskli ve cesur oynayan bir takımımız. Dolayısıyla bu sezona bana göre damga vuran, oyun olarak damga vuran bir Alanyaspor var. Ligi iyi oynayarak puanlar alarak bitirmek istiyoruz. Alanyaspor ile sözleşmem sezon sonu bitiyor, hafta içinde iki defa kulüp yönetimi ile görüşmemiz oldu ve olumlu gözüküyor” dedi.