OSMAN AKIN - EDİP TEKİN/BURSA
Mahkemede tutuklama kararını anlamayan 78 yaşındaki Üzmez, adliye karakolunda duyduğu karar karşısında şaşkına döndü. Mahkeme, mağdure B.Ç.'nin yeniden dinlenmesi yönündeki talebi reddederken, Üzmez'in tutuklanmasında 14 yaşındaki mağdure hakkında verilen, "ruh
sağlığı bozulmuştur" raporunun etkili olduğu öğrenildi.
Adli Tıp Kurumu'nun mahkemeye gönderdiği son raporda B.Ç.'nin ruh sağlığının bozulduğu bildirildi. Bu raporun ardından korumaları nezaretinde tutuksuz yargılandığı 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelen Hüseyin Üzmez, kendisine iftira atıldığını öne sürerek, "B.Ç. ve annesi L.Ç. ile İstanbul'da görüşmedim. Mudanya'da görüştüm. Ömrümde hiç yalan söylemedim. B.Ç. ve ailesi çok iyi insanlar. Onlara sürekli yardımda bulundum, 20 yıldır zekatımı onlara veriyorum. Bu davayla adalete şaibe karışmıştır" dedi.
Yargılama sırasında sık sık söz almak isteyen Üzmez, mahkeme başkanını kızdırdı.
Üzmez'in avukatı ise Adli Tıp Kurumu'nun bağımsız bir kurum olmaktan çıktığını iddia ederek, "Adli tıp raporunu yeni aldık. İnceleme imkanımız olmadı. Fakat rapor basına sızmıştı. Adli Tıp Kurumu, mağdurun ruh sağlığının bozulduğunu söylese de bu rapor etki altında kalınarak verilmiştir. Bilimsel dayanaktan uzaktır. Adalet Bakanı'nın bu konuda beyanı da olmuştur. Adli Tıp Kurumu Başkanı değiştirilmiştir. Adli Tıp Kurumu'nda görevli bir doçent de medyaya yaptığı ağlamaklı açıklamalarıyla davayı etki altına almıştır" dedi.
Mahkemede konuşan B.Ç.'nin babası B.Ç. de kimseden şikayetçi olmadığını ifade ederek, "Ben çocuğumu göremiyorum. Kızımı ya cezaevine atın, sık sık göreyim. Ya da bana verin, evime götüreyim. Eğer 'hürriyeti tahdit' suçu varsa, şu anda işlenmektedir. Ben Hüseyin Üzmez'den şikayetçi değilim. Kızımı bana göstermeyenlerden şikayetçiyim" diye konuştu..jpg)
Aynı davada Hüseyin Üzmez ile birlikte yargılanan anne L.Ç. de kızının geleceği olan bir çocuk olduğunu anlatarak, "Ben onun hürriyetini kısıtlayacak bir şey yapmadım. Suçsuzum" şeklinde konuştu.
Baro tarafından tahsis edilen B.Ç.'nin avukatı Nevin Canbaz ise, polisin düzenlediği yakalama ve üst arama tutanağında sanığın üzerinde 220 TL para olmasına rağmen banka kartını L.Ç.'ye vererek 300 lira çektirdiğini hatırlatarak, "Bunun amacı mağdure ile birlikte kalmaktır. Sanık duruşmada kartını verdiğini kabul etmiştir. Amacı ortaya çıkmıştır" şeklinde konuştu.
Canbaz, tutuklanma talebinin doğal olduğunu anlatarak, "Gelen raporun ardından beklentimiz bu yöndeydi. Elbette ki tutuklanma talebimizin sonucunu almak bizi sevindirdi" şeklinde konuştu. Mahkeme, sanık avukatının mağdurun yeniden duruşmaya getirilmesi yönündeki talebini ise reddetti.
Öte yandan, Üzmez duruşma bitiminde polisler nezaretinde karakola götürüldü. Mahkeme salonunda tutuklama kararını anlayamayan Üzmez'in polis merkezinde kararın kendisine söylenmesiyle şaşkına döndüğü öğrenildi.
"Rahat rahat yatarım"
Daha önce aynı suçtan 6 ay cezaevinde kalan Hüseyin Üzmez'in görüntüsü almak isteyen basın mensupları adliyenin bütün kapılarında nöbet tuttu. Ancak Üzmez, polis tarafından otoparktan gizlice kaçırıldı.
Özel bir otomobille getirildiği cezaevi girişinde İHA muhabirleri tarafından görüntülenen Üzmez, tutuklama kararını "Allah'ın takdiri" olarak değerlendirip, "rahat rahat yatarım" dedi.
Bu arada, polisin görüntü almak isteyen gazetecileri engellemeye çalışması dikkat çekti. Öte yandan, davanın bitmesinin ardından adliyeye arka kapıdan terk eden Üzmez'in avukatları Emir Ali Kav ve Bayram Sabah, daha sonra detaylı açıklama yapacaklarını belirterek uzaklaştılar.








