SAĞLIK - 15 Ağustos 2017 Salı 10:06

İki kardeş, Friedreich’s Ataksisi hastalığıyla mücadele ediyor

A
A
A
İki kardeş, Friedreich’s Ataksisi hastalığıyla mücadele ediyor

Kastamonu’nun Cide ilçesinde ikamet eden iki kız kardeş, 2007 yılında yakalandıkları Friedreich's Ataksisi hastalığıyla mücadele ediyor. Tedavi olamayan iki kız kardeş, ötenazi olmak istedi.

Kastamonu’nun Cide ilçesinde ikamet eden ve Türkiye’de sadece 300 kişide olan Friedreich's Ataksisi hastalığıyla 2003 yılından 2007 yılına kadar mücadele edebilen 35 yaşındaki eski gazeteci Aysel Oturak, 10 yıldır tedavi olamadığı için tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Kullandıkları ilaçların ve gördükleri tedavilerin SGK kapsamına girmemesinden dolayı da büyük mağduriyet yaşayan iki kız kardeş, hem yetkililerden hem de hayırsever vatandaşlardan tedavileri için yardım talep ettiler.

23 yıl önce babalarını kaybeden kız kardeşler, hayattaki tek tutanakları annelerinin yardımıyla hayata tutunmaya çalışıyorlar. Annelerini kaybetmekten çok korktuklarını söyleyen kız kardeşler, annelerinin ölmeleri durumunda ortada kalacaklarını söylediler. 10 yıldan fazla Friedreich's Ataksisi hastalığıyla mücadele eden kız kardeşler, tedavi olamamaları durumunda ötenazi talebinde bulundular.

“10 yıldır bu hastalık nedeniyle yürüyemiyorum”

2003 yılında yakalandığı Friedreich's Ataksisi hastalığıyla 2007 yılına kadar mücadele edebildiğini söyleyen 35 yayındaki Aysel Oturak, “2007 yılından sonra tekerlekli sandalyeye mahkum oldum. 10 yıldır yürüyemiyorum. Hastalığım sinirlerle alakalı. Ama ben tedavi olmak istiyorum. Tedavi olmak içinde maddi imkanımız hiç yok. Aynı şekilde ablamda hasta benim gibi. Sadece hayatta bir annemiz var. Babamızı 23 yıl önce kaybettik. Başka hayatta kimsemiz yok. Biz tedavi olamıyoruz. Maddi imkansızlıktan dolayı ilaçlarımızı bile alamıyoruz artık. Hayırsever vatandaşlarımızdan bana yardım ellerini uzatmalarını bekliyorum. Çünkü çok ihtiyacım var, çünkü ben iyileşmek istiyorum. Çünkü benim çok güzel hayallerim vardı, onları gerçekleştirmek istiyorum hayırseverlerin ve devletimizin destekleriyle” dedi.

“Ağrılarımdan olayı duvarları tırmalıyorum”

Friedreich's Ataksisi hastalığının tedavisi için kullanılan ilaçların sigorta tarafından karşılanmadığını sözlerine ekleyen Aysel Oturak, “Benim tedavim çok pahalı bir tedavi. Şuanda devlet kapsamında da değil. Sigorta hiçbir şekilde ödeme yapmıyor. İlaçlarımı bile vermiyor. Benim alabildiğim ilaçlar 5-10 liralık ilaçlar, onlarda ağrı kesiciler oluyor. Onlarla bizim hiçbir işimize yaramıyor. Benim genelde çok ağrılarım oluyor. 2-3 saat tekerlekli sandalyede oturduğum zaman daha fazla oturamıyorum. Bazen ağrılardan dolayı duvarları tırmalıyorum, ağlıyorum. Yardım severlerden benim sesimi duymalarını istiyorum”

“Annem, beni üç defa intihardan kurtardı”

Hastalığı sürece sesini duyurmak istediğini fakat kimsenin buna kulak vermediğini söyleyen Aysel Oturak, “Ben, bu konuda çok fazla yerlere ulaşmaya çalıştım. Aslında sesimi duyuruyorum ama duymazlıktan geliniyorum. Kimse bana kulak vermiyor. Ulaşmadığım neredeyse kimse kalmadı. Annem beni üç defa intihardan kurtardı. Eğer bana ellerini uzatmazlarsa ben yaşamak istemiyorum, ölmek istiyorum. O zaman bize ötenazi yapsınlar” diye konuştu.

“Yürüyebilmek için 100 bin lira para gerekiyor”

Tedavisi için gereken ücretin tam olarak ne kadar olduğunu bilemediğini ifade eden Aysel Oturak, şöyle konuştu: “Ablamda bende aynı hastalığa yakalandığımız için Antalya’da ben bir doktor ile görüşüyorum. Doktorun bize söylediğine göre, bizleri 100’er bin lira karşılığında ayağa kaldırabilirim diyor. Noterden ve avukattan hatta bizlere belge bile verebileceğini söylüyor. Üç ayda seni eski haline getiririm, uçaktan seni kucağımda alırım, memleketine giderken tekerlekli sandalyeyi bize bağışlarsın diyor. Ama ben, bunlara rağmen hiçbir şey yapamıyorum. Hiçbir tedavi göremiyorum. Yardım severlerden özellikle devletimizden bu hastalığı sigorta kapsamına almasını istiyorum. Çünkü buna çok ihtiyacım var. Çünkü çok güzel hayallerim var. Benim hayallerime ortak olmazını istiyorum. Beni hayallerime kavuşturmanızı istiyorum”
Hasta olmadan önce yaklaşık 10-12 yıl boyunca gazetecilik yaptığını anlatan Aysel Oturak, “Onun dışında grafik tasarım biliyorum. Bunun dışında yazdığım bir tane kitabım var. İlk denemem” diye konuştu.
‘Bırak Beni Freidreich’ isminde bir kitapta yazan Aysel Oturak, maddi imkansızlıklardan dolayı kitabını baskıya veremediğini ve sponsor bulması durumunda yaşadıklarını anlattığı bu kitabını bastırmak istediğini söyledi. Kardeşiyle aynı hastalığa yakalandığını söyleyen Ayşe Oturak (40) ise, “Hiçbir tedavi göremiyoruz. Fizik tedavisini bile doğru düzgün göremiyoruz. Biz, yürümek istiyoruz, ayağa kalkmak istiyoruz. Yardım severler bizlere destek çıksın. Bizlere yardım etsinler. Benim bütün isteğim yürümek annemin sağlığında. Tek annemiz var, başka kimsemiz yok. Annemin arkasında Allah bizleri sağ bırakmasın.

“Bana bir şey olurca kızlarıma bakacak kimsemiz yok”

Eşini 23 yıl önce kaybettiğini ifade eden engelli kızların annesi Döndü Oturak (65) da, “İki tane kızım var engelli. Hiç kimsemiz yok ve bizlere sahip çıkan yok. Benim tek istediğimiz, iki kızımın da ayağa kalkmasıdır. Ben, ölmeden gözümün önünde kızlarımın ayağa kalkmasını istiyorum. Kızlarımın iyileşmesini istiyorum. Bana bir şey olduğunda gözüm arkada kalsın istemiyorum. Gözlerim açık gitsin istemiyorum. Ben, devletimizden hayırseverlerimizden bizlere sahip çıkmasını istiyorum. Yanımızda olmalarını istiyorum” diye konuştu.
Çocuklarının ayağa kalkıp yürümeye başladıklarında ölse bile gözlerinin açık gitmeyeceğini belirten Döndü Oturak, “Tek isteğim, bana bir şey olmadan çocuklarımızın yürüyüp ayağa kalkmasıdır. Çocuklarımızın tedavi görmesini istiyorum artık. Bende yapamaz oldum artık. Bende hastayım, bacaklarımdan eskisi gibi artık yürüyemiyorum. Kızlarımı sandalyeden kaldıramıyorum. Gücüm yetmiyor artık. Merhemlerine, ilaçlarına artık param yetmiyor. İki yıldır ameliyat olmam gerekiyordu, kızlarım yalnız diye ameliyat bile olamadım. Durumum yok, kızlarımı da bırakamıyorum” şeklinde konuştu.

Bugün sağlıklı olan birisinin yarın engelli olmasının çok doğal olduğunu anlatan Döndü Oturak, “İnsanların bir saniyede ne olacağı belli olmaz. Benim kızlarımda sağlıklıydı. 17 yaşında biri hastalandı, 20 yaşında da diğeri hastalandı. Onlarda bizler gibi yürüyen, sağlıklı bir insandı. Ama Allah’ın takdiri işte, bu duruma düştüler” ifadelerini kullandı.

Mehmet Salman
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük KBÜ Rektörü Kırışık’tan İnsansız Nano Helikopter Proje Görüşmesi Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, Karabük Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren ve TÜBİTAK 1501 Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında savunma sanayii alanında “İnsansız Nano Helikopter” projesi için destek almaya hak kazanan Uludoğan Savunma Sanayi Teknoloji A. Ş. firmasını ziyaret etti. Gerçekleştirdiği ziyarette, “Kapalı ve Kısıtlı Alanlarda Arama Kurtarma Gözlem Faaliyetlerinde Kullanılabilecek Askeri ve Sivil Kullanıma Uygun Nano Sınıfta İnsansız Helikopter Geliştirme Projesi” hakkında Uludoğan Savunma Sanayi Teknoloji A. Ş. Firması Yönetim Kurulu Başkanı Yüksek Mühendis Seyfeddin Cevdet Uludoğan’dan bilgi alan Rektör Kırışık, yapılan çalışmalardan ötürü firma çalışanlarını tebrik ederek, çalışmalarında kolaylıklar diledi. Karabük Teknokent’te bulunan Prototip Merkezinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi alan Rektör Kırışık, daha sonra göreve yeni atanan Dr. Öğr. Üyesi Samet Nohutçu ile görüşerek yapılacak ve yapılması planlanan projeler hakkında görüş alışverişinde bulundu. Rektör Kırışık, “Karabük Teknokent, Türkiye’nin uluslararası ölçekteki konumunu daha da güçlendirmek için bünyesindeki firmaların projelerini ve fikirlerini destekliyor. Bölgesel olarak girişimcilere AR-GE başvurularında bulunmalarına imkân tanıyan, dijital dönüşüm, inovasyon ve üniversite-sanayi iş birliği alanlarında faaliyet gösteren Karabük Teknokent, Türkiye Yüzyılı hedeflerine emin adımlarla katkı sağlıyor. Bu kapsamda yapılan çalışmaların neticesinde Karabük’te ilk defa bir firma savunma sanayii alanında AR-GE projesi gerçekleştirecek. İnsansız Nano Helikopter projesi, kapalı ve kısıtlı alanlarda arama kurtarma gözlem faaliyetlerinde kullanılabilecek askeri ve sivil kullanıma uygun bir teknolojiyi geliştirmeyi amaçlıyor. Bu proje, ülkemizin savunma sanayi alanındaki yeteneklerini daha da artıracak ve ulusal güvenliğimize katkı sağlayacaktır. Savunma sanayi alanında yerli ve milli ürünlerin geliştirilmesine yönelik çalışmalarımızı sürdürerek, ülkemizin teknolojik bağımsızlığını daha da güçlendirmeyi istiyoruz” dedi. Rektör Kırışık, göreve gelen Karabük Teknokent Genel Müdürü Nohutçu’yu tebrik ederek, çalışmalarında kolaylıklar diledi. Karabük Teknokent’te bulunan Uludoğan Savunma Sanayi Teknoloji A. Ş. firmasını ziyaret eden Rektör Kırışık’a, Genel Sekreter Lütfü Köm, Karabük Teknokent Genel Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Samet Nohutçu ve Karabük Teknokent çalışanları eşlik etti.
Karabük Geleceğin Baristaları ve Kahve Tutkunları KBÜ’de “Temel Barista Eğitimi” Aldı Karabük Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (KABÜSEM) bünyesinde Safranbolu Turizm Fakültesi akademisyenleri tarafından kahve sektöründe kariyer yapmayı hedefleyenler ve kahve severler için “Temel Barista Eğitimi” verildi. KABÜSEM bünyesinde Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Yurt ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yılmaz tarafından kahveye ilgi duyan her bireye alanında önemli bir başlangıç yapmak amacıyla 17 kişiye “Temel Barista Eğitimi” verildi. Kursiyerler, kahve sanatları ve endüstri: yetiştirme, işleme, kavurma ve sunum, makine ekipman eğitimi, temel barista hijyen kuralları, espresso alım tekniklerini kavrama, aspresso bazlı sıcak kahveler yapım ve sunum teknikleri, espresso bazlı soğuk kahveler yapım ve sunum teknikleri, 3. nesil kahve yapım ve sunum teknikleri, latte art teknikleri ve uygulamaları, milkshake, smoothie ve kokteyl grubu içeceklerin yapım ve sunum teknikleri, yöresel kahvelerin yapım ve sunum teknikleri ile gıda güvenliği ve hijyen eğitim gibi konularda toplamda 38 saat eğitim aldı. Karabük Üniversitesi bünyesinde KBÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık’ın destekleriyle kurulan atölyede Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İrfan Yurt ile beraber barista eğiticiliği yaptıklarını ifade eden Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yılmaz, geçekleşen eğitim süreci ile ilgili konuştu. Yılmaz, “Burada birinci nesil, ikinci nesil ve üçüncü nesil olmak üzere kahvelerimiz var. Bunları tek tek bizzat kursiyerlerimize gösteriyoruz, yapıyoruz, yaptırıyoruz” dedi. Yılmaz, bütün kursiyerlere ilgi gösterdiklerini dile getirerek, “Espresso makinesinde yeni olarak öğüttüğümüz kahveyi temperlemesinden, espressonu nasıl alınacağına kadar bütün aşamaları tek tek göstererek kursiyerlerimize öğretiyoruz. Aynı zamanda da ‘Süt nasıl köpürtülür, kreması nasıl alınır, latte kreması, cappuccino kreması nasıl olur?’ Bunların hepsini tek tek detaylı bir şekilde izah ediyoruz” diye konuştu. 17 kursiyerin eğitim aldığını ve taleplerin her geçen gün arttığını, farklı alanlardan ve bölümlerden kursiyerlerin olduğunu, kahveye ilgi duyan, kahve kültürünü benimsemiş herkesin ilgi ve talepte bulunduğunu söyleyen Yılmaz, “Bu kursta kahve üzerine kahve hazırlama noktasında birçok deneyimi elde ediyorlar. e-Devlet’ten taranan sertifikalarımız var. Üniversite bünyesinde bunları biz veriyoruz. Bu sertifikayla kafelerde barista olarak çok rahat bir şekilde kursiyerlerimiz çalışabiliyorlar, iş bulabiliyorlar. Şu anda kahve yeni bir trend, ciddi bir eğilim var bu alanda. Öğrenci nüfusunun yoğun olduğu yerlerde birçok kafe mevcut. İnsanlar buralara gidip zaman geçiriyorlar. Dolayısıyla bu yoğun olan kafelerde kursiyerlerimiz de çok rahat iş bulabilme imkanına sahip oluyorlar. Kalifiyeli eleman yetiştiriyoruz. Bütün kahvelerimizi her şeyi tek tek gösteriyoruz, yaptırıyoruz. Dolayısıyla onlar da deneyim kazanmak kaydıyla çok rahat bir şekilde iyi bir barista olabiliyorlar” dedi. Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü 2. sınıf öğrencisi Fatma Güler, 38 saatlik bir eğitim aldıklarını ifade ederek, “Burada her çeşit kahve türünü öğrendik. Sıcakları, soğukları, frozenları, meyvelileri, smoothieleri hepsini öğrendik. Kahveleri çok seviyorum. Hepsinin nasıl yapıldığını öğrenmek istedim. Böylelikle hocalarımızın sayesinde bir eğitime tabi tutuldum. Kahvelerin aslında zor bir şekilde yapılmadığını, kolay bir şekilde olduğunu ama el becerisi gerektirdiğini görmüş oldum. Aslında biz tüm öğrenciler için bu, avantaj oldu. Çünkü baristalık ilerideki mesleklerin başında geliyor. Herkes artık kahve içmeye başladı ve ileride büyük bir alanı kaplayacağını düşünüyorum. Bu yüzden iş imkânının daha fazla olduğunu, bu alanda ilerlemek isteyen kişilere öncülük ettiğini, hocalarımızın sayesinde büyük bir şekilde bize katkıda bulunduklarını düşünüyorum. O yüzden ileride iş hayatında önemli yere sahip olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Ardahan Öğrenciler orman temizledi Ardahan’da ’Orman Benim’ kampanyası kapsamında öğrenciler orman temizliği yaptı. Orman yangınlarının önlenmesi ve vatandaşlarda orman yangınlarının çıkmasını önleme bilincinin oluşturulması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığınca gerçekleştirilen "Orman Benim" kampanyası kapsamında Cemal Tural Tabiat parkında bulunan ormanlık alanda öğrenciler çöp topladı. Etkinlikte konuşan Vali Çiçek, toplumsal duyarlılığa dikkat çekerek şunları söyledi; “Biz bu doğayı koruyarak gelecek nesillere güzel bir gelecek bırakmakla mükellefiz, zorunluyuz. Dolayısıyla bugün yaptığımız etkinlikle çevremizde toplumsal duyarlılığı arttırmamız lazım. Tarım ve Orman Bakanımızın 81 il genelinde başlatmış olduğu “Orman Benim, Çöp Atmam Yangını Önlerim” kampanyası çerçevesinde duyarlı çocuklarımız, gençlerimiz, vatandaşlarımızla birlikte tabiata bırakılan atıkları temizleyeceğiz. Bu etkinliği farkındalık amaçlı yapıyoruz. Piknik yapıldıktan sonra maalesef etrafa atıklar bırakılıyor. Çevre temizliği yaparak ulaşabildiğimiz bütün kitleye duyarlılığımız göstereceğiz. Onlardan da bu manada duyarlılık bekleyeceğiz. Vatandaşlarımızdan ricamız, lütfen doğamızı, ormanlarımızı temiz tutalım. Piknik yaptıktan sonra orman yangınlarına sebep olacak ve çevre kirliliğine neden olacak atıkları bırakmayalım” dedi. Etkinliğe katılan öğrenciler ise bu çalışmada yer almakta mutluluk duyduklarını ifade ederek, ormanları temiz tutmanın yangınları önlemek için önemine dikkati çekti. Cemal Tural Tabiat parkında düzenlenen etkinliğe Ardahan Valisi Hayrettin Çiçek, İl Emniyet Müdürü Gökalp Şener, İl Jandarma Komutanı Albay Ramazan Yiğit, Doğa Koruma ve Milli Parklar Ardahan İl Şube Müdür V. Fatoş Okullu, Orman İşletme Müdürü Ömür Temur ile öğretmenler ve öğrenciler katıldı.
İstanbul Fatih’te yumruk ve kafa attığı kadının çantasını gasp eden şahıs kamerada Fatih’te bir kadın yolda yürüdüğü esnada bir şahıs tarafından saldırıya uğrayarak gasp edildi. Şahıs, yumruk ve kafa attığı kadının çantasını çalarak kaçarken o anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, 1 Mayıs gece 03.00 sıralarında Fatih Katip Kasım Mahallesi’nde meydana geldi. Muzaffer Karaaslan isimli şüpheli, evine gitmeye çalışan Yıldız Haydarova’nın yanına yaklaşıp çantasını çalmaya çalıştı. Çantasını kaptırmamak için direnen Haydarova’ya, Karaaslan tekme, yumruk ve kafa attı. Saldırgan aldığı darbelerin etkisiyle sarsılan kadının çantasını alıp kaçtı. Haydarova’nın şikayeti üzerine harekete geçen Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri inceledikleri güvenlik kamera görüntülerinin ardından şüpheli Muzaffer Karaaslan’ı yakaladı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Karaaslan çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. "Kadını kepenklere vurarak, çantasını alıp kaçıyor" Olayı anlatan esnaf Şuayip Akdaş, “Sabah iş yerimiz açtık, memur arkadaşlar geldi. Burada bir gasp olayının gerçekleştiğini söylediler. Biz de kamera görüntülerimizi açtık, görüntülere baktığımızda bir kadının gece saat 03.00 civarlarında gasp edildiğini gördük. Kadını kepenklere vurarak, çantasını alıp kaçıyor. Adamı tanımıyorum daha önce de burada böyle olaylara şahit olduk” dedi.
Ankara Boğazından bıçaklanan kadının saldırıya uğradığı anlar kamerada Ankara’nın Sincan ilçesinde bir kadının ölümüne sebep olan bıçaklı saldırı an be an güvenlik kamerasına yansıdı.Sincan’da dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda S.K. (34) isimli şahıs, bilinmeyen bir nedenden dolayı kavga ettiği Edanur K.’yi (28) boğazından ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan Edanur K., hastanedeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Saldırgan S.K. ise polis ekiplerince kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. Dün yaşanan olay ise çevredeki güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde S.K.’nin Edanur K.’ye saldırdığı anlar an be an kaydedildi.“Sadece sevgiye ihtiyacı olan bir kızdı”Öte yandan, Edanur K.’nin arkadaşı olan Kader Düzgün, olayın ardından açıklamalarda bulundu. Düzgün, Edanur’un psikolojik sıkıntıları olabilir fakat hiçbir insan bu şekilde öldürülmeyi hak etmiyor. Cinayete kurban giden birçok kadınlarımız, çocuklarımız var. lütfen kadınlarımıza ve çocuklarımıza sahip çıkalım. Edanur daha 27 yalındaydı. Arkadaşları tarafından sevilen, sayılan bir kızdı. Ailesi paramparça durumda, eşi de aynı şekilde. Tabi ki hepimiz hata yapabiliyoruz. Hepimizin psikolojik olarak sorunlarımız var. Kendisi de aynı şekilde psikolojik destek de alıyordu. Sadece sevgiye ihtiyacı olan bir kızdı” açıklamasında bulundu.
Karabük Geleceğin Baristaları ve Kahve Tutkunları KBÜ’de “Temel Barista Eğitimi” Aldı Karabük Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (KABÜSEM) bünyesinde Safranbolu Turizm Fakültesi akademisyenleri tarafından kahve sektöründe kariyer yapmayı hedefleyenler ve kahve severler için “Temel Barista Eğitimi” verildi. KABÜSEM bünyesinde Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Yurt ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yılmaz tarafından kahveye ilgi duyan her bireye alanında önemli bir başlangıç yapmak amacıyla 17 kişiye “Temel Barista Eğitimi” verildi. Kursiyerler, kahve sanatları ve endüstri: yetiştirme, işleme, kavurma ve sunum, makine ekipman eğitimi, temel barista hijyen kuralları, espresso alım tekniklerini kavrama, aspresso bazlı sıcak kahveler yapım ve sunum teknikleri, espresso bazlı soğuk kahveler yapım ve sunum teknikleri, 3. nesil kahve yapım ve sunum teknikleri, latte art teknikleri ve uygulamaları, milkshake, smoothie ve kokteyl grubu içeceklerin yapım ve sunum teknikleri, yöresel kahvelerin yapım ve sunum teknikleri ile gıda güvenliği ve hijyen eğitim gibi konularda toplamda 38 saat eğitim aldı. Karabük Üniversitesi bünyesinde KBÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık’ın destekleriyle kurulan atölyede Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İrfan Yurt ile beraber barista eğiticiliği yaptıklarını ifade eden Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yılmaz, geçekleşen eğitim süreci ile ilgili konuştu. Yılmaz, “Burada birinci nesil, ikinci nesil ve üçüncü nesil olmak üzere kahvelerimiz var. Bunları tek tek bizzat kursiyerlerimize gösteriyoruz, yapıyoruz, yaptırıyoruz” dedi. Yılmaz, bütün kursiyerlere ilgi gösterdiklerini dile getirerek, “Espresso makinesinde yeni olarak öğüttüğümüz kahveyi temperlemesinden, espressonu nasıl alınacağına kadar bütün aşamaları tek tek göstererek kursiyerlerimize öğretiyoruz. Aynı zamanda da ‘Süt nasıl köpürtülür, kreması nasıl alınır, latte kreması, cappuccino kreması nasıl olur?’ Bunların hepsini tek tek detaylı bir şekilde izah ediyoruz” diye konuştu. 17 kursiyerin eğitim aldığını ve taleplerin her geçen gün arttığını, farklı alanlardan ve bölümlerden kursiyerlerin olduğunu, kahveye ilgi duyan, kahve kültürünü benimsemiş herkesin ilgi ve talepte bulunduğunu söyleyen Yılmaz, “Bu kursta kahve üzerine kahve hazırlama noktasında birçok deneyimi elde ediyorlar. e-Devlet’ten taranan sertifikalarımız var. Üniversite bünyesinde bunları biz veriyoruz. Bu sertifikayla kafelerde barista olarak çok rahat bir şekilde kursiyerlerimiz çalışabiliyorlar, iş bulabiliyorlar. Şu anda kahve yeni bir trend, ciddi bir eğilim var bu alanda. Öğrenci nüfusunun yoğun olduğu yerlerde birçok kafe mevcut. İnsanlar buralara gidip zaman geçiriyorlar. Dolayısıyla bu yoğun olan kafelerde kursiyerlerimiz de çok rahat iş bulabilme imkanına sahip oluyorlar. Kalifiyeli eleman yetiştiriyoruz. Bütün kahvelerimizi her şeyi tek tek gösteriyoruz, yaptırıyoruz. Dolayısıyla onlar da deneyim kazanmak kaydıyla çok rahat bir şekilde iyi bir barista olabiliyorlar” dedi. Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü 2. sınıf öğrencisi Fatma Güler, 38 saatlik bir eğitim aldıklarını ifade ederek, “Burada her çeşit kahve türünü öğrendik. Sıcakları, soğukları, frozenları, meyvelileri, smoothieleri hepsini öğrendik. Kahveleri çok seviyorum. Hepsinin nasıl yapıldığını öğrenmek istedim. Böylelikle hocalarımızın sayesinde bir eğitime tabi tutuldum. Kahvelerin aslında zor bir şekilde yapılmadığını, kolay bir şekilde olduğunu ama el becerisi gerektirdiğini görmüş oldum. Aslında biz tüm öğrenciler için bu, avantaj oldu. Çünkü baristalık ilerideki mesleklerin başında geliyor. Herkes artık kahve içmeye başladı ve ileride büyük bir alanı kaplayacağını düşünüyorum. Bu yüzden iş imkânının daha fazla olduğunu, bu alanda ilerlemek isteyen kişilere öncülük ettiğini, hocalarımızın sayesinde büyük bir şekilde bize katkıda bulunduklarını düşünüyorum. O yüzden ileride iş hayatında önemli yere sahip olacağını düşünüyorum” diye konuştu. (YE-